''Geldim huzuruna Rabbim...''
Abdestin diriltici nefesiyle ve ruhuma işlenen manasıyla, ardında
geçmişi ve geleceği bırakarak anı yaşamanın sevinci ile geldim...
Gönül secdeleri ile geldim...
Her yandan üzerime yüklendikçe yüklenen ve beni boğmak isteyen emaneti
sahibine vermenin rahatlığı ve güveni ile geldim.
Rabbim, Sen gelenleri boş çevirmezsin, duamı, niyetimi kabul eyle!
Ve "ALLAHuekber" dedim.
Tevhidin o sonsuz nuru geldi gözümün önüne ve bu ne büyük lütuf, ihsan
ve cömertlik diye düşündüm. Elhamdülillah dedim. Hamd ettim Sana.
Cennet ehlinin en son duasını okudum "Elhamdü lillâhi Rabbi'l-Âlemin"
diyerek...
Çünkü Seninle olmanın adıydı cennet ve ben cennette idim; yani
Seninleydim.
İşte o an tüm sancılardan, dar noktalardan, üzüntü ve korkulardan
kurtuldum.
Ve ya Rabbi, her ezanda davet ettiğin, "Haydin felaha, haydin
kurtuluşa!" sözünü o an anladım. Nefisten azad olup ruhun
derinliklerine ve anlatılanların değil, bizzat yaşananların olduğu bir
âleme daldım. Ve dalgıçlar gibi inciler mercanlar topladım. Her bir
buluş bir uyanıştı benim için. Her bir uyanış da hayreti uyandıran bir
hayranlık...
''Senden başka bildiğim yok''
okudukça içim açılıyor.
Allah c.c. senden razı olsun kardeşim.