Ramazan ayı bütün müslümanlar için bir kurtuluş ayıdır. Bu ayı bütün müslümanlar çok iyi değerlendirmelidir. Zaten bir müslümana yakışan da bu ayı çok çok iyi değerlendirmektir. Çünkü hiçkimsenin bir daha ki Ramazan’a yetişip yetişmeyeceği belli değildir. Sadece konaklama yeri olan bu dünya hayatında ahiretimizi kurtarmamız için Yüce Rabbimizin bizlere ihsan ettiği çok faziletli bir aydır Ramazan ayı. Ramazan ayını nasıl değerlendirmemiz gerektiğini gerek Kur’an-ı Kerim gerek Hadis-i Şerifler bizlere yeterince anlatmaktadır.
Bir dahaki Ramazan’a yetişip yetişmeyeceğimiz belli değil. Şüphesiz bu bize hayatı da ölümü de veren yüce Rabb’imizin takdirinde olan bir şey. Madem öyle gelin hep birlikte bu yıl Rabb’imizin bizi bir kere daha ulaştırdığı Ramazan’ı şanına göre değerlendirebilmenin yollarını arayalım. Efendimizin mübarek diliyle bize öğretilen her dua çok önemlidir ve önemsenmelidir. Mübarek üç aylara girdiğimizden beri Efendimizin bize öğrettiği ve sürekli yapmamızı istediği bu duanın bizi heyecanlandırması lazım. Nasıl heyecanlandırmasın ki! Bu öyle mübarek bir aydır ki onun her bir dakikası, her bir saati bize cennetleri kazandıracak bir hazine mesabesinde. İşte Efendimizin “Allah’ım Recep ve Şaban’ı hakkımızda hayırlı kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır” tarzında ifade buyurduğu o mübarek duası kabul olmuş ve biz bir kere daha bizi büyük bir rahmet deryası gibi karşılayan Ramazan’a kavuşmuş bulunuyoruz. Ramazan boyunca kendimize bir yol haritası çizerek rahmetten en fazla nasıl istifade edebiliriz diye bir gayretin içerisinde olmanın yollarını aramalıyız. Bir dahaki Ramazan’a ya yetişiriz ya yetişmeyiz, şüphesiz bu bize hayatı da ölümü de veren yüce Rabb’imizin takdirinde olan bir şey. Madem öyle gelin hep birlikte bu yıl ulaştığımız Ramazan’ı şanına göre değerlendirebilmenin yollarını arayalım.
*Kur’an-ı Kerim ile Bağlantımızı Artıralım
Ramazan, Kur’an ayı. Bu yüce kitabımız Kur’anı Kerim’de de böyle yer alıyor. Madem bu ay Kur’an ayı o halde Kur’an’la olan irtibatımızı bu ayda daha bir kavi tutalım. Bazı Allah dostlarının gecede iki hatim indirdiklerini de dikkate alarak her bir harfine 70 bin sevabın verildiği Kur’an-ı Kerim’i okuyarak manevi kazancımızı artıralım.
*Bol Bol Tefekkür Etmeyi Unutmayalım
İlk oruca başladığımız gündün itibaren gün içerisinde elimizi uzattığımız her bir nimetin bize Allah tarafından gönderilen bir nimet oluşunu tefekkür edelim. Ve bu tefekkür bize onun izni olmadan asla ona el uzatma hakkımızın olmadığını hatırlatsın. Zamanın diğer bölümlerinde elimizi ve ağzımızı serbest bırakan kudreti sonsuza hamd ve şükür içerisinde olalım.
*İlmimizi Artıralım
Okuma alışkanlıkları olanların okumadan durmayacağı kesin. Ancak bu coşkun rahmet dikkate alınarak bu ayda öyle sıradan, eften püften kitaplar değil insanın manevi oluşumuna katkı yapacak kitaplar tercih edilmeli. Efendimizin hayatını okuduysanız bu kez bir başka kaynak veya yazarın kaleminden onun seniye-i hayatlarını okuyun, çok yeni şeyler öğrendiğinize şahit olacaksınız.
*Ramazan Ayının Her Gününü Değerlendirelim
Allah dostlarının “Her gece Kadir, her gelen Hızır bilinmeli” tarzındaki öğütlerini dikkate alarak bütün bir Ramazan’ı aynı şuurla değerlendirmeli. Her gece Allah için sıcacık yataklar terk edilerek o Kudreti Sonsuz’a yönelmeli. Karşımıza çıkan her insana büyük bir hürmet ve nezaketle davranılmalı. Özellikle Ramazan’ın son on gününde gündüz ve gece çok daha iyi değerlendirmeye gayret edilmeli. İmkanı olanlar mutlaka itikafa girerek, son on gününde Efendimizin bu sünnetini ifa edip, hem sünnet sevabını kazanma gayretinde olmalı hem de bu son günler böylece bütün bütün ibadet ve taatla geçirilmeli.
*Haramlardan Sakınılmalıdır
Bu mübarek günlerde mümkün olduğunca göz harama bakmamalı, kulak haram dinlememeli, ağız haram tatmamalı, ayak harama yürümemeli, el harama uzanmamalı ve haramı tutmamalı, burun haramı koklamamalı, dil haramı söylememeli. Bir aylığına bile olsa evlerimize milyonlarca nahoş kare ve sahnelerle nahoş manzaralar pompalayan her türlü yayından uzak durulmalı. Ancak böyle olunca orucun gerçek oruç olduğu düşünülerek çevredeki insanların da bu anlamda olumsuz tavırları münasip bir dille izah edilmeli.
*Cemaatten Ayrılmamalı ve Cemaatler Çoğaltılmalı
Hiç olmaza böyle birlerin 70 binlere çıktığı rahmet ayında bizi günde beş kez huzuruna, camiye, cemaate çağıran ilahi çağrıya icabet edilmeli. Bu icabette o an yeryüzünün her tarafında yapılan ve yapılacak olan duaların kabule karine olması da düşünülerek bütün ümmet adına hüsnü istikbal ve hüsnü hatimede bulunulmalı.
*Yetimler Unutulmamalı ve Yetimler Sevindirilmelidir
Yetimleri ve çocukları sevindirmeli ve bu asla ihmal edilmemeli. Hele oruca alıştırılan çocukların nazlanmaları karşısında asla kızılmadan onların gönlü yapılmalı.
*İftar da Dua Etmek Unutulmamalıdır
İftar saatlerinin manevi bereket ve kazançları es geçilmemeli. Bu anlarda milyonların birden Allah’ın emriyle başladıkları oruçlarını yine O’nun emriyle ve O’nun nimetiyle açtıkları düşünülerek bu vakitlerde yana yakıla dua edilmeli.
*Şartları Oluşturan Her Müslümana Farz Olan Sadakalar Mutlaka Verilmeli
Yine Ramazan’da verilen iftar ve sadakaların değerlerinin bir sonsuz hazine mesabesinde olduğu akıldan çıkarılmamalı. Bu vesile ile yarım hurma bile olsa yolda kalmışa, öğrenciye iftarlar verilerek bu hazineye sahip olunmaya çalışılmalı. Allah’a el açın ki, yol açılsın. Dua, müminin her an, her dilediğini bütün dileklere karşılık veren sonsuz merhamet sahibi bir kudretin kapısında el açıp ona yalvarmanın, Ondan istemenin adı ve adresidir. Hele böyle bereketli zamanlarda bu muhteşem yola koyulup, hulûs-i kalp ile, büyük bir acziyet içersinde o kapının tokmağına dokunmak, mutlaka o kapının açılacağının müjdesini de beraberinde getiyor.