Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ehli sünnet ve şii inancı arasındaki farkların özeti (2 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
EHLİ SÜNNET VE Şİİ İNANCI ARASINDAKİ FARKLARIN ÖZETİ


KUR'AN-I KERİM

Ehli Sünnet'e Göre:
Ehil Sünnet Kur'an'ın sıhhatine, ziyade ve noksan olmadığına ittifak etmiştir. Kur'an Arap dili kural ve usullerine uygun olarak anlaşılır. Ehli Sünnet Kur'an'ın Allah'ın kelamı olduğuna, hadis ve mahluk olmadığına, içinde batıl bir şeyin bulunmadığına ve müslümanların inanç ve muamelatta ilk kaynağının Kur'an olduğuna inanırlar.

Şiiler'e Göre:
Bazılarına göre Kur'an sıhhatli değildir Kur'an Şii inançlarından herhangi biriyle çatıştığında mezheplerine uygun garip teviller yaparlar. Bu yüzden bunlara "Müteevvile" ismi verilmiştir. Daima Kur'an toplanırken ortaya çıkan ihtilafa işaret etmeyi severler. Kendi imamlarının sözleri onlara göre güvenilen teşri kaynağıdır.





HADİS

Ehli Sünnet'e Göre:
Şeriatta ikinci kaynak ve Kur'an'ı açıklayıcı mahiyettedir Peygamber (SAV)'den sahih olarak gelen herhangi bir hadise muhalefet etmek caiz değildir. Hadislerin sahih olduğunu anlamak İslam Ümmeti alimlerinin Hadis Usulü hususunda ittifak ettiği kurallara dayanır.
Bunun yolu da senedin tahkikidir. Kadın ve erkek ayırdedilmeksizin adil şahısların şehadetiyle güvenilir olup olmadıkları incelenir. Her hadis rivayet edenin belli bir tarihi, rivayet ettiği hadislerin sahih olup olmadığı tespit edilmiştir. Yalancıdan, meçhul şahıslardan sadece akrabalık vasfıyla hadis kabul edilmez. Çünkü hadis rivayeti her türlü itibarın üzerinde büyük bir emanettir.

Şiiler'e Göre:
Resulullah (SAV)'ın ehli beytine nisbet edilen ve siyasi savaşlarında Hz. Ali'nin yanında bulunanların rivayet ettiği hadislerden başkasını kabul etmezler Hadislerin kabulünde sahih olup olmadığına, senedine ve ilmi metoda ehemmiyet vermezler. Çok defa meçhul şahıslardan rivayet ederler ve derler ki : Muhammed b. İsmail'den .o da ashabımızdan birinden, o da bir adamdan rivayet etti ki şöyle dedi..." Kitapları sıhhatinin ispatı mümkün olmayan on binlerce hadisle doludur. Ve bu hadisler üzerinde dinlerini bina etmişlerdir " Bu tutumlarıyla Sünnet-i Nebeviye'nin dörtte üçünden fazlasını inkar etmişlerdir. Bu nokta Şiiler'in diğer müslümanlardan ayrıldığı en mühim noktadır





SAHABE

Ehli Sünnet'e Göre:
Ehli Sünnet sahabeye hürmet edilmesi ve onlardan razı olduklarına ittifak etmişlerdir. Çıkan anlaşmazlıklar samimi olarak yaptıkları ictihad kabilindendir. Ve o ortam geçmiştir. Onların anlaşmazlıklarını ele alarak nesiller boyu kin beslemek caiz değildir, Zira sahabileri Allahu Teala hayırla zikretmiş çok yerde methetmiş ve bazılarını tahdit ederek beraatlarını beyan etmiştir. Bu sebepten de kimsenin onları itham etmesi helal olmaz ve bunda kimsenin de bir menfaati yoktur.

Şiiler'e Göre:
Resulullah'tan sonra parmak sayısını aşmayacak kadar az bir topluluğun dışında bütün sahabenin kafir olduğuna inanırlar Hz Ali'ye çok özel bir makam verirler. Bazıları vasi, bazıları peygamber bazıları da ilah mertebesinde olduğuna inanırlar Sonra da kalkar müslümanlar hakkında Hz. Ali hususunda inançlarına göre hüküm verirler. Hz. Ali'den önce halife seçilenler ya zalim veya kafirdir. Hz. Ali'ye fikrinde muhalefet eden zalim veya kafir veyahut da fasıktır. Hz. Ali'nin zurriyetinden gelenlere muhalefet etmek de böyledir. Böylece tarihte nesiller boyu devam eden bir düşmanlık ve iftira kapısı açtılar Şii'lik bu öğretilerle devam eden tarihi bir ekol haline geldi.





TEVHİD (ALLAH'I BİRLEME) İNANCI

Ehli Sünnet'e Göre:
Allah'ın bir olduğuna, ortağı, benzeri olmadığına ,kul ile Allah arasında vasıta bulunmadığına iman ederler. Sıfat hususundaki ayetlere tevil, inkar ve teşbih yapmaksızın inanırlar. Allah dini tebliğ için peygamberler göndermiştir. Onlar da dini tebliğ etmişler hiçbir şeyi gizlememişlerdir. Gaybı sadece Allah'ın bildiğine inanırlar. Şefaatin Allah'ın izni şartına bağlı olduğuna, duanın, adağın ve kurbanın sadece Allah için olacağına, Allah'-dan başkasına caiz olmadığına inanırlar. Hayır ve şerrin Allah'ın mülkünde olduğuna, Allah'tan başkasının diri olsun ölü olsun kainatta tasarruf ve yetkisinin olmadığına, her
kesin Allah'ın fadl ve rahmetine muhtaç olduğuna inanırlar. Allah'ı bilmek ise akıldan önce Şeriat ve Allah'ın ayetleriyle olacağına inanırlar. Her zaman hakkı bulması mümkün olmayan aklıyla insan imanını kuvvetlendirir.

Şiiler'e Göre:

Allah'ın birliğine iman ederler fakat bu inancı bazı şirke götüren tutumlarıyla bulandırırlar Allah'tan başkalarına, kullara dua eder onlardan isterler ve "Ya Ali, Ya Hüseyin, Ya Zeyneb" derler. Allah'tan başkasına kurban keserler ve adak adarlar Ölülerden ihtiyaçlarının giderilmesini isterler Kendilerince malum duaları vardır. Bu dualarla ibadet ederler imamlarının masum olduğuna ve gaybı bildiklerine inanırlar, imamlarının kainatı idare ettiklerine inanırlar. Bu batıl inançlarını bina etmek için de kendilerine göre bir tasavvuf yolu icad ederler. Evliyanın, kutupların ve Ehli beytin (Allah'ın kudretinin dışında) hususi güç ve kuvvetlerinin olduğuna inanırlar. Dinde imtiyazlı bir tabaka olduğunu yayarlar ve bu imtiyazın veraset yoluyla oğullarına geçtiğini öğretirler. Allah'ı bilmenin akıl ile olduğuna Kur'an ayetlerinin aklın te'kidi mahiyetinde olduğuna. Kur'an'ın yeni şey getirmediğine inanırlar. Onlara göre Kur'an aklın eriştiği marifeti kuvvetlendirir.





RÛYETULLAH (ALLAH'I GÖRMEK)

Ehli Sünnet'e Göre:
Ahirette görmek mümkündür. Zira Kur'an'da : "O günde bazı yüzler parlaktır (çünkü) Rablerine bakmaktadırlar" buyurulmaktadır. (Ayrıca bu hususta sarih hadisler vardır).

Şiiler'e Göre:
Ne dünyada ne de ahırette görmek mümkün değildir





GAYB

Ehli Sünnet'e Göre:
Gaybı Allah'tan başkası bilemez. Allah gaybı kendisine has kılmıştır Ancak başta Hz. Muhammed olmak üzere peygamberlerine gayba ait bazı şeyleri bildirir. "Dilediğinden başka onun ilminden hiç bir şeyi kavrayamazlar."

Şiiler'e Göre:

Gaybı bilmenin sadece kendi imamlarının hakkı olduğuna inanırlar (Gaybtan haber vermek Peygamberin hakkı değildir) Bu sebepden bazıları imamlarına ilahlık nisbet etmektedirler.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Selam olsun peygamberimize...
Selam olsun ehli beytine..
Selam olsun sahabelerine..
Selam olsun tüm müslümanlara...
Selam olsun kuran-sünnet-icma-kıyas yolu üzere gidenlere..
Selam olsun ehli sünnete...
Selam olsun tüm mücahidlere..
Lanet olsun ibni sebenin döllerine...
Allahcc beri eylesin dalalet ve bidat ehlinden...
Allahcc doğruyu doğru bilenlerden eylesin..
Allahım ilmimizi arttır..
Besmele...Selam..Dua..
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
TAKIYYE: (İNSANIN KORKUDAN İNANDIĞININ AKSİNİ SÖYLEMESİ VEYA ÖYLE GÖRÜNMESİ)

Ehli Sünnet'e Göre:
Ehli sünnete göre bir müslümanın diğer müslümanları sözüyle veya fiiliyle kandırması, aldatması caiz değildir. Çünkü Resulullah "Aldatan bizden değildir" buyurmuştur. Takıyye din düşmanı kafirlerden başkasına yapılamaz caiz değildir. Bu da sadece harp esnasında olur. Çünkü harp hiledir. Müslümanın hak hususunda cesur ve doğru sözlü olması, riyakar, yalancı ve sahtekar olmaması tam tersine iyiliği emredip kötülükten nehyetmesi gerekir.

Şiiler'e Göre:
Takıyye Şiiler'in bütün fırkalarında mezheplerinin gereği olarak kabul edilen bir farzdır. Takıyye usulünü gizli ve açık olarak öğreniyorlar ve onunla amel ediyorlar. Özellikle de kötü şartlarda. Bu durumlarda kendilerine göre öldürülmeyi hak etmiş kimseleri medih ve senada mübalağa ederler. Kendi mezheplerinden olmayana küfür hükmü tatbik ederler. Onlara göre gaye her türlü vasıtanın mubah olmasıdır Bu insanlar yalan, hile ve iki yüzlülüğün bütün üsluplarını mubah saymaktadırlar.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Müslümanlar kardeştir..
Dikkat edin..
Hz. Aişe annemize laf atan...
Hz. Ebubekir ve Ömer efendilerimize küfür eden...
Sahabelere dil uzatan...
Benim kardeşim falan değil..
şeytanın kardeşidir.......
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
EHLİ SÜNNET VE Şİİ İNANCI ARASINDAKİ FARKLARIN ÖZETİ


KUR'AN-I KERİM


Ehli Sünnet'e Göre:
Ehil Sünnet Kur'an'ın sıhhatine, ziyade ve noksan olmadığına ittifak etmiştir. Kur'an Arap dili kural ve usullerine uygun olarak anlaşılır. Ehli Sünnet Kur'an'ın ALLAH'ın kelamı olduğuna, hadis ve mahluk olmadığına, içinde batıl bir şeyin bulunmadığına ve müslümanların inanç ve muamelatta ilk kaynağının Kur'an olduğuna inanırlar.

Şiiler'e Göre:
Bazılarına göre Kur'an sıhhatli değildir Kur'an Şii inançlarından herhangi biriyle çatıştığında mezheplerine uygun garip teviller yaparlar. Bu yüzden bunlara "Müteevvile" ismi verilmiştir. Daima Kur'an toplanırken ortaya çıkan ihtilafa işaret etmeyi severler. Kendi imamlarının sözleri onlara göre güvenilen teşri kaynağıdır.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Selam olsun peygamberimize...
Selam olsun ehli beytine..
Selam olsun sahabelerine..
Selam olsun tüm müslümanlara...
Selam olsun kuran-sünnet-icma-kıyas yolu üzere gidenlere..
Selam olsun ehli sünnete...
Selam olsun tüm mücahidlere..
Lanet olsun ibni sebenin döllerine...
Allahcc beri eylesin dalalet ve bidat ehlinden...
Allahcc doğruyu doğru bilenlerden eylesin..
ALLAHım ilmimizi arttır..
Besmele...Selam..Dua..
 

mirvaha

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Ağu 2009
Mesajlar
23
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Selam olsun peygamberimize...
Selam olsun ehli beytine..
Selam olsun sahabelerine..
Selam olsun tüm müslümanlara...
Selam olsun kuran-sünnet-icma-kıyas yolu üzere gidenlere..
Selam olsun ehli sünnete...
Selam olsun tüm mücahidlere..
Lanet olsun ibni sebenin döllerine...
Allahcc beri eylesin dalalet ve bidat ehlinden...
Allahcc doğruyu doğru bilenlerden eylesin..
ALLAHım ilmimizi arttır..
Besmele...Selam..Dua..

Allah yeryuzunu bidat ehlinden ummeti Muhammediyenin arasina nifak sokan papazin mutefigi olan Musluman killigina giren utanmaz arsiz munafiklardan halas eylesin !!!


bidattan soz acilinca ...


SAİDİ NÜRSİNİN : HIRİSTİYAN ŞEHİD LAFZINA REDDİYYE

Askerimizin her gün şehit haberini alıyoruz. Bu durumda, bir takım tebaalar (Hocaefendilerinin yolunda ) nasıl da mukaddes şehit kavramını Müslüman’dan sıyırıp, Ehli Kitaba yakıştırıyorlar. Bunun hesabını mahşerde veremezler. İşte Hakk’ ın nurundan nasipsiz insanların sözleri:

Said-i Nursi: “Şimdi fetret gibi karanlıkta kalan ve Hz. İsa’ya (as.) mensup Hıristiyanların mazlumlarının çektikleri felaketler, onlar hakkında bir nevi şehitlik denilebilir.( Başka bir yazısında ) Böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkında bir nevi merhamet ve mükafat vardır ki, o musibet ona nispetten çok ucuz düşer. Böyle semavi musibetler, masumlar hakkında bir nevi şahadet hükmüne geçiyor.” (Bkz. Vehbi Vakkasoğlu, Başkasının Günahına Ağlayan Adam,s. 89, 90)

Dinimizde: Allah yolunda canını veren Müslüman’a şehit denir. Çoğulu şühedadır.

Böyle adama şehit denilmesi ya cennete gireceğine şahitlik yapıldığı veya ölüm anında bir takım rahmet meleklerinin hazır bulunduğu veya kendisi Yüce Allah’ın manevi huzurunda hazır olarak rızıklanacağı içindir.( Geniş bilgi için Bkz. Ömer Nasuhu Bilmen. Büyük İslam İlmihali, Namaz Kitabı)

Şehit kelimesi, Şahit sözüne denk olup hazır manasını taşır. Şahadet ise : Şehitlik, şehit olma manasını taşır.

Şehit olmak için gerekli şartlar.

1. Müslüman olmak: Dinimize göre, Hıristiyan ve Yahudilerden şehit olmaz. Aksini ancak ahir zaman alametlerinden Deccal, ona tabi olan tebası veya yalancı Peygamberlik davasını güdenler söyleyebilir. O da, Müslümanları bağlamaz.


2. Canını, malını, ırzını ve diğer Müslümanları korurken, öldürülen Müslüman şehittir.


Bu gibi şehitler kamil şehitlerdir. Hem dünya hem de ahiret bakımından şehittir. Bu şehitlerin hükmü yıkanmaksızın, yalnız namazı kılınarak elbiseleri ile gömülürler.


3. Suda boğulan, ateşte yanan, enkaz altında kalan, veba sıtma gibi hastalıklardan ölen Müslüman ahiret ahkâmı bakımından şehittir.

İslam dinine göre şehitlik Allah katında derecelerin en yücesidir. Bunlar direk cennete gireceklerdir. Nasıl olurda ebedi Cehennemde kalacak olan Hıristiyan Yahudiler şehit olabilir. Böyle ahir zaman fitnelerine kapılmayalım. İmanımızı konuşturarak insanları ayıktıralım. İstikametimizi Ehl-i Kitaba değil, Allah ve Resülüne çevirelim. Deccal’in fitnesinden korunmak için şu duayı yapalım:



"Ey ALLAH'ım ! Cehennem azabından sana sığınırım, kabir azabından sana sığınırım, Deccal fitnesinden sana sığınırım, hayat ve mematın (yaşamanın ve ölümün) fitnesinden (yaşadığımız müddetçe başımıza gelecek belalardan ve imansız ölüm tehlikesinden) sana sığınırım." (Müslim, Mesacid: 25, No: 590, 1/413)
Sündüz KAYA
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
EHLİ SÜNNET VE Şİİ İNANCI ARASINDAKİ FARKLARIN ÖZETİ


KUR'AN-I KERİM

Ehli Sünnet'e Göre:
Ehil Sünnet Kur'an'ın sıhhatine, ziyade ve noksan olmadığına ittifak etmiştir. Kur'an Arap dili kural ve usullerine uygun olarak anlaşılır. Ehli Sünnet Kur'an'ın Allah'ın kelamı olduğuna, hadis ve mahluk olmadığına, içinde batıl bir şeyin bulunmadığına ve müslümanların inanç ve muamelatta ilk kaynağının Kur'an olduğuna inanırlar.

Şiiler'e Göre:
Bazılarına göre Kur'an sıhhatli değildir Kur'an Şii inançlarından herhangi biriyle çatıştığında mezheplerine uygun garip teviller yaparlar. Bu yüzden bunlara "Müteevvile" ismi verilmiştir. Daima Kur'an toplanırken ortaya çıkan ihtilafa işaret etmeyi severler. Kendi imamlarının sözleri onlara göre güvenilen teşri kaynağıdır.





HADİS

Ehli Sünnet'e Göre:
Şeriatta ikinci kaynak ve Kur'an'ı açıklayıcı mahiyettedir Peygamber (SAV)'den sahih olarak gelen herhangi bir hadise muhalefet etmek caiz değildir. Hadislerin sahih olduğunu anlamak İslam Ümmeti alimlerinin Hadis Usulü hususunda ittifak ettiği kurallara dayanır.
Bunun yolu da senedin tahkikidir. Kadın ve erkek ayırdedilmeksizin adil şahısların şehadetiyle güvenilir olup olmadıkları incelenir. Her hadis rivayet edenin belli bir tarihi, rivayet ettiği hadislerin sahih olup olmadığı tespit edilmiştir. Yalancıdan, meçhul şahıslardan sadece akrabalık vasfıyla hadis kabul edilmez. Çünkü hadis rivayeti her türlü itibarın üzerinde büyük bir emanettir.

Şiiler'e Göre:
Resulullah (SAV)'ın ehli beytine nisbet edilen ve siyasi savaşlarında Hz. Ali'nin yanında bulunanların rivayet ettiği hadislerden başkasını kabul etmezler Hadislerin kabulünde sahih olup olmadığına, senedine ve ilmi metoda ehemmiyet vermezler. Çok defa meçhul şahıslardan rivayet ederler ve derler ki : Muhammed b. İsmail'den .o da ashabımızdan birinden, o da bir adamdan rivayet etti ki şöyle dedi..." Kitapları sıhhatinin ispatı mümkün olmayan on binlerce hadisle doludur. Ve bu hadisler üzerinde dinlerini bina etmişlerdir " Bu tutumlarıyla Sünnet-i Nebeviye'nin dörtte üçünden fazlasını inkar etmişlerdir. Bu nokta Şiiler'in diğer müslümanlardan ayrıldığı en mühim noktadır





SAHABE

Ehli Sünnet'e Göre:
Ehli Sünnet sahabeye hürmet edilmesi ve onlardan razı olduklarına ittifak etmişlerdir. Çıkan anlaşmazlıklar samimi olarak yaptıkları ictihad kabilindendir. Ve o ortam geçmiştir. Onların anlaşmazlıklarını ele alarak nesiller boyu kin beslemek caiz değildir, Zira sahabileri Allahu Teala hayırla zikretmiş çok yerde methetmiş ve bazılarını tahdit ederek beraatlarını beyan etmiştir. Bu sebepten de kimsenin onları itham etmesi helal olmaz ve bunda kimsenin de bir menfaati yoktur.

Şiiler'e Göre:
Resulullah'tan sonra parmak sayısını aşmayacak kadar az bir topluluğun dışında bütün sahabenin kafir olduğuna inanırlar Hz Ali'ye çok özel bir makam verirler. Bazıları vasi, bazıları peygamber bazıları da ilah mertebesinde olduğuna inanırlar Sonra da kalkar müslümanlar hakkında Hz. Ali hususunda inançlarına göre hüküm verirler. Hz. Ali'den önce halife seçilenler ya zalim veya kafirdir. Hz. Ali'ye fikrinde muhalefet eden zalim veya kafir veyahut da fasıktır. Hz. Ali'nin zurriyetinden gelenlere muhalefet etmek de böyledir. Böylece tarihte nesiller boyu devam eden bir düşmanlık ve iftira kapısı açtılar Şii'lik bu öğretilerle devam eden tarihi bir ekol haline geldi.





TEVHİD (ALLAH'I BİRLEME) İNANCI

Ehli Sünnet'e Göre:
Allah'ın bir olduğuna, ortağı, benzeri olmadığına ,kul ile Allah arasında vasıta bulunmadığına iman ederler. Sıfat hususundaki ayetlere tevil, inkar ve teşbih yapmaksızın inanırlar. Allah dini tebliğ için peygamberler göndermiştir. Onlar da dini tebliğ etmişler hiçbir şeyi gizlememişlerdir. Gaybı sadece Allah'ın bildiğine inanırlar. Şefaatin Allah'ın izni şartına bağlı olduğuna, duanın, adağın ve kurbanın sadece Allah için olacağına, Allah'-dan başkasına caiz olmadığına inanırlar. Hayır ve şerrin Allah'ın mülkünde olduğuna, Allah'tan başkasının diri olsun ölü olsun kainatta tasarruf ve yetkisinin olmadığına, her
kesin Allah'ın fadl ve rahmetine muhtaç olduğuna inanırlar. Allah'ı bilmek ise akıldan önce Şeriat ve Allah'ın ayetleriyle olacağına inanırlar. Her zaman hakkı bulması mümkün olmayan aklıyla insan imanını kuvvetlendirir.

Şiiler'e Göre:
Allah'ın birliğine iman ederler fakat bu inancı bazı şirke götüren tutumlarıyla bulandırırlar Allah'tan başkalarına, kullara dua eder onlardan isterler ve "Ya Ali, Ya Hüseyin, Ya Zeyneb" derler. Allah'tan başkasına kurban keserler ve adak adarlar Ölülerden ihtiyaçlarının giderilmesini isterler Kendilerince malum duaları vardır. Bu dualarla ibadet ederler imamlarının masum olduğuna ve gaybı bildiklerine inanırlar, imamlarının kainatı idare ettiklerine inanırlar. Bu batıl inançlarını bina etmek için de kendilerine göre bir tasavvuf yolu icad ederler. Evliyanın, kutupların ve Ehli beytin (Allah'ın kudretinin dışında) hususi güç ve kuvvetlerinin olduğuna inanırlar. Dinde imtiyazlı bir tabaka olduğunu yayarlar ve bu imtiyazın veraset yoluyla oğullarına geçtiğini öğretirler. Allah'ı bilmenin akıl ile olduğuna Kur'an ayetlerinin aklın te'kidi mahiyetinde olduğuna. Kur'an'ın yeni şey getirmediğine inanırlar. Onlara göre Kur'an aklın eriştiği marifeti kuvvetlendirir.





RÛYETULLAH (ALLAH'I GÖRMEK)

Ehli Sünnet'e Göre:
Ahirette görmek mümkündür. Zira Kur'an'da : "O günde bazı yüzler parlaktır (çünkü) Rablerine bakmaktadırlar" buyurulmaktadır. (Ayrıca bu hususta sarih hadisler vardır).

Şiiler'e Göre:
Ne dünyada ne de ahırette görmek mümkün değildir





GAYB

Ehli Sünnet'e Göre:
Gaybı Allah'tan başkası bilemez. Allah gaybı kendisine has kılmıştır Ancak başta Hz. Muhammed olmak üzere peygamberlerine gayba ait bazı şeyleri bildirir. "Dilediğinden başka onun ilminden hiç bir şeyi kavrayamazlar."

Şiiler'e Göre:
Gaybı bilmenin sadece kendi imamlarının hakkı olduğuna inanırlar (Gaybtan haber vermek Peygamberin hakkı değildir) Bu sebepden bazıları imamlarına ilahlık nisbet etmektedirler.
güncelleme...
 

mirvaha

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Ağu 2009
Mesajlar
23
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Allah yeryuzunu bidat ehlinden ummeti Muhammediyenin arasina nifak sokan papazin mutefigi olan Musluman killigina giren utanmaz arsiz munafiklardan halas eylesin !!!


bidattan soz acilinca ...


SAİDİ NÜRSİNİN : HIRİSTİYAN ŞEHİD LAFZINA REDDİYYE

Askerimizin her gün şehit haberini alıyoruz. Bu durumda, bir takım tebaalar (Hocaefendilerinin yolunda ) nasıl da mukaddes şehit kavramını Müslüman’dan sıyırıp, Ehli Kitaba yakıştırıyorlar. Bunun hesabını mahşerde veremezler. İşte Hakk’ ın nurundan nasipsiz insanların sözleri:

Said-i Nursi: “Şimdi fetret gibi karanlıkta kalan ve Hz. İsa’ya (as.) mensup Hıristiyanların mazlumlarının çektikleri felaketler, onlar hakkında bir nevi şehitlik denilebilir.( Başka bir yazısında ) Böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkında bir nevi merhamet ve mükafat vardır ki, o musibet ona nispetten çok ucuz düşer. Böyle semavi musibetler, masumlar hakkında bir nevi şahadet hükmüne geçiyor.” (Bkz. Vehbi Vakkasoğlu, Başkasının Günahına Ağlayan Adam,s. 89, 90)

Dinimizde: Allah yolunda canını veren Müslüman’a şehit denir. Çoğulu şühedadır.

Böyle adama şehit denilmesi ya cennete gireceğine şahitlik yapıldığı veya ölüm anında bir takım rahmet meleklerinin hazır bulunduğu veya kendisi Yüce Allah’ın manevi huzurunda hazır olarak rızıklanacağı içindir.( Geniş bilgi için Bkz. Ömer Nasuhu Bilmen. Büyük İslam İlmihali, Namaz Kitabı)

Şehit kelimesi, Şahit sözüne denk olup hazır manasını taşır. Şahadet ise : Şehitlik, şehit olma manasını taşır.

Şehit olmak için gerekli şartlar.

1. Müslüman olmak: Dinimize göre, Hıristiyan ve Yahudilerden şehit olmaz. Aksini ancak ahir zaman alametlerinden Deccal, ona tabi olan tebası veya yalancı Peygamberlik davasını güdenler söyleyebilir. O da, Müslümanları bağlamaz.


2. Canını, malını, ırzını ve diğer Müslümanları korurken, öldürülen Müslüman şehittir.


Bu gibi şehitler kamil şehitlerdir. Hem dünya hem de ahiret bakımından şehittir. Bu şehitlerin hükmü yıkanmaksızın, yalnız namazı kılınarak elbiseleri ile gömülürler.


3. Suda boğulan, ateşte yanan, enkaz altında kalan, veba sıtma gibi hastalıklardan ölen Müslüman ahiret ahkâmı bakımından şehittir.

İslam dinine göre şehitlik Allah katında derecelerin en yücesidir. Bunlar direk cennete gireceklerdir. Nasıl olurda ebedi Cehennemde kalacak olan Hıristiyan Yahudiler şehit olabilir. Böyle ahir zaman fitnelerine kapılmayalım. İmanımızı konuşturarak insanları ayıktıralım. İstikametimizi Ehl-i Kitaba değil, Allah ve Resülüne çevirelim. Deccal’in fitnesinden korunmak için şu duayı yapalım:



"Ey ALLAH'ım ! Cehennem azabından sana sığınırım, kabir azabından sana sığınırım, Deccal fitnesinden sana sığınırım, hayat ve mematın (yaşamanın ve ölümün) fitnesinden (yaşadığımız müddetçe başımıza gelecek belalardan ve imansız ölüm tehlikesinden) sana sığınırım." (Müslim, Mesacid: 25, No: 590, 1/413)
Sündüz KAYA

guncellllllleme
 

mirvaha

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Ağu 2009
Mesajlar
23
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Müslümanlar kardeştir..
Dikkat edin..
Hz. Aişe annemize laf atan...
Hz. Ebubekir ve Ömer efendilerimize küfür eden...
Sahabelere dil uzatan...
Benim kardeşim falan değil..
şeytanın kardeşidir.......

Bunlari yapanlar Musluman da degildir , hiristiyanlari dost edinip onlari kardes bilenler Musluman olmadiklari gibi
evet dikkat edelim bu munafiklara

Siaalarin hepsi bir degil bazilari varki zerre kadar Ehli Sunetten farklari yok
boyle iken onlar da Ehli Sunettir
ve nice sapik munafiklar varki BUZ GIBI KAFIR olduklari halde Ehli Sunnet lafini agzilarinda sakiz ederler, Hz Muhammedin (sav) ummetini parcalamak icin bogazlarini yirtiyorlar

Sialari bu kadar sevmiyorlarsa acaba neden sii kaynagindan olan ve asilsiz sapik bir inanc olan cevseni okuyorlar ? once bunu izah etsinler ?
 

Elmeddin

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2009
Mesajlar
26
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
EHLİ SÜNNET VE Şİİ İNANCI ARASINDAKİ FARKLARIN ÖZETİ


KUR'AN-I KERİM

Ehli Sünnet'e Göre:
Ehil Sünnet Kur'an'ın sıhhatine, ziyade ve noksan olmadığına ittifak etmiştir. Kur'an Arap dili kural ve usullerine uygun olarak anlaşılır. Ehli Sünnet Kur'an'ın Allah'ın kelamı olduğuna, hadis ve mahluk olmadığına, içinde batıl bir şeyin bulunmadığına ve müslümanların inanç ve muamelatta ilk kaynağının Kur'an olduğuna inanırlar.

Şiiler'e Göre:
Bazılarına göre Kur'an sıhhatli değildir Kur'an Şii inançlarından herhangi biriyle çatıştığında mezheplerine uygun garip teviller yaparlar. Bu yüzden bunlara "Müteevvile" ismi verilmiştir. Daima Kur'an toplanırken ortaya çıkan ihtilafa işaret etmeyi severler. Kendi imamlarının sözleri onlara göre güvenilen teşri kaynağıdır.

siz burda bir sürü yalan dolan yazıp her kesi kandırmaya çalışıyorsunuz. ayıp deyilmi? kıyameti düşünmüyormusun? Allahın huzurunda ne cevap vereceksin? bu kadar yazı yazmışsında bir tane kaynak bildirmemişsin sana nasıl inanalım? senin yalan ve iftiralarına cevap olarak şii alimleri (r) şöyle diyorlar: "şeyh Kuleyni (r) Usulu Kafinin girişinde hadisler hakkında kendi görüşünü yazıyor ve şöyle diyor: “hadisleri Kuranla eşleşdirin eğer Kurana zıt olursa atın”. bu konuda şeyh Saduk (r) ıse diyor ki: “bizim Kuran hakkşnda inancımız şudur. Kuran Allahın vahyi indirmesi ve hak sözüdür. Halkın elinde olandır ne bundan fazla dıyıl ne de eksık dıyıl bundan başkasını bize nisbet veren yalancıdır.” (kaynak Şeyh Saduk Şii inancları). Şeyh Tusi (r) ise şöyle diyor: “Kuarn gibi bir kitabın azaltılıp çoğaltılmasından söz etmek bu kitaba karşı hürmetsizlikdir” (kaynak Tıbyan tefsırı). Kısacası Şii kitaplarda böyle hadisler var biz böyle hadisler olduğunu inkar etmiyoruz ancak, bu hadisleri kabulde etmiyoruz. Çünkü bunların hem ravileri zayıfdır hem de Kuranla zıttır.

HADİS

Ehli Sünnet'e Göre:
Şeriatta ikinci kaynak ve Kur'an'ı açıklayıcı mahiyettedir Peygamber (SAV)'den sahih olarak gelen herhangi bir hadise muhalefet etmek caiz değildir. Hadislerin sahih olduğunu anlamak İslam Ümmeti alimlerinin Hadis Usulü hususunda ittifak ettiği kurallara dayanır.
Bunun yolu da senedin tahkikidir. Kadın ve erkek ayırdedilmeksizin adil şahısların şehadetiyle güvenilir olup olmadıkları incelenir. Her hadis rivayet edenin belli bir tarihi, rivayet ettiği hadislerin sahih olup olmadığı tespit edilmiştir. Yalancıdan, meçhul şahıslardan sadece akrabalık vasfıyla hadis kabul edilmez. Çünkü hadis rivayeti her türlü itibarın üzerinde büyük bir emanettir.

Şiiler'e Göre:
Resulullah (SAV)'ın ehli beytine nisbet edilen ve siyasi savaşlarında Hz. Ali'nin yanında bulunanların rivayet ettiği hadislerden başkasını kabul etmezler Hadislerin kabulünde sahih olup olmadığına, senedine ve ilmi metoda ehemmiyet vermezler. Çok defa meçhul şahıslardan rivayet ederler ve derler ki : Muhammed b. İsmail'den .o da ashabımızdan birinden, o da bir adamdan rivayet etti ki şöyle dedi..." Kitapları sıhhatinin ispatı mümkün olmayan on binlerce hadisle doludur. Ve bu hadisler üzerinde dinlerini bina etmişlerdir " Bu tutumlarıyla Sünnet-i Nebeviye'nin dörtte üçünden fazlasını inkar etmişlerdir. Bu nokta Şiiler'in diğer müslümanlardan ayrıldığı en mühim noktadır


aslında şiiler hakkında yazdıklarınız ehli sünnet için geçerlidir. siz diyilmisiniz kendi hadis kitaplarınızı sahih, Kurandan sonra ikinci kitap adlandiran? ancak bu kitaplarda zayıf hadisler bir yana hurafeler doludur. Şiilerse hiç bir hadis kitabını sahih kabul etmiyorlar. "Muhammed b. İsmail'den .o da ashabımızdan birinden, o da bir adamdan rivayet etti ki şÖyle dedi2 sözüne gelince doğrudur kitabımızda böyle rivayetler vardır. ancak bu yalanları yazıcağınıza Usulu Kafini bir defa olsun şerhiyle okusaydınız ne olurdu? o zaman "o da ashabımızdan birinden" sözüyle kimin kastedildiyini anlardınız.

SAHABE

Ehli Sünnet'e Göre:
Ehli Sünnet sahabeye hürmet edilmesi ve onlardan razı olduklarına ittifak etmişlerdir. Çıkan anlaşmazlıklar samimi olarak yaptıkları ictihad kabilindendir. Ve o ortam geçmiştir. Onların anlaşmazlıklarını ele alarak nesiller boyu kin beslemek caiz değildir, Zira sahabileri Allahu Teala hayırla zikretmiş çok yerde methetmiş ve bazılarını tahdit ederek beraatlarını beyan etmiştir. Bu sebepten de kimsenin onları itham etmesi helal olmaz ve bunda kimsenin de bir menfaati yoktur.

Şiiler'e Göre:
Resulullah'tan sonra parmak sayısını aşmayacak kadar az bir topluluğun dışında bütün sahabenin kafir olduğuna inanırlar Hz Ali'ye çok özel bir makam verirler. Bazıları vasi, bazıları peygamber bazıları da ilah mertebesinde olduğuna inanırlar Sonra da kalkar müslümanlar hakkında Hz. Ali hususunda inançlarına göre hüküm verirler. Hz. Ali'den önce halife seçilenler ya zalim veya kafirdir. Hz. Ali'ye fikrinde muhalefet eden zalim veya kafir veyahut da fasıktır. Hz. Ali'nin zurriyetinden gelenlere muhalefet etmek de böyledir. Böylece tarihte nesiller boyu devam eden bir düşmanlık ve iftira kapısı açtılar Şii'lik bu öğretilerle devam eden tarihi bir ekol haline geldi.


gelin ben size kimleri sahabe kabul etmediyimizi yazayım siz geri kalanini zaten biliceksiniz: Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ebu Ubeyde, Muaviye, Ebu Sufyan, Halid bin Velid, Ebu Hureyre, Talha, Zübeyir, Amr bin As, Sad bin Ebu Vakkas ve abdurrahman bin Avf. bunların dışında her kesi kabul ediyoruz.

TEVHİD (ALLAH'I BİRLEME) İNANCI

Ehli Sünnet'e Göre:
Allah'ın bir olduğuna, ortağı, benzeri olmadığına ,kul ile Allah arasında vasıta bulunmadığına iman ederler. Sıfat hususundaki ayetlere tevil, inkar ve teşbih yapmaksızın inanırlar. Allah dini tebliğ için peygamberler göndermiştir. Onlar da dini tebliğ etmişler hiçbir şeyi gizlememişlerdir. Gaybı sadece Allah'ın bildiğine inanırlar. Şefaatin Allah'ın izni şartına bağlı olduğuna, duanın, adağın ve kurbanın sadece Allah için olacağına, Allah'-dan başkasına caiz olmadığına inanırlar. Hayır ve şerrin Allah'ın mülkünde olduğuna, Allah'tan başkasının diri olsun ölü olsun kainatta tasarruf ve yetkisinin olmadığına, her
kesin Allah'ın fadl ve rahmetine muhtaç olduğuna inanırlar. Allah'ı bilmek ise akıldan önce Şeriat ve Allah'ın ayetleriyle olacağına inanırlar. Her zaman hakkı bulması mümkün olmayan aklıyla insan imanını kuvvetlendirir.

Şiiler'e Göre:

Allah'ın birliğine iman ederler fakat bu inancı bazı şirke götüren tutumlarıyla bulandırırlar Allah'tan başkalarına, kullara dua eder onlardan isterler ve "Ya Ali, Ya Hüseyin, Ya Zeyneb" derler. Allah'tan başkasına kurban keserler ve adak adarlar Ölülerden ihtiyaçlarının giderilmesini isterler Kendilerince malum duaları vardır. Bu dualarla ibadet ederler imamlarının masum olduğuna ve gaybı bildiklerine inanırlar, imamlarının kainatı idare ettiklerine inanırlar. Bu batıl inançlarını bina etmek için de kendilerine göre bir tasavvuf yolu icad ederler. Evliyanın, kutupların ve Ehli beytin (Allah'ın kudretinin dışında) hususi güç ve kuvvetlerinin olduğuna inanırlar. Dinde imtiyazlı bir tabaka olduğunu yayarlar ve bu imtiyazın veraset yoluyla oğullarına geçtiğini öğretirler. Allah'ı bilmenin akıl ile olduğuna Kur'an ayetlerinin aklın te'kidi mahiyetinde olduğuna. Kur'an'ın yeni şey getirmediğine inanırlar. Onlara göre Kur'an aklın eriştiği marifeti kuvvetlendirir.



ilk olarak: size şöyle soruyorum bir müslüman zina ederse bu müslümanlarin akidesi zinayı helal bilyor demekmidir? hemen "hayır, hayır, böyle bir şey söz konusu bile değil" diyeceksiniz. O zaman neden bazı cahil şiilerin hareketlerini şii akidesi gibi sergiliyorsunuz? İkincisi: diyelim ki, gerçek böyledir. Şımdı söyleyin bakalım hangi şii "ey Allah olan Ali" diyor? bizim şöylediyimiz her şey Kuran ve sünnete uygundur. Allahu Teala buyuruyor ki: ey inanlar Allahdan korkup sakinin ve ona vesile arayın" (Maide suresi 35-ci ayet) biz inanıyoruz ki, bu vesile Ehli beytdir. bunun dışında Neml suresi 38-40-ci ayetlerde Hz.Süleyman (a) Belkısın tahtını getirmeyi "Kitaba ait bir bilgi sahibi olandan" istiyor. sizin deyiminize göre şimdi Hz.Süleyman müşrikmidir? hemen "haşa" diyeceksiniz. peki ne oldu hani Allahdan başkasından isteyince müşrik olunuyordu? Allahdan başkasından istemek şirkdir şu şartla ki, adam eğer yardım istediyini Allahdan bağımsız bilirse kesinlikle müşrikdir. Fakat yardım istediyini Allahın kulu biliyorsa sorun yokdur aksine Allah Vesile edilene (peygambere ve imamlara) hatir istediyini ona daha çabuk verir.

RÛYETULLAH (ALLAH'I GÖRMEK)

Ehli Sünnet'e Göre:
Ahirette görmek mümkündür. Zira Kur'an'da : "O günde bazı yüzler parlaktır (çünkü) Rablerine bakmaktadırlar" buyurulmaktadır. (Ayrıca bu hususta sarih hadisler vardır).

Şiiler'e Göre:
Ne dünyada ne de ahırette görmek mümkün değildir


evet bu bizim inancımızdır. Zira allah ne cisimdir, ne de suretdir. Görülen ise görülmek için mutlaka ya suret olmalidir, ya da cisim. sizin demeniz şudur: "Allah kıyametde görünecek". delil olarak Kıyamet suresindeki: "Kıyamette ışıl ışıl parlayan yüzler, Rablerine bakacaklardır" ayetini getirirler. Bunun karşılığı olarak diyoruz ki: "bir ayeti doğru tefsir edebilmek için, öncesi ve sonrasına da bakmak gerekir. Evet, ayette “nazire” kelimesi sözlükte görmek anlamındadır, fakat burada sözlük manası kastedilmemiştir, aksine Allahın rahmeti ummak kinaye edilmiştir. Çünkü ayetin devamında “Yüzler de var ki o gün asıktır. Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını anlarlar” bunların yüzlerinin asık olmasının nedeni azabı bekledikleri içindir. Bu ayet öncekinin karşısında olduğu için onların da güzlerinin gülmesinin nedeni Allahın rahmetini beklemeleridir. Araplar bu tür deyimleri çok kullanmaktadır, örneğin kör dilenci şöyle seslenir: sizin ellerinize bakıyorum." Bizim Allahın görülmeyeceyi hususunda bir başka delililerimiz şudurnlardır; 1-ci delil: "Gözler O'nu görmez, O gözleri görür" (Enam suresi, 103-cü ayet). 2-ci delil: "beni asla göremezsin" (Araf suresi, 14-cü ayet).

GAYB

Ehli Sünnet'e Göre:
Gaybı Allah'tan başkası bilemez. Allah gaybı kendisine has kılmıştır Ancak başta Hz. Muhammed olmak üzere peygamberlerine gayba ait bazı şeyleri bildirir. "Dilediğinden başka onun ilminden hiç bir şeyi kavrayamazlar."

Şiiler'e Göre:

Gaybı bilmenin sadece kendi imamlarının hakkı olduğuna inanırlar (Gaybtan haber vermek Peygamberin hakkı değildir) Bu sebepden bazıları imamlarına ilahlık nisbet etmektedirler.

çok merak ediyorum acaba bu iftiraların cevabını ahiretde nasıl vericeksin? neyse biz konuya dönelim. şianın gayb konusunda inancı şudur: "O, gaybi bilir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz). Ancak, elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu (seçtikleri kimseler) hariç. Çünkü O, bunun önünden ve ardından gözcüler salar ki böylece onların Rablerinin gönderdiklerini hakkıyla tebliğ ettiklerini bilsin. (Allah) onların nezdinde olup bitenleri çepçevre kuşatmış ve her şeyi bir bir sayıp-tespit etmiştir" (Cin suresi 26-28-ci ayetler). ayette bildirildiyi gibi Allah seçtiği resullerine gaybı bilgileri verir. şimdi diye bilirsiniz ki: "ya tamam resulleri anladık ama Hz. Ali (a) peygambermiydi?". deriz ki: "hayır sevgili kardeşim Hz. imam Ali (a) peygamber değildir, peygamberin (s.a.a) halifesidir". Rasulullah (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: "Ben ilmin şehiriyim Ali onun kapısıdır. İlim almak isteyenler Aliye gelsin" (bkz: Süneni Tirmizi, Menkibeler kitabı, Hz. Alinin mekıbeleri babı). bu hadis Hz. imam Alinin (a) Rasulullahın (s.a.a) sahip olduğu ilme sahip olduğuna ve böylece gayb ilmini Allahın izin verdiyi kadar vakıf olduğunun delilidir.
 

Elmeddin

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2009
Mesajlar
26
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
TAKIYYE: (İNSANIN KORKUDAN İNANDIĞININ AKSİNİ SÖYLEMESİ VEYA ÖYLE GÖRÜNMESİ)

Ehli Sünnet'e Göre:
Ehli sünnete göre bir müslümanın diğer müslümanları sözüyle veya fiiliyle kandırması, aldatması caiz değildir. Çünkü Resulullah "Aldatan bizden değildir" buyurmuştur. Takıyye din düşmanı kafirlerden başkasına yapılamaz caiz değildir. Bu da sadece harp esnasında olur. Çünkü harp hiledir. Müslümanın hak hususunda cesur ve doğru sözlü olması, riyakar, yalancı ve sahtekar olmaması tam tersine iyiliği emredip kötülükten nehyetmesi gerekir.

Şiiler'e Göre:
Takıyye Şiiler'in bütün fırkalarında mezheplerinin gereği olarak kabul edilen bir farzdır. Takıyye usulünü gizli ve açık olarak öğreniyorlar ve onunla amel ediyorlar. Özellikle de kötü şartlarda. Bu durumlarda kendilerine göre öldürülmeyi hak etmiş kimseleri medih ve senada mübalağa ederler. Kendi mezheplerinden olmayana küfür hükmü tatbik ederler. Onlara göre gaye her türlü vasıtanın mubah olmasıdır Bu insanlar yalan, hile ve iki yüzlülüğün bütün üsluplarını mubah saymaktadırlar.

Allah yalancılara lanet etsin. ve ilave ediyorum ki, takiyye Allahın kitabında ve Rasulullahın (s.a.a) sünnetinde haktır. Allahu Teala şöyle buyuruyor: "Kalbi imanla sabit olduğu halde (küfrü demeye) mecbur edilen (dil ile deyip kalpde onu tasdik etmeyen) şahıs istisna olmakla kim iman getirdikden sonra küfre dönse (onu azap bekliyor). şiilerde sadece canları tehlikede oldukda ve ya şia camiasını tehlikeye atıcak bir durum olduğunda takiyye yapiyorlar.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
selamun aleykum
degerli kardeslerim ben aslinda forumlara katilmama ve tartismalara girmeme karari almistim ama bazi yanlisliklari duzeltmek amaciyla buradayim insALLAH vercegimiz cevap dogru olur!

Elmeddin adli üye yukarida bazi sahabe efendilerimizi ( Allah Celle Celaluh onlardan razi olsun) kabul etmediklerini yazmislar ama ben bu kisye Kurani Kerimi acip iyice okumasini ve anlamasini tavsiye ederim bakin Hadis Suresi 10. ayeti kerime;
"Sizden fetihten önce infak eden ve savaşan kimse ile fetihten sonra infak edip savaşan elbette bir olmaz. İşte onlar, bundan sonra infak edip savaşanlardan derece bakımından daha yüksektirler. Bununla beraber Allah herbirine cennet vaadeder. Allah yaptığınız herşeyden haberdardır." Allah Teala burada daha dunyada iken sahabeye cenneti vadetmis ve bazilari da cennetle mujdelenmislerdir...
hal böyleyken siz nasil olurda sahabeyi red edersiniz lutfen daha dikkatli olalim...
yani bunlari yazarken inanirmisiniz ellerim titreyerek gözlerim yasararak cevap yazmaya çalistim cennetle mujdelenmis güzide sahabeye, islam için canla basla mucadele etmis ve Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellemin etrafinda adeta pervane gibi bulunmus olan Ashabi Kirama dil uzatmak sapkinlik alameti degilde nedir?
Allah'a havale ediyorum bu tür zumreyi....
Allah'im sen bizleri dogru olan ve istedigin sekilde sana kulluk eden kullarinin arasina dahil eyle ve bizlerin kalplerini dinin üzere sabit kil. Amin
Allah'a emanet olun
selametle
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
EMR.jpg

Belgelerle Şia Sapıklığı
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
52.jpg


Untitled-4-1.jpg


mukte.jpg

mukte2.jpg


Muktada Sadr'ın fetvasının tercümesi:
Biz mehdi ordusunu destekleyen bir grup kadınız. Siz İslam ve
Müslümanların hüceti Muktada Sadr’a bir soru sormak istiyoruz. Mehdi
ordusun bir grup bize Grup sigası (Muta nikahı olarak) yapmayı teklif
ettiler. Onlar bize diyorlar ki grup halindeki nikah yapılan nikah 70 defa
daha faziletlidir. Biz bunu hacda şeyh yakuptan sorduk ve bidat olduğunu
söyledi. Biz grup nikahı edebilirmiyiz? Bu nikah bir geceden az bir müddet
içindir. Maksadımız mehdi ordusunun askerlerinin ihtiyaçlarını ortadan
kaldırmaktır. Çünkü ;onlar nasiblerle (sunilerle) savaşırken kafaları
karışmasın.

Zeynebbiye
Az-zihar hasan al-qartusi
Şevval 17/1426
Cevap:
Malumdurki muta nikahı bizim mezhebimizde helaldir. Suniler bu konuda
kafamızı karıştırıp bizim çoğalmamızı engellemek istiyorlar. Grup mutasına
bizim alimlerimiz icazet vermektedirler fakat Müslüman olmayanların veya
avam tabakadaki insanların grup sex mutasında olmasını istmezler. Çünkü
onlar bu şekilde müminlerin bedenini görebilirler. Şeyh yakub da bu sebep
ile bunu istememiş olabilir. Mehdi ordusunun askerleri ile muta nikahı
yapmak başkaları ile muta nikahı yapmaktan daha güzeldir. Zeynebbiyede olan bacılarımızdan talep ediyoruzki Allah’ın onlara verdikleri bedenlerive malları istifadeye vermekte sakınca görmesinler. Grup mutası yaparkende başkalarına haber vermesinler ve kimseye görünmesinler.
Bu aynı zamanda Ayetullah el-Hairi’nin de
görüşüdür.

Untitled-4-1.jpg

BELGELERLE ŞİA SAPIKLIĞI
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Sapık Resimler-BELGELERLE ŞİA SAPIKLIĞI
wol_error.gif
Bu resim forum yapısı için yeniden boyutlandırılmıştır. Gerçek Boyut için Buraya tıklayın. Resim Boyutu;
48.jpg
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
BELGELERLE ŞİA SAPIKLIĞI
tekfir.jpg


wol_error.gif
Click this bar to view the full image.
39.jpg


Untitled-4-1.jpg


tebli.jpg


wol_error.gif
Click this bar to view the full image.
tebli-1.jpg


Untitled-4-1.jpg


Aha Humeyni, "El-Kur'an - Bab Marifetullah"adı ile yazdıgı kitapta, Kur'an-ı Kerim'de diğer İlahi Kitaplar gibi tahrif edildiğini iddia eder!
Sari renk ile isaretlenmis bolumun tercumesi soyledir:

"... . bu da bütün İlahi Kitaplar, Kur'an-i Şerif ve bütün Serif Ayetleri de dahil olmak
üzere, tahrif edildiklerinin bir göstergesidir, daha sonra zaman içersinde bir çok tahrif
eylemlerinden geçerek insanların eline sunulmuştur,... ..."


wol_error.gif
Bu resim forum yapısı için yeniden boyutlandırılmıştır. Gerçek Boyut için Buraya tıklayın. Resim Boyutu;
HHH.jpg

wol_error.gif
Click this bar to view the full image.
tahrif.jpg
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
BELGELERLE ŞİA SAPIKLIĞI

lanet.jpg

wol_error.gif
Click this bar to view the full image.
37.jpg


Untitled-4-1.jpg


ta.jpg

wol_error.gif
Click this bar to view the full image.
42.jpg


Untitled-4-1.jpg


snne.jpg

wol_error.gif
Click this bar to view the full image.
40.jpg
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
BELGELERLE ŞİA SAPIKLIĞI
aye.jpg

wol_error.gif
Click this bar to view the full image.
41.jpg


Untitled-4-1.jpg


Aşağıdaki Biharu'l Envar adlı şiilerin en muteber kaynağından alınmış bir metin
çıkacaktır, bu metinde cehennemin 7 kapısından Ebu Bekir, Ömer, Aişe.....gibi
ashabın gireceğini yazmaktadır.

1-1.jpg

2-2.jpg

3-2.jpg
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt