Muhatabım, Ehl-i Sünnet mezhebine bağlı Sünnî Müslümanlardır. Onları uyarmaya çalışıyorum.
Bir Sünnî olarak elbette Şiîleri, Vehhabîleri, mezhepsizleri memnun ve razı etmek gibi bir amacım yoktur.
Rahatsız olan kardeşlerimiz lütfen yazılarımı okumasınlar ve boş yere üzülmesinler. Çünkü ben hak yolun ehl-i sünnet olduğunu aynelyakîn ve ilmelyakîn biliyorum ve bu yolda yürüyeceğim.
Fitne çıkartmaya gelince:
Ehl-i Sünnet inanışının ve kültürünün hâkim olduğu Türkiye'de Sünnîliği savunmak fitne çıkartmak olarak yorumlanamaz. Asıl fitne, bu ülkeyi Şiî, Vehhabî veya mezhepsiz yapmak için çalışmaktır.
Sünnîliği Yezitçilik olarak gösterenler ne kadar aşırı, uç, müfrit bir zihniyete sahiptir.
Sünnîler çocuklarına, Ali, Hasan, Hüseyin isimlerini veriyorlar. Çocuğuna Yezid ismini veren bir tek Sünnî görülmüş müdür?
Şimdi Şiî kardeşlerime soruyorum: Şiî dünyasında bir tek Ebubekir, Ömer, Osman var mıdır?
Acaba ayrımcılığı kimler yapıyor?
Türkiye'nin Vehhabî olmasını elbette istemem. Bayramlarda merhum babamın ve merhume annemin mezarlarını ziyaret edip Yâsin okuyor, sevabını onlara ve âhirete intikal etmiş bütün mü'minlerin ruhlarına bağışlıyorum. Vehhabîler hakim olurlarsa bütün mezarları, bu arada annemin ve babamın kabirlerini de düzleyecekler. Resulullah Efendimiz kabir ziyaretine izin vermiştir.
Hz. Ali radiyallahu anh ve kerremallahu vecheh efendimizi, Ehl-i Beyti sevmeyen bir tek Sünnî gösteremezsiniz.
Hz.Ali, son derece cesur, korkusuz, kahraman, tâvizsiz bir mü'mindi. İlk üç halife zamanında onun taqiyye yaptığını iddia etmek, o büyük zata hakarettir. Resulullah Efendimiz onu, kendisinden sonra vekil ve halife bırakmış olsaydı, asla boyun eğmez ve bu makama otururdu.
Biz Sünnîler, Hz. Muaviye'yi elbette Hz.Ali derecesinde görmeyiz. Görmüş olsaydık camilerimize onun ismini de yazardık. Yazmamışız. Lakin Yezit yüzünden onu küfürle, nifakla suçlamayız. Resulullah Efendimizin vahiy katipliğini yapmıştır; üzücü ihtilâflar yüzünden onu dışlamayız.
Çok rica ediyorum:
Fitne çıkmaması için, tepkici kardeşlerimiz yazılarımı okumasınlar.
Şiîler, Vehhabîler, mezhepsizler Ehl-i Sünneti nasıl tenkit ediyorlarsa, Sünnîlerin de onları tenkide hakkı vardır. Yeter ki, İslâmî uhuvvet (kardeşlik) sınırları aşılmasın, iftira edilmesin, hakaret ve küfür çukurlarına inilmesin.
İnanç ve usûldeki bid'atleri, kendilerini küfre götürmeyen bütün mü'minler, bid'atçi de olsalar kardeşimizdir.
Bid'atleri ve bozuklukları, kıldığı namazın sıhhatini götürüp fesada vermeyen herMüslümanın ardında namaz kılınır.
Tekrar ediyorum: Mü'minler birbirlerine karşı taqiyye ve kitman yapmamalıdır.
Sünnî bir Müslüman olarak Türkiye'nin Vehhabîleştirilmesine, Şiîleştirilmesine, mezhepsizleştirilmesine bütün meşru yollarla karşı çıkacağım.
Ehl-i Sünnet kardeşlerimi bu konuda uyarmak benim vazifemdir.
Ehl-i Kıble, ehl-i iman olan, bid'atçi olsa bile, o bid'ati kendisinin imanını ortadan kaldırmayan bütün kardeşlerime selâm ve hürmetlerimi sunar, hayır dua ederim. Onlar da, bazı inanç, fikir ve görüşlerimi beğenmeseler ve paylaşmasalar bile bize dua etsinler.
Alıntı
Ehli Sünneti Savunmayı Sürdüreceğim
Mehmet Şevket Eygi / Milli Gazete
Bir Sünnî olarak elbette Şiîleri, Vehhabîleri, mezhepsizleri memnun ve razı etmek gibi bir amacım yoktur.
Rahatsız olan kardeşlerimiz lütfen yazılarımı okumasınlar ve boş yere üzülmesinler. Çünkü ben hak yolun ehl-i sünnet olduğunu aynelyakîn ve ilmelyakîn biliyorum ve bu yolda yürüyeceğim.
Fitne çıkartmaya gelince:
Ehl-i Sünnet inanışının ve kültürünün hâkim olduğu Türkiye'de Sünnîliği savunmak fitne çıkartmak olarak yorumlanamaz. Asıl fitne, bu ülkeyi Şiî, Vehhabî veya mezhepsiz yapmak için çalışmaktır.
Sünnîliği Yezitçilik olarak gösterenler ne kadar aşırı, uç, müfrit bir zihniyete sahiptir.
Sünnîler çocuklarına, Ali, Hasan, Hüseyin isimlerini veriyorlar. Çocuğuna Yezid ismini veren bir tek Sünnî görülmüş müdür?
Şimdi Şiî kardeşlerime soruyorum: Şiî dünyasında bir tek Ebubekir, Ömer, Osman var mıdır?
Acaba ayrımcılığı kimler yapıyor?
Türkiye'nin Vehhabî olmasını elbette istemem. Bayramlarda merhum babamın ve merhume annemin mezarlarını ziyaret edip Yâsin okuyor, sevabını onlara ve âhirete intikal etmiş bütün mü'minlerin ruhlarına bağışlıyorum. Vehhabîler hakim olurlarsa bütün mezarları, bu arada annemin ve babamın kabirlerini de düzleyecekler. Resulullah Efendimiz kabir ziyaretine izin vermiştir.
Hz. Ali radiyallahu anh ve kerremallahu vecheh efendimizi, Ehl-i Beyti sevmeyen bir tek Sünnî gösteremezsiniz.
Hz.Ali, son derece cesur, korkusuz, kahraman, tâvizsiz bir mü'mindi. İlk üç halife zamanında onun taqiyye yaptığını iddia etmek, o büyük zata hakarettir. Resulullah Efendimiz onu, kendisinden sonra vekil ve halife bırakmış olsaydı, asla boyun eğmez ve bu makama otururdu.
Biz Sünnîler, Hz. Muaviye'yi elbette Hz.Ali derecesinde görmeyiz. Görmüş olsaydık camilerimize onun ismini de yazardık. Yazmamışız. Lakin Yezit yüzünden onu küfürle, nifakla suçlamayız. Resulullah Efendimizin vahiy katipliğini yapmıştır; üzücü ihtilâflar yüzünden onu dışlamayız.
Çok rica ediyorum:
Fitne çıkmaması için, tepkici kardeşlerimiz yazılarımı okumasınlar.
Şiîler, Vehhabîler, mezhepsizler Ehl-i Sünneti nasıl tenkit ediyorlarsa, Sünnîlerin de onları tenkide hakkı vardır. Yeter ki, İslâmî uhuvvet (kardeşlik) sınırları aşılmasın, iftira edilmesin, hakaret ve küfür çukurlarına inilmesin.
İnanç ve usûldeki bid'atleri, kendilerini küfre götürmeyen bütün mü'minler, bid'atçi de olsalar kardeşimizdir.
Bid'atleri ve bozuklukları, kıldığı namazın sıhhatini götürüp fesada vermeyen herMüslümanın ardında namaz kılınır.
Tekrar ediyorum: Mü'minler birbirlerine karşı taqiyye ve kitman yapmamalıdır.
Sünnî bir Müslüman olarak Türkiye'nin Vehhabîleştirilmesine, Şiîleştirilmesine, mezhepsizleştirilmesine bütün meşru yollarla karşı çıkacağım.
Ehl-i Sünnet kardeşlerimi bu konuda uyarmak benim vazifemdir.
Ehl-i Kıble, ehl-i iman olan, bid'atçi olsa bile, o bid'ati kendisinin imanını ortadan kaldırmayan bütün kardeşlerime selâm ve hürmetlerimi sunar, hayır dua ederim. Onlar da, bazı inanç, fikir ve görüşlerimi beğenmeseler ve paylaşmasalar bile bize dua etsinler.
Alıntı
Ehli Sünneti Savunmayı Sürdüreceğim
Mehmet Şevket Eygi / Milli Gazete