Flört aşkla karıştırılan bir kavramdır. Bir nevi " anlaşmalı arkadaşlık " tır. Yani birlikte olalım, birbirimizi tanıyalım. Eğer karşılıklı hoşlanırsak sürdürelim, hoşlanmazsak ayrılalım demektir.
Oysa evliliğe yönelik ilişkiler, bir eşya alışverişi değildir ki, " al kullan, beğenmezsen iade et " denebilsin.
Flörtün sayısız sakıncaları vardır. Her şeyden önce söz konusu olan bir elbise, eşya veya yiyecek değildir. İnsan çok yönlü, çok karmaşık bir yapıdır. İnsanı tanımak ve anlamak kolay değildir. Üstelik burada, tanımayı zorlaştıran husus, işin içine cinselliğin girmesidir. Cinsellik, tabiatı icabı, gençlere hemen yararlanmayı düşündürür. Bu düşünce, yanlış tanımayı ve yanlış tanıtmayı sağlar.
Ayrıca flört, bir sürü su istimale de yol açıyor. Arkadaşının temiz duygularını istismar eden gençler, onun cinselliğinden belli bir süre yararlandıktan sonra yüzüstü bırakıp terk ediyor. Yazık ki, bundan en fazla zarar gören de kızlar oluyor.
Flörtün en yaygın olduğu ülkelerden Amerika'da her beş kızdan biri erkek arkadaşı tarafından cinsel tacize uğruyor. Dört bin lise öğrencisi arasında yapılan araştırma, fiziksel veya cinsel tacize uğrayan kızlarda, hamileliğin ve intiharın yedi kat arttığını ortaya çıkarmış. Benzer problemler flörtün oranına göre bütün ülkelerde görülüyor.
Şurası bir gerçektir ki, flört dönemi, insanların en fazla yalan söylediği, kendisini farklı tanıttığı ve karşısındakini yanlış tanıdığı bir dönemdir. Taraflar hem kendi kusurlarını alabildiğince gizlemeye çalışır, hem de sevdiğinin kusurlarını görmez.
Muhatabını üzmemek için hoşlanmadığı şeylerden hoşlanmış gözükür. Sevdiğinin her eksik ve kusurlarını tevil eder, onlara iyi yorumlar getirir. Taraflar sanki yüzlerine birer maske takınmışlar, gerçek yüzlerini gizleyip, karşısındakinin hoşlanacağını sandığı bir kişilik sergilemişlerdir. Evlenince bu maskeler çıkar. Amaç sevdiğine kavuşmak olduğu için artık amaca ulaşılmış, zahmete katlanmaya gerek kalmamıştır. Artık taraflar gerçek kişiliklerini sergilemeye başlar. Sevenlerin odaklandığı nokta dış güzellik ise, sonuç daha da kötüdür. Çünkü asıl sevilmesi gereken; cisim değil, kalp ve ruhtur. Asıl cazibe ve güzellik, duygusallıkta ve ruhsallıktadır. Sevgiyi nefis adına cisme yöneltenin, arzusunun aksiyle tokat yemesi normaldir. Bu yüzden asıl güzelliği keşfedemeyenlerin evlilikleri her geçen gün sıradanlaşır ve mutsuzlukla sonuçlanır....
Oysa evliliğe yönelik ilişkiler, bir eşya alışverişi değildir ki, " al kullan, beğenmezsen iade et " denebilsin.
Flörtün sayısız sakıncaları vardır. Her şeyden önce söz konusu olan bir elbise, eşya veya yiyecek değildir. İnsan çok yönlü, çok karmaşık bir yapıdır. İnsanı tanımak ve anlamak kolay değildir. Üstelik burada, tanımayı zorlaştıran husus, işin içine cinselliğin girmesidir. Cinsellik, tabiatı icabı, gençlere hemen yararlanmayı düşündürür. Bu düşünce, yanlış tanımayı ve yanlış tanıtmayı sağlar.
Ayrıca flört, bir sürü su istimale de yol açıyor. Arkadaşının temiz duygularını istismar eden gençler, onun cinselliğinden belli bir süre yararlandıktan sonra yüzüstü bırakıp terk ediyor. Yazık ki, bundan en fazla zarar gören de kızlar oluyor.
Flörtün en yaygın olduğu ülkelerden Amerika'da her beş kızdan biri erkek arkadaşı tarafından cinsel tacize uğruyor. Dört bin lise öğrencisi arasında yapılan araştırma, fiziksel veya cinsel tacize uğrayan kızlarda, hamileliğin ve intiharın yedi kat arttığını ortaya çıkarmış. Benzer problemler flörtün oranına göre bütün ülkelerde görülüyor.
Şurası bir gerçektir ki, flört dönemi, insanların en fazla yalan söylediği, kendisini farklı tanıttığı ve karşısındakini yanlış tanıdığı bir dönemdir. Taraflar hem kendi kusurlarını alabildiğince gizlemeye çalışır, hem de sevdiğinin kusurlarını görmez.
Muhatabını üzmemek için hoşlanmadığı şeylerden hoşlanmış gözükür. Sevdiğinin her eksik ve kusurlarını tevil eder, onlara iyi yorumlar getirir. Taraflar sanki yüzlerine birer maske takınmışlar, gerçek yüzlerini gizleyip, karşısındakinin hoşlanacağını sandığı bir kişilik sergilemişlerdir. Evlenince bu maskeler çıkar. Amaç sevdiğine kavuşmak olduğu için artık amaca ulaşılmış, zahmete katlanmaya gerek kalmamıştır. Artık taraflar gerçek kişiliklerini sergilemeye başlar. Sevenlerin odaklandığı nokta dış güzellik ise, sonuç daha da kötüdür. Çünkü asıl sevilmesi gereken; cisim değil, kalp ve ruhtur. Asıl cazibe ve güzellik, duygusallıkta ve ruhsallıktadır. Sevgiyi nefis adına cisme yöneltenin, arzusunun aksiyle tokat yemesi normaldir. Bu yüzden asıl güzelliği keşfedemeyenlerin evlilikleri her geçen gün sıradanlaşır ve mutsuzlukla sonuçlanır....
ellerini vicdanlarına koyup da cevap versinler!!e yazık günah değil mi böyle insanlara.o yüzden bence bayanlar özellikle ekonomik özgürlüklerini kazanmadan evlenmeye yanaşmalarını tasvip etmiyorum.ve kesinlikle karşısındaki insanı iyice tanımadan evlenmesinler,evlilik çocuk oyuncağı değil arkadaşlar,elbette ki bunun ortak bir noktası vardır flort edipte aynı evde yaşasınlar,ahlaksız şeyler yapsınlar demiyorum.ama bir birlerini tanımaları şart,ne biliyim elli atmış yaşına geldiğin de iyiki sana raslamışım allah senden razı olsun diyen bir eş olmalı değil mi?ne çıkarsa bahtıma mantığı hiç doğru değil.düşüncelerim bunlar.allaha emanet olun arkadaşlar.