Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ehl-i Sünnetten Ayrılmayın (1 Kullanıcı)

E

Ebu İbrahim

Şimdi bu zat ile yüzyüze yapılan bir görüşmenin tam metnini buraya koyabilmeye izin verseler HAK ile BATIL ortaya çıkacakda, başka bir konuda o diyalogdan bir kaç satır yazı ekledim hemen sildiler.....

Amaç hangisi HAK hangisi BATIL öğrenmek değil, bir deyim ile açıklayalım;

"amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek" olunca tüm çabalar boşa oluyor...

eğer silmezler ise şuraya bu insan ile yapılan o görüşmeyi tam metin olarak gözler önüne sereyim ama nerde....!!!!

TEPKİYİ BİLİYORUM; BİZİ UYARDILAR KARDEŞ, seni hiç dinlemem, sözlerin bir anlam ifade etmiyor,

Cübbeli Ahmet ne diyor size KUR' AN ve HADİS delil geitrsseler dahi kabul etmeyin, ne demektir bu söz bilirmisin...Ahmet beyin sözü KUR'AN ve HADİS den daha doğrudur...

Şimdi bu adamların ilimlerinin ne düzeyde sığ olduğunun bir kaç delili mesala geçenlerde sitenizde verdiğiniz bir sohbet te cübbeli ahmet ne diyor bakalım...

sohbetin başlığı DÜNYADAKİ DOSTLAR

SOHBETİN 20:25 DAKİKASI = Dostlar aracımızdır, dostları araya koyuyoruz, vesile ediniyoruz, onlar ile tevessül ediyoruz, onlar ile rabbimize teveccü ediyoruz ya..... onun için efendi hazretleri üstadımız HACI MAHMUT EFENDİ BU ASIRDAKİ EVLİYANIN REİSİDİR....



Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugün de) ‘teker teker, yapayalnız ve yalın (bir tarzda)' bize geldiniz ve size lutfettiklerimizi arkanızda bıraktınız. İçinizden, gerçekten ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçilerinizi şimdi yanınızda görmüyoruz. Andolsun, aranızdaki (bağlar) parçalanıp-koparılmıştır ve haklarında zanlar besledikleriniz sizlerden uzaklaşmıştır. (6/94)

Mekkeliler LAT MENAT UZZA UBEL isimli salih kulları kendilerine BİZİ ALLAHA YAKLAŞTIRSINLAR diye nasıl aracılar vesileler edinmişler ve sonları ne olmuş bakalım...

Dikkat et, halis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkarcı kimseyi doğru yola iletmez. [Zümer 3]

Nuh A.S ın kavmi keza aynı şekilde;

Ve dediler ki: Sakın ilâhlarınızı bırakmayın; hele Ved'den, Suvâ'dan, Yeğûs'tan, Ye'ûk'tan ve Nesr'den asla vazgeçmeyin! [Nuh 23]

Cübbeli ahmet sizi neye davet ediyor kimin yoluna çağırıyor bi düşüğnün bakalım...


20:39 BU MÜBAREK İNSAN BEN DİNLEMİŞİM, TABİ ONUN BÜTÜN SÖYLEDİKLERİ KİTABİDİR, HURAFE ANLATMAZ NE BUYURUYORDU.... SONRA BEN TABİİ ÇOCUKLUKDAN BERİ KENDİSİNİ DEVAMLI DİNLERİM HAFIZAMDA YER EDEN ŞEYLER VARDIR, ONLARI NAKLEDERİM HİÇ ÇEKİNMEM, HİÇ KİTAPDA GÖRMEME LÜZUM YOK ÇÜNKÜ O ZATIN İLMİ ÇOK MUTEBERDİR...


Vay vay vay neler demiş bir tek herhalde son peygamber olduğu bildirlen MUHAMMED S.A.S olmasa ben korkuyorum RESUL ilan edebilirdi...

"O, kendiliğinden konuşmamaktadır. O'nun konuşması ancak indirilen bir vahiy iledir" (Necm: 3, 4).

"Yaz Canım elinde olan Allah'a yemin olsun ki, buradan haktan başka birşey çıkmaz. "

(Ebû Dâvûd, Kit. İlim, bab: 3 lın. 3646; Darimi, Kit. Mukaddime bab: 13; Müsned, İmam Ahmed, c. II sh. 162, 192)

Aradaki 10 farkı bulabilirmisiniz, bu ve aşağıdaki sözler ile ne demek istiyor anlaya bildinizmi...? bu ayet ve hadis ile RESULE ait bir takım vasıflar demekki MAHMUT EFENDİ de de varmış da biz görememişiz...!!!!



21:00 HAFIZASI ÇOK AŞIRI YERİNDEDİR 40 SENE EVVEL 50 SENE EVVEL ANLATTIĞINI TEKRAR ANLATTIĞINDA NOKTASINI VİRGÜLÜNÜ DEĞİŞTİRMEDEN AYNI ANLATIR. BUNA ŞAHİT OLMUŞUZ HERKESDE BUNUN TANIĞIDIR..



21:14 AMA TABİ BİZDE TETEBBUATIMIZ NETİCESİNDE, ŞİMDİ TABİ SABAHLARA KADAR DEVAMLI KİTAPLA MEŞGUL OLURUZ, BU İLMİ MEŞGULİYETLERİMİZ VE DEVAMLI GEÇMİŞ BÜYÜKLERİN KİTAPLARINA EFENDİM NAZARIMIZ NETİCESİNDE O MÜBAREĞİN EVVELCE SÖYLEDİĞİ ONDAN ÇOK EVVEL DUYDUĞUMUZ ŞEYLERİN, TABİ MEVLANIN NASİP ETTİĞİ KADARINI KİTAPDA DA YERİNİ BULUYORUZ...

21:37 BUDA BİZE ONUN İLMİNİN NE KADAR HUCCET OLDUĞUNU GÖSTERİYOR...

21:44 NE BUYURUDU NE ANLATIRDI MESELA


21:47 ALLAHU TEALA YARIN AHİRETTE KULUNA SORUYOR, KULUNU Bİ HESABA ÇEKİYOR...DURUMU İYİ DEĞİL HASENAT KEFESİ İLE SEYYAT KEFESİ, YANİ SEVAP GÖZÜ İLE MİZANDA GÜNAH GÖZÜNDE EFENDİM SIKINTI YAŞANIYOR...

22:10 GÜNAHLARI AĞIR GELİYOR. SEVAPLARI HAFİF GELİNCE BUNUN CENNETE GİRMESİ BİRAZ ZORLAŞIYOR, AMA ALLAHU TEALA LUTFEDİNCE MURAD EDİNCE İSTEYİNCE BİR BAHANE İLE KULUNU KURTARACAK YA ONA SORUYOR, BİLİYORSUNUZ ALLAHU TEALA YARIN AHİRETTE KULLARI İLE TEKE TEK MUHATAP OLACAK HAKİKATEN TEKE TEK ADI TEKE TEK DEĞİL

24:10 KULUNU KENDİNE YAKINLAŞTIRACAK MANEVİ YAKINLIKTIR, MEKAN SÖZ KONUSU DEĞİL, ÇÜNKÜ ALLAHU TEALA MEKANDAN MÜNEZZEHTİR,

25:51 BİZİM İTİKAT RİSALEMİZ VAR MESELA... ÇÜNKÜ BU MUTLAKA AHİRETTE KURTARACAK TEK ÇÖZÜM YOLU EHLİ SÜNNET VEL CEMAAT MESHEBİNİN ALİMLERİNİN GÖRÜŞLERİNE GÖRE İTİKADI TAHSİH, GÖZDEN GEÇİRME, NEYE İNANACAM NASIL İNANACAM..çÜNKÜ SADECE ALLAHA İNANDIM DEMEKLE OLMAZ...

26.16 ALLAHU TEALANIN SIFATLARINI BİLEREK İNANCAKSIN, ALLAHA İNANIYORUM DESEN AMA .........ALLAH GÖKTE DESEN (HAŞA) GİTTİN DİNDEN İMANDAN ÇIKTIN



ALLAH'IN VARLIKLARIN YUKARISINDA OLUŞU:

«Güzel söz O'na yükselir. Onu da iyi amel yükseltir-(28),

«Ben senin dünya hayatına son verir ve kendime yükseltirim»(29),

«Göktekinin sizi yere geçirmesmden emin mi oldunuz? Bakarsın ki o (yer durmadan) çalkalanmaktadır. Yahut göktekinin üzerinize taş yağdırıcı (rüzgâr) göndermesinden emin mi oldunuz?»(30),

«Aksine Allah onu kendisine yükseltmiştir»(31),

«Melekler de, ruh da O'na yükselir»(32),

«Gökten yere işi düzenler, sonra ona yükselir»(33),

'Üstlerindeki Rab-lerinden korkarlar»(34)

.Altı yerde de: «Sonra Arş'a istiva etti"(35)

buyurulmaktadır. «O Rahman ki Arş'a istiva etti»(36).

Firavn'un söylediğini haber verirken de: «Ey Hâmân, benim için yüksek, bir köşk bina et. Olur ki yollara, göklerin yollarına ulaşırım da, Musa'nın ilâhına muttali olurum»(37)

buyurmaktadır. Yine şöyle buyurulur: «(O) Hakim ve Hamid'den indirilmedir»(38).

«Bunun (Kur'ân-ı Kerim'in) muhakkak Rabbin tarafından hak olarak indirildiğini bilirler»(39) v.s.

Sûnnet'ten deliller ise,

Resûlüllah (s.a.v.)'in Rabbine miracı (yükselmesi) ve meleklerin Allah'ın yanından inip O'na yükselmeleri;

Resûlüllah (s.a.v.)'in, gece ve gündüz nöbetleşe olarak inip çıkan melekler hakkındaki şu sözleri; "Aranızda geceleyenler Rablerine yükselirler. O, kullarını daha iyi bildiği halde kendilerine sorar..»(40)

Yine Haricîler hakkındaki şu sözü: «Bana inanmıyor musunuz ki, gökteki bana inanıp güvenmektedir»(41).

Rukye hadisindeki şu sözü: «Gökteki Rabbimiz, adın mukaddes Oldu »(42)

Yine Ev'al hadisindeki şu sözü: "... Onun üzerinde Arş, Arş'm üzerinde Allah ve O, bu haldeyken ne yaptığınızı bilir»(43).

Ruhun kabzı ile ilgili hadîste de şöyle buyurmaktadır: «...Nihayet Allah'ın bulunduğu göğe o ruhu götürür»(44).

Ebû Davud'un «Sünen»inde Cübeyr b. Mut'im'den nakledilen bir rivayette şöyle denilmektedir:

«Bir a'râbi Resûlüllah (s. a.v)'e gelerek: Ya Rasulallah, canlar sıkıntıya düştü; çoluk-çocuk aç kaldı ve mal yok olup gitti. Bizim için Allah'a dua et. Seninle Allah'tan şefaat diliyor ve Allah'la senden şefaat diliyoruz. Resûlüllah, Allah'ı teşbih etti (ve o kadar hiddetlendi ki, Ashabı üzerinde bile bu-nun etkisi görüldü. Sonra o a'râbiye şöyle dedi: Yazıklar olsun sana! Allah'ın ne demek olduğunu biliyor musun? Allah'la, kullarının hiçbirinden şefaat istenilmez. Allah'ın şanı bundan yücedir. Allah Arş'ı
üzeredir ve Arş'ı, gökleri ile yeri üzerindedir, işte şöyle (bu arada parmaklarını kubbe gibi yaptı)
(45).



Câbir b. Abdillah' tan nakledilen sahih bir rivayette şöyle denilmektedir: «Resûlüllah (s.a.v.) Arafat günü hitap ettiği en büyük topluluğun bulunduğu sırada: «Tebliğ ettim mi?» diyordu. Hazır bulunanlar da «Evet» diyorlardı. Bu sırada Resûlüllah (s.a.v.) parmağını yukarıya kaldırdıktan sonra o topluluğa işaret ediyordu ve.-«Allah'ım, şahit ol» diyordu. Resûlüllah bunu birkaç defa tekrar etti(46)

«Hz. Zeyneb, Resûlüllah'ın diğer hanımlarına karşı övünür ve: Sizleri aileniz evlendirdi, beni ise yedi göğün yukarısından Allah evlendirdi, derdi(47)


28) 35 Fâtır, 10
29) 3 Âl-i İmrân, 55
30) 67 Mülk, 16
31) 4 Nisa, 158
32) 70 Meâric, 4
33) 32 Secde, 5
34) 16 Nahl, 50
35) 7 A'râf, 54; 10 yûnus, 3; 13 Ra'd, 2; 25 Furkan, 59; 32 Secde. 4; 57 Hadid, 4
36) 20 Tâhâ, 5
37) 40 Mü'min, 36
38) 41 Fussilet, 42
39) 6 En'âm, 114
40) Buhârî, Mevâkit, 16; Müslim, Mesâcid, 210
41) Buhârî, Meğâzî, 61; Müslim, Zekât, 144
42) Ebû Dâvûd, Tib, 19; İbn Hanbel, VI/21
43) Buhârî, .Tevhid, 22; Tirmizî, Cennet, 4
44) İbn Mâce, Zuhd, 31

45) Ebû Dâvûd, Sünnet, 19
46) Buhârî, Hacc, 132; Müslim, İman, 378; Ebû Dâvûd, Menâsik, 56
47) Buhâri, Tevhid, 22




Ebu Hanife ne diyor bir bakalım

«el-Fık-hu'1-Ekber» isimli kitapta Ebû Muti' el-Hakem b. Abdil-1 ah'tan şöyle dediği nakledilir. Ebû Hanîfe'ye «el-Fıkhu'1-Ek-ber»i sordum. Dedi ki: işlediği herhangi bir günahtan dolayı kimseyi tekfir etmemendir. Ebû Hanife sözü nihayet şuraya getirir:Rabbim gökte midir, yoksa yerde midir, bilmiyorum diyen küfre girmiştir. Çünkü Allah: «O Rahman Arş'a istiva etmiştir» buyurmaktadır. Arş'ı da yedi göğün yukarısındadır. Dedim ki: Eğer Allah Arş'ın üzerindedir ama Arş gökte midir, yoksa yerde midir, onu bilmiyorum derse ne olur? Yine kâfir olur, dedi.

Dikkat edin peşine düştüklerinize dikkat edin dini ALLAH C.C ve RESULUNDEN S.A.S den öğrenin

KUR ' AN ve HADİS okuyun düşünün

Devam edecek......
 
E

Ebu İbrahim

Şimdi bu ekole sahip görüş ve zihniyete bir örnek daha takdim edelim...


MEKTUBAT-I RABBANİ - 445.Mektup


-Salik kâfir olmadıkça, kardeşinin başını kesmedikçe, anası ile tezevvüc etmedikçe Müslüman olamaz.


Söylediği bu cümlelerden muradı nedir?

Bilesin ki,

Burada küfürden murad, tarikat küfrüdür. Bu dahi, cem mertebesinden ibarettir. O cem mertebesi dahi, kapanma yeri, İslâm'ın güzelliği ile küfrün çirkinliği arasında imtiyazın olmaması makamıdır. Hatta, İslâm nasıl güzel görülüyorsa, küfür dahi, aynı şekilde güzel bulunmaktadır. Biri HADİ, biri MUDİLL isminin mazharı görülmektedir. Bunların her birinden bol hazza nail olunmakta ve her ikisinden de lezzet alınmaktadır.

Burada anlatılan o küfürdür ki, Hüseyin b. Mansur Hallaç ondan şöyle haber vermiş, onda olmuş ve onun üzerine ölmüştür:

Küfrettim Allah'ın dinine ki, küfür vaciptir; Bence, amma katında Müslümanların kabihtir...

Sofiyenin şathiyatı (vecdin ve halin galebesi ile söylenen aşırı sözler) arasında şu cümleler vardır:

-ENEL-HAK... (Hak ben...)

-Cübbemin içinde Allah'tan başka yoktur...

-Sübhanım, şanım ne kadar büyük...


Bütün bu cümleler, o cem ağacının meyveleridir ki, menşei, mahabbetin istilâsı ve hakiki mahbubun sevgisinin ağır basmasıdır. Bu durumda, onların müşahede gözünde mahbubdan başkası kalmaz; hatta gizlenip saklanır.

Bu makam, cehl ve hayret makamıdır. Lâkin, bu makamın cehli güzeldir, hayreti dahi iyidir.

Sübhan Allah'ın inayeti ile seyir, cem makamından yukarıya vaki olursa, o zaman ilim cehille içtima eder; mağfiret dahi hayrete arkadaş olur. Fark ve temyiz dahi zuhur eder; sekir hali, ayıklık haline geçer. İşte o zaman hakiki İslâm husule gelir; iman hakikati dahi müyesser olur.

Şimdi bu iğrençliğin devamını merrak edenler google da imam rabbani 445. mektubat yazmaları yeterlidir.. özellikle 2. linkde konuya sorulan sorulara verilen cevap da çok vahimdir..


bu adamların kitaplarında daha bunlar gibi nice küfür sözler ile doludur ki, bugün bir TASAVVUF ile ilgilenen her sofinin evinde mutlaka bulunur bu kitaplar...

Adam alenen ALLAH C.C un dinine KÜFÜR ediyor, müslümanlar (en azından cahil müslümanlar) ise verdiği cevap aynen şöyle....

İşte böyle beyinsizce akla mantığa ters KUR'AN ve SÜNNETE ters bir söze ancak böyle cahilce bir cevap verilebilirdi,

kardes imami rabbani hazretlerinin anlatmak istedigi seyleri anlamak bizim icin biraz degil baya zor olsa gerek.cünkü orada manevi makamlardan bahis ediyor.amma su kadarini sizlere söylesek herhalde hata yapmis olmayiz.

müslüman olamaz demek hakiki iman sahibi olamaz demektir.bununda üc sarti vardir.

Salik küfür etmedigi müddetce:Küfür malüm örtmek kapatmak manasina gelmekle islami meseleleri yasayip Allahin yasak kildigi seyleri kapatmadigi yani onlari terk etmedigi müddetce demek olgugu gibi orada cemi den bahis ederek hayir ve serrin Allahdan geldigini kabul etmedigi müddetce demektir.

kardesini öldürmedigi müddetce demek insan ile beraber nefsi emmarede dünyaya geldiginden nefis kisinin kardesidir.onu öldürüp nefsi mutmainne makamina cikmadigi müddetce demektir.

annesi ile evlenmedigi müddetce demek kisinin ruhu annesi makaminda olup onunla özlesmedigi müddetce demektir.

bu üc hususu yerine getirmeyen bir mü´min ihlas olan hakiki imana eremez.

Ikaz:Manevi sözleri anlayabilmek icin o makamlarda biraz dolasmak lazim aksi takdirde bazi seyleri yanlis anladigimizdan oldugu gibi kabul edemedigimizden manevi zarar görecegimiz hatirimizdan cikarilmamalidir. selamlar

bide ikaz etmiş.....

Nasıl bir manevi makamdır ki, bu makama erenler çok yüksek mertebelere ereceklerde KUR' AN ve SÜNNET de bu makamdan KÜFÜR diye söz edilecek, bu nasıl bir makamdır ki, bu denli büyük olacakda, o makama ulaşmak için ALLAH C.C un kul olarak yarattığı mahluk bizzat yaratanına, rızık verene küfredecek, kardeşini öldürecek, anası ile zina edecek....

[56] Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.

[57] Ben onlardan rızık istemiyorum. Beni doyurmalarını da istemiyorum.

[58] Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır.

Zariyat Suresi



bu adamlar baştacı değilmidir TASAVVUF da ....?
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
Hemen her dinde görüldüğü gibi İslam dininin mensupları da farklı mezheplere ayrılmışlardır. Bu mezhepler, Fığlalı nın ifadesiyle "İslam dininin itikadî ve amelî sahadaki düşünce ekolleridir." Mezhep, gitmek anlamındaki Z-H-B kökünden türetilmiş bir kelime olup, "gidilen yol" anlamındadır. Hz. Peygamber (asm) şu ifadeleriyle insanlık alemindeki ihtilaf gerçeğine işaret eder: "Yahudiler 71 fırkaya bölündü, Hıristiyanlar 72 fırkaya. Ümmetim ise 73 fırkaya bölünecek. Biri dışında hepsi ateşte olacak. Kurtulan fırka benim ve ashabımın yolundan gidenlerdir." Zayıf bir rivayette ise,"biri dışında hepsi cennettedir" denilmiştir.

73 fırka ile ilgili hadislerin sıhhat durumu hakkında hayli konuşulmuşsa da, bizce bu fırkalara bölünme, tarihi bir realitedir ve ilgili hadisler bu realitenin ifadesidir. Hadislerin sıhhati kabul edildiğinde "73 fırkadan muradın ne olduğu?" meselesi karşımıza çıkar. Bu konuda başlıca iki görüş vardır:
1-73 fırka ifadesini hakikat anlamında kabul edenler. Bunlar başlıca itikadi fırkaları nazara verirler ve bunlardan çıkan tali kollarla 73 fırkaya tamamlarlar. Bu fırkaların başlıcaları, "Hariciler, Şia, Mutezile, Cebriye, Mürcie"dir. Bunlar ve bunlardan çıkan fırkalarla 73 rakamına ulaşmaya çalışan müellifler arasında tam bir ittifak yoktur.

2-73 fırka ifadesini kesretten kinaye olarak görenler.

Arapçada 7, 70, 700 gibi ifadeler çokluk ifade eder. Mesela, "yedi sema" "yedi deniz", "onlar için 70 defa da istiğfar etsen, Allah onları affetmeyecek." "İman 70 küsur şubedir" )tarzındaki nass larda bunu görebiliriz.

73 fırkadan herbiri kendini "fırka-i naciye" yani kurtulan fırka olarak kabul eder. Fığlalı nın yorumuyla, "nasıl bugün siyasi partiler devleti ve milleti en iyi kendilerinin yönetebileceğini söylüyor ve bu işin gerektirdiği "en doğru fikrin" kendi partilerince ortaya konduğunu iddia ederek iktidar için hesaplar yapıyor, taraftar kazanma yollarını arıyorlarsa, İslam tarihinde gördüğümüz fırkalar da, en iyi ve en doğru fırkanın kendileri olduğunu ileri sürmüş ve sürmektedirler."

73 fırka hadislerinde geçen "biri dışında hepsi ateştedir" ifadesine Mevlüt Özler şöyle yaklaşır: "Bu bizzat narda (ateşte) olmayı değil, Kuran ve Sünnetin yolundan ibaret olan hakka, doğruya isabet edememeyi ifade eder... Hz. Peygamber böyle diyerek onların görüş ve düşüncelerinin yanlışlığına dikkat çekmiştir."

Şatıbî, aynı meselede şuna dikkat çeker: "Biri dışında hepsi ateştedir" ifadesi, zahirde tehdid hükmünü iktiza eder. Cehennemde ebedilik veya ebedi olmayış "meskutun anh"dır, yani belirtilmemiştir. Dolayısıyla cehennemde ebediliğe bu ifadede bir delil yoktur. Çünkü cehennemle tehdid kafirlere yönelik olabildiği gibi, asi müminlere de yönelik olabilmektedir."

Bediüzzaman, kurtulan fırkayı "Fırka-i naciye-i kamile" tabiriyle ifade eder. Yani kamil manada kurtulan bir tanesi olacak, diğerleri az veya çok haktan inhiraf edeceklerdir.

Hz. Peygamber yere bir çizgi çizer, "işte bu doğru yol" der. Sonra bu çizginin sağına soluna başka çizgiler çizer. "Bunlar da başka yollar... Bunlardan herbiri üzerinde o yola çağıran bir şeytan vardır" buyurur ve şu ayeti okur: "İşte bu benim dosdoğru yolumdur, ona uyunuz. Başka yollara uymayın ki, sizi Onun (Allahın) yolundan ayırmasın..."

Malumdur ki iki nokta arasında en kısa mesafe, doğrudur. Bunun dışında yer alan eğriler, az veya çok doğrudan inhiraf etmişlerdir.

Mesela, Allahın sıfatları konusunda, o sıfatları inkar eden muattıla tefrit, onları mahlukatın sıfatlarına benzeten müşebbihe ifrat etmişlerdir. "Allahın bizce keyfiyeti meçhul sıfatları vardır" diyen ehli sünnet ve cemaat ise, istikameti yakalamışlardır.

Keza, kader meselesinde kaderi inkar eden mutezile tefrit, insanın hür iradesini reddeden cebriye ifrat etmiştir. "İlahi kader vardır. Fakat insan cüzi ihtiyari sahibidir, dolayısıyla mesuldür" diyen ehli sünnet ve cemaat istikameti ifade etmiştir.

Bu iki misal gibi, 73 fırkayı meydana getiren ekoller, ya ifrat veya tefrit ucunda yer almışlardır. İstikametli yorum ise ehli sünnetin olmuştur.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt