Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Cihad Allah Içindir Ve Allah Yolundadir (2 Kullanıcı)

Nur_u Secde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
5,204
Tepki puanı
3,575
Puanları
163
Yaş
46
Ya Kahhar!
Sen öyle Kahhar’sın ki kahrında lütfun çok kahrında acelen yok
Sen öyle Kahhar’sın ki kahrında adalet var kahrına sınır yok
Düşmanımız çok aczimiz nihayetsizdir
Kahrınla helak eyle zalimleri
AMİN
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Ya Kahhar!
Sen öyle Kahhar’sın ki kahrında lütfun çok kahrında acelen yok
Sen öyle Kahhar’sın ki kahrında adalet var kahrına sınır yok
Düşmanımız çok aczimiz nihayetsizdir
Kahrınla helak eyle zalimleri
AMİN


Amin inşallah Harbi Can'ım..
Rabbimiz c.c razı olsun senden ebeden..B)
Selam, Dua ve muhabbetle, En Güzel'e emanetimsin..
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
İsrail’in yaptığı “katliam” rastlantı değil… Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir adımı, Arz-ı Mev’ud planının bir kademesi… Filistin’de yaşanan “insanlık dramı” işte bu geniş çaplı plan ve programın bir safhası!
Tıpkı Afganistan’da olduğu gibi… Tıpkı Irak’ta yaşandığı gibi…

Daha önce tıpkı Balkanlar’da, Srebrenitsa’da yaşanan insanlık dramının bir benzeri!
Birleşmiş Milletler tarafından “korunaklı bölge” ilan edilen Temmuz 95’te 8 bin Müslüman katliama uğramıştı… Hem de BM’ye bağlı Barış Gücü askerlerinin gözetimi altında!


İsrail’in yaptığı katliam, tıpkı işgalci Amerikalılarınki gibi, Sırplarınki gibidir. Hatta o katliamlardan daha beter, daha sürekli, daha inadına, daha vahşi ve daha planlı!

Her şart ve dönemin; iyileri kötüleri, haklıları haksızları, zalimleri mazlumları bulunacaktır.
İlk insanla birlikte kan dökülme hadisesi gerçekleşmeye başlamış, Hazreti Adem Peygamberin Oğlu Kabil, kardeşi Habil’i haksız yere öldürmüş, ilk katil olayı böylece gerçekleşmiştir.
Kan dökenlerin adı önce Kabil olmuş, sonra başka başka isimler olmuş, bir dönemde Yezit olmuş, şimdi de İsrail...

Hz. Adem’den bu yana ve kıyamete kadar iyi ile kötünün, hak ile batılın temsilcileri, yar ve yarenleri mutlaka olacaktır. Önemli olan; yaşadığımız zaman ve şartlarda duracağımız saftır, sergileyeceğimiz duruştur. Kıyamete kadar “yezitlerin” de “Hüseyinlerin” de varisleri bitmeyecektir.
Her fert sergileyeceği davranışla mutlaka bir safta yer almıştır; kendisi safını bilse de bilmese de (!) safından hesaba çekilecektir.

Ateş ateştir; ister bilerek, ister bilmeyerek olsun, içerisine düşeni yakar… Kişinin safını belirlemesi de bundan dolayı çok önemlidir; Hz. Hüseyin’i ve varislerini katledenler ve o safta yer alanlar, hesap gününde ‘ben bilmeden yaptım’ deme şansına asla sahip değildir.

Zulmü yapanın, dinine ırkına bakılmaz. Zalim, zalimdir! Zalimin safında yer alan da zalimdir; adı, ırkı, dini, rütbesi, şartları ne olursa olsun değişmez.

Yaşadığımız dünyaya baktığımızda son asrın kan emici toplumlarının başında İsrail ve onun destekçisi ABD gelmektedir. Siyasi iktidarlar, özellikle de bizi idare edenler uzun zamandır bu kan emici toplumlarla “dostluk grupları(!), “stratejik ortaklıklar” kurmakta, zalimin gücüne güç katmaktadır.
Sözde Hoşgörü ve diyalog faaliyetleriyle de yapılan zulümler ve işgaller görmezlikten getirilmeye çalışılmaktadır.

Gazze de meydana gelen son soykırım saldırıları karşısında sözüm ona uygar batının, diyalogcuların, papazların hahamların sesi çıkmamaktadır. Diğerleri de sadece kınama ve nefret demeçleri vermekte, hukuki ve siyasi herhangi bir yaptırım yapılamamaktadır. İnsan hakları savunucuları, gene suskun, zalim İsrail her türlü zalimliklerine devam ediyor, hava saldırılarının yanında kara harekatı da başlatacağını haber vermektedir.

Bugün Muharrem ayının ilk günleri, asırlar önce bugünlerde Kerbelâ da Hazreti Hüseyin ve yarenlerinin çektiği çilenin benzeri Gazzede yaşanmaktadır.
Dün Onların, bugün Filistinlilerin kanı akmaktadır. Dün de bugünde insanlık suskun, sadece seyretmekle yetiniyor.

Ya Rabbi bu ne gaflet, bu ne ayıp, herkes gündelik işleriyle meşgul…
Filistin kan ağlıyor, açlık, sefillik diz boyu, ölüm kol geziyor…
Dün Irak, bugün Filistin, yarın bir başka yer…
Her yer bir Kerbelâ..!

M.Emin Koç - Uğur Kepekçi

motor1hr9.gif
kuranpf3.gif
atlxi8.gif

gif078tw8jw5.gif


Kedi, Aslangiller familyasındandır. Ama 40 tane Kedi bir araya gelse, bir tane Aslan etmez.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
İsrail’in yaptığı “katliam” rastlantı değil… Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir adımı, Arz-ı Mev’ud planının bir kademesi… Filistin’de yaşanan “insanlık dramı” işte bu geniş çaplı plan ve programın bir safhası!
Tıpkı Afganistan’da olduğu gibi… Tıpkı Irak’ta yaşandığı gibi…

Daha önce tıpkı Balkanlar’da, Srebrenitsa’da yaşanan insanlık dramının bir benzeri!
Birleşmiş Milletler tarafından “korunaklı bölge” ilan edilen Temmuz 95’te 8 bin Müslüman katliama uğramıştı… Hem de BM’ye bağlı Barış Gücü askerlerinin gözetimi altında!


İsrail’in yaptığı katliam, tıpkı işgalci Amerikalılarınki gibi, Sırplarınki gibidir. Hatta o katliamlardan daha beter, daha sürekli, daha inadına, daha vahşi ve daha planlı!

Her şart ve dönemin; iyileri kötüleri, haklıları haksızları, zalimleri mazlumları bulunacaktır.
İlk insanla birlikte kan dökülme hadisesi gerçekleşmeye başlamış, Hazreti Adem Peygamberin Oğlu Kabil, kardeşi Habil’i haksız yere öldürmüş, ilk katil olayı böylece gerçekleşmiştir.
Kan dökenlerin adı önce Kabil olmuş, sonra başka başka isimler olmuş, bir dönemde Yezit olmuş, şimdi de İsrail...

Hz. Adem’den bu yana ve kıyamete kadar iyi ile kötünün, hak ile batılın temsilcileri, yar ve yarenleri mutlaka olacaktır. Önemli olan; yaşadığımız zaman ve şartlarda duracağımız saftır, sergileyeceğimiz duruştur. Kıyamete kadar “yezitlerin” de “Hüseyinlerin” de varisleri bitmeyecektir.
Her fert sergileyeceği davranışla mutlaka bir safta yer almıştır; kendisi safını bilse de bilmese de (!) safından hesaba çekilecektir.

Ateş ateştir; ister bilerek, ister bilmeyerek olsun, içerisine düşeni yakar… Kişinin safını belirlemesi de bundan dolayı çok önemlidir; Hz. Hüseyin’i ve varislerini katledenler ve o safta yer alanlar, hesap gününde ‘ben bilmeden yaptım’ deme şansına asla sahip değildir.

Zulmü yapanın, dinine ırkına bakılmaz. Zalim, zalimdir! Zalimin safında yer alan da zalimdir; adı, ırkı, dini, rütbesi, şartları ne olursa olsun değişmez.

Yaşadığımız dünyaya baktığımızda son asrın kan emici toplumlarının başında İsrail ve onun destekçisi ABD gelmektedir. Siyasi iktidarlar, özellikle de bizi idare edenler uzun zamandır bu kan emici toplumlarla “dostluk grupları(!), “stratejik ortaklıklar” kurmakta, zalimin gücüne güç katmaktadır.
Sözde Hoşgörü ve diyalog faaliyetleriyle de yapılan zulümler ve işgaller görmezlikten getirilmeye çalışılmaktadır.

Gazze de meydana gelen son soykırım saldırıları karşısında sözüm ona uygar batının, diyalogcuların, papazların hahamların sesi çıkmamaktadır. Diğerleri de sadece kınama ve nefret demeçleri vermekte, hukuki ve siyasi herhangi bir yaptırım yapılamamaktadır. İnsan hakları savunucuları, gene suskun, zalim İsrail her türlü zalimliklerine devam ediyor, hava saldırılarının yanında kara harekatı da başlatacağını haber vermektedir.

Bugün Muharrem ayının ilk günleri, asırlar önce bugünlerde Kerbelâ da Hazreti Hüseyin ve yarenlerinin çektiği çilenin benzeri Gazzede yaşanmaktadır.
Dün Onların, bugün Filistinlilerin kanı akmaktadır. Dün de bugünde insanlık suskun, sadece seyretmekle yetiniyor.

Ya Rabbi bu ne gaflet, bu ne ayıp, herkes gündelik işleriyle meşgul…
Filistin kan ağlıyor, açlık, sefillik diz boyu, ölüm kol geziyor…
Dün Irak, bugün Filistin, yarın bir başka yer…
Her yer bir Kerbelâ..!

M.Emin Koç - Uğur Kepekçi


motor1hr9.gif
kuranpf3.gif
atlxi8.gif

gif078tw8jw5.gif


Kedi, Aslangiller familyasındandır. Ama 40 tane Kedi bir araya gelse, bir tane Aslan etmez.


Rabbimiz c.c razı olsun kıymetli kardeşim..
Akıllara, vicdanlara tesirli olması duası ile inşallah..
Çok teşekkür ederim, bilgilendirici ve uyarıcı bir makaleydi.. Allah c.c sevabınızı yazsın kardeşim inşallah.. Selam ve Dua ile, Rabbimize emanet olunuz.

 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Gazze... Sonuna Kadar Direniş




Bismillah… Hamd Allah (c.c.)’ın, salât ve selam ise emin ve yol gösterici nebi Hz. Muhammed (s.a.v.)’in, temiz ailesinin, sahabelerinin ve içtenlikle ona bağlananların üzerine olsun.

“Hani kâfirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke'den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Enfal/830) İşte, muhatapları tıpkı bir sırtlan gibi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’nın üzerine üşüştüklerinde, o ve davası üzerinde entrikalarını yoğunlaştırdıklarında yüce rabbimiz biricik elçisine bu şekilde hitap ediyordu. Bende şanlı, yiğit Gazzeli kardeşlerimiz için aynı şeyi söylemek istiyorum. Bizler, çok büyük anlamları ve herkesi derinden sarsan mesajları uhdesinde barındıran kutlu bir yolculuğun, hicretin gölgesinde çok manidar günleri yaşamaktayız. Hz. Peygamberin yaşadığı atmosfer ve konjektürle bizim bu günlerde karşı karşıya kaldığımız hadiseler arasında ne kadar benzerlikler var.

Düşmanın Kan Gölü… Dostun İşbirliği/Suskunluğu



Sanki zaman, tarih şeridi bir an geriye sarılmıştır. Ve bizler hicreti, o kutlu yolculuğu doğuran koşulların benzerini aynen yaşamaktayız. Evet, şimdilerde uzak ve yakın dostların düşmanla iş birliği içine girerek Gazze’de gözlerimizin önünde vahşi sırtlanlar gibi hayâsızca masum insanların üzerine saldırmaları vb. bütün yaşananlar, kardeşlerimize yapılanların hepsi Hz. peygamberi hicrete zorlayan atmosferden farksızdır. Onlar bu şenaatleri ancak ve ancak Allah ve rasulü (s.a.v.) ile savaşmak ve İslam davasını başarısızlık sonuçlandırmak için yapmaktadırlar.

Evet, Allah rasulü (s.a.v.)’nün hicretten önce Mekke’de yaşadığı atmosferde böylesine bir atmosferdi. Onu ve davasını çepe çevre kuşatan koşullar; düşmanlarının dayanılması güç işkenceleri, kendi öz akraba ve yakınlarının her türlü aşağılama, karalama kampanyaları ve düşmanca tutumlara arka çıktıkları, eşlik ettikleri bir dizi olumsuzlukları içeren zorlu koşullardı.

Onların Değişmez Yöntemi Budur.

Zalim Siyonistlerin baba ocağımız şanlı Gazze’de yaşayan kardeşlerimizin etrafında oluşturdukları ateş çemberi siyonistlerin tarihlerinde yeni ve ilk defa olan bir şey değildir. Onların kirli elleri tarihlerinin başladığı ilk günden beri kana bulanmıştır. Onlar nebi ve rasullerinin katilleridir. Bebek katilleridir. Onlar insanları hayatlarının baharında buz gibi kana bulayan katillerdir. Daha da ötesi onlar işi Allah’a sövmeye kadar götürmüşlerdir. (Her türlü eksiklikten münezzeh olan yüceler yücesi rabbim onların söylediklerinden uzaktır.)

İşte Allah rasulü (s.a.v.) ve onun davası için hazırladıkları iğrenç tuzaklar da bunlardan birisidir. Tam da bu noktada bizler -rauf ve rahim olan- kutlu elçinin Beni Kurayza Yahudileri hakkında, erkeklerinin öldürülmesi, kadınlarının ve çocuklarının esir alınmaları, koyunları ve mallarının muhacir ve ensar arasında dağıtılması noktasında Saad b. Muaz’ın verdiği hükmü onaylamasını asla unutmayacağız. Bütün bu gerçeklere rağmen bazıları Allah’ın dininden dönen, dönek ve Allah’ın arzında daim bozgunculuk çıkartan bu kokuşmuş insanların karakterlerini nede kolay unutmaktadırlar. Belki de görmezden gelmektedirler ne diyelim. Bizler onların bozgunculuk çıkartmalarını, insanlık aleyhine kurdukları tuzakları ve entrikalarını asla unutmamamız gerekiyor. Onların tarihleri bu günümüzü ve geleceğimizi doğru yorumlayabilmemiz için en önemli ibret sahneleri ile doludur.

Fetihden Sonra Hicret Yoktur.

Bizler bu zorlu günlerde Hz. Peygamberin (s.a.v.) ‘in Mekke’yi fethettiği gün söylediği şu sözü hatırlatmak istiyoruz. “Fetihten sonra hicret yoktur. Fakat cihat ve niyet süreklidir. Savaşa çağrıldığınızda derhal bu çağrıya katılın..”(Buhari)

Şer’i anlamda hicretin manası sadece bir beldeden bir başka beldeye göç etmek değildir. Hicret; hayat bütünüyle Allah için oluncaya, hayatımız bütünüyle Allah’ın koyduğu ilkeler ekseninde şekilleninceye kadar Allah ve rasülünün nehyettiği şeylerden tümüyle kaçınmak demektir. O halde bizler hadisin ikinci bölümü üzerinde yoğunlaşmamız gerekmektedir. “Fakat cihat ve niyet süreklidir. Savaşa çağrıldığınızda derhal bu çağrıya katılın..”

Bu durumda bizler hicreti en geniş manasıyla, bu gün için cihad olarak algılamalıyız. Özellikle de Siyonistlerin yaktığı ateş çemberine, arap işbirlikçiliği ve uluslar arası entrikaların kapanına sıkıştırılmış Gazzeli kardeşlerimizin yaşadığı bu zorlu saatlerde bizler devletler, halklar, toplum ve bireyler olarak güçleri ne kadar sınırlı olursa olsun halk direniş guruplarının ve orduların ellerindeki imkan ve olanaklarını harekete geçirerek Siyonist devletle fiilen savaşılmasından tutun da kanımız, mallarımız ve hakikati söyleyerek yapılacak sözle cihada kadar çok yönlü bir şekilde cihadı yaşamamız gerekmektedir. Bunun yanında onlarla ekonomik ilişkileri tümüyle kesmeliyiz. Evet, içinde bulunduğumuz koşullar bizlerden Allah’a karşı sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmek ve en asgari düzeyde cihadı gerçekleştirmiş olmak adına her türlü fırsatı değerlendirerek kardeşlerimize destekçi olmayı gerekli kılan çok özel koşullardır.

İşte Hadisi Şerif’in sonunda ısrarla altı çizilmek istenen nokta burasıdır. “Fakat cihat ve niyet süreklidir.” … Cihadın hepimize farz/zorunluluk olduğu vakit bu vakittir. Bu noktada hiçbir kimsenin özrü geçerli sayılamaz. Şu anda her kim kardeşlerine destek olma noktasında üzerine düşeni yapmaz, sorumluluklarını yerine getirmez ise Allah, rasulü ve bütün müminlere ihanet etmiş olacaktır. Ve bu ihanetin günahını ve lekesini sonsuza dek alnında taşıyacak ve kıyamet günü Allah’ın huzuruna bu utanç verici günahla çıkacaktır. Hadisi Şeriften anlaşılması gereken budur. İster Müslümanların geneli adına isterse belli bir kısmı için “Savaşa çağrıldığınızda derhal bu çağrıya katılın..” Buna göre şu anda seferberlik vaktidir. “Gerek yaya olarak, gerek binek üzerinde Allah yolunda sefere çıkın. Mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.” (Tevbe: 9/41)

Bugün gerçekten hicret etmek istiyor, hicreti yaşamak istiyorsak o zaman Allah ve rasulüne samimi bir şekilde bağlanmamız ve İslam’ın zafere ulaşması için gerekli, ciddi girişimlerde bulunmamız gerekmektedir. Bu durumda Allah’a itaat etmemiz, bizleri ona yaklaştıracak Salih amelleri işlememiz, günah ve kötülüklerden, sorumsuz ve kayıtsız kalmaktan kaçınmamız gerçek anlamda bizim hicretimiz olacaktır. Bu, dünyanın sıkıntılarından ahiretin genişliğine, ferahlığına göç etmektir. Aynı şekilde sorumluluklarımızı yerine getirmemek ise kendi çıkarlarımızı öncelemek ve kardeşlerimize yardım etmek ve destek vermekten kaçınmak, güçsüzlüğümüzün arkasına sığınmak, bir birimize karşı düşmanlarımızdan medet ummak, özel çıkarlarımızın arkasına sığınarak ümmetimizin çıkarlarını göz ardı etmek vb. bu gün içinde bulunduğumuz duruma yakışmayacak kötü, çirkin davranışlardan kaçınmakta hicret etmektir.

Güzide insanlar, sahabelerin hayatında da hicret bu etkiyi meydana getirmiştir. Hicret, yeryüzünün onlara sunduğu büyüleyici güzelliklerine takılıp kalmaktan kurtarmış ve onların dikkatlerini yerin ve göğün ötesindeki güzelliklere çekmiştir. “İslâm'ı ilk önce kabul eden muhâcirler ve ensar ile, iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da O'ndan razı olmuşlardır. Allah onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır.” (Tevbe:9/100) Evet onlar dünyaları ve kendi ahiretleri için en karlı yatırımı yaparak rablerinin rızasını kazanmak, rablerine ve onun dinine destek olmak için itaatkâr bir şekilde yollara koyuldular. Böylece Allah’ın rızası ve beaberinde cennetlerini kazandılar. “Bu mallar özellikle, Allah'tan bir lütuf ve hoşnudluk ararken ve Allah'ın dinine ve peygamberine yardım ederken yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılan fakir muhacirlerindir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir.” (Haşr: 59/8)

Bizler ümmetimize hakiki manada bir hicret gerçekleştirme çağrısında bulunuyoruz… Allah ve rasulüne yardım etme bu bağlamda hakiki hicreti gerçekleştirme noktasında şerefli sahabileri örnek almasını, onların yolundan gitmesi ve bu manada Allah’ın dinine köstek olma anlamına gelebilecek davranışlardan da özellikle kaçınmaları gerektiğini hatırlatmak istiyoruz.

Kardeşlerimizin Saflarında Yer Almanın Zorunluluğu

Hicretten alınması gereken en önemli ders -hicretin başarıyla sonuçlanmasının en güçlü amili- top yekûn müminlerin, ensar ve muhacirlerin dayanışma içinde Allah’ın dinine yardım etmeleridir. Müslüman’ın Müslüman kardeşine yardım ve destek olmak adına hicret etmesi, işte içinde bulunduğumuz bu günlerde yapılması gereken de budur. “Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez. Onu küçük düşürmez, onu tehlikeye atmaz.”

Siyonistler iğrenç emelleri uğruna Gazze’de yaşayan kardeşlerimizin kanlarını oluk oluk akıtıyor, Arap liderler, aynı kanı taşıyan insanlar ve “hür dünya” buna sessiz kalıyorsa o zaman kardeşlerimizle doğrudan iletişime geçmeli, fiilen, reel olarak onlara yardımcı olmalıyız. İslam ümmeti bütün fertleriyle, topyekûn Gazze’de cihad eden kardeşlerimizin yanında, onların saflarında yerini almalıdır. “Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size "Allah yolunda sefere çıkın" denilince, yere çakılıp kaldınız.Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir. Eğer Allah yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise ona hiçbir zarar veremezsiniz. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.” (Tevbe: 9/38,39)

Dersler ve İbretler

Bizler şu günlerde hicret ve cihad atmosferini yaşıyoruz. Şehitlerin misk kokusu buram buram burnumuzda tüterken ne yazık ki ihanetin, düşmanlara ajanlık yapmanın çirkin, dayanılmaz kokusu ise burun kemiklerimizi sızlatmaktadır. Bu bağlamda Allah’a davet ve onun yolunda sadık erler olarak cihad noktasında yolumuzu aydınlatması, gerekli dersleri ve mesajları çıkartmamız için Hz. Muhammed Muhammed (s.a.v.)’in örnek hayatından ibretlik sahneleri gözlerinizin önüne getireceğiz.

 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Allah’ın Yardımına Güvenmek

Allah rasulü (s.a.v.)’nün hicreti ciddi anlamda birçok tehlikeleri içeren riskli bir yolculuktu. Evi eli kılıçlı bir yığın adamla kuşatılmıştı. Kendisini kesin öldürmeye niyetlenmiş bu insanlarla arasında sadece zayıftan bir kapı vardı… Onun izini sürenler mağaranın ağzına kadar gelmişlerdi… Son olarak silahını kuşanmış atıyla Hz. peygamberin izlerini süren Süraka Allah rasulü (s.a.v.) ve yol arkadaşı Hz. Ebu Bekir (r.a.)’e o kadar yaklaşmıştı ki aralarındaki konuşmaları duyabiliyordu.

Allah rasulü (s.a.v.) yerin demir göğün bakır olduğu böylesine zorlu koşullarda rabbine güveniyor ve yardımı yalnızca ondan bekliyordu. Eğer siz ona (Peygamber'e) yardım etmezseniz, (biliyorsunuz ki) inkar edenler onu iki kişiden biri olarak (Mekke'den) çıkardıkları zaman, ona bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına, "Üzülme, çünkü Allah bizimle berâber" diyordu. Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz bir takım ordularla onu desteklemiş, böylece inkar edenlerin sözünü alçaltmıştı. Allah'ın sözü ise en yücedir. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe: 9/40) Şüphesiz ki, peygamberlerimize ve iman edenlere dünya hayatında ve şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz. (Mümin: 40/51)

Evet, Allah yolunda cihad etmek çok zordur. Bu yol dikenli geçitler, çileli süreçlerle örülmüştür. Lakin sabreden kazanır. Sebat eden başarılı olur. “Allah işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Yusuf: 12/21) Koşullar ne kadar ağırlaşırsa ağırlaşsın mümin rabbine tevekkül ederek yardımı yalnız ve yalnız ondan beklemeyi ısrarla sürdürür.

Sonuna kadar bağlılık göstererek kararlılıkla Allah’ın ipine sımsıkı sarıl

Budur başlıca kural, Her kes ihanet etse, yola revan olmaktan vazgeçse de

Eninde Sonunda Zafer Müminlerin olacaktır.

Hicrete ve hicreti hazırlayan koşullara bakan kişi ilk bakışta İslam davasının başarısızlığa ulaştığı zehabına kapılabilir. Lakin bizler hicret olayının, eninde sonunda zaferin muttakilere ait olduğu konusunda bizlere açık bir ders verdiğini düşüyoruz. Hz. Peygamber (s.a.v.) örnek yaşamıyla her zemin ve zamanda Allah yolunda cihad edenlere batıl ve savunucuları karşısında dimdik durmalarını, asla ümitsizliğe kapılmamalarını, hiçbir şekilde zalimlere ve işbirlikçilere boyun eğmemelerini öğretiyor. Güçlü olabilirler. Gün batılın günü olabilir. İçinde bulunduğumuz koşullar batılın yandaşlarına büyük fırsatlar sunuyor olabilir. Her ne olursa olsun akibet, zafer sabreden ve yeryüzünün ıslahı için çabalayanların olacaktır. Gazzeli mücahid kardeşlerimize sabretmeleri ve direnişe devam etmelerini söylemek istiyoruz. Er yada geç zafer muttekilerin olacaktır. “Zira (iyi) sonuç Allah'a karşı gelmekten sakınanların olacaktır.” (Hud:11/49)

Baskılara Karşı Kararlılık

Bu, Allah rasulü (s.a.v.)’nün Sevr mağarasında yol arkadaşı Hz. Ebu Bekir (r.a.)’e verdiği cevapta açıkça görebilmekteyiz. Hani Sevr mağarasında Hz. Ebu Bekir (r.a.) “onlardan biri ayağının bastığı yerden bizlere bakacak olsaydı kesinlikle bizi görürdü” demişti de Allah rasulü (s.a.v.) onu teskin edici şu cevabı vermişti: “Sakın mahzun olma. Elbette Allah bizimle beraberdir.”

Bu örnek, davaya bağlılık ve kararlılık, Allah’a güven, sıkıntılar karşısında ona yönelme ve yaşanılan bu zorlu süreçten rabbinin bihaber olmadığı noktasında tereddütsüz bir inanç taşıdıklarının müthiş örneklerinden birisidir.

İşte iman ehlinin tavrı ikiyüzlü münafıklar, kafirler ve günah denizinde yüzen fasıkların tutumlarından farklıdır. Zira onlar baskılar karşısında kaçacak yer ararlar. Zorlu koşullar karşısında hemen teslim bayrağını çekerler. Ve sonunda Allah’ın onlara yardım etmediğini görürüz. “Ey iman edenler! (Savaş için) bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.” (Enfal: 8/45)

Sabırla Yardımı Beklemek

Hicret sabrın ve buna bağlı olarak gelen zaferin en güzel örnekliğinin verildiği büyük bir olaydır. Allah rasulü (s.a.v.)’nün Mekke’de maruz kaldığı işkence ve zulümleri düşünecek olursak Allah (c.c.)’ın elçisini bu işkence ve zulümlerden koruması mümkündü. Ancak bu imtihanın değişmez kaderidir. Hz. Peygamber de sabrının sınanması ve Allah katında mükâfatının artması için bu zorlu imtihandan geçirilmiştir. Böylece İslam davetçileri ve mücahitler baskılar karşısında nasıl direnmeleri gerektiği ve karşılaştıkları küçük büyük eziyetlere nasıl sabretmeleri gerektiğini öğrenmiş oluyorlar. Ey İslam davetçileri ve mücahitler!.. Şu ilahi yasayı biliniz ki: Zafer ancak sabırla, direnişle mümkündür. Her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır.

Mesajlar

Gazze’de Direnen Mücahitlere…

“Ey iman edenler! Sabredin. Sabır yarışında düşmanlarınızı geçin. (Cihat için) hazırlıklı ve uyanık olun ve Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.” (Ali-İmran:3/200) Sabrediniz, direniniz ve şunu biliniz ki sizler hak üzeresiniz ve Allah sizlerle beraberdir ve sizin yardımcınız Allah’tır. “Sakın za'f göstermeyin. Üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. Sizin amellerinizi asla eksiltmeyecektir.” (Muhammed: 47/35) Bizler sizinle beraberiz ve elimizdeki bütün imkanlarla sizi destekliyoruz. Sizden önce ulul azm peygamberler, sadık ve mücahitlerin sabrettiği gibi sizde sabredin.

Şunu bilin ki zafer, Allah’ın yardımı sabrı gerçekleştirdiğimiz anda gelecektir. Ve Allah ancak kendisine yardım edene yardım edecektir. “Şüphesiz ki Allah kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.” (Hac: 22/40) Allah’a sığının. Yardımı sadece ve sadece ondan bekleyin. Allah’ın size yardım edeceğine güvenin. “Mü'minlere yardım etmek ise üzerimizde bir haktır.” (Rum: 30/47)

Devlet Başkanları ve Krallara…

Omuzlarınızdaki emanet konusunda Allah’tan korkun. Ona vereceğiniz hesabı düşünün. Allah’ın yoluna rağm olun ve mücahit kullarına yardım edin. Bu ateş çemberini tutuşturanlarla işbirliği içinde olmadığınız, bu vahşeti onaylamadığınızı kanıtlayacak, Allah’ın rızasını kazanabileceğiniz ve nefislerinizi cehennemden kurtarabileceğiniz bir duruş sergileyin. Halkalarınız ve onların tercihleri ve tepkilerini dikkate alın. Onların umutlarını gerçekleştirin. Şunu bilin ki siz onlara yardım etmeseniz de Allah onlara yardım edecektir. Fakat tarih sizi asla affetmeyecek, halklar bu suskunluğunuzu asla unutmayacaktır. Derhal Gazze üzerinde sergilenen düşmanlığı, mezalimi durduracak ve Filistin halkına haklarını iade edecek ciddi adımlar atın.

Müslüman Kardeşlerimize…

Filistin meselesini canlı ve diri tutun, onunla yatıp onunla kalkın. Bu mesele sizin bir parçanız olsun. Filistin meselesi adına meydanları doldurun, harekete geçin. Kardeşlerinize yardım edin ve Allah’a arz edebileceğiniz hayırlı eylemler ortaya koyun. Rabbinizin rızasını kazanabileceğiniz adam gibi adamlar olun. Bu uğurda elinizden geleni ardınıza koymayın. Mücahitlerin zafer kazanmaları için gece gündüz dua edin. Şehirlerinizi harekete geçirin, meydanları doldurun. Mücahit kardeşlerinize yardım etmek adına her türlü yöntemi devreye sokarak imkân dâhilinde olan her türlü katkıyı behemehal hayata geçirin. “Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah onları ancak, gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor. O gün başlarını dikerek (çağırıldıkları yere doğru) koşarlar. Gözleri kendilerine bile dönmez, kalpleri de bomboştur.” (İbrahim: 14/42,43)

Sonuç olarak Gazze’de yaşananlar İslam ümmetinin sorumluluklarını yerine getirmesi ve kardeşlerine sahip çıkmasının zorunlu olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. Tebliğ ettim mi?! Ey Allah’ım sen şahit ol. Allah bize yeter. O ne güzel vekildir. Allah büyüktür. Hamd onun içindir. . “Allah işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Yusuf: 12/21)

Salât ve selam Hz. Muhammed (s.a.v.)’in, temiz ailesinin ve sahabelerinin üzerine olsun. Hamd alemlerin rabbi Allah (c.c.) içindir.

Halid MEŞ'AL
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Allah'ın laneti, İslam'ın cihat emrini reddedenlerin, cihadı baltalamaya çalışanların, İslam'ı küfür düzeninin çeşnisi bir ucube haline sokmaya çalışanların ve bütün bunları İslam'ın hoşgörüsü olarak sunmaya yeltenenlerin üstüne olsun!..(S.M)"
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Allah'ın laneti, İslam'ın cihat emrini reddedenlerin, cihadı baltalamaya çalışanların, İslam'ı küfür düzeninin çeşnisi bir ucube haline sokmaya çalışanların ve bütün bunları İslam'ın hoşgörüsü olarak sunmaya yeltenenlerin üstüne olsun!..(S.M)"

PAYLAŞIMLAR İÇİN ALLAHCC RAZI OLSUN...YA ŞERİAT YA ÖLÜM.....YA ŞERİAT YA ŞEHADET...Tek Yol İSLAM...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Allah'ın laneti, İslam'ın cihat emrini reddedenlerin, cihadı baltalamaya çalışanların, İslam'ı küfür düzeninin çeşnisi bir ucube haline sokmaya çalışanların ve bütün bunları İslam'ın hoşgörüsü olarak sunmaya yeltenenlerin üstüne olsun!..(S.M)"...amin...
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Başkalarını hak yola çekin başkalarına öğretin, kendiniz öğrenin başkalarınıda müslüman edin. Allah'ın dininin yardımcıları olun. Allah yolunda cihad edenlere bak cennet te ne dereceler var. Cehd sarfedin terleyin biraz. Para kazanmak için sabahtan akşama kadar dolaşıyoruz, dağ taş demeden hepsini biliyoruz. Allah için de tamamen öyle yapmamız lazım. Böylece nazlı müslüman olmamak lazım. Sağlam, kavi müslüman olmak lazım.

Allah mü'minlerin canını cennet karşılığında satın almıştır.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Allah'ın laneti, İslam'ın cihat emrini reddedenlerin, cihadı baltalamaya çalışanların, İslam'ı küfür düzeninin çeşnisi bir ucube haline sokmaya çalışanların ve bütün bunları İslam'ın hoşgörüsü olarak sunmaya yeltenenlerin üstüne olsun!..(S.M)"...amin...
__________________
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Allah'ın laneti, İslam'ın cihat emrini reddedenlerin, cihadı baltalamaya çalışanların, İslam'ı küfür düzeninin çeşnisi bir ucube haline sokmaya çalışanların ve bütün bunları İslam'ın hoşgörüsü olarak sunmaya yeltenenlerin üstüne olsun!..(S.M)"...amin...
__________________

tek yol İSLAM....
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt