Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

<<< EY NEFSİM <<< (1 Kullanıcı)

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Yıllardır beni uyuttun. Hep yarına bıraka bıraka koca bir ömür heder oldu.
Gecelerim teheccütsüz heyecansız gündüzlerim semeresiz başarısız geçti.
Acaba yarın yarın diye uyuttuğun yarınlarımı, meçhul bir yarında nasıl
doldurabileceksin?
Ne zaman beni çevreleyen basitliklerle bağımlılıklara civciv misali küçük
bir darbe vurup hür dünyaya açılmak istesem, granitten dağlar gibi karşıma
dikildin. Olmadık desiselerle beni kandırdın. Bitmeyen isteklerle beni
aldattın. Yıllardır taam (yemek), kelam (konuşma) menam (uyku)
hapisanesinde, inim inim inlettin, ızdıraplarımı, bana ney gibi dinlettin.
İrademi, rehavet, meskenet zincirleriyle sımsıkı sardın.

Bana sunulan saat altınlarını değerlendiremedin. Hepsini badi heva zayı
ettin. Kimbilir, içinde ne hediyeler saklayan günlerin ve ayların zarfını
açamama bile müsaade etmedin. Hepsi boşa gitti. İçlerinde neler sakladığını
anlayamadan.

Söyler misin; ALLAH aşkına, senin yaşayan bir cenazeden ne farkın var?

İnsan süresini ağlaya ağlaya okudun. Amma o muhteşem sarayın kapılarını bir
türlü aralayamadın. Kendini, kendi çevreni tanıdığın kadar tanıyamadın.
Kendi içinde kendine yabancı kaldın. Kendi kendine hapisane yaptın.

Fetih süresini okudun, bırak dışarıyı, içinde bir tek fetih bile yapamadın.
Konuşma, yemek, uyku esaretinden kurtulamadın. İradeni feth edemedin.
Namazla cenneti takas etmeyi çalıştın, ayetleri bir teyp gibi ezberledin
amma uyguladıkların hep adetlerin oldu.

Peygamberimizin saçlarını ağartan Hud süresiyle karanlık gecelerin bir
türlü aydınlatamadın. Gayreti hep birilerinden bekledin. Senin de birileri
olduğunu hep unuttun.

Bir fikir uğruna hayatı hakir gören peygamberlerin hayatını, uzun kış
gecelerinde kıssa niyetiyle okudun. Fakat hayatındaki kışları, bir türlü
baharlara çeviremedin. Çünkü onları anlayamadın.

Yusufu düşündün mü hiç? Kuyu diplerini sultanlığa sıçrama rampası
yaptığını, hapisaneleri nasıl medreseye çevirdiğini anlayabildin mi? Dünya
ve içindeki her şey ayaklarının ucundayken hayatı istihkar edip ölümü
özlemesini anlayabildin mi? Anlayamadın evet anlayamadın... onun içindir ki
Yusufta boğulan dünyada, boğulmak üzere ölüm çığlıkları atıyorsun.

Ateşler içindeki İbrahimin ateşleri bir baharistana çevirdiğini, bıçak
altındaki İsmailin yeniden doğduğunu, Sefinei Nuhu batırmak isteyen
tufanların ancak sahili selametle çıkmasına hizmet ettiğini suikastlar
içinde İsanın denizler ortasında, Musanın nasıl vuslata erdiğini
anlayabildin mi?

Anlayamadın ...

Ya çelikten duvarlara çarpmış gibi bir örümcek ağı karşısında beyinleri
dumura uğrayan müşriklerin düştüğü perişan halde yatan gizli hikmeti
çözebildin mi?

Bir gergef gibi ömrünün her anın çile yumağıyla dokuyan Hz. Muhammed
(S.A.V) 'Ümmetim' derken sen nefsim dedin. O davam derken sen hevam dedin.
O davasını yüceltirken sen hevanda cüceleştin. Onun çağları peşinden
sürükleyen davasından ne yazık ki kala kala sarığı, sakalı, tesbihi,
umresi, namazı kaldı. Ne yazık ki; onları da bir türlü anlayamadın.

Kokularla süslediğin sakalın ruhunu, ruhunla mecz edemedin. Dolayısıyla
sakallı çocuk olmaktan kurtulamadın!

Başındaki sarık beyaz kefenin iken, yastığının altındaki ölümü çok
uzaklarda zannettin. Dünyanın oyuncaklarıyla evcilik oynarken, dünyanın
elinde, oyuncaklaştığının farkında bile olamadın.

Bir adet halinde getirdiğin beş vakit namazın aynı safta omuz omuza namaz
kıldığın kardeşini gıybet etmekten seni kurtaramadı. Kalbine gözüne
kulaklarına el ve ayaklarına tutturamadığın oruçların sadece midene
münhasır kaldı. Oruç tuttuğunu zannettin amma, aç kaldığını anlayamadın.

Başına taç ettiğin başörtüsü sadece başını örtebildi. Başının altındakiler
ne yazık ki başörtüsünden nasibini alamadı. Çünkü başörtüsünü takva
örtüsüyle birlikte örtmedin. Gözlerin, kalbin ve duyguların çıplak kaldı.
Kendini fark ettirebilmek için aynanın karşısında çeşit çeşit kılıklara
girdin. Yapmacık gülüşlerle, hırsızlama bakışlarla başkalarının duygularını
çalmaktan utanmadın. Ruhunun çığlıklarına bedel sen gülüyordun. Düştüğünü
ve düşürdüklerini anlayamadın.

Burnunun dibindeki farzları görmezden gelip, sünnet diye diye defalarca
umreye gittin. Kabeyi tavaf ettin. Yeryüzündeki iki milyar Müslümanın
sadece kemmiyet olduğunu, bir keyfiyet olmadığını hiç düşündün mü? Düşündün mü binlerce birilerimiz varken nasıl ayrı kaldığımızı nasıl
parçalandığımızı.

Aynı camii de birlikte namaz kıldığın kardeşinin fakru zaruretini
görmezden geldin. Onu ihtiyaçları pençesinde kıvranırken, zevkle seyrettin.
O kuşların dondurucu soğuklarını kemiklerinde ısıtırken, sen buğulu
camların arkasında tesbih çekiyordun. Dünya cennet kevserlerine denk bir
lezzeti, kardeşinin acılarını dindirme lezzetini tadamadın. O lezzeti falan
duayı şu kadar okuyarak alacağını zannettin. Aldandın. Elindeki elmasları
birkaç şekerlemeye değişen ahmak çocukları gibi aldandın.

Hani hepimiz mümindik, hani birimizin ızdırabı hepimizin ızdırabıydı. Hani
şarkta bir müminin ayağına diken batsa, garptaki mümin rahatsız olacaktı.
Hani bir mümin öldüğü zaman, sema ve arz onun ölümüne gözyaşı dökerdi. Hani
mümin yeryüzünün zinetiydi. Hani müminler bir vücudun azaları gibiydi. Hani
göz ağrısa, bütün vücud o acıyı içinde hissedecekti.

Hani Hz. Ebubekirin teslimiyeti? Hani Hz. Ömerin destanlaşan adaleti?
Hani Hz.Osmanın dillerden düşmeyen hayası? Hani Abdurrahman gibi
zenginler? Hani Ebuzer gibi fakirler hani Ensar Muhacır gibi kardeşlikte
yarışanlar nerede, nerede hani? Anlayamadın. Ne yazık ki bunları
anlayamadın!

Anla artık!... Ne olur anla!
Anla ki, cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil!
Anla ki; cennete giden yol asfaltla döşenmemiş!
Anla ki; bedelini ödemediğin hiçbir şeye sahip olamazsın!
Anla ki; dünyayı bize bizler zindan ediyoruz.. ihmallerimiz, enaniyetimiz,
samimiyetsizliğimiz ......
Anla ki; Eyüp gibi sabır erbaini doldurmadan, Yusuf gibi kuyu diplerinde
yıllarca çile çekmeden, Yakuplar gibi gözlerini hasrete kurban etmeden
,olmaz!

Anla ki; İsmailler gibi bıçak altına yatmadan, İbrahimler gibi YA ALLAH
deyip kendine ateşlere atmadan olmaz. Sefinei Nuh gibi tufanları yara yara
hedeflere gitmeden olmaz!

Ve Anla ki; bir ömür boyu gözyaşlarını ceyhun edip alın teriyle mecz ederek
ümmeti için an be an, dem be dem, çile çeken Hz. MUHAMMED (s.a.v.) gibi
çekmeden olmaz!

Ve şunu çok iyi anla ki; başkalarının hayata Aşık olduğu kadar Ölüme Aşık
olmadan Olmaz!!!!!!
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: <<< EY NEFSİM <<<

Ey Nefsim!
Hazreti Peygamber sallalahü aleyhi ve sellem, çaglari asan sesiyle uyariyor:
'Aklinizi basiniza toplayin.! Bilin ki, yarin Allah'iniza kavusacaksiniz.
Bugünkü her türlü hal ve hareketinizden muhakkak hesaba çekileceksiniz.'

'Yarin Rabbimin huzuruna varacagim. ya, 'bunca nimetin sükrü bu mu
olmaliydi?' diye sorarsa...' Kerem sahibidir O, rahmet sahibidir,
magfirete-rahmete siginmak için bile bir istirham gerekmiyor mu?
Mahseri unutmamak lazim. Mizani unutmamak lazim. Orada malin ve
çoluk-çocugun insana fayda vermeyecegini unutmamak lazim. Herkesin kendi
derdine düstügü o firtinali ortamda, hastaliksiz bir kalpten baska dost
olmayacagini unutmamak lazim. 'Ahiret azigi'miz neyse onu kullanacagiz.
Orada kimi yüzlerin kararacagini da bilmek gerekiyor, kimi yüzlerin nur
gibi parlayacagini da...
Pismanligin hiçbir anlam tasimadigini da...
Geri dönüsün olmadigini da... Geri gönüp, 'Allah'in ölçülerine uygun' yeni
bir hayat firsati verilmeyecegini de...
Bir kere yasaniyor dünya hayati...Imtihan süresini de uzatma yok.
Kisaltmada yok. 'Ölüm melegi' görevine sadik ve dakik... Ne öne alma, ne
erteleme... 'Yol azigi'ni önceden hazirlamak gerekiyor. Telas içinde hep
birseyler unutulur degil mi? Oysa 'ölüm telasi' denk etmek gerekiyor
yükleri... Namazi unutma, orucu, zekati, hacci unutma...
Ey insan, ey nefsim, önden ne gönderildigine bak lütfen. Aksam deftere ne
kaydedildigine bak. Hayatini süz, küçük seyleri ihmal etme, diline, gözüne,
kulagina sahip ol. Hele kalbine... kalbini yoguracak eller bul, kalbine riza
teslimiye suyu içirecek pinarlar bul. Öte dünyaya, Oranin Mutlak Hakimine
sunulacak bir 'selim kalb' edinmeye bak. Her saniye tükenen bir sermayeyi
kullaniyorsun. Tükenenin yerine tükenmeyecek bir seyler koy ki, ebedi bir
zamanda sana azik olsun.
Ey insan, ey nefsim! Niçin yaratildigini unutma, seni Yaratan'in, senden
bekledigine layik ol insan ol Kul ol. Yaratilmislarin en sereflisi ol.
Rabbinin seni görmek istedigi kivamda ol...
 

handan06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Şub 2007
Mesajlar
2,070
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<< EY NEFSİM <<<

ÇOK GÜZEL ALLAH RAZI OLSUN İNŞ.NEFİSLERİMİZLE GEC OLMADAN BAŞEDERİZ VE NE ŞEYTANA NE DE NEFSİMİZE YENİK DÜŞMEYİZ İNŞ.ECMAİN
 

menekse_87

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2007
Mesajlar
182
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<< EY NEFSİM <<<

[flash=425:350][/flash]B)B)
 

dinci

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2006
Mesajlar
2,686
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: <<< EY NEFSİM <<<

SA ALİYE KARDEŞ BİZİM BURALARDA DAHA GENÇSİN DERLER İBADET İÇİN NEDEN KAPANIYORSUN DAHA ÇOK GENÇSİN DİZLER AĞIRINCA NAMAZIN ŞEKER TANSİYON KOLLESTEROL OLUNCA ORUCUN SAÇLARA AK DÜŞÜNCE TÜRBANIN TADI YOKTUR HERŞEY ZAMANINDA GÜZEL HELEKİ İBADETİ TAM ZAMANINDA YAPMALI :(:(:(:(:(:(:(ÇOK GEÇ KALDIK ÇOK GEÇ :(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: <<< EY NEFSİM <<<

dinci yazdı:
SA ALİYE KARDEŞ BİZİM BURALARDA DAHA GENÇSİN DERLER İBADET İÇİN NEDEN KAPANIYORSUN DAHA ÇOK GENÇSİN DİZLER AĞIRINCA NAMAZIN ŞEKER TANSİYON KOLLESTEROL OLUNCA ORUCUN SAÇLARA AK DÜŞÜNCE TÜRBANIN TADI YOKTUR HERŞEY ZAMANINDA GÜZEL HELEKİ İBADETİ TAM ZAMANINDA YAPMALI :(:(:(:(:(:(:(ÇOK GEÇ KALDIK ÇOK GEÇ :(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(


ve aleyküm selam kardeşim, evet günümüzde böyle konuşan böyle düşünen çok insan var.. onlarında akılları sonraları geliyor başlarına malesef.. bizler nefislerinin peşinden gidenlerden olmayalım inş. Allah razı olsun yorum için. selametle kalın
 

RAHMAN-06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Nis 2007
Mesajlar
122
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<< EY NEFSİM <<<

sağolk kardeşim eline sağlık :p
 

RAHMAN-06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Nis 2007
Mesajlar
122
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<< EY NEFSİM <<<

allah senden de razı olsun cevdet-71 sana ve tuba kardeşimize selamı var B)
 

RAHMAN-06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Nis 2007
Mesajlar
122
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<< EY NEFSİM <<<

selamün aliyküm kardeşimB)B)B)B)
 

RAHMAN-06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Nis 2007
Mesajlar
122
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<< EY NEFSİM <<<

sizlerin yazılarınızı oku yodun cok güzel şeyler yazı yonuz B)B)B)B)
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: <<< EY NEFSİM <<<

selamun aleykum..izninizle bende ekliyim inş..hakkınızı helal edin..

RAHMAN razı olsun sizden...selametle..


NEFSİN GEÇERSİZ BİR BAHANESİ: KALP TEMİZLİĞİ

"Benim kalbim zaten temiz, Allah beni affeder..."

Bu tür sözleri etrafta birçok kişiden sıkça duyarız. Gerçekte insanların kendi ürettikleri bir bahaneden ibaret olan bu son derece çarpık mantık, vicdanın sesini susturmak için öne sürülür. Acaba gerçekten "temiz kalpli" olmak ne demektir? Kuran ahlakına göre, "kimseye zararı dokunmamak", Allah’ın bizlere bildirdiği sorumlulukları gözetmeden yaşamak için geçerli bir gerekçe midir?

Kuran’da Bildirilen Kalp Temizliği

Şuara Suresi`nin 89. ayetinde cennete girecek olanların "Ancak Allah`a selim (temiz) bir kalp ile gelenler..." olduğu bildirilir. Kuran`da bildirilen kalp temizliği, günümüz toplumlarından bazı kimselerin anladığı gibi bir temizlik değildir. Çünkü Kuran`a göre kalbin temiz olması demek, Allah`a yönelmiş ve O`na itaat etmiş olmak demektir. Kuran`a göre kalbi temiz olan insan, Allah`a iman eden, Allah`ın emir ve yasaklarına harfiyen uyan, O`na teslim olmuş insandır. İslam ahlakına göre, bundan farklı bir "kalp temizliği" söz konusu değildir.

Kuran`da, "kalp temizliği"nin ne anlama geldiği detaylı olarak anlatılmaktadır. Buna göre, kalbi temiz olan insan, sürekli Allah`ı anan ve kalbi Allah`ın zikriyle "mutmain" olmuş (tatmin bulmuş) kişidir. Öyle ki Kuran`da müminler şöyle tarif edilir:

"Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah`ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah`ın zikriyle mutmain olur." (Rad Suresi, 28)

Bir başka ayette ise müminlerden şöyle söz edilir:

"Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir…" (Hac Suresi, 35)

Müminin önemli bir özelliği, Kuran ahlakından zevk alması, Allah`a itaat etmekten dolayı sevinç ve huzur duyması ve tüm bunları yaparken de kalbinde içli bir sevgi ve coşku hissetmesidir. Kuran`da bu kalp duyarlılığının "Allah`ın yol göstermesi" olduğu şöyle bildirilir:

"Allah, müteşabih (benzeşmeli), ikişerli bir kitap olarak sözün en güzelini indirdi. Rablerine karşı içleri titreyerek-korkanların ondan derileri ürperir. Sonra onların derileri ve kalpleri Allah`ın zikrine (karşı) yumuşar-yatışır. İşte bu, Allah`ın yol göstermesidir, onunla dilediğini hidayete erdirir..." (Zümer Suresi, 23)

Dolayısıyla gerçek kalp temizliği, insanı Allah`tan uzaklaştıran tüm engellerin kalpten arındırılmış olması anlamına gelir. Böyle bir insan dünya hırsından, bencillikten, korkudan, güvensizlikten uzak olur. Allah`tan başka varlıklara bağlanmaktan, onlara karşı, Allah`tan bağımsız bir sevgi duymaktan kurtulur.

İnsanların Öne Sürdükleri Kalp Temizliği

Toplumda bir insanın "temiz kalpli ve iyi biri" olarak bilinmesi oldukça önemli ve güzel bir özelliktir. Ancak "kalp temizliği"nin toplum içindeki öneminden yola çıkarak, "ben insanlara hiç kötülük yapmıyorum, gerektiğinde insanlara arada sırada yardım ediyorum" demek de, Kuran ahlakının tam anlamı ile yaşandığı anlamına gelmez. Ayrıca böyle düşünmek, insanın kendini aldatmasından başka bir şey değildir. Kuran ahlakı kazanmadan yapılan ve din ahlakından uzak yaşayan toplumun kendi değer yargılarına göre "iyilik" olarak kabul edilen bir davranışın, Allah Katında herhangi bir değeri olmayabilir. İçeriği ne olursa olsun yapılan işin Allah nazarında "iyi" ve "geçerli" olmasının temel şartı, bunun Allah`ın rızasına uygun olmasıdır. Kuran`daki bu ölçülere örnek olarak aşağıdaki ayetleri verebiliriz:

"Hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram`ı onarmayı, Allah`a ve ahiret gününe iman eden ve Allah yolunda cehd (mücadele) edenin (yaptıkları) gibi mi saydınız? (Bunlar) Allah Katında bir olmazlar. Allah zulmeden bir topluluğa hidayet vermez." (Tevbe Suresi, 19)

Başka bir ayette ise şu şekilde bir örnek verilmektedir:

"Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah`a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve mücadelenin kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır." (Bakara Suresi, 177)

Kuran Ahlakının Temeli Allah Rızası ve Allah Korkusudur

İnsanlar, yolda gördüğü hayvanlara yiyecek vererek, komşularıyla iyi geçinerek, "iyi insan" olarak tanınabilirler. Bunlar tabi ki çok güzel davranışlardır. Ancak cehennemdeki sonsuz azaptan kurtulmanın, Allah`ın rızasını ve rahmetini kazanmanın yolu "iyi insan" olarak tanınmak değil, Allah`ın Kuran`da tarif ettiği şekilde salih bir mümin olmaktır.
Başta da belirttiğimiz gibi, Yüce Rabbimiz’e tam olarak teslim olmayan ve İslam ahlakının gereklerini yerine getirmeyen bir insan için "kalp temizliği"nden söz edilemez. "Benim kalbim temiz, din ahlakının gereklerini tam olarak yerine getirmesem de olur" mantığıyla yaşayanlar ve bunu ısrarla devam ettirenler, kendilerince insanları aldattıklarını sanabilirler, oysa yalnızca kendilerini aldatmaktadırlar. Bu ifade ancak, Kuran ahlakının gereklerini uygulamaktan kaçınan ve yanlış bir yaşam tarzını Müslümanlık olarak göstermeye çalışan bir insanın yanlış zihniyetidir. Bu samimiyetsiz tavırların asla kabul görmesi mümkün değildir. Çünkü Allah kalplerin özünde saklı olanları bilendir. Bir Kuran ayetinde şöyle bildirilir:

… Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir. (Al-i İmran Suresi, 119)

Kuran ahlakını yaşamak, insanı dünyevi değerlere ve diğer insanlara duyulan her türlü bağımlılıktan özgürlüğe kavuşturur. Bu üstün ahlaka sahip bir mümin, insanların değil, Allah’ın rızasını gözetir. Yalnızca Allah’tan korkar, herşeyin O’nun kontrolünde olduğunu bilir. Bu korku onu Allah’ın sınırlarını titizlikle korumaya yöneltir, nefsinin öne sürdüğü tüm bahaneleri susturur. Kuran ahlakının temeli de zaten Allah’a duyulan saygı dolu korku ve O’nun rızasını kazanmaya yönelik gösterilen ciddi çabadır. Yüce Allah bu gerçeği şöyle bildirmiştir:

"Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez. " (Tevbe Suresi, 109)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt