Edirne büyük bir acıyı yaşıyordu.1451 yılı Şubat'ının 3. günüydü. Cihan Padişahı Sultan 2.Murad, "Yerime oglumMehmed'i padişah yapın, İstanbul'u fethetmesine yardımcı olun" dedikten sonra kelimeyi şehadet getirip hayatını tamamlamıştı.
Başta Sadrazam Çandarlı Halil Paşa olmak üzere kazaskerler,vezirler,paşalar,beyler, akıncılar aglıyordu. Herkesin gözlerinde büyük acının ifadesi okunuyordu.
Kendini ilk toparlayan Sadrazam Çandarlı Halil Paşa oldu. Vezirlere,beylere,paşalara döndü:
"Bakın a karındaşlar" diye konuştu," Padişahımız öldüyse aglamakla geri getiremeyiz.Devlet işleri beklemez. Yeni padişahımız gelmeden bu vefat duyulursa, korkarım ki karışıklık çıkar! Düşmanlarımız zaten böyle fırsatlar kollayıp dururlar. Hemen Manisa'ya haberci çıkarıp Şehzade Mehmed'i çagıralım."
Boyun egip tasdik ettiler:
"Hak söylersin. Padişahımızın vefatını o vakte kadar gizli tutmak evladır."
Manisa'da bulunan Şehzade Mehmed'e derhal bir haberci çıkarıldı:
"Kuş gibi uç ve şu nameyi (mektubu) şehzadeye ulaştır."
Haberci at çatlama pahasına rüzgar olup uçtu.Kara haberi Manisa'ya ulaştırdı. Şehzade Mehmed'in üzülmeye dahi vakti yoktu.Koca Osmanlı Devleti kendisini bekliyordu. Yürük kır atına atladı:
"Beni seven arkamdan gelsin!" diyerek sürdü.
Hemen hemen bütün Manisa peşine takıldı. 13 gün gibi kısa bir zamnda Edirne surları önüne geldi.
Şehzade Mehmed'in maiyetiyle yaklaştıgını haber alan Çandarlı Halil Paşa, Devlet büyüklerini alıp karşılamaya çıktı. Karşılayıcılar arasında devrinin büyük din bilginlerinden Müftü Fahreddin Acemi de vardı. Şehzadenin at üstünde duruşunu, merdane bakışını görünce şöyle mırıldanmaktan kendini alamadı:
"Büyük bir padişah daha atalarının tahtına yürüyor."
(devamı var)
Başta Sadrazam Çandarlı Halil Paşa olmak üzere kazaskerler,vezirler,paşalar,beyler, akıncılar aglıyordu. Herkesin gözlerinde büyük acının ifadesi okunuyordu.
Kendini ilk toparlayan Sadrazam Çandarlı Halil Paşa oldu. Vezirlere,beylere,paşalara döndü:
"Bakın a karındaşlar" diye konuştu," Padişahımız öldüyse aglamakla geri getiremeyiz.Devlet işleri beklemez. Yeni padişahımız gelmeden bu vefat duyulursa, korkarım ki karışıklık çıkar! Düşmanlarımız zaten böyle fırsatlar kollayıp dururlar. Hemen Manisa'ya haberci çıkarıp Şehzade Mehmed'i çagıralım."
Boyun egip tasdik ettiler:
"Hak söylersin. Padişahımızın vefatını o vakte kadar gizli tutmak evladır."
Manisa'da bulunan Şehzade Mehmed'e derhal bir haberci çıkarıldı:
"Kuş gibi uç ve şu nameyi (mektubu) şehzadeye ulaştır."
Haberci at çatlama pahasına rüzgar olup uçtu.Kara haberi Manisa'ya ulaştırdı. Şehzade Mehmed'in üzülmeye dahi vakti yoktu.Koca Osmanlı Devleti kendisini bekliyordu. Yürük kır atına atladı:
"Beni seven arkamdan gelsin!" diyerek sürdü.
Hemen hemen bütün Manisa peşine takıldı. 13 gün gibi kısa bir zamnda Edirne surları önüne geldi.
Şehzade Mehmed'in maiyetiyle yaklaştıgını haber alan Çandarlı Halil Paşa, Devlet büyüklerini alıp karşılamaya çıktı. Karşılayıcılar arasında devrinin büyük din bilginlerinden Müftü Fahreddin Acemi de vardı. Şehzadenin at üstünde duruşunu, merdane bakışını görünce şöyle mırıldanmaktan kendini alamadı:
"Büyük bir padişah daha atalarının tahtına yürüyor."
(devamı var)