Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

BÜYÜK FARZ CİHAD (3 Kullanıcı)

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
allah razı olsun kardeşim şiirdede dillendirildiği gibi aylardır aç susuz elektriksiz yaşıyor gazze...Ama kimse yeteri kadar tepki göstermedi ozamanlar.İlla tepki göstermek için onlarca insanın ölmesimi gerekiyordu..Gerçi hep aynı laflar.Diğer islam ümmetlerinin ve papanın aynı dille konuşması ne acı:Ne diyor papa.İsrail savaşı durdursun..!!!
Ben filistine askeri yardım gönderme taraftarıyım...allaha emanet olunuz

mehmetcik gazzeye...mehmetciği afganistana gönderen...mücahitlerin karşısına çıkaran hainler...MEHMETCİĞİN GÖREVİ GAZZEDE..KAN İÇİCİ YAHUDİ VAMPİRLERİNE KARŞI...İNCİRLİK KAPATILSIN...KONYA SEMALARINDA YAHUDİ UÇAKLARINA TATBİKAT İPTAL EDİLSİN...MEHMETCİK MÜCAHİDDİR...VE KÜFRE KARŞI SAVAŞIR...
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
İSLAM YOLUNDA CİHAD


Allah yolunda, yalnız Allah rızası için cihad yapmak çok büyük bir fazilettir. Çünkü cihadda bezledilen, insanın en kıymetli varlığı CAN’ıdır.
Allah Teala şöyle buyurmaktadır:
“Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et. Onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir yerdir.” (Tevbe/73)
“Düşmanlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın. Çünkü onunla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah’ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir. Siz asla haksızlığa uğratılmazsınız.” (Enfal/60)
Bu ayetlerden anlıyoruz ki, Müslümanlar dini vecibelerini layıkıyla yerine getirebilmek, namuslarını, vatanlarını korumak için cihad etmekle, savaşmakla görevlidirler.

Müslüman cihada hazır olmalıdır
Allah yolunda cihadı terkeden, savaşa hazırlanmayan milletlerin zillete düşmesi, İslam düşmanlarının boyunduruğu altına girmesi mukadderdir.
Müslüman milletler savaş günü gelip çatmadan, savaş için hazırlanmalıdırlar. Aksi takdirde gâfil avlanırlar, kendi nefsî isteklerinin peşinden koşarken, sefahet içinde yüzerken perçemlerinden yakalanır, tüm izzet ve şereflerini kaybedebilirler.
Yakın ve uzak tehlikeler, yakın ve uzak düşmanlar vardır. Uzak tehlikeler ve uzak düşmanlar ile meşgul olunurken, yakın düşman taarruza geçebilir. Zayıf olsalar da çok büyük bir tehlike oluşturabilirler. Onun için öncelikle yakın düşmanla cihad etmek gerekir. Ancak yakın düşmanla uğraşırken elbette uzak düşman gözardı edilemez. O da sürekli olarak gözaltında tutulur, gerekli tedbirler alınır.
Allah Teala şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Kâfirlerden size yakın olanlara karşı savaşın ve onlar (savaşırken) sizde bir sertlik bulsunlar. Biliniz ki Allah muttakilerle beraberdir.” (Tevbe/123)
Yakın düşmanla uğraşırken elbette uzak düşman gözardı edilemez. O da sürekli kontrol altında bulundurulur.
Müslüman, sulhda yumuşak, halîm, selimdir. Ancak kılıçlar sıyrıldığı, savaş kızıştığı zaman kükreyen arslan gibidir. Allah Teala, Müslümana cihad esnasında her zamankinden daha fazla bir mehâbet verir. Düşmanın kalbine korku salar.

Cihad, bir düğün şenliğidir
Şehâdete susayan, bir an önce Rabbine kavuşmaya sevdalı bir Müslümanın yılgınlık ve bıkkınlık göstermesi, korkak ve ürkek davranması düşünülemez. Can ve mallarını Allah’a satan bir Müslüman, bir mücahid için cihad, bir düğün şenliğidir.
“Allah Mü’minlerden mallarını ve canlarını onlara (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar, Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. (Bu) Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah’dan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır?
O halde O’nunla yapmış olduğunuz bu alış verişten dolayı sevinin. İşte bu, büyük kurtuluştur.” (Tevbe/111)
Ne mübarek ve kârlı bir alışveriş ya Rabbi! Satıcı mahlükatın en mükerremi, en mükemmeli insan, satılan meta bu mükerrem insanın en değerli varlığı, canı ve halk arasındaki tabiri ile canın yongası olan malı, alıcı ise alemlerin Rabbi, mülkün sahibi Allah celle celaluhu. Mal ve cana karşılık olarak verilen ebedi cennet ve cemalullahı temâşa... Mü’min olan, Müslüman olan böyle bir alış verişe sevinmez de ne yapar. Onun için bu alış veriş bir ŞEB-İ ARÛS olmaz da ne olur?
İşte bu muhabbet pazarı, aşk pazarıdır.
Bu meydan, cihadı fillah meydanıdır.
Can alınır, can satılır.
Hak yolunda canını feda eden bir şehid;
Kınalanmış kurbanlık bir koç gibi,
Alnından kırmızı kanlar akarak,
Dudaklarında tebessümlerle,
Va’dolunan cennete girmek için Rabbine yükselir.

Düşmana karşı daima uyanık olmalı
Müslüman milletler, İslam düşmanlarına karşı devamlı uyanık olmak, asla gaflet etmemek, ribatlarda, sınırlarda nöbet beklemek, savaşa hazırlanmak, her an hazır olmak, savaş başlayınca da sabır ve sebat göstermekle yükümlüdür.
Allah Teala şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Sabredin. Sabırda yarışın. Uyanık olun. (Sınırlarda) nöbet bekleyin, hazırlıklı olun ve Allah’dan korkun. Umulur ki kurtuluşa erersiniz.” (Âl-i İmran/200)
Demek oluyor ki, dünyada da, ukbada da kurtuluşa ermek, her türlü tasalluttan kurtulmak için, Allah yolunda cihad etmek, hizmet etmek gerekmektedir.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:
“Kim Allah’a inanarak ve O’nun vaadini tasdik ederek, onun yolunda bir at beslerse, ona verdiği otlar, su ve gübresi, idrarı kıyamet gününde birer sevap olarak mizanında yer alacaktır.” (Buhari)
“Kim Allah yolunda bir gaziyi techiz ederse, harbe iştirak etmiş gibi sevap alır. Kim geride kalıp gazinin çoluk çocuğuna bakarsa, o da savaşmış gibi olur.” (Buhari, Müslim)
“Allah yolunda bir gün nöbet tutmak, dünya ve üzerindekilerden daha hayırlıdır. Birinizin cennetteki bir kamçılık yeri, dünya ve üzerindekilerden daha hayırlıdır. Kulun Allah yolunda yola çıkması, bütün dünya ve üzerindekilerden daha hayırlıdır.” (Buhari, Müslim)
Ebu Said radıyallahu anh’den şöyle bir rivayet vardır.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kim Rab olarak Allah’dan, din olarak İslam’dan, Peygamber olarak Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’den razı olursa, cennet ona vacip olur.”
Bu söz, Ebu Said radıyallahu anh’in hoşuna gitti ve dedi ki: “Ya Rasulullah! Bunu bana tekrarla.”
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem tekrarladı ve sonra şöyle buyurdu: “Bir başka şey daha vardır ki, Allah, onunla kulun cennetteki makamını yüz derece yüksektir. Her iki derecenin arası gök ve yer arası kadardır.”
“O nedir ya Rasulullah?” diye sorduklarında:
“O, Allah yolunda savaşmaktır. Allah yolunda savaşmaktır. Allah yolunda savaşmaktır.” buyurdular. (Müslim)
“Müşriklere karşı, mallarınız, canlarınız ve dillerinizle savaşın.” (Ebu Davud)
“Cihadı terkettiğiniz zaman, Allah size zilleti musallat kılar. Tekrar dininize dönünceye kadar, onu üzerinizden atamazsınız.” (Ebu Davud)

Cihad, Müslümanın hayatıdır
Peygamberimiz, efendimiz, önderimiz Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in mübarek kelamlarında görüldüğü gibi, CİHAD, MÜSLÜMANIN HAYATIDIR. Cihadsız bir Müslüman, cihadsız bir toplum düşünülemez. Ayet ve hadislerin yüce meallerinden anlıyoruz ki; cihad:
1- Canla olur.
2- Malla olur.
3- İlimle olur.
4- Dil ile olur.
Dil ile yapılan cihad, tebliğ, emri bil maruf, nehyi anil münker yapmaktır. Yani İslam’ın hakikatlerini, Kur’an ve sünnetin mesajlarını ulaşabildiğimiz herkese, tebliğ usûlüne uygun bir tarzda duyurmak, anlatmaktır. Bu konuda hizmet heyecanımızı kaybetmeden, yılmadan, bıkmadan, asla ümitsizliğe düşmeden, bu yolda uğranılan bela ve musibetlere sabrederek, ne kadar kötü şartlar içinde bulunursak bulunalım, halimize şükrederek, kulluk yolunda çekilen çileleri zevk edinerek çalışmak... Çalışmak... Çalışmak... Hizmet etmek... Hizmet etmek... Hizmet etmektir.
Tebliğ, İslam’ı bilmeyen, İslam’dan uzak kalmış, ondan, onun güzelliklerinden habersiz insanlara yapılır. Emri bil maruf ve nehyi anil münker ise, Müslüman ve fakat Müslümanlığının vecibelerini yerine getirmeyen, günah işleyen, haramlara dalan, ibadetlerini terkeden veya bu konuda tembellik gösteren, ahlâken düşük davranışlarda bulunan kişileri uyarmak için yapılır.
Bu konuda Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:
“Sizden herhangi biriniz bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmiyorsa, diliyle değiştirsin. Ona da gücü yetmiyorsa, kalbiyle değiştirsin (yani buğz etsin). İmanın en zayıfı da budur.” (Müslim)

Dil ile cihad, bilmekle başlar
Dil ile cihad, yani İslam’ı tebliğ etmek, iyilikleri emredip kötülüklerden nehyetmek ilim ister. İslami hakikatleri en güzel bir şekilde bilmek ister. Tebliğ usulünü bilmek ister. Onun için dil ile cihadı ve bütün cihad çeşitlerini en iyi bir şekilde, İslam’a en uygun bir tarzda yapabilmek için ilim öğrenmek, ilim öğretmek gerekir. İşte bu da bir cihaddır. İLİM İLE CİHADDIR.
Çünkü İslam’ı bilmeyen, tebliğ usullerinden habersiz kişiler İslam’a faydalı olayım derken, zararlı olurlar. İnsanları İslam’a ısındırayım derken, İslam’dan uzaklaştırırlar.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:
“Âlimin âbide üstünlüğü, benim sizden en aşağı derecede olan kişiye üstünlüğüm gibidir. Şüphesiz Allah, melekler, gökler ve yer ehli, hatta yuvasındaki karınca ve denizdeki balıklar bile insanlara hayrı öğretenlere salat ederler.” (Tirmizi)
“Her kim ilim talep etmek için bir yola girerse, cennet yollarından birine girmiş olur. Melekler kanatlarını ilim talebesine, ondan hoşlandıkları için indirip gererler. İlim talep edene, göklerdekiler, yerdekiler, su içindeki balıklar bile, günahının affı için Allah’dan mağfiret dilerler. Âlimin âbide üstünlüğü, dolunayda ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Şüphesiz âlimler Peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler ne dinar ve ne de dirhem miras bırakmışlardır. Kim o ilmi alırsa, çok büyük bir nasip almış olur.” (Tirmizi, Ebu Davud)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Ey alemlerin Rabbi olan yüceler yücesi Mevlamız!


Biz bu kardeşlerimizin şehadetlerine şahidlik ediyoruz Allah’ım!
Senden başka ilah olmadığını haykırarak bu dünyadan ayrıldıklarına şahidlik ediyoruz Allah’ım!
Kanlar içinde kalmış dudaklarıyla şehadet getirerek aramızdan ayrıldıklarına şahidlik ediyoruz ..Allah’ım!
Her birinin şehadet parmağının senden başka ilah olmadığını gösterir biçimde sana gittiklerine şehadet ediyoruz Allah’ım!
Sadece ölürken değil, yaşarken de tevhid üzere yaşadıklarına, tevhid için yaşadıklarına şahitlik ediyoruz Allah’ım!
Bizim onlar hakkındaki şahitliğimizi de makbul bir şehadet olarak kabul buyur Allah’ım!
Ey alemlerin Rabbi olan yüce Mevlamız!

Filistinli kardeşlerimizin şehadetlerini, bütün bir İslam coğrafyasının imanlarının yenilenip coşmasına, müslümanca bir şuurla donanmalarına vesile eyle Allah’ım!
Onların şehadetlerini, yeryüzündeki bütün Müslümanların gerçek anlamda dirilişlerine, kıpırdamalarına ve ayağa kalkmalarına vesile eyle Allah’ım!
Üzerlerini örten ölü toprağı silkip atmalarına, içerisinde bulundukları uyuşukluktan sıyrılıp kurtulmalarına vesile Allah’ım!
Yiğit kardeşlerimizin dökülen kanlarını, Müslümanların gözlerinde ışığa dönüştür, yüreklerine cesaret olarak yansıtıver Allah’ım!
Filistinli kardeşlerimizin şehadetlerini İslam coğrafyasındaki Amerika ve İsrail bağlısı kukla yönetimlerinin yıkılıp gitmelerine vesiyle eyle Allah’ım!
Kardeşlerimizin aylardır, yıllardır çektikleri açlıkları, susuzlukları, ilaçsızlıkları, ışıksızlıkları kaderimizin dönüm noktası eyle Allah’ım!

Ey Filistindeki nur yüzlü çocukların Rabbi!
Kırmızıya boyanmış beyaz kundaklarının içinde, uykularında ölüme yakalanmış, yüzlerindeki tebessümleriyle sana gönderdiğimiz yavruları, insanlığın uyanan vicdanı eyle Allah’ım!
Yeryüzündeki diğer bütün ezilenlerin, mustazafların ufkunda doğan bir umut güneşine çevir Allah’ım!
Annelerinin kucağında, beşiklerinde hunharca katledilen Filistinli bebekleri, insanlık aleminin ayağa kalkan ve isyan eden vicdanı eyle Allah’ım!
Dün kendi öz peygamberlerini katleden, bugün peygamberler kadar masum yavruları kundaklarında katleden Yahudileri Kahhar isminle kahreyle Allah’ım!
İslam aleminin ortasına paslı bir hançer olarak saplayan kafir batıyı, kafir ve zalim Amerika’yı sana havale ediyoruz Allah’ım!

Ey Filistinli çocukların Rabbi!

Ey cehennem gibi ölüm kusan tanklara ve uçaklara, sapan taşlarıyla karşı koyan yiğit çocukların Rabbi!

Ey, çelik paletlerin altından dipdiri yavrular çıkaran Rabbimiz!

Ey arka sokaklardakilerin Rabbi

Ey ötekilerin Rabbi

Ey zayıf düşürülenlerin Rabbi

Ey kimsesizlerin kimsesi

Ey gariplerin, ezilenlerin Rabbi!

Ve ey bizim Rabbimiz!

Ente Mevlana fensurna alel kavmil kafiriyn

Ente Mevlana fensurna alel kavmizzalimin



Mehmet Göktaş
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
allah razı olsun aliyeciğim amin amin...

La Tahzen İnnaLLahe meane

La- Tahzen / Üzülme
Karşı karşıya kalabileceğin muhtemel bir musibet için en kötü ihtimal ne olabilir sorusunu kendine sor. Sonra bu muhtemel sonuca kendini alıştır, ona tahammül etme konusunda kendine telkinde bulun. "
iccon04.gif
bize yeter, O ne güzel vekildir" ayetini tedebbür ederek bu hali sakin bir şekilde iyimser bir tabloya dönüştürmeye bak.

La- Tahzen / Üzülme
- Şunu unutma yaşadığın günün sınırları içinde yaşamazsan sıkıntı ve kaygıların artacak demektir. Biraz daha açarsak; Sabaha çıktıktan sonra artık akşamı bekleme, akşama kavuşunca da sabahı bekleme. Ne maziye takıl kal ne de gelecek kaygısı içinde ol. Yani ânı yaşa.
La- Tahzen / Üzülme
- İnne maal usri yüsran / Her zorlukla birlikte kolaylık vardır. Yani kolaylık zorluğun içinde saklıdır!.. Bir başka ifade ile; kolaylık; zorluk zannettiğimiz şeyin taa kendisidir!..
La- Tahzen / Üzülme
- Arapların bir sözü vardır; Gerilen ip kopar yani sıkıntılar, üzüntüler üst üste geldikçe ferahlama, rahatlama kapı da demektir. ALLAHU Teala buyuruyor ki Kim ki Allahtan gerçek manada ittika ederse ALLAH da ona bir çıkış, kurtuluş yolu lütfeder ve ona hiç beklemediği, hesap etmediği yerlerden rızık ihsan eder.
-
Ahiret inancı, insanlığa huzurlu bir dünya hayatını sağlama yolunda büyük bir güç kazandıran muhteşem bir inanç sistemidir. Bu dünyada malı gasp edilen, zulme uğrayan vs bir şekilde haksızlığa maruz kalan kimse ahirette adaletin yerine geleceği inancıyla kalbi bir sükunete kavuşur.
Ünlü bir Alman filozofun şöyle söylediği rivayet edilir. Dünyadaki hayat oyununun bir ikinci perdesi olduğu muhakkak. Çünkü bu ilk sahnede zalim ve mazlumu görüyor insafı göremiyoruz. Galib ve mağlubu görüyor adaleti göremiyoruz. O halde tüm bu adaletsizliği ortadan kaldıracak bir ikinci hayat mutlaka vardır.
Kıyamet ve ahiretin varlığını zımni itiraf niteliğindeki Alman filozofun bu ifadeleri aklın yolunun bir olduğunu gösteriyor aslında...
Bu dünyada zahiren adaletsizlikmiş gibi görünen haller, zenginlik/fakirlik, hastalık/sağlık, güçlülük/zayıflık gibi ölçülerin birer imtihan vesilesi olduğunu unutmayıp ona göre adımlarını atanlar kazançlı çıkacak olanlardır sakın unutma. Dolayısıyla içinde bulunduğun ortamdan dolayı üzülmeyi bir kenara bırak da imtihanı kazanmaya bak.
İnkâr edenler, katiyyen diriltilmeyeceklerini sandılar. De ki: Hayır, Rabbim hakkı için mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu, Allaha göre kolaydır. (Teğabun, 64/7, Nahl, 16/30-40).
***
İçebileceğin Suyun, Bir Parça Ekmeğin Varsa Üzülme !
İçebileceğin temiz suyun, seni doyurabilecek kadar bir aşın, üstünü örtecek bir elbisen varsa üzülme! Uzunca bir müddet ıssız bir adada mahzur kalan bir denizciye yaşamış olduğu bu tecrübeden çıkardığı en önemli dersin ne olduğunu sormuşlar. O da şunları söylemiş;
İçebilecek temiz bir su, yetecek kadar aş olduğu sürece asla şikayetçi olunulmayacağını öğrendim.
***
Öfkeyi Terk Et ve Affedici Ol
İstatistiklere göre Çinlilerde strese bağlı kalp rahatsızları oranı oldukça düşükmüş. Bunun en önemli nedenleri arasında Çinlilerin sakın yapılı olmaları gösterilmiştir. Dolayısıyla sende mutlu ve huzurlu bir hayat için olaylara sükunetle yaklaş, her türlü kaygıyı, öfkeyi, şiddeti bir kenara bırakıp affedici ol. Tıpkı Kur'an-ı Kerim'deki mümin tasvirinde olduğu gibi;
"Onlar ki, bollukta da darlıkta da ALLAHyolunda harcarlar; kızdıklarında öfkelerini yutar, insanların kusurlarını affederler.

Not: Bu yazı büyük oranda Dr. Aid Kareni'nin La-Tahzen isimli Arapça eserinden derlenmiştir

A.Yasin DEMİRCİ





Alinti
La Tahzen İnnaLLahe meane




La- Tahzen / Üzülme


Karşı karşıya kalabileceğin muhtemel bir musibet için en kötü ihtimal ne olabilir sorusunu kendine sor. Sonra bu muhtemel sonuca kendini alıştır, ona tahammül etme konusunda kendine telkinde bulun. "ALLAH" bize yeter, O ne güzel vekildir" ayetini tedebbür ederek bu hali sakin bir şekilde iyimser bir tabloya dönüştürmeye bak.


La- Tahzen / Üzülme


- Şunu unutma yaşadığın günün sınırları içinde yaşamazsan sıkıntı ve kaygıların artacak demektir. Biraz daha açarsak; Sabaha çıktıktan sonra artık akşamı bekleme, akşama kavuşunca da sabahı bekleme. Ne maziye takıl kal ne de gelecek kaygısı içinde ol. Yani ânı yaşa.


La- Tahzen / Üzülme


- İnne maal usri yüsran / Her zorlukla birlikte kolaylık vardır. Yani kolaylık zorluğun içinde saklıdır!.. Bir başka ifade ile; kolaylık; zorluk zannettiğimiz şeyin taa kendisidir!..


La- Tahzen / Üzülme


- Arapların bir sözü vardır; Gerilen ip kopar yani sıkıntılar, üzüntüler üst üste geldikçe ferahlama, rahatlama kapı da demektir. ALLAHU Teala buyuruyor ki Kim ki Allahtan gerçek manada ittika ederse
iccon04.gif
da ona bir çıkış, kurtuluş yolu lütfeder ve ona hiç beklemediği, hesap etmediği yerlerden rızık ihsan eder.


-


Ahiret inancı, insanlığa huzurlu bir dünya hayatını sağlama yolunda büyük bir güç kazandıran muhteşem bir inanç sistemidir. Bu dünyada malı gasp edilen, zulme uğrayan vs bir şekilde haksızlığa maruz kalan kimse ahirette adaletin yerine geleceği inancıyla kalbi bir sükunete kavuşur.


Ünlü bir Alman filozofun şöyle söylediği rivayet edilir. Dünyadaki hayat oyununun bir ikinci perdesi olduğu muhakkak. Çünkü bu ilk sahnede zalim ve mazlumu görüyor insafı göremiyoruz. Galib ve mağlubu görüyor adaleti göremiyoruz. O halde tüm bu adaletsizliği ortadan kaldıracak bir ikinci hayat mutlaka vardır.


Kıyamet ve ahiretin varlığını zımni itiraf niteliğindeki Alman filozofun bu ifadeleri aklın yolunun bir olduğunu gösteriyor aslında...


Bu dünyada zahiren adaletsizlikmiş gibi görünen haller, zenginlik/fakirlik, hastalık/sağlık, güçlülük/zayıflık gibi ölçülerin birer imtihan vesilesi olduğunu unutmayıp ona göre adımlarını atanlar kazançlı çıkacak olanlardır sakın unutma. Dolayısıyla içinde bulunduğun ortamdan dolayı üzülmeyi bir kenara bırak da imtihanı kazanmaya bak.


İnkâr edenler, katiyyen diriltilmeyeceklerini sandılar. De ki: Hayır, Rabbim hakkı için mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu, Allaha göre kolaydır. (Teğabun, 64/7, Nahl, 16/30-40).


***


İçebileceğin Suyun, Bir Parça Ekmeğin Varsa Üzülme !


İçebileceğin temiz suyun, seni doyurabilecek kadar bir aşın, üstünü örtecek bir elbisen varsa üzülme! Uzunca bir müddet ıssız bir adada mahzur kalan bir denizciye yaşamış olduğu bu tecrübeden çıkardığı en önemli dersin ne olduğunu sormuşlar. O da şunları söylemiş;


İçebilecek temiz bir su, yetecek kadar aş olduğu sürece asla şikayetçi olunulmayacağını öğrendim.


***


Öfkeyi Terk Et ve Affedici Ol


İstatistiklere göre Çinlilerde strese bağlı kalp rahatsızları oranı oldukça düşükmüş. Bunun en önemli nedenleri arasında Çinlilerin sakın yapılı olmaları gösterilmiştir. Dolayısıyla sende mutlu ve huzurlu bir hayat için olaylara sükunetle yaklaş, her türlü kaygıyı, öfkeyi, şiddeti bir kenara bırakıp affedici ol. Tıpkı Kur'an-ı Kerim'deki mümin tasvirinde olduğu gibi;


"Onlar ki, bollukta da darlıkta da
iccon04.gif
yolunda harcarlar; kızdıklarında öfkelerini yutar, insanların kusurlarını affederler.



Not: Bu yazı büyük oranda Dr. Aid Kareni'nin La-Tahzen isimli Arapça eserinden derlenmiştir



A.Yasin DEMİRCİ




Alinti
 

Nur_u Secde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
5,266
Tepki puanı
3,644
Puanları
163
Yaş
47
allah razı olsun kardeşim şiirdede dillendirildiği gibi aylardır aç susuz elektriksiz yaşıyor gazze...Ama kimse yeteri kadar tepki göstermedi ozamanlar.İlla tepki göstermek için onlarca insanın ölmesimi gerekiyordu..Gerçi hep aynı laflar.Diğer islam ümmetlerinin ve papanın aynı dille konuşması ne acı:Ne diyor papa.İsrail savaşı durdursun..!!!
Ben filistine askeri yardım gönderme taraftarıyım...allaha emanet olunuz
selamün aleyküm güzel kardeşim.yorumuna imzamı atıyorum.Rabbim senin gibi düşünen kardeşlerimin sayısını arttırsın inşallah.selametle ....

 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
selamün aleyküm güzel kardeşim.yorumuna imzamı atıyorum.Rabbim senin gibi düşünen kardeşlerimin sayısını arttırsın inşallah.selametle ....

ve aleykum selam değerli ablamız.rabbim sizin gibilerdende razı olsun.ben askeri yardım derken israil taraftarı olacaksa hiç olmasın daha iyi.yok barış gücüymüş falan filan.hepsi hikaye...Allahım bu durum ÜMMETİNDE dirilişi olur inşallah.selametle
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Filistin Cihadını Yıpratma Çalışmaları

Filistin cihadı mağdur ve mazlum bir halkın haklı ve meşru bir mücadelesidir. Bu mücadele bir grup kavgası veya meşru bir devlete karşı isyan değil toplu bir halk hareketidir. Ama ne yazık ki, bugün insanlar doğruları konuşmaktan ziyade çıkar hesaplarına göre konuşmayı tercih ettiklerinden dolayı günümüz dünyasında çeşme başlarını tutan siyonistler birçoklarını kendi istedikleri gibi konuşturmayı başarıyorlar. Bundan dolayıdır ki, çıkar hesaplarını ve çeşme başlarını tutanlarla olan ilişkilerini öne çıkaranlar görünüşte İslami kılıf taşısalar da Filistin'deki mukaddes cihada çamur atmada birbirleriyle yarışmaya başladılar. İşte bu yarışta bazıları Filistin İslami Direniş Hareketi'ni ABD'nin desteklediği gibi saçma iftiralar attı. Diğer bazıları bu hareketi MOSSAD'ın beslediği saçmalarına sarıldı. Bu arada olayların sıcaklığının devam ettiği sıralarda, siyonist işgal yönetimine çalışan sözde özerk yönetim tarafından HAMAS imzalı birtakım bildiriler yayınlanarak bu hareketin prensiplerine aykırı bazı şeyler hareketin kendi açıklaması gibi basına yansıtıldı. HAMAS içinde bölünme olduğu ileri sürüldü. Bu hareketin cihadı bırakıp tamamen siyasi faaliyetlere yöneleceği ileri sürüldü. Bazıları da işi çok çok daha ileri götürerek kutsal mekanların siyonizm kirinden temizlenmesi mücadelesini "puştluk" olarak niteleyecek kadar haya perdelerini yırttı.

Aslında bu iddiaların hiçbiri cevaplandırılmaya değecek seviyede değildir. Ancak biz, söz konusu iddiaların etkisiyle bazılarının zihinlerinde birtakım soru işaretlerinin kalmış olabileceği kanaatiyle kısa kısa bazı cevaplar verelim.

Şair diyor ki: "Dinime ta'n eyleyen bari Müselman olsa!" Biz de, CIA ile ilişkisi olduğundan dolayı hakkında şüpheler bulunan birinin kalkıp HAMAS'ı ABD'nin desteklediği iddiasını ortaya atması karşısında: "Bari sen ABD ve onun uzantıları tarafından beslenen biri olmasan!" deme gereği duyuyoruz. ABD'nin İsrail'e sürekli en büyük desteği verdiğini bütün dünya biliyor. Böyle bir ülkenin İsrail'i yıllardan beri sürekli rahatsız eden bir hareketi desteklediği iddiası kadar gülünç bir iddia olamaz. Adam kalkmış "bozacının şahidi şıracı" misali bir de bu iddiasına Oliver Roy'un yazdıklarını delil göstermiş.

MOSSAD, HAMAS'ı ne zaman desteklemiş? HAMAS'ın fiilen ortaya çıkmasıyla birlikte intifada başladı. İntifada ise İsrail'e karşı topyekün bir başkaldırı hareketi niteliği taşıyordu. MOSSAD, İsrail'e karşı topyekün bir başkaldırının başını çeken bir hareketi mi desteklemiş?

Şu an özerk yönetimde görev alanlar intifadanın hareketli olduğu dönemlerde de HAMAS adına bildiriler dağıtarak bu hareket hakkında şüpheler uyandırmaya çalışıyorlardı. Dolayısıyla bugün İsrail tarafından kendilerine geniş yetkiler verildiği dönemde bu işi yapmaları doğaldır. HAMAS'ın silahları teslim edeceği, cihada son vereceği yolundaki açıklamalar hep onların yalanlarıydı. Ama HAMAS bu açıklamaların kendilerine ait olmadığını ve söz konusu haberlerin basına yansımasının tamamen özerk yönetimin oyunu olduğunu çeşitli vesilelerle açıkladı.



Alıntı
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Çocuklara Yönelik Vahşeti Temize Çıkarma Çabaları


İşgal devletinin yöneticileri Filistin'deki gençleri ve çocukları kendi ailelerinin ateş hattına sürdüğü ve bu yüzden çocukların ölümünden birinci derecede onların ailelerinin sorumlu olduğu yönünde iddialar ortaya attılar. İşgalcilerin özellikle çocukları hedef almalarının sebeplerine aşağıda temas edeceğiz. Ancak şunu özellikle vurgulayalım ki Filistinlilerin çocuklarını ateş hattına sürdükleri, kendilerinin ise geri planda kaldıkları ve böylece İsrail askerlerinin çocuklarla karşı karşıya gelmek zorunda kaldıkları iddiası tamamen tutarsız, gerçeklere aykırı ve siyonist vahşeti temize çıkarma amacına yöneliktir.

Hiç şüphesiz bütün insanlar gibi Filistinliler de, çocuklarının üzerine titremekte, onlara büyük değer vermektedirler. Aşağıda biraz daha ayrıntılı olarak ele alacağımız üzere işgal kuvvetlerinin Aksa İntifadası'nda özellikle çocukları hedef almalarının birinci amacı aileleri yıldırmak suretiyle onları direnişten vazgeçirmekti. Bu da ailelerin çocuklarına değer ve önem verdiklerinin göstergesidir. Bunun yanı sıra Filistinli aileler çocuklarını ateş hattına sürerek kendileri geri planda kalıyor değiller. Onlar da çocuklarıyla yan yana, omuz omuza işgale karşı direniyorlar. Aksa İntifadası görüntülerini inceleyenler, zaman zaman yetmiş yaşındaki bir ihtiyarın yedi yaşındaki bir çocukla birlikte işgal kuvvetlerini taşladığını, yine orta yaşlı kadınların genç çocuklarla birlikte siyonist vahşete direndiklerini göreceklerdir. Bu durum da Filistinli ailelerin çocuklarını ateş hattına sürerek kendilerinin geri planda kaldıkları iddialarının asılsızlığını ve tutarsızlığını ortaya koymaktadır. Ancak siyonist işgal kuvvetlerinin saldırılarında özellikle çocukları hedef almaları sebebiyle son Aksa İntifadası'nda öldürülenler arasında çocukların oranı bir hayli fazla oldu.

İşgale karşı direnişte çocukların ve gençlerin orta yaşlılara ve yaşlılara nispetle daha çok rol aldıkları, işgal kuvvetlerini taşlayanların arasında çocuk yaşta sayılabilecek olanların daha büyük bir yekûn oluşturdukları gerçeği ise inkarı mümkün olmayan bir vakıadır. Ama bunun sebebi siyonist işgal kuvvetlerinin iddia ettiği şeyler değildir. Burada daha başka sebepler bulunmaktadır. Çocukların ve gençlerin direnişte daha fazla rol almalarında ailelerinden aldıkları eğitim ve kültürün bir etkisinin olması da doğal bir durumdur. Ancak bunu ailelerin çocuklarını ateş hattına sürmeleri olarak değil, ailelerin onlara verdiği direniş, özgürlük ve bağımsızlık ruhunun pratiğe yansıması olarak izah etmek gerekir.


Alıntı


 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
“Şüphe yok ki Allah, inananlardan müşriklerin şerrini defedecek; şüphe yok ki Allah, hainlikte ileri giden nankörlerin hiçbirini sevmez. Kendileriyle savaşa girişilenlere, zulme uğradıklarından dolayı savaşmaya izin verildi ve şüphe yok Allah’ın onlara yardım etmeye gücü yeter elbette. O kişilerdir onlar ki ancak rabbimiz Allah’tır dediklerinden dolayı haksız olarak yurtlarından çıkarıldılar ve eğer Allah, insanların bır kısmını bir kısmıyla defetmeseydi, içlerinde Allah isminin çok anıldığı manastırlar da yıkılırdı, havralar da, kiliseler de, mescidler de ve Allah, kendisine yardım edene mutlaka tardım eder, şüphe yok ki Allah kuvvetlidir, güçlüdür.”

(Hacc/38-41)

 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Dinde çıkmış en büyük bidat CİHAD VE GAZADA GEVŞEKLİK...PEYGAMBER..ARKADAŞLARI..TORUNLARI HEP BU YOLDA MÜCADELE ETTİLER VE PEK ÇOĞU DA ALLAHCC YOLUNDA ŞEHİT OLDULAR..CİHAD VE GAZADA GEVŞEKLİK ÖYLE BİR FİTNEDİRKİ..ALLAHCC BELA GÖNDERİR..HAKLIYA... KARŞI ÇIKMADIĞI İÇİN...HAKSIZADA ...HAKSIZLIĞINDAN BELA GÖNDERİR..abdülhakim arvasi hazretleri...
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Cihadın Fazileti:


Allah, kendi yolunda cihad etmeyi emrediyor. Bu yolda canlarıyla ve mallarıyla çalışanları övüyor.[1] Allah yolunda mücâdele eden mücâhidelerin dereceleri, evlerinde oturanlardan daha yücedir.[2] Peygamberlerle beraber Allah yolunda yılmadan, gevşemeden mücâdele eden sabırlı Rabbânîleri sever.[3] Allah yolunda cihad edenler ‘şehid’ olabilirler ama onlar ölmezler, Allah katında diridirler.[4]

Peygamberimiz (sas.) sayısız hadislerinde cihad etmenin, Allah yolunda çaba harcamanın çok sevap olduğunu haber vermektedir:

“Allah yolunda cihad ediniz. Çünkü Allah yolundaki cihad, Cennet kapılarından bir kapıdır ki, Allah (cc) onun sebebiyle (mücahidi) hüzün ve kederden korur.”[5]

Ebu Sa’id (ra) anlatıyor; Rasûlüllah'a bir gün şöyle sordular:

“- Ey Allah’ın Rasûlü! Insanların en faziletlisi kimdir?” Şu cevabı verdi:

“- Allah yolunda malıyla, canıyla cihad eden mü’min kişi.”

“- Sonra kim?” diye tekrar soruldu. Bu sefer;

“- Issız köşelerden bir tenhaya Allah korkusuyla çekilip, insanları kendi kötülüklerinden koruyan kimsedir” şeklinde cevap verdi.[6]

“Kim ki cihad etmeden veya cihad etme arzusunu duymadan ölürse münafıklar gibi ölmüş olur.”[7]

Allah yolunda cihad edenler ‘şehid’ olurlar ve onlar ölmezler, Allah katında diridirler.[8]

Dinimizin müslümanlara farz kıldığı cihadın fazileti ve bu emri yerine getirenlerin Allah katında ulaşacakları yücelikler Kur'an-ı Kerim'de şöyle haber verilmektedir:

"Allah Teâlâ, Cennet'e karşılık müminlerin canlarını ve mallarını satın aldı. Onlar Allah yolunda savaşırlar. Savaş meydanında şehît ve gazi olurlar. Allah'ın bu öyle bir vâdidir ki, Tevrat'ta da, İncil'de de, Kur'an'da da sabittir. Kim Allah'tan daha çok vadini yerine getirir? Yaptığınız bu hayırlı alış verişten dolayı sevinin. İşte büyük kurtuluş budur." (et-Tevbe: 9/111)

"Ey mü'minler! Sizi çetin bir azabdan kurtaracak bir ticaret yolu göstereyim mi? O da şudur: Allah'a ve Rasûlüne iman eder ve Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla savaşırsınız. Bir bilseniz bu iş sizin için ne kadar hayırlıdır. Bu takdirde Allah sizin günahlarınızı mağfiret eder, altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn Cennetlerindeki hoş konutlara koyar. İşte büyük kurtuluş budur." (es-Saf: 6/10-12).

Cihadın fazileti hakkında Hz. Peygamber (s.a.s.) de şöyle buyurur:

"Rasûlullah'a:

"-hangi iş daha hayırlıdır?" diye soruldu.

"Allah'a ve Peygamberine iman etmektir." dedi.

"-Sonra hangisi faziletlidir, denildi:

“Allah yolunda cihaddır" cevabım verdi sonra

"hangisidir?" sorusuna karşı da:

"-Makbûl olan hac'dır," buyurdu."[9]

Abdullah b. Mes'ud şöyle anlatıyor: "Rasûlullah'a:

-Yâ Rasûlallah, Allah katında hangi iş daha sevimlidir? diye sordum.

–“Vaktinde kılınan namazdır”, dedi.

-Sonra hangisidir? dedim.

“-Anne ve babana iyilik etmendir”, buyurdu.

Sonra hangisidir? sorusuna da:

“-Allah yolunda cihaddır”, cevabını verdi."[10]

Ebû Zerr (r.a.)'den şöyle rivayet edilmiştir:

"-Ya Rasûlallah, hangi amel daha faziletlidir?" dedim.

"Allah'a iman etmek ve onun yolunda savaşmaktır." buyurdu.[11]

Bir adam Peygamberimiz (s.a.s.)'e geldi ve:

"-İnsanların hangisi efdaldir?" diye sordu. Rasûlullah:

"-Allah yolunda malı ve canı ile cihad eden mümin kişidir." buyurdu.[12]

Elde silâh, din ve İslâm diyarı uğrunda hudut boylarında nöbet beklemenin asil bir görev olduğunu ve bunun Allah Teâlâ'yı ziyadesiyle memnun ettiğini bildiren Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

"Hudut ve İslâm diyarının muhafazası için bir gün, bir gece nöbet beklemek, bir ay (nafile olarak) gündüz oruç tutup gece namaz kılmaktan daha hayırlıdır."[13]

"İki çeşit gözü, Cehennem ateşi yakmaz: Biri Allah korkusundan ağlayan göz; diğeri Allah yolunda nöbet beklerken uyumayan göz."[14]





--------------------------------------------------------------------------------

[1] Enfâl: 8/72; Tevbe: 9/41.

[2] Nisâ: 4/95.

[3] Âl-i İmrân: 3/146.

[4] Bakara: 2/154; Âl-i İmrân: 3/169.

[5] A. bin Hanbel, 5/214.

[6] Müslim, İmâre 122, 123, 127, Hadis no: 1888, 3/1503; Ebu Davud, Cihad 5, Hadis no: 2485, 3/5; Ibni Mace, Fiten 3, Hadis no: 3978, 2/1316; Buharí, Cihad 2; Nesâí, Zekât74, 5/62; Tirmizí, F. Cihad.

[7] Müslim, İmare 158, Hadis no: 1910, 3/1517; Ebu Davud, Cihad 18, Hadis no: 2502, 3/10; Nesâí, Cihad2, 6/7.

[8] Bakara: 2/154; Âli İmran: 3/169; Hüseyin K. Ece, İslam’ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 114-115. Ahmet Kalkan, İslam Akaidi: 336-337. Ahmet Kalkan, Kur’an Kavramları.

[9] Buhâri, İman: 18.

[10] Buhârî, Cihad: 1.

[11] Riyâzü's-Sâlihîn: 2/531.

[12] Buhârî, Cihad. 2.

[13] Müslim, İmâre: 163; Tirmizî, Cihad: 2.

[14] Tirmizî, Fezâilü'l-Cihad: 12. Şamil İslam Ansiklopedisi: 1/310.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
“Allah yolunda cihad ediniz. Çünkü Allah yolundaki cihad, Cennet kapılarından bir kapıdır ki, Allah onun sebebiyle (mücâhidi) hüzün ve kederden korur.” (Ahmed bin Hanbel, V/214)

“Müşriklere karşı mallarınızla, canlarınızla ve dillerinizle cihad edin.”
(Ebû Dâvud, Cihad 18, hadis no: 2504; Nesâî, Cihad 1, 2, 48)

"Cihad kıyâmete kadar devam edecek bir farzdır"
(Ebû Davûd, Cihad, 33)

“Bu din, dâima ayakta duracak, Kıyâmet kopuncaya kadar da mü’minlerden bir grup onun yolunda cihad edip savaşmaktan asla vazgeçmeyecektir.”
(Buhârî, Nafakaat 3; Müslim, İmâre 172; Ebû Dâvud, Sünne 16; Ahmed bin Hanbel, II/413, 467)

"Mekke'nin fethinden sonra artık hicret yoktur, fakat cihad ve niyet vardır..."
(Buhâri, Cihâd, 1)

İçinden samimi şekilde Allah yolunda cihad etmeyi temenni eden kimse, sonra ölse de, öldürülse de şehid sevabı kazanır.”
(Tirmizî, Fezâilü’l-Cihad 21; Ebû Dâvud, Cihad 42; Nesâî, Cihad 25)

“Allah benden evvel hiç bir ümmete bir nebi göndermemiştir ki, ümmet içinde kendisine yardımcı olan havârîlere, yerleştirdiği geleneklere göre hareket eden arkadaşlara ve emirlerine itaat eden dostlara sahip olmamış olsun. Sonra bunları bir nesil takip eder. Onlar yapmadıklarını söyler, emredilmeyen işleri yaparlar. Bunlarla eli ile fiilen mücâdele eden mü’mindir, dili ile mücâdele eden mü’mindir, kalbi ile mücâhede eden mü’mindir. Bunun dışında kalanların hardal tanesi kadar da olsa imanları yoktur."
(Müslim, İman 20)


"Zâlim bir hükümdar/yönetici karşısında hak ve adâleti açıkça söylemek, büyük bir cihaddır." (İbn Mâce, Fiten, hadis no: 4011;Tirmizî, hadis no: 2265)

"Kim Allah yolunda (cihad için) bir şey infak edip harcarsa, ona (verdiğinin) yedi yüz misli (ecir/sevap) verilir."
(Tirmizî, Fezâilü’l-Cihad 4, hadis no: 1625; Nesâî, Cihad 45)
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
70
Bakara suresi ayet 194
Haram ay haram aya karşılıktır; hürmetler (de) karşılıklıdır. Öyleyse kim size saldırırsa onun saldırdığı gibi siz de ona saldırın. Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki Allah muhakkak ki korkup-sakınanlarla beraberdir.

Bu ayet, ay takvimine göre haram aylar olan Zilka'de, Zilhicce, Muharrem (hac ayları) ve Recep (umre ayı) aylarında savaşmakla ilgili soruya bir cevap niteliğindedir. Bu aylar haram aylar olarak adlandırılmıştır; çünkü Hz. İbrahim'in (a.s) zamanından beri, hacıların Kâbe'ye barış ve güven içinde gidip gelebilmeleri için bu aylarda cinayet, hırsızlık ve her türlü kanuna karşı davranış şekli yasaklanmıştır.
Fakat zamanla Araplar, hile ile bu yasağı çiğnemeye başladılar. Kendi isteklerine uydurmak için ayların normal sırasını değiştirdiler. Eğer hırsızlık yapmak veya kan dökmek isterlerse haram bir ayı çiğniyorlar ve onun yerine başka bir haram ay tayin ediyorlardı. Bu nedenle müslümanlar, bu hileyi kullanarak kendilerine haram bir ayda saldırmaları mümkün olan müşriklere karşı savunmasız durumdaydılar.
Bu ayet, onlara eğer kâfirler haram ayda saldırırlarsa, kendilerini savunabileceklerini söyleyerek bu zorluğu ortadan kaldırmaktadır. Fakat müminler kendileri hiçbir şekilde kutsal aylara tecavüz etmemelidirler. Eğer kâfirler haram ayların kudsiyetine saygı gösterir ve saldırmazlarsa, müminler de aynısını yapmalıdırlar. Fakat kâfirler haram aylara tecavüz eder ve müminlere saldırırlarsa, müminler de onlara karşılık vermelidir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt