Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İntihar mı İstişhad mı? (3 Kullanıcı)

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
selamun aleykum ben bu konuyla ilgili ebubekir sifile soru sordum işte cevabı arzederim:

RE: selamun aleykum‏
Kimden:<IMG style="DISPLAY: none" id=P___1629853905 webimdisplayStyle="inline"> Ebubekir Sifil (mail@ebubekirsifil.com) Gönderme tarihi:18 Ocak 2009 Pazar 05:04:51Kime: 'nevin efe' (
.Hayırlı akşamlar.
Şehadet eylemleri (ben intihar eylemi demeyi uygun bulmuyorum) hakkında Milli Gazete’de birkaç yazı yazmıştım. Şu adreslerde bulabilirsiniz: (Ebubekir Sifil; Ebubekir Sifil )
İran maalesef bu meselede sınıfta kaldı. Daha önceleri İsrail’in haritadan silinmesi gibi laflar eden Ahmedinejad sus-pus oldu ne hikmetse?! Hizbullah da hakeza..
Sorunuzda hatalı bir tesbit var: Ali Şeriat işidir, evet, ancak Seyyid Kutub sünnidir. Onların İslam alimi sayılmasına gelince, onlardan başkasını okumamış olan gençlerin yanıltıcı tesbitlerinden ibarettir. Onlar birer mütefekkir olabilir. Hatta Seyyid Kutub mübürek bir İslam şehididir. Ancak “alim” olmak başka şeydir. İslam alimi profilini tanımak için Arapça kaynakları iyi tanımak ve “anlamak” gerekir.
Dua edin, Allah’a emanet olun.


Sent: Saturday, January 17, 2009 8:00 PM
To: mail@ebubekirsifil.com
Subject: selamun aleykum





foto1536.jpg

Netanya'da istişhadi eylemi gerçekleştiren Mahmud Mermeş. "Bir kişi yalnız başına kalabalık bir düşman grubunun içine daldığında onlarda bir şaşkınlık ve dağınıklık meydana getireceğini, bu arada içlerinden birkaç kişiyi öldürebileceğini ve böylece düşman tarafına zarar verebileceğini ama buna rağmen öldürüleceğini biliyorsa bu eylemi yapabilir." (Taberi)
foto1529.jpg
Netanya'da istişhadi eylemin ardından ölenlerin ve yaralananların taşınması. Sireti ve genelde İslam tarihini incelediğimizde İslam düşmanlarına karşı birçok şehadet eylemi gerçekleştirildiğini görürüz.
foto2115.jpg


Nablus'ta HAMAS'ın İletişim Bürosuna Roketli Saldırı Sonucu şehit olanlardan, Filistin Alimler Birliği'nin genel başkan yardımcısı ve HAMAS'ın Nablus'taki ileri gelenlerinden Cemal Selim. Siyonist düşman Müslümanların en önde gelen alimlerine bile saldırarak onların bütün onurlarını ayaklar altına almaya çalışıyor. Buna karşılık Müslümanların da onlara karşı kendilerini savunma hakları doğmaktadır.
foto1086.jpg

Batılıların literatürlerinde "şehadet" kavramı olmadığından, Müslümanların cihad esnasında şehadeti göze alarak gerçekleştirdikleri eylemleri onlar "intihar" olarak adlandırıyorlar. Bu isimlendirme bizim İslami yayın organlarına da aynen yansıyor ve halkın dilinde "intihar saldırısı" ismi dolaşmaya başlıyor. Bu kez: "İntihar etmek haram olduğuna göre bu insanlar bu fiilleri neye dayanarak yapıyorlar?" sorusu akla geliyor.
foto1405.jpg


Filistin topraklarının işgal kirinden kurtarılması için cihadın farzı ayn olduğu hakkında şimdiye kadar pek çok fetva yayınlanmıştır. Bu yüzdendir ki Filistinli gençler çeşitli tehlikeleri göze alarak cihada bir katkıda bulunmaya çalışıyorlar.
foto2180.jpg

Batı Kudüs'ün Yafa Caddesinde İstişhadi Eylem Gerçekleştiren HAMAS'ın İzzuddin Kassam Birlikleri'ne mensup İzzuddin el-Mısri. Yüce Allah, Allah yolunda şehid oluncaya kadar çarpışmayı adayanlardan ve bu adağını yerine getirenlerden övgüyle söz etmektedir ki, bu onların intihar edenler gibi olmadıklarını gösterir.
foto1358.jpg

İmam Nevevi, Müslim Şerhi'nde Bedir'de bazı mü'minlerin Resulullah (s.a.s.)'ın çağrısıyla kendilerini şehadete atmalarıyla ilgili hadisi açıklarken şöyle der şöyle der: "Buradan bir kişinin kafirlerin birliklerinin arasına dalmasının ve kendisini şehadete atmasının caiz olduğu anlaşılmaktadır. Bu hareket ilim adamlarının büyük çoğunluğuna göre caizdir ve hiçbir keraheti yoktur."
foto1837.jpg

İşgalcilere karşı istişhadi eylem gerçekleştiren HAMAS'ın İzzuddin Kassam Birlikleri'ne mensup şehit Muhenned Suveydan. Cihadın gayesi ölmek değildir. Ama düşmanın zayıf düşürülmesi veya İslam kuvvetlerinin bir zarardan korunması mücahitlerden birinin veya birkaçının öldürülmesiyle ancak mümkün olacaksa bundan dolayı bazılarının kendilerini şehadete atmaları intihar değil aksine büyük bir kahramanlıktır.
foto1623.jpg

Savaş hukukunda esas olan insanların kılık kıyafetlerine göre değil üstlenmiş oldukları role ve tavırlara göre ayrılmalarıdır.
foto736.jpg

Sabra ve Şatilla katliamından geriye kalan cesetler. Sabra ve Şatilla mülteci kamplarında yahudi komutan Ariel Şaron'un gözetimi altında hıristiyan Falanjist militanlar tarafından öldürülen binlerce kadın ve çocuk, Hz. İbrahim camisinde secdeye vardıklarında öldürülenler, Mescidi Aksa'da öldürülenler ve daha yüzlerce saldırıda vahşice katledilenler neydi? Üstelik bu insanlar vatanlarına sahip çıktıkları için, ötekiler ise haksız bir şekilde gerçekleştirdikleri işgal ve gasptan vazgeçmedikleri için öldürülüyorlar.
foto414.jpg

Bugün Filistin topraklarına yerleşmiş olan yahudiler İslam şeriatının nazarında kafir, düşman, savaşçı ve gasp edici durumundadırlar. Kudüs dahil olmak üzere bütün Filistin'i gasp etmiş, sonra bu topraklar üzerinde kendi gasıp saltanatlarını ve devletlerini kurmuşlardır.
foto2396.jpg

Neharya tren istasyonunda bekleyen işgalci askerlere yönelik eylemde yanan otobüs. Filistin topraklarındaki sivil yahudiler de, kafir, düşman, savaşçı ve gasp edici durumundadırlar. Onlar yahudi hükümetinin saldırı ve terör eylemi çağrılarına kulak asan, gerek ordudaki gerekse gerilla savaşındaki konumlarını iyi bilen savaşçı askerlerdir. Onlar herhangi bir savaş veya çarpışmada ihtiyaç duyulduğunda kullanılan ihtiyat askeri rolündedirler.
foto2398.jpg

Neharya tren istasyonunda bekleyen işgalci askerlere yönelik eylemde öldürülen askerlerden birinin cesedi. İslam, ister asker kılıklı ister sivil kılıklı olsun bir savaşçıya veya saldırıda bulunana karşı direnilmesini, savaşa görüşüyle, malıyla yahut kişisel çabasıyla katkıda bulunan sivil kılıklıların öldürülmesini caiz görmektedir.
foto1583.jpg

İlim ehli hakkı söylerken ne yazık ki, Filistin'deki fedakar kardeşlerimizin, kutsal Filistin topraklarını siyonizm kirinden temizlemek için cesaretle gerçekleştirdikleri eylemler hakkında ulu orta konuşuyorlar. Düşünmüyorlar ki, İslam adabı insanın bilmeden konuşmamasını, bilmediği bir konuda en azından susmayı tercih etmesini gerektirir. Düşünmüyorlar ki, intihar Allah'ın haram kıldığı bir şeydir ve bu insanlar Allah yolunda canlarını feda ediyorlar.
foto1399.jpg

Filistin'de varlık mücadelesi sürdürenler üzerinde siyonist işgalcilerin zulüm ve baskılarını görmezden gelerek, İsrail'in teröre maruz kaldığını ileri sürenlere sormak gerek: Bugüne kadar öldürülen Filistinlilerin sivilleriyle, İsrail'in sözde sivillerinden, haksız gasp ve işgale ortak olarak Filistin topraklarına yerleşmiş sivil görünümlü işgalcilerden öldürülenlerin sayılarını kıyaslarsanız acaba karşınıza nasıl bir tablo çıkacaktır?
foto703.jpg
el-Halil katliamında yaralanan bir çocuk babasının kucağında.
foto1990.jpg
İşgalci Saldırganlar Tarafından Şehit Edilen Üç Aylık Bebek Ziyauddin et-Tumeyzi
foto1453.jpg
Siyonist saldırganların top mermisiyle şehit ettikleri İman Haccu adlı dört aylık bebek
foto1454.jpg
Siyonist saldırganların top mermisiyle şehit ettikleri İman Haccu adlı dört aylık bebek. Atılan top mermisi küçük bebeğin sırtını işte böyle parçalamıştı.
foto996.jpg
Yahudi yerleşimcilerin tahrip ettiği camilerden biri. Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: "Haram ay, haram aya karşılıktır. Hürmetler de karşılıklıdır. Size kim saldırıda bulunursa, onun size saldırdığı kadar siz de ona saldırın. Allah'a karşı gelmekten de sakının ve bilin ki Allah sakınanlarla beraberdir." (Bakara, 2/194) Siyonistler Müslümanların camilerine varıncaya kadar bütün kutsal değerlerine saldırıyorlar. Hiçbir hürmet tanımıyorlar. Buna karşılık Müslümanlara da misliyle mukabele hakkı doğmaktadır.
foto2195.jpg
Batı Kudüs'ün Yafa Caddesinde Gerçekleştirilen İstişhadi Eylemde Ölenlerin Taşınması. Normal şartlarda ve düşmanın kontrol altında tutulabildiği bir ortamda yapılması caiz olmayan bazı fiiller düşmanın kontrol altında tutulamaması dolayısıyla birtakım sınırları aşması, Müslümanların mahremiyetlerine tecavüz etmesi durumunda caiz olmaktadır.
foto722.jpg
Arazileri işgal devleti tarafından gasp edilen Filistinliler arazilerinin üstünde oturma eylemi yapıyor ve ibadetlerini yerine getiriyorlar. Filistin halkı sürekli baskı ve işkence altındadır. Filistin halkının mücadelesi üstlerindeki baskının hafifletilmesi için verilen bir mücadele değil bir varlık mücadelesidir. Dolayısıyla Filistin cihadının stratejik hedefleri de orada Müslüman varlığının korunmasıyla ilgilidir.
foto1017.jpg

Aksa İntifadası'nda çocuğunu şehit veren bir anne. Oğlunun şehit edildiği yerde dua ediyor.
foto2177.jpg
Batı Kudüs'ün Yafa Caddesinde Gerçekleştirilen İstişhadi Eylemde Yaralananların Taşınması. Filistin halkının varlık mücadelesinin başını çekenler ise cihadın canlı tutulmasıyla hem Filistin halkının birlik ve dayanışma içinde bir arada tutulacağını, hem de dışarıdan Filistin topraklarına gelmek isteyen yahudilere karşı tehdit unsurunun devam edeceğini hesap etmektedirler.
ayyas1.jpg
Şehadet eylemlerinin mühendisi olarak bilinen Yahya Ayyaş. Planladığı eylemlerle işgalci siyonistlerin yüreklerine korku salmayı başarmıştı.
foto4130.jpg
Batı Kudüs'ün Hayfa caddesinde gerçekleştirilen istişhadi eylemde yaralananların taşınması. Filistin halkının varlık mücadelesinin başını çekenler ise cihadın canlı tutulmasıyla hem Filistin halkının birlik ve dayanışma içinde bir arada tutulacağını, hem de dışarıdan Filistin topraklarına gelmek isteyen yahudilere karşı tehdit unsurunun devam edeceğini hesap etmektedirler.
foto053.jpg
HAMAS'ın bir gösterisi. HAMAS Filistin cihadının en önemli öncüsü ve Filistin halkıyla bütünleşmiş bir direniş hareketidir.İslam'ın ilk kıblesi Mescidi Aksa. Filistin cihadının ümmet adına verilen bir cihad olduğunun bilincinde olmak gerekir.

İntihar mı İstişhad mı?

Bilindiği üzere cihad yaşanılan dönemin şartlarına ve gereklerine göre yapılır. Nitekim Resulullah (s.a.s.) bir hadisinde: "İyi bilin ki kuvvet atmaktır" diye buyurmuştur. (Bu hadisi Müslim, İmare 168'de; Ebu Davud, Cihad 23'te; Tirmizi, Enfal suresi tefsirinde; İbnu Mace, Cihad 19'da; Darimi, Cihad, 14'te; İbnu Hanbel, 4/157'de rivayet etmiştir.) İlim adamları bu hadisi, savaşı yaşanılan çağın gereklerine ve şartlarına göre yapmak gerektiği şeklinde yorumlamışlardır. Bu bütün cihadi ameller için geçerlidir. Bu itibarla savaşta yasaklar sınırının aşılmaması şartıyla yaşanılan çağın gereklerine göre yeni metotlar geliştirilmesi mümkündür. Dolayısıyla bir metot geliştirilirken dikkat edilmesi gereken onun yasaklar dairesine girip girmediğinin tespit edilmesidir. Eğer bir fiilin benzeri Resulullah (s.a.s.) döneminde yapılmış ve itiraz edilmemişse o fiilin yasaklar dairesine girdiği söylenemez. Ayrıca bilmek gerekir ki, burada önemli olan esasta benzerliktir. Yoksa şekilde farklılık esastaki benzerliğe dayanan kıyası geçersiz kılmaz.
Batılıların literatürlerinde "şehadet" kavramı olmadığından, Müslümanların cihad esnasında şehadeti göze alarak gerçekleştirdikleri eylemleri onlar "intihar" olarak adlandırıyorlar. Bu isimlendirme bizim İslami yayın organlarına da aynen yansıyor ve halkın dilinde "intihar saldırısı" ismi dolaşmaya başlıyor. Bu kez: "İntihar etmek haram olduğuna göre bu insanlar bu fiilleri neye dayanarak yapıyorlar?" sorusu akla geliyor. Bazıları bu eylemleri zulüm karşısındaki bıkkınlığa karşı bir patlama şeklinde anlamaya çalışıyor ve: "Her ne kadar şer'an bir izahını bulamazsak da başlarındaki zulmü göze olarak bu fiillerini anlayışla karşılamak zorundayız" tarzında birtakım izahlar bulmaya çalışıyorlar. Oysa bizim için her konuda ölçü ve terazi Allah'ın şeriatıdır. Allah'ın şeriatına göre izahını bulamadığımız bir ameli belli bir sebebe dayandırsak bile geçerli ve meşru göremeyiz. Bir amelin ne derece meşru olduğunu ortaya koymak için yapacağımız izahlarda önemli olan olayın sosyolojik veya psikolojik boyutlarını izah etmemiz değil şer'i yönden geçerliliğini ortaya koyabilmemizdir.
Aşağıda siretten, bir insanın cihad esnasında kesin şekilde öldürüleceğini bildiği halde, Müslüman tarafın maslahatı veya karşı tarafın zayıf düşürülmesi için bir eyleme atılmasıyla ilgili örnekler ve fıkıh alimlerimizin bu konudaki görüşlerini sıralayacağız. Bu bilgilerin derlenmesinde, Kuveyt Üniversitesi Şeriat Fakültesi öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Abdurrezzak Halife eş-Şayci'nin haftalık el-Muctema dergisi, sayı: 1192, sh. 44-45'te yayınlanan bir araştırmasından, yine
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
* Yüce Allah, bir ayeti kerimede şöyle buyuruyor: "Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söze sadık kaldılar. Onlardan kimi (Allah yolunda şehid edilmek suretiyle) adağını yerine getirdi, kimi de (şehid olmayı) beklemektedir. (Ahidlerinde) hiçbir değişiklik yapmamışlardır." (Ahzab, 33/23)
Bu ayetin nüzul sebebiyle ilgili olarak, Buhari, Müslim, Tirmizi ve daha başkalarının Enes ibnu Malik (r.a.)'ten rivayet ettiklerine göre, Enes ibnu Malik (r.a.)'in amcası Enes ibnu Nadr (r.a.) Bedir savaşında bulunamayınca: "Resulullah (a.s.)'ın girdiği ilk çarpışmada bulunamadım. Eğer Allah bana Resulullah (a.s.) ile birlikte bir çarpışmaya katılmak nasip ederse, mutlaka nasıl (kahramanca) hareket edeceğimi görecektir" dedi. Bu kişi Uhud savaşında şehid edildi. Bu savaşta öldürülünceye kadar kahramanca savaştı. Bedeninde kimi gürz, kimi kılıç, kimi de ok yarası olmak üzere seksen küsur yara görüldü. Bu ayeti kerime de onun hakkında indirildi. (Bu konudaki rivayeti Buhari, Cihad, 12; Tefsir, Ahzab suresi tefsiri, 3; Tirmizi, Ahzab suresi tefsiri, 2,3'de rivayet etmiştir.)
Dikkat edilirse ayetin metninde Yüce Allah, Allah yolunda şehid oluncaya kadar çarpışmayı adayanlardan ve bu adağını yerine getirenlerden övgüyle söz etmektedir ki, bu onların intihar edenler gibi olmadıklarını gösterir. Ayetin nüzul sebebiyle ilgili rivayet de, şehid olmayı göze alarak kahramanca çarpışmanın övgüye değer bir amel olduğunu ortaya koyuyor. Fakat bilmek gerekir ki, cihadın gayesi ölmek değildir. Ama düşmanın zayıf düşürülmesi veya İslam kuvvetlerinin bir zarardan korunması mücahitlerden birinin veya birkaçının öldürülmesiyle ancak mümkün olacaksa bundan dolayı bazılarının kendilerini şehadete atmaları intihar değil aksine büyük bir kahramanlıktır. Aşağıda vereceğimiz rivayetler de bunu ortaya koymaktadır.
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
* Müslim'in naklettiği bir hadise göre Enes ibnu Malik (r.a.)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Resulullah (s.a.s.) Uhud gününde ensardan yedi ve Kureyş'ten iki kişiyle birlikte yalnız bırakıldığında, müşriklerin onun üzerine ok yağdırmaları ve kendilerine doğru yaklaşmaları üzerine: "Bunları kim bizden uzaklaştırır, onun için cennet vardır -yahut- o cennette benim arkadaşımdır" diye buyurdu. Bunun üzerine ensardan bir adam öne geçti ve öldürülünceye kadar çarpıştı. Sonra yeniden üzerine ok atmaya başladılar. Resulullah (s.a.s.) tekrar: "Bunları kim bizden uzaklaştırır, onun için cennet vardır -yahut- o cennette benim arkadaşımdır" diye buyurdu. Bunun üzerine ensardan bir adam öne geçti ve öldürülünceye kadar çarpıştı. Bu şekilde tam yedi kişi şehid oluncaya kadar devam etti. Daha sonra Resulullah (s.a.s.) yanındaki iki sahabisine: "Arkadaşlarımıza insaf etmedik" diye buyurdu." (İmam Nevevi, Müslim Şerhi'nde hadisin sonundaki: "Arkadaşlarımıza insaf etmedik" ibaresini şu şekilde açıklamıştır: "Yani Kureyşliler, ensara insaf etmedi. Kureyşliler çarpışmaya çıkmazken ensardan olanlar teker teker çarpışmaya çıkarak şehid edildiklerinden böyle denmiştir.")
Bu olayda dikkat edilirse yedi sahabi Resulullah (s.a.s.)'a zarar gelmesini önlemek için müşriklerin üzerine atılmış ve geleceği kesin olan bir ölüme kendilerini atarak müşriklerin Resulullah (s.a.s.)'a yaklaşmalarını engellemişlerdir.
Kurtubi, Tefsir'inde bu olaydan, cesaretli bir kimsenin yalnız başına da olsa ölümü göze alarak kalabalık bir düşman grubunun arasına dalıp onlara zarar vermesinin caiz olduğu hükmünü çıkarmıştır.
* Enes ibnu Malik (r.a.)'ten rivayet edildiğine göre Bedir'de müşrikler Müslümanlara yaklaşınca Resulullah (s.a.s.): "Genişliği göklerle yer kadar olan cennet için kalkın" diye buyurdu. Ensardan Umeyr ibnu'l-Humam: "Genişliği göklerle yer kadar olan bir cennet mi ey Resulullah?" dedi. Resulullah (s.a.s.): "Evet" dedi. O da: "Tamam, tamam" dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s.): "Seni "tamam, tamam" demeye yönelten ne oldu?" diye sordu. O da: "Vallahi, oranın (o cennetin) ehlinden olma arzusundan başka bir şey değil, ey Resulullah!" dedi. Resulullah (s.a.s.): "Sen oranın ehlindensin!" diye buyurdu. (Umeyr) sonra heybesinden birkaç hurma çıkardı ve onları yemeye başladı. Sonra: "Ben eğer bu hurmaları yiyinceye kadar yaşarsam bu uzun bir hayat olur" dedi ve yanındaki hurmaları attı. Sonra öldürülünceye kadar onlarla çarpıştı." (Bunu Müslim, İmare, 145'te rivayet etmiştir.)
İmam Nevevi, Müslim Şerhi'nde bu hadisle ilgili açıklamasında şöyle der: "Buradan bir kişinin kafirlerin birliklerinin arasına dalmasının ve kendisini şehadete atmasının caiz olduğu anlaşılmaktadır. Bu hareket ilim adamlarının büyük çoğunluğuna göre caizdir ve hiçbir keraheti yoktur."
* Taberi Tefsiri'nde rivayet edildiğine göre Ebu İshak, Bera ibnu Azib (r.a.)'e: "Bir adam yalnız başına düşmandan bin kişilik bir grubun içine dalarsa, Yüce Allah'ın: "Kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın" derken kastettiği kimselerden olur mu?" diye sordu. Bera (r.a.) da şöyle cevap verdi: "Olmaz. Öldürülünceye kadar çarpışsın. Allah, peygamberine: "Allah yolunda savaş. Sen sadece kendinden sorumlusun." (Nisa, 4/84) diye buyurdu."
Burada Bera (r.a.), söz konusu ayeti fetvasına delil gösterirken şunu demek istemiştir: "Allah, peygamberine: "Sen sadece kendinden sorumlusun" diyerek yalnız başına bile kalsa Allah yolunda çarpışması gerektiğini ona bildirmiştir." Ayrıca rivayetten şunu anlıyoruz: "Bir kişi yalnız başına kalabalık bir düşman grubunun içine daldığında onlarda bir şaşkınlık ve dağınıklık meydana getireceğini, bu arada içlerinden birkaç kişiyi öldürebileceğini ve böylece düşman tarafına zarar verebileceğini ama buna rağmen öldürüleceğini biliyorsa bu eylemi yapabilir." İşte bu bir istişhadi eylem yani şehadeti göze alarak gerçekleştirilen eylemdir. Geçmişte bu tür eylemler bir mücahidin kılıcını alarak düşman kuvvetlerinin arasına dalması suretiyle gerçekleştiriliyordu. Bugün de vücuduna bomba bağlayarak veya arabasına bomba yerleştirerek düşman kuvvetlerinin arasında patlatması suretiyle yapılıyor. Esasta benzerlik, şekilde ise farklılık söz konusu. Şekilde farklılığın kıyasın geçerliliğini ortadan kaldırmayacağını çünkü çağın şartlarına ve gereklerine göre şekilde farklılık olabileceğini daha önce söylemiştik. Eğer cihad uygulamalarında sadece esasta değil şekilde de aynılık ararsak bugün toplarla, otomatik tüfeklerle ve benzeri savaş aletleriyle cihad etmeyi caiz görmememiz gerekir.
* Ebu Davud, Nesai, Tirmizi, İbnu Hibban ve Hakim'in rivayet ettiğine göre Eslem ibnu Yezid şöyle demiştir: "İstanbul'daydık. Birden karşımıza Bizans kuvvetlerinden büyük bir asker birliği çıktı. Bu arada bir mücahit Bizans güçlerinin arasına daldı. Ta ortalarına kadar girdi. Sonra aralarından sıyrılıp çıktı. İnsanlar bunu görünce: "Subhanallah! Bu adam kendini tehlikeye atıyor" dediler. Bunun üzerine Ebu Eyyub el-Ensari (r.a.) şöyle dedi: "Ey insanlar! Siz bu ayeti (yani "kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın" (Bakara, 2/195) ayetini) böyle mi yorumluyorsunuz. Bu ayeti kerime biz ensar topluluğu hakkında inmiştir. Allah İslam'ı kuvvetlendirince ve destekçileri de çoğalınca biz kendi aramızda gizlice: "Mallarımız zayi oldu. Yüce Allah da zaten İslam'a güç kazandırdı. Artık mallarımızın başında durup da onlardan zayi olanları düzeltsek" dedik. Bunun üzerine Yüce Allah bize cevap olarak bu ayeti kerimeyi indirdi. Burada tehlike ile kastedilen savaştan geri kalarak malların başında durup onları düzeltmeye çalışmaktır."
İlim adamları bu rivayetten yola çıkarak bir kişinin öldürüleceğini bilse bile düşman birliklerine zarar vermek için onların saflarına dalmasının caiz olduğunu söylemişlerdir. İlim adamları bu hadisin şerhinde şöyle demişlerdir: "Şayet bir kişinin hücumu son derece cesaretinden doğuyorsa ve bununla düşmanı korkutacağını yahut Müslümanları düşmanlara karşı teşvik edeceğini veya buna benzer sahih bir maksat umuyorsa bütün alimlerce bunun iyi bir şey olduğu tasrih edilmiştir." (Bkz. Nimeti İslam'ın İslam mecmuası tarafından yapılan baskısına konulan "Cihad bölümü" ilavesi, sh. 948)
* Bir rivayette bildirildiğine göre, Müslümanlar İran tarafına doğru sefere çıktıklarında Müslümanların atları İranlıların fillerinden ürktü. Bunun üzerine Müslümanlardan bir mücahit, çamurdan bir fil yaptı. Sonra kendi atını o file alıştırdı. Daha sonra atıyla İranlıların fillerine doğru saldırıda bulundu. Etrafındakiler: "Onlar seni öldürürler" dediler. O da: "Müslümanlar fetih gerçekleştirecek olduktan sonra benim öldürülmem önemli değil" dedi.
Bu olayda da dikkat edilirse bir mücahit, İslam ordularının önündeki önemli bir engeli ortadan kaldırmak için kendini şehadete atıyor. İşte bu da bir istişhadi eylemdir.
* Yemame olayında, Hanife oğulları kaleye sığınınca Bera ibnu Malik (r.a.) arkadaşlarından kendisini bir tulum içine koyarak kalenin duvarından içeri bırakmalarını istedi. Onlar da öyle yaptılar ve tek başına kalenin içine girip düşman kuvvetleriyle çarpışarak içerden kale kapısını açmayı başardı ve böylece Müslümanlar kaleye girdiler.
Bu olayda da Bera ibnu Malik (r.a.)'in Müslümanların kaleye girmelerini sağlamak için şehadeti göze alarak bir eylem yaptığı görülüyor.
Sireti ve genelde İslam tarihini incelediğimizde bu olayların benzeri birçok şehadet eylemi gerçekleştirildiğini görürüz. Ulubatlı Hasan'ın yaptığı da bir istişhadi eylem değil midir? Ulubatlı Hasan sırf Osmanlı bayrağını düşman surlarına asabilmek için kendini şehadete atmıştır. Onu bu eyleminden dolayı sürekli övgüyle anıyor, yaptığı eylemi büyük bir kahramanlık olarak zikrediyoruz da, Filistinli bir mücahidin daha büyük gayeler için gerçekleştirdiği benzer bir eylem karşısında neden: "Öyle şey mi olur, bu bir intihardır" diyoruz. Lütfen sürekli başkalarını çifte standartçılıkla suçlarken kendi değerlendirmelerimizde aynı hataya düşmeyelim.
Aslında İslam tarihinden, istişhadi eylemlere daha pek çok örnek gösterebiliriz. Ama sözü bu rivayetlerle uzatmak istemiyoruz. Meselenin anlaşılması ve yapılanın delilsiz olmadığının bilinmesi için bu kadarının yeterli olacağını sanıyoruz. Şimdi ilim adamlarının konuyla ilgili görüşlerine ve fetvalarına bakalım:
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
* İbnu Arabi (Muhyiddin İbnu Arabi değil fıkıh alimi İbnu Arabi) bir kişinin kalabalık bir düşman grubuna saldırıda bulunması hakkında şöyle demiştir: "Bana göre doğru olan bunun caiz olduğudur. Çünkü bunda dört husus vardır: Birincisi: Şehadeti istemek. İkincisi: Düşmana zarar vermek. Üçüncüsü: Müslümanları onlara karşı cesaretlendirmek. Dördüncüsü: Düşmanları moral yönünden zayıflatmak. Çünkü onlar: "Bu bir kişi böyle yaparsa hepsi birden neler yaparlar!" diye düşüneceklerdir."
Bir kişinin kalabalık bir düşman topluluğuna saldırıda bulunması demek İbnu Arabi'nin yukarıda zikrettiği gayeleri ve İslam kuvvetlerinin yararına düşman kuvvetlerinin zararına olacak daha başka gayeleri gerçekleştirmek için kendini şehadete atması demektir. Çünkü bir kişinin kalabalık bir gruba saldırıda bulunmasının sonucunun o bir kişinin öldürülmesi olacağı kesindir. Yukarıda da zikrettiğimiz gibi geçmişte bu tür şehadet eylemlerinin kılıçla gerçekleştirilmesi bugün bombayla veya benzeri şeylerle gerçekleştirilemeyeceğini göstermez.
* Maliki mezhebi alimlerinden Kasım ibnu Muhaymere, Kasım ibnu Muhammed ve daha başka fakihler, Allah için halis niyetle olması ve kişinin kendinde bir güç olduğunu hissetmesi halinde bir kişinin kalabalık bir düşman birliğine saldırmasının sakıncalı olmadığını söylemişlerdir.
* Şevkani de Neylu'l-Evtar'da düşmana esir olmak istemeyen bir Müslümanın öldürülünceye kadar çarpışmasının caiz olduğunu söylemiştir. Bazı ilim adamları da düşmana esir olduğu takdirde kendisine işkence edileceğinden dolayısıyla bu işkence altında Müslümanların sırlarını verebileceğinden endişe duyan bir kişinin kendini ölüme atmasının intihar sayılamayacağını ifade etmişlerdir. Bu yöndeki fetvalar kişinin kendini ölüme atmasının her zaman intihar hükmünde olmadığını, bu konuda niyet ve gayeye bakılması gerektiğini göstermektedir.
* Ünlü tefsir alimi Cassas'ın Ahkamu'l-Kur'an, C.1, sh. 309'da naklettiğine göre hanefi alimlerinden Muhammed ibnu Hasan eş-Şeybani şöyle demiştir: "Eğer sonuçta kurtulabileceğini veya öldürülse de düşmana zarar verebileceğini tahmin ediyorsa bir kişinin bin kişiye karşı saldırı gerçekleştirmesinde sakınca yoktur... Sonuçta kurtulamayacağını hatta düşmana da bir zarar veremeyeceğini ama Müslümanlara cesaret kazandıracağını, böylece onların kendisini örnek alarak düşman karşısında aynı cesaretle çarpışacaklarını hesap ediyorsa yine de saldırıda bulunmasında bir sakınca yoktur. Allah'ın izniyle bu hareketinden dolayı sevap alacağını umarım."
* Ebu Hamid el-Gazali, İhya'da, bir Müslümanın öldürüleceğini bile bile bir düşman birliğine saldırmasının caiz olduğunda ihtilaf olmadığını bildirmiştir.
* İmam Nevevi de cihad esnasında belli bir gaye için kişinin kendini tehlikeye atmasının caiz olduğunu söylemiştir. Nevevi'nin şehadet eylemleriyle ilgili açıklamasını yukarıda vermiştik.
* Beyhaki de Sünen'inde, Avf ibnu Afra ile Umeyr ibnu Humam'ın Bedir'de, Enes ibnu Nadr'ın Uhud'da ve Bera ibnu Malik'in Yemame'de yaptığı hareketleri delil göstererek bir kimsenin kendini şehadete atmasının veya şehadeti göze alarak bir eylem düzenlemesinin caiz olduğunu bildirmiştir.
* Kurtubi, Tefsir'inde, Yüce Allah'ın: "İnsanlardan öyleleri de vardır ki, canlarını Allah'ın rızasını kazanma yolunda feda ederler" (Bakara, 2/207) ayetini bir kimsenin düşmana zarar vermek veya Müslümanlara güç kazandırmak amacıyla şehadete atmasının caiz olduğuna delil göstermiştir. (Bkz. Kurtubi Tefsiri, C. 3, sh. 21)
* Maliki alimlerinden Ebu Abdillah Muhammed ibnu Ahmed bir kimsenin kalabalık bir düşman topluluğuna veya saldırgan grubuna yahut isyancılara karşı eylem düzenlemesi hakkında şöyle demiştir: "Saldırıda bulunacağı kimseleri öldürüp de kurtulacağına kanaat ederse bu hareketi yapması iyidir. Öldürüleceğine ancak yine de karşı tarafa zarar vereceğine yahut Müslümanların yararına olacak bir etki yapacağına kanaat ederse o zaman yine caizdir." Ebu Abdillah bu görüşüne Bera ibnu Malik'in Yemame'deki hareketini delil göstermiştir.
* Yine Maliki alimlerinden İbnu Huveyz Mikdad şöyle demiştir: "Bir kişinin bir gruba yahut kalabalık bir asker topluluğuna saldırması konusuna gelince: Bu kişi eğer kendisinin öldürüleceği ama bununla birlikte düşmana zarar verebileceği veya başarılı çarpışma yapabileceği ya da Müslümanların yararına olacak bir etki yapabileceği kanaatini taşıyorsa bu hareketi caiz olur." İbnu Huveyz, bu görüşüne, bizim yukarıda verdiğimiz ve İranlıların fillerine karşı bir Müslüman mücahidin atını alıştırması ve tek başına bir orduya saldırması olayını delil göstermiştir.
Bu aktardıklarımız Allah yolunda, düşmana zarar vermek veya Müslümanların yararına olacak bir etki bırakmak için kendini şehadete atmanın caiz olduğu konusunda söylenenlerin sadece bir kısmı. Sonuç itibariyle, İslam fıkhına göre intihar genellikle, bir insanın dünya sıkıntılarından bıkarak ölümü tercih etmesi ve herhangi bir yolla kendi kendini öldürmesidir. Bir tek ilim adamı bile cihad esnasında düşmana zarar vermek yahut Müslümanlara cesaret kazandırmak amacıyla kendini ölüme atmanın intihar sayılacağını söylememiştir. Sadece ölümü göze alarak gerçekleştirilecek eylemlerde gözetilmesi gereken birtakım kurallar belirlemişlerdir. Çağımızın ileri gelen alimleri de aynı şeyi vurgulamaktadırlar. İşte Prof. Dr. Yusuf el-Kardavi'nin konuyla ilgili hutbesinden birkaç cümle: "Ne yazık ki HAMAS'taki kardeşlerimiz yoğun bir baskıya maruz kalınca bütün herkes bıçaklarını onlara doğru çevirdi. Böylece herkes onlara sövmeye, ağır tenkitler ve lanetler yağdırmaya başladı... Böylece suçlular ve terör hamlesi başlatan teröristler topluluğu haline geldiler. Oysa daha düne kadar intifadanın fedaileri, kendilerini şehadete atan büyük kahramanlardı. Bu hareketin geçmişte kahramanca eylemler olarak nitelenen eylemleri nasıl oldu da birden bire "intihar saldırıları" haline geldi? Bunun tek sebebi Arap toplumlarının kafalarının yahudileştirilmesidir. İsrail zihinleri yahudileştirdi. Medya, Rabbimizin merhamet ettiklerinin dışında kalanların kafalarını yahudileştirdi. Rabbimizin koruduklarının -ki onların sayıları da azdır- dışında kalan politikacıları yahudileştirdi. Böylece kahramanları teröristler, onların eylemlerini de cinayet eylemleri olarak adlandırmaya başladık..."
Kuveyt Üniversitesi Şeriat Fakültesi dekanı Prof. Acil Casim en-Neşemi de, Kuveyt'te çıkan el-Kabes gazetesinin 19 Mart 1996 tarihli sayısında yayınlanan konuyla ilgili fetvasında özetle şu bilgileri veriyor: "Üzerine bomba bağlayarak veya arabasına bomba koyarak düşmanların arasına dalan bir genç bu hareketiyle düşman tarafında ölüme yol açmayı ve düşmana herhangi bir şekilde zarar vermeyi amaçlıyorsa bu hareketinden dolayı intihar etmiş sayılamaz. Fakat bunun belli şartları var: Birinci olarak: Bu hareketiyle Allah'ın kelimesini yüceltmeyi (i'layi kelimetillah), Allah yolunda ölümü ve Allah'ın dininin yücelmesini amaçlamış olmalı. İkinci olarak: Düşmana zarar vermek için başka bir seçeneğin bulunmadığı yahut bu seçeneğin diğer seçeneklerden daha çok düşman üzerinde etki yapacağı bilinmeli. Üçüncü olarak: Bu tür bir eylemin fert üzerindeki etkisine değil cemaat üzerindeki etkisine itibar edilmeli, böyle bir eylemin nasıl bir sonuç getireceği cemaat açısından değerlendirilmelidir. Böyle bir eylemin ne gibi sonuçlar getireceği üzerinde araştırma yapılmadan ferdi olarak bu tür bir eyleme girişilmesi ise caiz olmaz." Prof. en-Neşemi bunlara dikkat çektikten sonra ilim adamlarının istişhadi eylemlerin cevazıyla ilgili görüşlerini ve bu konuda dayandıkları delilleri sıralıyor. Biz bunların çoğunu yukarıda verdiğimizden burada tekrar etmeye gerek görmüyoruz. Ancak şunu belirtelim ki, en-Neşemi, ilim adamlarının bir kişinin kalabalık bir düşman topluluğuna, düşmana zarar vermek yahut Müslümanlara cesaret kazandırmak amacıyla saldırıda bulunmasının cevazına delil olarak gösterdikleri rivayetlerin Filistin cihadı esnasında gerçekleştirilen istişhadi eylemler için de delil sayılacağını ifade etmektedir.
Ezher Alimleri Cephesi de, Filistinli mücahitlerin eylemlerine yöneltilen tenkitler üzerine yayınladığı fetvada bu eylemlerde şehid olanların şehitlerin üstünleri arasında yer almalarının umulduğunu dile getirdi. Ezher Alimleri Cephesi'nin fetvasında da bizim yukarıda sıraladığımız rivayetler ve görüşler delil olarak gösterilmekte, ardından da şöyle denmektedir: "Bu itibarla, Filistin'de ve daha başka yerlerde, Allah'ın kendi üzerindeki hakkını ve Müslümanların haklarını düşünerek kendilerini ölüme atanlar, Allah'ın izniyle, şehadet sevabından mahrum olmayacaklardır... Filistin toprağı canların ve malların uğrunda feda edilmesine en layık topraklardandır. Dolayısıyla, orası için şehid olanlar inşallah şehitlerin en üstünlerinden olacaklardır. Ahmed ibnu Hanbel, Müsned'inde Ebu Umame'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Resulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Ümmetimden bir grup sürekli hak üzere hareket edecek, düşmanlarına üstün geleceklerdir. Allah'ın emri gelinceye kadar (onların bu cihadları devam eder), kendilerine muhalefet edenlerin muhalefetleri onlara bir zarar vermez." "Onlar nerededirler ey Resulullah?" diye soruldu. O da şöyle buyurdu: "Beyti Makdis'de (Kudüs'te) ve Beyti Makdis'in (Kudüs'ün) çevresindeki bölgelerde."... Burada şunu ifade etmeliyiz ki, gasp edici gaspını sürdürdüğü sürece onun gözetilmesi gereken hiçbir mahremiyeti yoktur. Kanının ve canının da dokunulmazlık hakkı (ismeti) kalmaz."
Prof. Dr. Hemmam Said, Prof. Dr. Yasin Deradine, Prof. Dr. Muhammed Amr, Prof. Salah Abdulfettah el-Halidi, Prof. Dr. Muhammed Uveyde, Prof. Dr. Mahmud Salih Cabir, Prof. Dr. Rasih el-Kurdi gibi tanınmış ilim adamları başta olmak üzere şeriat ilimlerinde otorite sayılan onlarca ilim adamının imzasını taşıyan, "Şeriat alimlerinin Filistin toprağındaki istişhadi eylemlerin meşruiyeti hakkındaki fetvaları" başlıklı bir fetvada da şöyle denmektedir: "İlim adamlarının ileri gelenleri tefsir, hadis ve fıkıh kitaplarında bir kişinin şehid olmayı göze alarak kalabalık bir düşman kitlesine saldırmasının caiz olduğuna ve bu eylemiyle Allah'ın rızasını, düşmana zarar vermeyi gaye edinmesi, niyetini de halis tutması halinde eylem esnasında şehid olmasının saygın bir şehadet olduğuna hükmetmişlerdir." Fetvada daha sonra konuyla ilgili rivayetler ve görüşler naklediliyor. Sonuçta da şu ifadelere yer veriliyor: "Sonuç itibariyle bilinmelidir ki intihar şer'an reddedilen bir harekettir. İntihar, intihar eden kişinin Allah'ın rahmetinden ümit kestiğine, O'nun kaderine rıza göstermediğine, kaza ve imtihanına sabretmediğine delalet eder... Allah'a olan bağlılığı, O'nun dininin yücelmesi, Peygamberinin isra ve mirac topraklarının işgalden kurtarılması için cihad ettiği, düşmana karşı verdiği cihadda ve düşmana zarar verme konusunda bağlı kalmak zorunda olduğu şeriatın kendini ne ile yükümlü kıldığının bilincinde olduğu bilinen, kendisi Allah'a gönülden boyun eğmiş ve yalnız Allah'ın rızasını gözeterek Müslümanların zaferi için kendini şehadete atan bir genç için aynı şeylerin söylenmesi mümkün müdür? Bu durumdaki kişi Yüce Allah'ın şu ayetinde kastettikleri arasına girer: "İnsanlardan öyleleri de vardır ki, canlarını Allah'ın rızasını kazanma yolunda feda ederler" (Bakara, 2/207)
İlim ehli böyle konuşurken ilimden nasipleri olmayanlar ne yazık ki, Filistin'deki fedakar kardeşlerimizin, kutsal Filistin topraklarını siyonizm kirinden temizlemek için cesaretle gerçekleştirdikleri eylemler hakkında ulu orta konuşuyorlar. Düşünmüyorlar ki, İslam adabı insanın bilmeden konuşmamasını, bilmediği bir konuda en azından susmayı tercih etmesini gerektirir. Düşünmüyorlar ki, intihar Allah'ın haram kıldığı bir şeydir ve bu insanlar Allah yolunda canlarını feda ediyorlar. İşin şer'i delillerini bulmadan böyle bir hareketi yapacak, dolayısıyla hem dünya hem de ahiret hayatlarını mahvedecek kadar aptal değiller. Ne yazık ki son zamanlarda, Batı'dan geçme o "bana göre, bence..." ibaresiyle başlayan ve hiç sevmediğim "ben" merkezli anlayış iyice moda oldu. Artık İslami anlayış sahiplerinin bile çoğunun, bir konuda Allah'ın hükümlerini, ilim ehlinin açıklamalarını araştırma zahmetine katlanmadan: "Bana göre, bence..." ibaresiyle başlayan uzun yorumlar yaptıklarını görüyor ve ciddi şekilde rahatsız oluyorum. Zaten bu kadar farklı gruplara ayrılmamız da hep böyle "ben" merkezli düşünmemizden ileri gelmiyor mu? Oysa Yüce Allah: "Eğer bilmiyorsanız zikir ehline (yani ilim sahiplerine) sorun." (Nahl, 16/43) demiyor mu? Ve yine Yüce Allah: "Bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız onu Allah'a ve Peygamber'e götürün. Bu daha hayırlı ve sonuç bakımından da daha güzeldir." (Nisa, 4/59) diye buyurmuyor mu? Lütfen Allah'ın kitabını ve Resulullah (s.a.s.)'ın sünnetini her zaman ölçü ve terazi olarak kabul edelim ve kardeşlerimiz hakkında insaflı olalım. Bilmeden başkalarının oyunlarına alet olmayalım.
 

El_Kassam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2009
Mesajlar
232
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
MaşaAllah ..Çok Güzel Bir Kou..!!

Aradaki Niyet Zaten Farkı Ortaya Koyuyor..!!


''Ameller Niyetlere Göredir..'' (Hadis-i Şerif)
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
Evet demin iş yerinden bikaç kişiyle bu konuyu tartıştık.onlar günahtır diyor canlarına kıyıyorlar diyor.bende ellerinde başka imkan yok şehit olmak için demeye çalıştım.dinlemediler beni.eminim bir çok kişi öyle düşünüyor.o yüzden gerek duydum.allaha emanet olunuz
 

Nur_u Secde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
5,244
Tepki puanı
3,615
Puanları
163
Yaş
46
Evet demin iş yerinden bikaç kişiyle bu konuyu tartıştık.onlar günahtır diyor canlarına kıyıyorlar diyor.bende ellerinde başka imkan yok şehit olmak için demeye çalıştım.dinlemediler beni.eminim bir çok kişi öyle düşünüyor.o yüzden gerek duydum.allaha emanet olunuz
selamün aleyküm güzel kardeşim.çok çok iyi düşünmüşsün.kardeşim de bu soruyu bana sormuştu cevap verememiştim.çok çok önemli bir paylaşım.merak ediyordum.Allah razı olsun,sevabına yazsın inşallah.selametle ablam.
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
selamun aleykum kardeşcağızım .. yazıyı tam okumadım ama intihar olduğunu düşünüyorum..şimdilik...tabi benim düşüncem önemli değil .. doğru neyse onu kabul etmek durumundayız..

ama şuan intihar olabileceği daha baskın...
sonra konuşalım seninle bu konuyu inşaALLAH...
selam ve dua ile ..
 

El_Kassam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2009
Mesajlar
232
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
selamun aleykum kardeşcağızım .. yazıyı tam okumadım ama intihar olduğunu düşünüyorum..şimdilik...tabi benim düşüncem önemli değil .. doğru neyse onu kabul etmek durumundayız..

ama şuan intihar olabileceği daha baskın...
sonra konuşalım seninle bu konuyu inşaALLAH...
selam ve dua ile ..

Peki RasulAllah s.a.v min Üzerine ok yağmuru gelirken..Önüne atlayan sahabedemi İntihar etmiş Oldu??

Buyur Can kardeşim Faydalanman Ümidi İle....
_____________________________________________________________

Şehadet operasyonlarını bir intihar eylemi olarak tanımlayan ve kendisini risale-i nur talebesi olarak tanımlayan kardeşimize...


Bir Risale-i Nur talebesi kardeşimiz şehadet operasyonlarını intihar eylemi olarak tanımladığını belirterek, bu eylemlerin meşruiyetinin delillerinin ne olduğunu sormuştu. Gönderdiği yazıyı okuduğumda o yazı sahibinin düşünceleri açısından gerçekten çok üzüldüm. Çünkü bu yazı ilmi metotlara dayanmıyordu. Halbuki ben risale-i Nur talebelerinin bilimsel metotlara önem gösteren kimseler olduklarını düşünüyordum. Bu yazı ise söz konusu inancımı biraz daha sarstı... Bununla birlikte Risale-i Nur camiası üzerine genellemeye gitmeyip sadece bu kardeşimizin iddialarına cevap vermek istiyorum...


Konuya dönersek;


Genelde insanların, özelde Müslümanların dilinde manevi öneme sahip bazı terimler vardır. Alim, islahatçı, müçtehit, zahit, mümin, mücahit, muhacir gibi kavramlar bu söylediğimizin farklı örnekleridir. Bilindiği gibi bu terimler bizzat kendi başlarına değil; ifade ettikleri ve taşıdıkları manalar bakımından bir önem ve değere sahiptir.


Şüphesiz İslami toplumlarda öneme sahip olan kelimelerden birisi de şehid kavramıdır. İslami kavramlar arasında yaşayan her Müslüman bu kelimeye karşı saygıyla yaklaşır. Bilakis ölçütleri farklı olsa da tüm kültürlerde şehid kavramının dikkat çekici bir öneme haiz olduğunu söyleyebiliriz.


İslam terminolojisinde şehid, şehadet mertebesine ulaşan mümine verilen bir addır. Bu kimseler İslamın yüce hedefleri uğruna kendilerini feda etmiş kimselerdir. Bu bağlamda insanın ulaşabileceği doruk noktada olan makamlardan birisi de şehadettir.


Şehadet makamının önemi hiç şüphesiz bir insanın öldürülmüş olmasından ileri gelmemektedir. Birçok ölüm türü vardır ki insanın helak olmasından; en azından yeryüzünden ayrılmasından başka bir anlamı ifade etmez. Hatta kimi durumlarda bu ölüm utanç kaynağı dahi olabilmektedir. Ecelini normal olarak tamamlamış insanın hayattan ayrılması, salgın bir hastalık sonucu gerçekleşen ölüm, heva ve hevesine uymuş bir kişinin nefsani isteklerini tatmin etmek için suçsuz bir insanı öldürmesi anlamında cinayet veyahut da intihar kesinlikle şehadet sayılamaz. Zira söz ettiğimiz türden bir cinayet vakıasında veya intiharda öldürülenin olayda Allah yolundaki bir eylemi söz konusu değildir.


Şehadet ise öldürülen kimsenin birçok muhtemel tehlikeye rağmen -Kuranın deyimiyle- Allah yolunda gerçekleştirdiği bilinçli bir eylemin sonucudur. Ancak bu açıdan şehadet eylemi diğer ölümlerden ayrışmaktadır. Kimilerinin Filistin vb. yerlerde gerçekleştirdikleri şehadet eylemlerini intihar olarak değerlendirmesi açık bir cehaletin ve Kurandan uzaklaşmanın, onu ardına atmanın ürünüdür.


Buradan yola çıkarak şehadetin iki esası olduğunu söyleyebiliriz:


Bu esaslardan birincisi şehadet eyleminin, Tevhid uğruna olması; Allahı birlemek için mazlum ve mustazaflar uğruna olmasıdır: Böylece sizi orta bir ümmet yaptık ki, insanlara şahid olasınız. Elçi de size şahid olsun. (Bakara, 143)


Ne oluyor size ki zayıf ve aciz erkeklerle kadınlar ve çocuklar, Rabbimiz bizi ahalisi zalim olan şu şehirden çıkar, bize katından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla deyip dururlarken siz, Allah yolunda savaşmıyorsunuz?


İnananlar, Allah yolunda savaşırlar, kafir olanlar, Şeytan yolunda savaşırlar. Savaşın Şeytan`ın dostlarıyla ve şüphe yok ki Şeytan`ın hilesi zayıftır.


Görmez misin savaştan el çekin ve namaz kılın, zekat verin denenleri? Onlara savaş farz edilince içlerinden bir kısmı, insanlardan, Allah`tan korkar gibi, hatta daha da fazla korkmaya başladılar da ne olurdu, yakın olan ölümümüze dek bu emri geciktirseydin, bize savaşı emretmeseydin dediler. De ki: Dünyanın zevki azdır, ahiret ise sakınanlar için daha hayırlıdır ve onlar, hurma çekirdeğinin içindeki incecik kıl kadar bile zulüm görmezler.


Nerede olursanız olun, ölüm sizi bulur; hatta isterseniz sağlamlaştırılmış yüksek kalelerde olun. Onlara bir iyilik geldi mi bu derler, Allah`tan. Bir kötülük geldi mi, bu derler, senden. De ki: Hepsi Allah`tan. Ne oldu bu kavme ki hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyor. (Nisa, 75-78)


İkincisi: Bu şehadet olayının bilinç durumunda bilinçli bir şekilde gerçekleşmesi gerektiğidir: De ki: İşte benim yolum budur: Allah`a basiretle da`vet ederim. Ben ve bana uyanlar... (Yusuf, 108)


Kardeşimin yazısına dönersek;


Değerli kardeşim İslam`da bombalı intihar saldırısı caiz midir? diye bir soru sormuş! Bu hiçbir ilmi münazara adabına sığmayan bir sözdür. Şöyle ki daha konuya girmeden kendisini örneğin bir tağutun tankının altına atanları intihar eden kimseler olarak addetmiştir. Lütfen elimizi vicdanımıza koyalım, fikren her noktada aynı olmasak bile bir Müslümanın kanı üzerinden konuşurken adil olalım!


Önce kardeşimin delillendirmesini mantıksal olarak özetleyelim:


1. Önerme: İnsanın bedeni kendi mülkü değildir.


2. Önerme: Başkasının mülkünde izinsiz tasarruf caiz değildir.


Sonuç: O zaman bedende izinsiz tasarruf caiz değildir.


Kardeşinin delilinin konuyla direk olarak alakası olmadığı açıktır. Zira kardeş konuyu öyle yansıtmış ki sanki şehadet eylemlerinin başkasının mülkünde izinsiz tasarruf kabilinden olduğunu savunmuştur. Biz buna mantıkta muğalata diyoruz. Araplar der ki Önce arşı ispat et, sonra süslersin. Şehadet eylemi gerçekleştirenlerin amacı şüphesiz Allah`ın verdiği bedende izinsiz bir tasarrufta bulunmak değildir. Dolayısıyla Said Nursi`den nakledilen bölümün de konuyla bir alakası yoktur. Zira tartışma birinci veya ikinci önermede değildir.


Tartışma noktası olan mesele şudur: İnsanın şehadet eylemi yapmasına izin var mıdır, yok mudur? Eğer Allah`ın izni dahilinde ise bu noktada herkes edebini takınmak zorundadır. Peygamberin üzerine ok yağarken önüne atılan, bedenini ona siper eden bir sahabenin kanı üzerinde lakayıt bir pazarlığa girişmek insanın imanını zedeler. Sözümüzün nereye vardığını bilerek konuşalım lütfen!


Filistin`den kaçan bazı Filistinlilere neden kaçıp da cihadı terk ettiklerini sorduklarımda bana şu ayeti söylemişlerdir: Mallarınızı Allah yoluna sarf edin, kendinizi, ellerinizle tehlikeye atmayın, iyilik edin. Şüphe yok ki Allah, iyilik edenleri sever. (Bakara, 195) Verilen bu cevap karşısında üzüldüm doğrusu. Sen o ayeti neden Ey inananlar, savaşmak üzere kafirlerle karşılaştınız mı onlara arkanızı dönmeyin. Ve kim, tekrar savaşmak için bir tarafa çekilmek, yahut bir bölüğe ulaşmak niyetinde olmadan öyle bir günde onlara arka çevirir, dönerse muhakkak Allah`ın gazabına uğrayacaktır, yurdu cehennemdir ve orası, dönüp varılacak ne kötü bir yerdir. (Enfal, 15-16) ayetiyle birlikte okumuyorsun, dedim. Bu sözümün ardından bir sükunet yaşadık...


Konuya dönersek; Yüce Allah kitabında şöyle buyurmaktadır:


Allah, müminlerden canlarını ve mallarını cennet kendilerinin olmak üzere satın almıştır. Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Bu, Allah`ın, Tevrat`ta, İncil`de ve Kur`an`da üstlendiği gerçek bir sözdür! Kim Allah`tan daha çok sözünde durabilir? O halde O`nunla yaptığınız bu alışverişinizden ötürü sevinin. Gerçekten bu, büyük başarıdır. (Tevbe, 111)


Bu ayete göre bir mücahidin bedeninin Allah`ın malı olması demek o bedenin Allah yolunda yeri geldiğinde infak edilmesi demektir: Ve onlar ki, infak ettiklerinde ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar. (Furkan, 67) Buna göre itidal korunmalı ancak itidalin korunması cimrilik etmeyi de engellemelidir. Şüphesiz infak hem malla hem de bedenle ilintilidir. Bu noktada bedendeki bir tasarrufa yüce Allah şu ayet-i celilesinde izin vermiştir: Kendileriyle savaşa girişilenlere, zulme uğradıklarından dolayı savaşmaya izin verildi ve şüphe yok Allah`ın, onlara yardım etmeye gücü yeter elbette. O kişilerdir onlar ki ancak Rabbimiz Allah`tır dediklerinden dolayı haksız olarak yurtlarından çıkarıldılar... (Hac, 39-40)


Tabi ki bu yazımızda basiretsizce, sonucu Müslümanlara zarar veren eylemleri kastetmiyoruz. O kimselerin hesabı Allaha kalmıştır. Samimi olabileceklerini düşündüğümden bir şey demiyorum. O Müslümanlarla tartışmamız kendi aramızda olur. Elimize ufacık bir ateş değdiğinde kıvranan bizler, canlarını feda eden kimselerin ardından gerçekten dikkatli konuşmalıyız. Allahın kitabı ve Resulullahın(s.a.a.) sünnetinden bir delil olmaksızın konuşmamız tehlikeli olabilir.


Allah tarafından onlarda bulunan kitabın doğruluğunu bildiren bir elçi geldi mi kitap ehlinin bir kısmı, Allah`ın kitabını artlarına atarlar, sanki de bilmezler. (Bakara, 101)


Bir kısmı da Rabbimiz, senin indirdiğine inandık, Resule tabi olduk; bizi şahitlerle beraber yaz! der. (Ali İmran, 53 - Az bir farkla: Ali İmran, 81)


Risale-i Nurda Cihad Konusu


Said Nursi düşüncesinde manevi cihad farz olduğu gibi maddi cihad da farzdır:


Şehid velidir. Cihad farz-ı kifaye iken farz-ı ayn olmuştur. Belki muzaaf bir farz-ı ayn hükmüne geçmiştir. Hac ve zekat gibi, cihadda da niyetin tasarrufu azdır. Hatta adem-i niyet dahi asıl nokta-i nazarından niyet hükmündedir. Demek zıdd-ı niyet yakinen tebeyyün etmezse, cihad şahadet-i hakikiyeyi intaç eder. Zira vücub tezauf etse taayyün eder. İhtiyarı tazammun eden niyetin tesiri azalır. Şu günahkar millete, birden bire on binler evliya inkişaf ve tezahür etse, az bir mükafat değildir. (Hutebetuş Şamiyyeden)


Said Nursi düşüncesinde cihad esnasında bedene zarar gelmesi şerri kalil/az şerdir. Ancak bu hayr-ı kesir/çok hayır karşısında kabul edilir bir şeydir. Aksi taktirde şerri kesir/çok şer gerçekleşir:


Hayr-ı kesir için şerr-i kalil kabul edilir. Eğer şerr-i kalil olmamak için, hayr-ı kesiri intaç eden bir şer terk edilse, o vakit şerr-i kesir irtikap edilmiş olur. Mesela, cihada asker sevk etmekte, elbette bazı cüz`i ve maddi ve bedeni zarar ve şer olur. Fakat o cihadda hayr-ı kesir var ki, İslam, küffarın istilasından kurtulur. Eğer o şerr-i kalil için cihad terk edilse, o vakit hayr-ı kesir gittikten sonra, şerr-i kesir gelir. O ayn-ı zulümdür. Hem mesela, kangren olmuş ve kesilmesi lazım gelen bir parmağın kesilmesi hayırdır, iyidir. Halbuki zahiren bir şerdir. Parmak kesilmezse el kesilir, şerr-i kesir olur. (Risaleyi Nur, 11,12. Mektuptan)


Buna göre bedenin kutsallığı daha önemli bir amaç uğruna kendisine zarar verilmesini engellemez.


Selam ve dua ile...


Muhammed Hüseyin
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
evet okudum .. metini burada cihatdan şehit olmaktan bahsedilmiş .. yazılanların tamamına amenna ama .. bizim konumuzla bir alaka göremedim ayrıca verdiğiniz örneklede bir ilgisi yok

Peki RasulAllah s.a.v min Üzerine ok yağmuru gelirken..Önüne atlayan sahabedemi İntihar etmiş Oldu??


bu örnekle üzerine bomba bağlayıp otobüs durağında bombayı patlanmanın ne ilgisi var.. ?
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Osmanlıda akıncılar vardı..Önden giderler...düşmana saldırırlardı...ve hepten şehit düşerlerdi...
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
ŞEHADET EYLEMCİSİNİN ÖNÜNDE HİÇBİR GÜÇ DURAMAZ..Onlar islamın zaferini kanlarıyla taçlandıranlar...CANLARINI ALLAHA SATANLAR..EN GÜZEL TİCARET...
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
evet okudum .. metini burada cihatdan şehit olmaktan bahsedilmiş .. yazılanların tamamına amenna ama .. bizim konumuzla bir alaka göremedim ayrıca verdiğiniz örneklede bir ilgisi yok

Peki RasulAllah s.a.v min Üzerine ok yağmuru gelirken..Önüne atlayan sahabedemi İntihar etmiş Oldu??


bu örnekle üzerine bomba bağlayıp otobüs durağında bombayı patlanmanın ne ilgisi var.. ?

senin belkide masum olarak düşündüğün halk şuan çekirdek çıtlatarak,gülerek eylenerek çocukları füzelere yazılar yazarak filistin halkının ölümünü izliyor.Peki ne yapsınlar ellerinde dünyanın önde gelen silahları yok,arkalarında destekçileri yok,oturup beklesinlermi.Onlar keyfi bir şekilde ölmüyor.Yani sıkıntı stres aşk acısı,parasızlık,herhangi bir derde karşı dayanamama vs. vs.Amacları vatan toprağını savunmak ve düşmana zarar vermek onları korkutmak..

Senin belkide sohbetlerine iştirak ettiğin gülen cemaatinin dialog çalışmaları göründüğü üzere hiçbirşeye yaramadı.Yani savaşmak yok dialog var deyip kurandaki cihad hükmünün aksine fetva veriyorya.....Şuzamanda savaşmak filistin için farzı ayn değilmi?bunu için yardım etmediğimiz için hesaba çekilmeyecekmiyiz.ben dua ederken doğru dürüst edemiyorum bile aklıma nisa suresi 75.ayet geliyor..

Düşüncelerim bunlar kardeşim.Ben sana delilleriyle sundum.Lütfen ılımlı islam teorileri sunan kişilerin sohbetine iştirak etme.Mümkünse adıyamanlı rahmetli seyda hzlerinin cemaatine katıl.Onun sohbetlerine yani.yada mahmut efendi.yengem adıyamanlı naksibendi tarikatının sohbetlerine katıldıktan sonra çok güzel rüya gördü.keşke bende gidebilsem.Selametle selmacım..B)
 

El_Kassam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2009
Mesajlar
232
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
evet okudum .. metini burada cihatdan şehit olmaktan bahsedilmiş .. yazılanların tamamına amenna ama .. bizim konumuzla bir alaka göremedim ayrıca verdiğiniz örneklede bir ilgisi yok

Peki RasulAllah s.a.v min Üzerine ok yağmuru gelirken..Önüne atlayan sahabedemi İntihar etmiş Oldu??


bu örnekle üzerine bomba bağlayıp otobüs durağında bombayı patlanmanın ne ilgisi var.. ?


Şu İlgisi Olduğu İçin O Örneği Verdim Cennetin Varisi Güzel Kalpli Arkadaşım :) ...

Burda Ameller Niyetlere Göredir Hadisi Hükmünü Daha İyi Anlamak İçin...

Şimdi İntihar Nedir? İlk Önce Onu Değerlendirelim İnşaAllah..!!


Bir kimsenin toplumsal ve ruhsal nedenlerin etkisi ile kendi hayatına son vermesi.


İntihara teşebbüs eden kişi; acılarının ve sıkıntılarının bir an evvel bitmesini dileyen kişidir...

Yani İnsanın Tamamen Ruhsal Yada Dünyevi Sıkıntılarından Kaynaklanan Sorunlar Yüzünden Hayatına son vermesidir..!!

Ama Ameli İstişade Sadece Allah c.c Yolunda Ve Tevhidin Hakim Olması İçin Yapılan Eylemdir...

İşte Aradaki Fark ; Biri Allah c.c İçin , Biri Sıkıntılardan Kurtulmak İçin...

Eğer Senin dediğin Mantıkla Gidersek;

Cihada Giden Kişi Zaten Şehid Olacağını Bilerek Gidiyor...

Öleceğini Bilerek Çatışmalara Giriyor..

Ameli İstişade Yapan Kişide Öleceğini Biliyor...İki Eylemdede Sonuç Ve Niyet AYNI..!!

Yakın Tarihimizede baktığımızdada Çanakkale Destanında Kurşunları Biten Dedelerimiz Çıplak Ellerle Mevzilerinden Çıkarak Bile Bile Ölüme Atladılar...Ve Şehadet Şerbetini İçtiler..

Bunlardamı İntihar etti??

''Ey inananlar! sizi canyakıcı bir azaptan kurtaracak,kazançlıbir yolu size göstereyimmi? Allaa ve peygamberine inanırsınz;Allah yolunda canlarınızla,mallarınızla cihad edersiniz;bilseniz bu sizin içinen iyi yoldur.
Saff:10-11 ayet''

Bak Bu ayette Allah c.c Ne Buyuruyor..Dikkat Lütfen... ''CANLARINIZLA''

Yani Canı Allah c.c için Feda Etmek...İşte Burda Niyet Dereye Giriyor...Eğer Niyet Allah c.c İçinse; Ha Kafası Kesilerek,Ha Kurşunlanarak ,Ha Bomba Patlatarak Ölsün.. O Kimse ŞEHİDDİR..!!

Cihadın Anlamaı Budur Zaten; Allah c.c ın Yolunda BİLE BİLE Can Vermek..!!

Güzel Dualarını Benden Esirgeme İnşaAllah....

es-selam...
 

yun_us25

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2007
Mesajlar
1,454
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
KOCAELİ
Web Sitesi
cid-be16d7dad725ce0d.spaces.live.com
selamun aleykum
kardeşim güzel bir konuya değinmişsiniz dünyayı geçtim biz müslümanlar olarak çok bilinçsiziz...bizler hala filistinli kardeşlerimizin yaşamışlıklarını yaşadıklarını görmezden geliyoruz ..
hala siyonıst düşüncesini savunuyoruz neymiş efendim toptraklarını satmasalarmış,neymiş efendim araplar bizleri arkadan vurmuşlar vs..öyle olsa bile atasının yaptığını çocuğu çekmek zorunda değil. B izim geçmişimizdede birsürü hatalar yapılmış ozaman bizde birşeyleri hakediyoruz bizde suçluyuz..

oradaki kardeşlerimiz ALLAH "ın izniyle şehadete koşuyorlar..siyonıst rejim gibi çocuklara ,hastahanelere,sivil halka saldırmıyorlar...Bu kardeşlerimizinde yapabilecekleri başka birşey yok en etkili olanda bu...
 

_SeNaToR_

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2008
Mesajlar
1,220
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Şehadet Bir Özlemdir Kalplere.Hayat İman Cihad ve Şehadettir.Şehadet Bir Tutkudur Sevgidir Gönüllere huzurdur lakin kavrayamaz bazıları...
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Yakın Tarihimizede baktığımızdada Çanakkale Destanında Kurşunları Biten Dedelerimiz Çıplak Ellerle Mevzilerinden Çıkarak Bile Bile Ölüme Atladılar...Ve Şehadet Şerbetini İçtiler..

yine bu örnekle konunun hiç mi hiç alakası yok ..ben illa kabul etmiyeceğim demiyorum.. ayetlerle hadislerle.. evliyalardan örneklerle ..bu konuyu bana kabul ettirin.. bu kadar....

Yani Canı Allah c.c için Feda Etmek...İşte Burda Niyet Dereye Giriyor...Eğer Niyet Allah c.c İçinse; Ha Kafası Kesilerek,Ha Kurşunlanarak ,Ha Bomba Patlatarak Ölsün.. O Kimse ŞEHİDDİR..!!

bombayı üzerindeyken kendisi paylatıyor .. gardaşımız ..yani örnek yine olmadı ...

selam ve dua ile
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
Yakın Tarihimizede baktığımızdada Çanakkale Destanında Kurşunları Biten Dedelerimiz Çıplak Ellerle Mevzilerinden Çıkarak Bile Bile Ölüme Atladılar...Ve Şehadet Şerbetini İçtiler..

yine bu örnekle konunun hiç mi hiç alakası yok ..ben illa kabul etmiyeceğim demiyorum.. ayetlerle hadislerle.. evliyalardan örneklerle ..bu konuyu bana kabul ettirin.. bu kadar....

Yani Canı Allah c.c için Feda Etmek...İşte Burda Niyet Dereye Giriyor...Eğer Niyet Allah c.c İçinse; Ha Kafası Kesilerek,Ha Kurşunlanarak ,Ha Bomba Patlatarak Ölsün.. O Kimse ŞEHİDDİR..!!

bombayı üzerindeyken kendisi paylatıyor .. gardaşımız ..yani örnek yine olmadı ...

selam ve dua ile

İlim ehli böyle konuşurken ilimden nasipleri olmayanlar ne yazık ki, Filistin'deki fedakar kardeşlerimizin, kutsal Filistin topraklarını siyonizm kirinden temizlemek için cesaretle gerçekleştirdikleri eylemler hakkında ulu orta konuşuyorlar. Düşünmüyorlar ki, İslam adabı insanın bilmeden konuşmamasını, bilmediği bir konuda en azından susmayı tercih etmesini gerektirir. Düşünmüyorlar ki, intihar Allah'ın haram kıldığı bir şeydir ve bu insanlar Allah yolunda canlarını feda ediyorlar. İşin şer'i delillerini bulmadan böyle bir hareketi yapacak, dolayısıyla hem dünya hem de ahiret hayatlarını mahvedecek kadar aptal değiller. Ne yazık ki son zamanlarda, Batı'dan geçme o "bana göre, bence..." ibaresiyle başlayan ve hiç sevmediğim "ben" merkezli anlayış iyice moda oldu. Artık İslami anlayış sahiplerinin bile çoğunun, bir konuda Allah'ın hükümlerini, ilim ehlinin açıklamalarını araştırma zahmetine katlanmadan: "Bana göre, bence..." ibaresiyle başlayan uzun yorumlar yaptıklarını görüyor ve ciddi şekilde rahatsız oluyorum. Zaten bu kadar farklı gruplara ayrılmamız da hep böyle "ben" merkezli düşünmemizden ileri gelmiyor mu? Oysa Yüce Allah: "Eğer bilmiyorsanız zikir ehline (yani ilim sahiplerine) sorun." (Nahl, 16/43) demiyor mu? Ve yine Yüce Allah: "Bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız onu Allah'a ve Peygamber'e götürün. Bu daha hayırlı ve sonuç bakımından da daha güzeldir." (Nisa, 4/59) diye buyurmuyor mu? Lütfen Allah'ın kitabını ve Resulullah (s.a.s.)'ın sünnetini her zaman ölçü ve terazi olarak kabul edelim ve kardeşlerimiz hakkında insaflı olalım. Bilmeden başkalarının oyunlarına alet olmayalım.
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
senin belkide masum olarak düşündüğün halk şuan çekirdek çıtlatarak,gülerek eylenerek çocukları füzelere yazılar yazarak filistin halkının ölümünü izliyor.Peki ne yapsınlar ellerinde dünyanın önde gelen silahları yok,arkalarında destekçileri yok,oturup beklesinlermi.Onlar keyfi bir şekilde ölmüyor.Yani sıkıntı stres aşk acısı,parasızlık,herhangi bir derde karşı dayanamama vs. vs.Amacları vatan toprağını savunmak ve düşmana zarar vermek onları korkutmak..

Senin belkide sohbetlerine iştirak ettiğin gülen cemaatinin dialog çalışmaları göründüğü üzere hiçbirşeye yaramadı.Yani savaşmak yok dialog var deyip kurandaki cihad hükmünün aksine fetva veriyorya.....Şuzamanda savaşmak filistin için farzı ayn değilmi?bunu için yardım etmediğimiz için hesaba çekilmeyecekmiyiz.ben dua ederken doğru dürüst edemiyorum bile aklıma nisa suresi 75.ayet geliyor..

Düşüncelerim bunlar kardeşim.Ben sana delilleriyle sundum.Lütfen ılımlı islam teorileri sunan kişilerin sohbetine iştirak etme.Mümkünse adıyamanlı rahmetli seyda hzlerinin cemaatine katıl.Onun sohbetlerine yani.yada mahmut efendi.yengem adıyamanlı naksibendi tarikatının sohbetlerine katıldıktan sonra çok güzel rüya gördü.keşke bende gidebilsem.Selametle selmacım..B)


off güzel kardeşim sendemi ... kardeşcagızım.. benim ..seninle konuşuyoruz sen biliyorsun fikirlerimi.. ben gülen cemaatinin bu konuda .. benim düşündüğüm gibi düşündüğünü bilmiyorum/bilmiyordum(sohbetlerine iştirak etmediğim için olsa gerek..). sana digoloğ hakkındaki fikirlerimi msn söyledim ..can...:)
bu sadece benim .. çok duygusal ve yufka yürekli olmamdan kanaklanan bir durum ... her hangi bir cematte bağlantısı yok sadece ve sadece benim fikrim .. kimler benimle aynı fikirde onuda bilmiyorum...bu konuda inatta etmiyorum cahilim aydınlatın beni ;)
selam ve dua ile ...B)B)
 

_SeNaToR_

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2008
Mesajlar
1,220
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
bu sadece benim .. çok duygusal ve yufka yürekli olmamdan kanaklanan bir durum demişsin aminenur kardeş. dur senin duygusal ve yufka yürekli olman gerçekleri değiştirmez ki.Burda alimlerin sözleri var caiz diyorlar.Sen hayır benim duygusal ve yufka yüreğim kabul etmiyor diyorsun.Varsın o yufka yüreğin kabul etmesin ama gerçekleride görmesine izin versin o yufka yüreğin yoksa Allah Muhafaza o yufka yüreğin seni imandan çıkarır bilmeden.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt