İrtica:geri gitme, geriye dönme anlamındadır.Mürteci insan, her türlü yeniliğe, değişim anlamındaki her türlü gelişime karşıdır; bilimsel ve teknolojik her türlü nimete muhaliftir.İmam-Hatip okullarından, İlahiyat Fakülteleri'nden, Yüksek İslam Enstitüleri'nden mezun olanlara; başını örten hanımlara veya eşinin başı örtülü olan erkeklere; kamuda önemli makamlarda olup da beş vakit namaz kılanlara; dini hassasiyetinden dolayı içki içmeyenlere özetle şahsi hayatını dini inançları paralelinde tanzim edenlere bazı çevrelerce mürteci gözüyle bakılmış hatta bu insanların önemli bir kısmı çeşitli bahanelerle mağdur edilmiş veya edilmeye çalışılmıştır.Halbuki laiklik prensibi, devletin din, inanç ve mezhepler karşısında tarafsız ve eşit mesafede olmasını gerektirir. Laik bir devlette dindar insanlar, dinlerinin emrettiği şekilde yaşama ve dini inançlarının pratiğini yapma hürriyetine sahip oldukları gibi, dinsiz bir insan da dinsizliğinin gerektiği şekilde yaşama hakkına sahiptir.
Aziz Nesin, dinsiz olduğunu, ölümünden sonra kendisine dini merasim yapılmamasını, müslüman mezarlığına gömülmemesini vasiyet etti. Nitekim ölümünden sonra sevenleri vasiyetini yerine getirdiler ve cesedini yakarak küllerini vakfının bir köşesine gömdüler. Ölüm yıldönümünde ise kimse mezarının başında "Yasin" okumadı. Hayranı olan gençler mezarının başında saz çalıp türkü söylediler. Aziz Nesin, bu ülkede dinsiz yaşayıp dinsiz ölebiliyorsa ve hayatını bu doğrultuda düzenleyebiliyorsa, laiklik prensibinin gereği olarak dindar bir insan da dini inançları doğrultusunda yaşama ve ölme hakkına sahip olmalıdır. Hizmetli Mehmet Efendi'nin karanlık izbe odalarda, zula yerlerde, bodrum katlarında bir tahta veya karton parçası üzerinde namaz kılmasına göz yuman, müsamahakâr davranan zihniyet, Genel Müdür Ali Bey'in, Daire Başkanı Ahmet Bey'in dindar olmasından ciddi rahatsızlık hatta hazımsızlık duymaktadır. Eve temizliğe gelen Fatma Bacı'nın başının kapalı olmasında bir mahsur yoktur ama laikliği evrensel normlarla değil,keyfince yorumlayanlara göre üniversiteye başlayan Ayşe'nin başının kapalı olması irtica alametidir!
Dünyanın her yerinde her şey istismar edilebilir. Bugün din ne kadar istismar ediliyorsa, birileri dini kendi emelleri doğrultusunda ne kadar kötüye kullanıyorsa aynı ölçüde hatta belki daha fazla Atatürk ve Atatürkçülük de istismar ediliyor. Telefon sapıkları vardır diye telefon kullanımını mı yasaklayacağız? Trafik ihlalleri vardır diye insanları trafiğe çıkmaktan mı men edeceğiz? Hukuk devletinde suçlar ve cezalar net bir biçimde tarif edilir. İrtica ile kastedilen şey nedir? Mürteci kimdir? Gelin bunları çok net bir biçimde tanımlayalım ve ona göre bu işin tedbirini alalım. Bugün ülkemizde bizim tarif ettiğimiz "mürteci" vasfına uyan insan sayısı devede kulak bile değildir. İrtica ile mücadele adı altında, dinle ve dindar insanlarla mücadele ediliyorsa takiye yapmadan birileri ortaya çıksın ve mertçe bu niyetini ortaya koysun.
Unutulmamalıdır ki, baskı ne adına yapılırsa yapılsın insanları iki yüzlü hale getirir. Maskeli insanların yaşadığı, baskı sonucu insanların münafıklaştırıldığı toplumlarda barış, huzur olamayacağı gibi maddi refah ve kalkınma da olmaz. Ne yazık ki bugün yeryüzündeki islam toplumlarının yüzde doksanı despot zihniyetlerce yönetilmektedir. Dikkat buyrulsun! Yeryüzünde demokrasi ile yönetilip de fakir olan bir ülke olmadığı gibi, totaliter rejimler tarafından idare edilip de halkının yüzü gülen bir ülke de yoktur. Petrol zengini olan bazı ülkelerde devletin zengin olması, insanların maddi refah içinde yaşıyormuş gibi görünmeleri aldatıcı olmasın. Hürriyetin olmadığı yerde belki mideler doyar ama ruhlar daima açtır.
Doç.Dr. Hüseyin ÇELİK
Van Milletvekili
AK Parti Grup Başkanvekili
Aziz Nesin, dinsiz olduğunu, ölümünden sonra kendisine dini merasim yapılmamasını, müslüman mezarlığına gömülmemesini vasiyet etti. Nitekim ölümünden sonra sevenleri vasiyetini yerine getirdiler ve cesedini yakarak küllerini vakfının bir köşesine gömdüler. Ölüm yıldönümünde ise kimse mezarının başında "Yasin" okumadı. Hayranı olan gençler mezarının başında saz çalıp türkü söylediler. Aziz Nesin, bu ülkede dinsiz yaşayıp dinsiz ölebiliyorsa ve hayatını bu doğrultuda düzenleyebiliyorsa, laiklik prensibinin gereği olarak dindar bir insan da dini inançları doğrultusunda yaşama ve ölme hakkına sahip olmalıdır. Hizmetli Mehmet Efendi'nin karanlık izbe odalarda, zula yerlerde, bodrum katlarında bir tahta veya karton parçası üzerinde namaz kılmasına göz yuman, müsamahakâr davranan zihniyet, Genel Müdür Ali Bey'in, Daire Başkanı Ahmet Bey'in dindar olmasından ciddi rahatsızlık hatta hazımsızlık duymaktadır. Eve temizliğe gelen Fatma Bacı'nın başının kapalı olmasında bir mahsur yoktur ama laikliği evrensel normlarla değil,keyfince yorumlayanlara göre üniversiteye başlayan Ayşe'nin başının kapalı olması irtica alametidir!
Dünyanın her yerinde her şey istismar edilebilir. Bugün din ne kadar istismar ediliyorsa, birileri dini kendi emelleri doğrultusunda ne kadar kötüye kullanıyorsa aynı ölçüde hatta belki daha fazla Atatürk ve Atatürkçülük de istismar ediliyor. Telefon sapıkları vardır diye telefon kullanımını mı yasaklayacağız? Trafik ihlalleri vardır diye insanları trafiğe çıkmaktan mı men edeceğiz? Hukuk devletinde suçlar ve cezalar net bir biçimde tarif edilir. İrtica ile kastedilen şey nedir? Mürteci kimdir? Gelin bunları çok net bir biçimde tanımlayalım ve ona göre bu işin tedbirini alalım. Bugün ülkemizde bizim tarif ettiğimiz "mürteci" vasfına uyan insan sayısı devede kulak bile değildir. İrtica ile mücadele adı altında, dinle ve dindar insanlarla mücadele ediliyorsa takiye yapmadan birileri ortaya çıksın ve mertçe bu niyetini ortaya koysun.
Unutulmamalıdır ki, baskı ne adına yapılırsa yapılsın insanları iki yüzlü hale getirir. Maskeli insanların yaşadığı, baskı sonucu insanların münafıklaştırıldığı toplumlarda barış, huzur olamayacağı gibi maddi refah ve kalkınma da olmaz. Ne yazık ki bugün yeryüzündeki islam toplumlarının yüzde doksanı despot zihniyetlerce yönetilmektedir. Dikkat buyrulsun! Yeryüzünde demokrasi ile yönetilip de fakir olan bir ülke olmadığı gibi, totaliter rejimler tarafından idare edilip de halkının yüzü gülen bir ülke de yoktur. Petrol zengini olan bazı ülkelerde devletin zengin olması, insanların maddi refah içinde yaşıyormuş gibi görünmeleri aldatıcı olmasın. Hürriyetin olmadığı yerde belki mideler doyar ama ruhlar daima açtır.
Doç.Dr. Hüseyin ÇELİK
Van Milletvekili
AK Parti Grup Başkanvekili