Savaş Bitmedi, Yeni Başlıyor...
Dünya’nın gündemi hala daha Afganistan ve Pakistan!
AB-D emperyalizminin var olmak ve yok olmak arasında gidip geldiği ve mutlaka kazanmak zorunda olduğu bir savaş var. Asya’nın tam’da orta yerinde süren bu savaşta Taliban savaşçılarının ölümü göze alarak sürdürdüğü mücadele’de Afgan Halkı’nın zaferi kazanan taraf olacağını görmek ,Doğu’nun Batı’ya karşı üstünlüğüne işaret ettiği gibi Asya Halkları olarak bizleri ve Batı sömürgecilerinin tecavüzüne ,işkencesine,işgaline uğrayan çocukları,kadınları ve yaşlıları da elbette ki sevindiriyor.
4 EYLÜL: Çoğu Çocuk ve Kadın 142 şehit.
4 Eylül’deki saldırıda NATO uçakları, halka yakıt dağıtmakta olan tankerleri vurmuş, etrafında zaten yakıt almak üzere oraya gelmiş bulunan insanlar nedeniyle izdiham olan tankerlerin patlaması sonucu 142 kişinin cesedi tanınmaz hale gelmişti. Afgan köylülerden Ömer Han, “Oraya vardığımızda ölülerin hiçbirini tanıyamadık” diye anlatıyor katliam gününü, “köylüler cesetlerin başında kavga ediyordu. İnsanlar ‘bu benim kardeşim’, ‘bu benim kuzenim’ diyor fakat kimse kimseyi tanıyamıyordu.”Orda yaşanan Kargaşayı, yaşlıların müdahalesi önlemiş. Tüm cesetler bir yerde toplanmış, insanlar sıraya girmişler. Herkes ölen yakınlarının isimlerini vererek, ceset yığınından o sayıda ceset alıp gitmiş. Kimin cesedi olduğuna bakmadan, sadece yakınlarının sayısı kadar cesedi alıp dönmüş evlerine Afgan köylüleri. Reuters’ten Maria Golovnina ise üç saat önce bir internet servisinin yazmış olduğu şeyi manşete taşımıştı: “Saldırının bilançosu: kavrulmuş etler ve yanan öfke.”
Alman Bild gazetesi geçtiğimiz günlerde 142 kişinin katledildiği bu olaya ithafen çok önemli bir manşetle yayımlandı. Haber, 4 Eylül 2009 günü Afganistan’ın Kunduz kentinde NATO şemsiyesi altında görev yapan Alman komutanın, Taliban tarafından kaçırılmış iki yakıt tankerinin havadan vurulmasını emretmesiyle ilgiliydi. Hava saldırısında toplam 142 kişi ölmüştü ve bunlardan birçoğunun masum siviller olduğu sonradan anlaşılmıştı. Bild, Alman Genelkurmay Karargâhı’ndan sızan bilgi ve belgelere dayanan haberinde, askerî yetkililerin bu hava saldırısında sivillerin ölebileceğini başından itibaren bildiklerini, ancak bu bilgiyi hükümet ve parlamentoyla paylaşmadıklarını yazdı. Gazete ayrıca, bu saldırının video görüntülerini de web sitesine koydu; Alman komutanın vurulmasını emrettiği tankerleri gösteren bu videoda, tankerlerin çevresindeki sivil kalabalık da çok açıkça fark ediliyor.
Wolfgang Schneiderhan >>>
ABD emperyalizmin Batı ayağında ki işbirlikçi ve sömürgeci devleti Almanya’da geçtiğimiz günlerde Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanlığı Müsteşarı Peter Wichert istifa etmişlerdi, ondan sonra ise baskılar sonrasında eski Savunma, şimdiki Çalışma Bakanı Franz Josef Jung da dün istifasını verdi. İstifaya konu olan, Afganistan’ın kuzeyindeki Kunduz kentinde yapılan bir hava saldırısında 142 kişinin öldüğü bir saldırının, kamuoyundan saklanarak örtbas edilmeye çalışıldığının ortaya çıkması. Alman basınında yer alan raporlar, Savunma Bakanı Jung’un, ardından yaptığı açıklamalarda “hiç sivilin ölmediğini” söylediği Eylül ayı başlarındaki saldırıdan sonra kendisine gelen raporlardan saldırıyla ilgili gerçeği bildiğini ortaya koymuş.
Nato Üyesi Ülkelerde Katliamı Gizledi!
142 kişi ve çoğu kadın ile çocuklardan oluşan bu insanlar Batı’nın ahlaksız vicdanına içimizde ki işbirlikçiler vasıtası ile terk edilerek vahşice katledilmişlerdir. ABD, Afganistan ve Irak'ı işgal ederken bu kadar şiddetli bir direnişle karşılaşacağını düşünmüyordu. Hatta Irak'ta çiçeklerle karşılanmayı beklediklerini itiraf etmişlerdi.
İşgaller için öne sürdükleri gerekçelerin de sahteliği zaman içinde açığa çıktıkça dünya kamuoyunda tepkiler çığ gibi yükselmeye başlamıştı ve bu ülkelerin başında da Almanya ve Halkı geliyordu. Bu saldırıların 142 kişi ile sınırlı kalmadığını elbette ki hepimiz bilmekteyiz.
Emperyalizmin özellikle Müslüman Ülkelerde uyguladığı ve terörizme karşı savaş dediği bu oyuna alet olan sadece Alman Devleti de değildi. Nato isimli gerçek terörist yapılanmaya üye ülkelerinde birebir bu Katliamla olan ortaklıkları Alman Genelkurmayının istifa etmesi ile de adeta gün yüzüne çıkmıştır. NATO üyesi ülkelerin katliamı gizlemekteki suç ortaklığı işin küçük boyutu gibi görünse de elbette asıl suç ortaklığı, küresel savaş oyununda Almanya ve diğer Nato üyesi ülkelerin birer işgalci ülke olarak yeniden dizayn edilmelerinden kaynaklanıyor. ABD tetiklemesi ile oluşan bu durum elbette ki Almanya’yı etkisi altına almış ve büyük çoğunlukla Yahudi sermayesinin halkı yönlendirmek amaçlı elinde tuttuğu medya vasıtası ile de bu katliamlar resmen ve Devlet eli ile örtbas edilmiştir. Kunduz’da yaşanan katliamın raporunun, NATO vasıtasıyla Almanya’ya ulaştırıldığı biliniyor. Ancak NATO, böylesi “pisliklerin” nasıl temizleneceğini düğmeye basan ülkeye bırakan, gizli katliamlar yürütmeye alışmış bir suç örgütü. Alman hükümeti bunu örtbas ederken, katliamdan haberdar olan çok sayıda başka devlet de susarak örtbas faaliyetine destek veriyor. Almanya ve diğer Nato üyesi Devletler Nato ve benzeri yapılanmalar vasıtası ile aslında AB-D emperyalizminin temel aktörü haline geldi. Mesela, 2007 yılı itibariyle Almanya'nın Afganistan, Lübnan, Bosna, Cibuti, Etiyopya, Gürcistan, Kosova ve Sudan’da 8200 askeri bulunuyor.
Doğu’nun Vicdanı Hesap Sorulmasından Yanadır
Afganistan’da 142 kişinin tek seferde öldürülmesini örtbas etmeye çalışan emperyalizm, sadece Alman Askeri ve siyasi bakanların istifası ile bu lekeyi temizleyeceğini düşünüyor. Emperyalizm bunu düşünerek oldukça büyük bir hata yapmaktadır. Batı tarihin her döneminde sömürgeci ve Doğu halklarının katliamcısı olarak anılmış ve her zaman bizlerin vicdanlarında kötünün ve pisliğin kaynağı olarak yer edinmiştir.Almanya’da yaşanan ve Genelkurmay başkanının istifasına kadar giden bu olay ileriki dönemlerde hem Batı hem de Batı işbirlikçisi olan Doğu’da ki iktidarları sarsacak şekilde yayılacağı kanaatindeyiz.Kaldı ki Batı halklarının vicdanının alamadığı bu katliama ve gösterdikleri tepkilere Almanya’da yaşanan istifalar cevap vermemiştir.Doğu’da ise NATO üyesiyim diye övünen Genelkurmay Başkanları ve Siyasi iktidarları nasıl bir şekilde kendi halklarına nasıl cevap verebileceklerini merak ile bekliyoruz.Aslında Müslüman Afganlı kardeşlerimizin katledilmesinden sorumlu olan yetkililerden cevap değil hesap sorulmasından yana olduğumuzda gayet net ve açık bir şekilde ortadadır.Velhasıl bu katliamlar kesinlikle bizim insanımıza ve coğrafyamıza karşı işlenmiştir.
ABD, yeni dönem adını verdiği bu süreçte işgal ettiği bölgelerde işbirlikçi yönetimleri de fiili olarak savaşın içine çekerek muazzam insan kaynaklarının yanı sıra, coğrafi, kültürel, tarihsel vb. tüm imkânlarını kendi yararına (işgal) seferber etmenin yollarını arıyor. Özellikle Afganistanın etkilediği coğrafyada Bu pratik uygulanıyor. ABD Pakistan ve Türkiye’deki yönetimler aracılığıyla kendi yerine onların savaştırılabileceği kanaatini pekiştirdi. Pakistan ordusu şu an o işi yapıyor. ABD'nin isteklerinin sadece Afganistan ile sınırlı olmayıp Türkiye'nin BOP kapsamında ihtiyaç duyulan her yere koşturulacağı, TSK'nin de sıcak çatışmalar da dâhil taşeron haline getirileceği anlaşılıyor.
Afganistan'da direniş ülkenin her yanına yayılmış durumda. Ayrıca bu savaş sadece Afganistan değil Pakistanı’da çerçevelemiş durumdadır. Mesela Pakistan'da NATO birliklerine ikmal yapan araçlara son 2 ayda 2 saldırı düzenlenmiştir Afganistan'da bulunan NATO birliklerine ikmallerin yüzde 70'i Pakistan üzerinden yapılıyor. Bu bile savaşın nasıl ve hangi boyutlara ulaştığının açık bir resmidir. Yani artık savaş yayılmıştır. Taliban’ın zaferi ile sonuçlanması muhtemeldir. Ancak bu savaş kesinlikle sadece Taliban’ın değil Müslüman Halkların savaşıdır. Ve daha yeni başlamıştır.
Kazanan ise Büyük Doğu –Asya olacaktır.
Bu yazı
Baran Dergisi'nde Yayınlanmıştır