Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

"Hıristiyan olur musun" mektupları (1 Kullanıcı)

sengul

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Haz 2006
Mesajlar
733
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Konum
İSTANBUL
selam arkadaslar
tartismanizi bölüyorum, özür dilerim
bu yazilari o bahsini ettiginiz misyonerler okusa büyük haz alirlardi.


vas kardeşim...


HAZ ALIYORLARSA ......................................
BAKALIM BU SÖZLERDEN HAZ ALIRLAR MI?......


A.Y KARDEŞİMİZİN YUKARIDA İŞARET ETTİĞİ( O YAZILAR DİYEREK ASLINDA İŞARET ETMEDİĞİ) YAZILARDAN HAZ ALANLAR VEYA BU ANALİZE KALKIŞANLAR...


ŞU ANALİZ DE TEMELDE GÖRMELİLER...GÖREMİYORLARSA....


GÖSRETİYORUZ...



YUKARIDAKİ HAZZINIZIN TEMELİNDE RAHMET VARDIR...
ÇÜNKİ BU ÜMMETTEKİ FARKLILIKLAR RAHMETTİR..
EN TEMEL DÜSTURUMUZ KARDEŞLİK DÜSTURUDUR...

BU HUKUK ZEDELENMEMİŞTİR...

ALT SATIRDAKİ BEYANLA SABİTTİR...

NAİME BENİM DİN KARDEŞİMDİR.




SELAMETLE...
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38

Esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü.

Dünyadaki zulüm ve insanlık suçları arttıkça ve insanoğlu her geçen gün biraz daha kıyametin eşiğine doğru sürüklendikçe; hafızalarda, “Acaba insanlık için en büyük bela, kainatın en büyük fitnesi, dünya ve ahiret için en büyük tehdit ne olabilir?” suali, ister istemez zihinlerde oluşuyor. Gönülleri işgal ediyor.

İslam’a gönül vermiş aziz milletimiz de, küreselciler eliyle dünya üzerinde tezgâhlanan “insanlık dışı muameleleri ve haksız işgalleri” gözlemledikçe, “Gerçekten en büyük fitne nedir?” sualini kendine sormaktan edemiyor.

Herkes, “İnsanlık için ve tabii özellikle Müslümanlar için en büyük fitne, en büyük bela ne acaba?” sualine kendince cevaplar bulabilir, kendi seviye ve zaviyesine göre karşılık verebilir. Ancak bu sualin, “en doğru cevabı”nı “Allah ve O’nun kutlu Rasûlü Hz. Muhammed’in bildiği ve bildirdiği”ni dikkate alarak, Müslüman olarak “dosdoğru haberin kaynakları” o yüce referanslara kulak vermek durumunda olduğumuz aşikardır.

Bu bağlamda, “İnsanlık için ve tabii özellikle Müslümanlar için en büyük fitne, en büyük bela nedir acaba?” sualinin cevabı verilmiş, bu hususta bizzat Hz. Muhammed (sav) tarafından kıyamete kadar gelmiş ve gelecek tüm ümmet–i Muhammed uyarılmıştır.

Bu bir teferruat değildir, ameli bir olay değildir; dünya ve ebedi olan ahireti şekillendiren temel esasa ilişkin meseledir, imana ilişkin konudur. İslam itikadının konusudur. Dolayısıyla, bu manada söz hakkı da Allah ve Rasûlü’ne aittir.
İşte o kutlu elçinin “ahirzaman ikazı”yla “en büyük fitne”nin niteliği...
“Şu bir gerçek ki, ümmetim adına korktuğum en önemli şey, dalalete sapmış ve saptıran yöneticiler ve önderlerdir. Ümmetimden bazı gruplar (Hak din olan İslam’dan saparak) müşriklere ve ehl–i kitaba iltihak edeceklerdir, onların dinlerine dahil olacaklardır”
(Ebu Davud, Sünen, Fiten, 1; İbn Mace, Sünen, Fiten, 9).


Bu en büyük fitnenin temsilcileri, ehl–i kitap ile “amentüde ittifak”larının olduğunu açıkça ilan edeceklerdir.
Bunlar, Kur’an–ı Kerim’in “yasaklayıcı açık hükümleri”ne rağmen Müslüman kadınları Hristiyan ve Yahudilerle evlendirip nikâhlama çığırı açacaklardır.
Bunlar, Kelime–i Şehadet’teki “Hz. Muhammed’in peygamberliğine inanma ve ikrar etme”nin “cennetlik olmak için şart olmadığı”nı yayacaklardır...
Kısaca, hadis–i şeriflerde haber verildiği üzere Hıristiyan ve Yahudilere iltihak edeceklerdir
(Ebu Davud, Sünen, Fiten, 1; İbn Mace, Sünen, Fiten, 9).
Bu nebevi ikazlar çerçevesinde, irili ufaklı deccallerin ve çömezlerinin tamamının ortak vasfının “Müslüman kılıklı gizli Hristiyan veya Müslüman kılıklı gizli Yahudi” olacakları görülür. En büyük fitne de, Hz. Ömer’in oğlu Abdullah’ın (ra) beyan ettiği üzere, işte bu deccallar eliyle ümmet–i Muhammed’in, onların gireceği keler deliğine girmeye varıncaya kadar “Haçlı akaidi”ne sürüklenmesidir
(Buhari, Sahih, Kitab’ül Fiten, 92/6094–6095).
Bu büyük fitnenin, “itikadî tehditleri” kadar, Hicaz bölgesinin ve İstanbul’un yeniden işgali ve insanlık dışı cefaların pervasızca sergilenmesi gibi “siyasi boyutları” da olacağı, bizzat Hz. Peygamber tarafından haber verilmektedir
(Ebu Davud, Sünen, Melahim 3/4294).
Bütün peygamberlerin ümmetlerini ikaz ettikleri en büyük fitne, işte bu Deccal fitnesidir.


:: Diyalog = Postmodern Misyonerlik :: Interfaith Dialogue = Postmodern Missionary ::
Selam ve baki dua ile kalın kardeşim.

 

lutfiyenigun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Haz 2008
Mesajlar
64
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Konum
ANTALYA
Misyonerlik Faliyetleri Devam Ediyor Kardeşlerim.benimde Başimdan Geçmişti.antalyada Otelde çalişirken Alman Müşterilerden Garsonlara Broşürler Dağitiyorlardi Tabi önce Ne Olduğunu Anlamadik Hediye Zanni Ile Aldikve Teşekkür Ettik Eve Geldim Bir Baktim Incilden Alintilar Tabiki Arasina 5o Euro Koymuşlar Bizden Almanyaya Gitmek Isteyenlere Yardimci Oluruz Sözleri Tabiki Onlarin Arkasindan Gidenlerde Oldu Isanlarin En Zaaf Yanlarini
 

lutfiyenigun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Haz 2008
Mesajlar
64
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Konum
ANTALYA
Insanlarin En Zaaf Yanlarini Biliyorlardi.itikati Zayif Olanlari Buluyorlardi.allaha şükürller Olsun.annem Ve Babamdan öğrenmiş Olduğum Dini Eğitim Ve Terbiye Ile Allahin Izni Ile Aldananlardan Olmadik Rabbime şükürler Olsun Böyle Bir Dinin Temsilcisiyiz Allah Cümlemizi Bu Gibi Insanlardan Korusun...selam Ve Dua Ile..
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40

Esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü.

Dünyadaki zulüm ve insanlık suçları arttıkça ve insanoğlu her geçen gün biraz daha kıyametin eşiğine doğru sürüklendikçe; hafızalarda, “Acaba insanlık için en büyük bela, kainatın en büyük fitnesi, dünya ve ahiret için en büyük tehdit ne olabilir?” suali, ister istemez zihinlerde oluşuyor. Gönülleri işgal ediyor.

İslam’a gönül vermiş aziz milletimiz de, küreselciler eliyle dünya üzerinde tezgâhlanan “insanlık dışı muameleleri ve haksız işgalleri” gözlemledikçe, “Gerçekten en büyük fitne nedir?” sualini kendine sormaktan edemiyor.

Herkes, “İnsanlık için ve tabii özellikle Müslümanlar için en büyük fitne, en büyük bela ne acaba?” sualine kendince cevaplar bulabilir, kendi seviye ve zaviyesine göre karşılık verebilir. Ancak bu sualin, “en doğru cevabı”nı “Allah ve O’nun kutlu Rasûlü Hz. Muhammed’in bildiği ve bildirdiği”ni dikkate alarak, Müslüman olarak “dosdoğru haberin kaynakları” o yüce referanslara kulak vermek durumunda olduğumuz aşikardır.

Bu bağlamda, “İnsanlık için ve tabii özellikle Müslümanlar için en büyük fitne, en büyük bela nedir acaba?” sualinin cevabı verilmiş, bu hususta bizzat Hz. Muhammed (sav) tarafından kıyamete kadar gelmiş ve gelecek tüm ümmet–i Muhammed uyarılmıştır.

Bu bir teferruat değildir, ameli bir olay değildir; dünya ve ebedi olan ahireti şekillendiren temel esasa ilişkin meseledir, imana ilişkin konudur. İslam itikadının konusudur. Dolayısıyla, bu manada söz hakkı da Allah ve Rasûlü’ne aittir.
İşte o kutlu elçinin “ahirzaman ikazı”yla “en büyük fitne”nin niteliği...
“Şu bir gerçek ki, ümmetim adına korktuğum en önemli şey, dalalete sapmış ve saptıran yöneticiler ve önderlerdir. Ümmetimden bazı gruplar (Hak din olan İslam’dan saparak) müşriklere ve ehl–i kitaba iltihak edeceklerdir, onların dinlerine dahil olacaklardır”
(Ebu Davud, Sünen, Fiten, 1; İbn Mace, Sünen, Fiten, 9).


Bu en büyük fitnenin temsilcileri, ehl–i kitap ile “amentüde ittifak”larının olduğunu açıkça ilan edeceklerdir.
Bunlar, Kur’an–ı Kerim’in “yasaklayıcı açık hükümleri”ne rağmen Müslüman kadınları Hristiyan ve Yahudilerle evlendirip nikâhlama çığırı açacaklardır.
Bunlar, Kelime–i Şehadet’teki “Hz. Muhammed’in peygamberliğine inanma ve ikrar etme”nin “cennetlik olmak için şart olmadığı”nı yayacaklardır...
Kısaca, hadis–i şeriflerde haber verildiği üzere Hıristiyan ve Yahudilere iltihak edeceklerdir
(Ebu Davud, Sünen, Fiten, 1; İbn Mace, Sünen, Fiten, 9).
Bu nebevi ikazlar çerçevesinde, irili ufaklı deccallerin ve çömezlerinin tamamının ortak vasfının “Müslüman kılıklı gizli Hristiyan veya Müslüman kılıklı gizli Yahudi” olacakları görülür. En büyük fitne de, Hz. Ömer’in oğlu Abdullah’ın (ra) beyan ettiği üzere, işte bu deccallar eliyle ümmet–i Muhammed’in, onların gireceği keler deliğine girmeye varıncaya kadar “Haçlı akaidi”ne sürüklenmesidir
(Buhari, Sahih, Kitab’ül Fiten, 92/6094–6095).
Bu büyük fitnenin, “itikadî tehditleri” kadar, Hicaz bölgesinin ve İstanbul’un yeniden işgali ve insanlık dışı cefaların pervasızca sergilenmesi gibi “siyasi boyutları” da olacağı, bizzat Hz. Peygamber tarafından haber verilmektedir
(Ebu Davud, Sünen, Melahim 3/4294).
Bütün peygamberlerin ümmetlerini ikaz ettikleri en büyük fitne, işte bu Deccal fitnesidir.


:: Diyalog = Postmodern Misyonerlik :: Interfaith Dialogue = Postmodern Missionary ::
Selam ve baki dua ile kalın kardeşim.


Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve bereketuhu
Ellerinize sağlık, çok açıklayıcı bir yazıydı
Allah razı olsun..


bu manada söz hakkı da Allah ve Rasûlü’ne aittir.
İşte o kutlu elçinin “ahirzaman ikazı”yla “en büyük fitne”nin niteliği...
“Şu bir gerçek ki, ümmetim adına korktuğum en önemli şey, dalalete sapmış ve saptıran yöneticiler ve önderlerdir. Ümmetimden bazı gruplar (Hak din olan İslam’dan saparak) müşriklere ve ehl–i kitaba iltihak edeceklerdir, onların dinlerine dahil olacaklardır”
(Ebu Davud, Sünen, Fiten, 1; İbn Mace, Sünen, Fiten, 9).



Allah hz.Muhammedin (sav) ümmetini bu haçlı fitnesinden muhafaza eylesin, gafil olanları ayıktırsın, hidayetleri mümkün olmayanları, din düşmanlarını kahretsin..
 

osmanyusuf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ara 2007
Mesajlar
387
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Resulullah (S.A.S.) efendimiz ilk muhacir Müslüman kafilesini Habeşistan kralı Necaşi 'ye gönderdi.Necaşi o dönem hristiyandı.

Orada bulunan Müslüman kafilesine sınırsız bir koruma sağladı Necaşi.Bu sahabeler o memlekette müslümanlığın vizyonunu anlattılar hatta daha sonraları S.A.S. efendimizin yazdığı mektubunda Kral Necaşiyi İslama davet etti. Kral Necaşi mektubunda İslamı kabul ettiğini bildirdi.

İlk Müslüman kafilesinden hiç bir kimse hıristiyan olmadı.Aksine bir çok Hristiyanın Müslimanlığı kabul ettiğini tarih yazıyor.

O dönem İslamın tanıtılması çok kısa zamanda büyük sonuçlara sebep oldu.

Şimdi dinler arası diyaloğ Peygamber efendimiz (S.A.S) tarafından başlatılmış olması gerçeğini göz ardı mı edeceğiz.?

O zaman hiç kimse dinden çıkmadı aksine İslama yeni katılımlar oldu.

Herkes kendi bakış açısına göre istediği yorumu yapabilir.


Acaba Kapı kapı dolaşıp kitap dağıtarak din kabul ettirilebilecekmi

yoksa İslam dini diyaloğlarda dahil olmak üzere kenidini tanıtarak insanları

din sahibi yapabilecek mi....


İleri dönemlerde hep beraber bu çalışmaların ne sonuçlar doğuracağını inşallah göreceğiz.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
şimdi o mektubu yazarız bakalım diyalogla bir alaka var mı
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Hz. Muhammedin (sav) İslama Davet Mektubları



Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Allah'ın kulu ve Peygamberi Muhammed (as)'dan Rumların büyüğü Herakl'e:

"Hidayete uyup doğru yola gidene selam olsun. Sizi islam'a davet ediyorum. Müslüman olunuz, selamet bulursunuz. Allah ecrinizi iki kat verir. Bundan yüz çevirirseniz dalalette kalan bütün halkın vebali size yüklenir. Ey Ehl-i Kitap! Geliniz, sizinle aramızda ölçü olan kelime üzerinde birleşelim ki, Allah'tan gayrisine kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım, birbirimizi Allah'tan gayri Rab edinmeyelim. Şayet bundan yüz çevirecek olurlarsa de ki, hepiniz şahit olun, biz işte Müslümanız." (Al-i İmran, 3/64).


***


Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Allah'ın kulu ve Resulü Muhammed (as)'dan Fars'ın ulusu Kisra'ya:

"Doğru yola gidenlere Allah ve Resulüne iman edenlere bir Allah'tan başka hiçbir mabut olmayıp O'nun şeriki bulunmadığına Muhammed'in O'nun kulu ve peygamberi olduğuna şahadet edenlere selam olsun.

Ey Kisra! Allah dini Müslümanlığa davet ediyorum. Çünkü Ben bütün insanlara peygamber gönderildim. Hayatta olanları inzar etmek/korkutmak ve kafirler üzerinde ihkak-ı hak etmek için.

Ey Kisra! Müslüman ol ki, selamete eresin. Olmazsan Mecusi kavminin günahı boynuna olsun".

***

Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Allah'ın Peygamberi Muhammed (as)'dan Habeş Meliki Necaşi'ye:

"Ey Melik! Müslüman olmanı dilerim. Ben senin namına Allah'a hamd-ü sena ederim. Ve şahadet ederim ki, Meryem oğlu İsa Allah'ın kulu ve kelimesidir. Allah o kelimeyi ve ruhu Meryem'e nefhetti. Ve bu surette Meryem İsa'ya hamile kaldı. Ve böylece Allah ruhuyla ve nefhasıyla İsa'yı yarattı. Nasıl ki, Adem'i de Allah kudret eliyle yaratmıştı.

Ey Melik! Seni eşi ve ortağı olmayan bir Allah'a imana ve O'na ibadete ve Bana uymaya ve Allah'tan gelen şeylere imana davet ediyorum. Çünkü Ben, Allah'ın bunları tebliğe memur resulüyüm; seni ve askerini Aziz ve Celil olan Allah'a davet ediyorum. Şimdi Ben size (İslami esasları) tebliğ ettim ve nasihat eyledim. Siz de nasihatimi kabul ediniz. Doğru yola gidenlere selam olsun".

***

Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Allah'ın kulu ve Resulü Muhammed (as)'dan Kıbt milletinin ulusu Mukavkıs'a:

"Selam hidayet yoluna giden kimselere olsun. Bu dua ve temenniden sonra derim ki; seni İslam camiasına ve dinine davet ediyorum. Müslüman ol ki, selamete eresin ve Müslüman ol ki, Allah ecir ve mükafatını iki kat versin eğer bu davetimden yüz çevirirsen Kıbt kavminin günahı boynuna olsun.

Ey Ehl-i Kitap! Bizimle sizin aranızda müşterek olan bir söze (Tevhid kelimesine) geliniz.
Birleşip Allah'tan başkasına ibadet etmeyelim. Ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah'ı bırakıp da birbirimizi Rab edinmeyelim. Eğer Kıbt kavmi bu tevhide yüz çevirirse, ey Müslümanlar! Siz de onlara: "Şahit olunuz ki, biz Müslümanlanız" deyiniz".
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
ve diyaloğu kim başlattı ve ne için başlattı :


Dinlerarası diyalog, Papalığın II. Vatikan Konsili'nin 4. oturumunda kabul edilen, "Nostra Aetate" diye maruf Konsil metninde aktarılan ve 28 Ekim 1965'te Papa VI. Paul'un onayıyla ilan edilen, "Papalığın 3. bin yıl hedefi olarak açıkladığı Asya'nın hristiyanlaştırılması projesi'nin bir yöntemidir. Papalığın "çağdaş hristiyanlaştırma ve misyonerlik usulü” dür.


( Bakınız; John W. O'Malley, "Reform, Historical Conciousness And Vatikan li's Aggiornamento, Theological studies, 1971 xxx11/4; M. Raukanen, The catholic Doctrin of Non-Christian Religions According to the Second Vatikan Council, New york 1992, 35; The Second Vatikan Council, Nostra Aetate, 1-4)

sıradaki soru : kim savunuyor ve ne için savunuyor

bir sonraki soru kelimelerin anlamını biliyorlarmi yoksa öylesine mi konuşuyorlar

dio / duo iki demektir , iki tarafın orta fikirde buluşması yani...
 

osmanyusuf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ara 2007
Mesajlar
387
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
İşte biz Müslümanlarda aynen bu şekilde tüm dünya insanları na Bu mükemmel

dini İSLAMİYETİ Aleyhüsselatıvesselam Efendimizin anlattığı şekilde insanlara

ulaştırabilirsek Sonuç ALLAH!IN izniyle tüm insanlığın İslamı anlaması ve belkide

ALLAH'IN dilemesiyle toptan Müslüman olması şeklindede gerçekleşebilir.

Gerçek terörist A.B.D. Müslüman olan insanları tüm dünyaya yanlış empoze

edebilmek amacıyla 11 eylülde kendi ikiz kulelerini kendisi vurdu.Biz

Müslümanların gerçekte doğru yolu bulmuş olduğunu hiç bir Müslümanın

terörist olamayacağını insanlara anlatabilmek için diyaloğlar kurmanın

gerekliliğini düşünüyorum...

Basın yayın organları bu kafirlerin ellerinde..Ve televizyon denilen aygıt

sayesinde olayları istedikleri gibi insanların kafasına kazıyarak Açıkça

İSLAMİYET VE MÜSLÜMANLARI kötüleme yoluna gittikleri aşikar bir gerçek..

Tüm dünya insanlarına MÜSLÜMANLIĞI VE İSLAMI ANLATMAK ADINA

yapılabilecek ne varsa hepsinin yapılması benim görüşüm.


DİYALOĞ...TELEFON ...TELGRAF .. HER NE KADAR YOL VARSA
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Diyalog yol değildir , hristiyanlaştırmadır ...saçmalama
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Dinlerarası diyalog nedir?


Dinlerarası diyalog, Papalığın II. Vatikan Konsili'nin 4. oturumunda kabul edilen, "Nostra Aetate" diye maruf Konsil metninde aktarılan ve 28 Ekim 1965'te Papa VI. Paul'un onayıyla ilan edilen, "Papalığın 3. bin yıl hedefi olarak açıkladığı Asya'nın hristiyanlaştırılması projesi'nin bir yöntemidir. Papalığın "çağdaş hristiyanlaştırma ve misyonerlik usulü” dür.
( Bakınız; John W. O'Malley, "Reform, Historical Conciousness And Vatikan li's Aggiornamento, Theological studies, 1971 xxx11/4; M. Raukanen, The catholic Doctrin of Non-Christian Religions According to the Second Vatikan Council, New york 1992, 35; The Second Vatikan Council, Nostra Aetate, 1-4)




Papalığın, dinlerarası diyalog adı altındaki böylesi bir "Asya'yı hristiyanlaştırma projesi"nin gönüllü bir parçası olmak, İslâm akaidine göre Müslüman'a zarar verir mi?
İslâm akaidi ve Ehl-i Sünnet esaslarına göre; Papalığın böylesi bir "hristiyanlaştırma projesi ve misyonunun gönüllü bir parçası olan" herhangi bir Müslüman, mürted olur, İslâm dairesinin dışına çıkar, küfre düşer. Bu küfrü irtikab ettiği ana kadar, yaptığı tüm ibadet ve hayırlı amelleri boşa çıkar, müflis olur. Evli ise nikahı düşer. (A.Z. Gümuşhanevî, Cami’ül Mütün ,c.1, Elfaz-ı Küfür, b.2)
Hristiyanlık gibi İslâm'dan gayri bir din edinen kimseyi küfre düşmüş saymayan kişi veya onların küfürde oldukları hususunda şek:-şüphe içinde olan kişi yahut da onların manevi gidişatının doğru olduğu kanaatini taşıyan kişi İslâm'dan çıkmış olur, küfre düşer. (Muhammed b. ismail er-Reşid ,Tehzib'ü Risalet'il Bedri'r-Reşîd fi Elfâz'il Mükeffirat, vr 12, Yahya bin Ebi Bekr, Esir'ul -Melahide vr 11b]

Nisa Suresi 115: "Kim Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra,
(Hz. Muhammed) karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka
bir yola tabi olursa, onu o saptığı yönde bırakırız ve cehenneme
Sürükleriz ; o ne kötü biryerdir."
Nisa Suresi 13-14: "Bunlar, Allah'ın (koyduğu) sınırlardır. Kim kendisi için yol belli olduktan sonra Peygambere (Hz. Muhammede)'ine itaat ederse Allah onu, ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; onlar orada devamlı kalıcıdırlar ; işte büyük kurtuluş budur."

“Kim de Allaha ve Peygamberi (Hz. Muhammed) ‘ine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, ebedi kalacağı bir ateşe sokar ;onun için alçaltıcı bir azab vardır.”
Cin Suresi 23-24: "Artık kim Allah'a ve Resulü (Hz. Muhammed)ine karşı gelirse, bilsin ki ona, (kendi gibilerle birlikte) içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır."
Muhammed Suresi 32-33-34: "İnkâr edenler, insanları Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine doğru yol belli olduktan sonra Peygamber (Hz. Muhammed)'e karşı gelenler, Allah'a hiçbir zarar veremezler. Allah onların yaptıklarını boşa çıkaracaktır."
"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber (Hz Muhammed)'e itaat edin ki amellerinizi boşa çıkarmayın. Zira inkâr edip Allah yolundan alıkoyanları ve de kâfir olarak ölenleri Allah asla bağışlamaz."
Fetih Suresi 28-29: "Bütün dinlere üstün kılmak üzere, Peygamberi (Hz. Muhammed)'ini hidayet ve Hak din ile gönderen O'dur. Buna şahit olarak Allah yeter; Muhammed Allah'ın elçisidir. O (Hz. Muhammed)'in beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı onurlu, kendi aralarında merhametlidirler."

"Ehl-i Kitap ile amentüde ittifakımız vardır" inancını taşımanın veya gönüllü olarak bu ifadeyi kullanmanın itikadî hükmü nedir?
Böyle bir inancı taşıyan ve ikrar eden Müslüman, İslâm akaidi ve Ehl-i Sünnet esaslarına göre mürted olur, İslâm dairesinin dışına çıkar, küfre düşer. Böyle bir inanç, Hakk'ı batılın seviyesine indirmek, Hakk'ı batıl ile karıştırmak, ilahi olan ile muharref olanı aynı kefeye koymak ve eşitlemektir ki, İslâm akaidi, Ehl-i Sünnet esasları ve bizzat Kur'an-ı Kerim'in ikaz edici beyanlarına göre bu küfürdür. ( A.Z. Gümüşhanevî, Cami’ül Mütûn, c.1, Elfaz-ı Küfür, b. 2; Muhammed b. İsmail er-Reşîd, Tehzib'ü Risalet'il Bedri'r-Reşîd fi Elfâz'il Mükeffırat, vr 12, Yahya bin Ebi Bekr, Esir'ul-Melahide, vr 11 b )Bir kimse, ehl-i kitap ile amentüde ittifakın var olduğuna inanırsa, hatta kiliselerin Allah'ın evleri olduğuna, orada Allah'a kulluk yapıldığına, Yahudi ve Hristiyanların yaptıklarının Allah'a kulluk, O'na ve Rasulüne itaat olduğuna inanırsa, Allah'ın da bu yapılanlardan hoşnut ve memnun kaldığına itikad ederse kafir olur. Ehl-i zimmeti (gayr-i müslimlerî) kiliselerinde ziyaret etmenin Allah'a yakınlık vesilesi olduğuna itikad eden kimse, İslâm dininden çıkar, mürted olur. ( Muhammed b. İsmail er-Reşîd, Tehzib’ü Risalet'il Bedri'r-Reşîd fi Elfâz'il Mükeffırat, vr 12, Yahya bin Ebi Bekr, Esir'ul-Melahide, vr 11 b )
Al-i Imran Suresi 19: "Allah katında yegâne Hak Din Islâmdır.
Al-i İmran Suresi 85: "Herkim İslam'dan başka birdin ararsa, bilsin ki, (o din) ondan asla kabul edilmeyecektir; o kimse, ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır."
Al-i İmran, 100: "Ey iman edenler, Ehl-i kitaptan herhangi bir gruba tabi olursanız, sizi imanınızdan sonra çevirip kâfir yaparlar."

Ahirette kurtuluş için Hz. Muhammed'e (sav) inanmaya hacet yoktur; Kelime-i Tevhid'in ikinci rüknü olan "Muhammedu'r Rasûlullah" kısmını ikrar bir kemal mertebesidir, cennetlik olma için bunu ikrar ve buna iman etmek lüzumlu değildir demenin hükmü nedir?

Böyle bir inancı taşımak ve yaymak, İslâm akaidine göre, Müslüman'ı dinden çıkartır, mürted yapar, küfre düşürür. (A.Z. Gümüşhanevî,
Camîül Mütûn, c.1, Elfaz-ı Küfür, b. 2; Muhammed b. İsmail er-Reşîd, Tehzib'ü Risalet'il Bedri'r-Reşîd fi Elfâz'il Mükeffirat, vr 12, Yahya bin Ebi Bekr, Esir'ul-Melahide, vr 11 b )
 

osmanyusuf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ara 2007
Mesajlar
387
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Papa yada başka biri bu görüşte olabilir.

Hatta tüm avrupa amerika afrika bu teoriyi savunabilir...

Bi sorun teşkil etmez..bizler yöntem ne olursa olsun (diyaloğ-sempozyum-konfrerans -vs.vs.vs.)

bu dini anlatmakla mükellefiz..Kimseyede yalvaracak değiliz.En güzel biçimde

anlatmaya çalışalım yeterki. Hak olanı ve batıl olanı insanlara duyuralım

Bize düşen vazife bu..



BAKARA SURESİ 256.AYET; Artık dine girmekte baskı ve zorlama yoktur. İslâm yeryüzünde duyulup bilinmek suretiyle doğruluk, sapıklıktan ayrılıp belli olmuştur. O halde şeytânî güçlere ve düzenlere uymayı reddedenler ve Allah’a inananlar, hiçbir zaman kopmayacak en sağlam kulp olan İslâm’a tutunmuşlardır. Zira Allah herşeyi işitendir, herşeyi bilendir.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Bu kadar büyük yazmaya gerek yok, bu senin saçmalıklarına mana kazandırmaz

Papalık misyonudur diyalog ve bu misyonun gönüllü parçası olmanın hükmü yukarıda ....



“Diyalogcu” Ebu Lehep’ti, Hz. Muhammed (as) ‘mübelliğ’di

--------------------------------------------------------------------------------

Hz. Peygamberin görevi tebliğdi.
Ve bu tebliğ görevini; beşir/müjdeci ve nezir/korkuyu haber verici olmak üzere iki başlık altında yapardı.
İman edip “salih amelle/Allah rızasını gözeterek” yapılan kulluğu hangi güzelliklerin beklediğini müjdelerdi.
İman etmeyip şirk içinde olanları da hangi kötü akıbetin beklediğini anlatarak iman etmemeleri durumunda başlarına gelecek korkunç sonu anlatırdı.
Hz. Peygamber (as) bu tebliğ görevini, hangi halde ve şartlarda olursa olsun, muhatabının konumu ne olursa olsun, başına ne gelecekse gelsin, kısaca hiçbir hesap içinde olmadan yapmaktan bir an bile sarf–i nazar etmemiştir.
Gün geldi muhatabı yaşadığı çağın süper gücü Bizans’ın kralı oldu, O’na bu tebliği yaptı.
Gün geldi bir bedevi oldu muhatabı, O’nu İslam’a/Tevhid’e davet etti.
Günü geldi Ebu Cehl’e gitti, O’nu imana davet etti.
Ama imana davet etti!
“Diyalog” yapmadı.
Biri bana şunu ispat etsin bütün iddialarımdan vazgeçeceğim.
Papalığın tasarlayıp uygulattığı “Dinlerarası Diyalog” sürecinde İslam’ı temsilen bulunanlardan herhangi biri, yapılan onca toplantının herhangi birinde “gayr–i Müslim” katılımcılara, ya da bir ferde; “bak beyefendi, şirk içindesin, bulunduğun hal küfürdür, iman et kurtul” diye bir tebliğinin, bir konuşmasının olduğunu bana biri ispat etsin, yanlış yaptığımı, hata işlediğimi peşinen kabul edeceğim.
Böyle bir şeyi kimse ispat edemez. Çünkü böyle bir şey asla ve kat’a ve dahi hiçbir yerde yapılmadı.
Yapılması da mümkün değildir.
Niye?
Çünkü bu çalışmalar, İslam’ın hak din olduğu, Hz. Muhammed’in (as) Allah’ın son peygamberi olduğu hakikati üzerine bina edilmedi.
“İbrahimî din, üç semavî din” gibi kavramlar üzerine bina edildi.
Türkiye dışında yapılanların adı ise “yeryüzü dinleri diyalogu” şeklindedir.
Peki sıkışınca “Hz. Peygamber (as) 33 kere (bu rakamı nereden buldularsa) Ebu Cehl’e gitti” diyen zavallılara sorum; gidince ne söyledi Ebu Cehl’e?
Mekke–Medine barışı ne olacak mı?
Gel seninle İbrahimî dinlerde anlaşalım mı?
Senin dinin de hak benimki de, gül gibi geçinip gidelim mi?
Yoksa şunu mu dedi: “İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur, bunda da en çok suçlanacak olan ashabımdır, vakitli bir gayretle İslam’ın bu yanlış anlaşılmasını kaldırıp atabiliriz.”
Bunlardan hiçbirini demedi Hz. Peygamber.
Sadece şunu dedi:
“Seni bir olan, eşi ve benzeri bulunmayan Allah’a, benim de onun elçisi olduğuma imana davet ediyorum.”
Yani Ey Cehl’in Babası! Söyle! “Eşhedü en la ilahe illellah ve eşhedü enne Muhammeden abduhü ve resulühû.”
Ey diyalogcular, karşınızdaki hahamlara–papazlara böyle bir şey söylettiniz mi?
Söyletmediniz. Çünkü “diyalog sürecinde en büyük dinsizlik taraflardan birinin ‘benim dinim haktır’ demesidir.” Bu sözün sahibini biliyorsunuz.
Son diyalog toplantısını haber yapan Zaman’da da böylesi bir cümle vardı; “din üstünlüğü taslamak.”
Şimdi gelelim başlığa.
Başlık bir hakikati ifade ediyor.
Nasıl ki, Papalığın başlattığı “dinlerarası diyalog” İslam’ın yeryüzüne yayılmasını önlemeyi ana gaye edinmişse, Asr–ı Saadet’te de bu görevi şirkin başını çeken Ebu Lehep ve benzerleri yapmıştır.
Aynen bugün olduğu gibi, İslam’ın yayılmasını önlemek, Hz. Peygambere engel olmak için Ebu Lehep ve avanesi, Mekke’nin civarında ikamet eden “ehl–i kitap” kabilelerle diyalog içindeydiler. Alın bakın İslam tarihine.
Bir de şunu yapın.
Girin google’ye. Ve yazın “millionen gegen Mohammed.” Karşınıza şöyle bir Almanca metin çıkacak; "Der Vatikan will weltweit die Ausbreitung des İslam stoppen. Eine kaum bekannte Organisation gibt dafür Riesensummen aus." (inşallah imlası yoktur. Sonra bir Alamanca bilene bunu tercüme ettirin.
Bulamazsanız ben tercüme ettirmiştim, onunla iktifa edin: “Vatikan, İslam’ın dünya üzerinde yayılmasını durdurmak istiyor. Tanınmış büyük bir teşkilat bu uğurda büyük harcamalar yapıyor.”
Bu büyük teşkilatı siz büyük bir cemaat olarak da tercüme edebilirsiniz.
Anladınız mı papalık misyonunu?
Ebu Lehep’in misyonu gibi. Hatta daha da etkili.
Dinlerarası diyalogun İslam’a duble ihaneti var.
Bir; Müslümanları Hıristiyan yapmak/Hıristiyan muhibbi yapmak.
İki; Bu dinden İslam’a girmeyi düşünenlere “sakın ha! Sizin dininiz de hak, ne farkı var İslam’dan” telkinini yapıp Müslüman olmalarını önlemek.
Tahmin mi?
Olaya bizzat şahit olan anlattı.
Müslüman zekatıyla kurulan bir okula bu niyetle giden bir İsevî çifte, işte yukarıdaki cümlenin aynısı söylenmiş ve Müslüman olmaları engellenmiş.
Olaya şahit olanın ifadesi.
Bize gönderdikleri e–mail’lerde bugünkü Hıristiyanlığın da hak olduğunu savunanlar kalkıp bunu yalanlarsa kendilerini yalanlamış olacaklarını ifade edeyim.
Aynı anda yeryüzünde iki hak din olursa tabi ki birinden diğerine geçmeye ne gerek var.
Halk otobüsünden belediye otobüsüne geçmeye benzemez bu.
Tam bir “ahir zaman” süreci yaşıyoruz.
Allah sonumuzu hayretsin!
 

MehmetSanli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ara 2008
Mesajlar
213
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
S.A. Allah bu kafirlere firsat vermesin. Bizim uzerimize cok gorevler dusuyor. Bunlardan bir tanesi cevremizden baslayarak herkesi uyarmak. Dinimizi ogrenme ve ogretmede daha fazla gayret gostermek.Bu misyonerler dini zayif kisileri hedefliyorlar. Mesala uzak doguda cok faaliyet gosteriyorlar. Ozellikle CIN ve Taiwan gibi yerlerde. Burda cogu insan fakir. Onlara yemek icecek ve giyim yardimi yapiyorlar. Hatta bazen para yardimi bile yapiyorlarmis. Daha sonra yanlarina cekiyorlar. Cok uyanik olmamiz kazim
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt