Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Allah C.C'a aşık olmak (6 Kullanıcı)

özgeöz

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2012
Mesajlar
186
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
selamun aleykum ve rahmetullah. biraz evvel Allah rasulune aşık olmak için yapmamız gerekenlerle ilgili bir yazı okudum. inanıyorum ki bu sitede benden çok daha bilgili, ilim sahibi kardeşlerim var. peki Allah'a aşık olmak için ne yapmalıyız? bu konuyla ilgili hadisler var mıdır? önerilen özel zikirler var mıdır?
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
52
Aleykum selam,
Ask?? zor soru... Bak simdi bir insani ele alalim. birini gorsen sana asik olmak istiyorum nasil olacak desen??? Nasil olur???
Olmaz, ask kendinden gelir, nedenleri vardir tabiki... kimi insan yakisikli birini gorunce baslar hayal kurmaya, kimisi tatli sozler diyeni gorunce baslar hayallrini buyuk tutmaya , yani askin sebebleri kisiye , begenisine, istek , aradigi sey oraninda degisir...
Neden asik olmak istiyorsun??? sevap icin mi? yada cennet??? zor iste cok zor
Yine insan ornegi devam edelim, birini gordun, cok iyilik sever, yardim sever, sevkatli candan; sevdiginden eminsin , huylarina hayran kalirsin
gece gunduz hep ne harika bir insan ne kadar iyi der artik hayalinde buyuturde buyutursun, bir de bakmissin ki bilmeden asik olmussun
Ask beklenmez; nedenlerini kimse bilmez, kalbine sor Allah'i sever mi?
Sever dersen, hayranim dersen olaki ask olabilir
Yahu bende ne nasihat veriyorum, kimse aski bilmez niye gelir?
Ha zikirlerle asik olmak??? o da zor oyle olsa idi zikir ehli asik sayilirdi
Ask once sevmek, sonra sevdiginin sozunu dinlemek, tefekkurde hayranlikla izlemek, hayran, hayran, hayran olmak
gece gunduz sevdiginin hayali ile gezmek,onu gormek icin careler duzmek, en cok onu istemek....
Baska birsey sunsalar red etmek, kolay degil , kapiyi calarsin beklersin
Ne denmisti bana?? aski bekleme asik ol sadece
Her gordugun guzellikde onu hatirlamak, her iyilik, her hayranlik sahi neden istiyorsun?
Mecnun gibi sevmek var mi olabilir mi?
Bir kuluna asik olamayan, bu yola basvurmasin gitsin yoluna...
Hele dunyalik verecek zannedersen, hic bekleme aski ama ona sunarsan istegini, bekle cevap gelir
Hayranlik baslarsa yureginde, tamam asik olman yakindir her an...
Rabbim seni seviyorum de her zaman...
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,637
Tepki puanı
1,009
Puanları
113
Yaş
67
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Allah'a iman eden kimse, Onu tanıdıkça hem çok sevecek hem de çok korkacaktır. Bu nedenle Onu sevmenin ve ondan korkmanın yolu Onu, sıfatlarını, isimlerini ve eserlerini tanımaktır. Ayrıca ibadetleri yamakla ve günahlardan sakınmakla da artacaktır.

Muhabbetullah, Allah Teâlâ'nın kemâl ve cemâlini idrak ve takdir oranında kalpte oluşan ilâhî bir nurdur. Bu muhabbet ile insan ruhu, kederlerden ve hüzünlerden kurtulur. Safî neşe ve huzura kavuşur. İnsan ruhunu yüksek erdeme ulaştıran sebeplerin en sağlamı, Allah sevgisidir.

Cenâb-ı Hak, insanın kalbine sonsuz bir muhabbet kabiliyeti yerleştirmiştir. Bu sonsuz muhabbet, ancak zât ve sıfatlarıyla nihayetsiz kemâlde bulunan Allah içindir. Yâni, insana lütfedilen bu sevgi kabiliyeti Allah'ı sevmek içindir.

İnsan bir şeyi ya ondaki kemâl, yahut ondan aldığı lezzet ve gördüğü menfaat için sever. Meselâ, bir Müslüman peygamberleri, evliyaları, irfan ve fazilet sahibi zâtları, onlardaki “kemalât-olgunluk-erdem” için sever. Kendisine ihsan eden kimseleri, onlardan gördüğü lütuf ve ikramları için sever. Yediği yemek ve meyveleri ise lezzetleri için sever. İnsan, aklen ve vicdanen bilir ki, kemâllerini takdir ettiği, ihsanlarından memnun olduğu ve lezzet aldığı bütün bu varlıklar Allah'ındır. Hepsini O yaratmıştır. Bunlarda tecelli eden bütün kemâl, cemâl ve ihsanlar, hep O'ndan gelmektedir.

Öyleyse, insan kendindeki bu nihayetsiz muhabbet kabiliyetini, evvela ve bizzat Allah'a verecek, diğer bütün muhabbete lâyık zâtları, nimetleri ve ihsanları da Allah için sevecektir. Bozulmamış her akıl, tefessüh etmemiş her vicdan, bu hakikati kabul eder.

Buna binâen, biz Müslümanlar başta Peygamberimiz (s.a.v) olmak üzere, Dört Halifeyi, Âl-i Beyt'i, bütün sahabe-i kirâmı Allah nâmına, “Allah onları sevdiği ve sevmemizi istediği” için seviyoruz. Eğer bu zâtları, Allah için değil de, sırf kendi şahsiyetleri için sevsek, o zaman Hristiyanların düştüğü tehlikeye biz de düşmüş oluruz. Zira, onlar Hz. İsa'yı (as) Allah'ın bir Resulü, elçisi olarak Allah namına değil de, - hâşâ - Allah gibi seviyorlar. O'nu, Allah'a ortak koşmakla dinden çıkıyorlar.

Her Müslüman, şu konuyu dikkatle göz önüne almalıdır: Kur'ân-ı Kerim, insanların dünyevî ve uhrevî bütün durumlarına ölçü getirmiştir. Konuşmalarına, yiyip içmelerine, ticaretlerine... ölçü koyduğu gibi, fikir ve his âlemlerine de ölçüler koymuştur.

Meselâ, konuşmaya ölçü getirmiştir: Müslüman yalan konuşamaz. Düşünce tarzına ölçü getirmiştir: İnsan Cenâb-ı Hakk'ın Zâtını, mahiyetini ve nasıl olduğunu düşünemez. Aynı şekilde Allah'ı sevmeye ve O'ndan korkmaya da ölçü getirmiştir. Allah sevgisinin ölçüsü, “iyi amel işlemek”, Allah korkusunun ölçüsü ise, “takvâ” yâni günahlardan sakınmaktır.

Konumuzla ilgili olarak “sevgide ölçü” üzerinde biraz durmakta fayda görüyoruz.

Biz Müslümanlar sonsuz ve şartsız olarak ancak Allah'ı severiz. Sonra Peygamberimizi (s.a.v) severiz. Ama, O'nu (s.a.v) -hâşâ- Allah gibi değil, Allah'ın kulu ve Resulü olarak severiz. O'ndaki bütün kemalâtın kendi zâtından değil, Allah'tan olduğuna iman ederiz. O'nun, Cenâb-ı Hakk'ın isim ve sıfatlarının tecellisine en geniş bir ayna olduğunu bilir ve bu itibarla kendisini canımızdan, malımızdan ve akrabalarımızdan kısaca her şeyimizden daha çok severiz.

Allah ve Resulü (sav)'nden sonra diğer peygamberleri, sonra dört halifeyi, sonra diğer sahabeleri severiz. Sonra da derecelerine göre, bütün evliyaları ve müminleri severiz... Sonuç olarak, sevgimizde İslâmîyet’in koyduğu ölçülere dikkat ederiz.

Allah'ı sevmenin nasıl olacağına gelince, bu hususta Kur'ân-ı Kerim şu ölçüyü koymuştur:

“De ki: Eğer Allah'a muhabbetiniz varsa hemen bana uyun ki, Allah da sizleri sevsin ve suçlarınızı affetmekle örtsün. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.” (1)

Yukarıdaki ayet-i kerimenin tefsirinde şöyle buyurulmaktadır:

“Allah'a (c.c.) imanınız varsa, elbette Allah'ı seveceksiniz. Madem Allah'ı seveceksiniz, Allah'ın sevdiği tarzı yapacaksınız. Ve o sevdiği tarz ise Allah'ın sevdiği zâta benzemelisiniz. O'na benzemek ise, O'na ittiba etmek (tâbi olmak)tır. Ne vakit O'na ittiba etseniz Allah da sizi sevecek. Zaten siz Allah'ı seversiniz; tâ ki, Allah da sizleri sevsin.” (2)

Bu ayet-i kerime ve izahından anlaşıldığı gibi, Allah'ı sevmenin yöntemi, Peygamber Efendimize (s.a.v) uymaya çalışmaktır. Bir mümin, itikat, ahlâk ve ibadette Resulüllah'a benzemek ve O'nun getirdiği bütün hükümleri mümkün olduğu kadar uygulamakla Allah'ı sevmiş olur. Ashâb-ı kirâmın büyüklüğü, Resulüllah'a tâbi olmakta en ileri seviyede olmalarındadır. Bu vadide, Hz. Ali (r.a) ve Âl-i Beyt'in de çok özel bir yeri vardır. Öyleyse onları seven her mümin de, onlar gibi Peygamberimize (s.a.v) tâbi olmakla sorumludur. Sonuç olarak, Peygamberimiz (s.a.v) Allah'ın sevdiği, razı olduğu insan modelidir. Bir mümin O Rehber-i Ekmel'e benzediği ölçüde Allah'ı sevmiş ve O'nun muhabbetini kazanmış olur.

Peygamberimize (s.a.v) benzemek ise, fiilleriyle, sözleri ve emirleriyle, davranışlarıyla O'nun bütün Sünnet-i Seniyye'sine tâbi olmakla mümkün olur.

Buna göre, Sünnet-i Seniyye'ye tam uymak isteyen bir mümin, Resulüllah Efendimiz (s.a.v) gibi -farz, vacip, sünnet- bütün namazlarını kılacak, orucunu tutacak, zengin ise hacca gidecek ve zekât verecek, Kur'an'ı okuyacak, O'nun sevdiklerini sevecek, sevmediklerini sevmeyecek. O'nun ahlâkına mümkün olduğu kadar uymaya çalışacaktır.

Allah korkusunu nasıl anlıyoruz?

İşlenen suçların ve günahların çoğunu, bunları yapan kişilerde Allah korkusunun bulunmayışına bağlarız. “Bu kimseler Allah’tan korkup Onun azabından çekinselerdi, bu işleri yapmazlardı.” deriz. Acaba Allah korkusu nasıl olmalıdır? Yalnızca dehşet ve korku üzerine kurulmuş bir disiplini, İslâmın hoşgörü muhtevası ve Cenab-ı Hakk'ın sonsuz rahmetiyle nasıl bağdaştırabiliriz?

Kur’ân-ı Kerim’de mü’minler şöyle anlatılır:

“Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah’ın adı anıldığı zaman kalbleri titrer. Kendilerine Onun âyetleri okunduğunda imanları artar ve onlar yalnız Rablerine tevekkül ederler.” 3

Bu âyetten anlaşıldığı gibi, iman nurunun artmasıyla Allah korkusunun kalbde yerleşmesi arasında çok yakın bir ilgi ve irtibat vardır.

Allah’ın âyetleri okundukça imanın ziyadeleşmesi ne demektir? Bu hususu merhum Elmalılı şöyle izah eder:

“İlim ve amel cihetinden gelen deliller arttıkça tahkikî iman inkişaf eder. Yakîn ve iman ziyadeleşir.”4

Tahkikî imanın da mertebeleri vardır. Bunlardan ilmelyakîn mertebesi, delillere dayanarak şüphelere karşı koyar. Taklidî, yani anne ve babadan devralınan ve derin bir araştırmaya dayanmayan bir iman bazan tek bir şüphe karşısında bile mağlûp olabilirken, delillere dayanarak elde edilen bir iman sayısız şüphe karşısında dahi sarsılmaz.

Tahkikî imanın ikinci bir mertebesi aynelyakîndir ki, onun da kendi içinde mertebeleri mevcuttur. Allah’ın kâinatta tecellî eden güzel isimleri ve bu isimlerin mertebeleri kadar mertebesi vardır. Mü’min o tecellîleri görüp okuyabilme kabiliyeti nisbetinde sağlam ve sarsılmaz bir imana sahip olur. Bu safhanın en yüksek mertebelerinde artık kâinatı bir Kur’ân gibi okuyabilecek dereceye gelmiştir. Yani, meselâ bir çiçek üzerinde Cenab-ı Hakk'ın Halık, Musavvir, Müzeyyin, Mülevvin, Cemil, Rahim gibi isimlerini okur. Onu yaratan, sûret veren, süsleyen, renklendiren, güzelleştiren ve şefkat ve merhamet gösteren bir yaratıcısının isimlerinin tecellilerini seyreder.

Üçüncü mertebe de hakkalyakîn olarak isimlendirilir. Bu dereceye ulaşan bir kimse artık varlık âlemlerini saran perdeleri geçmiş ve şüphelerin ordular halinde hücumu karşısında dahi sarsılmayacak bir imana erişmiştir.5

Peygamberlerin ve maneviyat rehberlerinin imanı bu derinliğe sahiptir. Miracda Cenab-ı Hakkın cemâl ve kelâmına muhatap olan Resul-i Ekrem Efendimizin (a.s.m.) ve onun izinden giderek, yerde iken Arş-ı Âlâyı temâşâ edebilecek kadar ruhen terakkî eden Abdülkadir Geylanî Hazretlerinin kuvvetli imanları bu mertebeye misal olarak verilebilir.

Bu umman misali imana ancak ilim yoluyla ulaşılabilir. Tabiî ki, bu ilmin, insanı imana götüren bir ilim olması şarttır. İşte her an ilimle bu iman mertebelerinde yükselenlerin, Cenab-ı Hakk'ın huzurunda imişçesine duydukları haşyet ve ürpertiyi tarif etmek mümkün müdür?

“Allah’tan ancak ilim sahipleri korkar.”6

meâlindeki âyet-i kerimede bu hakikat ifade edilmektedir. Bu hürmet ve haşyet, her mü’minde imanın derecesine göre tecellî eder.

Çünkü insan ilim vasıtasıyla Rabbini tanıdıkça Ona olan sevgisi ve saygısı artmaktadır. Zira bütün kemâl mertebelerinin üzerindeki sonsuz bir kemâl, elbette ki sonsuz bir hürmete lâyıktır. Üstün vakarıyla ve eşsiz şahsiyetiyle erişilmez bir mertebeye sahip bir maneviyat büyüğünün huzurunda nasıl içimizi sevinçle karışık bir ürperti kaplıyorsa, onun sayısız defa üstünde bir kemâlin sahibi olan Cenab-ı Hak katında nasıl bir ruh hali içine gireceğimizi düşünelim.

Allah sonsuz rahmet ve şefkat sahibi olduğu gibi, sonsuz derecede gayret ve izzet sahibidir aynı zamanda. Pekçok Kur’ân âyetinde tekrarlandığı üzere, Allah hem Rahîm’dir, hem Azîz’dir. Rahîm isminin gereği olarak bütün varlık âlemini sonsuz şefkat ve rahmetiyle kucaklarken, Azîz ismiyle de, kanunlarına isyan edenleri ve bu isyanlarıyla izzetine dokunanları cezalandırmaktadır.

Bu itibarla, Cenab-ı Hakk'ın huzurunda olan bir kul, bir taraftan o sonsuz rahmetin câzibesiyle kendisinden geçmiş, diğer taraftan da gazabının dehşeti karşısında kalbi titrer bir vaziyettedir. Böyle bir insanın Allah’ın emirlerine isyan edip yasaklarını çiğnemesi mümkün müdür?

Bu korku da, tıpkı sevgi gibi, insanı Allah’a götürür. Bediüzzaman’ın izah ettiği gibi,

“Halik-ı Zülce-lâlinden havf etmek (korkmak), Onun rahmetinin şefkatine yol bulup iltica etmek demektir. Havf (korku) bir kamçıdır, Onun rahmetinin kucağına atar. Mâlûmdur ki, bir vâlide, meselâ bir yavruyu korkutup sînesine celb ediyor. O korku, o yavruya gayet lezzetlidir. Çünkü şefkat sinesine celb ediyor. Halbuki, bütün vâlidelerin şefkatleri, rahmet-i İlâhiyenin bir lem’asıdır / parıltısıdır. Demek, havfullahta (Allah korkusunda) bir azîm (büyük) lezzet vardır.” 7

Şu halde, korkunun veriliş maksadı da insanı Allah’a götürmektir. Bu bakımdan, bu duygumuzu başka yerlerde kullanıp asıl maksadından uzaklaştırırsak, büyük zararlara uğrarız. Nasıl sevgimizi yanlış yerlerde kullandığımızda, sevdiklerimizden karşılık görmemek; aksine onlar tarafından tahkir edilmek ve kalbimizdeki onca sevgiye rağmen onlardan ayrılmak gibi acılarla, o sevgi bizi ıztıraplar içinde boğan bir duygu haline gelir. Aynı şekilde, korku duygusunun yanlış yerde kullanılması da, insanın hayatını zindana çevirir. Çünkü korkulmaya değmediği halde korktuğumuz varlıklar bize gayet sıkıntılı bir zillet yaşatmaktan başka hiçbir şey yapamazlar. Ne yardımcı olabilirler, ne de korkumuzu teskin edebilirler. Aksine, duygusuz bir merhametsizlikle sırtlarını çevirerek veya hücumlarını şiddetlendirerek bizleri perişan ederler.

Korku hissinin iman ve tevekkülle olan alâkası Sözler’de şöyle anlatılır:

“Tam münevverü’l-kalb bir âbidi küre-i arz bomba olup patlasa, ihtimaldir ki, onu korkutmaz. Belki, harika bir kudret-i Samedâniyeyi lezzetli bir hayret ile seyredecek. Fakat meşhur bir münevverü’l-akıl denilen kalbsiz bir fâsık feylesof ise, gökte bir kuyruklu yıldızı görse yerde titrer. ‘Acaba bu serseri yıldız arzımıza çarpmasın mı?’ der, evhâma düşer. (Bir vakit böyle bir yıldızdan Amerika titredi. Çokları gece vakti hânelerini terk ettiler.).” 8

Dipnotlar:
1. Âl-i İmrân, 3/31.
2. B. S. Nursi, Lem’alar, s.21
3. Enfâl, 8/2
4. Hak Dini Kur'ân Dili, III/2367.
5. Bediüzzaman Said Nursi. Emirdağ Lahikası-I, s.102 ve 103.
6. Fâtır, 35/28.
7. Sözler, s. 331.
8. a. g. e.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,637
Tepki puanı
1,009
Puanları
113
Yaş
67
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Bil ki Aşk'tır, İnsan Yapan Âdemi

Ezelde atılır, aşkın temeli,
Kaç âşık kul bilir acep o demi?
Görünce Cemal, bu ezel demeli
Gör ki Aşk'tır, insan yapan âdemi

Nasıl görsün bu dünyada güzeli?
Görmemişse ezelde O Güzel'i
Hatırlar mı o; Âmâydı ezeli?
Bil ki Aşk'tır, insan yapan âdemi

Ne ettiyse güzel etmiş ezeli
Sevdirmiş bu dünyada da güzeli
Aşk'mış meğer ezelde de emeli
Sev ki Aşk'tır Sultan yapan âdemi

Neyi arar bu dünyada insan, bildim ne için
Neyi kaybettiyse arar insan onu, Aşk için
Ezel yitirdiğin bilmezmi, aramasın niçin
Bulmuşsa izin, bulduğuyla yanar bugün için

Kul cemâli zerre, Cemâlullâh'ı idrak için
Yakar Mecnunu zerresi de, bil hep onun için
Güzeli, Güzellerde aramak suç mu? Ne için
Yanmaya alışa cismim, Taa Cemâlullah için...
iktibas
niyaz.jpg
 

özgeöz

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2012
Mesajlar
186
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Allah razı olsun ne güzel cevaplamışsınız.. aynı zamanda cesaret isteyen bir şey değil mi? heplere varmak için hiçi göze almak biyerde..
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
selamun aleykum ve rahmetullah. biraz evvel Allah rasulune aşık olmak için yapmamız gerekenlerle ilgili bir yazı okudum. inanıyorum ki bu sitede benden çok daha bilgili, ilim sahibi kardeşlerim var. peki Allah'a aşık olmak için ne yapmalıyız? bu konuyla ilgili hadisler var mıdır? önerilen özel zikirler var mıdır?

Ah ah yaramızı deştiniz kardeşim ...Bizde Allah C.C. aşk'ının yarası öyle büyük ki nasıl anlatılır... acaba işte bunu bilmiyoruz...

Hasret mi desek...?
Sevmek mi desek...?
''Onda'' Yok olsak mı desek...?
Sevgilim mi desek...?
Öldük ,bittik mi desek...?
Desek ,Desek....Desek....?

En güzeli...

Ulu Rabbimiz sen büyük ve yücesin ,verdiğin nimetlere Hamd ve Şükürler olsun...Seni Çok Seviyorum... Desek....?
Ulu Rabbimiz seni çok seviyorum,Muhammed Mustafa A.S. 'ıda çok seviyorum,''SEN'' de onu çok sev desek...?

Onunla Habibini beraber sevsek ...
Selam ve sevgilerimizle...
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
52
Hic kusura bakmayin, korku aska goturmez....
Ask bambaska birseydir ,kimisi sofudur, ibadetle hakka gider , kimisi sufi dir tefekkurle hakka gider..
Aslolan Haki aramak bulmaktir, diyeceksin ki dediklerini sozunu tutmak yok mu???
Tabiki seven sevdiginin sozunu tutmaz mi???Kur-an da ne diyor?, misal " Allah takva sahiplerini sever" asik sevilmek isterse takvali olmak zorunda...
Aski ogrenmek isteyen asiklarin yolundan gitsin, onlarin yasami ornektir...
En basta Muhammed (s.a v) nasil bir ask ki sabahlara kadar sevdigi ile beraber, hemde gunahlarindan arinmak icin degil,
sadece sevdigi istedigi icin, onunla olmak icin,
Korku nefsimde de cok, seytan dersen onda da vesvese korku cok
Ask bambaska birsey, tarifi bile olmaz ama kendine gore anlatirsin
Ask sevdiginde yok olmak, O olmaya calismak???
Ask Yaradanla BIR olmak, korku yok mu sende? var tabiki sevdigimi gormemek korkusu... onu uzermiyim? korkusu
Beni sever mi? sevmez mi korkusu??? ya goremezsem? iste bu soru cildirtir beni...
Rabbim cemalini gormeyi nasip et, inan baska kalmadi, ne cennet , ne cehennem, iste alem
Ya sen?? sen muhtesemsin, seni seviyorum, Rabbin emrini tutanlar ne guzel
Rabbim guzeldir, guzeli sever
Seni sevmesini istersen, huylarini guzellestir, kalbini temizlemenin ilaci onu dusunmektir,
Onu kalbine alirsan digerleri gider, dunya sevgisi varsa eger, bekleme , o gider
Terktir ask, onun icin terki de terk et...
Ve cok sevmektir, mecnun misali, sevgidir Yunus misali, asktir Mevlana misali, tum alemdir Sems misali....
Yaradandan dolayi yaratilan herseyi sevmektir ask...
Dahasi ben yok, sen yok biz olmaktir
Yeter be garip hizli gidersin, yavas yavas adimlasin (tamam)
Deki: bismillahirrahmanirrahim basla bir adimla , o gelir sonra iki adimla
Bekleme , basla bir adimla, ask sevdiginin sozunu herseyden cok sevmektir...
 

TakeOne

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Eki 2008
Mesajlar
6,069
Tepki puanı
43
Puanları
48
Konum
Ankara
Masivayı terk etmek. Kalbi yalnızca Allahu telanın sevgisi ile meşgul etmek gerekir. Zor bir sanat. Allah herkese nasip etsin.

Tek diyeceğim; teslimiyet, teslimiyet ve samimiyet...
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
Sayın Muhtazaf kardeşim...;
Elinize sağlık çok güzel yazmışsınız...
Tabi ki en büyük korku ...;
Beni seven, sevdiğini buyuran ,Allah C.C. ;Kul ' luk hatalarımdan dolayı ya beni sevmez ,yalnız bırakır da bana hiç iltifat etmezse ne olurum...?
Korkusu en büyük korkudur ...
Selamlar....
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
Masivayı terk etmek. Kalbi yalnızca Allahu telanın sevgisi ile meşgul etmek gerekir. Zor bir sanat. Allah herkese nasip etsin.

Tek diyeceğim; teslimiyet, teslimiyet ve samimiyet...

İlmel teslim ol 'mak....
Aynel teslim ol 'mak...
Hakkal teslim ol 'mak...
Bütün mesele bu ...
Tek korku...OL emri Allah C.C. na ait o yüzden korku ve ümit arası kalmak çok faydalıdır...

Ya sevmezse ... korkusu...
Selamlar.
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Bütün nefsi arzularımızdan onun istekleri karşısında severek vazgeçebiliyorsak aşık olmuşsuz demektir.
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
İnsan nefsi arzusuz olur mu? ...
Neden vazgeçecek mişiz... Helal ve Hak sayılan Nefsi arzulardan ...
Yaşamak... Nefsi dahil kontrollü ve Helal yaşamak en güzeli bu....
Allah C.C. nun lütfettiği armağanları almamak ... İptiladan kaçmak ,mücadele etmemek olur mu ?
O zaman Mezar kazıp içine girelim...
Beni nasıl ikna edeceksiniz bakalım....?
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
Biz her şeyimizle ...Kusur ve hatalarımızla dahi ''O''nu çok ama çok seviyoruz... ''sevap ve helalimizlede''
Hatamız nerede...
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
Ama tabi ki Allah C.C. bir şey isterse severek herşeyden vazgeçebiliriz...
O zaman başka....
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
Allah C.C. nun arzusuna uymak en büyük şereftir...O Halde ben acizane söylüyorum...
Allah C.C. na gerçekten AŞIĞIM ...
Selamlar...
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Konuyu açmak isteyerek aşağıdaki eleştirisel düşüncemi yazsam ayıp olur mu ?
''Yönetici rumuzunu okumadan yorumu yazmıştım... İsterseniz silerim...''


İnsan nefsi arzusuz olur mu? ...
Neden vazgeçecek mişiz... Helal ve Hak sayılan Nefsi arzulardan ...
Yaşamak... Nefsi dahil kontrollü ve Helal yaşamak en güzeli bu....
Allah C.C. nun lütfettiği armağanları almamak ... İptiladan kaçmak ,mücadele etmemek olur mu ?
O zaman Mezar kazıp içine girelim...
Beni nasıl ikna edeceksiniz bakalım....?

Öncelikle şunu ifade etmem gerekirki burada bir üye ne ise yöneticide o dur.Aramızda hiçbir farklılık gözetmeyiz.

İnsan nefsi yaratılış itibari ile arzularla donatılmıştır fakat nefis aşırılığı dilemektedir.Burada insan yaratılış itibari ile yetinebileceği ölçüyle nefsini sınırlandırmalıdır.Ölçü Kur'an ve sünnettedir.
Eğer Allah celle celalunun yap dediğini yapıyor yapma dediğini yapmıyorsak bu sınırı korumuş ve nefsimizi her konuda tatmin etmiş oluruz.
En önemlisi şunu bilmeliyizki nefis için kalıcı olan en ufak arzular geçici olan an büyük arzulardan daha doyumludur.Zira Adem as. ın aldanmasının en önemli noktası budur.Melek olup sürekli cennette kalabilme arzusu.
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
52
Nefs oyle birsey ki?? sen seversen oda sever
Simartir söz verirsen eger, illa da ister (kötek mi?)
Hayir yahu! edep! edep ister... ee al öyleyse? Kaça???kaç para???
Yasiyarak, Rahmanin haram dedigini yapma!, helal dediginden de kacma
Kabul etsiysen , hadi sana mujdeler olsun!
Rabbim dardayim Sems i yolla... olmaz ama
O vekil degil mi? amenna... kalbine vesveseyi alma
Zor ama.. garip beni ugrastirma, (estagfirullah, estagfirullah) ne yapayim??
Rabbim himmet istesem??? kendinde biraz caba gostersen!
Anladik, dostlardan yardim yok... Rabbim sen beni yalniz birakma , halimi bilirsin...
Rabbim lutfen, himmet, affet, lutfen yardim et...
 

özgeöz

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2012
Mesajlar
186
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Allah C.C. nun arzusuna uymak en büyük şereftir...O Halde ben acizane söylüyorum...
Allah C.C. na gerçekten AŞIĞIM ...
Selamlar...

maşallah kardeşim:) Kuranda bir ayette zaten Rabbimiz buyuruyor ki, nefsinizi boş yere öldürmeyin, ancak hak sebeple olursa başka.. bir diğer ayette de hz. musa kavmine seslenirken gelin nefsinizi öldürün buyurur. yine de o güzel insanlar gibi keşke becerebilsek her hal ve durumda Rabbin rızasını nefsimize tercih edebilmeyi.. gözlerim uyur ama kalbim uyumaz diyen o peygamber gibi..
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
maşallah kardeşim:) Kuranda bir ayette zaten Rabbimiz buyuruyor ki, nefsinizi boş yere öldürmeyin, ancak hak sebeple olursa başka.. bir diğer ayette de hz. musa kavmine seslenirken gelin nefsinizi öldürün buyurur. yine de o güzel insanlar gibi keşke becerebilsek her hal ve durumda Rabbin rızasını nefsimize tercih edebilmeyi.. gözlerim uyur ama kalbim uyumaz diyen o peygamber gibi..

Yanlış hatırlamıyorsam Hz.Musanın kavmine bunu demesi kısas içindi.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt