Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İslam inancı ve Ehli Sünnet akaidine göre dinlerarası diyalog (3 Kullanıcı)

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Selamunaleykum kardeşim,
gerçekten çok güzel bir çalışma.
Allah senden razı olsun.İmanımı tazeledin, öylesine zevkle okudumki anlatamam
Aeo

ve aleyküm selam, senden de Allah razı olsun.
asıl bunu yazanlardan Allah razı olsun.
kaynaklar mor renkle belirtilmiş.

"imanını kaybetmekten korkmayanın imanı gider" dedi Hz. Muhammed (sav) bu yüzden bu konuları bilip çok dikkatli olmamız lazım. Allah cennetini ,Cemalini nasib eylesin!
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Selamunaleykum kardeşim,
gerçekten çok güzel bir çalışma.
Allah senden razı olsun.İmanımı tazeledin, öylesine zevkle okudumki anlatamam
Aeo

selamün aleyküm Allah Sizden razı olsun okurken bende aynı duyguları yaşadım
müminlerin kalbi Allahın zikri ile mütmain olur...
 

koylu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2007
Mesajlar
62
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
Ben yazınızı okudum. Siz uzun yazsanız da okurum. Yazılarını, görüşlerini beğendiğim nadide insanlardansınız. Çok önemli bir mevzuya değinmişsiniz. İnsanın en değerli şeyi imanıdır. İnsanoğlu parasını çalmaya çalışana bağırır, kavga eder. Ama imanını çalmaya çalışanlarla mücadele etmez. Hatta onlardan hoşnut olur. Ben birine desem ki bak şöyle şöyle yapma dinden çıkarsın desem. Adam bana neye dayanarak bunu söylüyorsun bile demez (keşke dese) direk bana düşman olur. İnsanlara itikad ile ilgili bilgiler verip Allahın dediği her şey doğrudur diye başlasak sonra bu konuların detayına insek insanları Cehennem ateşinden kurtarsak ne güzel olur değil mi? Ama hani ya dinleyen. Herkes bizden daha iyi biliyor bu dini meseleleri. Türk milletine Din, Siyaset, Spor dedin mi herkes konuşur. Birisi o tarafa çeker birisi bu tarafa. Hz Ali diyor ki: "Düşman mı kazanmak istiyorsun; o zaman git ve iyilik yap.". Söze gelince kuranın hepsini kabul ediyorlar ama kendileri bu sözleri ile çelişiyorlar. Ara sıra televizyona bakıyorum Vatanı sahibleniyorlar, bayrağı sahibleniyorlar, dini sahibleniyorlar, dünyayı sahibleniyorlar. Her bişeyi sahiblendiler bize bir şey kalmadı. "Sahibinden satılık", veya "burası benimdir benim sözüm geçer" vb.
Yazınızda yazmışsınız kelime-i şahadet getirmeli demişsiniz. İtikadı bozuk olan adamın itikadını düzeltmeden kelimeyi şahadet ile müslüman olacağını zannetmiyorum. Bir insan dinden hangi kapıdan dışarı çıkarsa o kapıdan içeri girmeli. Attan nerede düşersen ata oradan binmen gerekir.
Çoğu insan kafir olduğundan dahi habersiz olması ne acıdır. Daha acısını yazıyordum sildim. Çok ağır olur. Adam faize helaldir bu devirde başka yolu yoktur diyorsa. İstediği kadar kelimeyi şahadet getirsin bu adam. Çünki inancı bozuk bu adamın
Hadisi inkar eden kafir oluur mu mevzusuna değinecek olursak Her hadisi inkar eden kafir olmaz. Mütevatir hadisleri inkar eden kafir olur. Duyduğum kadarıyla Peygamber Efendimizin bir şeyi söylediğini veya yaptığına çok kişi şahitlik ederse bu mütevatir hadisdir. Tabi kabaca bir tabir oldu bu. Doğrusunu öğrenmek lazım. Mütevatir hadisleri öğrenmek lazım.
Bizim Annemiz bizi kitap başında uyuyor gördüğü zaman "Aferin oğluma bak ne kadar çalışıyor" der. Oysaki Takva bir adam görse Bizi azarlar. "Bu kitaplar sen karşısında uyuyasın diye mi yazıldı ulan". Bazen bakıyorum da halime tam Dayaklık adamım içimden dua ediyorum şöyle eli bastonlu cübbeli bir Allah dostu gelse de beni bir dövsede imana gelsem diye (hehe).
Konuşmamı İmam-ı Şafi Hazretlerinin okuma mevzusu ile ilgili bir kıssasını naklederek bitirmek istiyorum.
""İmamı Şafi hazretlerinin odasında Tavana asılı bir kanca vardı. Bu kancanın arasından bir ip geçirip saçına bağlar ve geceleri uykusu geldiğinde ipi yukarı çekip uyanmasını sağlardı."
 

koylu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2007
Mesajlar
62
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
Emri ma'ruf nehyi anil münker yapmak. Dinimizi anlatmak farzı kifayyedir. Bunları herkese anlatmalıyız. Kiliselere emri ma'ruf için giden hocalar duydum. Oradakileri müslüman yapsak kötü mü?. Dinini iyi bilmeyen müslüman oralara gitmesin. Sonra dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olur.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Ben yazınızı okudum. Siz uzun yazsanız da okurum. Yazılarını, görüşlerini beğendiğim nadide insanlardansınız. Çok önemli bir mevzuya değinmişsiniz. İnsanın en değerli şeyi imanıdır. İnsanoğlu parasını çalmaya çalışana bağırır, kavga eder. Ama imanını çalmaya çalışanlarla mücadele etmez. Hatta onlardan hoşnut olur. Ben birine desem ki bak şöyle şöyle yapma dinden çıkarsın desem. Adam bana neye dayanarak bunu söylüyorsun bile demez (keşke dese) direk bana düşman olur. İnsanlara itikad ile ilgili bilgiler verip Allahın dediği her şey doğrudur diye başlasak sonra bu konuların detayına insek insanları Cehennem ateşinden kurtarsak ne güzel olur değil mi? Ama hani ya dinleyen. Herkes bizden daha iyi biliyor bu dini meseleleri. Türk milletine Din, Siyaset, Spor dedin mi herkes konuşur. Birisi o tarafa çeker birisi bu tarafa. Hz Ali diyor ki: "Düşman mı kazanmak istiyorsun; o zaman git ve iyilik yap.". Söze gelince kuranın hepsini kabul ediyorlar ama kendileri bu sözleri ile çelişiyorlar. Ara sıra televizyona bakıyorum Vatanı sahibleniyorlar, bayrağı sahibleniyorlar, dini sahibleniyorlar, dünyayı sahibleniyorlar. Her bişeyi sahiblendiler bize bir şey kalmadı. "Sahibinden satılık", veya "burası benimdir benim sözüm geçer" vb.
Yazınızda yazmışsınız kelime-i şahadet getirmeli demişsiniz. İtikadı bozuk olan adamın itikadını düzeltmeden kelimeyi şahadet ile müslüman olacağını zannetmiyorum. Bir insan dinden hangi kapıdan dışarı çıkarsa o kapıdan içeri girmeli. Attan nerede düşersen ata oradan binmen gerekir.
Çoğu insan kafir olduğundan dahi habersiz olması ne acıdır. Daha acısını yazıyordum sildim. Çok ağır olur. Adam faize helaldir bu devirde başka yolu yoktur diyorsa. İstediği kadar kelimeyi şahadet getirsin bu adam. Çünki inancı bozuk bu adamın
Hadisi inkar eden kafir oluur mu mevzusuna değinecek olursak Her hadisi inkar eden kafir olmaz. Mütevatir hadisleri inkar eden kafir olur. Duyduğum kadarıyla Peygamber Efendimizin bir şeyi söylediğini veya yaptığına çok kişi şahitlik ederse bu mütevatir hadisdir. Tabi kabaca bir tabir oldu bu. Doğrusunu öğrenmek lazım. Mütevatir hadisleri öğrenmek lazım.
Bizim Annemiz bizi kitap başında uyuyor gördüğü zaman "Aferin oğluma bak ne kadar çalışıyor" der. Oysaki Takva bir adam görse Bizi azarlar. "Bu kitaplar sen karşısında uyuyasın diye mi yazıldı ulan". Bazen bakıyorum da halime tam Dayaklık adamım içimden dua ediyorum şöyle eli bastonlu cübbeli bir Allah dostu gelse de beni bir dövsede imana gelsem diye (hehe).
Konuşmamı İmam-ı Şafi Hazretlerinin okuma mevzusu ile ilgili bir kıssasını naklederek bitirmek istiyorum.
""İmamı Şafi hazretlerinin odasında Tavana asılı bir kanca vardı. Bu kancanın arasından bir ip geçirip saçına bağlar ve geceleri uykusu geldiğinde ipi yukarı çekip uyanmasını sağlardı."

Yorumlarınız için teşekkür ederim.

BU KONU KISA BİR KONU DEĞİLDİR. İMANİ BİR KONUDUR. İMAN İSE HERŞEYDEN DEĞERLİDİR. BU YÜZDEN 2 SAYFA OKUMAYA DEĞERDİR.

BURADA KISA VE ÖZ YAZILMIŞTIR. DİKKATLE OKUMALDIR .ANLAMALIDIR.

BU YAZILANLAR ARASINDA BENİM BİR TEK SÖZÜM YOKTUR. ALINTI YAPTIĞIM KİTABIN KAYNAĞINI VERMİŞTİM.
BU YAZILANLAR EHLİ SÜNNET İTTİKADIDIR.

İŞTİR İNSANIN AYNASI...İŞ YOKSA BOŞ DEMEKTİR. GERÇEKTEN DE ÖYLEDİR.


İNSAN NE ZAMAN BİR ŞEYİ DÜZELTMEYE GEREK DUYAR ? HATASI ONA BİLDİRİLDİĞİ VE HATASINI ANLADIĞI ZAMAN..

BU YAZI ZATEN BOZUK İTTİKADI DÜZELTMEYE YÖNELİKTİR....
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
emri Ma'ruf Nehyi Anil Münker Yapmak. Dinimizi Anlatmak Farzı Kifayyedir. Bunları Herkese Anlatmalıyız. Kiliselere Emri Ma'ruf Için Giden Hocalar Duydum. Oradakileri Müslüman Yapsak Kötü Mü?. Dinini Iyi Bilmeyen Müslüman Oralara Gitmesin. Sonra Dimyata Pirince Giderken Evdeki Bulgurdan Olur.

emri Bil Maruf Kafirlere Değil , Müslümana Yapilir..

Kafirlere Tebliğ Yapilir. Tebliğ Yapmak Için Kiliseler Uygun Bir Yer Değildir.

Kiliseler Putlarin Bulnuduklari, şeytanlarin Barindiklari Yerdir.

Kilisede Hrsitiyanlik öğretilir...

Dikkat Ettiyseniz - Yazilanlarin Tümünü Okudum Dediniz- Bu Yazi

Müslümanlari "hristiyanlaştirmak" Için Yapilan Faaliyetlerin ,dinlerarasi Diyaloglarin Ehli Sünnet Ittikadindaki Hükmü Ile Ilgilidir.

Kaynaklar Belirtilmiştir.

Ve çok önemli : Kimse Kimseyi "Müslüman" Yapamaz...Allaha Kul Olunur, Emirlerine Boyun Eğilir..

"sen Dilediğini Hidayet Edemezsin , Allah Dilediğine Hidayet Verir"

Himmete Muhtaç Dede Aleme Nice Himmet Ede ?

Insanin Sözlerine Değer Kazandiran Tek şey Vardir, Bütün Amellerine Ve Hayatina Değer Kazandiran Tek şey :

Allah Rizasini Aramaktir...insanin Kalbini Etkileyen Tek şey : Allahi Zikirdir.

Islamda Misyonerlik Yoktur.. Islamda Ikiyüzlülük Münafiklik Küfürdür.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38

Esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü.


Dinler arası Diyalog: Susmaktır, sessiz kalmaktır. Söylenenleri eksiksiz yerine getirip, Vatikan’ın kulu kölesi olmaktır. Müslümanlara kan kusturan Amerika’ya, İsrail’e, İngiltere’ye ve sair batı medeniyetinin karşısında el pençe divan durup, haritada yerini bile bilmediğimiz, ismini onların sayesinde duyduğumuz ülkelerle barış tesis etmektir.


Dinler arası diyalog: Bosna Hersek’te katledilen binlerce Müslüman’ı, Irak’ta öldürülen milyonları, Filistin’de kız erkek ayırt edilmeden ırzına geçilen çocukları, yakılan yıkılan mabetleri görmezden gelip; İsrail’de ölen iki çocuk için camide salya sümük ağlamak, Londra Metrosundaki patlama için geç kalmış gibi hemen başsağlığı dileyip üzüntülerini dile getirmek, Müslümanları terörist ilan etmektir.

Dinler arası Diyalog: Emekli maaşı ile geçinen hacının cebindeki paraları gazete aboneliği, dergi aboneliği diye sömürüp, himmet gecelerinde şatafatlı iftarlarda yardım toplayıp misyoner yetiştiren okullara milyon dolarları aktarmaktır. Camileri, tarihi yapıları yıkılmaya terk edip, o kadar kaçak yapı varken onun varlığından rahatsızlık duyup Kur’an Kurslarını yıktırmak, Doğubayazıt’ta 2 milyon 600 bin YTL’ ye Ermeni Kilisesini ihya etmektir.

Dinler arası Diyalog: Peygamberimize hakaretler yağdıran küstahları aman diyaloga gölge düşmesin diyerekten duymamak duyurmamak, risale cevşen okuyan papazların ön sayfa güzelleri gibi çarşaf çarşaf resmini yayınlamaktır.

Dinler arası Diyalog: İslam’ı yayıyorum Türk dilini dünyaya öğretiyorum diyerek, adı Türk Okulu olan okullarda Türkçeyi 2 saatlik seçmeli ders yapıp İngilizce eğitim vermektir. Kapitalist sistemin gereklerine uygun olarak Türkiye’deki okullarda ve dershanelerde mutlu azınlığın zengin çocuklarını okutmaktır.

Dinler arası Diyalog: Allah’ın hükümlerine karşı gelip beyinleri bulandırmaktır. “Resulüm! Mümin kadınlara söyle gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını namuslarını korusunlar. Ziynet yerlerini açıp göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz ve eller) müstesnadır. Başörtülerini (göğüs ve boyunları görünmeyecek şekilde) yakalarının üstüne koyup örtsünler.” (Nur:31) ayetine rağmen göz göre göre tesettüre teferruattır demektir.

Dinler arası Diyalog: “Ey inananlar! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar, sizden kim onları dost edinirse, o onlardandır.” (Maide:51) ayetine rağmen Diyaloga karşı çıkan Müslümanlarla mücadele edip; diyalog ve hoşgörü toplantılarında Patrik Bartholomeos ile karşılıklı olarak biz birbirimizi çok seviyoruz demektir.

Dinler arası Diyalog: Ay yıldızlı bayrağın gölgesinde, minarelerde ezan sesini dinleyerek Müslüman topraklarında yaşamaktansa; Haçlı bayrağının altında, çan sesi kulaklarında çınlayarak, kölesi olunan devletlerin nezaretinde onursuzca yaşamaktır.

Sözün özü:
“Şüphesiz ki Allah, zalimler güruhunu hidayete erdirmez.” (Mâide: 51)

Allah razı olsun kardeşim,
Selam ve baki dua ile kalın.

 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38

“Kim İslamiyet’ten başka bir din ararsa bilsin ki kendinden asla kabul edilmeyecek.” (Âl-i İmran 85)

Allah (CC) İslam’dan gayrisine razı değilken olması gerekene şöyle işaret ediyor:

“Rasulüm de ki, ey ehli kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze gelin.” (Al-i İmran 64)

Buradaki ilahî çağrı bütün insanlığın tevhid dini olan gerçek tevhide çağrı yapılıyor. Peygamberimiz (S.A.V.) Dıhye’ye gönderdiği mektupta da bu ayeti yazarak en son ve kâmil olan İslam dinine davet ediyordu. İslam dininin dışındaki dinlerin Allah katında da geçerliliği olmadığından dinler arası tabirinin hiç hükmü yoktur. Çünkü tek hakiki din İslam’dır. Din vardır ama dinler yoktur.


 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38

Diyalog, ‘ben doğruyum sen yanlışsın’ anlayışından, ‘ben de, sen de doğru olabiliriz, ikimizin de farkında olmadığı bir noktada ortak doğrulara ve işbirliğine sahip olabiliriz’ anlayışına geçiş yapmaktır.
Dinde, “ben de, sen de doğru olabiliriz” bu mümkün mü? Bu kişinin dininden şüphe etmesi manasına gelir. Çünkü iman, benim dinim doğru, diğer dinler yanlış demektir. Dinimize göre, bir Müslüman, benim dinim doğru, senin dinin de doğru olabilir, derse o kimsenin dinle ilgisi kalmaz, dinden çıkmış olur.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38

Dinlerin buluşabileceği bir nokta var mıdır? Yeni dinde buluşabilirsek, müslümanlığımıza ne olur?
Bu Dinsizliktir, Vatikan uşaklığıdır, Müslümanın dinini çalmaktır.
Biz dinimizin son din olduğunu ve Hakk din olduğunu biliyoruz. Bizim bir korkumuz yok.

 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41

Dinlerin buluşabileceği bir nokta var mıdır? Yeni dinde buluşabilirsek, müslümanlığımıza ne olur?
Bu Dinsizliktir, Vatikan uşaklığıdır, Müslümanın dinini çalmaktır.
Biz dinimizin son din olduğunu ve Hakk din olduğunu biliyoruz. Bizim bir korkumuz yok.


esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve bereketuhu,
Allah binlerce kes sizden razı olsun, değerli katkılarınız için çok teşekkür ederim..
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41

"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir. "

(Maide ,54)
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
İslam ölçüsüne göre Ehl–i Kitap’ın Müslüman olabilmesi hangi şartlara bağlıdır.

Hanefi Mezhebi’nin İmam Azam’dan sonra gelen ikinci imamı ve aynı zamanda İmam Şafii hazretlerinin de hocası İmam Muhammed b. Hasan’ın bu konudaki görüşlerine bir bakalım;

Ehl–i Kitab’ın İslam Olabilmesi Hangi Şartlarda Mümkündür.

Büyük İslam alimi İmam Muhammed’in “Siyer–i Kebir” isimli eserindeki ifadelere geçmeden kendisini biraz tanıyalım.

İmam Muhammed b. Hasan, mezhep imamımız İmam–ı Azam’ın İmameyn/iki imam diye anılan iki büyük öğrencisinden biridir. Diğeri ise İmam Ebu Yusuf’tur.

İmameynin görüşleri bir konuda ittifak ederse fetva bu görüşe göre verilir ve buna “ve bihî yüfta/yani fetva bu görüşe göredir” şeklinde ifade edilir. İmam Muhammed b. Hasan, büyük mezhep imamı İmam Şafii’nin hocasıdır. İmam Azam’ın en etkili talebesi olan İmam–ı Muhammed b. Hasan Hanefî Mezhebi’nin dünya üzerinde yayılmasında en fazla etkisi olan zattır. İmam Muhammed’e ait olan Siyer–i Kebir’in İslam başlıklı bölümünde Ehl–i Kitab’ın Müslüman olabilmesi için bakın hangi şartlar var.


Yahudilerle Hıristiyanların durumu böyledir. Onların “lâ ilahe illallah” demeleri, İslâm’a girmiş olmalarına delil sayılamaz. Rasulullah’ın peygamberliğine inanmıyorlardı. Onun için İslam’a girmiş olmaları için “Muhammed’ür–Rasûlullah” demeleri de gerekiyor.

Nitekim, rivayete göre, Rasulullah, hasta olan Yahudi komşusunu ziyarete gitti ve o Yahudi’ye telkin sadedinde:
“Şahadet ederim ki, Allah’tan başka ilâh yoktur ve ben Allah’ın rasûlüyüm” buyurdu.

Hasta Yahudi, babasına baktı (Şahadeti getirmek için müsaade istiyordu). Babası da ona: “Ebü’l Kasım’a cevap ver” dedi. Hasta, şahadeti getirdi ve sonra da ruhunu teslim etti. Bunun üzerine Rasulullah(sav) şöyle buyurdu:
“Sayemde bir kişiyi cehennem ateşinden kurtaran Allah’a şükürler olsun.” Daha sonra ashabına da dönerek: “Din kardeşinizin cenaze işlemlerini” yapın diye emretti.

İmam Muhammed dedi ki: Bugün ise Irak topraklarında yaşayan Ehl–i Kitab’dan bazıları var ki, “lâ ilahe illallah ve enne Muhammeden rasûlullah” derler, ama onun, Arapların peygamberi olduğunu, İsrailoğullarına gönderilmediğini ileri sürerler. Onlardan her kim, bu inançla Muhammed’in peygamberliğini kabul ederse yine İslâm’ı kabul etmemiş sayılır. İslâm’a girebilmesi için kendi dininden tamamen uzaklaşması gerekiyor. Hatta Yahudi yahut Hıristiyan olan bir kimse: “Ben Müslüman’ım yahut Müslüman oldum” derse yine İslâm’ı kabul ettiğine hükmolunmaz. Çünkü batıl dinlerine İslâm ismini verip; “Müslüman, Hakk’a teslim olan kimsedir, biz de Hakk’a teslim olmuş kimseleriz” derler. Onun için sadece bu sözü söylemeleri, onları Müslüman kabul etmemizi gerektirmez. Mutlaka, tâbi oldukları dini de terketmeleri gerekiyor.
Yine onlardan biri: “Ben Yahudilikten beriyim” der, ama bununla birlikte “İslâm’a girdim” demezse, İslâm’ına hükmolunmaz. Olabilir ki, Yahudilikten çıkıp Hıristiyanlığa girmiştir. Ama “Yahudilikten çıktım” dedikten sonra “İslâm’a girdim” derse, o zaman Hıristiyanlığa girmiş olması ihtimali ortadan kalkar.

Şayet Mecûsi “Müslüman oldum, yahut ben Müslüman’ım” dese, onun İslâm’ına hükmolunur.

Rivayet olundu ki, biri, Abdullah İbni Abbas’a gelerek: “Annem öldü. Ancak Hıristiyan idi. Şimdi cenazesinin peşinden gideyim mi?” diye sordu. İbn–u Abbas ona şu karşılığı verdi: “Cenazesini takip et. O’nu göm. Sadece üzerine namaz kılma.”

Biz de aynı kanaatteyiz. Şayet cenazesinin defni ile ilgilenecek kâfir bir oğlu yoksa, Müslüman oğlunun bu görevi yerine getirmesi ve onu yırtıcı hayvanlara terk etmemesi gerekir.

Ama bu görevi yerine getirecek müşrik akrabaları varsa, evlâ olan Müslüman’ın bu işi onlara bırakmasıdır. Lâkin dilerse, cenazesinin peşinden gidebilir.

Rivayete göre, el–Haris b.Ebî Rabia’nın Hıristiyan olan annesi öldüğünde sahabeden birkaç kişiyle cenazesinin peşinden gitmiştir. Ancak cenazeyle birlikte, cenazenin dinine mensup olanlar da bulunuyorsa, Müslüman’ın onlarla karışarak değil, ayrı bir şekilde yürümesi yahut cenazenin önünde gitmesi gerekir ki, müşriklerin topluluğunu çoğaltmamış olsun”
(İmam Muhammed b. Hasan, Siyer–i Kebîr, EVS yay. İst. 1980. c.1, s.163–165).

Büyük İslam alimi İmam–ı Muhammed’in bugüne ışık tutan, müminlerin gönlünü rahatlatan açıklamaları özetle böyle.


Yoksa ‘Dünya Barışı’na karşı olduğu için mi bu hükümleri verdi İmam?

Yoksa Kur’an’daki Ehl–i Kitap ile ilgili ayetler İmam Muhammed’den sonra yürürlükten mi kaldırıldı?

Ben, hiçbir ilave yapmadan büyük imamın, ayet ve hadisten istimbat ederek verdiği hükümleri buraya aldım.

Son bir soru daha.

Hz. Peygamber (as), gerek İslam’a davet mektuplarında, gerekse de dini ve beşeri münasebetlerinde ehl–i kitaba böylesi bir beyanda bulunmuş mudur?

Böyle bir “suhulet” ve “ünsiyette” bulunmuş mudur?
Hayır ve asla.

Öyle yapmış olsaydı gönderiliş gayesinin dışına çıkmış olurdu.
Çünkü İslam, muharref Hıristiyanlığın savunduğu yanlış ve batıl inanışı değiştirmek, daha açık ifadeyle yeryüzünde yayılan şirki kaldırıp yerine tevhidi yerleştirmek için gelmiştir ve beşer olarak da Hz. Muhammed (as) bununla görevlendirilmişti.

Bu konuda en çarpıcı misal, Hz. Peygamber’in Ehl–i kitap olan Yemen halkına İslam’ı tebliğ için gönderdiği Muaz b. Cebel’e (ra) emir ve tavsiyeleridir.

Allah şahit, hak ve hakikat dışında, zerre nispetinde bir hesabım yoktur.

Yalnız şunu çok iyi bilmemiz gerekir ki, olayları ve gelişmeleri bir bütünlük içinde değerlendirirsek ancak sağlıklı sonuca varırız.

Olanları parça parça ele alınca işler parçalı bulutlu oluyor.


04-05/03/2006 Yeni Mesaj
MÜSLİM KARABACAK
 

Nur_u Secde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
5,244
Tepki puanı
3,615
Puanları
163
Yaş
46
selamün aleyküm kardeşim.

yazılarınızı bıkmadan okuyorum okumakla kalmıyor bazı yerlerini not alıyorum.hatta anlamak için 2 defa okuyorum.ama biraz daha büyük ve renkli yazamazmısınız?okuyana kadar gözlerimden yaşlar boşalıyor.Allah razı olsun.Rabbime emanet olun.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
selamün aleyküm kardeşim.

yazılarınızı bıkmadan okuyorum okumakla kalmıyor bazı yerlerini not alıyorum.hatta anlamak için 2 defa okuyorum.ama biraz daha büyük ve renkli yazamazmısınız?okuyana kadar gözlerimden yaşlar boşalıyor.Allah razı olsun.Rabbime emanet olun.

ve aleyküm selam, sizden de Allah razı olsun , bunlar imani, ittikadi konulardır, her Müslümanın bilmesi gereken konulardır, akibetimizi etkileyen konulardır..
iyi akşamlar
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41

Maide, 105 - Ey inananlar, kendinize dikkat edin. Siz doğru yolda olduğunuz takdirde doğru yoldan sapanlar size zarar veremezler. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Yaptıklarınızı size O haber verecektir.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
"Ehl-i Kitap'a bir şey sormayınız. Çünkü onlar sapıtmış oldukları için sizi hidayete eriştiremezler. Eğer siz böyle yaparsanız, ya batıl sözü doğrular ya da doğru bir sözü yalanlamış olursunuz. Allah'a yemin olsun ki, eğer Musa bile hayatta olsaydı O'nun bile bana tâbi olmaktan başka yapacağı bir şey yoktu".
a- Ahmed bin Hanbel, Müsned, III. 338 b- İbni Kesir Tefsirin Kuran-il Azim, I- 386 c- ed Dürrül Mansur, II- 85 d- Alûsî, Ruhu'l Meanî III- 210.


Ebu Musa el Eş'ari'nin şöyle dediği rivayet edildi: "Hz. Ömer'e, Hıristiyan bir sekreter çalıştırdığımı söyledim. Hz. Ömer bana: Allah canını alsın, bir Müslüman bulamadın mı?"i ve ekledi: "Allah'ın; 'Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin onlar birbirinin dostudur' ayetini i-şitmedin mi"n de O'na: "Onun dininden bana ne, bana sekreterliği lazım" dedim. Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: "Allah küçümseyince sen ikram etme. Allah aşağılayınca sen yüceltme, Allah uzaklaştırınca sen yaklaştırma." Fakat onsuz Basra'nın işleri yürümüyor, deyince de şöyle dedi: "Kabul et ki Hıristiyan sekreterin öldü. O zaman ne yapacaksın? O zaman neyi yapmaya mecbur kalacaksan onu şimdi yap".
(Mecmua-tü'm mine't-Tefasir, Hazin Tefsiri, c. 2, s. 301).

Hz. Cabir (ra)den rivayet edildi ki; Hz. Ömer Hz. Peygamber (as)'a gelerek şöyle söyledi: "Ey Allah'ın Resulü! Yahudilerden, bizi hayrete düşüren bir takım haberler duyuyoruz. İzninizle onların hiç olsun bazılarını yazmak istiyoruz".

Bunun üzerine Hz. Peygamber (as) şöyle buyurdu: "Yahudi ve Hıristiyanlar gibi siz de mi dininizden şüphe etmeye başladınız da eksiklerini Yahudilerden ve Hıristiyanlardan tamamlamaya kalkışıyorsunuz? Size, hiçbir eksiği olmayan, içinde şüpheye düşeceğiniz hiçbir şey olmayan bir din gelmiştir. Şayet Hz. Musa hayatta olsaydı, O'nun bile Bana uymaktan başka bir seçeneği olmayacaktı".

Buhari Ebu Hureyre (ra)'dan şöyle rivayet etti: "Ehl-i Kitap Tevrat'ın Ibraniceisini okuyup Müslümanlara Arapça tefsir ederlerdi. Bunu gören Hz. Peygamber (as): "Ehl-i Kitap'ın söylediklerini ne tasdik edin, ne de yalanlayın" buyurdu".



Abdullah İbni Mesud (ra)'dan gelen rivayette Hz. Peygamber (as) şöyle buyurdu: "Ehl-i Ki-tap'a hiçbir şey sormayın! Çünkü onlar sapıttıkları için size hiçbir zaman doğru yolu gösteremeyeceklerdir. (Şayet onlara herhangi bir şey sorarsanız) ya bir doğruyu yalanlamış ya da bir yanlışı tasdik etmiş olursunuz".
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt