Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

[en-sonebi]

sensiz kocaman 15 gün geçti kuzum benim......

Efendim..Allah C.C. nun izni ile Perşembe gecesine Hatim hediye edeceğiz ...Sizin bebeğinize ... Allah C.C. nun hediyesi ve yanına aldığı Cahideye...
Selamlar...
Rabbim Sabırlar ihsan etsin...

 

[Muhtazaf]

 

[Muhtazaf]

 

[Muhtazaf]

[h=5]Ben Müslümanım ve Müslüman olarak kalmaya kararlıyım.
Bu hayatımın sonuna kadar böyle devam edecek.
Çünkü İslam benim için iyi ve asil olmanın en doğru ifadesidir.
Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç
[/h]

 

[RECEB-I KAMER]

sensiz kocaman 15 gün geçti kuzum benim......

Selamun Aleyküm tsunami kardeşim başınız sağolsun,Rabbim rahmet eylesin inşallah..
Forumu çok takip edemedim son zamanlarda fırsat bulunca bakayım demiştim ama inanın o kadar üzüldüm ki anlatamıyorum,tarif edemiyorum hislerimi..Çok üzüldüm inanın içim yanıyor şu an sözlerimi çok uzatıp sizi de üzmek istemiyorum..Rabbim çok sevmiş olacak ki yanına aldı yavrucağınızı..sizin için risale-i nurdan bi kaç yer eklemek istedim kardeşim..bir evlat sahibi olmadığım için ne o güzel hissiyatı ne de O'nu Rabbi Rahimimize emanet etme hissiyatını bilemem sizler gibi..sizin için risale-i nurdan bu konu ile ilgili bi yer eklemek isterim bir de hadis-i şerif inşallah kardeşim..Rabbim sabırlar ihsan eylesin,inşallah ebedi cennetinde yavrucağınızla sizleri misafir eylesin..Bende okudukça inşallah yavrucağınıza ulaşması için Rabbimize arz edeceğim..Hakkınızı helal ediniz kardeşim geç oldu taziyemiz bayramınızı tebrik ederim,hayırlı günler Rabbime emanetsiniz değerli kardeşim...
​

Çocuğunu kaybettiği halde buna sabreden Müslümana, Cenab-ı Allah’ın verdiği mükâfat Ebû Musa (ra) tarafından naklediliyor: “Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"Bir kulun çocuğu öldüğü zaman Allah Teâlâ meleklerine:

- Kulumun çocuğunun ruhunu mu aldınız, buyurur. Melekler:

- Evet, derler. Allah Teâlâ:

- Kulumun gönül meyvesini (ciğerparesini) mi kopardınız, buyurur. Melekler:

- Evet, derler. Allah Teâlâ:

- Peki, kulum ne dedi? buyurur. Melekler:

- Sana hamdetti ve ‘innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn’ diye istircâda bulundu, derler. Bunun üzerine Allah Teâlâ:

- O halde kulum için cennette bir ev yapın ve adını da “hamd evi” koyun! buyurur.”(Tirmizi, Cenaiz 36)
​

Çocuk Taziyenâmesi

Aziz âhiret kardeşim Hafız Halid Efendi,

Kardeşim, çocuğun vefatı beni müteessir etti. Fakat,

kazaya rıza, kadere teslim İslâmiyetin bir şiârıdır. Cenâb-ı Hak sizlere sabr-ı cemil versin; merhumu da, size zahîre-i âhiret ve şefaatçi yapsın. Size ve sizin gibi müttaki mü'minlere büyük bir müjde ve hakikî bir teselli gösterecek Beş Noktayı beyan ederiz.

BİRİNCİ NOKTA
Kur'ân-ı Hakîmde

sırrı ve meâli şudur ki:
Mü'minlerin kablelbülûğ vefat eden evlâtları, Cennette ebedî, sevimli, Cennete lâyık bir surette, daimî çocuk kalacaklarını; ve Cennete giden peder ve validelerinin kucaklarında ebedî medar-ı sürurları olacaklarını; ve çocuk sevmek ve evlât okşamak gibi en lâtîf bir zevki, ebeveynine temine medar olacaklarını; ve herbir lezzetli şeyin Cennette bulunduğunu; "Cennet tenasül yeri olmadığından, evlât muhabbeti ve okşaması olmadığını" diyenlerin hükümleri hakikat olmadığını; hem dünyada on senelik kısa bir zamanda teellümatla karışık evlât sevmesine ve okşamasına bedel, sâfi, elemsiz, milyonlar sene ebedî evlât sevmesini ve okşamasını kazanmak, ehl-i imanın en büyük bir medar-ı saadeti olduğunu, şu âyet-i kerime,

cümlesiyle işaret ediyor ve müjde veriyor.


İKİNCİ NOKTA

Bir zaman, bir zat, bir zindanda bulunuyor. Sevimli bir çocuğu yanına gönderilmiş. O biçare mahpus, hem kendi elemini çekiyor, hem veledinin istirahatini temin edemediği için, onun zahmetiyle müteellim oluyordu. Sonra, merhametkâr hâkim ona bir adam gönderir, der ki:
"Şu çocuk çendan senin evlâdındır. Fakat benim raiyetim ve milletimdir. Onu ben alacağım, güzel bir sarayda beslettireceğim."
O adam ağlar, sızlar, "Benim medar-ı tesellim olan evlâdımı vermeyeceğim" der.
Ona arkadaşları der ki: "Senin teessürâtın mânâsızdır. Eğer sen çocuğa acıyorsan, çocuk şu mülevves, ufunetli, sıkıntılı zindana bedel, ferahlı, saadetli bir saraya gidecek. Eğer sen nefsin için müteessir oluyorsan, menfaatini arıyorsan; çocuk burada kalsa, muvakkaten şüpheli bir menfaatinle beraber, çocuğun meşakkatlerinden çok sıkıntı ve elem çekmek var. Eğer oraya gitse, sana bin menfaati var. Çünkü padişahın merhametini celbe sebep olur, sana şefaatçi hükmüne geçer. Padişah onu seninle görüştürmek arzu edecek. Elbette görüşmek için onu zindana göndermeyecek, belki seni zindandan çıkarıp o saraya celb edecek, çocukla görüştürecek-şu şartla ki, padişaha emniyetin ve itaatin varsa..."
İşte, şu temsil gibi, aziz kardeşim, senin gibi mü'minlerin evlâdı vefat ettikleri vakit şöyle düşünmeli:

Şu veled mâsumdur; onun Hâlıkı dahi Rahîm ve Kerîmdir. Benim nâkıs terbiye ve şefkatime bedel, gayet kâmil olan inâyet ve rahmetine aldı. Dünyanın elemli musibetli, meşakkatli zindanından çıkarıp Cennetü'l-Firdevsine gönderdi. O çocuğa ne mutlu! Şu dünyada kalsaydı, kim bilir ne şekle girerdi! Onun için ben ona acımıyorum, bahtiyar biliyorum. Kaldı kendi nefsime ait menfaati için, kendime dahi acımıyorum, elîm müteessir olmuyorum. Çünkü dünyada kalsaydı, on senelik muvakkat elemle karışık bir evlât muhabbeti temin edecekti. Eğer salih olsaydı, dünya işinde muktedir olsaydı, belki bana yardım edecekti. Fakat vefatıyla, ebedî Cennette on milyon sene bana evlât muhabbetine medar ve saadet-i ebediyeye vesile bir şefaatçi hükmüne geçer. Elbette ve elbette, meşkûk, muaccel bir menfaati kaybeden, muhakkak ve müeccel bin menfaati kazanan, elîm teessürat göstermez, meyusâne feryad etmez.

ÜÇÜNCÜ NOKTA
Vefat eden çocuk, bir Hâlık-ı Rahîmin mahlûku, memlûkü, abdi ve bütün heyetiyle onun masnuu ve ona ait olarak ebeveyninin bir arkadaşı idi ki, muvakkaten ebeveyninin nezaretine verilmiş. Peder ve valideyi ona hizmetkâr etmiş. Ebeveyninin o hizmetlerine mukabil, muaccel bir ücret olarak, lezzetli bir şefkat vermiş.
Şimdi, binden dokuz yüz doksan dokuz hisse sahibi olan o Hâlık-ı Rahîm, mukteza-yı rahmet ve hikmet olarak o çocuğu senin elinden alsa, hizmetine hâtime verse, surî bir hisse ile, hakikî bin hisse sahibine karşı şekvâyı andıracak bir tarzda meyusâne hüzün ve feryad etmek ehl-i imana yakışmaz, belki ehl-i gaflet ve dalâlete yakışıyor.

DÖRDÜNCÜ NOKTA
Eğer dünya ebedî olsaydı, insan içinde ebedî kalsaydı ve firak ebedî olsaydı, elîmâne teessürat ve meyusâne teellümâtın bir mânâsı olurdu. Fakat madem dünya bir misafirhanedir; vefat eden çocuk nereye gitmişse, siz de, biz de oraya gideceğiz. Ve hem bu vefat ona mahsus değil, umumî bir caddedir. Hem madem mufarakat dahi ebedî değil; ileride hem berzahta, hem Cennette görüşülecektir.

- demeli. "O verdi, o aldı.

deyip sabırla şükretmeli.

BEŞİNCİ NOKTA
Rahmet-i İlâhiyenin en lâtîf, en güzel, en hoş, en şirin cilvelerinden olan şefkat, bir iksir-i nuranîdir, aşktan çok keskindir. Çabuk Cenâb-ı Hakka vusule vesile olur. Nasıl aşk-ı mecazî ve aşk-ı dünyevî, pek çok müşkülâtla aşk-ı hakikîye inkılâp eder, Cenâb-ı Hakkı bulur. Öyle de, şefkat, fakat müşkülâtsız, daha kısa, daha safî bir tarzda, kalbi Cenâb-ı Hakka rapteder.
Gerek peder ve gerek valide, veledini bütün dünya gibi severler. Veledi elinden alındığı vakit, eğer bahtiyar ise, hakikî ehl-i İmân ise, dünyadan yüzünü çevirir, Mün'im-i Hakikîyi bulur. Der ki: "Dünya madem fânidir, değmiyor alâka-i kalbe." Veledi nereye gitmişse, oraya karşı bir alâka peydâ eder, büyük mânevî bir hal kazanır.
Ehl-i gaflet ve dalâlet, şu beş hakikatteki saadet ve müjdeden mahrumdurlar. Onların hali ne kadar elîm olduğunu şununla kıyas ediniz ki: Bir ihtiyar hanım gayet sevdiği sevimli birtek çocuğu sekeratta görüp, dünyada tevehhüm-ü ebediyet hükmünce, gaflet veya dalâlet neticesinde, mevti adem ve firak-ı ebedî tasavvur ettiğinden, yumuşak döşeğine bedel kabrin toprağını düşünüp, gaflet veya dalâlet cihetiyle, Erhamürrâhimînin cennet-i rahmetini, firdevs-i nimetini düşünmediğinden, ne kadar meyusâne bir hüzün ve elem çektiğini kıyas edebilirsin. Fakat vesile-i saadet-i dâreyn olan İmân ve İslâmiyet, mü'mine der ki: Şu sekeratta olan çocuğun Hâlık-ı Rahîmi, onu bu pis dünyadan çıkarıp Cennetine götürecek. Hem sana şefaatçi, hem ebedî bir evlât yapacak. Mufarakat muvakkattir, merak etme.

de, sabret.

Said Nursî
​

 

[Çeşm-i Bülbül]

Ne geçebilir ki

Bu videoyla ilişkili YouTube hesabı, üçüncü tarafların telif hakkı ihlaliyle ilgili çok sayıda bildirimde bulunması nedeniyle feshedildi.

 

[tsunami]

leyla ablam a

msjlarını hergün okuyorum fakat cvp veremiyorum hakkını helal et dualarına amin diyorum rabbim düşmanımsada evlat acısı yaşatmasın...çok zor çok......

duygu kardeşime

üzüntüm çok ağır geçiyor acım çok taze zaman herşeyin ilacı diyorlar .......rabbimden gelene hamd olsun .......

recep kardeşime

Allah razı olsun kardeşim .......bu dünyadaki en güzelinide en ağırınıda yaşadım en güzeli annelikti en ağırıda evlat acısı.....hep dua ederdim her namazda rabbim kızıma öyle bir şifa verki nebir hastalığı nede bir eksikliği kalmasın diye .......şimdi kızımın ne bir hastalığı nede bir eksikliği var .....cennette çok iyi.....beni bekliyor ......

en-sonebi

allah razı olsun.....melek kızım sizlerede şefaatçi olsun inşallah.....

 

[Muhtazaf]

Ey Muhammed! Senden önce de hiçbir insanı ölümsüz kılmadık, sen ölürsün de onlar baki kalır mı?
Senin ölmenle rahata kavuşacaklarını mı sanıyorlar?
(ENBİYA/34)

 

[Muhtazaf]

Allah, sizi yarattı, sonra da sizi öldürecektir.
İçinizden kimi de, biraz bilgiden sonra eşyayı önceki bildiği gibi bilmesin diye, ömrün en kötü çağına kadar yaşatılır.
Şüphesiz ki Allah çok bilgili ve büyük kudret sahibidir.
(NAHL/70)

 

[Muhtazaf]

Sonra siz bunun ardından, muhakkak ki öleceksiniz.
(MÜ'MİNUN/15)

 

[Muhtazaf]

Her nefis ölümü tadacaktır.
Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz.
Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz.
(ENBİYA/35)

 

[Muhtazaf]

Sen elbette öleceksin, onlar da elbette öleceklerdir.
(ZÜMER/30)

 

[Muhtazaf]

Öldüren de dirilten de O'dur.
(NECM/44)

 

[RECEB-I KAMER]

leyla ablam a

msjlarını hergün okuyorum fakat cvp veremiyorum hakkını helal et dualarına amin diyorum rabbim düşmanımsada evlat acısı yaşatmasın...çok zor çok......

duygu kardeşime

üzüntüm çok ağır geçiyor acım çok taze zaman herşeyin ilacı diyorlar .......rabbimden gelene hamd olsun .......

recep kardeşime

Allah razı olsun kardeşim .......bu dünyadaki en güzelinide en ağırınıda yaşadım en güzeli annelikti en ağırıda evlat acısı.....hep dua ederdim her namazda rabbim kızıma öyle bir şifa verki nebir hastalığı nede bir eksikliği kalmasın diye .......şimdi kızımın ne bir hastalığı nede bir eksikliği var .....cennette çok iyi.....beni bekliyor ......

en-sonebi

allah razı olsun.....melek kızım sizlerede şefaatçi olsun inşallah.....

Değerli kardeşim biliyorum ki sizin hislerinizi duygularınızı asla anlayamayız elimizden gelen ancak dua etmek sizler için..Rabbim sabırlar ihsan eylesin size ve eşinize..Şüphesiz çok çok zor bir durum,zor bir imtihan..Bunları söylemek kolay gibi görünse de inanın içim yanıyor,çok üzüldüm ama elden ne gelir ki veren de O alan da O (c.c.) Rabbimiz duanızı kabul buyurmuş ki yanına almış ve inanın bizi bizden çok düşünen ve bizi bizden çok seven bir Rabbimiz var değerli kardeşim..Yine Risale-i Nurdan bir cümle geldi hatrıma ; '' Yeryüzündeki bütün anne ve babaların şefkati toplansa, Allah’ın sonsuz şefkati yanında bir damla bir pırıltı gibi kalır. '' Rabbimiz böylesine sevmiş ki yavrucağınızı,emanetini tekrardan almış ve inşallah sizlerin de şefaatçisi olacaktır kardeşim..Bu manaları düşünüp, teselliyi yine O'nda arayalım inşallah değerli kardeşim..وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Rabbim sabırlar ihsan eylesin kardeşim az önce tevafuken gördüm gözyaşlarıyla okudum,buyrunuz ;
​

Çocuğu Vefat Eden Bir Ebeveyne Hocamızın Taziye Mektubu

​

Selamunaleykum hocam, 15 gün önce bir trafik kazası geçirdik ailece...11 aylık oğlumu kaybettim. Eşim ve bende çeşitli kırıklar sebebiyle yatıyoruz. Oğlumuza doyamadan kaybetmemize rağmen herşeyin rabbimizin iradesi doğrultusunda olduğunu bilerek şükreden hamd eden kullardan olmaya gayret gösteriyoruz. Bugüne kadar okumalarımı değiştirebileceğim konular üzerine yoğunlaştırdığım için eşimin şu anki ruh haliyle oğlumuzla ilgili sorduğu soruları cevaplayamıyorum. Sürekli o şimdi nerede onu bir daha görebilecek miyiz vb... gibi sorular soruyor bende dilim döndüğünce cevaplamaya çalışıyorum ve bazen de kur 'an'ın bu konuda sustuğunu söylüyorum (gayb a giren konularda). Kendimle ilgili sıkıntımda kaza anını tam hatırlayamadığım ve aracı kullananda ben olduğum için bazen 'acaba ' demekten kendimi alamıyorum. Ufak bir desteğiniz beni çok rahatlatacak. Allah yar ve yardımcınız olsun. Ümmetin bundan çok daha önemli birçok derdi varken sizin değerli zamanınızı genele göre basit bir konuyla zayi ettiğim içinde hakkınızı helal edin..

İnna lillah ve inna ileyhi raciun... Aleykumselam Kardeşlerim, Başınız sağolsun. Rabbim üzerinize sabır yağdırsın, göğsünüzü genişletsin, sekinet nazil etsin size... 1. Dikkat edelim! Biz bu cihana sahip olmaya değil, şahit olmaya ve şahit kılmaya geldik. Şu anda her zamankinden fazla ilahi gözetim altındasınız: Bakalım ne yapacaklar? Bakalım ilahlığıma ne diyecekler? Bakalım verince başka alınca başka mı davranacaklar? Bakalım aldığımı zaten benim vermiş olduğumu unutacaklar mı? Aman dikkat. Rabbimizi üzecek bir tavrımız olmasın. 2. İtiraf edelim! Biz parçayı görüyoruz, O bütünü. Parçayı görene düşen bütünü görene teslim olmaktır. Eğer Allah'ın bu konuda bildiğinin binde birini bilseydik inanın "hayr olmuş" derdik, hem de ta kalpten. O halde yine diyelim. Bilmeden diyelim. Ona güvenelim. Zaten iman Allah'a güven demektir. 3. İmanı bir imkan olarak kullanalım! İman bitmeden imkan bitmez. Tam bu günler için lazımdır iman. Sizin başınıza gelen imansızların da başına geliyor. Ya o zavallılar ne yapsın? Siz onlara göre milyon kat şanslısınız. İmanımız psikologumuz, doktorumuz, yârimiz, tesellicimizdir. 4. Şükredelim! Beterin beteri var. Düşünürseniz bu hadiseden bin beter senaryolar çıkarabilirsiniz. Allah bazen küçük musibeti büyük musibete kalkan yapar. Bazen ahiretteki derecesini artırmak için imtihan eder. Bazen günahını af için imtihan eder. Üç halde de hayrımızadır. Ömür boyu yatağa mahkum, acılar içinde kıvrana kıvrana yaşayan, ve en beteri kendisine hizmet edeni tanımayacak kadar şuursuz bir biçimde yaşatsın ister miydiniz? Bendeniz böyle örnekler biliyorum. 5. İbret alalım! Ölüm bir vaiz. Konuşur. Dinleyene. Oğlumuz ölümüyle konuştu. Şöyle olsaydı şöyle olmazdı'lar... Keşkeler... Hiç gerek yok. Efendimiz böylesi durumlar için olsa gerek "Keşke demeyin" der. Bizim yarınımıza garantimiz yok. O pırıl pırıl gitti. Ya bizler? O ölümüyle dahi nasihat etti... Hepsinden öte: Şimdi Rabbinin misafiri olan ona sorsaydık, gel dönelim diye döner miydi dersiniz? Ölüme suizan etmeyelim. İnanalım ki Rabbimiz konuğuna bizden iyi bakar. 6. Teselli olalım! Ölü hesap gününe kadar iki halde bekler: Ya tutuklu, ya özgür. Eğer suçu sabitse tutuklu bekler, eğer beraatı sabitse özgür bekler. O çocuktu. Günahsız gitti. O özgür. Özgür ruhlar sevdiklerini ziyarete gelirler. O sizi ziyarete gelir. Sizi görür biiznillah. Ama siz onu açıktan göremezsiniz. Bazen rüyada görürsünüz. Bu bazen salih rüya olur. İşte o zaman iki ruh görüşmüş olur. Bu da Allah'ın bir tesellisidir. 7. Sığının! Dua edin. İçiniz doldukça abdest alıp iki rekât şükür namazı kılın. Dua edin. Kendinizi Kur'an'ın hizmetine verin. Sahipsiz çocuklara ana baba olun. Onun yerine sahipsiz çocukları mü'mince yetiştirmek için sosyal sorumluluk üstlenin. Bu satırları içim dolu dolu yazıyorum. Sanki benim evladım göçmüş gibi. Acınızı gözlerim dahil, paylaştığımı biliniz. Size bu satırlar duamdır. Saklayınız. Daima okuyunuz. Dostlarınızın başına gelen benzer durumlarda okutunuz. Yanık gönüllerin duasını Allah reddetmez. Bana ve mazlum ümmetimize dua ediniz. Gönlümle, duamla, selamımla benim aziz kardeşlerim. Mustafa İslamoğlu

 

[mavci]

 

[Muhtazaf]

[h=5]
[/h]

 

[Muhtazaf]

 

[kardelele]

Yarın geldiğimde mahşer yerine
Lutfeyleyip bakarmısın yüzüme
Sevdan yüce benim aciz gönlümde
Tut ellerimizden Ya Rasulallah
Tut ellerimizden Ya Habiballah

 

[Muhtazaf]

 

[Muhtazaf]