Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bir Ölüm Rüyası... (4 Kullanıcı)

koskun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ocak 2007
Mesajlar
1,030
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Niğde
selamun aleyküm ,

sayın tubagüner , ellerinize sağlık ... çok güzeldi ... allah cc razı olsun ...

allaha emanet olun ...
 

sivetok

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Kas 2007
Mesajlar
1,251
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Web Sitesi
img141.imageshack.us
sırf okumak için gittikleri okula; senin giyinişin, kılık-kıyafet yönetmeliğine aykırı diye umudunu o okula bağlamış kızları okula almayan zihniyeti, dininin gereği giyindiği için okuluna alınmayan kızları, alkolün ve uyuşturucunun batağına düşmüş gençleri,

s.a.
Amin
çok güzel bir paylaşım olmuş kardeş ellerine sağlık
 

-Ammar Bin Yasir-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2007
Mesajlar
4,864
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
36
sırf okumak için gittikleri okula; senin giyinişin, kılık-kıyafet yönetmeliğine aykırı diye umudunu o okula bağlamış kızları okula almayan zihniyeti, dininin gereği giyindiği için okuluna alınmayan kızları, alkolün ve uyuşturucunun batağına düşmüş gençleri,

s.a.
Amin
çok güzel bir paylaşım olmuş kardeş ellerine sağlık
aleyküm selam Allah ccc razı olsun
 

cerennurum

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2007
Mesajlar
1,298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Nasuh Tövbesi

Nasuh Tövbesi

Hasan,Servet ve Kazım kardeşler,

Roman mahallesi Aynalı kavak’ın afili ,ağır ağabeyleri.Esrarkeş ve alkolik bir mizaç.
Bıçakçı, bıçağı kullanmada bir sinek kanadını hedefleyecek ölçüde hünerli eller.
Aynalı kavakta Esrar ; sigara gibi normal karşılanır.Balkonda saksıda yetiştirilir ve balkonda sigaralık (Sıçan;Roman dilinde Esrar) olarak dumanlanır.9–10 Yaşlarında çocuklar sigara içer gibi ,esrar tüketir.
Görünürde meslek çalgıcılık,Müslüm Babanın orkestrasında yıllarca darbuka ve saz çalınmış,hatta beraber esrarlı sigaralık alemi fotoğrafları mevcut.Alemli ve esrarlı günü birlik yaşamlar.

40 lı yaşlardaki bu kardeşlerin anneleri ölüm döşeğinde.Kafaları kıyak sözüm ona sıçan almışlar ,pilot gibi uçuyorlar.Anneleri ölüm döşeğinde bunlara dua eder.
-Yarab..Benim bu oğullarımı ıslah et, Öyle mezara gönder…
Anne son nefesini verir.

Hasan,Servet,Kazım üzgündür.Annelerini göz yaşları içinde toprağa verirler.
Büyük abi Hasan utanır halinden,temizlenip bir camiye gider ve tövbe eder.
Namaz kılmaya başlar.Kardeşleri ile 3 katlı aynı binada oturan Hasan kardeşlerini de ikaz eder.Bırakalım bu pis işleri,Bakın tertemiz hayat var,güzel İslam’i hayat var.Ama kardeşler devamlı kafa dumanlı olduğu için Hasan abilerini anlama zorluğu çekerler.Aynı mahallede yaşam ve aynı binada oturdukları için Hasan’da bir müddet sonra eski kötü hayatına döner.
Kafasındaki Soru ; Bu saatten sonra Allah onu niye affetsin ki.?
Boş ver…Elde darbuka ,dudakta duman daha zevkli…

Kafasının dumanlı olduğu bir gece annesinin mezarına gider.Mezar toprağına yaslanarak annesine utandığını,artık kendisinde iğrendiğini ifade eder.
Ve olan olur; Anne mezardan çıkarak oğlu Hasan’ı evire çevire döver..
Gün ağarıp kendine geldiğinde her yeri ağrıyan Hasan abinin ,bir kolu kırık,yüzü gözü yara bere içinde yürüyemez haldedir.Bağırır çağırır kimseye duyuramaz sesini.2 gün annesinin mezarı başında kalır.Ara sırada garip gözlerle mezardaki annesine seslenir;
- Anne…! sen mi dövdün beni..? Niye ?.
Yıllar sonra bile hala bu mevzu gizemi korur.

2 gün sonra cenaze için mezarlığa gelen imam bulur Hasan abiyi.Hemen evine götürür ve tedavi eder .

Hasan abi; Artık tam bir ‘’ U ‘’ dönüşü yaparak nasuh tövbesi yapmıştır.Ayağa kalkamamasına rağmen namazını kılar ve dini icra eder.Aylar geçmiştir,hasta yatağından kalkan Hasan abi artık sıfır kilometre bir genç gibidir.

Kardeşlerine tekrar giderek başından geçenleri anlatır.Ve onlarında kendilerine çeki düzen vermesini,İslamı yaşamalarını talep eder.Ama kardeşler Servet ve Kazım ,ağabeyleri Hasan’ın kafayı yediğini düşünürler.Hatta biraz rahatlaması gerektiğini düşünerek ona bir sigaralık sararlar.Hasan abinin saatlerce dil dökmesi bir fayda göstermez ve hiddetlenir.Kardeşlerini tenkit ederek onları zorla annesinin mezarı başına götürür.Mezar başında annesine seslenerek,

-Anne ,kardeşlerimi de getirdim, Onları da döv, Onlarada sopa at adam olsunlar.
Ama mezardan bir yanıt ve tepki alamayan Hasan hepten sinirlenerek belindeki silahı kardeşlerinin üzerine doğrultur.
-Secde etmeyenin, kafasına sıkarım ‘der.
Kardeşler ölüm korkusuna kıbleye doğru secde ederek tövbe istiğfar ederler.

Birkaç zaman namaz kılınır beraber,esrar içilmez,
Ama kardeşler bu zoraki olaydan ötürü rahatsızdır.Gizli saklı esrar alırlar.Hasan abi esrarın kokusunu iyi bildiği için kardeşlerini kıskıvrak içerken yakalar.Kardeşler artık ağabeylerine rest çekmektedir.

Hasan Abi , Ya sen bizi ,ya da biz seni temizleyelim, bitsin bu ızdırap.Bıçaklar çekilir...
Kardeş , kardeşe kıyar mı hiç.. Hasan abi arkasını döner ve gider..

Kardeşlerinin durumunda üzülen Hasan,onlar için gece gündüz dua eder.Bir gece rüyasında annesini görür.Annesi genç bir huri gibi görünür ona.Ve Hasan’a öğüt verir.
-Evladım , İslamı öyle bir yaşa ki,söze hacet kalmasın, seni seven senin yoluna gönüllü gelsin.


Hasan rüyasından çok etkilenir.Sanki rüyası onun kalbine, Allah sevgisini bir mühür gibi basmıştır. Kendini ibadetine veren Hasan Abi gündüz helalinden ekmeğini kazanır,gece ise ibadet ve tövbe istiğfar ile sabahlar.Gece namazlarında ağlayışı gözyaşları bütün mahalleden duyulur.İnsanlar sanki bir ağrısı,sızısı varmış gibi,bedeninden bir et parçası kesilir gibi ağlayışına bir mana veremezler.Oysaki Hasan Abi bütün ömrü boyunca işlediği günahları gözyaşı nuru ile yıkamış,nasuh tövbe yaparak rabbine itaatkar bir kul olmuştur.Çevresindeki insanlara gönül sıcaklığını,kişiliği ve hareketleri ile yansıtmıştır.
Artık kardeşler onu görünce utanmakta ve yolunu değiştirmektedir.

Ve bir gece Hasan abinin ağlamalarına dayanamayan iki kardeş kapısını çalarak ondan yaptıklarından dolayı helallik isterler.Ve onlarda gönülden nasuh tövbesi yaparak islamı yaşamaya başlarlar.

Bir zamanların esrarkeşleri şimdi saç sakal beyazlanmış halde,islamı yaşayan ve hizmet eden konumunda.Hem de imrenilecek derece örnek müminler.
 

cerennurum

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2007
Mesajlar
1,298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Nasuh Tövbesi

Nasuh Tövbesi

Hasan,Servet ve Kazım kardeşler,

Roman mahallesi Aynalı kavak’ın afili ,ağır ağabeyleri.Esrarkeş ve alkolik bir mizaç.
Bıçakçı, bıçağı kullanmada bir sinek kanadını hedefleyecek ölçüde hünerli eller.
Aynalı kavakta Esrar ; sigara gibi normal karşılanır.Balkonda saksıda yetiştirilir ve balkonda sigaralık (Sıçan;Roman dilinde Esrar) olarak dumanlanır.9–10 Yaşlarında çocuklar sigara içer gibi ,esrar tüketir.
Görünürde meslek çalgıcılık,Müslüm Babanın orkestrasında yıllarca darbuka ve saz çalınmış,hatta beraber esrarlı sigaralık alemi fotoğrafları mevcut.Alemli ve esrarlı günü birlik yaşamlar.

40 lı yaşlardaki bu kardeşlerin anneleri ölüm döşeğinde.Kafaları kıyak sözüm ona sıçan almışlar ,pilot gibi uçuyorlar.Anneleri ölüm döşeğinde bunlara dua eder.
-Yarab..Benim bu oğullarımı ıslah et, Öyle mezara gönder…
Anne son nefesini verir.

Hasan,Servet,Kazım üzgündür.Annelerini göz yaşları içinde toprağa verirler.
Büyük abi Hasan utanır halinden,temizlenip bir camiye gider ve tövbe eder.
Namaz kılmaya başlar.Kardeşleri ile 3 katlı aynı binada oturan Hasan kardeşlerini de ikaz eder.Bırakalım bu pis işleri,Bakın tertemiz hayat var,güzel İslam’i hayat var.Ama kardeşler devamlı kafa dumanlı olduğu için Hasan abilerini anlama zorluğu çekerler.Aynı mahallede yaşam ve aynı binada oturdukları için Hasan’da bir müddet sonra eski kötü hayatına döner.
Kafasındaki Soru ; Bu saatten sonra Allah onu niye affetsin ki.?
Boş ver…Elde darbuka ,dudakta duman daha zevkli…

Kafasının dumanlı olduğu bir gece annesinin mezarına gider.Mezar toprağına yaslanarak annesine utandığını,artık kendisinde iğrendiğini ifade eder.
Ve olan olur; Anne mezardan çıkarak oğlu Hasan’ı evire çevire döver..
Gün ağarıp kendine geldiğinde her yeri ağrıyan Hasan abinin ,bir kolu kırık,yüzü gözü yara bere içinde yürüyemez haldedir.Bağırır çağırır kimseye duyuramaz sesini.2 gün annesinin mezarı başında kalır.Ara sırada garip gözlerle mezardaki annesine seslenir;
- Anne…! sen mi dövdün beni..? Niye ?.
Yıllar sonra bile hala bu mevzu gizemi korur.

2 gün sonra cenaze için mezarlığa gelen imam bulur Hasan abiyi.Hemen evine götürür ve tedavi eder .

Hasan abi; Artık tam bir ‘’ U ‘’ dönüşü yaparak nasuh tövbesi yapmıştır.Ayağa kalkamamasına rağmen namazını kılar ve dini icra eder.Aylar geçmiştir,hasta yatağından kalkan Hasan abi artık sıfır kilometre bir genç gibidir.

Kardeşlerine tekrar giderek başından geçenleri anlatır.Ve onlarında kendilerine çeki düzen vermesini,İslamı yaşamalarını talep eder.Ama kardeşler Servet ve Kazım ,ağabeyleri Hasan’ın kafayı yediğini düşünürler.Hatta biraz rahatlaması gerektiğini düşünerek ona bir sigaralık sararlar.Hasan abinin saatlerce dil dökmesi bir fayda göstermez ve hiddetlenir.Kardeşlerini tenkit ederek onları zorla annesinin mezarı başına götürür.Mezar başında annesine seslenerek,

-Anne ,kardeşlerimi de getirdim, Onları da döv, Onlarada sopa at adam olsunlar.
Ama mezardan bir yanıt ve tepki alamayan Hasan hepten sinirlenerek belindeki silahı kardeşlerinin üzerine doğrultur.
-Secde etmeyenin, kafasına sıkarım ‘der.
Kardeşler ölüm korkusuna kıbleye doğru secde ederek tövbe istiğfar ederler.

Birkaç zaman namaz kılınır beraber,esrar içilmez,
Ama kardeşler bu zoraki olaydan ötürü rahatsızdır.Gizli saklı esrar alırlar.Hasan abi esrarın kokusunu iyi bildiği için kardeşlerini kıskıvrak içerken yakalar.Kardeşler artık ağabeylerine rest çekmektedir.

Hasan Abi , Ya sen bizi ,ya da biz seni temizleyelim, bitsin bu ızdırap.Bıçaklar çekilir...
Kardeş , kardeşe kıyar mı hiç.. Hasan abi arkasını döner ve gider..

Kardeşlerinin durumunda üzülen Hasan,onlar için gece gündüz dua eder.Bir gece rüyasında annesini görür.Annesi genç bir huri gibi görünür ona.Ve Hasan’a öğüt verir.
-Evladım , İslamı öyle bir yaşa ki,söze hacet kalmasın, seni seven senin yoluna gönüllü gelsin.


Hasan rüyasından çok etkilenir.Sanki rüyası onun kalbine, Allah sevgisini bir mühür gibi basmıştır. Kendini ibadetine veren Hasan Abi gündüz helalinden ekmeğini kazanır,gece ise ibadet ve tövbe istiğfar ile sabahlar.Gece namazlarında ağlayışı gözyaşları bütün mahalleden duyulur.İnsanlar sanki bir ağrısı,sızısı varmış gibi,bedeninden bir et parçası kesilir gibi ağlayışına bir mana veremezler.Oysaki Hasan Abi bütün ömrü boyunca işlediği günahları gözyaşı nuru ile yıkamış,nasuh tövbe yaparak rabbine itaatkar bir kul olmuştur.Çevresindeki insanlara gönül sıcaklığını,kişiliği ve hareketleri ile yansıtmıştır.
Artık kardeşler onu görünce utanmakta ve yolunu değiştirmektedir.

Ve bir gece Hasan abinin ağlamalarına dayanamayan iki kardeş kapısını çalarak ondan yaptıklarından dolayı helallik isterler.Ve onlarda gönülden nasuh tövbesi yaparak islamı yaşamaya başlarlar.

Bir zamanların esrarkeşleri şimdi saç sakal beyazlanmış halde,islamı yaşayan ve hizmet eden konumunda.Hem de imrenilecek derece örnek müminler.
 

gecekondu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2007
Mesajlar
1,726
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Aşıklar Diyarı
selamun aleyküm Allah razı olsun Çok Güzel Duygulu İbretlik Bir hikayeydi .... Rabbim bizleri yolundan şaşırtmasın ... Yanlış Yolda olan kardeşlerimizede (bizlerde yanlış yaptıklarını uyararak yardımcı olmaya çalışalım :( )

Allaha emanet olun selam ve dua ile..
 

cerennurum

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2007
Mesajlar
1,298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
selamun aleyküm Allah razı olsun Çok Güzel Duygulu İbretlik Bir hikayeydi .... Rabbim bizleri yolundan şaşırtmasın ... Yanlış Yolda olan kardeşlerimizede (bizlerde yanlış yaptıklarını uyararak yardımcı olmaya çalışalım :( )

Allaha emanet olun selam ve dua ile..

aleykümselam kardeşim amin amin işallah
 

DuaLar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2008
Mesajlar
1,107
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
43
Ellerine saglık
Allah Razı Olsun Kardeşim...
Nasuh tevbesi, günahtan pişmanlık duyarak ve kesin dönüş yaparak tevbe etmektir
 

cerennurum

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2007
Mesajlar
1,298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
..................selamünaleyküm.....................
 

salih_43

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ocak 2008
Mesajlar
366
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Bir Ölüm Rüyası

Bir Ölüm Rüyası

Bir zamanlar bir yerde Allah’ın bir veli kulu yaşardı. Temiz kalpli, ihlaslı, safça bir mü’mindi. Her gördüğünü iyiye yorumlar, Allah’a çok tevekkül ederdi. Bir kötülük, bir çirkinlik görse iyi tarafından alır, “Bunda bir hikmet vardır” diyerek gönlünü hoş tutardı. Her şeyin iyi yönünü görür, gülleri devşirir, dikenlerle hiç ilgilenmezdi. Yaratandan ötürü yaratılanı hoş görür, onlara güler yüzle nasihat ederdi.

Müslümanların kıskanmasına aldırmaz. Onlara karşı yine hüsn-ü zan ederdi. Şeytanı ve nefsini tam ve katıksız düşman bilir, Allah’a sığınırdı. Nefsinin hücumlarına karşı iman kalesine girer, elden geldiğince ona karşı silahlanırdı.

Açıktan küfrünü açıklayanlara, Tevhid’i bulmaları için dua ederdi. Hayatı nurlu, gönlü sürûrlu has bir kuldu. Kur’an-ı sıkça okur, ayetleri anlamaya çalışırdı.

O gün yine nafile oruca niyetlenmişti. Dûha namazını biraz erkence kılmış, şehrin dışına doğru yürüyüşe çıkmıştı. Çevre duvarlarının dışına ağaç gölgelerinin sarktığı eski mezarlığa doğru yürüdü.

Kabristana girdi. Fatiha ve ihlası okudu. Bunu da, ebedi ikamegâhlarında yatanların ruhlarına hediye eyledi.

Koyu gölgeli bir ağacın altına oturup alnında biriken terleri mendiliyle sildi. Derin bir tefekküre daldı. Mezardakilerin hallerini düşünüp, onlar için kaygılandı. Yüreğine ılık bir şeyler aktı, gözleri yaşardı.

Sevgili Peygamberimiz kabir konusunda ne buyurmuştu? “Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur.”

Şimdi burada yatanlar acaba hangisinde?

Acaba bunlar dünya hayatında neler yaptılar? Nasıl inandılar, nasıl yaşadılar? Şimdi cennet bahçesinde zevk mi ediyorlar, yoksa cehennem çukurunda azap mı çekiyorlar? Bir meraktır kapladı içini...

Bu eski mezarlıkta kimler yatıyor? Zengiler, fakirler, iyiler, kötüler, zalimler, günahkârlar...

Sonra yaşadığı zamanı düşündü... Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışanları, mazlumlara eziyet eden zalimleri, vatan, millet, bayrak diye halkı uyutanları, bankalarındaki hesaplarını kabartabilmek için herşeyi mübah sayanları düşündü.

Bir lokma için çöplük karıştıranları, televizyonda gördüğü sanatçı(!)lara ilah muamelesi yapanları, sırf okumak için gittikleri okula; senin giyinişin, kılık-kıyafet yönetmeliğine aykırı diye umudunu o okula bağlamış kızları okula almayan zihniyeti, dininin gereği giyindiği için okuluna alınmayan kızları, alkolün ve uyuşturucunun batağına düşmüş gençleri, ekranlarından fuhuştan başka birşeyin gösterilmediği televizyonların yöneticilerini düşündü... Allah’ım aklıma mukayyet ol! Sen ki duaları kabul edersin. Bizleri Rasulullah’ın (s.a.v.) sancağı altında toplananlardan eyle!..

Senin dininin gereklerini yerine getirmeyenler, bu hayatın sonunda hesap yok zannediyorlar. Oysa Üstad Necip Fazıl Kısakürek bir şiirinde:

“Bu hayatın sonunda hesap yok mu zannettin sen?

Lokantanın garsonu bile; ‘hesap lütfen’ diyor.

Lokantanın garsonu bile hesap isterken...

Sen nasıl olur da; bizlere herşeyi bahşeden, sen...

Hesap sormazsın?..

İlahî onları affet, onlara hidayeti nasip et.”

Ya Rabbi! Çok sürmeden beni de buraya getirecekler. Benim halim ne olacak? Her nefis ölümü tadacaktır. “Ölümün acısı üç yüz kılıç yarasından fazladır.” buyurulmuş. Ben nasıl dayanacağım?

Şeytan son anda bana musallat olursa ben ne yaparım? O zaman halim nice olur. Kabir hayatı, sonra diriliş, hesap-kitap, mizan-terazi, sırat, cennet, cehennem...

Gelen iki meleğe nasıl hesap vereceğim? Onların sorularına cevap verebilecek miyim?..

Bu düşünceler içindeyken uyku bastırdı. Başını yaşlı ağacın gövdesine dayadı. Dualar mırıldanırken gözü dallara, yapraklara kaydı. Sanki o yapraklarda ölmüş insanların isimleri vardı. Onları okumaya çalıştı. Uyku iyice bastırdı. Gözleri kapandı. Derin bir uykuya daldı.

Rüyasında mezardakileri gördü. Güyâ kendisi de ölmüş, orada bulunan kabir arkadaşları hâl diliyle kendisine bir şeyler anlatıyorlardı. Geriye dönüşü olmayan dünya hayatlarını, çaresizliklerini, nasıl aldandıklarını, halen hayatta olanlara nasıl gıpta ettiklerini, kendilerine fırsat verilse ve dünyaya dönseler sırf Allah’ın (c.c.) rızası için nasıl yaşacaklarını, hepsini, hepsini...

Sonra kabrin içinde en çok feryatların, iniltilerin geldiği kabrin sahibine sordu:

- Arkadaş halin nedir? Neden en çok azap sana çektiriliyor?

Kabirdeki şöyle cevap verdi:

- Ah!.. Aman... Halimi hiç sorma. Ben dünya hayatında Allah’a (c.c.) şirk koştum. Her günah affolunur, benim günahım affolunmaz.

- Anladım...

Sonra ana-babasına karşı gelenlerin, katillerin, intihar edenlerin, zulüm yapanların, zina yapanların, içki içenlerin, faiz yiyenlerin, kumar oynayanların, iftira atanların, riyakârların, münafıkların, rüşvet yiyenlerin, yetim malı yiyenlerin, sihirle uğraşanların, avret yerini açanların, karşı cinse benzeyenlerin, ilmiyle âmil olmayan alimlerin, hatta sattığı süte su karıştıranların hayatını dinledi. Çektikleri azaba tanık oldu.

İçi sıkıldı iyice. Çıldıracak gibi oldu. Sonra duyduğu kuş sesleriyle, hissettiği ve tarif bile edemediği eşsiz korkularla kendine geldi..

- Ya sen ey mevta! Nedir tüm bu güzelliğin sebebi? Seni görünce içim açıldı, gönlüm rahatladı. Senin yerinde olması ne kadar isterdim. Belli ki cennete namzetsin. Seni bu makama çıkaran nedir? dedi.

- İmandır kardeş, iman.

- Nasıl yani?

- Ben dünyadayken “La ilahe illALLAH (c.c.) Muhammedürresullah” lafzını tam manasıya anladım, layıkıyla iman ettim, ibadet ettim.

Allah’ım bu güzelliklerini hepimize nasip et, düşüncesi içinde diğer cennetlikleri; zekat verenleri, oruç tutanları, namaz kılanları. Allah’ı (c.c.) çokca zikredenleri ana-babasına hürmette kusur etmeyen evlatları, iyiliği emredip kötülükten nehyedenleri. İffet sahibi insanları, şehidleri, ehl-i takva sahiplerini dinledi. Onlara yapılan izzet-i ikramı gördü. Onlara gıpta ile baktı.

Bizim ALLAH (c.c.) dostu rüyasında kabir aleminde dolaşırken gelen gürültülerle uyandı. O kabristana yeni bir ölü getirilmişti. Kalabalık bir cemaat vardı. Ölüyü kabre koydular. Üzerini toprakla örttüler. Yasin, tekasür, ihlas, fatiha surelerini okuyup dua ettiler. Ellerini yüzlerine sürüp kabristandan ayrıldılar. Kabrin başında ölenin oğlu, kardeşi, bir de imam kaldı. İmam ayağa kalkıp:

- Ey Ahmet oğlu Hasan! diye üç kere bağırdı.

Dünya üzerinde bulunduğun inancı hatırla. O da şudur: “Allah’tan (c.c.) başka ilah olmadığına, Muhammedin (s.a.v.), Allah’ın (c.c.) Rasulü olduğuna, senin Rab olarak Allah’a (c.c.) Din olarak İslam’a, Peygamber olarak Hz. Muhammed’e (s.a.v.) razı olduğuna dair şahitliğindir.” dedi...

Artık imamın ve yanındakilerin işi bitmişti. Son kez kabre bakıp çıkışa doğru yürümeye başladılar.

Kendisini halen rüyada zannediyordu ki; karşıdan gelen imam:

- Hey! Mübarek kalk ne yatıyorsun? sözleriyle irkildi ve birden ayağa fırladı.

- Sen kimsin? Ben nerdeyim? Öldüm mü? dedi..

İmam tebessüm ederek:

- Korkma, dünyadasın. Güneşin altında mezarlıkta uyumuşsun. Az önce bir kardeşimizi ahirete uğurladık. Uyuyacağına cenaze namazına iştirak etseydin, daha iyi olurdu dedi.

- Çok derin uykudaydım hocaefendi. Öyle rüyalar gördüm ki... Bende, ölmüş gibiydim...

- Hayırdır inşaallah. Nasıl olsa öleceğiz. Şimdi önce bir abdest al açılırsın. Sonra öğlen namazının vakti çıkmadan namazını kıl.

İmam ve yanındakiler kabristandan ayrıldılar. O ise halen gördüğü rüyanın etkisi altındaydı. Elinin tersiyle alnının terini sildi. Rüyasında bile cehenneme tahammül edememişken nasıl olur da yaşadığı hayatı cennete gidebilmek için harcamazdı...

İlahi! Bizi af ve mağfiret eyle. Rahmeti ve mağfiretini üzerimizden eksik etme.

Bizlerin canını Senin yolundayken al. Yoksa biz sorgu meleklerine nasıl hesap verir, kabir azabına ve cehenneme nasıl dayanırız?..

İlahi!.. Affet...

 

neslihantozan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Şub 2008
Mesajlar
3,695
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45
Web Sitesi
pastalar2008.blogcu.com
çok güzeldi eline sağlık zaman varken gerçek bir müslüman gibi görevlerimizi yerine getirmemiz lazım zaman aldatmamalı bizi
 

huzunlu_gurbet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2007
Mesajlar
1,098
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
belçika
çok güzeldi eline sağlık zaman varken gerçek bir müslüman gibi görevlerimizi yerine getirmemiz lazım zaman aldatmamalı bizi
selamunaleykum abla sitinizi gezdim çooook hosuma gitti yaa inanin benimde pastalara ozellikle çok ilgim var kendi kendime ptarif alipo internetten yapiyorum kimisi ,guzel kimiside kotu oluyo ama acemiligim çikmis oluyo boylece :K:K ya siteniz çok guzel bence Rabbim her konuda yardimciniz olsun insallah selam ve dua ile...:H
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt