Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ehli Sünnete Göre İman Artar ve Eksilir (2 Kullanıcı)

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
İman konularında,isim ve sıfat konularında selef alimlerinin görüşlerinden ayrı bir yol tutmuştur..
Bİr tane örnek vereyim;

Ebu hanife(r.h)'nin bir konuda görüşü budur...
"Yüce Allah'ın Kur'ân-ı Kerim'de de belirttiği gibi eli, yüzü ve nefsi vardır Yüce Allah'ın Kur'ân-ı Kerim'de söz konusu ettiği yüz, el ve nefis ona ait nasıllığı bizce bilinemeyen sıfatlardır Onun eli, kudreti ya da nimetidir denilmez Çünkü o takdirde bu sıfatın iptali söz konusudur Bu ise (sıfatların iptali) kaderiyyecilerin ve mutezile mensuplarının görüşüdür" (el-Fıkhu'l-Ekber, s 302)

Ebu mansul el maturidi ise bu ve benzer ayetlerde tevile gider..Bu konularda mutezileye yaklaşır...

Bu konu hakkında geniş bir paylaşım yapmayı düşünüyorum.

Birincisi selef alimlerinin hepsi her konuda aynı düşünmez.
İkincisi konu hakkında İmam maturidininde görüşünü aktarmanızda fayda var.
Üçüncüsü bu konuda Ebu Hanife hz. nin yaklaşımı doğru olabileceği gibi İmam Maturidininde yaklaşımı doğru olabilir yada Ebu Hanifenin görüşü yanlış olabileceği gibi İmam Maturidininde görüşü yanlış olabilir.Bunu ancak Allah bilir.Çünkü bazı ayetler tevile açık ayetlerdir.Ve alimler ilmi dahilinde ve zamanın getirdiği şartlara binaen tevil yapmışlardır.İmam Ebu Hanife hz ile İmam Maturidi hz. yaşadığı zamanları ve gelişmeleri incelerseniz neden tevile ihtiyaç duyulduunu daha iyi anlarsınız
Selametle
 

Tevhid Davası

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
349
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Web Sitesi
www.tevhidvesunnet.com
Yusuf kardeş..1 ayetten onca mana çıkar demekten dolayı zaten ümmet 73 fırkaya bölündü...Kan çıkınca ya abdest bozulur yada bozulmaz...Bir görüş doğrudur diğer görüş yanlıştır...İki görüşte doğru olur hiçkimse diyemez ki islamdan zerre kadar nasibi varsa şayet...

Zamanın getirdiği şartlara biaen tevil diye birşey yoktur bunu savunanlar reformistlerdir..
 

hanzala44

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2009
Mesajlar
268
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Bu senin yorumun.Birde iman artmaz ve eksilmez diyen alimlerin yorumunu karıştır.

"Keza Hattâbî, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın: "İman yetmiş küsur şubedir" hadisi ile alakalı olarak şunu söyler: "Bu hadise göre, şer'î iman, şubeleri ve yüksek-alçak cüzleri bulunan bir mânaya isimdir. Bu durumda iman ismi, bu cüzlerin hepsi için kullanıldığı gibi, bazıları için de kullanılmaktadır. Hakikat, bütün şubelerin mevcudiyetini gerektirir ve hepsine şâmil olur, tıpkı şerî namaz gibi. Nitekim onun da şubeleri ve cüzleri vardır. Bu cüzlerden bir kısmı için de "namaz" ismi kullanıldığı halde hakikat bütün cüzlerin mevcudiyetini gerektirir ve hepsini içine alır. Bu duruma Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in şu sözü delalet eder: "Haya imandan bir şûbedir." Bu hadis, iman noktasında mü'minlerin kimisi üstün, kimisi geri olmak üzere çok farklı mertebelerde bulunduklarını da ifâde etmektedir.
 

hanzala44

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2009
Mesajlar
268
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
benim ayet ve hadis yorumlama ilmim yoktur...
bunu yapmaktanda ALLAHA sığınırım....
ben sadce iman konusunda hadislerde araştırma yptım
ve hadislerdede insanın imanının derecesi yaptığı ameller karşılığında artar veye eksilir
bunuda resulullahın : "İman yetmiş küsur şubedir"
hadisinden anlamak mümkündür zaten hadisin açıklama mealindede
bu konu : namaz imandan bir şubedir, haya imanda bir şubedir vb. açıklamalar ve mertebeleri
Bu hadis, iman noktasında mü'minlerin kimisi üstün, kimisi geri olmak üzere çok farklı mertebelerde bulunduklarını da ifâde etmektedirkütübi sitte hadis külliyatından baktım bu hadislere ve kaynakları 'kendi görüşüm değildir'..
 

hanzala44

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2009
Mesajlar
268
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Bu senin yorumun.Birde iman artmaz ve eksilmez diyen alimlerin yorumunu karıştır.

ALİMLERİ sorgulamak veya görüşlerini yalanlamak
benim ve kimsenin haddine değildir !
bir konuda görüş belirtmek ve alimleri sorgulamak için önce ilm konusundada
onlarkadar bilgili olmak lazımdır...
ben başkalarını bilmem ama benim şu anki ilmim onlarla mukaese edilemicek kadar az hatta onların nezlinde yok...
ben ayetlerin tefsirine ve hadislere ve onların tefsirlerine bakarım....
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Yusuf kardeş..1 ayetten onca mana çıkar demekten dolayı zaten ümmet 73 fırkaya bölündü...Kan çıkınca ya abdest bozulur yada bozulmaz...Bir görüş doğrudur diğer görüş yanlıştır...İki görüşte doğru olur hiçkimse diyemez ki islamdan zerre kadar nasibi varsa şayet...

Zamanın getirdiği şartlara biaen tevil diye birşey yoktur bunu savunanlar reformistlerdir..

Kardeşim bizimde anlatmak istediğimiz ve sizin ısrarla anlamak istemediğininiz nokta bu.Kan abdesti bozarda, bozmada.Eğer Ebu Hanife hz.lerine yada İmam Şafi hz.lerine islamdan nasipleri yoktur demiyorsanız bu böylledir.Hanifilerde bozar şafilerde bozmaz.Bu hükümleri bu alimler hevalarındanmı verdi dersinizç.Tabiki hayır dayandıkları deilleri mutlaka sahihtir ve amel edilir.
Bakın diyelimki islam 50 birim, islam 30 birime inmeyi yada 70 birime çıkmayı kabul eder yani bazı konularda bazı hükümlerde şartlara göre zamana göre esneklikler vardır.Çünkü Kur'an evrensel ve kıyamete kadar yaşanacak br kitaptır ve dünya hızla faklılaşıyor ve faklı durumlar ortaya çıkıyor.Efendimiz buyurmuyormuki herşeye orta yolu tutun diye.Bu islamın şartlara göre esnediğinin delilidir.Tabi bu her konuda değil tam manası ile bize bildirilmeyen yada Efendimiz sav bildirmediği durumlar için geçerlidir.Bu esnekliği anlamaya çalışırken dikkat edilecek husus 30 birimden aşağıya düşmemek 70 birimde yukarıda çıkmamak olmalıdır.Nitekim bu durma düşenler Ehli sünnet dışı kalmışlardır.

İmam Maturudi zamanında türeyen fırkalar bu tür müteşabih konuları kendi sapıkça yorumlayarak halkı kendi saflarına çekmiştir.Bunu islam tarihi açık açık yazmaktadır.İşte bu fırkalarla mucadelede İslam alimlerinin bir görevidir ve İmam Maturidide aklın ve vahyin asla çelişmeyeceğini söyleyerek aklı vahiy ve sünnet çerçevesinde kullanarak sapık fırkaların yapmış olduğu yanlış tevilleri vahye sünnete uygun şekilde yapmış ve halkın en doğruyu anlamasına öğrenmesine vesile olmuştur.

Son olarak, niyetim burda luzumsuz tartışmalara girip zamanımı harcamak değil.Bu tartışmalardan bizi bırak alimler netice alamamıştır.O nedenle sadece şunu bilinki herşey sizin anladığınız gibi veya benim anladığım gibi olmayabilir o nedenle karşı görüşleride reddetmeye değil anlamaya gayret edin
Selametle
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
ALİMLERİ sorgulamak veya görüşlerini yalanlamak
benim ve kimsenin haddine değildir !
bir konuda görüş belirtmek ve alimleri sorgulamak için önce ilm konusundada
onlarkadar bilgili olmak lazımdır...
ben başkalarını bilmem ama benim şu anki ilmim onlarla mukaese edilemicek kadar az hatta onların nezlinde yok...
ben ayetlerin tefsirine ve hadislere ve onların tefsirlerine bakarım....

Güzel kardeşim yorumlamam diyorsun ama bu hadis bunu anlatıyo diyorsun buda yorumlamak anlamaına gelmiyormu.Ayrıca alimlerin görüşünü sorgulamak haddime değil deiyorsun iman artmaz ve eksilmez diyen alimlerin görüşünü reddediyorsun sorguluyorsun yani çelişiyorun.
Benim üzerinde durduğum, muteber kabul edilen alimler bazı ayetleri faklı yorumlayabilir bunların biri doğrudur diyeri yanlıştır diyemeyiz.Bunu demek içinen az onlar kadar ilim sahibi olmak gerekmezmi.Eğer değilsek onları sorulamayı bırakalım.Konu hakkında bu alimin görüşü farklıdır dedim.Ve bu görüş yanlışlığı ıspatlanmaya çalışılıyor.Bu görüş farklıda olsa senin benim değil Ebu Henife hz görüşü onun için biraz edepli davranıp bunların görüşlerini çürtümeye çalışmamak lazım.İlim isteyen insan önce ilim ehiline saygılı olmalı yoksa ilim değil hava alır.
Selametle kalın
 

Tevhid Davası

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
349
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Web Sitesi
www.tevhidvesunnet.com
Kan abdesti bozarda, bozmazda.Kan abdesti bozarda bozmazda gib saçma bir söz söylemeyi sizden beklemezdim.
Hanifilerde bozar şafilerde bozmaz.Bu hükümleri bu alimler hevalarındanmı verdi dersiniz.Bu müctehidler ictahat etmişlerdir..Birisi içtihatında isabet etmiştir diğeri ictihatında hata etmiştir...Rasulullah'ın(s.a.v) buyurduğu gibi müctehid ictihadında isabette eder hatada eder.Ama klasik maturidi kafa ile düşününce hiçbir müctehid hata etmez düşüncesi hakim oluyor insanda.Rasulullah(s.a.v) müctehidin hata yapacağından haber veriyor bu hadisi idrak edebilseniz gerçeği göreceksiniz inşaAllah.
Tabiki hayır dayandıkları deilleri mutlaka sahihtir ve amel edilir.

Bakın diyelimki islam 50 birim, islam 30 birime inmeyi yada 70 birime çıkmayı kabul eder yani bazı konularda bazı hükümlerde şartlara göre zamana göre esneklikler vardır.Rasulullah(s.a.v) vefat edince bize ne bıraktı ise kıyamete kadar o geçerlidir..Ne 30 aşağı inilir ne 70 yukarıya çıkılır...Sahabelerin(Rabbim onlardan razı olsun) dediği gibi Rasulullah(s.a.v) bize gecesi gündüz gibi olan bir din bıraktı...


Yusuf kardeşim...Lütfen hevamızdan birşeyler yazmamaya özen gösterelim...
Dinde esneklik diye birşey yoktur bu söylemler reformist söylemlerdir..Bu söylemlerinizden dolayı sizden şüphelenmeye başladım umarım o reformistlerin kitaplarını okumuyorsunuzdur....
 

Erzurumli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ağu 2007
Mesajlar
1,455
Tepki puanı
1
Puanları
0
Esselamu aleykum,


ALLAH TEALA rızası için Konuya faydası olması amacı ile biraz alıntı biraz kendi beyanatımızla katkıda bulunmak istiyorum...

Abdestin bozulması hallerinde yabancı kadına dokunma veya kan akması sebebi ile abdestin bozulup/bozulmaması hususunda bir kardeşimiz güzel bir yazı yazmışlar bir sitede denk gelmiştim buraya alıntı olarak geçiyorum...


şafilerde Kadına dokunma ve abdest bozulması meselesi şöyle geçer;

Hailsiz olarak mahrem sayılmayan bir erkekle bir kadının şehvetli olsun veya olmasın birbirinin tenine dokunmaları, her iki tarafın abdestini bozar

Kadının tenine dokunmanın abdesti bozmasıyla ilgili 4 hak mezhebin farklı fetvaları vardır..

--Hanefilere göre fahiş mübaşeret halinde kadının tenine dokunulması abdesti bozar.Maliki ve Hanbelilere göre,lezzet veya şehvet duyulması halinde,erkek ve kadının tenlerinin birbirine teması halinde,Şafiilere göre ise,erkek ve kadın tenlerinin mücerret birbirine temas etmesi ile şehvetsiz dahi olsa,dokunanın da,kendisine dokunulanın da abdesti bozulur.

Bu fetvaları tafsilatlı olarak inceleyip mezheplerin bu konuda öne sürdüğü delillere bakalım.
Hanefilere Göre;
Fahiş mübaşeret ile abdest bozulur..yani aralarında elbise bulunmaksızın erkeğin kadının tenine şehvetle temas etmesi ve bundan etkilenmesidir8230;ancak bu dokunma ile abdest bozulur Hanefilere göre..

Malikilere Göre;

Dokunmak suretiyle abdestin bozulmasının 3 şartı vardır.

1)Dokunanın baliğ olması
2)kendisine dokunulan kimsenin adeten kendisine karşı cinsi arzu duyulan kimse olmasıdır.
3)dokunan kimsenin lezzet kastıyla bunu yapması veya hissetmesidir.

Ayrıca bakmaktan ve düşünmekten dolayı zevk almakla da abdest bozulmaz.

Hanbelilere Göre;

Kadınların tenine arada bir engel olmaksızın dokunmak ve dokunulan kişi adeten kendisine karşı cinsi arzu duyulan biri ise abdest bozulur.

Kısaca;

Üç mezhebe göre de erkek ile kadının şehvetsiz normal şekilde birbirine dokunması ile abdest bozulmaz.


Dokunma İle Abdestin Bozulmaması Hakkında
Mezheplerin Delilleri;
1)Maide-6

8216;Ey iman edenler!Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi,dirseklere kadar ellerinizi,başınızı meshedip,topuklara kadar ayaklarınızı yıkayınız.Eğer cünüp oldunuz ise boy abdesti alınız.Hasta yahut yolculuk halinde bulunuyorsanız,yahut biriniz tuvaletten gelirse,yahutta kadınlara dokunmuşsanız(ev lamestüm-ün- nisae) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve dirseklere kadar ellerinizi onunla mesh edin.Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez.,fakat sizi tertemiz kılmak ve size ihsan ettiği nimetini tamamlamak ister.umulur ki şükredersiniz..8217;

Bu ayette geçen lems(dokunma),İbn Abbas8217;ın rivayetiyle cinsi birleşmedir.Hanefiler bunu delil olarak almışlardır.

Yine İbn Sıkkit8217;ten şu rivayet vardır..

-Lems, kadınlar ile birlikte kullanıldığı zaman cinsi ilişki kastedilir.Çünki Araplar8217;Lemestü8217;l mer8217;ete8217; derken onunla cinsi ilişkide bulundum demek isterler.

O halde bu ayeti kerimede hakiki değil mecaz anlam kastediliyor.çünki mecaza gitmeyi gerektirecek deliller sıralanmıştır.

Bu bakımdan Hanefiler bu delili yeterli görerek dokunma ile abdest bozulmadan kastın cinsel ilişki olduğunu söylerler.

Abdest bozan dokunmayı,şehvet maksadı olmakla kayıtlayan Malikiler ve Hanbeliler ise,ayet ile beraber Hz.Aişe8217;den gelen rivayetleri de delil olarak sunarlar.

Hz.Aişe8217;den gelen rivayete göre,

Peygamber (as),hanımlarından birisini öper,sonra da abdest almaksızın namaz kılardı..

Dokunma ile Abdestin Bozulacağını öne süren Şafiilere Göre,

Erkeğin mahrem olmayan yabancı bir kadına-ölmüş dahi olsa-aralarında herhangi bir engel bulunmaksızın dokunması,dokunanın da dokunulanın da abdestini bozar.İsterse yüzüne bakılmayacak kadar yaşlı bir kadın yahut erkek olsun.

Şafiilerin Delilleri;

Maide-68217;daki 8216;veya kadınlara dokunduğunuzda8217; ayetinde sözü geçen mülamese kelimesinin sözlükteki hakiki manası ile amel etmeleridir.

Bu kelimenin sözlük manası,el ile yoklamak,tenlerin birbirine değmesi veya elle dokunmaktır.

Sonuç;

Çoğunluk şehvetsiz dokunmanın abdesti bozmayacağını söylerken sadece Şafii mezhebi bu konuda aşırı tevile gitmiştir.

diyer sorunuz olan, hanefi mezhebinde kan akması ile abdestin bozulma maselesini şöyle izah edebiliriz;

Mesela Hz. Peygamber (a.s.m.) efendimiz namaz kılarken mübarek alınlarına taş batar ve alınları kanar. Hz. Aişe (r.a.) validemiz taşı Peygamber (a.s.m.) efendimizin alnından alarak yere atarlar. Peygamber (a.s.m.) efendimiz yeniden abdest alarak namazlarını kılarlar. Peygamber (a.s.m.) efendimiz yeniden abdest aldıklarına göre abdestleri bozulmuştur. Hanefi mezhebi imamı, İmam Azam Ebu Hanife hazretleri ile Şafii mezhebi imamı, İmam Şafii hazretleri abdesti bozan meseleleri ele alırken bu meseleyi değerlendirirler. İmam-ı Azam hazretleri, 8220;Peygamber (a.s.m.) efendimizin alnına batan taş kan çıkardığı için Resulullah (a.s.m.) efendimiz abdest almıştır8221; hükmüne varırken; Şafii hazretleri abdestin bozulmasını Hz. Aişe (r.a.) validemizin Peygamber (a.s.m.) efendimizin alnına dokunmasına bağlamıştır. Böylece Hanefi mezhebinde az bir kan abdesti bozan sebeplerden biri olurken, Şafii mezhebinde kadının temasıyla abdestin bozulması kaide olarak benimsenmiştir. Görüldüğü gibi her iki hüküm de doğrudur ve haklı bir gerekçeye dayanmaktadır.

abdesti bozan şeyler mezheblere göre değişiuormu diye bir soru daha sormuşsunuz.
aslında bunları anlatırken o meslede zımnen izah ediliş oldu. şöyleki aralarındaki faklılıklar bile teferruatta olmakla beraber yine delillere dayanmışlardır. tıpki bu anlattığım iki mesele de olduğu gibi.

inşaallah bu anlatılanlar sizi aydınlatması dileyi ile ALLAH cc emanet olunuz...



Bundan sonrası konuya muhatap asıl mesleye gelince imam azam hazretleri imam maturidi hazretlerinden 200 yıl önce yaşamasına rağmen neden maturidi hazretleri tercih edilmiştir...

İmam azam hazretlerinin hayatını iyice araştıran kardeşlerimiz şunun farkına varmıştırlar ki imam azam hazretleri kelam ilmi ile yola çıkmış olmakla beraber daha sonra ilim meclislerinde yapılan tartışmalar sonucunda arkadaşın arkadaşı tekfir durumuna gelecek kadar ileri gidenleri görüp bu ilim üzerine ısrarcı olmayıp kendini fıkıh ilmine adamıştır,çünkü zaman ALLAH TEALA nın zatına ait sıfatların tartışılacak zaman değildi bir çok görüşler fırkalar meydana çıkmış ALLAH TEALA ya ve peygamberine imandan sonra gelecek en önemli şey olan amelden insanların mahrum olduğu farkına varmıştır,ALLAH TEALA nın kendisine bahşettiği müçtehitlik şerefi ile çıktığı bu hayırlı yolda kılı kırk yarmak tabiri ile hem kelamullahtan hem hadisi şeriflerden hem zamanına yetiştiği ashabın son güzedelerinden birebir duydukları ile fıkıh ilminde ilk olmayı başarmıştır,kendisinin içtihatlarını talebeleri başkalarına öğretmiş,en zeki olanların imam şafi hazretleri ise bazı meselelerde başka görüşler belirtmiştirler ve ondan sonrada onlarca müçtehid gelmiş olmasına rağmen ALLAH TEALA dört tanesinin görüşlerini bir fırkada birleştirmiştir,sizde bilirsinizki bu fırkanın adına ehli sünnet fırkası denir,herkes bu dört fırkaya amelde uymakla birlikte neden bazılarımız kelam ilminde yani ALLAH TEALA nın zatına has olan sıfatlarının tafsilatı hususunda farklı fikirler beyan etmişlerdir...
Birkaç misal verirsek kul kendi amelini kendi yaratır diyenler,kul yaptığından sorumlu değildir herşeyi ALLAH yaptırıyor diyenler,ALLAH TEALA hazretleri için yarattığını kaplamıştır diyenler,arşın üstünde oturuyor diyenler vs vs bir sürü görüşler vardır,bunları onlar alimlerken tartışıp bir yere varamamışlar BİZ burada alimcilik oynuyoruz.!!!

İmam ebu hanife hazretleri ile imam maturidi hazretleri farklı dönemlerde yaşamıştırlar yaklaşık 200 yıl gibi bir fark var,imam azam zamanında amel eksikti onlar gibi içtihat sahibleri doğru amelleri buldu insanlara öğrettiler artık nasıl amel edileceğini öğrenen insanlar 200 yıl aradan sonra ALLAH TEALA ya iman ettik doğru amelde etmeyi öğrendik artık şimdi kelam ilmi ile ilgilenelim diyerek bu işe sarılmıştırlar...
İşte bundan sonra akaid de ayrılıklar meydana geldi baştada dediğim gibi herkes amelde aynı iken imanın esaslarında hem fikir iken ALLAH TEALA ya has zati ve subuti sıfatların şumullerinde yani neyi kapsayıp kapsamadığı hususunda fikir farklılığı olmuştur,bunların delillerini sebeplerini ben bilmiyorum...

Son olarak İmam azam hazretlerinin oğluna nasihatı ile sözü kapatmak istiyorum;

Ebu Hanife'nin oğlu Hammad dedi ki:
"Bir gün babam -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- yanıma geldi. Yanımda kelâm ile uğraşanlardan bir topluluk da vardı. O sırada bir husus hakkında yüksek sesle tartışıyorduk. Onun evde olduğunu farkedince yanına çıktım. Bana:
Ey Hammad yanında kimler var dedi. Ben:
Filan, filan ve filan diyerek yanımda bulunanların adını verdim. Peki neyi konuşuyorsunuz dedi. Ben:
Şu şu hususları konuşuyoruz dedim. Bana dedi ki:
Ey Hammad kelâmı bırak. (Hammad devamla) dedi ki:
Ben babamın işleri birbirine karıştırdığını hiç görmediğim gibi bir işi emredip sonra da o işi yasakladığını da görmemiştim. Bunun üzerine ona dedim ki:
Babacığım sen daha önce bana kelâm ile uğraşmayı emretmiyor muydun? Şu cevabı verdi:
Evet, fakat evladım bugün ben sana kelâmla uğraşmayı yasaklıyorum. Niye? diye sordum şu cevabı verdi:
Evladım çeşitli kelâmî meseleler hakkında ihtilafa düştüğünü gördüğün bu kimseler bir görüş etrafında birleşmiş ve tek bir din üzere idiler. Nihayet şeytan onları birbirlerinden uzaklaştırdı, aralarına düşmanlığı ve ayrılığı soktu, onlar da sonunda ayrılığa düştüler..." (el-Mekkî, Menakibu Ebî Hanîfe, s. 183-184)

Alıntıdır yazan kardeşten ALLAH TEALA razı olsun...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt