İşte sahabeden bir misal:
Yer Uhud…
Cihad meydanında bir kadın; Ümm-i Ümare. Kocası ve iki oğlu hemen yanı başında… Ok, kılıç ve kalkan kullanabilen Savaşçı mücahide bir kadın… Savaşın en şiddetli anı… Bir müşrik Peygamber Efendimizi öldürmek üzere hareket halinde. Ümmi Ümare büyük bir cesaretle saldırır bu müşrike ve atından düşürüp gebertir oracıkta… Yaralanır, umursamaz, kocasını oğullarını savaşa teşvik eder ve Resulullah’ın etrafında O’nu korumak için kenetlenirler. Oğlu yaralanır ve kendi elleriyle oğlunun yarasını sarar ve cihad meydanına gönderir. Bir ara Resulullah “İşte oğlunu yaralayan adam”der ve bir müşriki gösterir. Ümmi Ümâre kılıcıyla koşar ve o müşrikin bacağına vurup çökertir. Bu durum karşısında Resûlullah mübarek dişleri görünecek kadar gülümser. Yine Uhud; İbni Kamia adlı kâfir Resulullah’ı öldürmek için hücum edince, Ümm-i Ümare atının önüne geçer, atını durdurup İbni Kamia’ya saldırır, bu müşrikin üzerinde zırh olduğu için darbeleri pek tesir etmez ve Ümmi Ümare o müşrikin şiddetli bir hücumu ile boynundan ağır yaralanır. Ümm-i Ümare, bu savaşta oniki-onüç yerinden yaralanmıştır. Bunlardan en ağırı, İbni Kamia’nın, boynunda açtığı yaraydı.. Resulullah efendimiz onun için buyurmuştur ki: “- Uhud günü ne tarafıma baktıysam, hep Ümm-i Ümare, hep Ümm-i Ümare’yi gördüm.” Bir annedir o...
Katlandığı olaylar karşısında takındığı tavırla örnek bir annedir o. Peygamberimiz vefat etmiştir. Yalancı peygamberler cirit atmaktadır. Müseylemet-ül Kezzab bunlardan biridir. Ümm-i Ümare’nin oğlu Habib, Amman’dan Medine’ye gelirken bunlara esir düşer. Müseyleme, kendisinin peygamberliğini kabul etmesini ister. Habib onu tasdik etmeyince, tek tek uzuvları kesilerek şehit edilir. Ümm-i Ümare bunu duyunca kendisine Müseyleme’nin ölümünü göstermesi için Allahü Teâlâya duâ eder ve yaşı altmışın üzerinde olmasına rağmen, oğlu Abdullah’la beraber Yemame savaşına iştirak eder. Savaşın şiddetli bir anında, müslümanların dağılmaya başlamaları üzerine, kılıcını çekerek düşmana hücum eder. On iki yerinden yara alır, bir kolunu kaybeder ama Müseyleme’yi de yaralar, bir grup müslümanın önünden atla kaçmaya çalışan Müseylemet-ül Kezzab, Hz. Vahşi tarafından mızrakla vurularak öldürülür. Ümm-i Ümare Uhud’dan başka, Hudeybiye, Hayber Umret-ül kaza, Huneyn ve Yemame gazalarına da katıldı. Biat-i Rıdvan’da hazır bulunmakla şereflendiler.