Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Güzel Gören Güzel Düşünür... (1 Kullanıcı)

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Karıncanın Hakkı...

Karıncanın Hakkı...


Güneşli bir sabah Topkapı Sarayı'nın avlusunda bulunan Has Oda'nın kapısı açıldı.
Uzun boylu genç bir adam arka bahçeye doğru ilerledi.
Adı Süleyman'dı. Devlet işlerinden vakit buldukça soluklanmak için böyle arka bahçeye çıkar, ağaçları, kuşları, denizi seyrederdi.

O gün deniz, ağaçlar sanki bir başka güzeldi. Yalnız ağaçlardan birkaç tanesinin yapraklarının buruştuğunu fark etti. Yanlarına yaklaştı, inceledi: ağaçların neden buruştuklarını anlamıştı. Karıncalar sarmıştı o güzelim dallarını. "Ağaçları ilaçlatmalı" diye düşündü. Böylece ağaçlar rahat bir nefes alacaklardı. Fakat biraz daha düşününce bu fikrin o kadar da iyi olmadığını anladı. Öyle ya! Karıncalar da can taşıyordu. İşin içinden çıkamayınca hocası Ebussuud'un odasına gitti. Ama hocası odada yoktu. Hemen oracıkta bulduğu kâğıt parçasına, aklına takılan soruyu yazdı:

"Meyve ağaçlarını sarınca karınca,
Günah var mı, karıncayı kırınca?"


Bir ara hocasının odasına tekrar uğradı. Yine yerinde yoktu. Ama rahlenin üzerine bırakmış olduğu kâğıdın üzerine kendi yazısı dışında bir şeylerin daha yazılmış olduğunu fark etti. Eline aldı, okudu. Yüzünde bir tebessüm belirdi.

Hocası Ebussuud efendi sorusunu cevaplamıştı:

"Yarın Hakk'ın divanına varınca
Süleyman'dan hakkın alır karınca"
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Bin Aynalı Ev...

Bin Aynalı Ev...

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde...
Develer tellal iken, pireler berber iken...
Ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken...

Çok uzak ülkelerden birinde bin aynalı bir ev varmış.
Küçük, mutlu bir köpecik bu evin ününü duymuş ve onu görmeye karar vermiş.
Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş ve bin aynalı evi bulmuş.
Merakla kulaklarını dikip, sevinçle kuyruğunu sallayarak evin açık kapısından içeri girmiş.
Girmiş ki, ne görsün: Evin içinde bin tane köpecik kulaklarını dikmiş ve ona sevinçle kuyruk sallamıyor muymuş!
Bu manzara küçük köpeciğin çok hoşuna gitmiş ve onlara genişçe gülümsemiş.
O da ne: O bin köpecik de ona geniş gülümsemelerle karşılık vermiş!
Küçük köpecik hava kararmadan yuvasına dönerken; "burayı çok sevdim, artık sık sık ziyaret edeceğim" diye düşünüp mutlu olmuş.

Oysa bu evin ününü sadece bizim küçük köpecik duymamış.
Bir başka köpecik daha varmış. Ama bu ikincisi, bizim birinci köpecik gibi halinden hoşnut olan bir köpek değilmiş.
O da az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş ve bin aynalı evi bulmuş.
Yorgun argın ve her zamanki keyifsiz haliyle başını içeri uzatmış.
Uzatmış ki ne görsün: Evin içinde bin tane tatsız tuzsuz, asık suratlı köpek gözlerini ona dikmiş, sinirli sinirli bakıyormuş.
Bu manzara bu ikinci köpeciğin hiç mi hiç hoşuna gitmemiş ve onlara hırlamış.
Hırlamış hırlamasına da, içerideki bin köpeğin de hep birden ona hırlayarak karşılık verdiğini görünce dehşete kapılmış.
Günü iyice berbat olmuş bir halde köyüne koşarken; "ne korkunç bir yer burası, bir daha semtine uğramam" diye düşünüp canı daha da sıkılmış.


Çevremizdeki her çehre bir aynadır.
Siz o aynalara baktığınızda ne çeşit yansımalar görüyorsunuz?
:)
 

gülnisa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
11,851
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
50

selamunaleykum guzel bakıp guzel goren mavcı
her daım bu yollarda yurumenı ısterım ınşaallah:)
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Ve Aleykumselam...

Ve Aleykumselam...


selamunaleykum guzel bakıp guzel goren mavcı
her daım bu yollarda yurumenı ısterım ınşaallah:)

Allah CC. bu güzel yollarda, kendi yolunda, beraber yürüyenlerden eylesin cümlemizi inşallah...:evet

Selam ve DUA ile...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Selamünaleykum...

Selamünaleykum...

Güzel gören Güzel Düşünen Forum Kardeşlerime...
Selam ve DUA ile...
:G:evet
lalezar1xv2.jpg
 

ayşe ikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Tem 2008
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Güzel Düşünen Mutlu Oluyor



Güzel görüp, güzel düşünmek başta hastalıklar olmak üzere bütün sıkıntılara iyimser bir bakış açısıyla bakmak, biyolojik açıdan daha rahat ve sağlıklı olmamızı sağlıyor.

Güzel düşünen insanın beyni morfin, seretonin, endorfin gibi mutluluk verici ve iyileştirici kimyasallar salgılıyor ve bu salgılar iyileşme yolunda yüzde 40–50 oranında daha faydalı olarak, hayattan zevk alma yolunda da bize hız kazandırıyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yüksek tansiyon, kronik yorgunluk sendromu, hafıza kayıpları, depresyon gibi birçok hastalıkta beynin kortizol gibi stres hormonlarının fazla salgılandığını, vücut gevşediğinde de salgılanan stres hormonlarının azaldığını belirtiyor...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Selamünaleykum...

Selamünaleykum...

Güzel Düşünen Mutlu Oluyor

Güzel görüp, güzel düşünmek başta hastalıklar olmak üzere bütün sıkıntılara iyimser bir bakış açısıyla bakmak, biyolojik açıdan daha rahat ve sağlıklı olmamızı sağlıyor.

Güzel düşünen insanın beyni morfin, seretonin, endorfin gibi mutluluk verici ve iyileştirici kimyasallar salgılıyor ve bu salgılar iyileşme yolunda yüzde 40–50 oranında daha faydalı olarak, hayattan zevk alma yolunda da bize hız kazandırıyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yüksek tansiyon, kronik yorgunluk sendromu, hafıza kayıpları, depresyon gibi birçok hastalıkta beynin kortizol gibi stres hormonlarının fazla salgılandığını, vücut gevşediğinde de salgılanan stres hormonlarının azaldığını belirtiyor...

Allah CC. Razı Olsun...
Katkılarınız için teşekkürler Güzel Gören Güzel Düşünen Kardeşim...
Selam ve DUA ile...
:evet:H
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
ÖNEMLİ​
: iki karpuz ......


bir koltuğa sığmaz...
:8;):D
 

aşure

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ocak 2008
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
çok anlamlı ve güzel hikayeler allah razı olsun sabah sabah içim açıldı.okadar çok kusurumuz varki aslında bunalrın farkındayız ama gel görki nefsimize daha çok yeniliyoruz.rabbim affetsin tüm mümin kardeşlerimi içindede beni.:G
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Selamünaleykum...

Selamünaleykum...

نعىمة;707424' Alıntı:
ÖNEMLİ​
: iki karpuz ......

bir koltuğa sığmaz...
:8;):D

Haklısın kardeşim...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Selamünaleykum...

Selamünaleykum...

çok anlamlı ve güzel hikayeler allah razı olsun sabah sabah içim açıldı.okadar çok kusurumuz varki aslında bunalrın farkındayız ama gel görki nefsimize daha çok yeniliyoruz.rabbim affetsin tüm mümin kardeşlerimi içindede beni.:G

Allah CC. cümlemizden razı olsun...
Bütün Dualarınıza gönülden AMİNNN...
:evet:evet
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Selamünaleykum...

Selamünaleykum...

Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle...

Selam ve DUA ile...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Selamünaleykum...

Selamünaleykum...

Allah CC. bugünümüzü dünden, yarınımızı bugünden GÜZEL ve HAYIRLI kılsın inşallah...
 

gülnisa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
11,851
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
50

Murat Han (III. Murat) o gün bir hoştur. Telaşeli görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister, sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil. Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:

- Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?

- Akşam garip bir rüya gördüm.

- Hayırdır inşallah.

- Hayır mı, şer mi öğreneceğiz.

- Nasıl yani?

- Hazırlan dışarı çıkıyoruz.

Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki padişah hâlâ gördüğü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri ve kararlı adımlarla Beyazıd’a çıkar, döner Vefa’ya. Zeyrek’ten aşağılara sallanır. Unkapanı civarlarında soluklanır. Etrafına daha bir dikkatli bakınır. İşte tam o sıra, orta yerde yatan bir ceset gözlerine batar. Sorarlar ‘Kimdir bu?’ Ahali ‘Aman hocam hiç bulaşma.’ derler, ‘Ayyaşın, meyhur’un biri işte!’

- Nereden biliyorsunuz?

- Müsaade et de bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz.

Komşular öfkelidir

Bir başkası tafsilata girer. ‘Biliyor musunuz?’ der, ‘Aslında iyi sanatkârdır. Azaplar Çarşısı’nda çalışır, nalının hasını yapar. Ancak kazandıklarını içkiye, fuhşa harcar. Hem şişe şişe şarap taşır evine, hem nerede namlı mimli kadın varsa takar peşine.’ Hele yaşlının biri çok öfkelidir:

‘İsterseniz komşulara sorun.’ der, ‘Sorun bakalım, onu bir kere olsun cemaatte gören olmuş mu?’

Hasılı mahalleli döner ardını gider. Bizim tebdil-i kıyafet mollalar kalırlar mı ortada. Tam vezir de toparlanıyordur ki padişah önünü keser.

- Nereye?

- Bilmem. Bu adamdan uzak durmayı yeğlersiniz sanırım.

- Millet bu, çeker gider. Kimseye bir şey diyemem. Ama biz gidemeyiz. Öyle veya böyle tebaamızdır. Defnini tamamlasak gerek.

- İyi ya, saraydan birkaç hoca yollar, kurtuluruz vebalden.

- Olmaz. Rüyadaki hikmeti çözemedik daha.

- Peki ne yapmamı emir buyurursunuz?

- Mollalığa devam. Naaşı kaldırmalıyız en azından.

- Aman efendim. Nasıl kaldırırız?

- Basbayağı kaldırırız işte.

- Yapmayın etmeyin sultanım, bunun yıkanması paklanması var. Tekfini, telkini...

- Merak etme ben beceririm. Ama önce bir gasılhane bulmalıyız.

- Şurada bir mahalle mescidi var ama...

- Olmaz. Vefat eden sen olaydın nereden kalkmak isterdin?

- Ne bileyim Ayasofya’dan, Süleymaniye’den. En azından Fatih Camii’nden.

- Ayasofya ile Süleymaniye’de devlet erkanı çoktur. Tanınmak istemem. Ama Fatih Camii’ni iyi dedin. Haydi yüklenelim.

Ve gelirler camiye. Siyavuş Paşa sağa sola koşturur kefen, tabut bulur. Padişah bakır kazanları vurur ocağa. Usulü erkanınca bir güzel yıkarlar ki naaş ayan beyan güzelleşir sanki. Bir nurdur aydınlanır alnında. Yüzü şakilere benzemez. Hem mânâlı bir tebessüm okunur dudaklarında.

Padişahın kanı ısınmıştır bu adama, vezirin ona keza. Meçhul nalıncıyı kefenler, tabutlar, musalla taşına yatırırlar. Ama namaz vaktine hayli vardır daha. Bir ara vezir sıkıntılı sıkıntılı yaklaşır ‘Sultanım’ der, ‘Yanlış yapıyoruz galiba’.

- Nasıl yani?

- Heyecana kapıldık, cenazeyi sorup araştırmadan getirdik buraya, Kimbilir hanımı vardı belki, belki de yetimleri?

- Doğru. Öyle ya. Neyse, sen başını bekle, ben mahalleyi dolanıp geleyim.

Vezir cüzüne, tesbihine döner, padişah garip maceranın başladığı noktaya koşar. Nitekim sorar soruşturur, nalıncının evini bulur. Kapıyı yaşlı bir kadın açar. Hadiseyi metanetle dinler, sanki bu vefatı bekler gibidir. ‘Hakkını helal et evladım.’ der, ‘Belli ki çok yorulmuşsun.’ Sonra eşiğe çöker, ellerini yumruk yapar, şakaklarına dayar.

Ağlar mı? Hayır. Ama gözleri kısılır, belki hatıralara dalar. Neden sonra silkinip çıkar hayal dünyasından. ‘Biliyor musun oğlum?’ diye dertli dertli söylenir, ‘Bizim efendi bir âlemdi vesselâm. Akşamlara kadar nalın yapar, ama birinin elinde şarap şişesi görmesin, elindekini avucundakini verir satın alırdı. Sonra getirip dökerdi helaya.’

- Niye?

- Ümmet-i Muhammed içmesin, diye.

- Hayret.

Sizin zamanınızı satın almadım mı?

Sonra malum kadınların ücretini öder eve getirirdi. ‘Ben sizin zamanınızı satın aldım mı, aldım.’ derdi. ‘Öyleyse şimdi dinleseniz gerek...’ O çeker gider, ben menkıbeler anlatırdım onlara. Mızraklı İlmihal, Hüccet-ül İslâm okurdum.

- Bak sen! Millet ne sanıyor halbuki.

- Milletin ne sandığı umurunda değildi. Hoş, o hep uzak mescidlere giderdi. ‘Öyle bir imamın arkasında durmalı ki...’ derdi, ‘Tekbir alırken Kâbe’yi görmeli.’

- Öyle imam kaç tane kaldı şimdi.

- İşte bu yüzden Nişanca’ya, Sofular’a uzanırdı ya. Hatta bir gün ‘Bakasın Efendi!’ dedim,

‘Sen böyle böyle yapıyorsun; ama komşular kötü belleyecek. İnan cenazen kalacak ortada’.

- Doğru öyle ya?

- ‘Kimseye zahmetim olmasın!’ deyip mezarını kazdı bahçeye. Ama ben üsteledim. ‘İş mezarla bitiyor mu?’ dedim. ‘Seni kim yıkasın, kim kaldırsın?’

- Peki o ne dedi?

- Önce uzun uzun güldü, sonra ‘Allah büyüktür hatun.’ dedi, ‘Hem padişahın işi ne?



Türbesi Unkapanı’nda
Nalıncı Baba’nın asıl adı, Muhammed Mimi Efendi’dir. Bergamalıdır. 1592’de vefat etti. Cenaze hizmetlerini bizzat padişah gördü ve onu evine defnetti. Kabri üzerine bir kubbe, önüne bir çeşme koydurdu. Bir tekke ile adını yaşattı. Türbesi Unkapanı’nda, eski Cibali Tütün Fabrikası’nın arkasında, Haraçzade Camii karşısındadır. Sultan Murad da 3 sene sonra rahmet-i Rahman’a kavuştu. Ruhlarına el-fatiha.

selamunaleykum
cok beğenerek okudum
bazen gozumuzle gorduğumuz şeyler ne kadar farklı
bılmeden konuşmak ne kadar yanlış
her zaman ıyı olan kazanıyor
ne mutlu bu cok guzel bır örnek olmuş
ınsanların
gunaha gırmesını engellemeye vesıle olmak
emeğıne sağlık mavcı
allah razı olsun
allaha emanet ol
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Ve Aleykumselam...

Ve Aleykumselam...

selamunaleykum
cok beğenerek okudum
bazen gozumuzle gorduğumuz şeyler ne kadar farklı
bılmeden konuşmak ne kadar yanlış
her zaman ıyı olan kazanıyor
ne mutlu bu cok guzel bır örnek olmuş
ınsanların
gunaha gırmesını engellemeye vesıle olmak
emeğıne sağlık mavcı
allah razı olsun
allaha emanet ol

Allah CC. cümlemizden razı olsun hocam...
Güzel görüp güzel düşünmek şiarımız olsun inşallah...
:a26:
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt