Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

------Hâl Dili------ (1 Kullanıcı)

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Salih Amel

İrşad kutuplarımızdan Seyyid Abdülhakim Hüseynî k.s. hazretleri şöyle buyurur:

“Her türlü haramı yapmaya, her türlü günahı işlemeye müsait iken, her kim bunlardan, Allah’ın razı olmadığı işlerden kendini muhafaza eder, nefsinin yönünü Allah’a çevirir ve onu salih amellere, namaza, oruca, Allah’ın hoşlandığı şeylere yöneltirse, O’nun yanında çok ama çok makbul olur! Alemlerin Rabbi böyle bir yönelişten ne kadar da hoşnut olur! Gerçek manada mücahit böyle kimselerdir. Allah yanında makbul, Allah indinde pehlivan böyleleridir.”

Her Şeyi Allah’tan Bilmek

Şeyh Sadî Şirazî k.s. şöyle der:

“Kaza ve kader Allah’tandır. Görünen sebeplere güvenmek körlüktür. O dilemedikten sonra vesileler bir işe yaramaz.

Allah Tealâ balda şifa yaratmıştır ama her derde deva olacak kadar değil. Balın şifası yaşayanlar içindir; ölecek hastaya bir çare olamaz, çünkü ecelin ilacı yoktur. Otlar da devadır ama ölümcül hastaya değil.

Daha yaşaması mukadder olan kimse ilaçtan bir fayda görür. Yoksa göç emrini almış olana ne ilaçtan vefa ne baldan şifa vardır.”

Rabbanî Alim

Büyük arif Bayezid-i Bistamî k.s. şöyle der:

“Kitapta yazılanları ezberleyen kimse hakikatte alim değildir; çünkü ezberlediğini unuttuğu zaman cahil olur. Gerçek ilim sahibi ezber yapmadan ve ders okumadan ilmini dilediği an yüce Rabbinden alır Kendine ledün ilmi verilir. Bu mertebeye ulaşan kimseye ise âlim-i rabbanî denir.”

Niyeti Arındırmak

Mevlâna Halid k.s hazretleri Hak Tealâ’nın rızasını talep edenlerin öncelikle şunlara dikkat etmesi gerektiğini söyler ve şöyle buyurur:

“Her şeyden önce ve bütün işlerde yapılması gereken en lüzumlu şey, niyet ve ihlâsın düzeltilmesidir. Çünkü istenilen bir şeyi elden kaçırmamak için, Allah Tealâ’ya olan yakınlığın uzaklığa, rızasının gazaba dönüşmemesi için mutlaka niyetin düzeltilmesi, kötü düşüncelerden arındırılması ve ihlâs sahibi olunması gerekir.”
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Gerçek Hürriyet

İmam Şa‘rânî k.s. hazretleri şöyle der:

“Sen oruç, namaz, hac ve diğer farzları mükemmel bir şekilde, layıkıyla yerine getirdiğin vakit bu farz ibadetler senin nefsinden kurtulup gerçek hürriyete sahip olmanı sağlar. Çünkü Allah Tealâ ancak farz kıldığı, emrettiği şeylerin yerine getirilmesi durumunda kullarından razı olur. Bu sebeple Allah Tealâ’nın farz kıldığı şeyleri yapmamak, gevşeklik göstermek kulların başını eğer, nefsini zelil eder ve onları eşyaya köle yapar.”

Kim Samimi?

İkinci bin yılın yenileyicisi İmam Rabbanî k.s. şöyle buyurur:

“Şeklen namaz kılan, oruç tutan çok kimse vardır; fakat İslâm’ın koyduğu sınırları gözeten, haram ve şüpheli şeylerden sakınan takva sahibi kimseler pek azdır. Haklı ile haksız, samimi olan ile samimi olmayanın arasını ayıran ölçü, işte bu takva ve sakınma, yüce Allah’tan gerçek manada korkma, saygı duyma halidir.”

Yağmur Damlası

Şeyh Sadî Şirazî k.s. şöyle buyurur:

“Ey insan! Yüce Mevlâ seni topraktan yarattı; sen de toprak gibi alçak gönüllü ol. Sana büyüklenme yaraşmaz. Yüzünü alçak tut, baş kaldırma, hırsa kapılma, dünyayı yakma. Madem ki Allah seni topraktan var etmiş; ateşe benzeme. Ateşin mizacı kibir ve gururdur. Ateş vaktiyle başını dik tutup kibirlenirken toprak acz ve tevazu gösterdi. Onun için ondan mel’un şeytanlar yaratıldı, topraktan ise şerefli insan yaratıldı.

Bak bu konuda bir örnek vereyim: Buluttan denize bir damla düştü. Damla denizin genişliğini görünce utandı, kendinin hiçbir kıymeti olmadığını sandı ve ‘Denizin olduğu yerde ben ne oluyorum? Doğrusu o varken ben yokum.’ dedi.

Damla kendisini böyle hor görünce bir sedef onu yuttu, sulara karışıp telef olmadı. Sedef onu bağrına basarak naz ile besledi, felek onun işini öyle güzel yürüttü ki, padişahların taçlarına layık çok kıymetli iri bir inci oldu.

Damla alçak gönüllülüğü sayesinde çok değer kazandı, yokluk kapısını çaldığı için varlık buldu.”
 

gülnisa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
11,851
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
50
selamunaleykum güzel kardeşim
emeğine sağlık
gönlümz nasıl rahat olabilir?
cevap burda gizli aslında
aslında gizli de değil acık bir şekilde
biz rabbimizn emir ve yasaklarına uyarsak
iki cihanda da feraha ereriz
:)
özetle bu
ve bunn içinde vakit kaybetmeden bunları yerine getirmelıyiz
allaha emanet ol canım
cok mutlu kal
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
selamunaleykum güzel kardeşim
emeğine sağlık
gönlümz nasıl rahat olabilir?
cevap burda gizli aslında
aslında gizli de değil acık bir şekilde
biz rabbimizn emir ve yasaklarına uyarsak
iki cihanda da feraha ereriz
:)
özetle bu
ve bunn içinde vakit kaybetmeden bunları yerine getirmelıyiz
allaha emanet ol canım
cok mutlu kal

Ve aleykümselam canım benim..
Rabbim razı olsun gözlerine sağlık çok teşekkür ederim bu güzel yorumun için..
Haklısın canım benim..Rabbim doğru yoldan saptırmasın cümlemizi..Amin
Allaha emanet ol
selam ve dua ile...
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Gerçek Tasavvuf Nedir?

Şam’daki tasavvuf büyüklerinden birine, “Gerçek tasavvuf nedir?” diye sordular, o da şöyle cevap verdi:
“Bizden önceki dervişlerin hali idi ve şöyleydi: Görünüşte dağınık görünseler bile, manen toplu ve birlik idiler. Zamanımızın sufileri ise görünüşte toplu, hakikatte ise dağınıktırlar.”

Eğer ikide bir gönlün başka yerlere gidiyorsa, yalnızlıkta bile huzur bulamazsın. Allah Tealâ’nın dışındaki şeyleri gönlünden çıkardınsa, dünya işleriyle uğraşırken bile O’nunla baş başa sayılırsın.

Pusula

Büyük arif İmam Kuşeyrî k.s. hazretleri manevi yola adım atan bir müridin ilk olarak sadık ve samimi olması gerektiğini ve alacağı terbiyenin sağlam bir temel üzere kurulması için bunun şart olduğunu söyler ve
şöyle der:

“Bu konuda bu yolun büyükleri şöyle demişlerdir:

– Bu yola girenler ancak işin temeli olan usulleri zayi ettikleri için Hakk’a ulaşmaktan mahrum oldular.

Üstadım Ebu Ali Dekkâk k.s. hazretlerinin şöyle dediğini işittim:

– Bu yola giren müride, başlangıçta şunlar gerekir:

Kendisi ile Allah Tealâ arasındaki itikadı düzeltmek, sağlam bir inanca sahip olmak,

Boş zan ve şüphelerden arınmış, saf bir kalbe sahip olmak,

Sapkınlık ve bid‘atlardan uzak durmak,

Sağlam delillere dayalı ilimle amel etmek.”
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Bu Yolda İlerlemek

İmam-ı Rabbanî k.s. şöyle buyuruyor:

“Tasavvuf yolunda ilerlemek isteyen kimsenin şunları yapması gerekir:

Öncelikle hak ehlinin görüşlerine uygun olarak akidesini (inanç esaslarını) düzeltmeli.

Fıkıh hükümlerini (ilmihal bilgilerini) öğrenmeli.

Sonra ilmin gerektirdiği şekilde amel etmeli.

Bütün bunları yerine getirdikten sonra tüm vakitlerini Allah Tealâ’yı zikir ile geçirmelidir. Bu zikri, kâmil ve mükemmil bir mürşitten almış olması şarttır. Çünkü eksik olan (ehil olmayan) kimse kemale erdiremez. (İmam Rabbânî, Mektubat)

Nefse Yumuşak Davranmak mı?

Bir gün Atâ Selimî rh.a. Hazretlerine:

– Nefsinize karşı niçin yumuşak davranmıyorsunuz, diye sorulur.

Atâ Selimî rh.a. şöyle cevap verir:

– Ölüm omuzlarımda, kabir evim olmuş iken, cehennem önümde ve yüce Rabbimin bana nasıl muamele edeceğini bilmiyor iken, nefsime yumuşak davranmamı, amel işlemeyi azaltmamı mı istiyorsunuz? (Beyhakî, Zühdü’l-Kebîr)
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,120
Tepki puanı
8,195
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Esselamünaleykum...

Esselamünaleykum...

Nefse Yumuşak Davranmak mı?

Bir gün Atâ Selimî rh.a. Hazretlerine:

– Nefsinize karşı niçin yumuşak davranmıyorsunuz, diye sorulur.

Atâ Selimî rh.a. şöyle cevap verir:

Ölüm omuzlarımda, kabir evim olmuş iken, cehennem önümde ve yüce Rabbimin bana nasıl muamele edeceğini bilmiyor iken, nefsime yumuşak davranmamı, amel işlemeyi azaltmamı mı istiyorsunuz?

(Beyhakî, Zühdü’l-Kebîr)

Bu faydalı paylaşımınız için Allah CC. razı olsun GÜL Kardeşim...
Allaha emanet olunuz...
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Nefse Yumuşak Davranmak mı?

Bir gün Atâ Selimî rh.a. Hazretlerine:

– Nefsinize karşı niçin yumuşak davranmıyorsunuz, diye sorulur.

Atâ Selimî rh.a. şöyle cevap verir:

Ölüm omuzlarımda, kabir evim olmuş iken, cehennem önümde ve yüce Rabbimin bana nasıl muamele edeceğini bilmiyor iken, nefsime yumuşak davranmamı, amel işlemeyi azaltmamı mı istiyorsunuz?

(Beyhakî, Zühdü’l-Kebîr)

Bu faydalı paylaşımınız için Allah CC. razı olsun GÜL Kardeşim...
Allaha emanet olunuz...

Ve aleykümselam kıymetli abim
Allah c.c. cümlemizden razı olsun inşaALLAH, gözlerinize sağlık..
Az da olsa faydalı olabiliyorsak ne mutlu bizlere..
Allaha emanet olun abim
selam ve dua ile...
 

merve09

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Kas 2009
Mesajlar
18
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
hepinizden Allah razı olsun bu paylaşımlar için çok teşekkürler
 

erdal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Nis 2006
Mesajlar
3,212
Tepki puanı
1
Puanları
38

“Her şeyden önce ve bütün işlerde yapılması gereken en lüzumlu şey, niyet ve ihlâsın düzeltilmesidir. Çünkü istenilen bir şeyi elden kaçırmamak için, Allah Tealâ’ya olan yakınlığın uzaklığa, rızasının gazaba dönüşmemesi için mutlaka niyetin düzeltilmesi, kötü düşüncelerden arındırılması ve ihlâs sahibi olunması gerekir.”


En gerekli olan niyet ve ihlasımızın düzeltme gayretlerimize Rabbimiz keremiyle lütfetsin İnşaAllah. Bize acısın ve bizlere sırat-ı müstakimden ayırmasın.

selametle kalınız Gülsengül Kardeşimiz...
Allah'a c.c emanet olunuz.....
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Aldatırken Aldanmak

Şeyh Sadî Şirazî k.s. anlatıyor:

Bir gün henüz âkil baliğ olmamış bir çocuk niyet edip oruç tutmaya başlar. Yüz türlü sıkıntı ile kuşluk vaktine kadar sabreder. Çocuğun annesi babası rahatça orucunu tutması için o gün çocuğu okula göndermez. Annesi şefkatle kucaklar öper, babası okşar. Çocuğa bir takım ödüller verip yüzüne karşı överler.

Fakat öğle olunca açlık ve susuzluk çocuğun canına tak eder. Kendi kendine, “Akşama daha çok vakit var, bir iki lokma yesem annemle babamın nereden haberi olacak?” diye düşünür.

Böylece anne babasına yaranmak için oruçluymuş gibi görünür ama gizlice orucunu bozar, bir şeyler yer.

Şayet sen, Allah’ın seni gördüğünü bilip O’ndan korkmadıktan sonra namazı abdestsiz olarak kılsan kim nereden bilecek?

Çocuk buluğ çağına girmediği için orucu anne babasına hoş görünmek için tutmuş olabilir. Ancak gösteriş için ibadet yapan yaşı olgun bir kimse bu çocuktan daha cahildir. Gösteriş için, dindar görünmek için kılınan namaz ve yapılan ibadet cehennem kapısının anahtarıdır.

Şayet tuttuğun yol Allah’tan başkasına gidiyorsa, yarın senin seccadeni cehenneme sererler.

İlimle Övünmek

Bir gün Abdullah b. Muhammed Razî k.s. hazretlerine sorarlar:

- Bu insanlar ayıp ve kusurlarını biliyorlar ama doğru yola dönmüyorlar. Bunun sebebi nedir?
Hazret şu cevabı verir:

- Çünkü onlar, birbirlerine karşı bildikleriyle övünmekle meşguller. Bildikleriyle amel etmek için uğraşmıyorlar. Dışları ile meşguller ama iç alemleriyle hiç ilgilenmiyorlar. Bu sebeple de Allah onların kalplerini kör etmiş ve azalarını ibadete karşı bağlamıştır.”
 

AZADKARAYEV

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Kas 2009
Mesajlar
8
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Dualarim ve isteklerim hep allahin rizasin kazanmak için bazen çok büyük sinavlardan geçiyorum bazen sarsiliyorum ama allah sizden ve sizin gibilerden razi olsun inşallah samimi oldukça insan niyetlerinde allahin izniyle herşeyi başarir allah razil olsun
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
hepinizden Allah razı olsun bu paylaşımlar için çok teşekkürler
Rabbim cümlemizden razı olsun güzel kardeşim
Ben teşekkür ederim vakit ayırıp okuduğunuz için gözlerinize sağlık
Allaha emanet olun
selametle..


“Her şeyden önce ve bütün işlerde yapılması gereken en lüzumlu şey, niyet ve ihlâsın düzeltilmesidir. Çünkü istenilen bir şeyi elden kaçırmamak için, Allah Tealâ’ya olan yakınlığın uzaklığa, rızasının gazaba dönüşmemesi için mutlaka niyetin düzeltilmesi, kötü düşüncelerden arındırılması ve ihlâs sahibi olunması gerekir.”


En gerekli olan niyet ve ihlasımızın düzeltme gayretlerimize Rabbimiz keremiyle lütfetsin İnşaAllah. Bize acısın ve bizlere sırat-ı müstakimden ayırmasın.

selametle kalınız Gülsengül Kardeşimiz...
Allah'a c.c emanet olunuz.....

Amin inşaALLAH değerli abimiz
Teşekkür ederim vakit ayırıp okuduğunuz için , gözlerinize sağlık..
Allaha emanet olunuz
selam ve dua ile...
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Dualarim ve isteklerim hep Allahin rizasin kazanmak için bazen çok büyük sinavlardan geçiyorum bazen sarsiliyorum ama Allah sizden ve sizin gibilerden razi olsun inşallah samimi oldukça insan niyetlerinde Allahin izniyle herşeyi başarir Allah razi olsun

Amin inşaALLAH kardeşim
Öncelikle sitemize hoşgeldiniz üyeliğiniz hayırlı ve daim olsun..
Rabbim cümlemizden razı olsun , gözlerinize sağlık..
Bu dünya imtihan dünyası hepimiz farklı bir sınavdan geçiyoruz, Rabbim yardımcımız olsun sonumuzu hayırlı eylesin..
Allaha emanet olun
selam ve dua ile...
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Zanna Teslim Olmadan

Hicrî on üçüncü asrın müceddidi olarak bilinen ve sâdât-ı kirâmın büyüklerinden Mevlâna Halid Bağdadî k.s. anlatıyor:

Bir mürşit müritlerden birinden, gidip odasını açmasını ve düzenleyip hazırlamasını ister. Bir de kadınlar tarafında bulunan şu şekilde elbisesi olan bir hanımı çağırmasını emreder ve der ki:

– Ben odaya girdiğim zaman o hanımı da odaya al, kapıyı üzerimize kapat. Bir saat boyunca da içeriye kimseyi alma. Bir saat sonra kapıyı açabilirsin, der.

Mürit mürşidinin bütün dediklerini harfiyen yerine getirir. Nihayet kadın odadan çıkar. Mürşit, müridinin kalben bağlılığının devam ettiğini ve feyz talep eder halde huzurunda durduğunu görür ve der ki:

– Benim bu halimi gördükten sonra ne diye huzurumda duruyor, benden hâlâ feyz talep ediyorsun? Sence benim maneviyatımda bir şey kalmış mıdır?

Mürit:

– Evet. Önceki gibi sizden yine feyz alıyorum ve inanıyorum ki sizin yaptıklarınızda mutlaka bir hikmet var. Buna da her an şahit oluyorum. Çünkü sizden aynı tesir ve tasarrufu görüyorum, der.

Bu teslimiyet mürşidin hoşuna gider. Müridine o kadını bulup kim olduğunu sormasını emreder. O da hemen gider ve o hanıma kim olduğunu sorar. Hanım der ki:

– Ben mürşidinin kız kardeşiyim. Kardeşimi ziyaret etmek için gelmiştim ve onunla yalnız görüşmem gereken bir mesele vardı.

İslâm Terazisi

Alimlerden Ali el-Havvas rh.a şöyle buyurur:

Tasavvuf yolu, altının sarraf elinde işlenmesi gibi Kur’an ve Sünnet’e uygun olarak işlenmiş ve düzenlenmiştir. Çünkü bu yolda olanlar, bütün hareketlerinde din terazisiyle ölçülmüş salih niyetler taşırlar. Bunu ancak İslâmî ilimlerde derin bilgi sahibi olan kimseler bilir.

Yolun Esasları

Sâdât-ı Kiram’ın büyüklerinden Mevlâna Halid Bağdadî k.s. bir mektubunda şöyle der:

Tasavvuf yolu, Allah’a ulaşma yoludur. Bu yol Allah Tealâ’nın rızasını ve Peygamber Efendimiz’in sevgi ve ahlâkını kazandırır. Manen yükselmeye vesile olur. Bu yolun esasları şunlardır:

Kurtuluşa eren topluluk olan Ehl-i Sünnet inancına sahip olmak ve ona sıkıca sarılmak,

Azimetleri tam bir titizlikle, ısrarla ve büyük bir kararlılıkla yapmak, mecbur kalmadıkça ruhsatlardan kaçınmak,

Devamlı Allah Tealâ’ya yönelmek ve O’nun bizi kontrol ettiğini düşünmek,

Dünyanın süsünden, hatta Allah Tealâ’dan başka her şeyden yüz çevirmek, bunların sevgisini kalbe koymamak.

Bir de hadis-i şerifte “ihsan” diye tabir edilen, Allah Tealâ’yı görüyormuş gibi kulluk etmeyi ve O’nunla beraber olmayı alışkanlık haline getirmektir. Nitekim hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:

“İhsan, Allah’ı görüyor gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen O’nu görmüyorsan da şüphesiz O seni görüyor.” (Buharî, Müslim)
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Dünya Bir Deniz

Lokman a.s. bir gün oğluna şöyle nasihat eder:

– Yavrucuğum! Dünya derin bir denizdir. Şüphesiz bu denizde çok insan boğulmuştur. Bu sebeple, bu dünya denizinde bineceğin gemi takva, geminin yükü Allah Tealâ’ya iman, yelkeni de Allah Tealâ’ya tevekkül olsun. Bu söylediklerime dikkat edersen umulur ki kurtuluşa erersin. Zira senin için bundan başka kurtuluş yolu görmüyorum.

(Mükâşefetü’l-Kulûb)

Öğrendiğini Hayata Geçir

Büyük alim İmam Kuşeyrî k.s. hicrî ikinci yüzyılda Horasan ve Irak taraflarında yetişen, evliyanın büyüklerinden Davud Taî k.s.’yi tasavvuf yoluna sevk edenin İmam-ı Azam Ebu Hanîfe rh.a. olduğunu zikreder ve şöyle der:

Davud Taî, İmam-ı Azam’ın meclisine devam ederdi. Bir gün İmam-ı Azam rh.a kendisine künyesi ile hitap ederek:

– Ebu Süleyman! Araç olan ilmi yeterince öğrendik, dedi. Davud Taî:

– Bundan sonra ne yapmam gerekiyor, diye sordu: İmam-ı Azam rh.a:

– Öğrendiğin ilimle amel et, buyurdu.

(İmam Kuşeyrî, Risâle)

Üç Kimse

Tâbiînin (sahabilerden sonraki neslin) tanınmışlarından büyük velî, Ebu Bekir Abdullah b. Müzenî rh.a şöyle der:
“Allah Tealâ üç kimseyi sever. Bunlar az yiyen, az uyuyan ve çok salih amel edip az istirahat eden kimselerdir.”

(İmam Gazalî, İhyâu-Ulûmi’d-Dîn)
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
İslâm Neden Zayıflar?

Büyük âlim Muhammed b. Fazl rh.a. şöyle der:

“İslâm’ın zayıflamasına şu dört sınıf insan sebep olmuştur:

1. Bildikleri ile amel etmeyenler,
2. Bilmedikleri şeyler ile amel edenler,
3. Bilmediklerini öğrenmeyenler,
4. İnsanların ilim öğrenmesine engel olan kimseler.


Ezanın Manası

Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşayan büyük veli ve alim Abdurrahman-ı Tâğî k.s. anlatıyor:
Gavs-ı Hizanî k.s. bize ezanın manasını ve işitildiği vakit şöyle düşünmek gerektiğini öğretti.

Allahu Ekber: Allah ibadet ve taata ihtiyacı olmaktan yücedir.

Eşhedü en lâ ilâhe illallah: O’ndan başka ibadete layık yoktur.

Eşhedü enne Muhammeden Rasullullah: Peygamberlerin dediği haktır ki, namaz kılmak farzdır. Kul için kıldığı namazın sevabı vardır. Bırakınca ise acıklı bir azap ve büyük mahrumiyet vardır.

Hayye ale’s-salâh: Namaza gel ki o büyük sevaba kavuşasın.

Hayye alel-felâh: Namaza gel ki acıklı azaptan kurtulasın.

Ezanın bu kısmında şöyle demek gerekir: “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh”. Yani, yüce Allah’tan başka itaat etmeye, azaptan kurtulmaya yardım eden yoktur.

Müezzinin tekrar “Allahu Ekber” demesi, yani Allah senin ibadetine muhtaç olmaktan yücedir, eğer dinleyiciyi biraz gevşekliğe sevk ederse de...

Lâ ilâhe illallah sözü; yani ibadete lâyık olan yalnız Allah’tır. O seni azaptan kurtaracaktır. İşte bu güzel söz gevşekliği giderir.


İlk Gerekenler

Tasavvuf yolunun büyüklerinden İmam Kuşeyrî k.s. şöyle der:

“Üstadım Ebu Ali Dekkâk hazretlerinin şöyle dediğini işittim: ‘Tasavvuf yoluna yeni giren müride ilk önce şunlar gereklidir:

Allah Tealâ’ya karşı sağlam bir itikat, kötü zan ve şüphelerden arınmış bir kalp, sapkınlıktan ve bid’atlardan uzak durmak, sağlam delillere dayalı salih amel.”
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Allah Rızasına Giden Yol

Bir gün Bayezid Bistamî k.s Hazretleri’ne Allah Tealâ’ya ulaşmanın yolları soruldu.Hazret şöyle cevap verdi:

“Allah Tealâ’ya ulaşmak, O’nun emirlerine gerçek manada sarılmak ve bütün hallerde ihlâslı olmakla beraber doğruluktan ayrılmamakla mümkündür.” (Asım İbrahim Keyyâlî, Tezhibü’l-Mevâhibi’s-Sermediyye)

Hesap Duygusu

Bir gün Seyyid Ahmed Rufaî k.s. yardıma muhtaç bir köpek gördü. İnsanlar onu kovuyordu. O ise köpeği alıp oradan uzak bir yere götürdü ve onun için bir gölgelik yaptı. Köpek iyileşinceye kadar yedirdi içirdi ve tedavi etmek için uğraştı. İyi olunca da sıcak suyla yıkadı ve kendi beldesine götürdü.

– Bu köpeğe niçin bu kadar önem veriyorsun, bunun hikmeti nedir, diye sordular. Hazret şöyle cevap verdi:

– O köpeğe iyilik etmeseydim, Allah Tealâ’nın beni hesaba çekmesinden ve bana “Kalbinde mahlukuma karşı hiç merhamet yok mu?” diye sormasından korktum. (İmam Şa’rânî, el-Envârü’l-Kudsiyye)

Kulluğun Temeli

Tasavvufun büyüklerinden İmam Gazalî k.s. Hazretleri şöyle der:

“Kulluğun temeli üç şeydir:

1. İslâm’ın belirlediği hükümlere uymak,

2. Allah Tealâ’nın takdirine razı olmak,

3. Allah Tealâ’nın rızasını kazanma yolunda, nefsin arzu ve isteklerini terk etmek.” (İmam Gazalî, Eyyühe’l-Veled)

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt