Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Başörtüsü Zulmü Devam Ediyor.. (1 Kullanıcı)

can kırıkları

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Mar 2009
Mesajlar
1,967
Tepki puanı
13
Puanları
38
Yaş
38
bende okullu olcam rabbim izin verirse... Ama baş örtüsünü nasil muhafaza edeceğim aklima almiyor... Tak -çikart olsun istemiyorum... En iyisi ilahiyata gitmek
 

Gök Kubbe

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ara 2008
Mesajlar
3,422
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
Ben lise 1'e gidiyorum...
Geçenlerde kapanmıştım bir ara sonra babam kızdı açılmak zorunda kaldım...:(
Ama para biriktiriyorum..Tesettür için biraz daha biriktirince uzun hırka eşarp gibi tesettür için elbise alıcam inşallah bu kez ne babam ne de başka kimse engel olamayacak bana ALLAH'ın emrini yerine getiricem inşALLAH...
Ama bir yandan da bu zulmü düşünüyorum..
Derslerim iyi çok şükür burada da...
Üniversite kazanmak istiyorum.. Peki ya kazandığımda ne olacak?
Ya örtümü çıkaracağım ve günaha gireceğim yada tüm emeklerim boşa gidecek ve okulu bırakacağım...:(
ne yapacağım hiç bilmiyorum inşALLAH rabbim ömür verirde yaşarsam ve üniversiteyi kazanırsam benim zamanıma kadar bu sorunlar çözülmüş olur :(
Ama şimdiye kadar kaç ablama yazık oldu :(
giden geri gelmez müslüman ülkede tesettür yasak!!
ne kadar içler acısı bir durum...:(
yazık çok yazı..
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Diyarbakır'da başörtüsü takan öğrenciye sürgün!
Diyarbakır'da 12 yaşındaki Ece Nur'un, başörtülü olduğu gerekçesiyle başka okula sürülmesine tepki büyüyor.
Başörtüsü taktığı için 12 yaşındaki 6. sınıf öğrencisi Ece Nur Özel, Diyarbakır merkez Hamravat İlköğretim okulundan başka bir okula sürülmesine tepkiler büyüyor.
DTP Diyarbakır milletvekili Selahattin Demirtaş'ın verdiği soru öngergesiyle kamuoyunun öğrendiği başörtüsü sürgünü, bugün çok sayıda STK tarafından protesto edildi.
diyarbakir-tepki.jpg
Selahattin Demirtaş, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun "Anayasanın 98 ve İç Tüzüğün 96. Maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılması" için şu soruları sormuştu:

1- Bakanlığınızın Ece Nur Özel'in zorla başka bir okula gönderilmesi ile ilgili bilgisi var mıdır? Bu konuda soruşturma açmayı düşünüyor musunuz? Ece Nur'un eski okuluna geri dönmesi için girişimde bulunacak mısınız?
2- Diyarbakır'da başörtüsünün özgür olduğu ve olmadığı okullar var mıdır? Yoksa Ece Nur neden başka bir okula gönderiliyor?
3- Başörtüsünün bir inanç özgürlüğü olduğu ve kişilerin kendi inançları doğrultusunda yaşama hakları olduğuna göre, Bakanlığınızın başörtüsü mağdurları konusunda almayı düşündüğü herhangi bir idari tedbir var mıdır?
4- Ece Nur Özel'in inancından ötürü ayrımcılığa maruz kalması karşısında küçük Ece'den ve ailesinden bir telefonla da olsa özür dilemeyi düşünüyor musunuz?
Ece Nur'un başörtüsü sürgünü bugün Özgür-Der Diyarbakır Şubesi mensupları tarafından protesto edildi.
ozgurder3.jpg


Protesto eyleminde konuşan, Ece Nur`un babası Murat Özel, inancından dolayı dolayı başörtüsü takan kızının başka bir okula gönderilmesini protesto etti.

ozgurder2.jpg


"BAŞÖRTÜ AÇILIMI: YA İKNA YA SÜRGÜN"

"Başörtü Açılımı: Ya İkna Ya Sürgün", ''Yasaklamaya Kimsenin Gücü Yetmez", "Şiyar Be, Berxwe Bide, Azad Be (Uyan Diren Özgürleş", "Berxwedan Jiyane, Jiyan İslam e (Direniş Yaşamdır, Yaşam İslamdır)" dövizlerinin taşındığı eylemde konuşan Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı Serdar Bülent Yılmaz da, yasağı uygulayanların Ak Parti Hükümeti tarafından atanan kadrolar olduğunun altını çizdi, "İktidar sorunu çözecek gerekli adımları atmadı. Cumhurbaşkanı değişti, YÖK kadrosu değişti, milli eğitim bürokrasisi değişti ama yasak sürüyor. Ak Partinin atadığı rektörler iş başındayken birçok üniversitede yasaklar hala devam ediyor, buna Dicle üniversitesi de dâhil. KPSS, KPDS, ALES ve benzeri sınavlara girişlerde de sorun devam ediyor. Bu alçaltıcı yasak lise ve ilköğretim okullarında ise çok daha katı" şeklinde konuştu.

ozgurder.20091124175243..jpg


'ECE NUR YÜZ BİNLERİN SESİDİR'

"Sizler bu makamlara geldiniz de ne değişti?" diye soran Yılmaz, bürokratları bu gerçekle yüzleşmeye çağırdı.

Ece Nur`a psikolojik ve fiili baskı uygulayan okul idaresini ve öğretmenleri uyaran Yılmaz, "Bu yaptığınız yasal olmadığı gibi insani de değildir. Yasalar sizlere asla onu sınıftan çıkarma, okula almama ve psikolojik baskı hakkını tanımıyor. Eğer bu şekildeki baskılar devam ederse sorumlular hakkında her türlü yasal işlemleri yapacağımızı da buradan ilan ediyoruz" dedi.

 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com

Sezai Kırlangıç
Başörtüsü…
Müslüman kadının iffet ve namus sembolü…
Allah ve Resulü’nün bildirdiği şekilde örtünüldüğü ve yine pazarlıksız Allah ve Resulü denildiği müddetçe iman ve cihad yolunda erkeğin zafer ve gurur sancağı. Son yüzyılda O’nun üzerinden sürdürülen Müslümanları değiştirme ve dönüştürme faaliyetleri, iktidar hesapları. Batıcı, toplumu batılılaştırırken kadını vücudi mânâda, erkeği ise maddi olarak soymak peşindedir. Millet soyunma ve soyulma hızını artırdıkça kültür, ahlak, anane ve din gibi, manevi soyunma- soyulma da tabii olarak artmakta ve insanlar sömürge durumunda hayatını devam ettirmeğe karşı olumsuz hiçbir tepki göstermemektedir. Örtüsüzlük, soyulmuşluk ya da bir başkasını soymaya çalışmak artık normal ve sıradan bir olguymuş gibi ruhlarda tezahür etmektedir. Hakikati tatbikten uzaklaştıkça, doğru ve yanlış algısında da benzer değişiklikler zuhur eder ve saçma sapan giyim tarzları ve davranışlar doğru imiş zannı uyandırır ve ahmak soydan bir takım ucuz aydınlar vasıtasıyla “hoşgörü” adı altında mazur gösterilmeye çalışılır. Bunun dine karşı işlenmiş ne büyük bir cinayet olduğu anlaşılmaz-bilinmez.

Kadın ve erkek. Erkek ne ise eşi o, böyle bir kanaat, genele hakim bir görüş. Ancak günümüzde bu hiç de böyle değil. Kadından dolayı şekillenen erkek sayısı inanılmaz derecede çok, kapitalizmin sömürüsünü ve iktidarını korumak için kullandığı en önemli figürdür kadın.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com

Müslüman kadın da sömürgeciliğe karşı bu rolü oynamak için çırpınmakta ve iffet ve ahlâk mücadelesini toplumun her alanına yaymaya çalışmaktadır. Çünkü başörtüsü iffet ve ahlâk demektir. Bu yüzden de başörtüsü her gittiği yere kendi yaşam tarzına dair figür ve davranışları da taşıyacaktır. Meyhaneler, kafeler, okullar, iş yerleri bu ar ve edep, iffet ve ahlak sancağının süzgeciyle hareketlerine sınır, oluşlarına filtre, davranışlarına ahlak zinciri takacaklardır. Bu yüzden aslından uzaklaştırılmış örtünme biçimini dine yapılmış cinayet olarak algılıyoruz ki, içi boşaltılmış bir tesettür, başörtüsü ,sadece bir aksesuar olur ve bu da müslümanın gayesiyle örtüşmez.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
carsafli-stand-up-ci_b.jpg

Başörtüsü ve erkek. İffet ve tesettür emri kadını ne kadar bağlayıcı ise erkeği de aynı derecede bağlayıcı. Hatta erkek cemiyet meydanını imar etmek, muhafaza etmek ve cemiyeti korumak gibi kadına nispeten bir öncelikle daha da mesul. “Erkek” olmak marifet ister salt cinsiyet görünüş için yeter sebepken ruhen değildir. Nitekim görüyoruz nicelerini ki kadınların üzerinden, arkasından siyaset yaparak ve iblisçe hareketlerle kadında zuhur eden mücadele ruhu ve azmini kendi lehlerine sömürmeye çalışırlar. Canı yanmış kadın, iffetini mücadele için meydan yerine dikilmiş kadın medet umarcasına bu erkek(!)lere baktığında korkaklığın, iğrençliğin daniskasını görür ve bu yüzdende mücadelelerinden soğurlar. Bu soğuyuş yüzündendir ki on yıllardır başörtülü kadın siyasi iktidarlar tarafından sömürülmüştür. Başörtülü müslüman kadının ve erkeğin tek problemi vardır. İslamî yaşam tarzını hayata geçirmek ve bunun için her meseleyi her mevzuyu yaşanabilir hala getirmek gayesiyle çalışmak. Bu mücadelede örneklerimiz Pazarlıksız Allah ve Resulü diyenlerdir.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
la1006-navy_blue-small.jpg


İşte sahabeden bir misal:

Yer Uhud…
Cihad meydanında bir kadın; Ümm-i Ümare. Kocası ve iki oğlu hemen yanı başında… Ok, kılıç ve kalkan kullanabilen Savaşçı mücahide bir kadın… Savaşın en şiddetli anı… Bir müşrik Peygamber Efendimizi öldürmek üzere hareket halinde. Ümmi Ümare büyük bir cesaretle saldırır bu müşrike ve atından düşürüp gebertir oracıkta… Yaralanır, umursamaz, kocasını oğullarını savaşa teşvik eder ve Resulullah’ın etrafında O’nu korumak için kenetlenirler. Oğlu yaralanır ve kendi elleriyle oğlunun yarasını sarar ve cihad meydanına gönderir. Bir ara Resulullah “İşte oğlunu yaralayan adam”der ve bir müşriki gösterir. Ümmi Ümâre kılıcıyla koşar ve o müşrikin bacağına vurup çökertir. Bu durum karşısında Resûlullah mübarek dişleri görünecek kadar gülümser. Yine Uhud; İbni Kamia adlı kâfir Resulullah’ı öldürmek için hücum edince, Ümm-i Ümare atının önüne geçer, atını durdurup İbni Kamia’ya saldırır, bu müşrikin üzerinde zırh olduğu için darbeleri pek tesir etmez ve Ümmi Ümare o müşrikin şiddetli bir hücumu ile boynundan ağır yaralanır. Ümm-i Ümare, bu savaşta oniki-onüç yerinden yaralanmıştır. Bunlardan en ağırı, İbni Kamia’nın, boynunda açtığı yaraydı.. Resulullah efendimiz onun için buyurmuştur ki: “- Uhud günü ne tarafıma baktıysam, hep Ümm-i Ümare, hep Ümm-i Ümare’yi gördüm.” Bir annedir o...
Katlandığı olaylar karşısında takındığı tavırla örnek bir annedir o. Peygamberimiz vefat etmiştir. Yalancı peygamberler cirit atmaktadır. Müseylemet-ül Kezzab bunlardan biridir. Ümm-i Ümare’nin oğlu Habib, Amman’dan Medine’ye gelirken bunlara esir düşer. Müseyleme, kendisinin peygamberliğini kabul etmesini ister. Habib onu tasdik etmeyince, tek tek uzuvları kesilerek şehit edilir. Ümm-i Ümare bunu duyunca kendisine Müseyleme’nin ölümünü göstermesi için Allahü Teâlâya duâ eder ve yaşı altmışın üzerinde olmasına rağmen, oğlu Abdullah’la beraber Yemame savaşına iştirak eder. Savaşın şiddetli bir anında, müslümanların dağılmaya başlamaları üzerine, kılıcını çekerek düşmana hücum eder. On iki yerinden yara alır, bir kolunu kaybeder ama Müseyleme’yi de yaralar, bir grup müslümanın önünden atla kaçmaya çalışan Müseylemet-ül Kezzab, Hz. Vahşi tarafından mızrakla vurularak öldürülür. Ümm-i Ümare Uhud’dan başka, Hudeybiye, Hayber Umret-ül kaza, Huneyn ve Yemame gazalarına da katıldı. Biat-i Rıdvan’da hazır bulunmakla şereflendiler.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
93269.jpg

Kadını sokaktan alıp eve hapseden veya evden alıp sokağa salıveren zihniyetin anlamadığı işte bu. Biri dine nisbeten yobazlık yaparken diğeri küfür yobazı olarak ortada. Kadında ki bu muazzam sırrı ve inceliği Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu İslama Muhatap anlayış adlı kitabında, idraklere şöyle sunar: “İslam cemiyet ve beldesinin büyük meydanında ve bütün nazarlara karşı kadın, yüzünden, el ve ayaklarından başka hiçbir noktasını çıplak olarak gösteremeyecek derecede hayâ ve hicap ifade eder. Tek tel saçın bile dâhil olduğu bu hayâ ve hicap şartları yerine geldikten sonra kadın, aynı İslâm cemiyet ve beldesinin aynı meydanında en faal ve en vazifedar unsur olabilir.”
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
13240.jpg

Örnekler ortada… Yapılması gereken ortada… Herkesin kendi mesuliyeti ve vazifesi belli. Gerisi icraatta, samimiyette ve direnişteki sabırda… Uzun soluklu bir direniş değil, hemen şimdi çözüm alınacak şekilde direniş. Merdivenleri basamak basamak tırmanış ve asla oyalayıcı, teferruatçı leşlerin serdiği süslü sözlere ve hayallere kapılmayarak yürüyüş. Ne pahasına olursa olsun, aşağılık, işbirlikçi, menfaatperest, makamperest, korkak, ahmak soydan telkinci ve tebliğci, gözyaşı tellalcısı hainlerden uzak durarak, onlara karşı da mücadele ederek, istikametten taviz vermeden ve hiçbir işi yarına ertelemeden, üstüne üstüne giderek mücadele etmek ve bu mücadeleyi kendilerini İslamî gazete dergi ve tv kabul eden yerlere taşımak ve Taraf’ları görmek.

HEDEF BELLİ:

NE KAMUSAL ALANI ULAN...

BÜTÜN ALANLAR ALLAHIN...

Baran Dergisi Sayı: 47

2009_0926_sakarya1.jpg
 

Çeşm-i Bülbül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2009
Mesajlar
13,384
Tepki puanı
6
Puanları
0
selamün aleyküm abi
ALLAH CELLE CELALÜHÜ razı olsun
ne kadar güzel hayatları olan insanlar var şu dünyada
paylaşım için :T


İşte sahabeden bir misal:

Yer Uhud…
Cihad meydanında bir kadın; Ümm-i Ümare. Kocası ve iki oğlu hemen yanı başında… Ok, kılıç ve kalkan kullanabilen Savaşçı mücahide bir kadın… Savaşın en şiddetli anı… Bir müşrik Peygamber Efendimizi öldürmek üzere hareket halinde. Ümmi Ümare büyük bir cesaretle saldırır bu müşrike ve atından düşürüp gebertir oracıkta… Yaralanır, umursamaz, kocasını oğullarını savaşa teşvik eder ve Resulullah’ın etrafında O’nu korumak için kenetlenirler. Oğlu yaralanır ve kendi elleriyle oğlunun yarasını sarar ve cihad meydanına gönderir. Bir ara Resulullah “İşte oğlunu yaralayan adam”der ve bir müşriki gösterir. Ümmi Ümâre kılıcıyla koşar ve o müşrikin bacağına vurup çökertir. Bu durum karşısında Resûlullah mübarek dişleri görünecek kadar gülümser. Yine Uhud; İbni Kamia adlı kâfir Resulullah’ı öldürmek için hücum edince, Ümm-i Ümare atının önüne geçer, atını durdurup İbni Kamia’ya saldırır, bu müşrikin üzerinde zırh olduğu için darbeleri pek tesir etmez ve Ümmi Ümare o müşrikin şiddetli bir hücumu ile boynundan ağır yaralanır. Ümm-i Ümare, bu savaşta oniki-onüç yerinden yaralanmıştır. Bunlardan en ağırı, İbni Kamia’nın, boynunda açtığı yaraydı.. Resulullah efendimiz onun için buyurmuştur ki: “- Uhud günü ne tarafıma baktıysam, hep Ümm-i Ümare, hep Ümm-i Ümare’yi gördüm.” Bir annedir o...
Katlandığı olaylar karşısında takındığı tavırla örnek bir annedir o. Peygamberimiz vefat etmiştir. Yalancı peygamberler cirit atmaktadır. Müseylemet-ül Kezzab bunlardan biridir. Ümm-i Ümare’nin oğlu Habib, Amman’dan Medine’ye gelirken bunlara esir düşer. Müseyleme, kendisinin peygamberliğini kabul etmesini ister. Habib onu tasdik etmeyince, tek tek uzuvları kesilerek şehit edilir. Ümm-i Ümare bunu duyunca kendisine Müseyleme’nin ölümünü göstermesi için Allahü Teâlâya duâ eder ve yaşı altmışın üzerinde olmasına rağmen, oğlu Abdullah’la beraber Yemame savaşına iştirak eder. Savaşın şiddetli bir anında, müslümanların dağılmaya başlamaları üzerine, kılıcını çekerek düşmana hücum eder. On iki yerinden yara alır, bir kolunu kaybeder ama Müseyleme’yi de yaralar, bir grup müslümanın önünden atla kaçmaya çalışan Müseylemet-ül Kezzab, Hz. Vahşi tarafından mızrakla vurularak öldürülür. Ümm-i Ümare Uhud’dan başka, Hudeybiye, Hayber Umret-ül kaza, Huneyn ve Yemame gazalarına da katıldı. Biat-i Rıdvan’da hazır bulunmakla şereflendiler.

 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
selamün aleyküm abi
ALLAH CELLE CELALÜHÜ razı olsun
ne kadar güzel hayatları olan insanlar var şu dünyada
paylaşım için :T
Aleykümselam gönüldaş ve kardeşim...
Allahcc sahabe annemizin mücadele azminden bize de nasip buyursun inşaALLAH...
CANIMIZ VE MALIMIZ SANA FEDA OLSUN YA RESULALLAH..
ANAMIZ BABAMIZ SANA FEDA OLSUN YA RESULALLAH...
YİĞİTLER GİBİ YOLUNDA SAVAŞAMADIK YA RESULALLAH..
ŞİMDİ AĞLAMAK DÜŞTÜ HALİMİZE...
BİR RÜZGAR ESTİR RABBİMİZ ÜZERİMİZE..
ŞU KALPLERİ KATILAŞMIŞ KULLARIN ÜZERİNE...
ÖLÜ TOPRAĞI SERPİLMİŞLİKTEN KURTAR RABBİM...
Allahcc yar ve yardımcın olsun gönüldaşım..
Rabbimize emanetsin..
O EN GÜZEL VEKİLDİR...
BESMELE...SELAM....DUA...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Başörtüsü Yasağı Okul Dışına Taştı!

26 Aralık 2009
İstanbul Üniversitesi, başörtüsü yasağını okul sınırlarının dışında da uygulamaya başladı.
İstanbul Üniversitesi, başörtüsü yasağını okul sınırlarının dışında da uygulamaya başladı. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı Avrasya Enstitüsü’nün, Seyyid Hasan Paşa Medresesi’nde düzenlediği “Sosyoloji Üzerine” adlı programa dinleyici olarak katılan iki öğrenci başörtülü oldukları gerekçesiyle salondan atıldı.

İstanbul Sosyoloji Topluluğu 24.11.2009 tarihinde, Seyyid Hasan Paşa Medresesi’nde “Sosyoloji Üzerine” isimli bir program düzenledi. Programa dinleyici olarak katılan Bilgi Üniversitesi öğrencisi Havva Yıldırım ve Marmara Üniversitesi öğrencisi Havva Nur Tekin’den başörtülü oldukları gerekçesi ile salondan çıkmaları istendi.

Salondan çıkmayı reddeden öğrencilere, ancak başörtülerini çıkarmaları halinde salonda kalabilecekleri söylendi. Bu duruma gerekçe olarak da, İstanbul Üniversitesi’ne ait bir program olması gösterildi ve başörtülü olarak salonda bulunmanın yasak olduğu belirtildi.

Programa katılmak da ısrar eden öğrencileri bir odaya aldıran salon müdürü, öğrencileri başörtülerini çıkarmaları noktasında ikna etmeye çalıştı. Öğrenciler başörtülerini açmayı reddedince, salondan güvenlik görevlileri tarafından zorla çıkartıldıklarını ifade ettiler.

timetürk
stanbul_niversitesi_Kamps_Resimleri_8.jpg
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Türkiyenin 10 yerinde eylemlerine devam eden başörtüsü platformları, 2010un ilk haftasında da herkes için adalet ve özgürlük çağrısını yükseltirken, hak ihlallerinin son bulmasını istediler
Başörtüsü Platformları, her cumartesi günü haftalık olarak yaptığı özgürlük eylemlerine devam ediyor. 2010’un yılındaki ilk eylemlerde, başörtüsü yasağının bitmediği hatırlatılırken, Türkiye’nin ve dünyanın gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu. Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu 246. eyleminde Gazze’deki ambargoyu ve Mısır yönetimini protesto ederken, platform adına açıklamayı Şuurlu Öğretmenler Derneği üyesi Abdülmecid okudu. Eylemde “Bil ki ey halkım sen istemezsen hakkın geri verilmeyecektir. Sen kendini değiştirmezsen Allah senin hakkındaki hükmünü değiştirmeyecektir” denilirken, “Firavun Hüsnü” yazılı posterler açıldı, “Mısırlı firavun Hüsnü, İhanete son ver, Gazze’ye yol ver” pankartı açıldı.


Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu 225. hafta basın açıklamasını Adapazarı AKM önünde gerçekleştirdi. Diriliş Saati Dergisinden Berat Gürler’in okuduğu açıklamada; İslami kimliğinden ötürü vicdani reddini açıklayan Enver Aydemir’e askeri cezaevinde yapılan işkence şiddetle kınandı. Ayrıca mazlum bir Çeçen aileye yardımcı olmaktan başka hiçbir niyeti olmayan Nuray Canan Bezirgan ve eşine yönelik saldırı eleştirildi. Eylemde Diyarbakırlı 6. sınıf öğrencisi Ece Nur’un yalnız bırakılmaması çağrısıyla birlikte “Sakarya yeni Ece Nurlar çıkararak bu direnişe ortak olmalıdır.” denildi. Ayrıca Yemen’de devam eden soykırıma dikkat çekildi.





Platformlardan Enver Aydemir’e destek


Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu 206. hafta basın açıklamasında Enver Aydemir’e yapılanları protesto etti. Açıklamayı Mazlumder Ankara Şubesi’nden Üstün Bol okudu. Bol, “Enver Aydemir Maltepe askeri cezaevinde işkence gördüğü odada video kayıt sisteminin bulunduğunu video kayıtları incelenirse ve eğer kayıtlar yok edilmediyse işkencenin ispat edilebileceğini belirtmiştir. Hangi sebeple olursa olsun, işkence kabul edilemez bir insan hakkı ihlalidir. Felsefi, dinsel, kültürel veya başka nedenlerle zorunlu askerliği reddetmek bir insan hakkı olarak kabul edilmelidir. Enver Aydemir’in işkence iddialarına ilişkin olarak bugüne kadar herhangi bir yasal işlem gerçekleştirilmemiş ve sorumlularına ilişkin soruşturma başlatılmamıştır. Savcılığın bir an önce fiziksel ve psikolojik işkence iddialarını dikkate alarak işlem başlatmasını, Maltepe Askeri Cezaevi görüntü kayıtlarını temin etmesini, soruşturmanın selameti açısından Maltepe Askeri Cezaevinde görevli rütbeli ve rütbesiz personelin “delillerin karartılması tehlikesine karşı” görevden el çektirilmesini, işkence iddiaları doğru ise suç işleyenlerin yasaların verdiği en ağır ceza ile cezalandırılmasını istiyoruz.” denildi.


Kürt Sorununa ilişkin talepler ifade edildi


Van Hak ve Özgürlükler Platformu, her ay sürdürdüğü “Başörtüsüne Özgürlük” eylemlerinde 147 haftayı geride bıraktı. Platform adına bir açıklama yapan Mazlumder Van Şb.Yön.Krl.Üyesi Fuat DEĞER, geçtiğimiz yıl devam eden zulümlerin kısa bir özetini sundu. “Başörtülülere yönelik sistematik ayrımcılık devam etmekte ve tüm boyutları ile rahatsızlık vermeyi sürdürmektedir. Devlet, diğer siyasi güçleri sindirmek için kullandığı yöntemlerin bir benzerini, başörtüsü yasağıyla Müslümanları etkisiz kılmak, enerjisini tüketmek, bıktırmak ve ümitsizliğe düşürmek alanında kullanıyor.” denilen eylemde, Kürt sorununun çözümüne ilişkin de şu talepler ifade edildi: “Acilen ne yapılması gerektiği ortadadır. Kürtler, Türkler gibi her alanda eşit haklara sahip olacaklardır. Türk çocuğuna anadilini öğretiyorsa Kürt de öğretecek. Taş atan çocuğa, sekiz yıl hapis cezası veren ve Türkleri bu ülkenin efendisi olarak gösteren 80 anayasasını değiştireceksiniz, partilerin kapatılmasını önleyecek, dağdaki insanların sosyal alanlara kaymasını sağlayacaksınız. Silahını bırakanların siyaset yapmasına imkan tanıyacaksınız. Bunu yaparken de, yasal güvenceyle eşit haklara sahip olmalarını sağlayacaksınız. Ülkenin buna acil olarak ihtiyacı vardır.”


ihLUbDlP.jpg

Vicdani Red hakkı tanınsın


Van Hak ve Özgürlükler Platformu da Enver Aydemir’e destek verirken “Sadece Enver Aydemir değil ondan önce bu haklarını kullanmış ya da kullanmaya çalışmış kişilere karşı girişilen bu militarist linç Türkiye’nin utancı olmaya yeter.Türkiye’nin bu ve bu mantığın ürettiği utançlardan kurtulması için yapması gereken tek şey, yeni bir anayasadır.” denildi.


Enver Aydemir’e bir destek de Mazlumder Kütahya Şubesi tarafından düzenlenen 12. hafta eyleminde geldi. Şube Başkanı Lütfiye Özkul, “Kendi inanç değerleri sebebiyle askere gitmek istemeyen, bu nedenle hapse atılan ve işkenceye maruz kalan “vicdan-i redd’ci” Enver Aydemir’e destek veriyoruz. Vicdani Red Hakkı temel bir insan hakkıdır. Ülkemizde bu denli İnsan Hakkı ihlali olmasını reddediyoruz. Buradan son olarak şunu duyuruyoruz zalimler yerli de olsa, yabancı da olsa, dik duruşumuzu koruyacağımızı, haklı taleplerimizi dillendirmeye devam edeceğiz.” dedi.


Ne kozmik oda ne de NATO

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 121. başörtüsüne özgürlük eyleminde “Bir ülkenin, karanlık geçmişi, kozmik oda belgeleriyle aydınlatılamıyorsa bu ülkede yapılacak, yapılması gereken çok şey var demektir.” derken, Türkiye’nin halen bir NATO ülkesi olduğunun altı çizildi. Eylemde “Türkiye - NATO ilişkileri NATO’nun Türkiye’deki ilişkileri darbelerle ve darbecilerle olan ilişkileri gün yüzüne çıkarılmadan, NATO’nun Türkiye’nin yönü, istikameti ve anlayışındaki baskın gücü giderilmeden ülkemizde özgür karar mekanizmalarının ve özgürce sonuçlar elde etmenin imkânı olmayacaktır. NATO, dünyanın özel harekât birimidir. Mevcut sorunlarının evrensel ölçekte kaynağını oluşturmaktadır. NATO’nun gayr-ı meşru çocuğu İsrail’in vahşeti devam etmekte, Gazze halkının yok edilmesi projesi uygulanmaktadır. Yıldönümlerini yaşadığımız, dökme kurşun adlı vahşi operasyonları, bu eli kanlı çete’nin dünya için ne büyük bir tehlike olduğunu geçen yıl, bütün boyutlarıyla ortaya koymuştu. Gazze’nin ve Filistin’in özgürlük çabalarına engel olan, başta Mısır olmak üzere, tüm işbirlikçi yapılanmaların da NATO ile ilişkileri aşikâr bir gerçektir.” denildi.

WDVoqzW1.jpg



Akyazı ve Bursa’da da eylem vardı


Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu 152. hafta eyleminde platform adına açıklamayı okuyan Almanya İHH Eski Başkanı Necati Kaya, platformlara destek çağrısı yaparken, başörtüsü yasağıyla ilgili olarak “Kerbela‘da Hazreti Hüseyin’e yapılanları hangi zihniyet yapmış ise bugün ülkemizde başörtüsüne, tesettüre karşı olanlar inançlı insanlara zulmedenler aynı zihniyetin ürünleridir. Ergenekon diye tarif edilen fakat içindeki karışımların hala net olarak ortaya çıkarılamadığı yapılanmanın da aynı zihniyetin devamı olduğu kanaatindeyiz.” değerlendirmesini yaptı.


Bursa Mazlum-der Şubesi öncülüğünde gerçekleştirilen başörtüsü yasağına karşı “direniş” eyleminin ikincisi Orhangazi Parkı’nda kötü hava şartlarına rağmen gerçekleştirildi. Mazlum-der üyesi Cihat Oruç tarafından yapılan açıklamada başörtü yasağının uluslar arası kumpasın bir parçası olarak uygulandığı belirtildi. Açıklamada ayrıca Ece Nur’a destek verilirken Enver Aydemir’e yönelik işkence protesto edilerek, “Kim Olursa Olsun Mazlumdan Yana, Kim Olursa Olsun Zalime Karşı düsturunun gereği olarak, Enver Aydemir’e yapılan işkenceyi ve kötü muameleyi reddediyor, konunun takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz. Enver Aydemir’in vicdani kararı nedeniyle onurunun çiğnenmesi, inancının ve haklarının yok sayılması ve özgürlüğünün gasp edilmesi kabul edilemez. Coplanması, sabaha kadar iç çamaşırlarıyla soğukta bekletilmesi gibi maruz bırakıldığı insanlık dışı muameleyi kınıyoruz. Enver Aydemir’e uygulandığı iddia edilen sistematik işkenceden sorumlu olanlar soruşturulup yargılanmalı, cezalandırılmalıdır. Türkiye, vicdani red hakkıyla ilgili uluslar arası anlaşmaların gereğini yerine getirmelidir. Enver Aydemir’e özgürlüğü ve tüm hakları iade edilmelidir. Herkes İçin Özgürlük, Herkes İçin Adalet…Yaşasın özgürlük, yaşasın adalet…” denildi.

x9xJtDV2.jpg


Başörtüsüne Özgürlük eylemlerine bir destek de Antalya’dan geliyor. Antalya Özgür-Der Temsilciliği, her ayın ilk Pazar günü eylem yaparak, hem başörtüsü yasağını hem de diğer toplumsal sorunları gündemde tutuyor.

Başörtüsü Platformları, adil ve özgür bir gelecek için eylemlerine devam edeceklerini bildiriyorlar.
 

gülkoksam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2008
Mesajlar
969
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
rusyaya helal olsun türkiyenin yapamadığını yapmış
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
İMKAN-DER (İnsanı Müdafa ve Kardeşlik Derneği)
BASIN AÇIKLAMASI


İmkander
; kurulduğu günden bu yana Kafkasya’da Rus işgali ve işbirlikçi yönetimlerden dolayı mağdur olmuş Kafkasyalı ailelere maddi - manevi ve hukuki konularda destek olmak amacıyla çalışan bir dernektir.


Geçtiğimiz hafta Kafkasya Diasporası tarafından STK dalında 2009 yılının en iyi derneği seçilerek ödül almıştır.

Kumkapı Yabancılar Şubesi Nezarethanesinde bugün itibariyle 43 gündür tutulmakta olan Çeçen Anne Luiza Uzueva ve 4 çocuğunun durumu ile ilgili derneğimize bir müracaat olmuştur. Konu araştırılmış ve Luiza Uzueva ve 4 küçük çocuğunun 24 Kasım 2009 tarihinde “vizesi bitmeden ikamet iznine başvurduğu halde” evine yapılan baskın neticesinde gözaltına alındıkları tespit edilmiştir.

Dernek olarak gerçekleştirdiğimiz ziyareti ve annenin durumunu www.imkander.org.tr adlı internet sitemizde duyurmuş ve bunun akabinde Vakit Gazetesi sitemizden bu haberi alarak gazetelerinde yayınlamışlardır.

29.12.2009 tarihinde İmkander Başkanı Nuray Canan Bezirgan Kumkapı Yabancılar Şubesi’den telefonla aranarak başka bir Çeçen hakkındaki bir tebligat için davet edilmiş (tebligat derneğimizde mevcut) ve Ö. Erol Bezirgan ve tercümanımız N. A. ile beraber Kumkapı Yabancılar Şubesi’ne gidilmiştir.

Aynı saatlerde Luiza Uzueva’nın kardeşi Z.U. derneğimizi arayarak gözaltında tutulan 10 yaşında ki yeğeninin gece fenalaştığını, astımı olduğunu ve ateşinin çıktığını fakat doktora götürülmediğini söyleyerek yardım istemiştir. Kendisi ile Yabancılar Şube’sinde buluşulmuştur.

İlgili tebligat Nuray Canan Bezirgan’a yapıldıktan sonra Çeçen anne Luiza Uzueva’nın durumu hakkında tekrar bilgi alınmış ve çocuğunun hasta olduğu ancak hastaneye götürülmediği tespit edilmiştir.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Basın Açıklamasının aksine şubede görevli bir komiserin müsaadesiyle çocuğu, annesi, ablası ve dayısıyla birlikte bir polis eşliğinde sağlık ocağına İMKANDER götürmüştür.

Sağlık Ocağında ki doktor çocuğun daha önce tedavi gördüğü Esenler Ensar Hastanesine gitmesini yanımızda ki polise iletmiş ve hep birlikte Yabancılar Şubesine geri dönülmüştür.

Durum Komiser Bey’e iletilmiş o da tedavi gördüğü hastaneye yine bir polis eşliğinde bizim götürmemize müsaade etmiştir. Giriş katta hep birlikte bize refakat edecek polis memurunu beklerken amirlerden H.B. Dernek Başkanımız Nuray Canan Bezirgan’a “bu kadınla ilgili Vakit gazetesine siz mi haber verdiniz” diyerek sormuş ve dışarı atılması için sert bir şekilde talimat vermiştir.

Memurlardan Ö.K. Nuray Canan Bezirgan’ın kolundan tutup kapının aksi istikamete iterek tartaklamaya başlamıştır. Bu çirkin muameleyi ispatlaya bilmek adına bir kare görüntü almak isteyen Ö. Erol Bezirgan amir H.B. tarafından uyarılmaksızın boğazından tutularak güvenlik kameralarının görmediği camekanlı odada diğer memurların da saldırması neticesinde ağır bir şekilde dövülmüştür.

Bu esnada Nuray Canan Bezirgan da kalabalık bir polis tarafından aynı şekilde güvenlik kamerasının görmediği diğer köşeye götürülerek dövülmüştür.
Ö. Erol Bezirgan’ı darp eden H.B. daha sonra Nuray Hanım’a yönelerek başörtüsünden çekip metrelerce yerde sürüklemiş ve kafasını yere çarptırarak bırakmıştır.

Haklarında gözaltı kararı olmaksızın şubede uzun süre tutulan ve şube yetkililerinin şikâyetçi olmamaları yönünde iknaya zorladığı Nuray Canan Bezirgan olay gecesi saat 10.30 da serbest bırakılmış, Ö. Erol Bezirgan ise geceyi hücrede geçirmiş ve ertesi gün haklarında dava açılarak serbest bırakılmıştır.
Olay tercüman N. A., Luiza Uzueva ve iki çocuğu, dayı Z.U ve güvenlik kameralarının önünde gerçekleşmiştir.
Kamera görüntülerinin basına sızmasından sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan basın açıklamasındaki ibareler Emniyet Müdürlüğünün de bilinçli ve kasıtlı olarak yanlış bilgilendirildiğini gözler önüne sermektedir.

Emniyet Teşkilatının içerisinde bulunan birçok görevlinin de tasvip edemeyeceği bu menfur hadiseye sebep olan sorumlu memurlar Emniyet Teşkilatını da zor durumda bırakmışlardır.

Açıklamada geçen hasta çocuğun sağlık kurumundan dönüşü esnasında İmkander yetkililerinin oraya gittiği ibaresi gerçeği yansıtmamaktadır.

  • --- Çünkü çocuğu bizatihi dernek yetkilileri sağlık kurumuna götürmüşlerdir.
  • --- Bu çirkin hadise dernek kamerası açıldığı için değil Nuray Canan Bezirgan polislerin saldırısına maruz kaldığı için meydana gelmiştir. Zira kamera saldırıyı görüntülemek için açılmıştır.
  • ---- Kamera konusunda da hiçbir ikaz yapılmamış direk saldırıya geçilmiştir.
  • ---- Nuray Canan Bezirgan oraya telefon edilerek tebligat yapılmak üzere şubedeki polis memuru Mehmet tarafından çağrılmıştır.

Derneğimiz ve kamu vicdanı; güvenlik kamerasının bir kısmını görüntülediği saldırının akabinde Emniyet Müdürlüğünün olaya karışan memurları açığa almasını beklerken, üzerine yanlış ifadelerin kullanıldığı basın açıklamasında dayağın gerekçelendirilmeye çalışılmasının bu işkencesi sadist memurları daha da cesaretlendirebileceği ve başka mağduriyetlerin de doğmasına sebep olabileceği kanaatindedir.

Sorumlular hakkında gerekli tahkikatın ivedilikle tamamlanıp olaya karışan ve göz yuman yetkililerin hakettikleri cezaya çarptırılacaklarına karşı inancımızı muhafaza etmekteyiz.

Son yıllarda ülkemizde yaşayan özellikle Çeçen ve Kafkas kökenli savaş mağduru ailelere ilişkin takınılan siyasi tavrın pozitif yönde değişmesini ümid eder ve Uzueva ailesinin biran önce serbest bırakılarak işlemlerinin neticelendirilmesini talep ederiz.

Aile ile İlgili Alınan Son Bilgi: Olaydan önce her gün 5 dakika görüşebilen aile fertleri (baba ve anne) olaydan sonra 7 gün boyunca birbirleriyle görüştürülmediği, çocuğun hastalığının devam ettiği ve tedavi gördüğü hastane yerine başka bir sağlık kurumuna götürüldüğü ancak ilaçlarının alınmadığı bilgisi tarafımıza ulaşmıştır.

İMKANDER olarak bedeli ne olursa olsun mazlumların yanında yer alacağımızı ve onların hakları için mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygılarımızla arz ederiz.

İMKANDER
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Sarkozy Erdoğan'a; 'Eşini getirme' dedi.

KÜFÜR TEK MİLLETTİR...

09 Şubat 2010
Baykal, Erdoğan'ın pazar günü bir TV'de açıkladığı ve eşinin GATA'ya başörtülü girememesi konusunu değerlendirdi. Meclis'teki tartışmalara da değinen Baykal, rencide edici dediği bir olayı ilk kez anlattı.
CHP Lideri Baykal gruptaki konuşmasında önemli bir bilgiyi kamuoyu ile paylaştı. Baykal, Erdoğan'ın bir TV programında eşinin mağduriyeti anlatmasını değerlendirdi. Ardından, Başbakan'ın şikayet etme değil sorun çözme noktasında olduğunu hatırlatan Baykal, konuşmasında rencide olduklarını ifade ettiği Sarkozy'nin davranışına da yer verdi.
Baykal konuşmasında "Başbakan Pazar günü bir olayı anlattı ama bugüne kadar bizim bildiğimiz ama hiç söylemediğimiz, bir başka olay yine sayın Başbakan'a Fransız Devlet Başkanı Sarkozy'nin lisanı müsasiple bir devlet ziyareti sırasında eşini buraya getirme diye mesaj göndermiş olmasıdır." dedi.
Sarkozy'nin uyarı nedenini 'Erdoğan'ın eşinin kılık kıyafet'i olarak anlatan Baykal; "Bu olayı yaşadık Sarkozy, Sayın Başbakan'a sadece kılık kıyafeti dolayısıyla bu yapacağın devlet ziyaretinde eşini getirme mesajını verdi bunu biliyoruz." diye konuştu.
Baykal konunun "rencide edici" olduğunu ve bir gün dile getirmediklerini söyledi. Baykal konuşmasının devamında "Bunu birgün biz şikayet konusu yaptık mı? Bir gün dile getirdik mi? Bu bizi de rencide etti. Ne suçlama konusu yaptık, ne siyasi tartışma konusu yaptık. " dedi.

Başbakan'a "sen şikayet edecek noktada değilsin!" diyen Baykal sözlerini böyle tamamladı: "Şimdi sen ne açıyorsun bu defterleri?Sen Başbakansın sen bu ülkenin yönetiminden sorumlusun. Sen ağlayacak, şikayet edecek, merhamet talep edecek noktada değilsin, sorunları çözecek noktadasın. "
Haber7
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
13240.jpg

Örnekler ortada… Yapılması gereken ortada… Herkesin kendi mesuliyeti ve vazifesi belli. Gerisi icraatta, samimiyette ve direnişteki sabırda… Uzun soluklu bir direniş değil, hemen şimdi çözüm alınacak şekilde direniş. Merdivenleri basamak basamak tırmanış ve asla oyalayıcı, teferruatçı leşlerin serdiği süslü sözlere ve hayallere kapılmayarak yürüyüş. Ne pahasına olursa olsun, aşağılık, işbirlikçi, menfaatperest, makamperest, korkak, ahmak soydan telkinci ve tebliğci, gözyaşı tellalcısı hainlerden uzak durarak, onlara karşı da mücadele ederek, istikametten taviz vermeden ve hiçbir işi yarına ertelemeden, üstüne üstüne giderek mücadele etmek ve bu mücadeleyi kendilerini İslamî gazete dergi ve tv kabul eden yerlere taşımak ve Taraf’ları görmek.

HEDEF BELLİ:

NE KAMUSAL ALANI ULAN...
BÜTÜN ALANLAR ALLAHIN...

Baran Dergisi Sayı: 47
2009_0926_sakarya1.jpg
kahramanmaras_1.jpg

Anadolunun işgalinde,
Başörtümüze saldıran Frazsız kafirine,
Kurşun sıkan Sütçü İmama rahmet...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt