Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Evlilik İnsanı Allah'a (c.c) Yaklaştırmalı .. (1 Kullanıcı)

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Bunun için de evlilikleri nefsani duygulardan ziyade, uhrevi duygularla yapmalıyız. Eş seçerken bizleri dünyaya çağıranı değil Allah'a yaklaştıranı seçmeliyiz.

Bizim evliliğimiz yani Müslüman'ın evliliği farklı olmalı. Müslüman aile, karanlık dünyalara ışık saçmalı... Sıkıntıda boğulanlara şefkat elini uzatmalı. Sevgiye hasret, mutluluğa hasret olanları sevginin ve mutluluğun yurduna iletmeli.



Eşler el ele vermeli


Derdimiz önce insanlığa hizmet olmalı. Bunun için eşler el ele vermeli. "Allah için ver" deyince vermeli. "Allah için yola çıkıyorum." deyince uğurlamalı. Allah'a giden yolda hayat arkadaşına omuz vermeli. Tıpkı Peygamber kocasına Hira Dağı'na yemek taşıyan Hz. Hatice, İslâm için şehit olan Ammar ve Sümeyye, yalın ayak kızgın çöller üstünde yan yana hicret eden sahabe gibi...

Böyle eşler için söz sultanı ne güzel söylüyor: "Bahtiyardır o adam ki, refika-i ebediyesini (ebedi arkadaşını) kaybetmemek için saliha (dindar) zevcesini taklit eder, o da salih olur. Hem bahtiyardır o kadın ki, kocasını mütedeyyin görür, ebedi dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur, saadet-i dünyeviyesi (dünya saadeti) içinde saadet-i uhreviyesini (ebedi saadetini) kazanır."

S.A.ALLAH RAZI OLSUN.ÇOK GÜZEL BİR PAYLAŞIM.ALLAH CÜMLEMİZE BİRBİRİMİZİ TAMAMLAYACAĞIMIZ HAYIRLI EŞLER NESİP ETSİN SELAM VE DUA İLE

ve aleyküm selam kardeşim. ecmain inşaAllah..Rabbimiz duanızı makbul eylesin, cümlemiz adına sonsuz aminler olsun güzel duanıza inşaAllah..Selametle kalın..Rahman c.c' ya emanet olun..
 

salih_43

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ocak 2008
Mesajlar
366
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
AMİN
SelamunAleykum
GerCekten Cok Güzel bir paylasimdi
ALLAH RAZI OLSUN
ALLAH CÜMLEMİZE HAYİRLİ EŞ NASİP ETSİN
Selametle....
ALLAHA EMANETSİNİZ...
 

DuaLar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2008
Mesajlar
1,107
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
44
Allah razı olsun kardeşim çok güzel bir paylaşım olmuş...
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
selamün aleyküm
çok faydalı bir paylaşım olmuş rabbim razı olsun kıymetli kardeşim;evlilikte maksat rabbimin rızası olmalıdır.ançak bu tür evliliklerde huzur ve mutluluk olur.bu huzur ve mutluluk toplumun direkleridir aile ne kadar saglam olursa toplumda o kadar saglam olur.o yüzden ice eleyip sık dokumak lazım... rabbime emanetsiniz
hayırla kalınB)



 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
AMİN
SelamunAleykum
GerCekten Cok Güzel bir paylasimdi
ALLAH RAZI OLSUN
ALLAH CÜMLEMİZE HAYİRLİ EŞ NASİP ETSİN
Selametle....
ALLAHA EMANETSİNİZ...

ve aleyküm selam kardeşim. Allah sizden de razı olsun..
amin duanıza, cümlemize inşaAllah. yorumunuz için teşekkür ederim. Allah'a emanet olunuz. selam ve dua ile..
 

mumışığı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Mar 2008
Mesajlar
72
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Konum
İstanbul k.çekmece
çok güzel buldum

çok güzel buldum

Sabirli olanlar okusun, hikaye biraz uzun beylerin dikkatine eşinizi böyle sevin

Bülent, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı.
Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli
dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü
temiz ve sağlıklı görünüyordu. "Sapa sağlam adam gidip çalışacağına
dileniyor, belki benden daha zengindir" diye düşündü. Zaten canı çok
sıkkındı, birde sinirlenmişti.

Alaycı bir ses tonuyla:

Ekmek parası mı istiyorsun ? diye sordu.

- Hayır çikolata parası lazım!

Bülent'in kızgınlığı şaşkınlığa döndü. Espri yeteneği olan dilencinin hali
de başka oluyor diye düşündü.

- Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz?

- Hayır. Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz, onu da
bulamadıysak aç yatarız.

Bülent adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa dalga mı geçtiğini anlayamamıştı.

- Bu gün karnınız doydu üstüne tatlı mı istedi canınız?

- Fakirin canı mı olur ki, tatlı istesin beyim.

- Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış stendapçı mısın?

- Hiçbiri değil. Sadece fakirim. Bugün karımın doğum günü, ona çikolata
götürmek istiyorum.

- Doğum gününde yaş pasta alınır bildiğim kadarıyla.

- O bizim için değil zenginler için. Otuz yıllık evliliğimiz boyunca ona
bir kez bile yaş pasta alamadım. Ama her doğum gününde mutlaka çikolata
götürdüm. Çikolatayı çok sever.

Adamın söyledikleri Bülent'in dikkatini çekmişti. O akşam karısıyla kavga
etmiş, kapıyı çarpıp kendini sokağa atmıştı. Arabasına da binmemiş sahile
kadar yürümüştü. Denizi seyretmek de onu rahatlatmamıştı . Oysa eskiden
denizi seyrederken çok rahatlardı. Dalgalar sıkıntısını alıp götürürdü.
Fakat karısının evde ağlıyor olduğunu bildiği için olsa gerek, hiçbir şey
onu rahatlatmıyordu.

Dilenciyle konuşurken biraz kafası dağılmıştı. "Acaba söyledikleri gerçek
mi, yoksa uyduruyor mu" diye düşündü.

- Cebinde bir çikolata alacak para yok mu şimdi?
Bülent'in sorusu üzerine adam ceplerini boşalttı, bir nüfus cüzdanından
başka bir şey çıkmadı.

- Ben dilenci değilim. İşim yok. Günlük çalışırım, ne iş bulursam yaparım.
Fakat bu gün bütün gün iş aradım, aksilik bu ya, hiçbir iş bulamadım.

Bülent oturduğu bankı işaret ederek yer gösterdi.

- Oturun biraz dertleşelim bari, dedi.

Adam çekingen çekingen oturdu yanına.

- Yokmu eşin dostun, borç alacak akraban?

- Fakirin akrabaları da fakir olur beyim. Bulurlarsa kendi karınlarını
doyururlar.

- Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını ?

- Hem de çok seviyorum. Otuz yılımı aydınlattı o benim.

- Hımmmm. Aşk hemde otuz yıl süren aşk. Hayret doğrusu! Aşkın ömrü en
fazla üç yıl diyorlar oysa. Sen otuz yıldan bahsediyorsun.

- Evet. Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi artırdı.

- Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı?
Söylediklerine bakılırsa sen mutluluğun formülünü bulmuş gibisin.

- Ben ilkokulu bile bitirmedim. Öyle formül falan bilmem.

- Formül dediysem kimya formülü sormuyorum canım. Bende altı yıllık
evliyim. Sevdiğim kadınla evlendim, fakat mutlu değilim. Sürekli kavga
ediyoruz. Daha iki saat önce kapıyı çarptım çıktım.
Evimiz, arabamız, işimiz, gücümüz, her şeyimiz var, ama mutlu değiliz.
Senin hiçbir şeyin yok, ama mutlusun. Para mı acaba bizi mutsuz eden?

- Hiçbir şeyim yok mu? Hayır benim her şeyim var. Benim karım her şeyim.
Sevgilim, eşim, arkadaşım, hayat yoldaşım. Hayatımı paylaştığım insandan
daha değerli ve daha önemli ne olabilir ki dünyada?
Sizin ev, araba, iş diye her şey dediğiniz şeylerdir aslında hiçbir şey
olan.

- Öyle deme, şu kadar varlığın içinde bile karım her şeyden şikayet
ediyor.
Bir de fakir olsam kim bilir ne olur?

- Altın tasın, kan kusana faydası yoktur beyim. Sen kadın ruhunu hiç
anlamamışsın. Hiçbir kadın iyi bir evde oturduğu, hergün çeşit çeşit
yiyecekler yediği için mutlu olmaz. Bir kadın, kocasının her şeyi olduğunu
bildiğinde ancak mutlu olur.

- Sizin mutluluğunuzun sırrı bumu ?

- Olabilir. Ben karıma değerli şeyler alamıyorum ama ona benim için ne
kadar değerli olduğunu hissettiriyorum. O da çok mutlu oluyor.

- Bir kadına değerli olduğunu nasıl hissettirilir?

- Küçük kızı severek.

- Küçük kız mı ? Hangi küçük kız ?

- Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen bir küçük kız
vardır. O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutu edersen, o kadını da
o kadar mutlu edersin.

- Nasıl yani ?

- Küçük kız neleri sever, nelerden hoşlanır bir düşünün. Küçük kızlar hep
beğenilmek, ilgi görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar.
Kendilerine prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. Küçük kızlar hep
prenses olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz şımartılmak
isterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler. İltifata doymaz
küçük kızlar. Öyle değil mi?

- Haklısın. Benim dört yaşımda bir kızım var. Adı Aylin. Her akşam boynuma
sarılır "babacığım beni ne kadar seviyorsun?" diye sorar. Giysisini
değiştirdiği zaman etrafımda "Baba güzel olmuş muyum?" diye sorar durur.
Güzelsin demem de yetmez ona. " Harikasın prenses gibi olmuşsun"
demeliyim. Dünyanın en güzel kızı demeliyim.

- İşte kadınlar bir ömür boyu bunu duymak isterler. Ben elli yaşındaki
karıma böyle davranıyorum. Ömrümüz olurda seksen, doksan yıl da yaşarsak
ben ona böyle davranmaya devam edeceğim. Ona "bebeğim" diye hitap ediyorum
çok hoşuna gidiyor. "Bebeğim bana bir çay yapar mısın?" dediğimde çay
yapmak için nasıl koşturduğunu görmelisiniz.

- Hiç kavga etmezmisiniz siz?

- Kavga evliliğin tadı tuzu. Arada biz de tartışırız. Küsüp barışmanın
tadı ayrıdır. Benim karım bir keçi kadar inatçıdır. Onunla barışmak için
uğraşmak ayrı bir keyif verir bana.

- Benim eşim çok ciddi kadındır. Hiç küçük kız havası yok onda.

- Küçük kızlar büyüdükleri zaman artık sevgi, ilgi istemeye utanırlar. En
ciddi yada en yaşlı kadının bile o küçük kız mutlaka vardır. Yeter ki sen
o tatlı kızı sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil. Ve o küçük kızı asla aldatma.
Yoksa bir daha sana güvenmez ve ne yaparsan yap hep kuşkuyla bakar. Küçük
kızlar hem çabuk mutlu olurlar hemde çabuk kırılırlar. Çok narindir onlar.
Hoyrat elleri sevmezler. Yumuşak dokunuşları severler.

- Bu tavsiyeni deneyeceğim. Fakat her zaman yapabilir miyim bilmiyorum.
Bazen işlerim çok yoğun oluyor o zaman eve çok yorgun gidiyorum.

- Bu sadece bir bahane. O küçük kızı mutlu etmek dünyanın en kolay işi.
Çoğu zaman birkaç tatlı söz yeterli olur. Sen o küçük kızı mutlu ettiğinde
karşılığını fazlasıyla alırsın. Artık o seni rahat ettirmek için elinden
gelen gayreti gösterir. Karısı mutlu olmayan erkek mutlu olamaz. Mutlu
olmak isteyen erkek önce hayat arkadaşını mutlu etmelidir.
Düşünsene somurtkan, mutsuz, sürekli söylenen biriyle yolculuğa çıksan ne
kadar mutlu olabilirsin.

- Haklısında bende bütün gün ailem için çalışıp yoruluyorum.
- Yine para, yine dış sebepler. Evet para önemli ve gerekli ama kadınlar
para için erkekleri sevmezler. Para geçici mutluluklar verir. Kadınlar
hediye almayı severler. Paran varsa hediye al tabi. Ama hediyeyle mutlu
olmasını bekleme. Hediyenin yanına sevgini katmazsan hediyenin bir anlamı
yoktur. Benim hiçbir zaman çok param olmadı. Günlük kazandım günlük yedik.
Bazen aç kaldığımız günler oldu.
Hiçbir zaman karımın kulaklarına altın küpe takamadım ama her zaman aşk
sözleri fısıldadım. Hiçbir zaman boynuna pırlanta gerdanlık alamadım ama
hep öpücüklerle sevdim boynunu. Hiçbir zaman ona ipek elbiseler
giydiremedim ama kendi bedenimle ipek elbise gibi yumuşacık sardım
bedenini ve mutlu ettim onu.

Adam ayağa kalktı.

- Bana müsaade, artık gitmeliyim, karım merak eder. Sende git evine küçük
kızın gönlünü al, belki o küçük kız şimdi evde ağlayıp duruyordur.

- Bülent de ayağa kalktı. Kuvvetlice elini sıktı.
- Sizi tanıdığıma çok memnun oldum.
Elini bıraktı koluna girdi. Yolun karşısındaki pastaneyi gösterdi.

- Hadi gel eşin için şuradan çikolatalı pasta alalım, dedi.

Pastayı aldılar. Adam hayatında ilk defa karısına yaş pasta götürmenin
mutluluğuyla, bin bir teşekkür ederek evginin yolunu tuttu. Bülent de
pastanenin yanındaki manavdan karısının en sevdiği meyvelerden aldı.

Evine geldiğinde karısı şişmiş gözlerle mutfak masasında oturmuş su
içiyordu. Bülent hiç konuşmadan meyveleri büyükçe bir tabağa döküp
yıkadı., sonra eşinin önüne koydu.

- Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri, dedi.

İnci hiç konuşmadı.

- Sorsana "niye" diye.

İnci kızgın kızgın:

- Niye? Diye sordu.

- Çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadının midesine gidecek, dedi gayet
ciddi bir ses tonuyla. İnci şaşırmıştı. Bir anda yüzünün ifadesi
yumuşamıştı.

- Bunlar senin sevdiğin meyveler, senin için aldım.

- Hayret bir şey! Her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın. Benim hangi
meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın. Aslında bu beklediğim istediğim bir
şeydi. "bak senin sevdiğin meyveleri aldım"
Ama şimdi kıymeti yok. Çünkü sana çok kırgınım, meyve alarak gönlümü
alamazsın.

- Özür dilerim seni kırdığım için.

Sonra Bülent yere diz çöktü.

- Cezam neyse razıyım. Ama bir tek şey istiyorum senden. Seni delice seven
bu adamı senden mahrum etme.

- Bülent yere çömelmiş, boynu bükük bir vaziyette çok komik görünüyordu.

İnci kıkır kıkır gülmeye başladı.

- Affetmek o kadar kolay değil. Bakalım hangi cezalara katlanabileceksin,
dedi.

Bülent işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı küçük
kızı gördü.

Bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
selamün aleyküm

çok faydalı bir paylaşım olmuş rabbim razı olsun kıymetli kardeşim;evlilikte maksat rabbimin rızası olmalıdır.ançak bu tür evliliklerde huzur ve mutluluk olur.bu huzur ve mutluluk toplumun direkleridir aile ne kadar saglam olursa toplumda o kadar saglam olur.o yüzden ice eleyip sık dokumak lazım... rabbime emanetsiniz
hayırla kalınB)


Ve aleyna aleyküm selam kıymetli kardeşim
Rabbimiz c.c sizden de her daim razı olsun, sağolasınız..
Mevla Teala tüm bekar mü'min ve mü'minelere rızasına uygun, O'na c.c yaklaştıran evlilikler nasip eylesin inşaAllah (amin)..
Yorumunuz için teşekkür ediyorum. ince eleyip, sık dokuyoruz inşaAllah :)
Siz de Rahman c.c' ya emanetsiniz.. selam ve baki dua ile güzel kardeşim..B)B)
 

DuaLar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2008
Mesajlar
1,107
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
44
ALLAH razı olsun kardeşim
bu güzel paylaşımın için
Teşekkürler...
 

DuaLar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2008
Mesajlar
1,107
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
44
:) iki kez okumuş ve yanıtlamış yeni fark ettim
Tekrarda hayır vardır muhakkak Rabbim iki kere okumamı istedi bana verilmek istenen mesaj ne acaba :)
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
ALLAH razı olsun kardeşim
bu güzel paylaşımın için
Teşekkürler...

iki kez okumuş ve yanıtlamış yeni fark ettim
Tekrarda hayır vardır muhakkak Rabbim iki kere okumamı istedi bana verilmek istenen mesaj ne acaba :)


selamun aleyküm ablam :)
Mevla Teala sizden de razı olsun her daim.. eksik olmayın inşaAllah..
Mutlaka vardır Rabbimiz c.c'den bir hayır ablam :evet Rabbim yuvanızı huzur ve saadetle doldursun inşaAllah..
Rahman'a emanet olun..Selametle kalınB)
 

DuaLar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2008
Mesajlar
1,107
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
44
selamun aleyküm ablam :)
Mevla Teala sizden de razı olsun her daim.. eksik olmayın inşaAllah..
Mutlaka vardır Rabbimiz c.c'den bir hayır ablam :evet Rabbim yuvanızı huzur ve saadetle doldursun inşaAllah..
Rahman'a emanet olun..Selametle kalınB)


Amin ecmain inşALLAH
Hepimizn tüm ümmeti Muhammedin yuvası huzur dolu olsun inşALLAH kardeşim
eksik olma...
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Kadın ve erkek arasında gayet esaslı ve şiddetli münasebet, muhabbet ve alâka; yalnız dünyevî hayatın ihtiyacından ileri gelmiyor. Evet, bir kadın, kocasına yalnız hayat-ı dünyeviyeye mahsus bir hayat arkadaşı değildir. Belki hayat-ı ebediyede dahi bir hayat arkadaşıdır.

Madem hayat-ı ebediyede dahi kocasına hayat arkadaşıdır; elbette ebedî arkadaşı ve dostu olan kocasının nazarından gayrı başkasının nazarını kendi güzelliğine celbetmemek ve onu darıltmamak ve kıskandırmamak lâzım gelir.

Madem mü'min olan kocası, sırr-ı imana binaen onun ile alâkası hayat-ı dünyeviyeye ait ve yalnız hayvanî ve güzellik vaktine mahsus muvakkat bir muhabbet değil; belki hayat-ı ebediyede dahi bir hayat arkadaşı noktasında esaslı ve ciddî bir muhabbetle, bir hürmetle alâkadardır.

Hem yalnız gençliğinde ve güzellik zamanında değil, belki ihtiyarlık ve çirkinlik vaktinde dahi o ciddî hürmet ve muhabbeti taşıyor. Elbette ona mukabil, o da kendi güzelliğini onun nazarına tahsis ve muhabbetini ona yöneltmesi mukteza-yı insaniyettir. Yoksa pek az kazanır, fakat pek çok kaybeder.

Şer'an koca, karıya denk olmalı, yani birbirine münasip olmalı. Bu denk olmak, en mühimmi diyanet noktasındadır. Ne mutlu o kocaya ki; kadınının diyanetine bakıp taklit eder, refikasını hayat-ı ebediyede kaybetmemek için mütedeyyin olur.

Bahtiyardır o kadın ki; kocasının diyanetine bakıp "ebedî arkadaşımı kaybetmeyeyim"diye takvaya girer.

Veyl(yazık) o erkeğe ki; sâliha kadınını ebedî kaybettirecek olan sefahete girer. Ne bedbahttır o kadın ki; muttaki kocasını taklit etmez, o mübarek ebedî arkadaşını kaybeder.

Binler veyl o iki bedbaht zevç ve zevceye ki; birbirinin günahını ve sefahetini taklit ediyorlar. Birbirine ateşe atılmasında yardım ediyorlar!


Yirmi Dördüncü Lem'a / İkinci Hikmet
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Sabirli olanlar okusun, hikaye biraz uzun beylerin dikkatine eşinizi böyle sevin

Bülent, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı.
Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli
dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü
temiz ve sağlıklı görünüyordu. "Sapa sağlam adam gidip çalışacağına
dileniyor, belki benden daha zengindir" diye düşündü. Zaten canı çok
sıkkındı, birde sinirlenmişti.

Alaycı bir ses tonuyla:

Ekmek parası mı istiyorsun ? diye sordu.

- Hayır çikolata parası lazım!

Bülent'in kızgınlığı şaşkınlığa döndü. Espri yeteneği olan dilencinin hali
de başka oluyor diye düşündü.

- Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz?

- Hayır. Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz, onu da
bulamadıysak aç yatarız.

Bülent adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa dalga mı geçtiğini anlayamamıştı.

- Bu gün karnınız doydu üstüne tatlı mı istedi canınız?

- Fakirin canı mı olur ki, tatlı istesin beyim.

- Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış stendapçı mısın?

- Hiçbiri değil. Sadece fakirim. Bugün karımın doğum günü, ona çikolata
götürmek istiyorum.

- Doğum gününde yaş pasta alınır bildiğim kadarıyla.

- O bizim için değil zenginler için. Otuz yıllık evliliğimiz boyunca ona
bir kez bile yaş pasta alamadım. Ama her doğum gününde mutlaka çikolata
götürdüm. Çikolatayı çok sever.

Adamın söyledikleri Bülent'in dikkatini çekmişti. O akşam karısıyla kavga
etmiş, kapıyı çarpıp kendini sokağa atmıştı. Arabasına da binmemiş sahile
kadar yürümüştü. Denizi seyretmek de onu rahatlatmamıştı . Oysa eskiden
denizi seyrederken çok rahatlardı. Dalgalar sıkıntısını alıp götürürdü.
Fakat karısının evde ağlıyor olduğunu bildiği için olsa gerek, hiçbir şey
onu rahatlatmıyordu.

Dilenciyle konuşurken biraz kafası dağılmıştı. "Acaba söyledikleri gerçek
mi, yoksa uyduruyor mu" diye düşündü.

- Cebinde bir çikolata alacak para yok mu şimdi?
Bülent'in sorusu üzerine adam ceplerini boşalttı, bir nüfus cüzdanından
başka bir şey çıkmadı.

- Ben dilenci değilim. İşim yok. Günlük çalışırım, ne iş bulursam yaparım.
Fakat bu gün bütün gün iş aradım, aksilik bu ya, hiçbir iş bulamadım.

Bülent oturduğu bankı işaret ederek yer gösterdi.

- Oturun biraz dertleşelim bari, dedi.

Adam çekingen çekingen oturdu yanına.

- Yokmu eşin dostun, borç alacak akraban?

- Fakirin akrabaları da fakir olur beyim. Bulurlarsa kendi karınlarını
doyururlar.

- Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını ?

- Hem de çok seviyorum. Otuz yılımı aydınlattı o benim.

- Hımmmm. Aşk hemde otuz yıl süren aşk. Hayret doğrusu! Aşkın ömrü en
fazla üç yıl diyorlar oysa. Sen otuz yıldan bahsediyorsun.

- Evet. Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi artırdı.

- Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı?
Söylediklerine bakılırsa sen mutluluğun formülünü bulmuş gibisin.

- Ben ilkokulu bile bitirmedim. Öyle formül falan bilmem.

- Formül dediysem kimya formülü sormuyorum canım. Bende altı yıllık
evliyim. Sevdiğim kadınla evlendim, fakat mutlu değilim. Sürekli kavga
ediyoruz. Daha iki saat önce kapıyı çarptım çıktım.
Evimiz, arabamız, işimiz, gücümüz, her şeyimiz var, ama mutlu değiliz.
Senin hiçbir şeyin yok, ama mutlusun. Para mı acaba bizi mutsuz eden?

- Hiçbir şeyim yok mu? Hayır benim her şeyim var. Benim karım her şeyim.
Sevgilim, eşim, arkadaşım, hayat yoldaşım. Hayatımı paylaştığım insandan
daha değerli ve daha önemli ne olabilir ki dünyada?
Sizin ev, araba, iş diye her şey dediğiniz şeylerdir aslında hiçbir şey
olan.

- Öyle deme, şu kadar varlığın içinde bile karım her şeyden şikayet
ediyor.
Bir de fakir olsam kim bilir ne olur?

- Altın tasın, kan kusana faydası yoktur beyim. Sen kadın ruhunu hiç
anlamamışsın. Hiçbir kadın iyi bir evde oturduğu, hergün çeşit çeşit
yiyecekler yediği için mutlu olmaz. Bir kadın, kocasının her şeyi olduğunu
bildiğinde ancak mutlu olur.

- Sizin mutluluğunuzun sırrı bumu ?

- Olabilir. Ben karıma değerli şeyler alamıyorum ama ona benim için ne
kadar değerli olduğunu hissettiriyorum. O da çok mutlu oluyor.

- Bir kadına değerli olduğunu nasıl hissettirilir?

- Küçük kızı severek.

- Küçük kız mı ? Hangi küçük kız ?

- Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen bir küçük kız
vardır. O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutu edersen, o kadını da
o kadar mutlu edersin.

- Nasıl yani ?

- Küçük kız neleri sever, nelerden hoşlanır bir düşünün. Küçük kızlar hep
beğenilmek, ilgi görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar.
Kendilerine prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. Küçük kızlar hep
prenses olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz şımartılmak
isterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler. İltifata doymaz
küçük kızlar. Öyle değil mi?

- Haklısın. Benim dört yaşımda bir kızım var. Adı Aylin. Her akşam boynuma
sarılır "babacığım beni ne kadar seviyorsun?" diye sorar. Giysisini
değiştirdiği zaman etrafımda "Baba güzel olmuş muyum?" diye sorar durur.
Güzelsin demem de yetmez ona. " Harikasın prenses gibi olmuşsun"
demeliyim. Dünyanın en güzel kızı demeliyim.

- İşte kadınlar bir ömür boyu bunu duymak isterler. Ben elli yaşındaki
karıma böyle davranıyorum. Ömrümüz olurda seksen, doksan yıl da yaşarsak
ben ona böyle davranmaya devam edeceğim. Ona "bebeğim" diye hitap ediyorum
çok hoşuna gidiyor. "Bebeğim bana bir çay yapar mısın?" dediğimde çay
yapmak için nasıl koşturduğunu görmelisiniz.

- Hiç kavga etmezmisiniz siz?

- Kavga evliliğin tadı tuzu. Arada biz de tartışırız. Küsüp barışmanın
tadı ayrıdır. Benim karım bir keçi kadar inatçıdır. Onunla barışmak için
uğraşmak ayrı bir keyif verir bana.

- Benim eşim çok ciddi kadındır. Hiç küçük kız havası yok onda.

- Küçük kızlar büyüdükleri zaman artık sevgi, ilgi istemeye utanırlar. En
ciddi yada en yaşlı kadının bile o küçük kız mutlaka vardır. Yeter ki sen
o tatlı kızı sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil. Ve o küçük kızı asla aldatma.
Yoksa bir daha sana güvenmez ve ne yaparsan yap hep kuşkuyla bakar. Küçük
kızlar hem çabuk mutlu olurlar hemde çabuk kırılırlar. Çok narindir onlar.
Hoyrat elleri sevmezler. Yumuşak dokunuşları severler.

- Bu tavsiyeni deneyeceğim. Fakat her zaman yapabilir miyim bilmiyorum.
Bazen işlerim çok yoğun oluyor o zaman eve çok yorgun gidiyorum.

- Bu sadece bir bahane. O küçük kızı mutlu etmek dünyanın en kolay işi.
Çoğu zaman birkaç tatlı söz yeterli olur. Sen o küçük kızı mutlu ettiğinde
karşılığını fazlasıyla alırsın. Artık o seni rahat ettirmek için elinden
gelen gayreti gösterir. Karısı mutlu olmayan erkek mutlu olamaz. Mutlu
olmak isteyen erkek önce hayat arkadaşını mutlu etmelidir.
Düşünsene somurtkan, mutsuz, sürekli söylenen biriyle yolculuğa çıksan ne
kadar mutlu olabilirsin.

- Haklısında bende bütün gün ailem için çalışıp yoruluyorum.
- Yine para, yine dış sebepler. Evet para önemli ve gerekli ama kadınlar
para için erkekleri sevmezler. Para geçici mutluluklar verir. Kadınlar
hediye almayı severler. Paran varsa hediye al tabi. Ama hediyeyle mutlu
olmasını bekleme. Hediyenin yanına sevgini katmazsan hediyenin bir anlamı
yoktur. Benim hiçbir zaman çok param olmadı. Günlük kazandım günlük yedik.
Bazen aç kaldığımız günler oldu.
Hiçbir zaman karımın kulaklarına altın küpe takamadım ama her zaman aşk
sözleri fısıldadım. Hiçbir zaman boynuna pırlanta gerdanlık alamadım ama
hep öpücüklerle sevdim boynunu. Hiçbir zaman ona ipek elbiseler
giydiremedim ama kendi bedenimle ipek elbise gibi yumuşacık sardım
bedenini ve mutlu ettim onu.

Adam ayağa kalktı.

- Bana müsaade, artık gitmeliyim, karım merak eder. Sende git evine küçük
kızın gönlünü al, belki o küçük kız şimdi evde ağlayıp duruyordur.

- Bülent de ayağa kalktı. Kuvvetlice elini sıktı.
- Sizi tanıdığıma çok memnun oldum.
Elini bıraktı koluna girdi. Yolun karşısındaki pastaneyi gösterdi.

- Hadi gel eşin için şuradan çikolatalı pasta alalım, dedi.

Pastayı aldılar. Adam hayatında ilk defa karısına yaş pasta götürmenin
mutluluğuyla, bin bir teşekkür ederek evginin yolunu tuttu. Bülent de
pastanenin yanındaki manavdan karısının en sevdiği meyvelerden aldı.

Evine geldiğinde karısı şişmiş gözlerle mutfak masasında oturmuş su
içiyordu. Bülent hiç konuşmadan meyveleri büyükçe bir tabağa döküp
yıkadı., sonra eşinin önüne koydu.

- Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri, dedi.

İnci hiç konuşmadı.

- Sorsana "niye" diye.

İnci kızgın kızgın:

- Niye? Diye sordu.

- Çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadının midesine gidecek, dedi gayet
ciddi bir ses tonuyla. İnci şaşırmıştı. Bir anda yüzünün ifadesi
yumuşamıştı.

- Bunlar senin sevdiğin meyveler, senin için aldım.

- Hayret bir şey! Her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın. Benim hangi
meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın. Aslında bu beklediğim istediğim bir
şeydi. "bak senin sevdiğin meyveleri aldım"
Ama şimdi kıymeti yok. Çünkü sana çok kırgınım, meyve alarak gönlümü
alamazsın.

- Özür dilerim seni kırdığım için.

Sonra Bülent yere diz çöktü.

- Cezam neyse razıyım. Ama bir tek şey istiyorum senden. Seni delice seven
bu adamı senden mahrum etme.

- Bülent yere çömelmiş, boynu bükük bir vaziyette çok komik görünüyordu.

İnci kıkır kıkır gülmeye başladı.

- Affetmek o kadar kolay değil. Bakalım hangi cezalara katlanabileceksin,
dedi.

Bülent işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı küçük
kızı gördü.

Bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü

emeğinize sağlık kardeşim. tekrar okumuş oldum vesilenizle.. teşekkür ederim paylaştığınız için..
selam ve dua ile..
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
~B)~ Erkeğin Kadına Karşı Vazifeleri ~B)~


Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri Mârifetnâme isimli kitabında özetle buyuruyor ki:

1- Ona karşı her zaman güzel huylu olmalı.
2- Ona her zaman yumuşak davranmalı.
3- Eve gelince, hanımına selâm vermeli.
4- Ona, tenhada, sevdiğini söylemeli.
5- Üzüntülü görünce, hâlini sormalı.
6- Her şeyde gönlünü almalı.
7- Çocuk terbiyesinde, ona yardım etmeli.
8- Memleketinde, âdet olanları giydirmeli.
9- Mümkünse, iyi şeyler yedirmeli.
10- Hanımını dövmemeli.
11- Bir günden fazla dargın durmamalı.
12- Onun kötü huylarına sabredip, kendi kabahatinin de olduğunu düşünmeli.
13- İyiliği çoğalırsa, Allaha şükretmeli.
14- Hanımı, “Beni herkesten çok seviyor” bilmeli.
15- Ev ve dış işlerinde, onun fikrini de almalı.

 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Cennet Sunan Evlilikten Daha Güzel Ne Olabilir ki...

Dinin yol göstericiliğinden istifade etmeyi isteyen aileler, mutlu olur, huzurlu olur, başkalarının şöyle ya da böyle bir hayat içinde oluşları onların mutluluk ve huzurlarına gölge düşüremez.



Çünkü dindarlar dini ölçülerle bakarlar hayatlarına. Din ise mutlu kılacak, mesut edecek anlayışlar sunar kendilerine. İsterseniz geçmiş eserlerden bazı misallerle bakalım aile hayatı anlayışına. Görelim, onlar aileyi ne türlü bir (kader) anlayışıyla ayakta tutmuşlar, nasıl bir muhakeme ve mantıkla yuvalarını yıkılmaktan korumuş, örnek olmuşlar?

Asmaî anlatıyor:

Çölde gidiyordum. Bir çadırın önünde karı koca gördüm. Hanım dış görünüş bakımından güzel, adam ise çirkin, hem de fakir. Yaklaşıp imtihan yollu bir soru sormak istedim.Dedim ki:

-Hanımefendi, ne şanssız biriymişsin sen. Baksana böylesine bir güzelliğe sahipken böylesine çirkin ve fakir birine düşmüşsün!

Kadın dudaklarını bükerek bana şöyle acı acı baktıktan sonra dedi ki:

-Sen ne kötü adammışsın ki böyle yuvamızı yıkacak sözler söylüyorsun. Bilmiyor musun ki benim evliliğimde bütün selahiyet benim elimde değildir. Kaderin hissesi vardır. Kader ise asla zulmetmez. Böyle hükmetmişse münasip olanı böyledir. Sen diyebilir misin, Hanım, kader bu adamla evlendirmiş; ama yanlış yapmış, sana zulmetmiş??

Asmaî diyor ki:
-Diyemem dedim. Kaderin zulmettiğini söyleyemem. Elbette kader adildir. Hükmünde zulüm olmaz.

Öyle ise dedi "Söyle bakalım. Gerçekten de ben iyi biriysem beyimin de iyi biri olması muhtemeldir ki, kader benim gibi iyi birini nasip eylemiş ona. Doğru değil mi bu?"

Hanım, bundan sonra da şunları ilave eder sözlerine:

- Şimdi bana düşen, kaderin yazdığı bu yazıya razı olup müşterek hayatımızı cenneti kazanacak şekilde yaşamaktır. Ben beyimdeki olumsuzluklara sabredersem, beyim de benim gibi iyi birine sahip olduğundan dolayı şükrederse, ikimiz de cenneti kazanmış oluruz. Cennet kazandıran evlilikten daha güzel ne olabilir?
Asmaî bunları anlattıktan sonra diyor ki:

-Yuvayı dişi kuş yapar, derler. Ben buna gönülden inandım. Çadırın önündeki bu hanım öylesine bir yuva yapma dersi verdi ki ömür boyu unutamam onun sözlerini.

Evet, Müslümanlarda evliliğe bakış böyle şekillenir.
Böylesine bir sağlam inanç ve anlayıştan sonra yıkılır mı aile? Medya ne kadar cazip görüntüler sergilerse sergilesin. Kötü kimseler ne türlü telkinde bulunursa bulunsun.Burada Batılıların itirafları geliyor aklımıza. Diyorlar ki: Müslüman toplumda aile çok sağlam, nesil de kolay kolay bozulmuyor bu yüzden. Evet, bütün mesele bizi biz yapan kültürümüze bağlı kalıp ailemizi ayakta tutan ölçülerimize sadık oluşumuzda.

İsterseniz bir de aile içinde beyin anlayışından bir örnek sunalım!

Bunu da Ebülleys anlatıyor:

-Alimin birinin hanımının çenesi çok düşük, kendisi de beceriksizdi. Ona, ?Ne tutuyorsun bunu, bırak gitsin.? dediler.

Şöyle cevap verdi:
-Bırakırsam ikimiz de kaybederiz. O kaybeder. Çünkü benim gibi sabırlısını bulamaz. Ben kaybederim, çünkü sabrım sebebiyle kazandığım bu sevabı bulamam.

Bir ailenin hanımı öyle, beyi de böyle düşünürse elbette bu aile yıkılmaz, yuvasında yeller esmez. Asırlar boyu ayakta durur bütün menfi telkin ve teşviklere rağmen...


 

#fani_dünya#

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Kas 2008
Mesajlar
419
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
35
niğdeli kardeşim Allah ve resulü razı olsun inşAllah..

paylaştıklarınız bizler adına çok manidar olmuş..

"Dinini Düzeltenin Allah'ta Dünyasını Düzeltir"
(hadisi şerif)

vesselam...
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
niğdeli kardeşim Allah ve resulü razı olsun inşAllah..

paylaştıklarınız bizler adına çok manidar olmuş..

"Dinini Düzeltenin Allah'ta Dünyasını Düzeltir"
(hadisi şerif)

vesselam...

Ve Aleyküm Selam kardeşim.
Amin, cümlemizden inşaAllahü Teala..
Selametle kalın..
 

AY-YA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Ara 2008
Mesajlar
2,370
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
yüce rabbim bizlerede bu huzuru mutluluğu tattırsın inşallah paylaşım için teşekkürler allah c.c emanet olunuz
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt