RE: Dini siirler
HİCRET. . . RRAVZA GÖNDERDİ
Elimin içine soğuğunu akıtan kurşundan bir kalem var...Ağlıyor...ve
defterin içine akıtıyor gözlerindeki nemi.
Keşke diyor, böyle nem akıttığım gibi, Peygambere atılan taşlara siper
etseydim kendimi.
Elimde ağlayan bir kalem, keşke diyor bir müşrikten dökülen kötü
sözlere, dökseydim içimi...
Elimde ağlayan bir kalem keşke diyor, Hz.Muhammed’in(s.a.v) Mekke’ye
vedasından önce, Hz.Ali’ye bıraktığı emanetler içerisinde, bir garip
gözyaşı akıtsaydım...
Yazsaydım...Ya Muhammed (s.a.v), bırakma Mekke’yi...Ya Muhammed (s.a.v)
gülüşünden mahrum bırakma merhamet iklimini
HİCRET. . . RRAVZA GÖNDERDİ
Elimin içine soğuğunu akıtan kurşundan bir kalem var...Ağlıyor...ve
defterin içine akıtıyor gözlerindeki nemi.
Keşke diyor, böyle nem akıttığım gibi, Peygambere atılan taşlara siper
etseydim kendimi.
Elimde ağlayan bir kalem, keşke diyor bir müşrikten dökülen kötü
sözlere, dökseydim içimi...
Elimde ağlayan bir kalem keşke diyor, Hz.Muhammed’in(s.a.v) Mekke’ye
vedasından önce, Hz.Ali’ye bıraktığı emanetler içerisinde, bir garip
gözyaşı akıtsaydım...
Yazsaydım...Ya Muhammed (s.a.v), bırakma Mekke’yi...Ya Muhammed (s.a.v)
gülüşünden mahrum bırakma merhamet iklimini...
Mekke’de hurma ağaçlarının gözlerinden aktı şefkatinin şerbetine
bulanmış gözyaşları...Bir yağmur yağacaktı belki, çocuklar kumdan
arabalarının arkasında, senin ayak izlerini taşıyacaklardı. Mekkenin yetimleri
asıl sen gidince yetim kaldı.
Bir çocuğa sorsan belki ağlamaktan konuşamayacaktı, sen onların başını
okşadığında rüzgar duana tutunup güneşe sarınacaktı.
Mekke sokakaları sordular sanki, Ya Muhammed (s.a.v) Cennetin sokağına
varacak olan ayaklarını, bir daha bağrımıza basamayacakmıyız.
Ya Muhammed(s.a.v), Ebubekir’le beraber gelirken sen, üzerimizde duran
şükür secdesine kapanmış taşların gözyaşlarına karışamayacakmıyız bi
daha.
Yetimliğine ağlayan şu gözyaşlarıda, şimdi gözyaşı döküyor…soruyorlar;
Mehammed nereye gidiyor...
O gece Hz.Ali ve Hz.Ebubekir biliyor gerçeği. Müşrikler kumların
üzerinde Muhammed’in kanını akıtmayı düşünürken, Hz.Ali vardı Muhammed’in
yanında.
Cebrail dedi: Ya Muhammed(s.a.v) bu gece yatağında uyuma.
Hz.Ali girdi Muhammed’in cennet döşeli yatağına, Mekke’nin gecesi
ağlıyor ve ağlayarak daha çok karanlığa gizleniyor, bütün müşriklerin
gözlerine iniyor gece, iniyor ki göremesin müşrikler Allah’ın Rasülünü.
Hz.Muhammed(s.av) ve Hz.Ebubekir sığındılar Sevr mağarasının kalbine.
Sevr heyecanlı...bir Peygamber var içinde. Servin kalbi çarpmakta ve
Peygamberi saklayacak kuşların kanat sesleri içinde yankılanmakta .
Güvercinler kanatlarını Peygamberin merhameti gibi içine aldılar.
Ve yuva kurdular bir dua gamzesi gibi kondular Sevr mağarasının
yanağına, örümcekler ağlarını nurdan bir iplikle ördüler Sevr mağarasının
yüzüne. Sevr mağarası sevinçten ağlar gibi sanki, çünki içinde bir
Peygamberi saklamakta, ve Ebubekir’in saçlarına akmakta, Sevr mağarasının
sevinç gözyaşları.
Müşrikler Sevr mağarasının önüne geldiklerinde, müşriklerin
acımasızlığına nurdan bir ağ ördü örümcekler.
Ve bilselerdi Muhammed’i bir daha göremeyecekler, yollarını değiştirip
acımasızlığın kılıcını Sevr mağarasına çekmekten vazgeçecekler...
Müşrikler gitti servin önünden, kuşlar alınlarını yeni kaldırdı şükür
secdesinden.
Hz.Muhammed Ebubekir’le çıktı servin kalbinden. Örümcekler
dediler..Ağımızı bir daha mübarek ellerin delsin. Kuşlar dediler,ya Muhammed, senin
kalbin gibi çırpalım kanatlarımızı ve Medine’ye gitki dinsin seni
bekleyenlerin kalbindeki sızı.
Kumlar Peygamberin ayakları altında ezilmek için, birbirlerini
ezdiler.Hz. Muhammed geliyordu, bunu tane tane sezdiler, Medineliler
Hz.Muhammed’i(s.a.v) beklediler hurma ağaçlarının gölgesinde ve duydular ki
Hz.Muhammed Kuba’da ve öğrendiler ki Hz.Muhammed (s.a.v) Kuba’da bir mescid
yaptırmış, alnındaki nur damlarlı dökülmüş Kubanın topraklarına ve ilk
Cuma namazı , ilk tekbirler, ilk şükürler, duaların arasından yeşeren
ilk şükür tohumları Kuba’nın bağrında. Kuba ağlıyor ve çağırıyor, gelin
eyy inananlar Hz.Muhammed (s.a.v) burada, Ebubekir burada... tekbirler
müşriklerin mühürlenmiş kulaklarında patlıyor. Allahuekber diyor
Peygamberin eline dokunan Kubanın duvarları, Allahuekber...
Medinenin ağaçları gözyaşları içinde, Medine’nin kumları ayakta,
Hz.muhammed(s.a.v) Hz Ebubekir’in yanında.Hz.Muhammed geliyor meleklerin
kucağında, Medine günlerdir bekliyor geliyor kalk Medine Hz.muhammed(s.a.v)
sana geliyor...Çocuklar indiler develerin üzerinden, koştular damlara,
develer süpürdüler eğilerek Peygamberin ayak bastığı Medine
topraklarını, kadınların dilinden dökülen şiir sanki Peygambere dökülen nurdan bir
nehir,
...Ay doğdu üzerimize veda tepelerinden....
Müslümanlar şükür secdesine kalktılar, hepsinin yüreğinden döküldü
kasvet taşları ve hepsinin gözlerinden aktı şükrün yaşları,
Ya Muhammed hoş geldin,
Ya Muhammed nurun senden önce geldi Medine’ye.
Ya Muhammed hoş geldin
Ya Muhammed hoş geldin...
Hüzün kaydı bir yıldızın kaydığı gibi hicret gecesinden.
Bu hicret unutulmayacak...Bu hicret inananların kalbinden Allah’a doğru
akan rahmet ırmaklarını hatırlatacak.
Bu hicret tane tane konuşulacak.
Bu hicret bize gelişin, bizim sana gidişimiz
Bu hicret alınların secdeye sığınması,
Bu hicret bir müşrikin kalbinde çatırdayan mührün açılışı ve kanayışı,
Bu hicret bir müminin Allah’a yakarışı...
Hicretin 1427.yılında seni düşünüyoruz.
Kalplerimizi salavatlar içine sararak, senin şefaatine nail olacağımız
günü bekliyoruz.
Ya rasulallah sen Medine’nin beklediği, Mekke’nin özlediğiydin…Seni
kalplerine mescid yapan Müslümanların kalbinde bekliyor ve özlüyoruz…
...Allahümme salli ala seyyidina Muhammed’in ve ala ali Muhammed...
HİCRET. . . RRAVZA GÖNDERDİ
Elimin içine soğuğunu akıtan kurşundan bir kalem var...Ağlıyor...ve
defterin içine akıtıyor gözlerindeki nemi.
Keşke diyor, böyle nem akıttığım gibi, Peygambere atılan taşlara siper
etseydim kendimi.
Elimde ağlayan bir kalem, keşke diyor bir müşrikten dökülen kötü
sözlere, dökseydim içimi...
Elimde ağlayan bir kalem keşke diyor, Hz.Muhammed’in(s.a.v) Mekke’ye
vedasından önce, Hz.Ali’ye bıraktığı emanetler içerisinde, bir garip
gözyaşı akıtsaydım...
Yazsaydım...Ya Muhammed (s.a.v), bırakma Mekke’yi...Ya Muhammed (s.a.v)
gülüşünden mahrum bırakma merhamet iklimini
HİCRET. . . RRAVZA GÖNDERDİ
Elimin içine soğuğunu akıtan kurşundan bir kalem var...Ağlıyor...ve
defterin içine akıtıyor gözlerindeki nemi.
Keşke diyor, böyle nem akıttığım gibi, Peygambere atılan taşlara siper
etseydim kendimi.
Elimde ağlayan bir kalem, keşke diyor bir müşrikten dökülen kötü
sözlere, dökseydim içimi...
Elimde ağlayan bir kalem keşke diyor, Hz.Muhammed’in(s.a.v) Mekke’ye
vedasından önce, Hz.Ali’ye bıraktığı emanetler içerisinde, bir garip
gözyaşı akıtsaydım...
Yazsaydım...Ya Muhammed (s.a.v), bırakma Mekke’yi...Ya Muhammed (s.a.v)
gülüşünden mahrum bırakma merhamet iklimini...
Mekke’de hurma ağaçlarının gözlerinden aktı şefkatinin şerbetine
bulanmış gözyaşları...Bir yağmur yağacaktı belki, çocuklar kumdan
arabalarının arkasında, senin ayak izlerini taşıyacaklardı. Mekkenin yetimleri
asıl sen gidince yetim kaldı.
Bir çocuğa sorsan belki ağlamaktan konuşamayacaktı, sen onların başını
okşadığında rüzgar duana tutunup güneşe sarınacaktı.
Mekke sokakaları sordular sanki, Ya Muhammed (s.a.v) Cennetin sokağına
varacak olan ayaklarını, bir daha bağrımıza basamayacakmıyız.
Ya Muhammed(s.a.v), Ebubekir’le beraber gelirken sen, üzerimizde duran
şükür secdesine kapanmış taşların gözyaşlarına karışamayacakmıyız bi
daha.
Yetimliğine ağlayan şu gözyaşlarıda, şimdi gözyaşı döküyor…soruyorlar;
Mehammed nereye gidiyor...
O gece Hz.Ali ve Hz.Ebubekir biliyor gerçeği. Müşrikler kumların
üzerinde Muhammed’in kanını akıtmayı düşünürken, Hz.Ali vardı Muhammed’in
yanında.
Cebrail dedi: Ya Muhammed(s.a.v) bu gece yatağında uyuma.
Hz.Ali girdi Muhammed’in cennet döşeli yatağına, Mekke’nin gecesi
ağlıyor ve ağlayarak daha çok karanlığa gizleniyor, bütün müşriklerin
gözlerine iniyor gece, iniyor ki göremesin müşrikler Allah’ın Rasülünü.
Hz.Muhammed(s.av) ve Hz.Ebubekir sığındılar Sevr mağarasının kalbine.
Sevr heyecanlı...bir Peygamber var içinde. Servin kalbi çarpmakta ve
Peygamberi saklayacak kuşların kanat sesleri içinde yankılanmakta .
Güvercinler kanatlarını Peygamberin merhameti gibi içine aldılar.
Ve yuva kurdular bir dua gamzesi gibi kondular Sevr mağarasının
yanağına, örümcekler ağlarını nurdan bir iplikle ördüler Sevr mağarasının
yüzüne. Sevr mağarası sevinçten ağlar gibi sanki, çünki içinde bir
Peygamberi saklamakta, ve Ebubekir’in saçlarına akmakta, Sevr mağarasının
sevinç gözyaşları.
Müşrikler Sevr mağarasının önüne geldiklerinde, müşriklerin
acımasızlığına nurdan bir ağ ördü örümcekler.
Ve bilselerdi Muhammed’i bir daha göremeyecekler, yollarını değiştirip
acımasızlığın kılıcını Sevr mağarasına çekmekten vazgeçecekler...
Müşrikler gitti servin önünden, kuşlar alınlarını yeni kaldırdı şükür
secdesinden.
Hz.Muhammed Ebubekir’le çıktı servin kalbinden. Örümcekler
dediler..Ağımızı bir daha mübarek ellerin delsin. Kuşlar dediler,ya Muhammed, senin
kalbin gibi çırpalım kanatlarımızı ve Medine’ye gitki dinsin seni
bekleyenlerin kalbindeki sızı.
Kumlar Peygamberin ayakları altında ezilmek için, birbirlerini
ezdiler.Hz. Muhammed geliyordu, bunu tane tane sezdiler, Medineliler
Hz.Muhammed’i(s.a.v) beklediler hurma ağaçlarının gölgesinde ve duydular ki
Hz.Muhammed Kuba’da ve öğrendiler ki Hz.Muhammed (s.a.v) Kuba’da bir mescid
yaptırmış, alnındaki nur damlarlı dökülmüş Kubanın topraklarına ve ilk
Cuma namazı , ilk tekbirler, ilk şükürler, duaların arasından yeşeren
ilk şükür tohumları Kuba’nın bağrında. Kuba ağlıyor ve çağırıyor, gelin
eyy inananlar Hz.Muhammed (s.a.v) burada, Ebubekir burada... tekbirler
müşriklerin mühürlenmiş kulaklarında patlıyor. Allahuekber diyor
Peygamberin eline dokunan Kubanın duvarları, Allahuekber...
Medinenin ağaçları gözyaşları içinde, Medine’nin kumları ayakta,
Hz.muhammed(s.a.v) Hz Ebubekir’in yanında.Hz.Muhammed geliyor meleklerin
kucağında, Medine günlerdir bekliyor geliyor kalk Medine Hz.muhammed(s.a.v)
sana geliyor...Çocuklar indiler develerin üzerinden, koştular damlara,
develer süpürdüler eğilerek Peygamberin ayak bastığı Medine
topraklarını, kadınların dilinden dökülen şiir sanki Peygambere dökülen nurdan bir
nehir,
...Ay doğdu üzerimize veda tepelerinden....
Müslümanlar şükür secdesine kalktılar, hepsinin yüreğinden döküldü
kasvet taşları ve hepsinin gözlerinden aktı şükrün yaşları,
Ya Muhammed hoş geldin,
Ya Muhammed nurun senden önce geldi Medine’ye.
Ya Muhammed hoş geldin
Ya Muhammed hoş geldin...
Hüzün kaydı bir yıldızın kaydığı gibi hicret gecesinden.
Bu hicret unutulmayacak...Bu hicret inananların kalbinden Allah’a doğru
akan rahmet ırmaklarını hatırlatacak.
Bu hicret tane tane konuşulacak.
Bu hicret bize gelişin, bizim sana gidişimiz
Bu hicret alınların secdeye sığınması,
Bu hicret bir müşrikin kalbinde çatırdayan mührün açılışı ve kanayışı,
Bu hicret bir müminin Allah’a yakarışı...
Hicretin 1427.yılında seni düşünüyoruz.
Kalplerimizi salavatlar içine sararak, senin şefaatine nail olacağımız
günü bekliyoruz.
Ya rasulallah sen Medine’nin beklediği, Mekke’nin özlediğiydin…Seni
kalplerine mescid yapan Müslümanların kalbinde bekliyor ve özlüyoruz…
...Allahümme salli ala seyyidina Muhammed’in ve ala ali Muhammed...