Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

bir kitabımız varmı? (4 Kullanıcı)

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
HIRİSTİYAN VE MUSEVİLERDEN İBRET ALMAK
Kuran’da, geçmiş toplulukların hataları ibret almamız için anlatılır. Bu topluluklardan günümüzde de varlığını sürdüren Hıristiyanlık ve Museviliği ele alırsak, içine düşülen hatalardaki benzerliği hemen kavrayabiliriz.
Bu ortak temel hatalar; Peygamber ve din adamlarını putlaştırma, Allah’ın kitabı dışında kitaplar oluşturma, Allah’ın dinini mezheplere bölmektir.

Papazların, mezheplerin dini adına matbaaya ve halkların kendi dillerinde ibadet etmelerine karşı çıkmaları, Hıristiyanlık’ta din adına yapılan yobazlığa örnektir: “Matbaanın bulunmasıyla kitap yayınlarının çoğaldığı ve eğitim-öğretimin geliştiği doğrudur, fakat aynı zamanda fikir ve görüş ayrılıklarının oluştuğu da bir gerçektir. Bunun sonucu olarak insanlar Kilise’nin yerleştirdiği iman ve akideler konusunda düşünmeye ve sorular sormaya başlamışlardır. Din kitaplarını okuyor, anlıyor ve kendi anladıkları dilde ibadet ediyorlar. Bu nedenle kendi kendilerine din adamlarına artık gerek bulunup bulunmadığı sorusunu sormaları söz konusudur. Eğer herkes kendi bildiği dilde ve kendi anladığı şekilde Tanrı’ya ibadet etmeye kalkışacak olursa... Böyle bir durum bizim mensup bulunduğumuz din adamları sınıfının çok zararına olur. Din esaslarının, din adamlarının dışında hiç kimse tarafından bilinmemesi koşul olmalıdır.” (Bakınız İlhan Arsel – Toplumsal Geriliklerimizin Sorumluları: Din Adamları sayfa 18) Hıristiyanlık’ta bilimsel gelişimin önünü tıkayan ve geciktiren, mezheplerin savaşlarıyla ortalığı kan gölüne çeviren papazların hegemonyası kaybolur diye matbaaya, kendi dilinde ibadete karşı çıkan, aforoz, endülüjans, engizisyon gibi kurumlarıyla halka kan kusturan, kulların affedilme yetkisinin bile kendisinde olduğunu iddia eden hep kilise olmuştur.

Enam Suresi 154, Araf Suresi 145. ayetlerde Tevrat’ın da aynı Kuran gibi detaylandırıldığını görüyoruz. Oysa Yahudiler ellerinde detaylı bir şekilde Tevrat dururken ‘Mişna’ (hadis, söz) ve ‘Gamara’ (sünnet, pratik) başlıklarıyla kutsala fatura edilmiş rivayetlerle dinlerine ilaveler yapmışlardır. Görüldüğü gibi Yahudi yobazlığının kendi dinlerini bozarken kullandığı başlıklar bile dinimizin mezhepçileriyle örtüşmektedir. Oysa Yahudiler’e dinleri Tevrat’ta detaylı olarak açıklanmıştır. Kuran’ın izahına göre Yahudiler Tevrat’ta, Hıristiyanlar İncil’de hükümlerini bulurlar.
HIRİSTİYANLIKTAKİ BABA-OĞUL MESELESİ
Dinimizin bağlıları Hıristiyanlar’ın ve Museviler’in sapmalarını çok iyi tespit eder ve çok mantıklı eleştirirler. Ne yazık ki bu eleştiriyi yapanların birçoğu Kuran dışı dini kaynaklara tabi olmuşlar veya mezheplerin hegemonyasına girmişlerdir. Hıristiyanlıktaki en büyük sapma olan Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğu sapmasını ele alalım. Bugünkü bilinen en eski İncil bile Latince’ye çeviridir. Hz. İsa’ya indiği dilde bir İncil elde mevcut değildir. Orjinalinde ne olduğunu bilmediğimiz kelimeler Latince’ye “Baba” ve “Oğul” şeklinde çevrilmiştir. Fakat bu Latince tercümelerde bile “Oğul” kelimesi sadece Hz. İsa için değil, Allah’ın tüm sevgili kulları için kullanılır. Aynı şekilde Baba kelimesi de sırf Hz. İsa’nın Baba’sı manasında değil tüm kulların Baba’sı manasında kullanılır.

Yani mevcut İncil’i şu andaki tercümesiyle eline alan bir kişi bile şu andaki anlatımıyla Allah’ın oğlu tanrı İsa’yı İncil’de bulamaz. Çünkü bu tabirin tüm insanlar için kullanılması, bu kavramın mecaz bir kavram olduğunu gösterir. Bizim tahminimize göre İncil’in orijinalinde kul manasına yakın bir kelime “oğul”, Yaratıcı manasına yakın bir kelime de “baba” diye çevrilmiştir. Fakat her şeye rağmen İncil’in her yerinde bu kelime bu tarzda çevrildiği için, kelimenin tüm insanlık için kullanılmış olmasından, ne manayı kastettiği anlaşılabilir. Günümüzdeki İncil çevirilerini incelemek bile tercümelerle Hıristiyanlıkta ne kadar tahrifat yapılabildiği hakkında fikir sahibi olmamızı sağlayacaktır.
BAŞ SORUMLU KİLİSE
Görüldüğü gibi tercümede yeryüzündeki kimseyi Babanız diye çağırmayın deniyor. Oysa “Baba” herkesin biyolojik kan bağı olan babasını çağırdığı isimdir. Hiçbir zaman Allah’ın çağrıldığı bir isim değildir. Burada da kanaatimiz Baba diye tercüme edilen kelimenin orjinalinin Allah’a mahsus yaratıcı veya benzeri bir kelime olduğu fakat tercümelerle bu kelimenin günümüzdeki “Baba” kelimesi şeklinde kaldığıdır. Fakat yine de tercümeler ikinci dereceden suçludur. Çünkü bu kelimelerin tüm insanlar için kullanıldığını gören objektif değerlendirici, bu kelimelerin mecazi bir kelime olduğu kanaatine varırdı. Bugünkü Katolik ve Ortodoks mezheplerinin yorumcuları bu kelimelerin tüm insanlar için mecazi manada, Hz. İsa için ise gerçek manasında kullanıldığını söylemişlerdir. Yani bugünkü Hz. İsa’nın oğul Tanrı ilan edilmesindeki asıl suçlu Katoliklik, Ortodoksluk tipi mezhepler ve onların kurumu olan kilisedir.
Kilisenin yorumundan ibaret olan bu yaklaşımlara, dini sadece mevcut İncil’lerden öğrenmeye çalışan Hıristiyanlarca varılmayacağı kanısındayız. Yıllarca insanlar Hıristiyanlığı kilise kurumunun anlatımlarıyla öğrendiler. Hıristiyanlık için durum daha da zordur. Çünkü mevcut İncil’lerin orijinali yoktur. Oysa Kuran’ın orijinali elde mevcut olduğu için Kuran’a gidip de ilaveleri ve eksiltmeleri düzeltmek; gerçek dinle, uydurulan dini ayırt etmek gayet kolaydır.

Tüm bu dejenerasyonlardaki metotları incelediğimizde; Hıristiyanlar’ın kendi mezhepleriyle dejenerasyonunun, dinimizin felsefi tasavvuf eliyle dejenerasyonuna benzerliğini saptayabiliriz. Mevcut İncil (tercümelerle saptırmalara rağmen) bir kenara bırakılmış ve kilise kendi yorumunu İncil’in üstüne çıkartmıştır. Kilisenin burada rahipler topluluğu olduğunu unutmayalım. Hz. İsa’nın öldürülmesi için karar alan da Yahudi haham toplumuydu. Dinimizdeki ilaveleri yapanlar ise din adamı topluluklarıdır. Biz Hz. İsa’yı öldürmek isteyen hahamların sapkınlığını, Hz. İsa’yı aşırı yücelten Saint Paul gibi papazların sapkınlığını çok iyi anlarız. Ama söz uydurma hadis toplayıcılarına veya arabi gibi tasavvuf imamlarına geldi mi onların kutsallığından bir türlü vazgeçmeyiz. Fakat yine de Hıristiyanlar’ın Saint Paul’den, Museviler’in katliamcı hahamlarını savunmaktan neden vazgeçemediklerine çok şaşırırız. Bir de kendimize şaşıracağımız günler gelebilse! Aslında tarih nüans farklarıyla tekrarlanmakta, geçmiş kavimlerden alınmayan ibretler felaketlerin sebebi olmaktadır. Dine en büyük zararı ise bir kısım hahamlar, rahipler, imamlar diye bilinen sözde kutsallar vermektedir.
DİNE EN BÜYÜK ZARARI SAHTEKAR DİN ADAMLARI VERİYOR
Allah’ı bırakıp bilginlerini, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i Rabler edindiler. Halbuki hepsi de tek Tanrı’ya kulluk etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar. O’ndan başka Tanrı yoktur. O bunların ortak koştukları şeylerden yücedir. 9-TevbeSuresi31

Ey iman sahipleri! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah yolundan da geri çevirirler. 9-TevbeSuresi34

Ne yazık ki birçok Müslüman bu ayetleri masal gibi dinlemektedir. “Allah bize geçmişteki bu kavimlerin durumunu anlatıyorsa, bunun önemli bir sebebi bizim de aynı yanlışı tekrarlayabilecek olmamızdır.” çıkarımı ne yazık ki düşünülmemektedir. Bugün görüyoruz ki benzer hatalara düşülmüştür. Nasıl Hıristiyanlar’da papazlar Rab kabul edildiyse, İslamiyet’te imamlar fetva, içtihad, mezhep görüşü başlıklı yutturmalarla, dinde olmayan dini hükümleri icat etmişlerdir.
Yani din adamı zümresine, sırf Allah’ın tekelinde olan hüküm koyucu yetkisi verilmiştir. Nasıl Hıristiyanlar Katolik, Protestan, Ortodoks rahiplerini, ruhanilerini her şeye rağmen temize çıkartıyor, onların evliyalık ve üstünlük hikayelerini anlatarak onların Hıristiyanlığı dejenere etmelerini temize çıkartıyorlarsa, bizim imamlarımız da aynı evliyalık, üstünlük ... hikayeleriyle temize çıkarılmaktadırlar.

Kilisenin maddi menfaatler için dini nasıl istismar ettiğini ise Güney Afrika’lı, Nobel ödüllü rahip Desmond Tutu çok güzel anlatmaktadır: “Misyonerken Güney Afrika’ya geldiklerinde toprak bizde, İncil onlardaydı. Sonra bize gözlerimizi kapatalım, dua edelim dediler. Gözlerimizi açtığımızda gördük ki İncil bizde, toprak onlardaydı.”

Din adına insanların paralarını haksızlıkla bazı rahipler, hahamlar nasıl yiyorlarsa, hiç merak etmeyin bizim şeyhler, hocalar, mevlidhanlar onlardan aşağı kalmamaktadırlar. Tüm bu manzaralarda hem Museviler, hem Hıristiyanlar, hem de bizim için elbette bir çok ibretler vardır. Bu üç din de, tüm bu mezhepleri ve mezhep önderlerini kenara itmeden dinlerini gerçek manasıyla kavrayamazlar.

Öncelikle tüm ilave Mişnalar, falancanın mektupları çöpe atılıp, Allah’ın kitabı tek başına masa üstüne konulup çözüme başlanmalıdır. Kuran’ın orjinali elimizde olduğu için biz bu konuda çok daha rahat çözüm şansına sahibiz. Fakat Musevi ve Hıristiyanların da aynı metotla Allah’ın istediği orjinal dine çok daha fazla yaklaşacakları kanaatindeyiz. Ne yazık ki şu anda din diye anlatılan ne Musevilik’te Tevrat’tır, ne Hıristiyanlık’ta İncil’dir, ne de bizde Kuran’dır.
azizlerin, hahamların kitapları ne acıdır ki Allah’ın kitaplarının önüne geçmiştir. Bu üç dinin yobazlıklarının temel sebebi de aynıdır: İnsani olana kutsal kılıfı giydirilmiş ve bunlar gerçek kutsal olan Allah’ın kitabının yanına ve önüne konmuştur. Dinlerdeki bir diğer istismar mekanizması da kitapta yazılan açık gerçeklerin yorumla, kelimelerin manasını kaydırarak gizlenmesi veya saptırılmasıdır. Onlar kelimeleri yerlerinden kaydırıyorlar. Öğüt almak için çağrıldıkları şeyden nasiplenmeyi unuttular. 5- Maide Suresi 13
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
52
Tasavvuf yazılarını mahveden inanmıyorsan, zorla değil ama kirletme yazıları
Okunacak yazı bırakmadın!
Birazı kirlendimi artık kirlidir, inanmayana göre hiçtir ama tasavvuf , bir okyanus gibidir, yüzmesini bilmiyorsan dalma ama kötü diyemezsin!
Onda yüzenler var hala... Rabbim harikasın! adım atmayan ne bilsin, bir zamanlar bende öyleydim
Yüzmesini bilmem ama yüzenler harika!
Allah dostlarına selam olsun! Aşk ile yanan yüreklere selam olsun
Can dan, Can'a selam olsun... Ah Rabbim ah bilselerdi , olmuyor işte istemeyince olmuyor
Harikalar diyarına hoş geldin
 

KatrePare

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Tem 2011
Mesajlar
4,014
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
29


Kuran’da, geçmiş toplulukların hataları ibret almamız için anlatılır. Bu topluluklardan günümüzde de varlığını sürdüren Hıristiyanlık ve Museviliği ele alırsak, içine düşülen hatalardaki benzerliği hemen kavrayabiliriz.


Kesinlikle dogru... Onlari degil, yasadiklarindan ornek almamiz soyleniyor melissa hanim, bilmeden yargiliyorsunuz sanki.. Ama dediginiz gibi "Rabbim harikasin! "
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
Tasavvuf yazılarını mahveden inanmıyorsan, zorla değil ama kirletme yazıları
Okunacak yazı bırakmadın!
Birazı kirlendimi artık kirlidir, inanmayana göre hiçtir ama tasavvuf , bir okyanus gibidir, yüzmesini bilmiyorsan dalma ama kötü diyemezsin!
Onda yüzenler var hala... Rabbim harikasın! adım atmayan ne bilsin, bir zamanlar bende öyleydim
Yüzmesini bilmem ama yüzenler harika!
Allah dostlarına selam olsun! Aşk ile yanan yüreklere selam olsun
Can dan, Can'a selam olsun... Ah Rabbim ah bilselerdi , olmuyor işte istemeyince olmuyor
Harikalar diyarına hoş geldin

sizi budist amellerinden, sevgi dini hiristiyanlık ekseninden vazgeçip, nebi as. sünnetine davet ediyorum,
evet anlamıyorum! sünneti nebi müslümana niye yetmez? Niye peygamberden daha dindar olmaya çalışır. inan anlamıyorum?
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
52
Peygamber (s.a.v den ileri gitmek isteyen kim?
Asıl olan din diye yutturdukları şeyleri temizleyendir, bende böyle Peygamberin dedikleri değil de birtakım inancları yutturmaları beni hep rahatsız ediyordu, bu yola senin gibi inanmaz, anlamazdım. Ama isterdim Hakikatları bilmek , anlamadıklarımı bilmek, hikmetleri merak
Rabbime yakın olmak, Görmüş gibi Rasule tabi olmak, görür gibi Rabbe inanmak...
Bunları sağladımı ? evet tam istedigim gibi içime gelen şüpheler durdu, Rabbimi daha iyi anlamanın, imanın lezzetini tattım
Bu yol gerçek, yaşananlar gerçek, Şems gibi öte alemde de gezerim bazen, istersen de hayal ama gerçek neden mi Rasül görmedimi?
Herşey şu anda mevcut, ama kardeşim aşka dalmadıysan nasıl bileceksin?
Bilmiyorsan ne diye kötüleyeceksin, acısı çok kötü olacak sonrasında, bu yol açılmaz inanmayana,talip olmayana, aşka inanmayana
Tasavvufun dört kapısı var. 1_ Şeriat (olmazsa olmaz, nasıl iftira atarsın????)
2- Tarikat (edep yolu, Rabbine edepsiz gidemezsin)
3-Marifet (işte bunu kimse öğretemiyor, Rabbimin izni gerek)
4- Hakikat , bunu tarif edemem, son had olsa gerek
Kimse üstün olma merakında değil, KUL olma isteminde...
Rüya dersin oysa, Şems rüya bile görmezmiş, bende öyleydim bir ara rüya ile yol bulunur mu? iftira bunlar
Ama doğru oldugun yerler var tabiki bu yolu da para, çıkar elde etmek için kullananlar var
Rabbim bizi onlardan korusun, korkumdan adım atamıyorum onlara ama kardeşim, talip olunca ilk yardımcın Allah...
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
Peygamber (s.a.v den ileri gitmek isteyen kim?
Asıl olan din diye yutturdukları şeyleri temizleyendir, bende böyle Peygamberin dedikleri değil de birtakım inancları yutturmaları beni hep rahatsız ediyordu, bu yola senin gibi inanmaz, anlamazdım. Ama isterdim Hakikatları bilmek , anlamadıklarımı bilmek, hikmetleri merak
Rabbime yakın olmak, Görmüş gibi Rasule tabi olmak, görür gibi Rabbe inanmak...
Bunları sağladımı ? evet tam istedigim gibi içime gelen şüpheler durdu, Rabbimi daha iyi anlamanın, imanın lezzetini tattım
Bu yol gerçek, yaşananlar gerçek, Şems gibi öte alemde de gezerim bazen, istersen de hayal ama gerçek neden mi Rasül görmedimi?
Herşey şu anda mevcut, ama kardeşim aşka dalmadıysan nasıl bileceksin?
Bilmiyorsan ne diye kötüleyeceksin, acısı çok kötü olacak sonrasında, bu yol açılmaz inanmayana,talip olmayana, aşka inanmayana
Tasavvufun dört kapısı var. 1_ Şeriat (olmazsa olmaz, nasıl iftira atarsın????)
2- Tarikat (edep yolu, Rabbine edepsiz gidemezsin)
3-Marifet (işte bunu kimse öğretemiyor, Rabbimin izni gerek)
4- Hakikat , bunu tarif edemem, son had olsa gerek
Kimse üstün olma merakında değil, KUL olma isteminde...
Rüya dersin oysa, Şems rüya bile görmezmiş, bende öyleydim bir ara rüya ile yol bulunur mu? iftira bunlar
Ama doğru oldugun yerler var tabiki bu yolu da para, çıkar elde etmek için kullananlar var
Rabbim bizi onlardan korusun, korkumdan adım atamıyorum onlara ama kardeşim, talip olunca ilk yardımcın Allah...

sünneti nebinin çizgileri belli değil mi? nebinin as. ve ashabının yaptığı ameller müslümanları allahın rızasına götürür. bunlara çeşitli adlar altında ilaveler yapmaya gerek yok. gerçek aşkta sünnette istikamet sağlamaktır.

şimdidüşünün bir kere tasavvuf adı altında bize şu veya bu şekilde yapın denilen birtakım şeyleri allah resulü as vye ashap ra. yapmışmı. . bu amelleri onlar yaptıysa yolumuz mübarek olsun . ama yapmadıysa??? o zaman doğrunun sünnet olduğunu bilip ona göre hareket etmek gerekmez mi?
şeytan aşk oyunları ile geçmiş ümmetleri kandırdığı gibi bizide kandırmasın sonra? amelimiz-fikrimiz sünnete uyacak ,ondan sonra sevgiye sınır konmaz herhalde?
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
Peygamber (s.a.v den ileri gitmek isteyen kim?
Asıl olan din diye yutturdukları şeyleri temizleyendir, bende böyle Peygamberin dedikleri değil de birtakım inancları yutturmaları beni hep rahatsız ediyordu, bu yola senin gibi inanmaz, anlamazdım. Ama isterdim Hakikatları bilmek , anlamadıklarımı bilmek, hikmetleri merak
Rabbime yakın olmak, Görmüş gibi Rasule tabi olmak, görür gibi Rabbe inanmak...
Bunları sağladımı ? evet tam istedigim gibi içime gelen şüpheler durdu, Rabbimi daha iyi anlamanın, imanın lezzetini tattım
Bu yol gerçek, yaşananlar gerçek, Şems gibi öte alemde de gezerim bazen, istersen de hayal ama gerçek neden mi Rasül görmedimi?
Herşey şu anda mevcut, ama kardeşim aşka dalmadıysan nasıl bileceksin?
Bilmiyorsan ne diye kötüleyeceksin, acısı çok kötü olacak sonrasında, bu yol açılmaz inanmayana,talip olmayana, aşka inanmayana
Tasavvufun dört kapısı var. 1_ Şeriat (olmazsa olmaz, nasıl iftira atarsın????)
2- Tarikat (edep yolu, Rabbine edepsiz gidemezsin)
3-Marifet (işte bunu kimse öğretemiyor, Rabbimin izni gerek)
4- Hakikat , bunu tarif edemem, son had olsa gerek
Kimse üstün olma merakında değil, KUL olma isteminde...
Rüya dersin oysa, Şems rüya bile görmezmiş, bende öyleydim bir ara rüya ile yol bulunur mu? iftira bunlar
Ama doğru oldugun yerler var tabiki bu yolu da para, çıkar elde etmek için kullananlar var
Rabbim bizi onlardan korusun, korkumdan adım atamıyorum onlara ama kardeşim, talip olunca ilk yardımcın Allah...

sevgili kardeşim!
dini zaten parça parça etmişler ,birde sen parçalama. senin söylediklerine kur'an kısaca takva diyor. isimlendirmelerimiz kur'anın terimlerinden uzaklaşırsa bizde kuranın bakış açısından böyle uzaklaşıyoruz.
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
sünneti nebinin çizgileri belli değil mi? nebinin as. ve ashabının yaptığı ameller müslümanları allahın rızasına götürür. bunlara çeşitli adlar altında ilaveler yapmaya gerek yok. gerçek aşkta sünnette istikamet sağlamaktır.

şimdidüşünün bir kere tasavvuf adı altında bize şu veya bu şekilde yapın denilen birtakım şeyleri allah resulü as vye ashap ra. yapmışmı. . bu amelleri onlar yaptıysa yolumuz mübarek olsun . ama yapmadıysa??? o zaman doğrunun sünnet olduğunu bilip ona göre hareket etmek gerekmez mi?
şeytan aşk oyunları ile geçmiş ümmetleri kandırdığı gibi bizide kandırmasın sonra? amelimiz-fikrimiz sünnete uyacak ,ondan sonra sevgiye sınır konmaz herhalde?

Neymiş o tasavvufun yapın dediği birtakım şeyler acaba?
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
Neymiş o tasavvufun yapın dediği birtakım şeyler acaba?

rabıta,
hatme,
çakra zikri(letaif zikri),
uzaklara tasarruf gücü,
müridin geceleri de dahil her anından haberdar olan mürşide teslimiyet,
ağza üfleme şeklinde uygulanan teveccüh,
kainatı parmağının ucunda seyreden mürşide bağlılık,
insanların kaderi üzerine tesir eden gavslık makamı inancı....... daha yazayım mı?
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
rabıta,
hatme,
çakra zikri(letaif zikri),
uzaklara tasarruf gücü,
müridin geceleri de dahil her anından haberdar olan mürşide teslimiyet,

ağza üfleme şeklinde uygulanan teveccüh,
kainatı parmağının ucunda seyreden mürşide bağlılık,
insanların kaderi üzerine tesir eden gavslık makamı inancı....... daha yazayım mı?


Kardeş bu kırmızıladığım maddeler tasavvufu çürütmeye çalışan insanların veya tasavvuf cahillerinin konuyu abartmaları veya saptırmalarıdır.
Diğer maddelerdende yanlış anlaşılmamak için ne anladığınızı yanlışlığın ne olduğunu açıklarsanız size doğruluğunu ıspatlarız Allah'ın izni ile

Şu maddelere kısmende açıklık getirmek lazım.
müridin geceleri de dahil her anından haberdar olan mürşide teslimiyet,

Müridin mürşide tabiki tesliiyeti şarttır.Ashabın Efendimize sas teslim oldukları ve onun terbiyesinde yetiştikleri gibi.Eğer dersenki sünnet kur'an ortada onlara neden tabi olmuyoruz bizde derizki bunları bizlere ulaştıranlara teslimiyette aynı anlama gelir.Ama cümlenin geri kalanı (müridin geceleri de dahil her anından haberdar) tasavvufu çürütmek isteyenlerin yaptığı eklemedir doğru değildir.Ama kalpten kalbade bir yol vardır bu inkar edilemez

insanların kaderi üzerine tesir eden gavslık makamı inancı.
Gavslık makamı vardır ama dediğiniz gibi insanların kaderi üzerine tesir etmez.Buda iftiradır.Bu makamdailere mürşidde denilir

 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
[/COLOR]

Kardeş bu kırmızıladığım maddeler tasavvufu çürütmeye çalışan insanların veya tasavvuf cahillerinin konuyu abartmaları veya saptırmalarıdır.
Diğer maddelerdende yanlış anlaşılmamak için ne anladığınızı yanlışlığın ne olduğunu açıklarsanız size doğruluğunu ıspatlarız Allah'ın izni ile

Şu maddelere kısmende açıklık getirmek lazım.
müridin geceleri de dahil her anından haberdar olan mürşide teslimiyet,

Müridin mürşide tabiki tesliiyeti şarttır.Ashabın Efendimize sas teslim oldukları ve onun terbiyesinde yetiştikleri gibi.Eğer dersenki sünnet kur'an ortada onlara neden tabi olmuyoruz bizde derizki bunları bizlere ulaştıranlara teslimiyette aynı anlama gelir.Ama cümlenin geri kalanı (müridin geceleri de dahil her anından haberdar) tasavvufu çürütmek isteyenlerin yaptığı eklemedir doğru değildir.Ama kalpten kalbade bir yol vardır bu inkar edilemez

insanların kaderi üzerine tesir eden gavslık makamı inancı.
Gavslık makamı vardır ama dediğiniz gibi insanların kaderi üzerine tesir etmez.Buda iftiradır.Bu makamdailere mürşidde denilir


1. Rabıta; alnından beyaz renkte nur çıkan ikalplerdeki kiri temizleyen mürşidi düşünme;;;;;; Peygamber as. ve ashap böyle bir uygulama yapmışmı? Peygamberin.daha sonra başka birini alnından nur çıkar kalpleri temizler,nisbet gelir diye hangi sahabe ,tabiin,mezhep imamı düşünmüş,böyle bir şey uygulamış?
2. Bu şekliyle rabıtayı ilk kim uygulamış?
3. 5 bin -25bin arası kalp zikri,25 bin - 101 bin arası letaif zikri daha sonrada nefy ıspat zikri (ayrıntıları bildiğinizi umuyorum) gibi zikirleri ashap,nebi, tabiin, mezhep imamları kim uygulamış?
4.müridin geceleri de dahil her anından haberdar olan mürşit """" konusuna gelince SOHBETLER(gAVSI kASREVİ) KİTABINA BAKIN . bir nesil sofi bu düşünceye inanarak öldü. sorumlusu kim bunun?
5. Müslümanlar ehli kitap gibi din adamlarını rab edinmemelidir? Sünnette olmayan amelleri müslümanlara uygulatan insanlara teslimiyet insanı ehli kitaba benzetir.
6. GAVS kimdir? Ne iş yapar? Kim seçer? Bu seçimi kim bilir?Darda kalanların imdadına koşmaz mı? O zaman kadere müdahil olmazmı?
İnsanları cezalandırdığı olur mu ? sorularının cevapları sözüme açıklık getirir.
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
1. Rabıta; alnından beyaz renkte nur çıkan ikalplerdeki kiri temizleyen mürşidi düşünme;;;;;; Peygamber as. ve ashap böyle bir uygulama yapmışmı? Peygamberin.daha sonra başka birini alnından nur çıkar kalpleri temizler,nisbet gelir diye hangi sahabe ,tabiin,mezhep imamı düşünmüş,böyle bir şey uygulamış?

Bu tarifin sizin anlamış olduğunuz tarif olarak düşünüyor ve ona göre cevap veriyorum.
Öncelikle rabıta yapmak cühelanın işi değildir bunu anlamak şart.Bu yola girecek talebe ilim ehli olmak zorundadır.
Ayrıca her müridim diyenin veya mürşidim diyenin birtakım sözleri bu yolu doğru tarif eder diyemeyiz.Malum etrafta cühelada çok belamda.
Gelelim rabıtanın bizin tarafımızdan anlaşılan manasına.Rabıta tefekkürden ibarettir.İnsan zamanla ilmi seviyesine göre bu yolda gelişme gösterir.Bizim üzerinde durduğumuz şuan müridin hocası ile olan rabıta hususudur.
İnsanoğlu tarih boyunca tapacak bir görsellik aramış ve kendisine zaman zaman ayı güneşi yıldızı zaman zamanda kendi yaptıkları putları rap edinmişlrdir.Bu insan fıtratında olan inandığını görme arzusudur.Nitakim Hz.İbrahim Rabbinin nasıl yarattığını görmek istemesi Hz.Musa'nın onu görmek istemesi gibi.Bu fıtaratımızda olan bir duygudur.Bu duygu nefsin terbiyesinde çok önemlidir.Çünkü Allah c.c bizden görmediğimiz birçok şeye inanmamızı emreder.Nitekimde bunu reddeden birçok nesil gelip geçmiştir ve görmediğimize inanmayız diyerek helak olmuşlardır.
Anlattıklarımızdan bizi ilgilendiren kısmı gördüğümüz şeye inanmakta ve uygulamada nefsimize karşı daha başarılı olduğumuzdur.
Mesela Allah c.c bizleri gördüğünü bilmemize rağmen birçok günahı cürretle işleyebilirken bu günahları bir insanın yanında işlememekteyiz.Buda gördüğümüz şeyin üzerimizde olan etkisinin ne kadar yüksek olduğudur.
Rabıta denilen nefis terbiyesi yönteminde insanın ilk derecesi bizimde konumuz olan hocası ile rabıta yapma meselesidir.İnsan bu tefekkür esnanında sürekli onun huzurunda olduğunu hocasının yanıda olduğunu tefekkür ederek nefsini günahlardan uzak tutar.Bu tefekkürü görmediğiniz Allah c.c düşünerek haşa ona bir görsellik vererek yapamazsınız.Görmediğiniz peygamberi düşünerek yapamazsınız.Nitekim Allah'ın bizi gördüğünü bilmemize rağmen günah işlememiz buna örnektir.Ama rabıtayı sürekli gördüğü terbiyesinde yetiştiği hocasını düşünerek yapar.Çünkü tefekkürde nefsine bir görsellik katarak onu baskı altında tutmak onu ikna etmek kolaylaşmaktadır.Bu nedenle insan hocası ile bu rabıta meselesine başvurur.Tabiki bu hususta bir zaman kadardır.Talebe ilmi ilerledikçe bu derslere devam ettikçe nefis temizlendikçe artık hocasından sıyrılıp ilmin ona açmış olduğu sırlarla Efendimize onun ahlakına onun her sözüne karşı rabıta yapmaya başlar onun anlattığı her sözdeki sırlara vakif olmaya çalışır.İlim, tefekkür ilerledikçe artık her yaratılanda Allah cc eserlerini seyretmeye kutretini yüceliğini görmeye başlar.Bu görmeyi ilmi olmayan kalbi temizlenmemiş olan insan nasıl görebilirki.Sen ben ağaça bakarken sadece ağaç görürken niceleri kocaman ağacı ufacık bir tohumdan çıkartan bu kudreti görmektedir.İşte bu yolun en başı olan talebenin hocası ile yaptığı rabıta nefis terbiyesindeki ilk adımlardan biridir.Buda talebe Şer-i ilimleri tahsil etmiş olmak zorundadır.Yoksa hocayım diyen kimse talebeyi bu yola şer-i ilimleri bitirmeden süreklemez sürüklememelidir.İlimsiz tefekkür insana faydadan çok zarar getirir.Tefekkürde şeytanın verdiği vesveselere bırakın cevap vermeyi bu vesveselere kapılırda sapıtabilir bile.
Ashap ve peygamber efendimiz sas gelince, ismine ne derseniz deyin tabiki peygambere karşı sürekli tefekkür halindeydiler çünkü onların hocası Efendimiz sas.Efendimizin tefekkürüde zaten ziyadesi ileydi.
Rabıta denilen terbiye yöntemi böyle birşeydir.Siz ismine ne derseniz deyin.Burda kalbi temizleyen zikir ve tefekkürdür.Hocanın katkısı sadece onu düşünmektir.Ve onun verdiği ilmin bereketidir.Onun dercesi hz.Ali'nin sözüyle verdiği bir bilgiye kırk yıl köle olunabilecek bir derecedir.Hocanın hakkı ana baba hakkı kadar önemlidir zira verikleri onun ahiret saadetine sebeptir.onu düşünmek onun terbiyesine girmek onun karşısındaymış gibi düşünerek tefekkür etmek ziyedesi ile insana yarar sağlar.Tabiki bu durumları anlatmak kelimelerle ifade edilmesi zor olan şeyler, yaşamak ve bu kalbi olguyu hissetmek gerek.Herşeyden önce ilim okumak ilim bilmek ilim sevdalısı olmak şart.Rabıta sadece bir kapıdır.İnşaAllah nasiplemek duasıyla.
Diğerlerinede cevap yazarız inşaAllah
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
O rabıta tarifi nakşi kitaplarından alınmadır.... KARDEŞİM SAĞA SOLA ÇEKMEYE GEREK YOK
Bu tarif ettiğiniz rabıtayı
PEYGAMBER YAPMAMIŞ
SAHABE YAPMAMIŞ
TABİİN YAPMAMIŞ
MÜÇTEHİD İMAMLAR YAPMAMIŞ siz kimi taklit ediyorsunuz... kimin yolunun yolcususunuz. açık söyleyin . öyle konuşalım... yanlış yorumlarla kendinize ve ümmete zarar vermeyin. Deyin ki kardeşim evet onlarda yok ama ilk defa şu yapmış, şunlarda yapın diyor bizde yapıyoruz...
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Peygamber sav hira mağarasında ne yapıyordu?
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
31
lise kitabında dahi geçer..
Yunus Emre'nin hocası Taptuk Emre
Fatih Sultan Mehmet'in hocası Akşemseddin ..diye
hocası denmiş.sadece bu kimselerden mi ilim öğrenmişler de hocası olmuş hayır.eğitim aldıkları başka kimselerde var halbuki.ama hocası olan tek kişi.demek ki bu bizim bildiğimiz hocalıktan öte bi kavramı anlatmak için kullanılmış.demek ki bu kişiler onlara sadece ilim öğreten kişiler değil.yoksa şunun hocaları şunlar denilirdi.ama hepsinin bir hocası geçiyor her kitapta.demek ki bu hocalıktan öte bir kavram.eğer ki Allah aşığı Yunus a, Peygamberimizin yüzyıllar öncesinden övdüğü komutan olan Fatih'e de şirk işliyorlardı diyecekseniz..orası size kalmış kardeşim.
ve bir örnek de mutlaka okumuş olacağınız Şems ve Mevlana hikayesi..bu hikayeyi hangi yazardan okursanız okuyun irdelerseniz onların yaptıklarını bunun rabıtadan başka bir şey olmadığını göreceksiniz kardeşim.

(şu an rabıtaya inanmıyorsunuz ama belki bi gün ikna olursunuz onun için şimdi çok ön yargılı davranıp günaha girmeyelim kardeşim.)
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
lise kitabında dahi geçer..
Yunus Emre'nin hocası Taptuk Emre
Fatih Sultan Mehmet'in hocası Akşemseddin ..diye
hocası denmiş.sadece bu kimselerden mi ilim öğrenmişler de hocası olmuş hayır.eğitim aldıkları başka kimselerde var halbuki.ama hocası olan tek kişi.demek ki bu bizim bildiğimiz hocalıktan öte bi kavramı anlatmak için kullanılmış.demek ki bu kişiler onlara sadece ilim öğreten kişiler değil.yoksa şunun hocaları şunlar denilirdi.ama hepsinin bir hocası geçiyor her kitapta.demek ki bu hocalıktan öte bir kavram.eğer ki Allah aşığı Yunus a, Peygamberimizin yüzyıllar öncesinden övdüğü komutan olan Fatih'e de şirk işliyorlardı diyecekseniz..orası size kalmış kardeşim.
ve bir örnek de mutlaka okumuş olacağınız Şems ve Mevlana hikayesi..bu hikayeyi hangi yazardan okursanız okuyun irdelerseniz onların yaptıklarını bunun rabıtadan başka bir şey olmadığını göreceksiniz kardeşim.

(şu an rabıtaya inanmıyorsunuz ama belki bi gün ikna olursunuz onun için şimdi çok ön yargılı davranıp günaha girmeyelim kardeşim.)

yunus veya fatih;
taptuğun alnından nur çıkıyor ,gelip benim kalp günahlarımı temizliyor, şeyhim benim halimden haberdar,rızık bana onun veslesiyle gelir, allah onu nhatırına bana şunu yapar,buna yapar diye mi düşünüyormuş?

Bir şeyi karıştırmayalım; ilim öğretmek,ahlak eğitimi vermek başka şey, mürşitlere yüklenen olağanüstü yetkilerle gavslar,kutuplar çıkartmak,kainata ve müritlere tasarrufta bulunan insanlara köle olmak başka şey... ikisini karıştırmayalım...

Ayrıca rabıtaya inanmak diye fıkıh kitaplarında, hadislerde, ayetlerde bir hüküm bulamadım. Bu inanç esasını siz hangi kaynaktan öğrendiniz!!!!!!!!

o zaman tekrar ifade ediyorum:::

KARDEŞİM SAĞA SOLA ÇEKMEYE GEREK YOK
Bu tarif ettiğiniz rabıtayı
PEYGAMBER YAPMAMIŞ
SAHABE YAPMAMIŞ
TABİİN YAPMAMIŞ
MÜÇTEHİD İMAMLAR YAPMAMIŞ siz kimi taklit ediyorsunuz... kimin yolunun yolcususunuz. açık söyleyin . öyle konuşalım... yanlış yorumlarla kendinize ve ümmete zarar vermeyin. Deyin ki kardeşim evet onlarda yok ama ilk defa şu yapmış, şunlarda yapın diyor bizde yapıyoruz...


yada tek soruma cevap verin;
bu tarif edilen nakşi rabıtasını ilk kim yapmış,hangi kaynakta geçiyor?
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Kelimeler ıstılahta farklılıklar arzedebilir.Rabıta tarkadda nefsi terbiye etme metodurur bunu önclikle anla, bir nevi tefekkür halidir.Bu bir ibadet değildir ibadet niyetine yapılmaz.İbadet olmayan birşey için peygamber yapmışmı ashap yapmışmı gibi sorularla konuyu çıkmaza sokma.Peygamber internetten tebliğ yapmaya çalışmamamış ama bakın siz yapıyorsunuz peygamber yapmadı diye interneti tebliğde kulanmayalımmı.Peygamberin yapmadığı şey yaptığı şeylere kıyas edilir ve caizliğine onay verilir.İnsan oturup mürşidini düşünmesi veya ölüm düşünmesinin neresi islama aykırı açıklayın.İslam şunları düşünün şunları düşünmeyin diye bir sınırmı koyuyor(günahlar müstesna).Peygamber sav veya ashap tefekküründe şunları şunları düşünün şunları şunları düşünmeyin dediği bir hadis bilmiyorum.İster hocanın huzurunda olduğunu düşün istersen alemdeki herhangi birşeyi.Bunu islam yasaklıyormu getir delilini.
Ayrıca her ehli akaid rızkı kimin verdiğinide herşeyden haberdar olanın kimin olduğunuda bilir.Bütün söylenenleri tarikata atfederek tarikatları kötülemeye çalışmayın.Nasiplenmiyorsanız nasipleneneceklerede engel olmayın.
Eğer mederese eğitimi alsaydınız talebe hoca arasındaki manevi ilişkiyide anlardınız ve daha objektif bakabilirdiniz.Ama anlaşılan bunlardan mahrum kalmışsınız.
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
Kelimeler ıstılahta farklılıklar arzedebilir.Rabıta tarkadda nefsi terbiye etme metodurur bunu önclikle anla, bir nevi tefekkür halidir.Bu bir ibadet değildir ibadet niyetine yapılmaz.İbadet olmayan birşey için peygamber yapmışmı ashap yapmışmı gibi sorularla konuyu çıkmaza sokma.Peygamber internetten tebliğ yapmaya çalışmamamış ama bakın siz yapıyorsunuz peygamber yapmadı diye interneti tebliğde kulanmayalımmı.Peygamberin yapmadığı şey yaptığı şeylere kıyas edilir ve caizliğine onay verilir.İnsan oturup mürşidini düşünmesi veya ölüm düşünmesinin neresi islama aykırı açıklayın.İslam şunları düşünün şunları düşünmeyin diye bir sınırmı koyuyor(günahlar müstesna).Peygamber sav veya ashap tefekküründe şunları şunları düşünün şunları şunları düşünmeyin dediği bir hadis bilmiyorum.İster hocanın huzurunda olduğunu düşün istersen alemdeki herhangi birşeyi.Bunu islam yasaklıyormu getir delilini.
Ayrıca her ehli akaid rızkı kimin verdiğinide herşeyden haberdar olanın kimin olduğunuda bilir.Bütün söylenenleri tarikata atfederek tarikatları kötülemeye çalışmayın.Nasiplenmiyorsanız nasipleneneceklerede engel olmayın.
Eğer mederese eğitimi alsaydınız talebe hoca arasındaki manevi ilişkiyide anlardınız ve daha objektif bakabilirdiniz.Ama anlaşılan bunlardan mahrum kalmışsınız.

kardeşim o kadar çok şeyi karıştırıyorsun ki nerden başlayım bilemiyorum...

1. rabıta ibadet değil diyorsun... senin mürşitler rabıta zikirden önemlidir,rabıta erdiricidir diyor.
2. rabıtayı tefekkürle bağdaştırıyorsun .... alnından nur çıkıp sofinin kalbini bu nurların temizlediğne itikad etmek nasıl bir tefekkür anlayamadım... sahabe böylemi anlamış tefekkür anlayışımızda sahabeye uymak zorunda değil mi?
3.Tarikat dinden ayrımı ki rabıta diye ayrı bir nefsi tebiye metodu ortaya koyuyor.. peygamberin as. nefsi terbiye metodları bize yetmiyor mu?
4.Mesala latı,uzzayı, budayı alnından nur çıkıyor, bunlar kalbimi temizliyor diye düşünmeyi nebi as.yasaklamış mı? Böyle bir emir yok,ben düşünürüm diyebilirmiyiz. Nasıl bu kadar algı yanılmasına uğtruyorsunuz?
5. Sonra birde ölümü düşünmeyi getirip bu konunun içine koyup buna da mı karşısın diye toptancılık yapıyorsun... ölümü düşünmek nebevi sünnette vardır... buna kim ne diyebilir...
6. Ayrıca her ehli akaid rızkı kimin verdiğinide herşeyden haberdar olanın kimin olduğunuda bilir """ diyorsunuz
evet doğru... peki insanlar nasıl müşrik oluyor... bir bakalım mı?

araf suresi
28. Çirkin bir iş işledikleri vakit, “Biz atalarımızı bunun üzerinde bulduk, Allah da bize bunu emretti” derler. De ki: “Şüphesiz, Allah çirkin işleri emretmez. Siz bilmediğiniz şeyleri Allah’ın üzerine mi atıyorsunuz?”
29. De ki: “Rabbim adaleti emretti. Her secde yerinde yüzlerinizi (ona) doğrultun. Dini Allah’a has kılarak ona ibadet edin. Sizi başlangıçta yarattığı gibi (yine ona) döneceksiniz.”
30. Allah bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık layık oldu. Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlardı.
37. Kim, Allah’a karşı yalan uyduran veya onun âyetlerini yalanlayanlardan daha zalimdir? İşte onlara kitaptan (kendileri için yazılmış ömür ve rızıklardan) payları erişir. Sonunda kendilerine melek elçilerimiz, canlarını almak için geldiğinde, “Hani Allah’ı bırakıp tapınmakta olduğunuz şeyler nerede?” derler. Onlar da, “Bizi yüzüstü bırakıp kayboldular” derler ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ederler.

YUNUS SURESİ
104. De ki: “Ey insanlar, eğer benim dinimden herhangi bir şüphede iseniz, bilin ki ben, Allah’ı bırakıp da sizin taptıklarınıza tapmam, fakat sizin canınızı alacak olan Allah’a kulluk ederim. Bana mü’minlerden olmam emrolundu.”
105,106. Yine bana şöyle emredildi: “Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Sakın Allah’a ortak koşanlardan olma. Allah’ı bırakıp da sana ne fayda ve ne de zarar verebilecek olan şeylere yalvarma. Eğer böyle yaparsan, şüphesiz ki sen zâlimlerden olursun.”
107. Eğer Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa, bil ki onu, O’ndan başka giderebilecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur. O bunu kullarından dilediğine eriştirir. O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
108. De ki: “Ey insanlar, size Rabbinizden gerçek (Kur’an) gelmiştir. Artık kim doğru yola girerse ancak kendisi için girer. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Ben sizden sorumlu değilim.”
109. (Ey Muhammed!) Sana vahyolunana uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.

ankebut suresi
Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı hizmetinize kim verdi?” diye soracak olsan mutlaka, Allah” diyeceklerdir. O halde nasıl(haktan) döndürülüyorlar?
62. Allah kullarından dilediğine bol verir ve (dilediğine) kısar. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
63. Andolsun, eğer onlara, “Gökten yağmuru kim indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti?” diye soracak olsan, mutlaka, “Allah” diyeceklerdir. De ki: “Hamd Allah’a mahsustur.” Fakat onların çoğu akıllarını kullanmazlar
64. Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!
65. Gemiye bindikleri zaman dini Allah’a has kılarak O’na dua ederler. Onları kurtarıp karaya çıkardığı zaman ise bir de bakarsın ki, Allah’a ortak koşuyorlar.

kısaca müşriklerde rızık verenin,yağmur verenin Allah cc. olduğunu biliyorlardı.. peki nasıl müşrik oldular? aracılar bulup,(bunun put,insan olması farketmez) bu işlerde onlarında dahlinin olduğunu, bu şeylerin Allah katında değerinin olduğunu,onlar vasıtasıyla rızıklandıklarını düşündüler
BU DÜŞÜNCE SİZE TANIDIK GELDİ Mİ????
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
kardeşim o kadar çok şeyi karıştırıyorsun ki nerden başlayım bilemiyorum...

1. rabıta ibadet değil diyorsun... senin mürşitler rabıta zikirden önemlidir,rabıta erdiricidir diyor.
Cevap:1.Husus.Önemli olması ayrıdır sevap olması ayrıdır.Talebe için dersmi önemlidir nafile ibadetmi?O nedenle müridin rabıtası zikirden önemlidir denilmiştir.Yoksa burada bahsedilen rabıta zikirden daha efdaldir anlamında değildir.
2.Husus.Yukardada bahsettiğim gibi tarikat adına söylenen her söz tarikatı bağlamaz.Nasılki islam adına söylenen her söz islamı bağlamadığı gibi.İslamın içine nasılki yanlış şeyler sokulabiliyorsa ve bunu sokanlarda müslümansa, tarikatlarada müridler tarafından fasık mürşidler tarafından yanlış uygulamalar ve sözler sokulur.Bu yanlış şeyler tarikatı bağlamaz.Burda ölçü islama uygunluğudur.Rabıta denilen kavramda bu bağlamda değerlendirilir ve uygulanır.

2. rabıtayı tefekkürle bağdaştırıyorsun .... alnından nur çıkıp sofinin kalbini bu nurların temizlediğne itikad etmek nasıl bir tefekkür anlayamadım... sahabe böylemi anlamış tefekkür anlayışımızda sahabeye uymak zorunda değil mi?
Cevap:Evet tefekkürde düşünmektir rabıtada düşünmektir.Burda düşünülen şaylerde faklılık olabilir.Ayrıca böyle birşeye ben itikat etmiyorum.Olsa olsa mürşitte olan maneviyatın talebeye tesir etmesi olur.Nasılki peygamberi bir görmeyle onun nurundan güzelliğinden etkilenip müslüman olan birçok sahabi olduğu gibi.
3.Tarikat dinden ayrımı ki rabıta diye ayrı bir nefsi tebiye metodu ortaya koyuyor.. peygamberin as. nefsi terbiye metodları bize yetmiyor mu?
Cevap:Ortaya ayrı bir terbiye metodu koyması varolan terbiye metodlarının yetmemzliğini veya yararsızlığını göstermez.Yukarda neden böyle bir yöntemin yapıldığını insan nefsini azda olsa açıklayarak yapmaya çalıştım.Ayrıca varolan nefis terbiye metodlarıda zaten uygulanır. Bunlarda mürid bir eksiklik göstermez.Bugün peygamberin yapmadığı birçok şeyi sizde bizde yapıyoruz.Yararlı olan herşey islama uygun olduğu sürece yapılır

4.Mesala latı,uzzayı, budayı alnından nur çıkıyor, bunlar kalbimi temizliyor diye düşünmeyi nebi as.yasaklamış mı? Böyle bir emir yok,ben düşünürüm diyebilirmiyiz. Nasıl bu kadar algı yanılmasına uğtruyorsunuz?
Cevap: Düşünmek derken günah olmayan birşey diye parantezlemiştim.İyi okumamışsınız.

5. Sonra birde ölümü düşünmeyi getirip bu konunun içine koyup buna da mı karşısın diye toptancılık yapıyorsun... ölümü düşünmek nebevi sünnette vardır... buna kim ne diyebilir...
Cevap:Rabıta tarikatta önce ölüm rabıtası olarak yapılır o nedenle ölümden bahsettim.Birşeyi eleştiriyorsanız parakende değil toptan bilgi edinin.

6. Ayrıca her ehli akaid rızkı kimin verdiğinide herşeyden haberdar olanın kimin olduğunuda bilir """ diyorsunuz
evet doğru... peki insanlar nasıl müşrik oluyor... bir bakalım mı?

araf suresi
28. Çirkin bir iş işledikleri vakit, “Biz atalarımızı bunun üzerinde bulduk, Allah da bize bunu emretti” derler. De ki: “Şüphesiz, Allah çirkin işleri emretmez. Siz bilmediğiniz şeyleri Allah’ın üzerine mi atıyorsunuz?”
29. De ki: “Rabbim adaleti emretti. Her secde yerinde yüzlerinizi (ona) doğrultun. Dini Allah’a has kılarak ona ibadet edin. Sizi başlangıçta yarattığı gibi (yine ona) döneceksiniz.”
30. Allah bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık layık oldu. Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlardı.
37. Kim, Allah’a karşı yalan uyduran veya onun âyetlerini yalanlayanlardan daha zalimdir? İşte onlara kitaptan (kendileri için yazılmış ömür ve rızıklardan) payları erişir. Sonunda kendilerine melek elçilerimiz, canlarını almak için geldiğinde, “Hani Allah’ı bırakıp tapınmakta olduğunuz şeyler nerede?” derler. Onlar da, “Bizi yüzüstü bırakıp kayboldular” derler ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ederler.

YUNUS SURESİ
104. De ki: “Ey insanlar, eğer benim dinimden herhangi bir şüphede iseniz, bilin ki ben, Allah’ı bırakıp da sizin taptıklarınıza tapmam, fakat sizin canınızı alacak olan Allah’a kulluk ederim. Bana mü’minlerden olmam emrolundu.”
105,106. Yine bana şöyle emredildi: “Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Sakın Allah’a ortak koşanlardan olma. Allah’ı bırakıp da sana ne fayda ve ne de zarar verebilecek olan şeylere yalvarma. Eğer böyle yaparsan, şüphesiz ki sen zâlimlerden olursun.”
107. Eğer Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa, bil ki onu, O’ndan başka giderebilecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur. O bunu kullarından dilediğine eriştirir. O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
108. De ki: “Ey insanlar, size Rabbinizden gerçek (Kur’an) gelmiştir. Artık kim doğru yola girerse ancak kendisi için girer. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Ben sizden sorumlu değilim.”
109. (Ey Muhammed!) Sana vahyolunana uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.

ankebut suresi
Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı hizmetinize kim verdi?” diye soracak olsan mutlaka, Allah” diyeceklerdir. O halde nasıl(haktan) döndürülüyorlar?
62. Allah kullarından dilediğine bol verir ve (dilediğine) kısar. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
63. Andolsun, eğer onlara, “Gökten yağmuru kim indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti?” diye soracak olsan, mutlaka, “Allah” diyeceklerdir. De ki: “Hamd Allah’a mahsustur.” Fakat onların çoğu akıllarını kullanmazlar
64. Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!
65. Gemiye bindikleri zaman dini Allah’a has kılarak O’na dua ederler. Onları kurtarıp karaya çıkardığı zaman ise bir de bakarsın ki, Allah’a ortak koşuyorlar.

kısaca müşriklerde rızık verenin,yağmur verenin Allah cc. olduğunu biliyorlardı.. peki nasıl müşrik oldular? aracılar bulup,(bunun put,insan olması farketmez) bu işlerde onlarında dahlinin olduğunu, bu şeylerin Allah katında değerinin olduğunu,onlar vasıtasıyla rızıklandıklarını düşündüler
BU DÜŞÜNCE SİZE TANIDIK GELDİ Mİ????
Cevap:Ben böyla bişey düşünmüyorum düşündüğümüde söylemedim.Bunu düşünenlere söylemelisiniz.Bunlar ancak cahillerin sözleridir.
Tarikatta rabıta yapacak müridin belli bir ilme ulaşmış olması gerekir.Bu ilim içerisindede, müşriğinde ehli imanında tanımı vardır.
Sizde rabıta üzerinden toptancılık yaparak tarikatlara saldırmak yerine yanlış olan sözleri söyleyenlerin şahsına saldırın

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt