Cihad, büyük nimet... İmam-ı Rabbani buyuruyor: “Görmez misin ki, Ashab-ı Kehf, küçücük bir hicretle ne büyük dereceler elde etti!..” Ashab-ı Kehf, 7 kişiden oluşuyor... Bir kısmı legal, bir kısmı da illegal faaliyette (Kral’a suikast, putları kırmak... v.s.) bulunuyordu, birbirlerinden habersiz olarak... Sonra bir vesile ile birleştiler ve mağaraya sığındılar... Daha sonrası malûm ve aldıkları ecir...
Cihadın faydaları saymakla bitmez... “Cihad, bütün hastalıklara şifâdır” Hadisini biliyoruz... İnsanın, ruhî, ahlâkî, tekâmülü için cihad şart... İnsan olma memuriyetini ancak cihadla ifâ edebiliriz; yoksa çürümüşlük, kokuşmuşluk, dünyaya dalıp kaybolma, insan onurumuzu ve insanî değerlerimizi (yiğitlik, fedakârlık, sabır, tefekkür, ihlâs... v.s.) yitirme söz konusu olur. Cihaddan kaçana, insan olma memuriyetinden, kendini aşma cehdinden kaçınıyor demektir; sonu zifosla bitecek dostluklara dalıyor, demektir... Zorluklar insanın samimiyetini ölçer; zorluğun verdiği asalet...
Yıldırım Beyazıd’ın “Ben gazâ için yaratılmışım!” sözünü, “her mü’min gazâ için yaratılmıştır!” şeklinde algılayabiliriz... Ve II.Murad Hân’ın şu sözü bile, o zamandan bu zamana önceliklerde değişen bir şey olmadığını gösteriyor: “Mâni-i gazâya gazâ, gazây-ı ekberdir.” Yani, gazâya mâni olanlara gazâ, en büyük gazâdır...
Allah yolunu kesenler... Takma beyinli batıcılar ve onların yalakası mürted takımı... Ve şunu da ilâve edelim ki; Allah yolundan kaçmak için dervişlik olmaz... Allah, üstün ahlâkla yarattığı Sevgilisi’ne, kâfirlerle savaşmak ve onları hor tutmak emrini verdi...
Usâme Bin Ladin’e soruyorlar: “Niye savaş?”... “Cihadın sevabı gibi var mı?” diyor... Çok hoş...
Milletin ekmeğini yiyen devlet ekâbiri, millete hizmet edeceğine her gün milletin tepesine daha çok çöküyor... Yoksulluğun sebebi bunlar, işsizliğin sebebi bunlar, aile kavgalarına kadar birçok sosyal yaranın sebebi bunlar... Soygun ve sömürge düzeni hâkim... Şunu da vurgulayalım ki; sömürüyü kabul eden de, sömüren de insanlıktan çıkmıştır; biri mazlumluğu kabul ederek, diğeri zalimliği kabul ederek...
Cihadın faydaları saymakla bitmez... “Cihad, bütün hastalıklara şifâdır” Hadisini biliyoruz... İnsanın, ruhî, ahlâkî, tekâmülü için cihad şart... İnsan olma memuriyetini ancak cihadla ifâ edebiliriz; yoksa çürümüşlük, kokuşmuşluk, dünyaya dalıp kaybolma, insan onurumuzu ve insanî değerlerimizi (yiğitlik, fedakârlık, sabır, tefekkür, ihlâs... v.s.) yitirme söz konusu olur. Cihaddan kaçana, insan olma memuriyetinden, kendini aşma cehdinden kaçınıyor demektir; sonu zifosla bitecek dostluklara dalıyor, demektir... Zorluklar insanın samimiyetini ölçer; zorluğun verdiği asalet...
Yıldırım Beyazıd’ın “Ben gazâ için yaratılmışım!” sözünü, “her mü’min gazâ için yaratılmıştır!” şeklinde algılayabiliriz... Ve II.Murad Hân’ın şu sözü bile, o zamandan bu zamana önceliklerde değişen bir şey olmadığını gösteriyor: “Mâni-i gazâya gazâ, gazây-ı ekberdir.” Yani, gazâya mâni olanlara gazâ, en büyük gazâdır...
Allah yolunu kesenler... Takma beyinli batıcılar ve onların yalakası mürted takımı... Ve şunu da ilâve edelim ki; Allah yolundan kaçmak için dervişlik olmaz... Allah, üstün ahlâkla yarattığı Sevgilisi’ne, kâfirlerle savaşmak ve onları hor tutmak emrini verdi...
Usâme Bin Ladin’e soruyorlar: “Niye savaş?”... “Cihadın sevabı gibi var mı?” diyor... Çok hoş...
Milletin ekmeğini yiyen devlet ekâbiri, millete hizmet edeceğine her gün milletin tepesine daha çok çöküyor... Yoksulluğun sebebi bunlar, işsizliğin sebebi bunlar, aile kavgalarına kadar birçok sosyal yaranın sebebi bunlar... Soygun ve sömürge düzeni hâkim... Şunu da vurgulayalım ki; sömürüyü kabul eden de, sömüren de insanlıktan çıkmıştır; biri mazlumluğu kabul ederek, diğeri zalimliği kabul ederek...