mürmüdük
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 7 Tem 2009
- Mesajlar
- 6,952
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 53
- Web Sitesi
- anadoluhaber.blogcu.com
Silsile-i aliyye
Nebi, Sıddîk ve Selman, Kasım, Cafer, Bistami,
irfan kaynağı oldu, Ebül-Hasen Harkani.
Ebu Ali Farmedi geldi sonra bu meydana,
çok Veli yetiştirdi, hem Yusüf-i Hemedani.
Abdülhalık Goncdüvani, marifetler semasında,
dünyayı aydınlattı, hem Arif-i Rivegeri.
Mavera-ün-nehr ili, Tur-i Sina gibi oldu,
nurlandıranlardan biri, Mahmud-i İncirfagnevi.
Ali Ramitenidir Azizan ve piri Nessac,
çok keramet gösterdi, Muhammed Baba Semmasi.
Seyyid Emir Gilal de, ilim deryasında sadef,
andan meydana geldi, Behaüddin-i Buhari.
Alaüddin-i Attar, zamanının kutbu idi,
Yakub-ı Çerhide oldu zahir, envar-ı rahmani.
Ubeydüllahi Ahrar ve kadi Muhammed Zahid,
Derviş Muhammed geldi ve Hacegi Muhammed Emkenegi.
Baki billahdan gelen, nurlara kendi de katıp,
binlerce kalb temizledi, İmam-ı Ahmed Rabbani.
Urvet-ül-vüska Masum ve Seyfeddinle seyyid Nur,
ve Mazherle Abdüllah, sonra Halidi Bağdadi.
Feyiz verdiler bunlar da, sonra bu nuru Abdüllah,
Anadolu’ya yaydı, hem de Taha-yı Hakkari.
Hem seyyid-i Salih de, kardeşin yerini tutup,
fena-fillaha kavuştu Sıbgatullah-i Hizani.
Bu üç Velinin sohbetlerinde yükselip,
Mürşid-i kâmil oldu, seyyid Fehim-i Arvasi.
Bu otuzdört Velinin kalbleri, bir ayna gibi,
yaydılar hep cihana, envâr-ı Resulillahi.
Bütün bu nurlar en son, toplandı bir hazinede,
ismi bu hazinenin: Abdülhakim-i Arvasi.
Dua edeceğin zaman, Silsileyi oku heman!
Salihleri söyleyince, yağar rahmeti Rahman!
Selam olsun, dua olsun, bu yazardan daima,
Silsile-i aliyyenin ervahına ya Sübhan!
Nebi, Sıddîk ve Selman, Kasım, Cafer, Bistami,
irfan kaynağı oldu, Ebül-Hasen Harkani.
Ebu Ali Farmedi geldi sonra bu meydana,
çok Veli yetiştirdi, hem Yusüf-i Hemedani.
Abdülhalık Goncdüvani, marifetler semasında,
dünyayı aydınlattı, hem Arif-i Rivegeri.
Mavera-ün-nehr ili, Tur-i Sina gibi oldu,
nurlandıranlardan biri, Mahmud-i İncirfagnevi.
Ali Ramitenidir Azizan ve piri Nessac,
çok keramet gösterdi, Muhammed Baba Semmasi.
Seyyid Emir Gilal de, ilim deryasında sadef,
andan meydana geldi, Behaüddin-i Buhari.
Alaüddin-i Attar, zamanının kutbu idi,
Yakub-ı Çerhide oldu zahir, envar-ı rahmani.
Ubeydüllahi Ahrar ve kadi Muhammed Zahid,
Derviş Muhammed geldi ve Hacegi Muhammed Emkenegi.
Baki billahdan gelen, nurlara kendi de katıp,
binlerce kalb temizledi, İmam-ı Ahmed Rabbani.
Urvet-ül-vüska Masum ve Seyfeddinle seyyid Nur,
ve Mazherle Abdüllah, sonra Halidi Bağdadi.
Feyiz verdiler bunlar da, sonra bu nuru Abdüllah,
Anadolu’ya yaydı, hem de Taha-yı Hakkari.
Hem seyyid-i Salih de, kardeşin yerini tutup,
fena-fillaha kavuştu Sıbgatullah-i Hizani.
Bu üç Velinin sohbetlerinde yükselip,
Mürşid-i kâmil oldu, seyyid Fehim-i Arvasi.
Bu otuzdört Velinin kalbleri, bir ayna gibi,
yaydılar hep cihana, envâr-ı Resulillahi.
Bütün bu nurlar en son, toplandı bir hazinede,
ismi bu hazinenin: Abdülhakim-i Arvasi.
Dua edeceğin zaman, Silsileyi oku heman!
Salihleri söyleyince, yağar rahmeti Rahman!
Selam olsun, dua olsun, bu yazardan daima,
Silsile-i aliyyenin ervahına ya Sübhan!