Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dinimizde kadının yeri (1 Kullanıcı)

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
40
Konum
İstanbul
Dinimizde kadının yeri


Sual: Günümüzde (Hayat müşterektir) denilerek, kadına zulmediliyor. En ağır, en adi işlerde bile çalıştırılıyor. İslamiyet’te kadın ev içinde ve dışında çalışmak, para kazanmak zorunda mıdır? Dinimizde kadın hakları hususunda bilgi verir misiniz?
CEVAP
İslamiyet’ten önce kadının hiç değeri yoktu. Araplar, kız çocuklarını diri diri gömüyorlardı. Kâbe etrafında bile kadınlar çıplak dolaşırlardı. Müslümanlık gelince bu kötü âdetler son bulmuştur.

Bugün de dünyanın birçok yerinde kadınlar horlanmaktadır. Rusya’da da kadına zulmedildi. Zorla Kolhozlara sokuldu. Erkek gibi, en ağır işlerde, erkek şeflerin baskısı altında, insafsızca boğaz tokluğuna, hayvanlar gibi, en ağır işlerde zorla çalıştırıldı. Fakat zulüm payidar olmadı. Bilinen akıbete uğradı.

Hür dünya dedikleri Hıristiyan ülkelerde ve İslam ülkeleri denilen Arap ülkelerinde, (Hayat müşterektir) denilerek, kadınlar da, fabrikalarda, tarlalarda, ticarette, erkekler gibi çalışıyorlar. Çoğunun evlendiklerine pişman oldukları, mahkemelerin boşanma davaları ile dolu olduğu, günlük gazetelerde sık sık görülmektedir.

Bir kadın yazar da diyor ki:
(Ne zaman bir fuara gitsem, bacaklarını açıp son model arabaların üstüne oturmuş mini etekli mankenleri görsem içim kalkıyor, midem bulanıyor. Ve şaşıyorum: İyi kötü birer kişilikleri olan bu kadınlar, orada öylece durup o arabaların birer aksesuarı gibi pazarlanmayı nasıl içlerine sindiriyorlar? Hem, kadın cinsini bu kadar aşağılatan o kadınlara karşı, hem de onları oraya oturtup müşteriyi kandırarak mal satmaya çalışanlara karşı öfke doluyor içim.)

Kadınlar, İslam dininin kendilerine verdiği kıymeti, rahatı, huzuru, hürriyeti ve boşanma hakkına malik olduklarını bilmiş olsalar, bütün dünya kadınları, hemen Müslüman olurlardı.

Müslümanlıkta kadın sultandır. Dinimiz kadına çok değer vermiş, erkeğe de çok mesuliyet yüklemiştir. İslamiyet’te kadın ev içinde ve dışında çalışmak, para kazanmak zorunda değildir. Evli ise erkeği, evli değilse babası, babası da yoksa, en yakın akrabası çalışıp onun her ihtiyacını karşılamaya mecburdur. Kendisine bakacak hiç kimsesi bulunmayan kadına, devletin yardım sandığı bakar.

İslamiyet’te geçim yükü erkek ve kadın arasında paylaştırılmamıştır. Bir erkek, hanımını tarlada, fabrikada veya herhangi bir yerde çalışmaya zorlayamaz. Eğer kadın isterse ve erkek de razı olursa, kadın kendine uygun bir işte çalışabilir. Fakat, kadının kazancı kendisinindir.

Müslüman kadının ev işi yapması bir ihsandır, çok sevaptır. Yapmazsa, günaha girmez. Zorla yaptırılamaz. Resulullah efendimizin zamanından bugüne kadar, Müslüman kadınlar bu ihsanı yapmıştır.

Her kadın, bir erkeğin ya kızıdır, ya kardeşidir, yahut hanımı veya annesidir. Kadınlara kötü şeyler reva görülmemeli, onlara layık olduğu değer verilmelidir. (R. Nasıhin)

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahü teâlânın size emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!) [Müslim]

(Bir mümin, kötü huylu diye hanımına kızmasın! İyi huyu da olur.) [Müslim]

(Kadın, zayıf yaratılışlıdır. Zayıflığını susarak yenin! Evdeki kusurlarını görmemeye çalışın!) [İbni Lal]

(Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Hazret-i Eyyüb gibi mükafatlara kavuşur. Kocasının kötü huyuna sabreden kadın da, Hazret-i Asiye gibi sevaba kavuşur.) [İ.Gazali]

(Hanımı ile iyi geçinip şakalaşanı Allahü teâlâ sever, rızklarını artırır.) [İ.Lâl]

(En üstün mümin, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranan güzel ahlaklı kimsedir.) [Tirmizi]

(En iyi Müslüman, hanımına en iyi davranandır. İçinizde, hanımına en iyi davranan benim.) [Nesai]

(Hanımına güler yüzle bakan erkeğin defterine, bir köle azat etmiş sevabı yazılır.) [R.Nasıhin]

(Hanımının haklarını ifa etmeyenin; namazları, oruçları kabul olmaz.) [Mürşid-ün-nisa]

(Hanımını döven, Allah’a ve Resûlüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum.) [R.Nasıhin]

(Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.) [İ.Asakir]

Devamı var...
 

Nur_u Secde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
5,181
Tepki puanı
3,537
Puanları
163
Yaş
46
Müslüman kadının ev işi yapması bir ihsandır, çok sevaptır. Yapmazsa, günaha girmez.

işte burayı anlayamadım.bunu daha önce de okumuştum.bir kadın istemezse ev işi yapmak zorunda değil dinimizce.hiç ev işi yapmayan ki bunun içine ,çocukalrının,eşinin yemeği,çamaşırı vs...gibi durumlarda giriyor.kaç ailenin huzuru kaçar düşünemiyorum bile...bu konuyu biraz daha açarmısınız lütfen.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
40
Konum
İstanbul
Müslüman kadının ev işi yapması bir ihsandır, çok sevaptır. Yapmazsa, günaha girmez.

işte burayı anlayamadım.bunu daha önce de okumuştum.bir kadın istemezse ev işi yapmak zorunda değil dinimizce.hiç ev işi yapmayan ki bunun içine ,çocukalrının,eşinin yemeği,çamaşırı vs...gibi durumlarda giriyor.kaç ailenin huzuru kaçar düşünemiyorum bile...bu konuyu biraz daha açarmısınız lütfen.

Estağfirullah.

Burada yapmasın denmiyor. Vazifesi değil deniyor. Kadının vazifeleri arasında ev işlerini yapmak yok. Beyinden hizmetçi tutmasını isteyebilir. Hatta süt anne tutmasını bile isteyebilir bunlar kadının hakları. Ama erkekte sabah akşam zeytin ekmek yedirip nafakan budur diyebilir. Fazlasınıda isteyemez. Bu işleri yapmayı dinimiz kadına tavsiye ediyor. Erkeğede hanımının nafakasını imkan nisbetinde en iyisinden temin edilmesini tavsiye ediyor. Müslüman hanımlar senelerdir, bu işleri ihsan olarak yapmaktadırlar. Erkeklerde ihsan olarak nafakalarını fazlasıyla temin ederler. Her iki tarafta ihsan sahibi olursu işte o ev cennet gibi olur buyuruluyor.
 

Nur_u Secde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
5,181
Tepki puanı
3,537
Puanları
163
Yaş
46
Estağfirullah.

Burada yapmasın denmiyor. Vazifesi değil deniyor. Kadının vazifeleri arasında ev işlerini yapmak yok. Beyinden hizmetçi tutmasını isteyebilir. Hatta süt anne tutmasını bile isteyebilir bunlar kadının hakları. Ama erkekte sabah akşam zeytin ekmek yedirip nafakan budur diyebilir. Fazlasınıda isteyemez. Bu işleri yapmayı dinimiz kadına tavsiye ediyor. Erkeğede hanımının nafakasını imkan nisbetinde en iyisinden temin edilmesini tavsiye ediyor. Müslüman hanımlar senelerdir, bu işleri ihsan olarak yapmaktadırlar. Erkeklerde ihsan olarak nafakalarını fazlasıyla temin ederler. Her iki tarafta ihsan sahibi olursu işte o ev cennet gibi olur buyuruluyor.
selamün aleyküm.anladım kardeşim.Allah razı olsun.selametle kalın.bu arada hakkınızı helal edin.söylemeden geçmek istemedim.hakkınızda önceleri yanlış düşünmüştüm.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
40
Konum
İstanbul
selamün aleyküm.anladım kardeşim.Allah razı olsun.selametle kalın.bu arada hakkınızı helal edin.söylemeden geçmek istemedim.hakkınızda önceleri yanlış düşünmüştüm.

Aleyküm selam.

Estağfirullah efendim. Öyle bir izlenim verdiysem sui zanna sebeb olduğum için ben özür dilerim sizden. Gelmiş gelecek bütün haklarımı dost düşman, tanıdığım ve tanımadığım herkese helal ettim ben. Bu konuda içiniz müsterih olsun. Sizde hakkınızı helal ediniz.

Selam ve dua eder dua beklerim.
 

ş-e-v-v-a-l

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ara 2008
Mesajlar
167
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
İslamiyet’ten önce kadının hiç değeri yoktu. Araplar, kız çocuklarını diri diri gömüyorlardı. Kâbe etrafında bile kadınlar çıplak dolaşırlardı. Müslümanlık gelince bu kötü âdetler son bulmuştur.

Bugün de dünyanın birçok yerinde kadınlar horlanmaktadır. Rusya’da da kadına zulmedildi. Zorla Kolhozlara sokuldu. Erkek gibi, en ağır işlerde, erkek şeflerin baskısı altında, insafsızca boğaz tokluğuna, hayvanlar gibi, en ağır işlerde zorla çalıştırıldı. Fakat zulüm payidar olmadı. Bilinen akıbete uğradı.

Hür dünya dedikleri Hıristiyan ülkelerde ve İslam ülkeleri denilen Arap ülkelerinde, (Hayat müşterektir) denilerek, kadınlar da, fabrikalarda, tarlalarda, ticarette, erkekler gibi çalışıyorlar. Çoğunun evlendiklerine pişman oldukları, mahkemelerin boşanma davaları ile dolu olduğu, günlük gazetelerde sık sık görülmektedir.

Bir kadın yazar da diyor ki:
(Ne zaman bir fuara gitsem, bacaklarını açıp son model arabaların üstüne oturmuş mini etekli mankenleri görsem içim kalkıyor, midem bulanıyor. Ve şaşıyorum: İyi kötü birer kişilikleri olan bu kadınlar, orada öylece durup o arabaların birer aksesuarı gibi pazarlanmayı nasıl içlerine sindiriyorlar? Hem, kadın cinsini bu kadar aşağılatan o kadınlara karşı, hem de onları oraya oturtup müşteriyi kandırarak mal satmaya çalışanlara karşı öfke doluyor içim.)

Kadınlar, İslam dininin kendilerine verdiği kıymeti, rahatı, huzuru, hürriyeti ve boşanma hakkına malik olduklarını bilmiş olsalar, bütün dünya kadınları, hemen Müslüman olurlardı.

Müslümanlıkta kadın sultandır. Dinimiz kadına çok değer vermiş, erkeğe de çok mesuliyet yüklemiştir. İslamiyet’te kadın ev içinde ve dışında çalışmak, para kazanmak zorunda değildir. Evli ise erkeği, evli değilse babası, babası da yoksa, en yakın akrabası çalışıp onun her ihtiyacını karşılamaya mecburdur. Kendisine bakacak hiç kimsesi bulunmayan kadına, devletin yardım sandığı bakar.

İslamiyet’te geçim yükü erkek ve kadın arasında paylaştırılmamıştır. Bir erkek, hanımını tarlada, fabrikada veya herhangi bir yerde çalışmaya zorlayamaz. Eğer kadın isterse ve erkek de razı olursa, kadın kendine uygun bir işte çalışabilir. Fakat, kadının kazancı kendisinindir.

Müslüman kadının ev işi yapması bir ihsandır, çok sevaptır. Yapmazsa, günaha girmez. Zorla yaptırılamaz. Resulullah efendimizin zamanından bugüne kadar, Müslüman kadınlar bu ihsanı yapmıştır.

Her kadın, bir erkeğin ya kızıdır, ya kardeşidir, yahut hanımı veya annesidir. Kadınlara kötü şeyler reva görülmemeli, onlara layık olduğu değer verilmelidir. (R. Nasıhin)

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahü teâlânın size emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!) [Müslim]

(Bir mümin, kötü huylu diye hanımına kızmasın! İyi huyu da olur.) [Müslim]

(Kadın, zayıf yaratılışlıdır. Zayıflığını susarak yenin! Evdeki kusurlarını görmemeye çalışın!) [İbni Lal]

(Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Hazret-i Eyyüb gibi mükafatlara kavuşur. Kocasının kötü huyuna sabreden kadın da, Hazret-i Asiye gibi sevaba kavuşur.) [İ.Gazali]

(Hanımı ile iyi geçinip şakalaşanı Allahü teâlâ sever, rızklarını artırır.) [İ.Lâl]

(En üstün mümin, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranan güzel ahlaklı kimsedir.) [Tirmizi]

(En iyi Müslüman, hanımına en iyi davranandır. İçinizde, hanımına en iyi davranan benim.) [Nesai]

(Hanımına güler yüzle bakan erkeğin defterine, bir köle azat etmiş sevabı yazılır.) [R.Nasıhin]

(Hanımının haklarını ifa etmeyenin; namazları, oruçları kabul olmaz.) [Mürşid-ün-nisa]

(Hanımını döven, Allah’a ve Resûlüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum.) [R.Nasıhin]

(Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.) [İ.Asakir]

Dinimizi bilmeyen bir kimsenin İslamiyet’in kadına verdiği değerden bahsetmesi, körlerin fili tarif etmesine benzer. Körün biri, filin bacağına dokunur. Fil direk gibi der. Biri karnına dokunur, Fil duvar gibi der. Diğeri de hortumuna dokunur. Fil yılan gibi der. Görenle görmeyen bir olmadığı gibi, bilenle bilmeyen de bir olmaz.

Erkek hep kendini kusurlu görmeli
Kur’an-ı kerimde, insana gelen musibetlerin, günahları sebebiyle geldiği bildirilmektedir. Fudayl bin İyad hazretleri, (Hanımım huysuzluk yapınca, dine aykırı bir iş yaptığımı anlardım. Hemen o işime tevbe edince, hanımın huysuzluğu da giderdi. Böylece tevbemin kabul edildiğini de anlardım) buyurdu. O halde, Müslüman erkek, hanımı ile iyi geçinir. Çünkü kadınların da, erkekler üzerinde hakları vardır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahü teâlânın size emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!) [Müslim]

Eve gelince hanımına selam verip hatırını sormalı, üzüntü ve sevincine ortak olmalı. Çünkü, o başkalarından ümitsiz ve yalnız kendisine alışmış bulunan dostu, dert ortağı, kendinin neşelendiricisi, çocuklarının yetiştiricisi ve çeşitli ihtiyaçlarının gidericisidir.

Erkek, hep kendini kusurlu görmeli, (Ben iyi olsaydım, o böyle olmazdı) diye düşünmelidir. Hanımının iyiliğini, iffetini Allahü teâlânın büyük nimeti bilmelidir. Onun huysuzluklarına iyilikle muamele etmeli, iyiliği çoğalıp, her işi seve seve yapınca, ona dua etmeli ve Allahü teâlâya şükretmelidir. Çünkü, uygun bir kadın büyük bir nimettir. İyi davranmak, sadece hanımı üzmemek değildir. Onun verdiği sıkıntılara da katlanmak demektir. Yani bir erkek, ben iyi bir kocayım diyorsa, hanımından gelen sıkıntılara katlanması lazımdır. Hadis-i şerifte, (Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Hazret-i Eyyüb gibi mükafatlara kavuşur) buyuruldu. İyi Müslüman olmak için hanım ile iyi geçinmek şarttır. Kur’an-ı kerimde de mealen, (Onlarla iyi, güzel geçinin!) buyuruluyor. (Nisa 19)

Aklı olan karı koca, birbirini üzmez. Hayat arkadaşını üzmek, incitmek, ahmaklık alametidir. Zalim, huysuz kimsenin eşi, devamlı üzülerek sinirleri bozulur. Sinir hastası olur. Sinirler bozulunca, çeşitli hastalıklar hasıl olur. Hayat arkadaşı hasta olan bir eş, mahvolmuş, mutluluğu sona ermiş demektir. Eşinin hizmet ve yardımlarından mahrum kalmıştır. Ömrü, onun dertlerini dinlemekle, ona doktor aramakla, ona alışmamış olduğu hizmetleri yapmakla geçer. Bütün bu felaketlere, bitmeyen sıkıntılara kendi huysuzluğu sebep olmuştur. Dizlerini dövse de, ne yazık ki bu pişmanlığının faydası olmaz. O halde; eşine yapılacak huysuzluğun zararı kendine olur. Ona karşı, hep güler yüzlü, tatlı dilli olmaya çalışmalı! Bunu yapabilen, rahat ve huzur içinde yaşar, Allahü teâlânın rızasını da kazanır!
 

Kur'ana sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ara 2008
Mesajlar
2,706
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
48
Allah razı olsun kardeşlerim çok güzel bir paylaşım.Sağolasınız.
 

#fani_dünya#

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Kas 2008
Mesajlar
419
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Estağfirullah.

Burada yapmasın denmiyor. Vazifesi değil deniyor. Kadının vazifeleri arasında ev işlerini yapmak yok. Beyinden hizmetçi tutmasını isteyebilir. Hatta süt anne tutmasını bile isteyebilir bunlar kadının hakları. Ama erkekte sabah akşam zeytin ekmek yedirip nafakan budur diyebilir. Fazlasınıda isteyemez. Bu işleri yapmayı dinimiz kadına tavsiye ediyor. Erkeğede hanımının nafakasını imkan nisbetinde en iyisinden temin edilmesini tavsiye ediyor. Müslüman hanımlar senelerdir, bu işleri ihsan olarak yapmaktadırlar. Erkeklerde ihsan olarak nafakalarını fazlasıyla temin ederler. Her iki tarafta ihsan sahibi olursu işte o ev cennet gibi olur buyuruluyor.

kardeşim rabbim razı olsun sizden çok güzel açıklamısşınız..

şimdi bizim genelde kuran kursunda veya medrese ve cemaatlerde kalan bayan abla ve bacılarımıza bu tür konular yanlış aksettiriliyor..

yani okutuyorlar bu konuları ama üstten geçiyorlar teferruata inmiyorlar sonrada kadın istediği gibi anlıyor ve daha sonra yaptıgı evliliktede bu okuduklarını yapmaya çalıştıgı için o evlilik bitme noktasına geliyor..

çok erkek biliyorum bu tür kadınlarından muzdarip durumdalar..

bir yaşanmış olayı anlatayım sizlere..:

-yakışıklı bir genç bir hafıze kızla evlilik niyetiyle bir kez görüşmüş sonra bu hafize kız bir kez daha görüşmek istemiş erkekte tamam demiş bu kez kız bir kağıt çıkarmış üzerinde 12 madde varmış işte bunlar benim şartlarım al oku eğer kabul edersen evleniriz etmezsen evlenmeyiz..

ben 12 şartın hepsini aklımda tutamadıgım için ilk 3 şartı yazacam yorumları size bırakıyorum.

1-Annen ve Baban benim iznim olmadan bize gelemez.
2-evde ne yemek pişirirsem onu yiyeceksin
3-ben istediğim zaman annemlere gidecem senden izin almam

zaten çocuk bu şartlardan sonra bi dahada kızla görüşmüyor..

yani bu ne biçim bir iştir ben anlayamıyorum bunları bu şart şurtları bu kızlara kim ne diye öğretir amaç nedir burda..

şunu iyi biliyorum ki bu hafize kız kendi başına bu şartları yazmamıştır birileri kulagına eğilmiş nutuklar atmışlardır..

yani özellikle bu tür şart şurt meselelerini ben tahsilli guya okumuş kızlardan görünce tahsilsiz kız daha efdal bence diyorum..

çünkü tahsilli kadın kibirlidir yani kendini üstün görür bu kadar tahsili kocaya hizmet için yapmadıgını düşünür..

neyse..bu konu çok su götürür..

Allah'a emanet olunuz..

"Dinini Düzeltenin Allah'ta Dünyasını Düzeltir."

(hadisi şerif)

vesselam..
 

anlamazdın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Kas 2008
Mesajlar
64
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
haklısın fani dünya
ayrıca anlattıgında bir ibret...
Allah razı olsun
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
40
Konum
İstanbul
Erkek hep kendini kusurlu görmeli.

Erkek hep kendini kusurlu görmeli.

Sual: İslamiyet kadına değer vermiyor deniyor. İslam’da kadının yeri nedir?
CEVAP
Dinimizi bilmeyen bir kimsenin İslamiyet’in kadına verdiği değerden bahsetmesi, körlerin fili tarif etmesine benzer. Körün biri, filin bacağına dokunur. Fil direk gibi der. Biri karnına dokunur, Fil duvar gibi der. Diğeri de hortumuna dokunur. Fil yılan gibi der. Görenle görmeyen bir olmadığı gibi, bilenle bilmeyen de bir olmaz.

Erkek hep kendini kusurlu görmeli
Kur’an-ı kerimde, insana gelen musibetlerin, günahları sebebiyle geldiği bildirilmektedir. Fudayl bin İyad hazretleri, (Hanımım huysuzluk yapınca, dine aykırı bir iş yaptığımı anlardım. Hemen o işime tevbe edince, hanımın huysuzluğu da giderdi. Böylece tevbemin kabul edildiğini de anlardım) buyurdu. O halde, Müslüman erkek, hanımı ile iyi geçinir. Çünkü kadınların da, erkekler üzerinde hakları vardır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahü teâlânın size emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!) [Müslim]

Eve gelince hanımına selam verip hatırını sormalı, üzüntü ve sevincine ortak olmalı. Çünkü, o başkalarından ümitsiz ve yalnız kendisine alışmış bulunan dostu, dert ortağı, kendinin neşelendiricisi, çocuklarının yetiştiricisi ve çeşitli ihtiyaçlarının gidericisidir.

Erkek, hep kendini kusurlu görmeli, (Ben iyi olsaydım, o böyle olmazdı) diye düşünmelidir. Hanımının iyiliğini, iffetini Allahü teâlânın büyük nimeti bilmelidir. Onun huysuzluklarına iyilikle muamele etmeli, iyiliği çoğalıp, her işi seve seve yapınca, ona dua etmeli ve Allahü teâlâya şükretmelidir. Çünkü, uygun bir kadın büyük bir nimettir. İyi davranmak, sadece hanımı üzmemek değildir. Onun verdiği sıkıntılara da katlanmak demektir. Yani bir erkek, ben iyi bir kocayım diyorsa, hanımından gelen sıkıntılara katlanması lazımdır. Hadis-i şerifte, (Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Hazret-i Eyyüb gibi mükafatlara kavuşur) buyuruldu. İyi Müslüman olmak için hanım ile iyi geçinmek şarttır. Kur’an-ı kerimde de mealen, (Onlarla iyi, güzel geçinin!) buyuruluyor. (Nisa 19)

Aklı olan karı koca, birbirini üzmez. Hayat arkadaşını üzmek, incitmek, ahmaklık alametidir. Zalim, huysuz kimsenin eşi, devamlı üzülerek sinirleri bozulur. Sinir hastası olur. Sinirler bozulunca, çeşitli hastalıklar hasıl olur. Hayat arkadaşı hasta olan bir eş, mahvolmuş, mutluluğu sona ermiş demektir. Eşinin hizmet ve yardımlarından mahrum kalmıştır. Ömrü, onun dertlerini dinlemekle, ona doktor aramakla, ona alışmamış olduğu hizmetleri yapmakla geçer. Bütün bu felaketlere, bitmeyen sıkıntılara kendi huysuzluğu sebep olmuştur. Dizlerini dövse de, ne yazık ki bu pişmanlığının faydası olmaz. O halde; eşine yapılacak huysuzluğun zararı kendine olur. Ona karşı, hep güler yüzlü, tatlı dilli olmaya çalışmalı! Bunu yapabilen, rahat ve huzur içinde yaşar, Allahü teâlânın rızasını da kazanır!

-Devamı var-
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
40
Konum
İstanbul
kardeşim rabbim razı olsun sizden çok güzel açıklamısşınız..

şimdi bizim genelde kuran kursunda veya medrese ve cemaatlerde kalan bayan abla ve bacılarımıza bu tür konular yanlış aksettiriliyor..

yani okutuyorlar bu konuları ama üstten geçiyorlar teferruata inmiyorlar sonrada kadın istediği gibi anlıyor ve daha sonra yaptıgı evliliktede bu okuduklarını yapmaya çalıştıgı için o evlilik bitme noktasına geliyor..

çok erkek biliyorum bu tür kadınlarından muzdarip durumdalar..

bir yaşanmış olayı anlatayım sizlere..:

-yakışıklı bir genç bir hafıze kızla evlilik niyetiyle bir kez görüşmüş sonra bu hafize kız bir kez daha görüşmek istemiş erkekte tamam demiş bu kez kız bir kağıt çıkarmış üzerinde 12 madde varmış işte bunlar benim şartlarım al oku eğer kabul edersen evleniriz etmezsen evlenmeyiz..

ben 12 şartın hepsini aklımda tutamadıgım için ilk 3 şartı yazacam yorumları size bırakıyorum.

1-Annen ve Baban benim iznim olmadan bize gelemez.
2-evde ne yemek pişirirsem onu yiyeceksin
3-ben istediğim zaman annemlere gidecem senden izin almam

zaten çocuk bu şartlardan sonra bi dahada kızla görüşmüyor..

yani bu ne biçim bir iştir ben anlayamıyorum bunları bu şart şurtları bu kızlara kim ne diye öğretir amaç nedir burda..

şunu iyi biliyorum ki bu hafize kız kendi başına bu şartları yazmamıştır birileri kulagına eğilmiş nutuklar atmışlardır..

yani özellikle bu tür şart şurt meselelerini ben tahsilli guya okumuş kızlardan görünce tahsilsiz kız daha efdal bence diyorum..

çünkü tahsilli kadın kibirlidir yani kendini üstün görür bu kadar tahsili kocaya hizmet için yapmadıgını düşünür..

neyse..bu konu çok su götürür..

Allah'a emanet olunuz..

"Dinini Düzeltenin Allah'ta Dünyasını Düzeltir."

(hadisi şerif)

vesselam..

Cenabı Hak cümlemizden razı olsun.

Katkınızdan dolayı teşekkür ederim.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
40
Konum
İstanbul
İslamiyet’ten önce kadının hiç değeri yoktu. Araplar, kız çocuklarını diri diri gömüyorlardı. Kâbe etrafında bile kadınlar çıplak dolaşırlardı. Müslümanlık gelince bu kötü âdetler son bulmuştur.

Bugün de dünyanın birçok yerinde kadınlar horlanmaktadır. Rusya’da da kadına zulmedildi. Zorla Kolhozlara sokuldu. Erkek gibi, en ağır işlerde, erkek şeflerin baskısı altında, insafsızca boğaz tokluğuna, hayvanlar gibi, en ağır işlerde zorla çalıştırıldı. Fakat zulüm payidar olmadı. Bilinen akıbete uğradı.

Hür dünya dedikleri Hıristiyan ülkelerde ve İslam ülkeleri denilen Arap ülkelerinde, (Hayat müşterektir) denilerek, kadınlar da, fabrikalarda, tarlalarda, ticarette, erkekler gibi çalışıyorlar. Çoğunun evlendiklerine pişman oldukları, mahkemelerin boşanma davaları ile dolu olduğu, günlük gazetelerde sık sık görülmektedir.

Bir kadın yazar da diyor ki:
(Ne zaman bir fuara gitsem, bacaklarını açıp son model arabaların üstüne oturmuş mini etekli mankenleri görsem içim kalkıyor, midem bulanıyor. Ve şaşıyorum: İyi kötü birer kişilikleri olan bu kadınlar, orada öylece durup o arabaların birer aksesuarı gibi pazarlanmayı nasıl içlerine sindiriyorlar? Hem, kadın cinsini bu kadar aşağılatan o kadınlara karşı, hem de onları oraya oturtup müşteriyi kandırarak mal satmaya çalışanlara karşı öfke doluyor içim.)

Kadınlar, İslam dininin kendilerine verdiği kıymeti, rahatı, huzuru, hürriyeti ve boşanma hakkına malik olduklarını bilmiş olsalar, bütün dünya kadınları, hemen Müslüman olurlardı.

Müslümanlıkta kadın sultandır. Dinimiz kadına çok değer vermiş, erkeğe de çok mesuliyet yüklemiştir. İslamiyet’te kadın ev içinde ve dışında çalışmak, para kazanmak zorunda değildir. Evli ise erkeği, evli değilse babası, babası da yoksa, en yakın akrabası çalışıp onun her ihtiyacını karşılamaya mecburdur. Kendisine bakacak hiç kimsesi bulunmayan kadına, devletin yardım sandığı bakar.

İslamiyet’te geçim yükü erkek ve kadın arasında paylaştırılmamıştır. Bir erkek, hanımını tarlada, fabrikada veya herhangi bir yerde çalışmaya zorlayamaz. Eğer kadın isterse ve erkek de razı olursa, kadın kendine uygun bir işte çalışabilir. Fakat, kadının kazancı kendisinindir.

Müslüman kadının ev işi yapması bir ihsandır, çok sevaptır. Yapmazsa, günaha girmez. Zorla yaptırılamaz. Resulullah efendimizin zamanından bugüne kadar, Müslüman kadınlar bu ihsanı yapmıştır.

Her kadın, bir erkeğin ya kızıdır, ya kardeşidir, yahut hanımı veya annesidir. Kadınlara kötü şeyler reva görülmemeli, onlara layık olduğu değer verilmelidir. (R. Nasıhin)

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahü teâlânın size emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!) [Müslim]

(Bir mümin, kötü huylu diye hanımına kızmasın! İyi huyu da olur.) [Müslim]

(Kadın, zayıf yaratılışlıdır. Zayıflığını susarak yenin! Evdeki kusurlarını görmemeye çalışın!) [İbni Lal]

(Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Hazret-i Eyyüb gibi mükafatlara kavuşur. Kocasının kötü huyuna sabreden kadın da, Hazret-i Asiye gibi sevaba kavuşur.) [İ.Gazali]

(Hanımı ile iyi geçinip şakalaşanı Allahü teâlâ sever, rızklarını artırır.) [İ.Lâl]

(En üstün mümin, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranan güzel ahlaklı kimsedir.) [Tirmizi]

(En iyi Müslüman, hanımına en iyi davranandır. İçinizde, hanımına en iyi davranan benim.) [Nesai]

(Hanımına güler yüzle bakan erkeğin defterine, bir köle azat etmiş sevabı yazılır.) [R.Nasıhin]

(Hanımının haklarını ifa etmeyenin; namazları, oruçları kabul olmaz.) [Mürşid-ün-nisa]

(Hanımını döven, Allah’a ve Resûlüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum.) [R.Nasıhin]

(Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.) [İ.Asakir]

Dinimizi bilmeyen bir kimsenin İslamiyet’in kadına verdiği değerden bahsetmesi, körlerin fili tarif etmesine benzer. Körün biri, filin bacağına dokunur. Fil direk gibi der. Biri karnına dokunur, Fil duvar gibi der. Diğeri de hortumuna dokunur. Fil yılan gibi der. Görenle görmeyen bir olmadığı gibi, bilenle bilmeyen de bir olmaz.

Erkek hep kendini kusurlu görmeli
Kur’an-ı kerimde, insana gelen musibetlerin, günahları sebebiyle geldiği bildirilmektedir. Fudayl bin İyad hazretleri, (Hanımım huysuzluk yapınca, dine aykırı bir iş yaptığımı anlardım. Hemen o işime tevbe edince, hanımın huysuzluğu da giderdi. Böylece tevbemin kabul edildiğini de anlardım) buyurdu. O halde, Müslüman erkek, hanımı ile iyi geçinir. Çünkü kadınların da, erkekler üzerinde hakları vardır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahü teâlânın size emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!) [Müslim]

Eve gelince hanımına selam verip hatırını sormalı, üzüntü ve sevincine ortak olmalı. Çünkü, o başkalarından ümitsiz ve yalnız kendisine alışmış bulunan dostu, dert ortağı, kendinin neşelendiricisi, çocuklarının yetiştiricisi ve çeşitli ihtiyaçlarının gidericisidir.

Erkek, hep kendini kusurlu görmeli, (Ben iyi olsaydım, o böyle olmazdı) diye düşünmelidir. Hanımının iyiliğini, iffetini Allahü teâlânın büyük nimeti bilmelidir. Onun huysuzluklarına iyilikle muamele etmeli, iyiliği çoğalıp, her işi seve seve yapınca, ona dua etmeli ve Allahü teâlâya şükretmelidir. Çünkü, uygun bir kadın büyük bir nimettir. İyi davranmak, sadece hanımı üzmemek değildir. Onun verdiği sıkıntılara da katlanmak demektir. Yani bir erkek, ben iyi bir kocayım diyorsa, hanımından gelen sıkıntılara katlanması lazımdır. Hadis-i şerifte, (Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Hazret-i Eyyüb gibi mükafatlara kavuşur) buyuruldu. İyi Müslüman olmak için hanım ile iyi geçinmek şarttır. Kur’an-ı kerimde de mealen, (Onlarla iyi, güzel geçinin!) buyuruluyor. (Nisa 19)

Aklı olan karı koca, birbirini üzmez. Hayat arkadaşını üzmek, incitmek, ahmaklık alametidir. Zalim, huysuz kimsenin eşi, devamlı üzülerek sinirleri bozulur. Sinir hastası olur. Sinirler bozulunca, çeşitli hastalıklar hasıl olur. Hayat arkadaşı hasta olan bir eş, mahvolmuş, mutluluğu sona ermiş demektir. Eşinin hizmet ve yardımlarından mahrum kalmıştır. Ömrü, onun dertlerini dinlemekle, ona doktor aramakla, ona alışmamış olduğu hizmetleri yapmakla geçer. Bütün bu felaketlere, bitmeyen sıkıntılara kendi huysuzluğu sebep olmuştur. Dizlerini dövse de, ne yazık ki bu pişmanlığının faydası olmaz. O halde; eşine yapılacak huysuzluğun zararı kendine olur. Ona karşı, hep güler yüzlü, tatlı dilli olmaya çalışmalı! Bunu yapabilen, rahat ve huzur içinde yaşar, Allahü teâlânın rızasını da kazanır!

Teşekkür ederiz.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
40
Konum
İstanbul
Kadınların yaratılışı

Kadınların yaratılışı


Sual: Kadınlar zayıf yaratıldığı için erkeklere emanet edildiği, erkeğin evde aile reisi olması gerektiği, erkeklerin kadından mesul olduğu, fakat kadının erkekten mesul olmadığı söyleniyor. Böyle bir âyet ve hadis var mıdır?
CEVAP
Evet vardır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Ey iman edenler, kendinizi ve çoluk çocuğunuzu öyle bir ateşten koruyun ki, onun tutuşturucusu insanlarla taşlardır.) [Tahrim 6]

(Erkeklerin kadınlar üzerinde, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır. Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptir.) [Bekara 228]

(Erkekler, kadınlar üzerine hâkimdir. Çünkü Allahü teâlâ, bazı kullarını bazısından üstün yaratmıştır.) [Nisa 34]

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kadınları, Allahü teâlânın emaneti olarak aldınız ve onlara yaklaşmanız Allah’ın emri ile helal kılındı. Sizin onların üzerinde hakkınız olduğu gibi, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Yatağınızı kimseye çiğnetmemeleri ve maruf olan hususlarda size baş kaldırmamaları, onlar üzerindeki haklarınızdandır. Onlar, bu haklarınıza riayet ederlerse, maruf üzere rızıklandırılıp giydirilmeleri onların hakkıdır.) [İbni Cerir]

(Kadın, kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Hiç bir şekilde doğru olamaz. Onu doğrultmaya çalışırsan kırarsın. Kadının kırılması boşanması demektir.) [Buhari]

(Kadın zayıf yaratılmış ve avrettir. Kadınların avretlerini evde tutarak örtün!) [İbni Lâl]
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
40
Konum
İstanbul
Kadın mı üstün yoksa erkek mi?

Kadın mı üstün yoksa erkek mi?

Sual: Kadın mı üstün yoksa erkek mi?
CEVAP
Bu soru yanlış. Bu mühendis mi üstün, avukat mı demek gibi bir şeydir. Avukattan üstün mühendis, mühendisten üstün avukat olur. Erkekten üstün kadın çoktur. Cinsleri, vasıfları farklı olanlar arasında mukayese olmaz. Mesela elma armuttan veya armut elmadan iyidir denmez. Çünkü cinsleri farklıdır. Onun için elma ile armut toplanmaz denir.

Yüz kiloluk pehlivan ile elli kiloluk pehlivanı birbiriyle güreştirmiyorlar. Her pehlivan, kilosundaki pehlivanlarla güreşiyor. Ağır sıkletteki bir pehlivan, rakiplerine yenilse, fakat elli kilodaki bütün pehlivanları yense madalya alamaz. Aynı cinsler arasında bile bazı vasıflar aranıyor. Çalışan kadınların maaşını öğrenmek üzere, Amerika’dan iki kişi gelse, birisi, bakanlık yapan bir kadının maaşını öğrense, öteki de yeni işe giren ilkokul mezunu bir kadının maaşını öğrense, verecekleri rapor elbette birbirinden çok farklı olur. İşçi kadın ile bakan olan kadının maaşı mukayese edilmez.

Kadınla erkek mukayese edilerek, Kadın doğum yapıyor, erkek yapmıyor, böyle eşitlik olmaz denemez. Allahü teâlâ, kadını, erkeği ayrı işler için yaratmıştır. Fiziki yapısı birbirine benzemez. Birbirine benzemeyen iki şey, birbiri ile kıyaslanamaz.

Bir erkek kalkıp da, Madem kadın-erkek eşitliği var, niye kadınlar da bizim gibi yer altında, kömür ve maden ocaklarında çalışmıyor dememeli. Çünkü kadının bünyesi buna müsait değildir. Bazı ülkelerde, kadın böyle zor işlerde çalıştırılıyorsa da, bu bir hak değil, zulümdür. Herkese, bünyesine uygun iş verilmelidir!

Cenab-ı Hak, kadını da, erkeği de her işe elverişli olarak yaratmamıştır. Kadının boksör, güreşçi olmaması onun değerini düşürmez. Limonun ekşi olması limon için bir eksiklik değildir. Çünkü limon ekşiliği için alınır. Allahü teâlâ da kadını ağır işlere elverişli olarak yaratmamıştır.

Kadın ile erkek iki ayrı cinstir. Elma ile armut mukayese edilmediği gibi, bunların da birbirine üstünlüğü söz konusu olmaz. Ancak vasıfları eşit olan iki şey arasında kıyas yapılır. Vasıfları farklı olan şeyler arasında kıyas olmaz. Mesela vapur, uçak ve otobüs binek vasıtası olduğu halde, birinin diğerine üstünlüğü söylenemez. Uçak, denizde yüzemediği için vapurdan aşağı sayılmaz. Vapur, karada gitmediği için bisikletten aşağı olduğu söylenemez. Vapur başka bir vapurla, uçak başka bir uçakla mukayese edilebilir. İkisi de kara vasıtası olduğu halde, bir tankla bir taksi mukayese edilemez. Tank taksi kadar hızlı gitmediği için aşağı kabul edilemez. Her birinin görevi ayrıdır.

Boksta iki kadın, ancak bir erkek kadar dövüşebilir dense, bu, kadına hakaret olmaz. Cenab-ı Hak, kadını akıl ve beden yönünden erkeğe göre farklı yaratmıştır. Akıllı kadın yarattığı gibi, deli erkek de yaratmıştır. Kadınların da, erkeklerin de akılları aynı değildir. Biri kalkıp da, Ya Rabbi insanların aklını niçin eşit yaratmadın diyemez. Yaratıcı sorguya çekilemez.

Birçok bakımdan kadınla erkek, mukayese edilemez, ikisi de her yönden eşit olmalı denemez. İki erkek de her yönden eşit değildir. İki kadın da böyledir. Üstünlük, Allah indindeki kıymete göredir. Müslüman fakir bir zenci, gayri müslim kraldan mukayese edilemeyecek kadar üstündür.

Dinimizin, zenginlerin ve kadınların çoğunun Cehenneme gideceğini bildirmesi, zengine ve kadına hakaret değildir. Zenginlerin ekserisi, parasını faydalı işlerde kullanmadığı, zararlı işlerde kullandığı, israf ettiği için, onları ikâz etmek maksadı ile, (şunları yapmazsanız, Cehenneme gidersiniz) buyurulmuştur.

Keza kadınlar da, erkeklere nispetle daha fazla tesir altında kalarak daha fazla günah işlediği için, (günah işlemeyin, Cehenneme gidersiniz) diye ikâz ediliyor. İyi kadınları ve servetini iyi yolda harcayanları da Cenab-ı Hak övüyor. Malı hayırlı şey olarak bildiriyor, saliha kadınları da övüyor. Kâfir erkeklerin Cehenneme gideceğini bildirirken, Müslüman kadınların Cennete gideceğini haber veriyor.

Şu halde, İslamiyet kadına fazla değer vermiyor demek, din düşmanlığından başka şey değildir.

Allah’a isyan eden kadın veya erkeğin Cehenneme gitmesi normal değil midir? Devleti yıkmaya çalışan anarşist kadınlar hapse atıldığı için, devlete, kadın düşmanı denebilir mi?

Dinimiz kadına çok değer vermiş, erkeğe de çok sorumluluk yüklemiştir. Kadın, evde ve dışarıda çalışmak zorunda değildir. Evli ise kocası, evli değilse babası, kadına gerekli şeyleri getirmeye mecburdur. (Hidâye, R. Nasıhin)
 

uyan_ey_gozlerim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Mar 2008
Mesajlar
54
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
benim kafama takılan bikaç şey var bunları yorumlarsanız sevinirim.

1-''Hatta süt anne tutmasını bile isteyebilir bunlar kadının hakları.'' bu cümleyi yıllar öncede duyduğumda çok garibime gitmişti.yani bi anne evladına süt vermedikten sonra daha onun analığı nerde kaldı.bu konuyu araştırınca çöl hayatı yaşanıldığı zamanlarda doğum yapan kadınların beslenme eksikliğinden dolayı yeterince sütü olmadığı için süt anneler tutulduğu öğrendim.fakat günümüzde bu durum çok az rastlanan bir durumdur.fakat kadın hakları mevzu bahis olunduğunda kadın çocuğu emzirmek zorunda bile değildir gibi örneklemelerle kadınların sahip oldukları hakların abartıldığını düşünüyorum ve bu tür cümlelerin kullanılmasının doğru olmadığını düşünüyorum.kadınlar zayıf yaratılmıştırlar erkeklerden farklıdırlar fakat hak konusuna gelince,günümüzde kadınların erkeklerin burnunda getirip veya gereksiz davranışlarda bulunup sonrada ''kadınlar çocuklarına süt vermek zorunda bile değil'' örneklendirme yapmalarıda çok çirkin bence.

2-''Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Hazret-i Eyyüb gibi mükafatlara kavuşur. Kocasının kötü huyuna sabreden kadın da, Hazret-i Asiye gibi sevaba kavuşur'' sözünde muhakkak çıkarılacak çok ders vardır.fakat benim kafama takılan şey şu,bu sabretmenin bıyutu nedir? yani Allah korusun diyelimki evde hanımın kötü huyları var.buna nereye kadar sabredilir.veya şöyle diyeyim bu kötü huyların boyutu ve bu kötü huylara karşı sabrın boyutu nedir?namus olayı tabiki tartışılmaz bir konudur,kadını erkeği farketmez.namuz haricindeki durumlarda insan ömür boyu eşine katlanmalımı?

bu konularda yorumlarınızı yaparsanız çok memnun olurum.yanlışlarım varsa düzeltin lütfen.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
40
Konum
İstanbul
benim kafama takılan bikaç şey var bunları yorumlarsanız sevinirim.

Estağfirullah.

1-''Hatta süt anne tutmasını bile isteyebilir bunlar kadının hakları.'' bu cümleyi yıllar öncede duyduğumda çok garibime gitmişti.yani bi anne evladına süt vermedikten sonra daha onun analığı nerde kaldı.

Bakın yanlış anlamasın. Analığı ayrı bir konu. Vermesin denmiyor elbette verir . Ama vermek dinen vazifesi değil. Allahü teala bu hakkı kadın kullarına vermiştir. Verirse ihsan etmiş olur.
bu konuyu araştırınca çöl hayatı yaşanıldığı zamanlarda doğum yapan kadınların beslenme eksikliğinden dolayı yeterince sütü olmadığı için süt anneler tutulduğu öğrendim.fakat günümüzde bu durum çok az rastlanan bir durumdur.fakat kadın hakları mevzu bahis olunduğunda kadın çocuğu emzirmek zorunda bile değildir gibi örneklemelerle kadınların sahip oldukları hakların abartıldığını düşünüyorum ve bu tür cümlelerin kullanılmasının doğru olmadığını düşünüyorum.kadınlar zayıf yaratılmıştırlar erkeklerden farklıdırlar fakat hak konusuna gelince,günümüzde kadınların erkeklerin burnunda getirip veya gereksiz davranışlarda bulunup sonrada ''kadınlar çocuklarına süt vermek zorunda bile değil'' örneklendirme yapmalarıda çok çirkin bence.

Kadınıda erkeğide haddini aşan hesabını elbette vericek. Bu kafnıza yatmayan şey dini bir hüküm. Bugünki kadınların çoğunun dünyaya düşgün olması ve bir çok vazifelerini yerine getirmiyor olmaları bu hükmü değiştirmez. Nitekim Efendimiz 'aleyhisselam' insanın insana secdesi caiz olsaydı kadınlara eşlerine secde etmelerini emrederdim buyuruyor. Yani bir kadın bu hükmü alıpta diğer vazifelerinden vazgeçemez. Hem haklarını hemde vazifelerini bilmesi gerekir. Aşağıdaki linke bakarmısınız.

http://forum.islamiyet.gen.tr/dini-sohbet/64626-erkegin-hakki-coktur.html



2-''Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Hazret-i Eyyüb gibi mükafatlara kavuşur. Kocasının kötü huyuna sabreden kadın da, Hazret-i Asiye gibi sevaba kavuşur'' sözünde muhakkak çıkarılacak çok ders vardır.fakat benim kafama takılan şey şu,bu sabretmenin bıyutu nedir? yani Allah korusun diyelimki evde hanımın kötü huyları var.buna nereye kadar sabredilir.veya şöyle diyeyim bu kötü huyların boyutu ve bu kötü huylara karşı sabrın boyutu nedir?namus olayı tabiki tartışılmaz bir konudur,kadını erkeği farketmez.namuz haricindeki durumlarda insan ömür boyu eşine katlanmalımı?

bu konularda yorumlarınızı yaparsanız çok memnun olurum.yanlışlarım varsa düzeltin lütfen.

Estağfirullah . Bizim yorumumuzun ne kıymeti olur. Yorum ile din olmaz. Zaten sabrederse bu sevabı alır. İyi kimseyle herkes geçinir. Mert olan ise herkesle iyi geçinir. Bu konu biraz uzun aslında. Güzelde bir konu. Ama ehli sünnet alimleri yazılmadık birşey bırakmamışlar. Uzun olduğu için aşağıdaki linkte bulunan başlıklardan okumanızı rica edicem. İlginizi çekeceğine inanıyorum.

Karı-Koca Hakkı ..:: Evlilikrehberi.net ::..

Dua eder dua beklerim.
 

uyan_ey_gozlerim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Mar 2008
Mesajlar
54
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Huyela kardeşim yardımların çok teşekkür ederim allah razı olsun.tabiki yorum dinle olmaz ama bizim imaınımız zayıf olduğu için bazı şeyleri idrak etmekde zorlanıyoruz.zaten artık günümüzde evlilik olayı gittikçe zorlaşıyor.bu konuda beni tek dayanağım anne ve babamın duaları.inşallah onların ve dostlarımın dualarıyla hayırlı bir evlilik yaparız diye ümit ediyorum...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt