Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Güzel Gören Güzel Düşünür... (1 Kullanıcı)

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
...

...

BİSMİLLAH herşeyin başıdır...
ALLAH için ver...
ALLAH için al...
ALLAH için işle...
Vesselam...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
...

...

Ramazan’ın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden kurtuluştur.

Cennetteki güzel köşkler, sözü hoş, selamı çok, yemek yediren, oruca devam eden ve gece namazı kılan kimselere verilir.
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Selamünaleykum...

Selamünaleykum...

Dostunu çok sev ama birgün düşman olabileceğini unutma...
Düşmanına buğzet ama birgün dost olabileceğini unutma...
:a12:
 

-Ammar Bin Yasir-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2007
Mesajlar
4,864
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
36
[ı]selamun aleyküm kardeşim rabbimiz kalbimize gönlümüze tesirini nasip eylesin...[/ı]
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
...

...

20 Cent (Kuruş)

Londra'daki camii'ye yeni bir imam gönderilmiş.
Adam şehire gitmek için hep aynı otobüse biniyor ve çoğu zaman aynı şöföre rastlıyormuş.

Bir gün, bilet alırken şöför yanlışlıkla 20 cent(kuruş) fazla vermiş.
İmam yanlışlığı oturunca, parasını sayınca fark etmiş.
Kendi kendine düşünüyormus "20 centi(kuruşu) geri versem mi şöföre?"...
Ama içinden bir ses diyormuş ki "çok gülünç bir para, ve şöförün umrunda değil.
Otobüs şirketi çok para kazanıyor zaten... sadece 20 centi(kuruş) onlara zarara sokmaz."
Ve bu parayı saklayabilir ve bana Allahtan gelen bir hediye gibi düşünebilirim...

İnecegi durağa gelince, imam kalkmış ve fikrini değiştirmiş, inmeden önce şöförün yanına gitmiş, 20 centi(kuruşu) geri vermiş ve demiş ki :
"Paranın üstünü fazla verdiniz."

Şöför gülümsemiş ve demiş ki :
"Siz cami'nin yeni imamısınız değil mi?
Aslında uzun zamandır sizi caminizde ziyaret etmek istiyordum, islamı öğrenmek için, ve bilerek size fazla para verdim nasıl tepki vereceğinizi gömek istedim."

İnerken imam artık bacaklarını hissetmiyormuş, yere yığılacakmış, bir direğe tutunmuş ve kendine gelmeye çalışmış, gözlerinden yaşlar dökülerek gökyüzüne ellerini açarak bakmış ve demiş ki:

"Allahım az daha dinimi,İslamı 20 kuruşa satıyordum!. .."
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
...

...

mdfloral11topdf5.jpg
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Selamünaleykum...

Selamünaleykum...

hadis.jpg
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Selamünaleykum...

Selamünaleykum...

kelebekvz6.png

Allahım!
Senin her yarattığın güzel...
Ne güzel yaratmışsın Rabbim!
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
aleykum selam abi ...
*nasıl görmek istersen öyle bakarsın .* çok beğendigim bu hikayecik konunuza uygun olur diye düşündüm .. . hayırlı sabahlar ALLAH 'a emanet olunuz ..
selam ve dua ile


İki yatak ve hayat ile ölüm arasındaki çizgide yaşamdan yana kalmaya çalışan iki kalp hastası...



yataklardan biri pencere önünde, diğeri duvar dibinde... pencere kenarındaki sabahtan akşama kadar, pencereden dışarıya bakıp seyrettiklerini duvar dibinde bir şey görmeyen, aynı kaderi paylaşan hasta arkadaşına anlatıyor:


"-bugün deniz dünden daha durgun... rüzgar hafif esiyor olmalı... beyaz yelkenliler denizde belli belirsiz ilerliyor, kuğu gibi süzülüyorlar... park mı?... ha, park henüz tenha. salıncakların ikisi dolu, ikisi boş... geçen haftaki sevgililer yine geldiler. hep el-eleler... bir sıraya oturdular. gözlerini birbirlerinden ayırmıyorlar. erkek bilgiç tavırla birşeyler anlatıyor. nekadar da bir birlerine yakışıyorlar... ah kardeşim görmelisin. erguvanlar bugün çıldırmış... öyle bir çiçek açmışlar ki etraf mora boyanmış... erikler desen keza, tepeden tırnağa beyazlar giyinmiş, gelinler gibi. işte parkın neşesi çocuklar geldi. ellerinde rengarenk uçurtmalar, balonlar... umutlarını göğe uçuruyorlar. bugün martıların keyfine diyecek yok. masmavi denizin üzerinde gösteri uçuşu yapıyorlar. arada bir suya şöyle bir dokunup günlük yiyeceklerini topluyorlar"...
Bu böyle hergün sürüp giderken, her gördüğünü anlatıp dururken ansızın yeni bir kalp krizi geçirir pencere yanındaki adam... duvar dibindeki düğmeye bassa doktoru çağırabilir ve belkide arkadaşı kurtulabilir ama... ama yapmıyor işte.

şeytan karışıyor işe. arkadaşı ölürse pencere kenarı boşalacak ve kendisi oraya geçecek. bugüne kadar kulaklarıyla duyduklarını gözleriyle de görecek ve duvar dibindeki düğmeye basmaz ve arkadaşı ölür. ertesi gün duvar dibindekini yatağından pencere kenarındaki yatağa taşırlar. beklediği an gelmiştir artık. yattığı yerden pencereden dışarıya bakar ve karsisinda beklenen civil civil manzaranin aksine sadece DUVAR gorur...



 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
...

...

aleykum selam abi ...
*nasıl görmek istersen öyle bakarsın .* çok beğendigim bu hikayecik konunuza uygun olur diye düşündüm .. . hayırlı sabahlar ALLAH 'a emanet olunuz ..
selam ve dua ile


İki yatak ve hayat ile ölüm arasındaki çizgide yaşamdan yana kalmaya çalışan iki kalp hastası...



yataklardan biri pencere önünde, diğeri duvar dibinde... pencere kenarındaki sabahtan akşama kadar, pencereden dışarıya bakıp seyrettiklerini duvar dibinde bir şey görmeyen, aynı kaderi paylaşan hasta arkadaşına anlatıyor:


"-bugün deniz dünden daha durgun... rüzgar hafif esiyor olmalı... beyaz yelkenliler denizde belli belirsiz ilerliyor, kuğu gibi süzülüyorlar... park mı?... ha, park henüz tenha. salıncakların ikisi dolu, ikisi boş... geçen haftaki sevgililer yine geldiler. hep el-eleler... bir sıraya oturdular. gözlerini birbirlerinden ayırmıyorlar. erkek bilgiç tavırla birşeyler anlatıyor. nekadar da bir birlerine yakışıyorlar... ah kardeşim görmelisin. erguvanlar bugün çıldırmış... öyle bir çiçek açmışlar ki etraf mora boyanmış... erikler desen keza, tepeden tırnağa beyazlar giyinmiş, gelinler gibi. işte parkın neşesi çocuklar geldi. ellerinde rengarenk uçurtmalar, balonlar... umutlarını göğe uçuruyorlar. bugün martıların keyfine diyecek yok. masmavi denizin üzerinde gösteri uçuşu yapıyorlar. arada bir suya şöyle bir dokunup günlük yiyeceklerini topluyorlar"...
Bu böyle hergün sürüp giderken, her gördüğünü anlatıp dururken ansızın yeni bir kalp krizi geçirir pencere yanındaki adam... duvar dibindeki düğmeye bassa doktoru çağırabilir ve belkide arkadaşı kurtulabilir ama... ama yapmıyor işte.

şeytan karışıyor işe. arkadaşı ölürse pencere kenarı boşalacak ve kendisi oraya geçecek. bugüne kadar kulaklarıyla duyduklarını gözleriyle de görecek ve duvar dibindeki düğmeye basmaz ve arkadaşı ölür. ertesi gün duvar dibindekini yatağından pencere kenarındaki yatağa taşırlar. beklediği an gelmiştir artık. yattığı yerden pencereden dışarıya bakar ve karsisinda beklenen civil civil manzaranin aksine sadece DUVAR gorur...




Allah razı olsun kardeşim...
Çok güzel bir kıssaydı...
Nasihat almak dileklerimle inşallah...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Kabağın Sahibi Vardır Elbet!

Vaktiyle bir derviş, nefisle mücadele makamının sonuna gelir.
Meşrebin usulünce bundan sonra her türlü süsten, gösterişten arınacak,
varlıktan vazgeçecektir.
Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür
süslerden arınması gereklidir.. .
Saç, sakal, bıyık, kas, ne varsa hepsinden. Derviş, usule uygun hareket
eder, soluğu berberde alır.
- Vur usturayı berber efendi, der.
Berber dervişin saçlarını kazımaya baslar. Derviş aynada kendini takip etmektedir.
Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır.
Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri.
Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:
- Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer.
Dervişlik bu... Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek. Kaideyi bozmaz derviş.
Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden. Berber mahcup, fakat korkmuştur.
Ses çıkaramaz.
Kabadayı koltuğa oturur, berber tıraşa baslar.
Fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder:
'Kabak aşağı, kabak yukarı.'

Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar.
Henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir. Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır.
Derken, iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına dalıverir.
Kabadayı oracığa yığılır, kalır.Ölmüştür. Görenler çığlığı basar.
Berber ise şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyarî sorar:
- Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?
Derviş mahzun, düşünceli cevap verir:
- Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki kabağında bir
sahibi vardi elbet !. O gücenmiş olmalı!


Hikâye böyle...
Ama hayat da böyle...
Ensemize, kafamıza vurup vurup dalga geçen sahte kabadayıların, kabağın da
bir sahibi olduğunu, bu sahibin de en affetmeyeceği şeyin kibir ve kul hakkı
yemek olduğunu unutmaya başlayanlar, koltuklarına, makamlarına, rantlarına
yapışanlar anlayacaklardır ...
Gününüz , ömrünüz güzel olsun...
Güzel görün güzel düşünün...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Selamünaleykum...

Selamünaleykum...

Güzel gören güzel düşünür...:a12::a12::a12:
Güzel düşünen hayatından lezzet alır...:a12::a12::a12:
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Esselamünaleykum...

Esselamünaleykum...

04wa6jn4d.jpg
 

gulum.se

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Nis 2009
Mesajlar
3,801
Tepki puanı
16
Puanları
38
Yaş
40
Kabağın Sahibi Vardır Elbet!

Vaktiyle bir derviş, nefisle mücadele makamının sonuna gelir.
Meşrebin usulünce bundan sonra her türlü süsten, gösterişten arınacak,
varlıktan vazgeçecektir.
Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür
süslerden arınması gereklidir.. .
Saç, sakal, bıyık, kas, ne varsa hepsinden. Derviş, usule uygun hareket
eder, soluğu berberde alır.
- Vur usturayı berber efendi, der.
Berber dervişin saçlarını kazımaya baslar. Derviş aynada kendini takip etmektedir.
Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır.
Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri.
Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:
- Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer.
Dervişlik bu... Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek. Kaideyi bozmaz derviş.
Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden. Berber mahcup, fakat korkmuştur.
Ses çıkaramaz.
Kabadayı koltuğa oturur, berber tıraşa baslar.
Fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder:
'Kabak aşağı, kabak yukarı.'

Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar.
Henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir. Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır.
Derken, iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına dalıverir.
Kabadayı oracığa yığılır, kalır.Ölmüştür. Görenler çığlığı basar.
Berber ise şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyarî sorar:
- Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?
Derviş mahzun, düşünceli cevap verir:
- Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki kabağında bir
sahibi vardi elbet !. O gücenmiş olmalı!


Hikâye böyle...
Ama hayat da böyle...
Ensemize, kafamıza vurup vurup dalga geçen sahte kabadayıların, kabağın da
bir sahibi olduğunu, bu sahibin de en affetmeyeceği şeyin kibir ve kul hakkı
yemek olduğunu unutmaya başlayanlar, koltuklarına, makamlarına, rantlarına
yapışanlar anlayacaklardır ...
Gününüz , ömrünüz güzel olsun...
Güzel görün güzel düşünün...

selamünm aleyküm mustafa abim...
allah c.c. razı olsun...
çok güzel ve ibretlik bir yazıymış...
çok begendim. evet allahımız var çok şükür...
selam ve dua ile..
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya

gülnisa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
11,851
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
50
selamunaleykum mavci
hayırlı sabahalar
emeğıne sağlık


hayat bu kısa bir yol
uzun sanıp da aldanma sakın
vakıt nakıttır derler unutma
zamanını iyi kullan,harcama
ölüm hergün biraz daha yakın
o halde
güzel gör herşeyı
güzel gören güzel düşünür
tıpkı mavci gibi:)

gülnisa
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Ve Aleykumselam...

Ve Aleykumselam...

selamunaleykum mavci
hayırlı sabahalar
emeğıne sağlık


hayat bu kısa bir yol
uzun sanıp da aldanma sakın
vakıt nakıttır derler unutma
zamanını iyi kullan,harcama
ölüm hergün biraz daha yakın
o halde
güzel gör herşeyı
güzel gören güzel düşünür
tıpkı mavci gibi:)

gülnisa

Allah CC. razı olsun değerli Hocam...
Güzel görüp güzel düşünmek ne güzelll...
İnşallah BİR GÜN HERKES GÜZEL GÖRÜR GÜZEL DÜŞÜNÜR...:a15:
Allaha emanet olun hocam...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Esselamünaleykum...Hayırlı Cumalar...

Esselamünaleykum...Hayırlı Cumalar...

Annelik Sınavı
Kadın, dört yaşındaki kızını yürüyüşe çıkarmıştı.
Küçük kız yerden bir şey aldı ve ağzına götürdü. Anne zamanında davrandı, onu elinden aldı ve bunu bir daha yapmamasını söyledi.
"Niye?" diye sordu küçük kız. Anne açıkladı:
"Çünkü o yerdeydi. Nereden geldiğini bilmiyorsun. Kirli ve muhtemelen mikroplu da..."
Küçük kız hayranlıkla annesine baktı. "Bu kadar çok şeyi nasıl biliyorsun anne? Çok akıllısın."
Anne bunu da kızına bir ders fırsatı bildi ve devam etti:
"Bütün anneler bunları bilir. Bunlar annelik sınavında vardır. Bilemezsen anne olmana izin vermezler."
Birkaç dakika öyle sessizce yürüdüler. Belli ki küçük kız annesinin söylediklerini düşünüyordu.
"Anladııım!" diye gülümsedi birden, "sınavı geçemezsen baba olursun."
Anne bu ilginç yoruma şaşkın ama mutlu, "kesinlikle" dedi, genişçe bir gülümsemeyle.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt