Siyahgulsevdalisi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 20 Haz 2006
- Mesajlar
- 2,046
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Beş akçelik kumaşın sırrı…
Kendi halinde bir türccardı.
Bir gün kumaşları gemiye yükledi Endonezya ya gitti. Oraya yerleşti ve işini orda devam ettirdi. Kumaşları kaliteliydi tam da halkın aradopı cinsten di kendiside kanaat sahib bir insandı Kazancı azolsun temiz olsun düşüncesindeydi bir gün geç geldi işyerine
Eleman iyi bir kar elde etmişti mallardan
Merak etti, sordu:
- Hangi kumaştan sattın ?
- Şu kumaştan efendim.
- Metresini kaça verdin ?
- On akçeye efendim
- Nasıl olur ? diye hayret etti,
- Beş akçelik kumaşı nasıl on akçeye satarsın? Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın o adamı ?
Elaman gider müşteriyi bulur getirir. Dükkan sahibi karşısında görür görmez, helallik istedi ve fazla parayı müşteriye uzattı Müşteri şaşırmıştı böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu.
Hakkını helal et demekti ?
Olay kısa sürede dilden dile dolaştı Çok geçmeden ıralın kulağına kadar vardı. Sonunda kral kumaş tüccarını saraya çağırdı ve sordu.
- sizin yaptıgınız bu davranışı daha önce biz ne duyduk nede gördük. Bunun aslı nedir ?
- Ben, dedi tüccar, müslüman’ım. İslam dini böyle emreder. Müşterinin bana hakkı geçmişti. Dolayısıyla kazancıma haram girmişti. Ben sadece bir yanlışı düzelttim.
Kral,
İslam dini nedir ? Müslümanlık nedir ? gibi peş peşe sorular sordu. Birer Birer sorularını cevapladı. Kral ilk defa duydugu böyle bir dinin varlıgını fazla zaman geçmeden İslam ı kabul etti. Daha sonrada tüm halk kısa bi süre içinde Müslüman oldu.
250 milyonluk nufusa sahip olan bugun kü endonezya’nın müslümanlıgı kabul etmesinde ki sır sadece beş beş akçelik kumaştı. Yapılan tek şey vardı:
inandıgı gibi yaşamak sahib oldugu güzellikleri çevresiyle paylaşmaktı. Efendimizin müjdesi herkeze açık ‘’ doğru ve güvenilir tüccar, kıyamet gününde peygamberler sıdıklar ve şehitlerle beraberdir. Yani asıl etkili olan söz değil hal dilidir. Konuşmaktan çok yaşmaktır. Sevgilerimle… Rahmanın Rahmetine Efendisinin Şefaatine muhtaç bir kul…
Kendi halinde bir türccardı.
Bir gün kumaşları gemiye yükledi Endonezya ya gitti. Oraya yerleşti ve işini orda devam ettirdi. Kumaşları kaliteliydi tam da halkın aradopı cinsten di kendiside kanaat sahib bir insandı Kazancı azolsun temiz olsun düşüncesindeydi bir gün geç geldi işyerine
Eleman iyi bir kar elde etmişti mallardan
Merak etti, sordu:
- Hangi kumaştan sattın ?
- Şu kumaştan efendim.
- Metresini kaça verdin ?
- On akçeye efendim
- Nasıl olur ? diye hayret etti,
- Beş akçelik kumaşı nasıl on akçeye satarsın? Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın o adamı ?
Elaman gider müşteriyi bulur getirir. Dükkan sahibi karşısında görür görmez, helallik istedi ve fazla parayı müşteriye uzattı Müşteri şaşırmıştı böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu.
Hakkını helal et demekti ?
Olay kısa sürede dilden dile dolaştı Çok geçmeden ıralın kulağına kadar vardı. Sonunda kral kumaş tüccarını saraya çağırdı ve sordu.
- sizin yaptıgınız bu davranışı daha önce biz ne duyduk nede gördük. Bunun aslı nedir ?
- Ben, dedi tüccar, müslüman’ım. İslam dini böyle emreder. Müşterinin bana hakkı geçmişti. Dolayısıyla kazancıma haram girmişti. Ben sadece bir yanlışı düzelttim.
Kral,
İslam dini nedir ? Müslümanlık nedir ? gibi peş peşe sorular sordu. Birer Birer sorularını cevapladı. Kral ilk defa duydugu böyle bir dinin varlıgını fazla zaman geçmeden İslam ı kabul etti. Daha sonrada tüm halk kısa bi süre içinde Müslüman oldu.
250 milyonluk nufusa sahip olan bugun kü endonezya’nın müslümanlıgı kabul etmesinde ki sır sadece beş beş akçelik kumaştı. Yapılan tek şey vardı:
inandıgı gibi yaşamak sahib oldugu güzellikleri çevresiyle paylaşmaktı. Efendimizin müjdesi herkeze açık ‘’ doğru ve güvenilir tüccar, kıyamet gününde peygamberler sıdıklar ve şehitlerle beraberdir. Yani asıl etkili olan söz değil hal dilidir. Konuşmaktan çok yaşmaktır. Sevgilerimle… Rahmanın Rahmetine Efendisinin Şefaatine muhtaç bir kul…