Nevin_1982
Kayıtlı Kullanıcı
selamun aleykum ben bu konuyla ilgili ebubekir sifile soru sordum işte cevabı arzederim:
RE: selamun aleykum
Kimden:<IMG style="DISPLAY: none" id=P___1629853905 webimdisplayStyle="inline"> Ebubekir Sifil (mail@ebubekirsifil.com) Gönderme tarihi:18 Ocak 2009 Pazar 05:04:51Kime: 'nevin efe' (
.Hayırlı akşamlar.
Şehadet eylemleri (ben intihar eylemi demeyi uygun bulmuyorum) hakkında Milli Gazete’de birkaç yazı yazmıştım. Şu adreslerde bulabilirsiniz: (Ebubekir Sifil; Ebubekir Sifil )
İran maalesef bu meselede sınıfta kaldı. Daha önceleri İsrail’in haritadan silinmesi gibi laflar eden Ahmedinejad sus-pus oldu ne hikmetse?! Hizbullah da hakeza..
Sorunuzda hatalı bir tesbit var: Ali Şeriat işidir, evet, ancak Seyyid Kutub sünnidir. Onların İslam alimi sayılmasına gelince, onlardan başkasını okumamış olan gençlerin yanıltıcı tesbitlerinden ibarettir. Onlar birer mütefekkir olabilir. Hatta Seyyid Kutub mübürek bir İslam şehididir. Ancak “alim” olmak başka şeydir. İslam alimi profilini tanımak için Arapça kaynakları iyi tanımak ve “anlamak” gerekir.
Dua edin, Allah’a emanet olun.
Sent: Saturday, January 17, 2009 8:00 PM
To: mail@ebubekirsifil.com
Subject: selamun aleykum
Netanya'da istişhadi eylemi gerçekleştiren Mahmud Mermeş. "Bir kişi yalnız başına kalabalık bir düşman grubunun içine daldığında onlarda bir şaşkınlık ve dağınıklık meydana getireceğini, bu arada içlerinden birkaç kişiyi öldürebileceğini ve böylece düşman tarafına zarar verebileceğini ama buna rağmen öldürüleceğini biliyorsa bu eylemi yapabilir." (Taberi)
Netanya'da istişhadi eylemin ardından ölenlerin ve yaralananların taşınması. Sireti ve genelde İslam tarihini incelediğimizde İslam düşmanlarına karşı birçok şehadet eylemi gerçekleştirildiğini görürüz.
Nablus'ta HAMAS'ın İletişim Bürosuna Roketli Saldırı Sonucu şehit olanlardan, Filistin Alimler Birliği'nin genel başkan yardımcısı ve HAMAS'ın Nablus'taki ileri gelenlerinden Cemal Selim. Siyonist düşman Müslümanların en önde gelen alimlerine bile saldırarak onların bütün onurlarını ayaklar altına almaya çalışıyor. Buna karşılık Müslümanların da onlara karşı kendilerini savunma hakları doğmaktadır.
Batılıların literatürlerinde "şehadet" kavramı olmadığından, Müslümanların cihad esnasında şehadeti göze alarak gerçekleştirdikleri eylemleri onlar "intihar" olarak adlandırıyorlar. Bu isimlendirme bizim İslami yayın organlarına da aynen yansıyor ve halkın dilinde "intihar saldırısı" ismi dolaşmaya başlıyor. Bu kez: "İntihar etmek haram olduğuna göre bu insanlar bu fiilleri neye dayanarak yapıyorlar?" sorusu akla geliyor.
Filistin topraklarının işgal kirinden kurtarılması için cihadın farzı ayn olduğu hakkında şimdiye kadar pek çok fetva yayınlanmıştır. Bu yüzdendir ki Filistinli gençler çeşitli tehlikeleri göze alarak cihada bir katkıda bulunmaya çalışıyorlar.
Batı Kudüs'ün Yafa Caddesinde İstişhadi Eylem Gerçekleştiren HAMAS'ın İzzuddin Kassam Birlikleri'ne mensup İzzuddin el-Mısri. Yüce Allah, Allah yolunda şehid oluncaya kadar çarpışmayı adayanlardan ve bu adağını yerine getirenlerden övgüyle söz etmektedir ki, bu onların intihar edenler gibi olmadıklarını gösterir.
İmam Nevevi, Müslim Şerhi'nde Bedir'de bazı mü'minlerin Resulullah (s.a.s.)'ın çağrısıyla kendilerini şehadete atmalarıyla ilgili hadisi açıklarken şöyle der şöyle der: "Buradan bir kişinin kafirlerin birliklerinin arasına dalmasının ve kendisini şehadete atmasının caiz olduğu anlaşılmaktadır. Bu hareket ilim adamlarının büyük çoğunluğuna göre caizdir ve hiçbir keraheti yoktur."
İşgalcilere karşı istişhadi eylem gerçekleştiren HAMAS'ın İzzuddin Kassam Birlikleri'ne mensup şehit Muhenned Suveydan. Cihadın gayesi ölmek değildir. Ama düşmanın zayıf düşürülmesi veya İslam kuvvetlerinin bir zarardan korunması mücahitlerden birinin veya birkaçının öldürülmesiyle ancak mümkün olacaksa bundan dolayı bazılarının kendilerini şehadete atmaları intihar değil aksine büyük bir kahramanlıktır.
Savaş hukukunda esas olan insanların kılık kıyafetlerine göre değil üstlenmiş oldukları role ve tavırlara göre ayrılmalarıdır.
Sabra ve Şatilla katliamından geriye kalan cesetler. Sabra ve Şatilla mülteci kamplarında yahudi komutan Ariel Şaron'un gözetimi altında hıristiyan Falanjist militanlar tarafından öldürülen binlerce kadın ve çocuk, Hz. İbrahim camisinde secdeye vardıklarında öldürülenler, Mescidi Aksa'da öldürülenler ve daha yüzlerce saldırıda vahşice katledilenler neydi? Üstelik bu insanlar vatanlarına sahip çıktıkları için, ötekiler ise haksız bir şekilde gerçekleştirdikleri işgal ve gasptan vazgeçmedikleri için öldürülüyorlar.
Bugün Filistin topraklarına yerleşmiş olan yahudiler İslam şeriatının nazarında kafir, düşman, savaşçı ve gasp edici durumundadırlar. Kudüs dahil olmak üzere bütün Filistin'i gasp etmiş, sonra bu topraklar üzerinde kendi gasıp saltanatlarını ve devletlerini kurmuşlardır.
Neharya tren istasyonunda bekleyen işgalci askerlere yönelik eylemde yanan otobüs. Filistin topraklarındaki sivil yahudiler de, kafir, düşman, savaşçı ve gasp edici durumundadırlar. Onlar yahudi hükümetinin saldırı ve terör eylemi çağrılarına kulak asan, gerek ordudaki gerekse gerilla savaşındaki konumlarını iyi bilen savaşçı askerlerdir. Onlar herhangi bir savaş veya çarpışmada ihtiyaç duyulduğunda kullanılan ihtiyat askeri rolündedirler.
Neharya tren istasyonunda bekleyen işgalci askerlere yönelik eylemde öldürülen askerlerden birinin cesedi. İslam, ister asker kılıklı ister sivil kılıklı olsun bir savaşçıya veya saldırıda bulunana karşı direnilmesini, savaşa görüşüyle, malıyla yahut kişisel çabasıyla katkıda bulunan sivil kılıklıların öldürülmesini caiz görmektedir.
İlim ehli hakkı söylerken ne yazık ki, Filistin'deki fedakar kardeşlerimizin, kutsal Filistin topraklarını siyonizm kirinden temizlemek için cesaretle gerçekleştirdikleri eylemler hakkında ulu orta konuşuyorlar. Düşünmüyorlar ki, İslam adabı insanın bilmeden konuşmamasını, bilmediği bir konuda en azından susmayı tercih etmesini gerektirir. Düşünmüyorlar ki, intihar Allah'ın haram kıldığı bir şeydir ve bu insanlar Allah yolunda canlarını feda ediyorlar.
Filistin'de varlık mücadelesi sürdürenler üzerinde siyonist işgalcilerin zulüm ve baskılarını görmezden gelerek, İsrail'in teröre maruz kaldığını ileri sürenlere sormak gerek: Bugüne kadar öldürülen Filistinlilerin sivilleriyle, İsrail'in sözde sivillerinden, haksız gasp ve işgale ortak olarak Filistin topraklarına yerleşmiş sivil görünümlü işgalcilerden öldürülenlerin sayılarını kıyaslarsanız acaba karşınıza nasıl bir tablo çıkacaktır?
el-Halil katliamında yaralanan bir çocuk babasının kucağında.
İşgalci Saldırganlar Tarafından Şehit Edilen Üç Aylık Bebek Ziyauddin et-Tumeyzi
Siyonist saldırganların top mermisiyle şehit ettikleri İman Haccu adlı dört aylık bebek
Siyonist saldırganların top mermisiyle şehit ettikleri İman Haccu adlı dört aylık bebek. Atılan top mermisi küçük bebeğin sırtını işte böyle parçalamıştı.
Yahudi yerleşimcilerin tahrip ettiği camilerden biri. Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: "Haram ay, haram aya karşılıktır. Hürmetler de karşılıklıdır. Size kim saldırıda bulunursa, onun size saldırdığı kadar siz de ona saldırın. Allah'a karşı gelmekten de sakının ve bilin ki Allah sakınanlarla beraberdir." (Bakara, 2/194) Siyonistler Müslümanların camilerine varıncaya kadar bütün kutsal değerlerine saldırıyorlar. Hiçbir hürmet tanımıyorlar. Buna karşılık Müslümanlara da misliyle mukabele hakkı doğmaktadır.
Batı Kudüs'ün Yafa Caddesinde Gerçekleştirilen İstişhadi Eylemde Ölenlerin Taşınması. Normal şartlarda ve düşmanın kontrol altında tutulabildiği bir ortamda yapılması caiz olmayan bazı fiiller düşmanın kontrol altında tutulamaması dolayısıyla birtakım sınırları aşması, Müslümanların mahremiyetlerine tecavüz etmesi durumunda caiz olmaktadır.
Arazileri işgal devleti tarafından gasp edilen Filistinliler arazilerinin üstünde oturma eylemi yapıyor ve ibadetlerini yerine getiriyorlar. Filistin halkı sürekli baskı ve işkence altındadır. Filistin halkının mücadelesi üstlerindeki baskının hafifletilmesi için verilen bir mücadele değil bir varlık mücadelesidir. Dolayısıyla Filistin cihadının stratejik hedefleri de orada Müslüman varlığının korunmasıyla ilgilidir.
Aksa İntifadası'nda çocuğunu şehit veren bir anne. Oğlunun şehit edildiği yerde dua ediyor.
Batı Kudüs'ün Yafa Caddesinde Gerçekleştirilen İstişhadi Eylemde Yaralananların Taşınması. Filistin halkının varlık mücadelesinin başını çekenler ise cihadın canlı tutulmasıyla hem Filistin halkının birlik ve dayanışma içinde bir arada tutulacağını, hem de dışarıdan Filistin topraklarına gelmek isteyen yahudilere karşı tehdit unsurunun devam edeceğini hesap etmektedirler.
Şehadet eylemlerinin mühendisi olarak bilinen Yahya Ayyaş. Planladığı eylemlerle işgalci siyonistlerin yüreklerine korku salmayı başarmıştı.
Batı Kudüs'ün Hayfa caddesinde gerçekleştirilen istişhadi eylemde yaralananların taşınması. Filistin halkının varlık mücadelesinin başını çekenler ise cihadın canlı tutulmasıyla hem Filistin halkının birlik ve dayanışma içinde bir arada tutulacağını, hem de dışarıdan Filistin topraklarına gelmek isteyen yahudilere karşı tehdit unsurunun devam edeceğini hesap etmektedirler.
HAMAS'ın bir gösterisi. HAMAS Filistin cihadının en önemli öncüsü ve Filistin halkıyla bütünleşmiş bir direniş hareketidir.İslam'ın ilk kıblesi Mescidi Aksa. Filistin cihadının ümmet adına verilen bir cihad olduğunun bilincinde olmak gerekir.
İntihar mı İstişhad mı?
Bilindiği üzere cihad yaşanılan dönemin şartlarına ve gereklerine göre yapılır. Nitekim Resulullah (s.a.s.) bir hadisinde: "İyi bilin ki kuvvet atmaktır" diye buyurmuştur. (Bu hadisi Müslim, İmare 168'de; Ebu Davud, Cihad 23'te; Tirmizi, Enfal suresi tefsirinde; İbnu Mace, Cihad 19'da; Darimi, Cihad, 14'te; İbnu Hanbel, 4/157'de rivayet etmiştir.) İlim adamları bu hadisi, savaşı yaşanılan çağın gereklerine ve şartlarına göre yapmak gerektiği şeklinde yorumlamışlardır. Bu bütün cihadi ameller için geçerlidir. Bu itibarla savaşta yasaklar sınırının aşılmaması şartıyla yaşanılan çağın gereklerine göre yeni metotlar geliştirilmesi mümkündür. Dolayısıyla bir metot geliştirilirken dikkat edilmesi gereken onun yasaklar dairesine girip girmediğinin tespit edilmesidir. Eğer bir fiilin benzeri Resulullah (s.a.s.) döneminde yapılmış ve itiraz edilmemişse o fiilin yasaklar dairesine girdiği söylenemez. Ayrıca bilmek gerekir ki, burada önemli olan esasta benzerliktir. Yoksa şekilde farklılık esastaki benzerliğe dayanan kıyası geçersiz kılmaz.
Batılıların literatürlerinde "şehadet" kavramı olmadığından, Müslümanların cihad esnasında şehadeti göze alarak gerçekleştirdikleri eylemleri onlar "intihar" olarak adlandırıyorlar. Bu isimlendirme bizim İslami yayın organlarına da aynen yansıyor ve halkın dilinde "intihar saldırısı" ismi dolaşmaya başlıyor. Bu kez: "İntihar etmek haram olduğuna göre bu insanlar bu fiilleri neye dayanarak yapıyorlar?" sorusu akla geliyor. Bazıları bu eylemleri zulüm karşısındaki bıkkınlığa karşı bir patlama şeklinde anlamaya çalışıyor ve: "Her ne kadar şer'an bir izahını bulamazsak da başlarındaki zulmü göze olarak bu fiillerini anlayışla karşılamak zorundayız" tarzında birtakım izahlar bulmaya çalışıyorlar. Oysa bizim için her konuda ölçü ve terazi Allah'ın şeriatıdır. Allah'ın şeriatına göre izahını bulamadığımız bir ameli belli bir sebebe dayandırsak bile geçerli ve meşru göremeyiz. Bir amelin ne derece meşru olduğunu ortaya koymak için yapacağımız izahlarda önemli olan olayın sosyolojik veya psikolojik boyutlarını izah etmemiz değil şer'i yönden geçerliliğini ortaya koyabilmemizdir.
Aşağıda siretten, bir insanın cihad esnasında kesin şekilde öldürüleceğini bildiği halde, Müslüman tarafın maslahatı veya karşı tarafın zayıf düşürülmesi için bir eyleme atılmasıyla ilgili örnekler ve fıkıh alimlerimizin bu konudaki görüşlerini sıralayacağız. Bu bilgilerin derlenmesinde, Kuveyt Üniversitesi Şeriat Fakültesi öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Abdurrezzak Halife eş-Şayci'nin haftalık el-Muctema dergisi, sayı: 1192, sh. 44-45'te yayınlanan bir araştırmasından, yine
RE: selamun aleykum
Kimden:<IMG style="DISPLAY: none" id=P___1629853905 webimdisplayStyle="inline"> Ebubekir Sifil (mail@ebubekirsifil.com) Gönderme tarihi:18 Ocak 2009 Pazar 05:04:51Kime: 'nevin efe' (
.Hayırlı akşamlar.
Şehadet eylemleri (ben intihar eylemi demeyi uygun bulmuyorum) hakkında Milli Gazete’de birkaç yazı yazmıştım. Şu adreslerde bulabilirsiniz: (Ebubekir Sifil; Ebubekir Sifil )
İran maalesef bu meselede sınıfta kaldı. Daha önceleri İsrail’in haritadan silinmesi gibi laflar eden Ahmedinejad sus-pus oldu ne hikmetse?! Hizbullah da hakeza..
Sorunuzda hatalı bir tesbit var: Ali Şeriat işidir, evet, ancak Seyyid Kutub sünnidir. Onların İslam alimi sayılmasına gelince, onlardan başkasını okumamış olan gençlerin yanıltıcı tesbitlerinden ibarettir. Onlar birer mütefekkir olabilir. Hatta Seyyid Kutub mübürek bir İslam şehididir. Ancak “alim” olmak başka şeydir. İslam alimi profilini tanımak için Arapça kaynakları iyi tanımak ve “anlamak” gerekir.
Dua edin, Allah’a emanet olun.
Sent: Saturday, January 17, 2009 8:00 PM
To: mail@ebubekirsifil.com
Subject: selamun aleykum
Netanya'da istişhadi eylemi gerçekleştiren Mahmud Mermeş. "Bir kişi yalnız başına kalabalık bir düşman grubunun içine daldığında onlarda bir şaşkınlık ve dağınıklık meydana getireceğini, bu arada içlerinden birkaç kişiyi öldürebileceğini ve böylece düşman tarafına zarar verebileceğini ama buna rağmen öldürüleceğini biliyorsa bu eylemi yapabilir." (Taberi)
Nablus'ta HAMAS'ın İletişim Bürosuna Roketli Saldırı Sonucu şehit olanlardan, Filistin Alimler Birliği'nin genel başkan yardımcısı ve HAMAS'ın Nablus'taki ileri gelenlerinden Cemal Selim. Siyonist düşman Müslümanların en önde gelen alimlerine bile saldırarak onların bütün onurlarını ayaklar altına almaya çalışıyor. Buna karşılık Müslümanların da onlara karşı kendilerini savunma hakları doğmaktadır.
Batılıların literatürlerinde "şehadet" kavramı olmadığından, Müslümanların cihad esnasında şehadeti göze alarak gerçekleştirdikleri eylemleri onlar "intihar" olarak adlandırıyorlar. Bu isimlendirme bizim İslami yayın organlarına da aynen yansıyor ve halkın dilinde "intihar saldırısı" ismi dolaşmaya başlıyor. Bu kez: "İntihar etmek haram olduğuna göre bu insanlar bu fiilleri neye dayanarak yapıyorlar?" sorusu akla geliyor.
Filistin topraklarının işgal kirinden kurtarılması için cihadın farzı ayn olduğu hakkında şimdiye kadar pek çok fetva yayınlanmıştır. Bu yüzdendir ki Filistinli gençler çeşitli tehlikeleri göze alarak cihada bir katkıda bulunmaya çalışıyorlar.
Batı Kudüs'ün Yafa Caddesinde İstişhadi Eylem Gerçekleştiren HAMAS'ın İzzuddin Kassam Birlikleri'ne mensup İzzuddin el-Mısri. Yüce Allah, Allah yolunda şehid oluncaya kadar çarpışmayı adayanlardan ve bu adağını yerine getirenlerden övgüyle söz etmektedir ki, bu onların intihar edenler gibi olmadıklarını gösterir.
İmam Nevevi, Müslim Şerhi'nde Bedir'de bazı mü'minlerin Resulullah (s.a.s.)'ın çağrısıyla kendilerini şehadete atmalarıyla ilgili hadisi açıklarken şöyle der şöyle der: "Buradan bir kişinin kafirlerin birliklerinin arasına dalmasının ve kendisini şehadete atmasının caiz olduğu anlaşılmaktadır. Bu hareket ilim adamlarının büyük çoğunluğuna göre caizdir ve hiçbir keraheti yoktur."
İşgalcilere karşı istişhadi eylem gerçekleştiren HAMAS'ın İzzuddin Kassam Birlikleri'ne mensup şehit Muhenned Suveydan. Cihadın gayesi ölmek değildir. Ama düşmanın zayıf düşürülmesi veya İslam kuvvetlerinin bir zarardan korunması mücahitlerden birinin veya birkaçının öldürülmesiyle ancak mümkün olacaksa bundan dolayı bazılarının kendilerini şehadete atmaları intihar değil aksine büyük bir kahramanlıktır.
Savaş hukukunda esas olan insanların kılık kıyafetlerine göre değil üstlenmiş oldukları role ve tavırlara göre ayrılmalarıdır.
Sabra ve Şatilla katliamından geriye kalan cesetler. Sabra ve Şatilla mülteci kamplarında yahudi komutan Ariel Şaron'un gözetimi altında hıristiyan Falanjist militanlar tarafından öldürülen binlerce kadın ve çocuk, Hz. İbrahim camisinde secdeye vardıklarında öldürülenler, Mescidi Aksa'da öldürülenler ve daha yüzlerce saldırıda vahşice katledilenler neydi? Üstelik bu insanlar vatanlarına sahip çıktıkları için, ötekiler ise haksız bir şekilde gerçekleştirdikleri işgal ve gasptan vazgeçmedikleri için öldürülüyorlar.
Bugün Filistin topraklarına yerleşmiş olan yahudiler İslam şeriatının nazarında kafir, düşman, savaşçı ve gasp edici durumundadırlar. Kudüs dahil olmak üzere bütün Filistin'i gasp etmiş, sonra bu topraklar üzerinde kendi gasıp saltanatlarını ve devletlerini kurmuşlardır.
Neharya tren istasyonunda bekleyen işgalci askerlere yönelik eylemde yanan otobüs. Filistin topraklarındaki sivil yahudiler de, kafir, düşman, savaşçı ve gasp edici durumundadırlar. Onlar yahudi hükümetinin saldırı ve terör eylemi çağrılarına kulak asan, gerek ordudaki gerekse gerilla savaşındaki konumlarını iyi bilen savaşçı askerlerdir. Onlar herhangi bir savaş veya çarpışmada ihtiyaç duyulduğunda kullanılan ihtiyat askeri rolündedirler.
Neharya tren istasyonunda bekleyen işgalci askerlere yönelik eylemde öldürülen askerlerden birinin cesedi. İslam, ister asker kılıklı ister sivil kılıklı olsun bir savaşçıya veya saldırıda bulunana karşı direnilmesini, savaşa görüşüyle, malıyla yahut kişisel çabasıyla katkıda bulunan sivil kılıklıların öldürülmesini caiz görmektedir.
İlim ehli hakkı söylerken ne yazık ki, Filistin'deki fedakar kardeşlerimizin, kutsal Filistin topraklarını siyonizm kirinden temizlemek için cesaretle gerçekleştirdikleri eylemler hakkında ulu orta konuşuyorlar. Düşünmüyorlar ki, İslam adabı insanın bilmeden konuşmamasını, bilmediği bir konuda en azından susmayı tercih etmesini gerektirir. Düşünmüyorlar ki, intihar Allah'ın haram kıldığı bir şeydir ve bu insanlar Allah yolunda canlarını feda ediyorlar.
Filistin'de varlık mücadelesi sürdürenler üzerinde siyonist işgalcilerin zulüm ve baskılarını görmezden gelerek, İsrail'in teröre maruz kaldığını ileri sürenlere sormak gerek: Bugüne kadar öldürülen Filistinlilerin sivilleriyle, İsrail'in sözde sivillerinden, haksız gasp ve işgale ortak olarak Filistin topraklarına yerleşmiş sivil görünümlü işgalcilerden öldürülenlerin sayılarını kıyaslarsanız acaba karşınıza nasıl bir tablo çıkacaktır?
Aksa İntifadası'nda çocuğunu şehit veren bir anne. Oğlunun şehit edildiği yerde dua ediyor.
İntihar mı İstişhad mı?
Bilindiği üzere cihad yaşanılan dönemin şartlarına ve gereklerine göre yapılır. Nitekim Resulullah (s.a.s.) bir hadisinde: "İyi bilin ki kuvvet atmaktır" diye buyurmuştur. (Bu hadisi Müslim, İmare 168'de; Ebu Davud, Cihad 23'te; Tirmizi, Enfal suresi tefsirinde; İbnu Mace, Cihad 19'da; Darimi, Cihad, 14'te; İbnu Hanbel, 4/157'de rivayet etmiştir.) İlim adamları bu hadisi, savaşı yaşanılan çağın gereklerine ve şartlarına göre yapmak gerektiği şeklinde yorumlamışlardır. Bu bütün cihadi ameller için geçerlidir. Bu itibarla savaşta yasaklar sınırının aşılmaması şartıyla yaşanılan çağın gereklerine göre yeni metotlar geliştirilmesi mümkündür. Dolayısıyla bir metot geliştirilirken dikkat edilmesi gereken onun yasaklar dairesine girip girmediğinin tespit edilmesidir. Eğer bir fiilin benzeri Resulullah (s.a.s.) döneminde yapılmış ve itiraz edilmemişse o fiilin yasaklar dairesine girdiği söylenemez. Ayrıca bilmek gerekir ki, burada önemli olan esasta benzerliktir. Yoksa şekilde farklılık esastaki benzerliğe dayanan kıyası geçersiz kılmaz.
Batılıların literatürlerinde "şehadet" kavramı olmadığından, Müslümanların cihad esnasında şehadeti göze alarak gerçekleştirdikleri eylemleri onlar "intihar" olarak adlandırıyorlar. Bu isimlendirme bizim İslami yayın organlarına da aynen yansıyor ve halkın dilinde "intihar saldırısı" ismi dolaşmaya başlıyor. Bu kez: "İntihar etmek haram olduğuna göre bu insanlar bu fiilleri neye dayanarak yapıyorlar?" sorusu akla geliyor. Bazıları bu eylemleri zulüm karşısındaki bıkkınlığa karşı bir patlama şeklinde anlamaya çalışıyor ve: "Her ne kadar şer'an bir izahını bulamazsak da başlarındaki zulmü göze olarak bu fiillerini anlayışla karşılamak zorundayız" tarzında birtakım izahlar bulmaya çalışıyorlar. Oysa bizim için her konuda ölçü ve terazi Allah'ın şeriatıdır. Allah'ın şeriatına göre izahını bulamadığımız bir ameli belli bir sebebe dayandırsak bile geçerli ve meşru göremeyiz. Bir amelin ne derece meşru olduğunu ortaya koymak için yapacağımız izahlarda önemli olan olayın sosyolojik veya psikolojik boyutlarını izah etmemiz değil şer'i yönden geçerliliğini ortaya koyabilmemizdir.
Aşağıda siretten, bir insanın cihad esnasında kesin şekilde öldürüleceğini bildiği halde, Müslüman tarafın maslahatı veya karşı tarafın zayıf düşürülmesi için bir eyleme atılmasıyla ilgili örnekler ve fıkıh alimlerimizin bu konudaki görüşlerini sıralayacağız. Bu bilgilerin derlenmesinde, Kuveyt Üniversitesi Şeriat Fakültesi öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Abdurrezzak Halife eş-Şayci'nin haftalık el-Muctema dergisi, sayı: 1192, sh. 44-45'te yayınlanan bir araştırmasından, yine