Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ali Gibi Yiğit, Zülfikar Gibi Kılıç Olmaz (2 Kullanıcı)

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
495m98apwxdih33xp3.gif

Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’in, “O, Allah ve Rasûlü’nü sever, Allah ve Rasûlü de onu sever.” yüce iltifatına mahzar olan Hz. Ali kerramallahü vechehû…Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’in amcazâdesi ve dâmâdı, Hulefâ-i Râşidîn’in dördüncüsü, daha hayatta iken Cennetle müjdelenen, bileğinin kuvvetiyle hak ettiği şöhretiyle dillere destan olan ve “Ali gibi yiğit, Zülfikâr gibi kılıç olmaz.” iltifâtının mazharı bulunan bahtiyarlar bahtiyârı Hz. Ali kerramellahü vechehû...Yüce Allah’ın aslanı, veliler kâfilesinin şâhı, yiğitler kervanının reîsi, ilim ve hikmet şehrinin en feyizli kapısı, adâlet ve kemâl sarayının en seçkin sîmâsı, cesâret ve şecâat meydanının en kuvvetli kahramanı ve istikâmet ülkesinin en güvenilir rehberi olan Hz. Ali’nin, özellikle Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’e olan aşkı, sadâkati, tutkunluğu ve vurgunluğu dillere destandır. Hz. Ali’ye yapılan bu iltifatlar elbetteki mübâlağalı bir tarzda söylenen sözler olmayıp, bunlar hak edilen ve gayet yerinde olan taltiflerdir. Şöyle ki: Hz. Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem’e peygamberlik verildiğinde, Hz. Ali on yaşlarında idi. Bir gün Hz. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem, Hz. Hatice validemizle birlikte saâdet hânelerinde namaz kılarken Hz. Ali ansızın gelip içeriye girdi. Onların namazda yaptıklarını hayranlıkla seyretti. Hayretini gidermek için namazı bitirmelerini bekledi ve namazdan sonra onlara,- Bu yaptığınız nedir? diye sordu. Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem ona şu cevabı verdi: - Yâ Ali! Bu yaptığımız şey, Yüce Allah'ın beğenip seçtiği ve beni onu tebliğ ve temsil etmek üzere peygamber olarak gönderdiği Yüce İslâm Dîni’dir. Seni de bir olan Yüce Allah’ın varlığına ve birliğine iman etmeye davet ediyor ve insanlara hiçbir faydaları veya zararları olmayan putlara tapmaktan şiddetle sakındırıyorum. Beklenmedik bir anda yapılan bu teklif karşısında ne diyeceğini kestiremeyen Hz. Ali, - Ben daha küçüğüm. Bunun için tek başıma karar vermem doğru olmayabilir. Ancak ben bu konuyu bu akşam babam Ebû Tâlib’e bir danışayım. Yarın da gelip cevabımı ve düşüncemi bildireyim, ricasında bulundu. - Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem, onun bu isteğini kabul etti ve “fakat bizim bu durumumuzu ve benim bu teklifimi babandan başkasına söyleme” diye onu tembihledi. Hz. Ali (k.v.), akşam olunca evine gitti; ancak konuşulan hususla ilgili babasına hiçbir şey sormadan geceledi. Sabah olunca da Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem’e gelerek İslâm Dînine gireceğini söyledi. Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem,- Yâ Ali! Hani bu gece gidip babana soracaktın. Ne yaptın babana sordun mu? deyince; Hz. Ali şu cevabı verdi:- Hayır; Yâ Rasûlallah! Babama sormadım ve sorma gereğini de duymadım. Ben bu gece kendi kendime şöyle düşündüm ve dedim ki:- Yüce Allah beni yaratırken babama sormadı ki, şimdi ben Allah’ımı kabul etmek ve O’na ibadet etmek için babama sorayım ve bu hususta ondan izin alayım. İşte bunun için ben kimseye sormadan ve danışmadan, kendi gönlümle ve irâdemle Yüce Allah’ın Senin vasıtanla gönderdiği ve Senin de ona davet ettiğin Yüce İslâm Dînini kabul ediyor ve îmân edip Müslüman oluyorum.Büyüklerimiz, “Uyanıklık, yani her türlü hidâyet ve kâbiliyet daha küçük yaşlardan belli olur” demişler. İşte Hz. Ali, yaşı çok küçük olmasına rağmen, daha o yaşlarda sergilediği bu yüce ruhla ve araştırıcı bir ruha sahip olduğunu göstermekle, geleceğinin ne derece parlak olacağı hususunda ve nasıl bir “Allah’ın Aslanı” olacağı hakkında anlayanlara epey fikirler vermiş oluyordu.Evet Hz. Ali (k.v.) bu sözleriyle ve bu davranışıyla bir taraftan temiz kimliğini, yüce şahsiyetini ve yüce bir ruh olgunluğuna sahip olduğunu gösterdiği gibi, diğer taraftan da gelecekte nasıl bir Hak dostu ve bir Peygamber âşığı, veliler kâfilesinin şâhı ve yiğitler kervanının reîsi, ilim ve hikmet şehrinin en feyizli kapısı, cesâret ve şecâat meydanlarının biricik kahramanı, İslâm’ın son derece bahadır bir evlâdı ve “Allah’ın Aslanı” olacağını ifade ediyordu.

alikvnx4.jpg

Hz. Ali Efendimiz, nasıl yüce bir kimliğe ve seçkin bir şahsiyete sahip bulunduğunu, ne derece bir Hak dostu ve bir Peygamber âşığı olduğunu ve gerçekten bir “Allah Aslanı” olduğunu hicret gecesinde çok kritik bir anda ve şartların çok ağır olduğu bir ortamda üstlendiği şu kudsî fedâkârlıkla da göstermiştir: Mekke’den Medine’ye tarihin en büyük ve en anlamlı hicretinin gerçekleşeceği günde, Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem, Hz. Ali Efendimizi çağırmış ve ona şöyle demişti:- Yâ Ali! Bu gece benim için büyük bir fedâkârlıkta bulunacak birisine ihtiyacım var. Hz. Ali, tereddütsüz bir şekilde cevap verdi:- Ey Allah’ın Rasûlü! İşte ben varım ya…Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdular. - Aliciğim! Ancak bu fedâkârlık, öyle normal bir fedakarlık değildir. Bu fedâkârlığın ucunda ölmek de var. Hz. Ali Efendimiz, yine tereddütsüz bir şekilde,- Ey Allah’ın Rasûlü! İşte ben varım ve ben bu fedâkârlığa hazırım. Çünkü bendeniz sonunda ölümün bulunduğu böyle bir fedâkarlığı sizin için yapmayı en büyük şeref sayanlardanım. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdular:- Müşriklerin bu gece beni kendi evimde öldürmek için yüz kişilik bir grup hâlinde evimi saracaklarını ve bana hücum edeceklerini Yüce Allah bana haber verdi ve bana bu gece evimde kalmayıp Mekke’yi terk etmemi emir buyurdu. Fakat onların benim Mekke’yi terk ettiğimi ve hangi tarafa doğru gittiğimi anlamamaları ve bilmemeleri; ancak bunun için de birisinin gelip evimde benim yatağımda yatıyor görünmesi gerekiyor. Madem ki sen bu fedâkarlığa ve bu hizmete tâlipsin. Öyle ise gel;“Bu gece benim yatağımda yat, şu benim örtümle örtün ve onda uyumana bak. (Hem sakın korkayım deme. Çünkü Allah, seni koruyacak ve) Senin hoşlanmadığın her hangi bir şey senin başına gelmeyecektir.” (İbn-i Hişâm, 2/ 127). Tâ müşrikler beni evde yatıyor zannetsinler. Böylece onları oyalamış ve gideceğim yere bir an önce varma hususunda zaman kazanmış olurum. Hz. Ali Efendimiz tereddüt etmeden, yüksek bir fedâkarlık ve ciddi bir yiğitlik isteyen bu şerefli hizmete “evet” demiş ve hicret gecesinde Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’in yatağına yatmıştı. Yani hiçbir endişe duymadan gidip yatağa yatmış ve göz göre göre kendini ölüme atmıştı. Evet Hz. Ali Efendimiz, Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’e olan aşkı ve vurgunluğu uğrunda bu kadar rahattı ve kendisini bu derece Ona adamıştı. Ama Yüce Allah da onu korumuş ve kılına bile dokundurtmamıştı.

Hz. Ali’nin Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’e her hususta en ince noktasına kadar imtisal etmesi, onun Ona olan sevgi ve bağlılığının apayrı bir örneğidir. Şöyle ki: Hz. Ali Efendimiz, “Vedâ Haccı” esnasında Mekke’ye Yemen’den gelmişti. Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem, kendisine hangi hacc’a niyet ettiğini sorduğunda, o şöyle cevap vermişti:“Allah Rasûlü hangi hacc’a niyet etti ise, ben de o hacc’a niyet ederek geldim.” (Müslim, hac, 141)İşte Hz. Ali’nin bunlara benzer sayısız fazîletlerinin, samîmî bir Hak dostu ve sâdık bir Peygamber âşığı olmasının ve en kritik anlarda ve gayet zor şartlar altında, hattâ ölüm kokusunun burnun direklerini sızlattığı bir anda bile sadâkatinden bir şey kaybetmemesinin, bu dünyadaki en verimli şu neticesine ve en tatlı şu meyvesine bakın ki, Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve selem, Medîne’ye teşriflerinden beş ay sonra îmân, hayâ, sadâkat ve şecâat âbidesi olan Hz. Ali’yi çağırmış; kalbinin en tatlı meyvesi ve gözünün en parlak nuru olan kızı Hz. Fâtıma vâlidemizi ona nikâhlamış ve Bedir savaşından sonra da onları evlendirmişti.Mübârek nesillerine kıyâmete kadar binlerce rahmet ve bereket insin. Âmîn.

495m98apwxdih33xp3.gif
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
selamun aleykum gül tanem
<<B)>>


[YOUTUBE]xgr8fB2RVMQ[/YOUTUBE]​
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
- Hz. Ali'den Seçme Sözler -

- Hz. Ali'den Seçme Sözler -

Acelenin meyvesi yanlışlıktır.

Aç kalmak, alçalmaktan hayırlıdır.

Açık kalpli, mert düşman, içinden pazarlıklı dosttan iyidir.

Adalet için en büyük talihsizlik, devleti idare edenlerin zalimliğidir.

Adalet, halkın dirliği ve düzeni, idarecilerin ise süsü ve güzelliğidir.

Adalet ve eşitliği gözetmek siyasetlerin en iyisidir.

Adil ol, kudretin sürekli olsun.

Adilane davranış siyasetlerin (yönetimlerin) en iyisidir.

Affetmekten utanmayın. Cezalandırmakta acele etmeyin.

Ahmak, her lafın başında yemin eder.

Akıl, gurbette yakın bulmaktır; ahmaklık vatanda gurbete düşmektir.

Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi miras, ilim gibi şeref olmaz.

Akıl gibi zenginlik, cehalet gibi yoksulluk yoktur. Edebe uymak bir kazanç, danışmak bir güçtür.

Akıllı bir insan fakir olabilir, fakat o hiç kimsenin sadakasına muhtaç değildir.

Akıllı kişi, tecrübelerden ibret alan kimsedir.

Akıllı olan kemal, cahil olan mal ister.

Akıllı düşmanınsa bile danış, bilgisiz dostun fikrini geç.

Akıllı insanların en mutlusudur.

Akıllının dili kalbindedir, ahmağın dili ise ağzındadır.

Akıllının tahmini, cahilin kesin bilmesinden daha doğrudur.

Akıllı insanlar az konuşur. Çok söyleyenler, yalnız ahmaktırlar.

Akil kişi, kemal talep eder.

Akraba düşmanlığı, akrep sokmasından beterdir.

Alçak gönüllülük, en büyük şereftir.

Alçak gönüllülük, ilmin meyvesidir.

Aleyhine kesin delil olmayan kişiyi mazur tutun; o kişi benim.

Alışkanlık, insana musallat olur ve onu kontrolu altına alır.

Alışkanlık insanın ikinci tabiatı gibidir.

Aptallığın en büyüğü medh ve zemde ifrada kaçmaktır.

Arkadaşın hayırlısı, sana doğru yolda iyi delil olandır.

Asıl yetimler, anadan ve babadan yoksun olanlar değil, akıldan yoksun olanlardır.

Aşağılık insanlarla yakınlaşmaktan kaçın, onlar ki yapmacık sevgilerini gösterip içlerinde kötülüğü saklarlar. Onları hoşnut tuttuğun sürece sana sevgi duyarlar, verili olmaktan geri kalırsan sana zehirlerini akıtırlar.

Ayıbın en büyüğü, ona benzer bir ayıp sende de varken, başkasını ayıplamandır.

Aynı anadan babadan doğanlar, senin miras kardeşlerin; uzak yerlerden gelen, huyu suyu sana benzeyenler ise senin öz kardeşlerin sayılırlar.

Az ibadet edip çok çalışmak, çok ibadet edip az çalışmaktan üstündür.

Az yemek yemek sağlıktır.

Azarlamada aşırılık inat ateşini alevlendirir.

Azgınlığın sonu ya rezil veyahut yok olmaktır.

Azim ve sebat, insanların en büyük yardımcısıdır.

Azla yetinen kimse zengindir.

Babana riayet edersen, sen de oğlundan hürmet ve riayet bekleyebilirsin.

Babana saygılı ol ki, oğlun da sana saygılı olsun.

Babanın çocuğu için bıraktığı en iyi miras onu güzel edeple yetiştirmesidir.

Bağışlamak, büyüklüğün şanındandır.

Başa kakmak suretiyle iyiliğini boşa giderme.

Başkalarını ıslah etmek istiyorsan önce kendini ıslah etmelisin. Kendin fasid olduğun halde başkalarını ıslah etmeye kalkışman en büyük ayıplardandır.

Başkalarının felaketinden hisse kapanlar, geçmiş musibetlerden ders alanlar, cidden bahtiyar insanlardır.

Başkalarının iyi hareketlerini takdire çalışınız. Derhal dostlarınızın çoğaldığını göreceksiniz.

Başkasında gördüğün fena bir huyu hemen nefsinde ara ve ondan kaçın.

Beceremeyeceğin bir iş için söz verme.

Benim üç türlü dostum vardır: benim dostlarım, dostlarımın dostları ve düşmanlarımın düşmanı.

Bırak bu içindeki ikiliği atıl ateşe, sönmeye yüz tutsa da onu alevlendir.

Bildiği halde susmak, bilmediği halde konuşmak kadar çirkindir.

Bilge insan çalışmasına, bilgisiz de boş hayallerine güvenir.

Bilgi gibi hazine olamaz.

Bilgi, tükenmeyen bir hazinedir; akıl eskimeyen, yıpranmayan bir elbisedir.

Bilgin bir söz ehli olamıyorsan, hiç olmazsa dikkatli bir dinleyici ol.

Bilgin kişinin rütbesi, rütbelerin en üstünüdür.

Bilgin ölü olsa bile diridir. Cahil ise diri olsa bile ölüdür.

Bilgin ölse de yaşar; cahil ise yaşarken de ölüdür.

Bilginlerin toplantısı mutluluk getirir.

Bilgisiz kişiyi bir işte, bir düşüncede ya pek ileri gitmiş görürsün ya da pek geri kalmış.

Bilgiyi ehil olmayana veren o bilgiye zulmetmiştir.

Bilgiyle dirilenler ölmez.

Bilmediğiniz sözü söylemeyin; çünkü gerçeğin çoğu, inkar ettiğiniz şeylerdir.

Bilmediğin şey hakkında konuşmayı ve üzerine düşmediği halde söz söylemeyi terk et.

Bin defa mazlum olsan da bir defa zalim olma.

Bin kere mazlum olmak, bir kere zalim olmaktan iyidir.

Bin kapıdan, yüz bin kaleden içeri girebilirsin de küçücük bir gönülden içeri giremezsin.

Bir devletin başı, sahip olduğu iktidardan; bilgin, ilimden; iyiliksever, yaptığı iyiliklerden; ihtiyar da yaşından ötürü saygı görür.

Bir devletin çökmesi şu dört sebebe bakar: Esas prensiplerinden ayrılma, ikinci planda olan şeylere önem verme, aşağılık kimselerin ön safa geçmesi ve erdemli kişilerin arka plana atılması.

Bir gerçeği savunurken ona önce kendimiz inanmalıyız; sonra da başkalarını inandırmaya çalışmalıyız.

Bir insana başkaları yanında verilen öğüt; öğüt değil, hakarettir.

Bir insanda güzel bir huy varsa o huya benzer başka huylarını da bekleyin.

Bir işi yapmadan önce tedbir almak, insanı pişmanlıktan kurtarır.

Bir sanat eserini yıkmak, cinayetlerin en büyüğüdür.

Bir hata işlediğiniz vakit, onu itiraftan çekinmeyiniz. Eğer böyle yaparsanız, o hatayı görmüş olanların aleyhinize verecekleri hükmün önüne geçersiniz.

Birisini övmede aşırı gitmeyin ve abartmayın.

Bir kişiyi layığından fazla övmek riyadır, dalkavukluktur; layığından az övmek ise ya dilsizlikten ileri gelir, ya hasetten.

Birinin aleyhinde söylenen sözü dinleyen, o sözü söyleyen gibidir.

Birisinin suçunu bağışladıktan sonra pişman olma; cezalandırdığın zaman da sevinme.

Borçların çokluğu, doğru adamı yalancı, şerefli adamı da yemininden dönek yapar.

Boş vakitlerini okumakla değerlendiren kimse, fikir rahatlığını kaybetmez.

Bütün insanlar Allah'ın kuludur. Lakin hiçbir kimse, diğer bir kimsenin kulu değildir.

Büyük günahların kefareti, zulme düşenlere yardım etmek, acze düşenleri ferahlandırmaktır.

Büyüklere karşı saygılı olun ki çocuklar da size karşı saygılı olsunlar.


Cahil dosttan ziyade akıllı düşmana güven.

Cahil ile sakın latife etme. Dili zehirli olduğundan gönlünü yaralar.

Cahil, ne kendi eksiğini görür, ne de öğütlere kulak asar.

Cahilden uzak kalmak, akıllıya yaklaşmakla eşittir.

Cahiller çoğalınca bilginler garip olurlar.

Can gözü kör olunca, gözle görmenin bir yararı yoktur.

Cehaleti ilimle geri çevirin.

Cehalet ve gaflet alimin kalbinde olmaz. Fakat alimler, zengin cahillerin karşısında, ancak ilim sayesinde yükselirler.

Cimri zengin, cömert yoksuldan daha yoksuldur.

Cimri her zaman aşağılıktır, kıskanç olan her zaman işkencededir.

Cimrinin dostu bulunmaz.

Cömertlik alışkanlıkların en üstünüdür.

Cömertlik, istemeden önce vermektir; istendikten sonra vermek utançtandır ve kötüdür.

Çalışan kötülük düşünemez, çalışmayan da kötülükten kurtulamaz.

Çalışmak kadar dinlenmeyi de görev bil, ihmal etme. Sağlığınıza eza etmeyin, sağlığın bozulması kolay; elde etmek ise zordur.

Çocuk açısından hiçbir süt, anne sütünden iyi değildir.

Çocuklara sevgi ve büyüklere saygı gösteriniz.

Çocuklara söz verdiğinizde kesinlikle sözünüzde durunuz.

Çocuğun kalbi hiç ekilmemiş bir tarla gibidir. Ona ne verilirse kabul eder.

Çocuğunuzun yedi yıl oyun oynamasına müsade ediniz ve yedi yıl ona yaşam edebini ögretiniz.

Çoğu insan medhedilip övüldüğü için gurura kapılır.

Çoğu sözler hamleden daha serttir.

Çok akıllı insanlar başkalarının hatalarından öğrenirler ve hata yapmazlar; akıllı insanlar hata yapar ve ders çıkararak bir daha yapmazlar; ahmak insanlar da sürekli hata yapar, gene de ders çıkarmazlar.

Çok kimseler varisleri kavga etsinler diye mal toplamaya çalışırlar.

Çok şakacı insanı ciddiye almazlar.

Çok yaşayanın ömrü, dostlarına ağlamakla geçecektir.

Dert ve gam ihtiyarlığın yarışıdır.

Dil aklın tercümanıdır.

Dil insanın terazisidir.

Dil yırtıcıdır; yuları bırakıldı mı salar, parçalar.

Dili tatlı olanın arkadaşı çok olur.

Dilini sövüp saymaya alıştırma. Tatlı dilli ol. Kötü söz alışkanlığı insanı soysuz yapar.

Dilini küfre alıştırma. Tatlı dilli ol. Yoksa önüne gelene havlayan köpeklere dönersin. Halkı zorla kendinden nefret ettirirsin.

Dilsiz ol, yalancı olma.

Dilinizi daima iyi kullanınız. O sizi saadete götürdüğü gibi, felakete de götürebilir.

Dindarlığın en üstünü, dindarlığı gizlemektir.

Dinle, öğrenirsin. Sus, esen kalırsın.

Doğru, dürüst ve nazik kişileri seçin ve çıkar ummadan ve korkmadan acı gerçekleri söyleyebilenleri tercih edin.

Doğru her zaman yüce, yalancı her zaman aşağı ve cücedir.

Doğru söz söyleyenin delili kuvvetli olur.

Doğruluk en iyi yol, bilgi en iyi kılavuzdur.

Doğruluk, hakkın dilidir.

Dost, sen yokken dostluk şartını yerine getiren kimsedir.

Dost, kardeşini üç halde korumadıkça tam dost olamaz: düşkünlüğünde, kendisi bulunmadığı vakit, ölümünden sonra.

Dostun olmayışı, bir çeşit gariplik ve yalnızlıktır.

Dostları yitirmek gurbete düşmektir.

Dostlarıma dost olanları çok severim ve onların kıymetlerini de dostlukların dereceleriyle ölçerim.

Dostların çoğalsın diye çırpınma. Onları bir gün ihmal etmeye kalkarsan çabucak düşmanın olurlar. Dostlar ateş gibidir. Pek çoğalırlarsa yakarlar.

Dostlarının kötüsü seni iyi gününde arayıp sıkıntılı zamanında yüz üstü bırakandır.

Dostluk en yakın akrabalıktır.

Dostluk elde edilmiş akrabalıktır.

Dostlukta aşırı gitme, kimbilir belki o dostun bir gün düşmanın olur, düşmanlıkta da aşırı gitme, kimbilir belki o düşmanın bir gün dostun olur.

Dostunu ihtiyatla sev, olabilir ki bir gün sana düşman olur; düşmanınla da ihtiyata riayet ederek düşmanlıkta bulun, olabilir ki bir gün sana dost kesilir.

Dostunun düşmanını kendine dost seçme.

Dünya geçici gölgedir.

Dünyanın en değerli hazinesi öğüttür, ama ondan ucuzu da yoktur.

Dünyayı yutsa yoksul kalacak biri vardır: Aç gözlü.

Düşene sevinme, zamanın sana ne sakladığını bilemezsin.

Düşmanı kovalamayınız, onlardan yaralananların yarasını sarınız, esirlerini tedavi ediniz.

Düşmanlık, kalbi meşgul eder.

Düşünce akılların cilasıdır.

Düşünce ve prensiplerini kendi hayatlarında da uygulayan kimselerin bilgi ışıklarıyla aydınlanınız.

Düşünün, sonra konuşun; yanılmalardan kurtulacaksınız.
Edep, aklın suretidir.
Edep, en iyi mirastır.

Edep, had tanımaktır.

Edep insanın kemalidir.

Edep insan için güzel elbise menzilesindedir.

Edepsiz olan kimsenin ayıpları çok olur.

Eğer ararsak kendimize kolayca düşman bulabiliriz, ama ne kadar ararsak dost bulmak kolay değil.

Eğer bilgiyi hak edene vermezseniz o kişiye zulmetmiş olursunuz; hak etmeyene verirseniz bilgiye zulmetmiş olursunuz.

Eğer bir seyahata çıkarsanız, gittiğiniz yerlerin adetlerine uymaya çalışınız.

Eğer sırlarınızı birbirinize açarsanız, artık onu gizleyemezsiniz.

Eğer hayırlı bir iş görmek istersen, bugünün işini yarına koyma. Çünkü yarına kadar ne olacağı belli değildir. Fena bir işe başlayacağın zaman da acele etme. Belki hayırlı bir düşünce, sana o fenalıktan gelecek olan tehlikeye mani olur.

Eğer talihin açık ise kusurların kapalı kalır.

Eğlence ve zevke kapılan akıldan kaybeder.

Elbiseleriniz eski de olsa, kalpleriniz yeni ve temiz olsun.

El işlerine yardım edin; çünkü bu yoksulluğu azaltır, hayat kalitesini artırır.

Emanetin en feyizlisi ahde vefadır.

Emriniz altında bulunanların hataları karşısında hemen öfkelenip kendinizi kaybetmeyin.

En ahmak insan, kendini herkesten akıllı sanandır.

En akıllı insan, öğütleri dinlemekten vazgeçmeyen insandır.

En büyük yardım, en çabuk yapılan yardımdır.

En büyük zenginlik akıl, en şiddetli yoksulluk ahmaklıktır.

En faydalı bilgi uygulanabilendir.

En güzel ahlak tevazu, yumuşaklık ve tatlı dilde bulunur.

En güzel edep kendinden başlamandır.

En kötü dost, seni saksaklayıp eksiklerini örtendir.

En kötü şey, insanın kendisini beğenmesidir.

En kuvvetli kişi, kendi nefsine galip olan kişidir.

En talihsiz memleket, insanlarının her türlü güvenlikten yoksun yaşadıkları memlekettir.

En yakını yitiren, en uzağı yardımcı olarak bulamaz.

En yakışıklı elbise, erdem elbisesidir.

Erdemin başı ilimdir.

Esnaf ve tüccara dikkat edin; onlara gereken önemi gösterin, fakat ihtikar, karaborsa ve mal yığmalarına izin vermeyin.

Evlatlarınızı yaşayacakları zamana göre terbiye ediniz.

Ey ademoğlu, ihtiyacından fazla kazandığın şeyi, başkası için biriktirmedesin.

Ey insanlar! Bilgi edindiğiniz zaman hidayete ermeniz için bilginize uyunuz. Çünkü ilminin tersine hareket eden alim, cehaletten ayrılmaz, yolunu kayıp etmiş cahile benzer.

Ey karamsar; bilmelisin ki, bu devranın değişmeyen tek bir kanunu vardır; o da değişmektir.

Eziyet etme, eziyete engel ol. Diline sahip ol, can feda olsun sana yardımcı olan dost arkadaşlığına.


DEVAMI VAR....


 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
- Hz. Ali'den Seçme Sözler -

- Hz. Ali'den Seçme Sözler -

Fasık ve günahkar kimselerle arkadaş olmaktan kaçın, çünkü kötülük kötülüğe kavuşur.

Faziletlerin başı ilimdir.

Fazilet sahibinin kıymetini, ancak fazilet sahibi bilir.

Fazla yemek ve yemek üstüne yemekten kaçının. Zira fazla yiyen kimse fazla hasta olur.

Fırsat karınca yürüyüşü ile gelir, yıldırım hızı ile gider.

Fırsat yaz bulutu gibi gelip geçer, elinize geçtiğinde faydalanmasını bilin.

Fikir çatışmalarından hakikat çıkar.

Fikir sahibi her şeyden ibret alır.


Garip, dostu olmayan kimsedir.

Gazap ve öfkeden kaçınınız. Çünkü onun başlangıcı delilik ve sonu ise pişmanlıktır.

Gece ile gündüz seni işlerler. Onları sen işle. Onlar her gün senden bir şey koparıyor, sen de onlardan bir şey koparmaya bak.

Geçimini mertçe kazanmaya çalış. Nefsini alçaklıktan koru ki, fakir olsan bile şerefli kalasın.

Gençlik günlerini düşünmek, hasrettir.

Gerçek bilgin, bildiklerinin bilmedikleri yanında daha az olduğunu anlayandır.

Gerçek dost, sıkıntı zamanında imdada yetişendir.

Gerçek dostlar çok vücutlu, tek kalpli varlıklardır.

Gerçek karşısında öfkelenmek ayıptır.

Gerçekle savaşan, elbette alt olur gider.

Gerçekleri söylemekten korkmayınız.

Gereksiz şeylerin peşinden koşan gerekli şeyleri kaçırır.

Gözleri kör olan birisine doğanın ne kadar güzel olduğunu anlatamazsınız.

Güleryüz göstermek, cömertlik yerine geçer.

Güleryüz, dostluk yaratır.

Günah işlememek, tövbe etmekten daha iyidir.

Günaha alt olarak üstünlük bulan, üstünlük elde etmemiştir, şerle üst olan alt olmuştur.

Günahın en kötüsü, hafife alınan günahtır.

Güzel bir siyaset, iktidarı sürekli kılar.

Güzel huy, bir ganimettir.


Haddini bilen kimse, hakaret görmez.

Halka karşı daima içinizde sevgi ve nezaket besleyin. Onlara bir canavar gibi davranmayın ve onları azarlamayın.

Halkın güvenini kazanın ve onların iyiliğini istediğinize kendilerini inandırın.

Hakiki dost sıkıntılı zamanlarda, senin gurur ve izzet-i nefsini kırmadan, sana yardım edenlerdir.

Haksız kazanç ve ahlaksızlıklara düşmemeleri için memurlarınıza yeterince maaş ödeyiniz.

Haksızlık önünde eğilmeyiniz. Çünkü haksızlıkla beraber şerefinizi de kaybedersiniz.

Haksızlıklara isyan etmeyenler, onlardan gelecek her musibete katlanmalıdır.

Halk için en büyük felaket, düşünce ve bilim adamlarının düşük ahlaklı kimseler oluşudur.

Halka hürmet edenler hürmete mazhar; halkı tahrik edenler hakarete layık olurlar. Halka saygınlık veren kişi, saygın tutulmuştur. Halkı küçümseyenlerse saygı görmemişlerdir.

Halkın önderi olmak isteyen biri önce kendisini ıslah etmeli, daha sonra başkalarını ıslah etmeye başlamalı ve söz ile diğerlerine edep öğretmeden önce güzel davranışı ile onlara edep öğretmelidir.

Hayat kötülüklerle insan arasında perdedir.

Hayatın karşına çıkardığı müşkül hadiselere sabır ve tahammül et. Onları hiç kimseden bilme ve hiç kimseye karşı kalbinde bir adavet besleme; hiç kimseye hiddet ve şiddet gösterme. Bu suretle hareket edersen en büyük müşkülleri bile yenersin ve sen de "insan-ı kamil" mertebesine erersin.

Hayrı yapan, hayırdan da hayırlıdır; şer isteyense şerden de kötüdür.

Herhangi bir işte acele etme, hataya düşersin.

Her huyun en iyisini kendin için seç.

Herkesin değeri, onun himmeti kadardır.

Her kim bana bir harf öğretse, ben ona kul köle olurum.

Her kişinin değeri, yaptığı güzel işiyle ölçülür.

Herkes için tatlı ya da acı bir son vardır.

Herşey akla muhtaçtır, akıl da eğitime.

Herşeye ibretle bakın ve gördüklerinizden ibret alın.

Herşeyin bir belası vardır ve iyiliğin belası da kötü arkadaştır.

Herşeyin en iyisi, en yeni olanıdır; ama dostların en iyisi, en eskileridir.

Herşeyin sonunu uzun uzun düşünen ve bir türlü karar veremeyenlerden, şecaat ve cesaret namına hiçbir şey beklenemez.

Hırs seni kul etmesin, Allah seni hür yarattı.

Hırs ve tamah, yorgunluk ve meşakkatin anahtarıdır.

Hızlı yükselenlere imreniliyor. Oysa en hızlı yükselenler toz, duman, saman ve tüydür.

Hiçbir süs edep kadar güzel değildir.

Hiçbir zaman vaadinizden ve sözünüzden dönmeyiniz.

Hiç kimsenin hatasını yüzüne vurmayınız. O hatayı işleyene hatasını, başka birini misal göstererek anlatınız.

Hiçbir işte lüzumundan fazla aceleci olma. Dikkatli davranış sahibi olanlar, kendilerini bir çıkmaza girmekten muhafaza etmiş olurlar.

Hikmet sahibi kişilerin sözleri doğruysa ilaçtır, yanlışsa hastalıktır.

Hoş geçinmek aklın yarısıdır.

Huzur ve barışçıllığı arkadaş edinmişe yakınlaş, arkadaşlığından mutlu olmadığın kişiden uzak ol.


DEVAMI VAR...
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
İbret alınacak şeyler ne çok, ibret alanlarsa ne az.

İhtiras; feyiz ve kemalin en büyük düşmanıdır.

İhtiraslı kimse bütün dünyaya sahip olsa da yine fakirdir.

İhtiyarlığın, ölüm habercindir.

İki şey vardır ki sonu bulunmaz; ilim, akıl.

İki şey vardır ki yitirmeden kadri bilinmez; gençlik ve afiyet.

İki yüzlü insanlardan uzaklaşınız. Zira iyi vaktinizde etrafınızda dönüp dolaşırlar. Kötü vaktinizde derhal sizden kaçarlar.

İki yüzlünün dilinde tat, kalbinde fesat gizlidir.

İktisatlı olmayla ihtiyaçların yarısı giderilebilir.

İlim bayrağımdır, nereye gitsem benimledir; kalbim ilim ile doludur, sanma ki boş bir sandıktır.

İlim bütün iyiliklerin anahtarıdır.

İlim hiçbir servet ile satın alınmaz. Onun içindir ki, bir cahil ne derecede zengin olursa olsun, en fakir bir alim ile mukayese olunmaz.

İlim maldan hayırlıdır: İlim seni korur, malı sen korursun. Mal vermekle azalır, ilim öğrenmekle artar. İlim hakimdir, mal ise mahkum. İlim sahibi cömert olur, mal sahibi cimri olur. İlim ruhun hakimidir, ilim sahibi cömert olur, mal sahibi cimri olur. İlim ruhun gıdasıdır, mal ise cesedin gıdasıdır. Mal uzun zaman sürecinde tükenir, ilim ise tükenmez ve eksilmez. İlim kalbi aydınlatır, mal ise kalbi katılaştırır. İlim peygamberlerin, mal ise eşkiyaların mirasıdır.

İlim meclisi cennet bahçesidir.

İlim tükenmez bir hazine, akıl eskimek bilmez bir elbisedir.

İlimden başka herşey azaldıkça değeri yükselir, ilim ise çoğaldıkça değeri yükselir.

İlmin bereketi güzel ameldir.

İlmin veraseti olmaz, ölülerinizin kemikleriyle övünemezsiniz.

İlmini saklayan cahil gibidir.

İnanan insanın yüzünde güleçlik vardır, kalbindeyse hüzün. Gönlü herşeyden geniştir, nefsi herşeyden alçak. Yücelikten nefret eder, şöhrete düşmandır, gamı gussası uzundur, düşünmesi derin, susması fazladır. Vakti yoktur, çok şükreder, çok sabreder, düşünceye dalmıştır. İhtiyacı olanları görünce, kendi ihtiyacını hatırlamaz bile. Huyu güzeldir, geçinmesi hoş ve yumuşak. Şeref bakımından serttir, huy bakımından alçak.

İnat kötülüklerin kaynağıdır.

İnatçılık insanın aklına zararlıdır.

İnatçılık savaş ve düşmanlığa yol açar.

İnatçılığın zararı herşeyden çoktur.

İnsaf ihtilafı giderir ve arkadaşlığa yol açar.

İnsanı vaktinden önce yıpratan bir şey varsa o da tembelliktir.

İnsan belayı dilden bulur.

İnsan cahil olduğu şeyin düşmanıdır.

İnsan dün bir tohumdu, yarın toprak olacak.

İnsanda dil olmazsa, insan söz söylemezse, surete bürünmüş bir varlıktan yahut başıboş bırakılmış otlayan bir hayvandan başka ne olabilir ki?

İnsandaki edep, onun altınından daha iyidir.

İnsanın en şiddetli düşmanı gazabıyla şehvetidir.

İnsanın değeri, önem verdiği şeye göredir.

İnsanın dilekleri kendisine yakındır. Her şeyden çok insana yakın olansa ölümdür.

İnsanın kendisine iyilik edeni övmesi, iyiliği arttırır.

İnsanın kişiliğini sözü teyid eder.

İnsanın kurtuluşu doğruluktadır.

İnsanın tevazu sahibi olması, kendisine ikram getirir.

İnsanlar yaşarken uyur, ölürken uyanırlar.

İnsanlara faydası olmayanı ölüler arasında say, git.

İnsanları alçaltan ve nihayet mahveden üç şeyden birincisi hasislik, ikincisi servet düşkünlüğü, üçüncüsü ise bencillik ve kibirdir.

İnsanların değerlerini ölçmek için değerli olmak gerek.

İnsanların en acizi insanlardan kardeş edinemeyenidir. Bundan daha acizi de kardeş edindikten sonra onu yitirendir.

İnsanların en alçağı haksız yere başkalarına hakaret edendir.

İnsanların en güçsüzü dost bulmada güçlük çekendir, ondan daha güçsüzü ise, dostlarını yitirip yapayalnız kalandır.

İnsanların en fazla bağışlaması gerekeni, ceza vermeye en fazla gücü yetenidir.

İnsanların güzel edebe, altın ve gümüşten daha çok ihtiyaçları vardır.

İnsanların kalbi vahşi ve başıboştur; kim onlarla ilgilenirse onlara doğru cezbolur.

İnsanların kıymeti, yaptıkları iyilikler ile ölçülür.

İnsanların solukları ecellerine doğru attıkları adımlardır.

İnsanlarla öyle geçinin ki öldünüz mü ağlasınlar size; sağ kaldınız mı sevgiyle çağırsınlar sizi.

İşlerin en zoru alışkanlığı terketmektir.

İyi niyetlilik gönle ferahlık, bedene esenliktir.

İyi ve kötü insana aynı değeri vermek doğru değildir, bu suretle birincisini iyilikten soğutur, ikincisini kötülük yolunda cesaretlendirirsin.

İyiliği emret ki, iyi ehlinden (iyilerden) olasın.

İyilik yapandan şüphelenmek, haksızlıkların en çirkini ve günahların en büyüğüdür.

İyilik ediniz, onun mukabilinde fenalık göreceğinizi katiyyen aklınıza getirmeyiniz.

İyilikle, hür adamı köle yaparsın.


Kadına aşırı düşkünlük ahmakların işidir.

Kalp kör olduktan sonra gözlerin görmesinde hiçbir fayda yoktur.

Kalpler, kaplara benzer. Hayırlı olan, hayırla dolu olanıdır.

Kardeşi için kuyu kazan, o kuyuya akibet kendisi düşer.

Kendi ayıbına bakan kimse ve onu ıslaha çalışan kişi, halkın ayıbına bakmaz.

Kendi çocuğunu edeplendirdiğin şeyle yetimi de edeplendir ve çocuğunun eğitimi için yararlandığın yerden yetim için de yararlan.

Kendi görüşüyle yetinen, canını tehlikeye atmıştır.

Kendi kadrini bilen helak olmaz.

Kendin için istediğini başkaları için de iste.

Kendine reva görmediği şeyi başkasına reva gören insan kamil olamaz.

Kendisine edep yüklenen kimsenin kötülükleri azalır.

Kendini cömertliğe alıştır ve her ahlakın en iyisini seç; çünkü iyilik alışkanlık haline gelir.

Kendini güçlükler karşısında sabretmeye alıştır, çünkü haksızlıklar karşısında sabretmek en iyi ahlaktır.

Kendini tanımayan kimse kurtuluş yolundan uzaklaşarak cehalet ve sapıklık yoluna giriverir.

Kendisini beğenen ve kendisinden razı olan bir kimsenin kusur ve zaaf noktaları aşikar olur.

Kendisini beğenen ve kendisinden razı olan kimse birçok üzüntü ve acı çeker.

Kendini bilmeyen başkasını nasıl bilir?

Kınama ve azarlamada aşırı gitmek inada neden olur.

Kıskanç insan hiçbir zaman rahat ve huzur yüzü görmez.

Kıskanç kimse daima hasta olur.

Kıskançlık hasta eder.

Kıskançlık hastalıkların en kötüsüdür.

Kıskançlık ateşin odunu yediği gibi iyilikleri yer.

Kıskançlık insanın dünyasını karartır.

Kıskançlık insanın kalbi ve sinirleri üzerinde kötü etkiler bırakır ve insanı hasta eder.

Kıskançlık ruhun hapsidir.

Kıskançlık vücudu kemirir.

Kim bir işte halka öncü olursa, başkasını terbiyeye kalkmadan kendisini terbiye etmeli. Bu terbiye de diliyle öğüt vermeden önce, huyuyla öğüt vermek suretiyle olmalı. Nefsine muallim olup kendini terbiye eden kişi, insanlara muallimlik edip onları terbiye edenden daha fazla ululanmaya değer.

Kim halkın ayıplarını görür, onları kınar, fakat kendisi de o işleri yaparsa, ahmağın ta kendisidir.

Kimin söylediğine değil, ne söylediğine bak.

Kişi bilmediğinin düşmanıdır.

Kişi dili altında saklıdır. Konuşturunuz, kıymetinden neler kaybettiğini anlarsınız.

Kişinin karşılaşacağı bütün sorunların kolay olması beklenemez, bazılarının kolay olmasının yanında bazıları zor olacaktır.

Kişinin yapısını oluşturan öz iyi değilse, o kişinin ağzından iyi sözler çıkmaz.

Kitaplar, bilgi sahiplerinin bahçeleridir.

Konuşun da tanışın, çünkü insan dilinin altında gizlidir.

Kötü alışkanlıkları terketmek, en büyük ibadetlerdendir.

Kötü evlat, insanın en büyük musibetlerindendir.

Kötü evlat, ailenin şerefini yıkar ve geçmişine leke sürer.

Kötü evlat anne ve babanın şerafetini yok eder ve geriye kalanları rezil eder.

Kötü huylarını terk et. Halkın hürmetlerine mazhar olursun.

Kötü insanlarla oturup kalkmak, iyi insanlar hakkında su-i zan doğurur.

Kötü zanlı olup, dostlarını elinden çıkarma.

Kötülükten çekinmek, iyi bir iş yapmaktan yeğdir.

Kutsal görevinizin yoksul, sakat ve yetimlere bakmak olduğunu hiç aklınızdan çıkarmayın. Memurlarınız onları incitmesin, onlara kötü davranmasın. Onlara yardım edin, koruyun ve yardıma ihtiyaç duydukları her zaman huzurunuza çıkmalarına engel olmayın.

Küçük bir insandan gelen büyük bir fikri küçümseme.

Küçüklükte soru soran kimse, büyüdüğünde cevap veren biri olur.


DEVAMI VAR...
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Mal çokluğu kalpleri bozar, günahları doğurur.

Mal, isteklerin temelidir.

Mal-mülk toplayıp biriktirme, kime topladığın bilinmez.

Mal-mülk insanın gözünü doyurmaz, kalp zenginliğine çalış.

Malından vermeyeni zenginlerden sayma.

Marifetlerin en üstünü insanın kendisini tanımasıdır ve en büyük cahillik ise insanın kendini tanımamasıdır.

Mazideki esefli ve üzüntülü olaylarla kalbini doldurma, gelecekle uğraşmaya zaman bulamazsın.

Mazluma yardımcı ol, zalime düşman kesil.

Mazlumun öç alma günü zalimin zulmettiği günden daha korkunçtur.

Memurlarınızı seçerken zalim yöneticilere hizmet etmemiş ve devletin suçlarından ve zulümlerinden sorumlu olmamış bulunmalarına dikkat ediniz.

Memurlarınızın hareketlerini kontrol ediniz ve bunun için güvendiğiniz samimi kişileri kullanınız. Mektuplar ve müracaatlara bizzat kendiniz cevap veriniz.

Midenizi fazla hayvan mezarlığı yapmayınız.

Milletlerin ölçü ve terazisi adalettir.

Mutlu ile arkadaş olan mutlu olur.

Mükemmel insan eksiklerini ve kusurlarını bilendir. En kötüsü ise insanların doyumsuz isteklerin ve hırsın peşine düşmesidir.

Namus, güzelliğin sadakasıdır.

Ne kadar tenha bir yerde olursa olsun bir fenalık yaparken, seni hiç kimsenin görmediğine hükmetme. Seni mutlaka bir gören vardır. O da Allah'tır.

Ne yüksek mevki ile sevin, ne de düşkün olduğuna üzül.

Nefsine hakim olman en üstün güç, kudrettir. Ona buyruk yürütmen en hayırlı emarettir.

Nerede bir bilgin görürsen, hemen buyruğunu kabul edip hizmetine gir.

Nice kan vardır ki, onu dil döker.

Nice zengin vardır ki, yoksuldan da yoksuldur; nice büyük kişi vardır ki, her aşağılık kişiden de aşağıdır, nice yoksul vardır ki, bütün zenginlerden daha zengindir.


Oyun hayranı biri saadete eremez.

Ölüm cebimizde bize hep eşlik etmektedir, neden cahillerde feryadla karşılanır, ölüm neden böyle şaşkınlık yaratır?

Öfke delilikten bir bölümdür. Çünkü sahibi nadim olur, nadim olmuyorsa deliliği adamakıllı pekişmiş demektir.

Öfke gücünü izleyecek olursan seni helak eder.

Öfke korkunç bir ateştir. Onu bastıran ateşi söndürür, yapamayan içinde yanıp gider.

Öfke kötü bir arkadaştır. Kusur ve çirkinlikleri açığa çıkarır, insanı kötülüğe yakınlaştırıp iyilikten uzaklaştırır.

Öfke ve kızgınlıktan koru kendini. Çünkü başlangıcı delilik, sonu pişmanlıktır.

Öfkeden kaçın, sakın öfke sana galip olup alışkanlık haline gelmesin.

Öl de alçalma, azı yeter bul da yüzsuyu dökme. Çalışıp da bir şey elde edemeyen oturunca hiçbir şey elde edemez.

Öldükten sonra yaşamak isterseniz kalıcı bir eser bırakınız.

Ölümü unutmak, kalbi paslandırır.

Ölümü unutmayan, güzel şeylere tutkun olur.

Ölümün belirtisi doğmaktır.

Önder önce kendini eğitmeli, sonra diğerlerini. Önce kendi edebiyle örnek olmalı, sonra öğüt ve nasihatla.

Övünmeye değer şeyler güçlü akıl, utanma, nefsinden sakınma ve eğitimdir.

Öyle bir devir ki hiçbir arkadaşın senden hoşnut değil ve öyle bir devir ki hiçbir dostun sana dürüst ve gerçek dost değil.

Öyle bir kimseyi dost tut ki, aranızda kardeşlik husule gelsin ve senin bulunmadığın yerlerde, seni müdafaa etmek için düşmanlarınla pençeleşsin.


Parçalayıcı ve yiyici yırtıcı hayvan, zalim ve zorba bir validen iyidir.

Renkten renge giriş, inançtan inanca geçiş, ahmaklığın alametlerindendir.

Rezil kişilerin başa geçmesi, insanlara afettir.


Sabır acılığının meyvesi zaferdir.

Sabır en güzel huy, ilim de en şerefli süs eşyasıdır.

Sabır iki türlüdür: istemediğin, hoşlanmadığın şeye sabretmek ve sevdiğin, istediğin şeye sabretmek.

Sakın başkasının kölesi olma; çünkü Allah seni hür yaratmıştır.

Sakın aile ve akrabalarının bedbahtlardan olmasına sebep olan birisi olmayasın.

Sana cefa edeni utandırman için hoşça geçinmeye çalış.

Sana niçin yaptığını sorduklarında utanacağın ve yalanlamaya kalkacağın işleri yapmaktan çekin.

Sana karşı iyilik yapanlara ve teşekkür etmesini bilenlere iyilik et.

Sana öğüt veren, sana geniş kredi açmış tüccara benzer.

Sefih olanlar lisanla dostluk gösterirler. Fakat kalbleri fesatla doludur.

Seni yalnız iyi günlerinde arayan, düşkün günlerinde senden kaçacaktır.

Seni, sende bulunmayan özellikler ve değerler icat ederek koltuklayan, bir gün gelir yapmadığın suçları da üstüne yığarak seni çekiştirmeye, çeliştirmeye kalkar.

Senin hakkında iyi zanda bulunanın zannını gerçekleştir.

Seviyesiz insanların bana cahilce sözlerine karşılık vermekten tiksinti duyarım.

Sırlarını ona buna açıyorsan başına gelecek zilletlere razı ol.

Siyasetlerin (yönetimlerin) en zoru alışkanlıkları değiştirmektir.

Sizin en kötünüz insanları çekiştirerek dostlar arasında ayrılık düşüren ve temiz insanlara kusur bulan kimsedir.

Sizler mallarınızla halkı kuşatamazsınız (onların gönüllerini hoş edemezsiniz); öyleyse açık yüzlülük ve güzel davranışınızla onları kuşatınız.

Soruya verilen cevap çoğalınca doğru gizli kalır.

Soyluluk; babaların, anaların mensup oldukları soyla boyla değil, övülecek üstünlükle kazanılır.

Söylemediğin sözün hakimi, söylediğin sözün mahkumusun.

Söyleyene bakma, söylenene bak.

Söz ilaçtır; azı yaşatır, çoğu öldürür.

Söz, ok ve mızraktan daha tesirlidir.

Söz dilinin sustuğu ve amel dilinin söylediği nasihat hiçbir kulak tarafından kovulmaz ve onun faydası ile hiçbir fayda bir olmaz.

Söz sizin ağzınızda olduğu sürece, söz sizin esiriniz, söz ağzınızdan çıktıktan sonra siz sözünüzün esiri olursunuz.

Sözün gümüş olsa da, ey nefs sükut (suskunluk) altındır.

Sözün güzelliği, kısalığındadır.

Sözünde duramayacağın bir yerde söz verme ve kefaletine vefa edemeyeceğin yerde kefil olma.

Susmak ağırbaşlılığı artırır.

Susmak, sana ağırbaşlı bir elbise giydirir ve sonunda özür dileme zorundan korur.

Sükut yalan söylemekten ve başkalarını çekiştirmekten herhalde evladır.

Şahsınıza fenalık eden bir düşmanı affediniz. Lakin vatanınıza ve milletinize fenalık eden bir kimseyi asla affetmeyiniz.

Şehvet bir kapıdan girer, akıl öbür kapıdan çıkar.

Şer'den çekinen kişi, hayır yapana benzer; suçtan sakınan kişi, iyilikte bulunana döner.

Şeref ve namus, en büyük hazinedir. Onlara malik olanlar, hayatlarını daima memnun ve mesut geçirirler.

Şeref ve soyluluk, yüksek özellik ve niteliklerden gelir, ataların çürümüş kemiklerinden değil.

Şerefine düşkün olan kötü cevap almaktan kendini sakınır. İnsanların davranışlarını düşünerek ve gözeterek onlarla uyum içinde yaşayan kendi kişiliğini de korur.

Şerefli ve önemli bir mevkiiniz olması için bilime sarılınız.

Şiddetli istek mutluluğun en büyük düşmanıdır.

Şükür nimetlerin süsüdür.

Tamah mihneti davet eder.


Taraf tutmayın, bazı insanları kayırmayın. Bu tür davranışlar sizi zulme ve despotluğa çeker.

Tarımla uğraşanlar devletin servet kaynağıdır ve bir servet gibi korunmalıdır.

Tecrübe fayda ile beraber gelen ilimdir.

Terbiyesizlikle kendisini düşüreni, soydan gelme asalet yükseltemez.

Tevazu gösteriniz ki, halkın hürmet ve saygısını kazanasınız.

Uygunsuz yerlere giren, kendini töhmete kaptırır.

Utancın üstünü, insanın kendinden utanmasıdır.


Üç şey hayatı tatsızlaştırır: kin, kıskançlık ve kötü huyluluk.

Üç şey insana hayatı zindan eder: Ağırlaşan aile yükü, borçların baskısı ve bir hastalığın sürüp gitmesi.

Üç şeyi kendinizde tutup saklayınız: cesaretiniz, bilginiz ve malınız. İnsanlar bu üç sahip olduğunuz şeye düşmandır ve o insanları ancak bu üç şeyi kaybetmeniz sevindirir.


Üstünlük taslamak ayıpların en kötüsüdür.

Verilen söz zamanında yerine getirilmesi gereken bir borçtur.

Ya siz bizi yok edersiniz ya da biz sizi yok ederiz. Ya da barışı daha uygun görürsünüz.

Yakınlarına yardımı bırakan, düşmanlarına yardım etmiş olur.

Yalan hıyanettir, doğruluk emanettir.

Yalan söylemenin sonu kınanmaktır.

Yalancılardan daima uzak bulununuz. Çünkü onlarla içli dışlı olur ve onlarla dolaşıp kalkarsanız, siz de yalancı olursunuz.

Yalancıların başlıca sıfatları şunlardır: Önce sana diller döker, birçok şeyler vaad eder, sonra senden vazgeçer, daha sonra da arkandan senin aleyhine birçok şey söyler.

Yalandan daha kötü bir kabahat yoktur.

Yalanlanacağından korktuğun bir şeyi anlatma.

Yanlışını gününde görüp nefsine sitem edersen yanlışın faydaya dönüşür. Dünde kalan yaşam geçmişle yok olur gider.

Yapman gereken hayırlı, yararlı işleri yarına bırakma. Bakarsın yarın olur da, sen olmazsın.

Yaptığın iyilikleri ve sana anlatılanları gizle.

Yaşamın tecrübeleri doğru karar verebilmeyi öğretti, öyle ki artık beni bitirmeye, yok etmeye gelen şeyleri ben bitirip yok ettim.

Yeni ilmi şeyleri öğrenmekle, kalbinizin yorgunluğunu ve rahatsızlığını giderin, çünkü kalpleriniz de vücudunuz gibi yorulur.

Yeni mal mülk edinmeden önce yığdıklarınızı kullanınız.

Yoksullar bazen çok müşkül durumlarda kalırlar. Söyledikleri sözler ne kadar doğru olursa olsun, onları dinleyenler sözlerine kulak asmazlar.

Yoksula yardımı dilenmeden yap. Sen onu el açmak zorunda bırakırsan, verdiğin sadaka ile, onun sadakadan daha değerli olan haysiyetini satmaktan kurtarırsın.

Yoksullarla otur, şükrünü artırırsın.

Yoksulluğunu gizle, yoksa itibarın sıfıra iner.

Yola düşmeden arkadaşı, eve girmeden de komşuyu sor.

Yüzünüze karşı yapılan şişirme övgüleri dinlemekten kendinizi koruyunuz. Çünkü onlar kalpleri kirletip ortalığa pis bir koku yayarlar.

Yumuşak ahlak soyluluk ve büyüklüktendir. Yumuşak huyluluğun bitmez tükenmez kaynağı ol. Kimseye asla eziyet etme, yaptığın şeyin sonuçlarını görür ve duyarsın.

Yumuşak konuş, sevilirsin.

Yüce kişinin aç kalınca, aşağılık kişinin karnı doyunca saldırısından korkun.

Yükseklik taslamak alçaltır, alçak gönüllülük yükseltir.


Zalime gelip çatan adalet günü, mazlumun uğradığı cevir ve cefa mihnetinden çetindir. Şiddet son dereceyi buldu mu ferahlık gelir çatar. Bela halkaları tam daraldı mı genişlik yüz gösterir.

Zaman bana karşı maske takındı, beni tanımazlıktan geldi, bilmedi ki ben güne saygılıyım ve talihsizliklerin en korkulusunu bile kolay şeymiş gibi karşılarım.

Zaman ibret aynasıdır.

Zaman kendine uymazsa, kendini zamana uyduranlar en akıllı kimselerdir.

Zaman uzasa, sonu gecikse bile sabreden mutlaka zafere ulaşır.

Zamanının bir kısmı maziye karıştı. Geride kalan günlerinin sayısı da belli değil, fırsat varken çalış.

Zamanın icaplarına uymayanlar, sürüden ayrılmış koyunlar gibi geri kalırlar.

Zayıfları ziyaret etmek alçak gönüllülüktendir.

Zenginlik gurbette bir vatan, fakirlik vatanda bir gurbet gibidir.



SON...
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Cennet gençlerinin efendisi: HZ HASAN

Cennet gençlerinin efendisi: HZ HASAN

Hep onu tutuyorsunuz

Âlemlerin efendisi olan sevgili Peygamberimizin terbiyesiyle yetişip, büyüyen Hz. Hasan, mükemmel bir tahsil ve terbiye gördü. Peygamberimiz, Hz.Hasan'ı çok sever, ona şefkatle muamele ederdi.

Bir defasında Hz. Hasan, kardeşi Hz. Hüseyin ile Resulullahın huzurunda güreşiyorlardı. Resulullah efendimiz, Hz. Hasan'ı teşvik buyurdular. Anneleri Fatıma-tüz-Zehra, babasına dedi ki:

- Ya Resulallah! Hasan büyüktür, hep onun tarafını tutuyorsunuz. Hâlbuki küçüğe yardımcı olmak daha uygun değil midir?

Bunun üzerine buyurdular ki:

- Ya Fatıma! Cebrail aleyhisselam, Hüseyin'e yardım ediyor.

Ebu Eyyûb-el-Ensarî, Hasan ile Hüseyin'in, Resulullahın huzurunda oynadıkları sırada huzurlarına girince dedi ki:

- Ya Resulallah! Sen bunları çok mu seviyorsun?

Peygamber efendimiz de buyurdu ki:

- Nasıl sevmem. Bunlar benim dünyada öpüp, kokladığım iki reyhanımdır.

Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre, birgün Resulullah efendimiz Hz. Hasan'ı kucağına oturtmuştu. O da mübarek sakallarıyla oynuyordu. Resulullah efendimiz üç defa buyurdu ki:

- Ben bunu çok seviyorum. Sen de sev! Onu sevenleri de sev!

Hz. Hasan henüz akıl ve baliğ olmadan Resulullaha biat eden çocuklardandı. Sekiz yaşına geldiği zaman, 632'de, önce dedesi, sonra da annesi Fatıma-tüz-Zehra vefat edince, yetim kaldı. Bundan sonra da babası Hz. Ali'nin terbiyesinde büyüdü.

Abdullah bin Sebe taraftarları fitne çıkarıp, Hz. Osman'ın evini sardıkları zaman, onun imdadına gitti. Babasının şehit olmasından sonra, altı ay halifelik yaptı.

Hz. Hasan daha küçük yaştayken, Resulullah efendimizin; “Bu oğlum seyyiddir. Ümit ederim ki, Allahü teâlâ onun vasıtasıyla iki tarafın arasını bulur” hadis-i şerifine mazhar oldu.
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Cennet gençlerinin efendisi: HZ HASAN

Cennet gençlerinin efendisi: HZ HASAN

Cennet gençlerinin büyüğü

Hz. Hasan, zevcesi Cade binti Eşas tarafından, 669 senesinde zehirlenerek şehit edildi. Cenaze namazını Said bin As kıldırdı. Kardeşi Hz. Hüseyin tarafından Medine-i münevveredeki Bakî kabristanlığına defnedildi.

Hz. Hasan hakkında sevgili Peygamberimiz; “Hasan ile Hüseyin, cennet gençlerinin büyüğüdür. Babaları onlardan efdaldir” buyurdu.

Hz. Hasan oniki imamın ikincisidir. Birincisi Hz. Ali'dir. Vilâyet yolunda bütün velîlere feyz ve ihsanlar, bu oniki imam vasıtasıyla gelir.

Onbeş erkek ve sekiz kız evladı olan Hz. Hasan'ın soyundan gelenlere Şerif denir. Resulullah efendimizin soyu, Hz. Hasan ve kardeşi Hz. Hüseyin'in çocukları ile devam etmiştir.

Peygamber efendimiz birgün Hasan, Hüseyin, Fatıma ve Ali’yi, abası altına alıp, Ahzâb suresinin 33. ayetini okuyup; "Ey ehl-i beytim! Allahü teâlâ sizlerden ricsi, her kusur ve kirleri gidermek istiyor ve sizi tam bir taharet ile temizlemek irade ediyor" buyurduktan sonra, şunları ilave ettiler: “Allahım! Benim ehl-i beytim bunlardır!”

Her müslümanın sevmesi lazım gelen ehl-i beytten olan Hz. Hasan, beyaz ve güzel yüzlü olup, yüzü Resulullaha çok benzeyen yedi kişiden birisidir. Resulullah efendimize ondan daha çok benzeyen kimse yoktu.
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Cennet gençlerinin efendisi: HZ HASAN

Cennet gençlerinin efendisi: HZ HASAN

Resulullaha benziyor

Birgün Hz. Ebu Bekir, ikindi namazını kıldıktan sonra, yolda oynayan Hz. Hasan’ın yanına gitti. Onu omuzlarına aldı. Hz. Ali’ye buyurdu ki:

- Ya Ali! Sana değil de, tamamen Resulullah efendimize benziyor.

Bunun üzerine, Hz. Ali tebessüm etti.

Hilm, yani yumuşaklık, rıza, sabır ve kerem, yani cömertlik sahibiydi. İki defa her şeyini Allah rızası için dağıttı.

Bir kişinin, münacatında; “Ya Rabbî! Bana on bin altın ihsan eyle!” dediğini işitince, aceleyle evine gitti ve adamın münacatında istediğini gönderdi.

Bol sadaka verirdi. Alış-verişlerinde pazarlık eder, ucuz almaya çalışırdı. Kendisine dediler ki:

- Bir günde binlerce dirhem sadaka veriyorsun da bir şey satın alırken niçin uzun uzun pazarlık edip yoruluyorsun?

- Verdiklerimi Allah rızası için veriyorum. Ne kadar versem yine azdır. Fakat alış-verişte aldanmak, aklın ve malın noksan olmasıdır.

Aldığı bir hediyeye değerinden fazla karşılık verirdi. Yirmibeş kere yaya olarak hacca gitti. Birgün Abdullah bin Zübeyr ile yola çıkmıştı. Bir hurmalıkta dinlendiler. Abdullah bin Zübeyr dedi ki:

- Ağaçta hurma olsaydı, iyi olurdu.

Hz. Hasan, sessizce duâ etti. Bir ağaç hemen yeşerip hurma ile doldu. Orada bulunanlar; “Bu sihirdir” dediler. Hz. Hasan buyurdu ki:

- Hayır, sihir değil, Resulullahın torununun kabul olan duâsı ile cenab-ı Hak yaratmıştır.

Hz. Hasan, kızına ve yeğenlerine nasihat eder; “İlme çalışınız! Ezber zorunuza gidiyorsa, yazınız ve evlerinize götürünüz” buyururdu.
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Cennet gençlerinin efendisi: HZ HASAN

Cennet gençlerinin efendisi: HZ HASAN

Aslında ben bilmiyormuşum

Hz. Hasan ve Hüseyin birgün çölde gidiyorlardı. Bir ihtiyarın abdest aldığını gördüler. Abdesti doğru almıyor, şartlarına uymuyordu. Yaşlı olduğu için, “Böyle abdest sahih olmaz” demeye sıkıldılar. Yanına giderek dediler ki:

- Mübarek efendim! Birbirimizden daha iyi abdest aldığımızı söylüyoruz. Birer abdest alalım. Hangimizin haklı olduğunu bize bildirir misiniz?

Önce Hz. Hasan, sonra Hz. Hüseyin güzel bir abdest aldılar. Aldıkları abdest tamamen birbirinin aynıydı. İhtiyar, dikkatle baktı ve sonra dedi ki:

- Evlatlarım! Aldığınız abdestin birbirinden hiçbir farkı yok. Aslında ben abdest almasını bilmiyormuşum. Abdest almasını şimdi sizden öğrendim.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
selamun aleykum gül tanem

<<B)>>



[youtube]xgr8fB2RVMQ[/youtube]​


Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühü canım kardeşim..Rabbimiz c.c razı olsun..Güzel yüreğine sağlık olsun inşallah..Vesilenle bu güzel eseri tekrar dinleyebildim..''İnsanlık, Rabbimizden bir fırtına bekliyor..'' Ali'ler, Hamza'lar, Hüseyinler bekliyor..Rabbimiz c.c ahir zamanda asr-ı saadeti yaşattığı kullarından eylesin bizleri inşallah.Hayber Gazvesi ile ilgili çıkarılacak dersleri unutmamamız duasıyla inşallah nur damlam..Rabbimize emanetsin canım kardeşim..Dualarımdasın hep..Selam ve baki muhabbetle inşallah B)B)B)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Acelenin meyvesi yanlışlıktır.






Aç kalmak, alçalmaktan hayırlıdır.

Açık kalpli, mert düşman, içinden pazarlıklı dosttan iyidir.


Adalet için en büyük talihsizlik, devleti idare edenlerin zalimliğidir.

Adalet, halkın dirliği ve düzeni, idarecilerin ise süsü ve güzelliğidir.

Adalet ve eşitliği gözetmek siyasetlerin en iyisidir.

Adil ol, kudretin sürekli olsun.

Adilane davranış siyasetlerin (yönetimlerin) en iyisidir.

Affetmekten utanmayın. Cezalandırmakta acele etmeyin.

Ahmak, her lafın başında yemin eder.

Akıl, gurbette yakın bulmaktır; ahmaklık vatanda gurbete düşmektir.

Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi miras, ilim gibi şeref olmaz.

Akıl gibi zenginlik, cehalet gibi yoksulluk yoktur. Edebe uymak bir kazanç, danışmak bir güçtür.

Akıllı bir insan fakir olabilir, fakat o hiç kimsenin sadakasına muhtaç değildir.

Akıllı kişi, tecrübelerden ibret alan kimsedir.

Akıllı olan kemal, cahil olan mal ister.

Akıllı düşmanınsa bile danış, bilgisiz dostun fikrini geç.

Akıllı insanların en mutlusudur.

Akıllının dili kalbindedir, ahmağın dili ise ağzındadır.

Akıllının tahmini, cahilin kesin bilmesinden daha doğrudur.

Akıllı insanlar az konuşur. Çok söyleyenler, yalnız ahmaktırlar.

Akil kişi, kemal talep eder.

Akraba düşmanlığı, akrep sokmasından beterdir.

Alçak gönüllülük, en büyük şereftir.

Alçak gönüllülük, ilmin meyvesidir.

Aleyhine kesin delil olmayan kişiyi mazur tutun; o kişi benim.

Alışkanlık, insana musallat olur ve onu kontrolu altına alır.

Alışkanlık insanın ikinci tabiatı gibidir.

Aptallığın en büyüğü medh ve zemde ifrada kaçmaktır.

Arkadaşın hayırlısı, sana doğru yolda iyi delil olandır.

Asıl yetimler, anadan ve babadan yoksun olanlar değil, akıldan yoksun olanlardır.

Aşağılık insanlarla yakınlaşmaktan kaçın, onlar ki yapmacık sevgilerini gösterip içlerinde kötülüğü saklarlar. Onları hoşnut tuttuğun sürece sana sevgi duyarlar, verili olmaktan geri kalırsan sana zehirlerini akıtırlar.

Ayıbın en büyüğü, ona benzer bir ayıp sende de varken, başkasını ayıplamandır.

Aynı anadan babadan doğanlar, senin miras kardeşlerin; uzak yerlerden gelen, huyu suyu sana benzeyenler ise senin öz kardeşlerin sayılırlar.

Az ibadet edip çok çalışmak, çok ibadet edip az çalışmaktan üstündür.

Az yemek yemek sağlıktır.

Azarlamada aşırılık inat ateşini alevlendirir.

Azgınlığın sonu ya rezil veyahut yok olmaktır.

Azim ve sebat, insanların en büyük yardımcısıdır.

Azla yetinen kimse zengindir.
Babana riayet edersen, sen de oğlundan hürmet ve riayet bekleyebilirsin.

Babana saygılı ol ki, oğlun da sana saygılı olsun.

Babanın çocuğu için bıraktığı en iyi miras onu güzel edeple yetiştirmesidir.

Bağışlamak, büyüklüğün şanındandır.

Başa kakmak suretiyle iyiliğini boşa giderme.

Başkalarını ıslah etmek istiyorsan önce kendini ıslah etmelisin. Kendin fasid olduğun halde başkalarını ıslah etmeye kalkışman en büyük ayıplardandır.

Başkalarının felaketinden hisse kapanlar, geçmiş musibetlerden ders alanlar, cidden bahtiyar insanlardır.

Başkalarının iyi hareketlerini takdire çalışınız. Derhal dostlarınızın çoğaldığını göreceksiniz.

Başkasında gördüğün fena bir huyu hemen nefsinde ara ve ondan kaçın.

Beceremeyeceğin bir iş için söz verme.

Benim üç türlü dostum vardır: benim dostlarım, dostlarımın dostları ve düşmanlarımın düşmanı.

Bırak bu içindeki ikiliği atıl ateşe, sönmeye yüz tutsa da onu alevlendir.

Bildiği halde susmak, bilmediği halde konuşmak kadar çirkindir.

Bilge insan çalışmasına, bilgisiz de boş hayallerine güvenir.

Bilgi gibi hazine olamaz.

Bilgi, tükenmeyen bir hazinedir; akıl eskimeyen, yıpranmayan bir elbisedir.

Bilgin bir söz ehli olamıyorsan, hiç olmazsa dikkatli bir dinleyici ol.

Bilgin kişinin rütbesi, rütbelerin en üstünüdür.

Bilgin ölü olsa bile diridir. Cahil ise diri olsa bile ölüdür.

Bilgin ölse de yaşar; cahil ise yaşarken de ölüdür.

Bilginlerin toplantısı mutluluk getirir.

Bilgisiz kişiyi bir işte, bir düşüncede ya pek ileri gitmiş görürsün ya da pek geri kalmış.

Bilgiyi ehil olmayana veren o bilgiye zulmetmiştir.

Bilgiyle dirilenler ölmez.

Bilmediğiniz sözü söylemeyin; çünkü gerçeğin çoğu, inkar ettiğiniz şeylerdir.

Bilmediğin şey hakkında konuşmayı ve üzerine düşmediği halde söz söylemeyi terk et.

Bin defa mazlum olsan da bir defa zalim olma.

Bin kere mazlum olmak, bir kere zalim olmaktan iyidir.

Bin kapıdan, yüz bin kaleden içeri girebilirsin de küçücük bir gönülden içeri giremezsin.

Bir devletin başı, sahip olduğu iktidardan; bilgin, ilimden; iyiliksever, yaptığı iyiliklerden; ihtiyar da yaşından ötürü saygı görür.

Bir devletin çökmesi şu dört sebebe bakar: Esas prensiplerinden ayrılma, ikinci planda olan şeylere önem verme, aşağılık kimselerin ön safa geçmesi ve erdemli kişilerin arka plana atılması.

Bir gerçeği savunurken ona önce kendimiz inanmalıyız; sonra da başkalarını inandırmaya çalışmalıyız.

Bir insana başkaları yanında verilen öğüt; öğüt değil, hakarettir.

Bir insanda güzel bir huy varsa o huya benzer başka huylarını da bekleyin.

Bir işi yapmadan önce tedbir almak, insanı pişmanlıktan kurtarır.

Bir sanat eserini yıkmak, cinayetlerin en büyüğüdür.

Bir hata işlediğiniz vakit, onu itiraftan çekinmeyiniz. Eğer böyle yaparsanız, o hatayı görmüş olanların aleyhinize verecekleri hükmün önüne geçersiniz.

Birisini övmede aşırı gitmeyin ve abartmayın.

Bir kişiyi layığından fazla övmek riyadır, dalkavukluktur; layığından az övmek ise ya dilsizlikten ileri gelir, ya hasetten.

Birinin aleyhinde söylenen sözü dinleyen, o sözü söyleyen gibidir.

Birisinin suçunu bağışladıktan sonra pişman olma; cezalandırdığın zaman da sevinme.

Borçların çokluğu, doğru adamı yalancı, şerefli adamı da yemininden dönek yapar.

Boş vakitlerini okumakla değerlendiren kimse, fikir rahatlığını kaybetmez.

Bütün insanlar Allah'ın kuludur. Lakin hiçbir kimse, diğer bir kimsenin kulu değildir.

Büyük günahların kefareti, zulme düşenlere yardım etmek, acze düşenleri ferahlandırmaktır.

Büyüklere karşı saygılı olun ki çocuklar da size karşı saygılı olsunlar.

Cahil dosttan ziyade akıllı düşmana güven.

Cahil ile sakın latife etme. Dili zehirli olduğundan gönlünü yaralar.

Cahil, ne kendi eksiğini görür, ne de öğütlere kulak asar.

Cahilden uzak kalmak, akıllıya yaklaşmakla eşittir.

Cahiller çoğalınca bilginler garip olurlar.

Can gözü kör olunca, gözle görmenin bir yararı yoktur.

Cehaleti ilimle geri çevirin.

Cehalet ve gaflet alimin kalbinde olmaz. Fakat alimler, zengin cahillerin karşısında, ancak ilim sayesinde yükselirler.

Cimri zengin, cömert yoksuldan daha yoksuldur.

Cimri her zaman aşağılıktır, kıskanç olan her zaman işkencededir.

Cimrinin dostu bulunmaz.

Cömertlik alışkanlıkların en üstünüdür.

Cömertlik, istemeden önce vermektir; istendikten sonra vermek utançtandır ve kötüdür.

Çalışan kötülük düşünemez, çalışmayan da kötülükten kurtulamaz.

Çalışmak kadar dinlenmeyi de görev bil, ihmal etme. Sağlığınıza eza etmeyin, sağlığın bozulması kolay; elde etmek ise zordur.

Çocuk açısından hiçbir süt, anne sütünden iyi değildir.

Çocuklara sevgi ve büyüklere saygı gösteriniz.

Çocuklara söz verdiğinizde kesinlikle sözünüzde durunuz.

Çocuğun kalbi hiç ekilmemiş bir tarla gibidir. Ona ne verilirse kabul eder.

Çocuğunuzun yedi yıl oyun oynamasına müsade ediniz ve yedi yıl ona yaşam edebini ögretiniz.




Selamün Aleyküm canım kardeşim. Rabbimiz c.c razı olsun..Sözler hikmet doluydu, şüphesiz üstün bir ilmin meyvelerini içeren kelimler her biri..Çok teşekkür ederim nur damlası..Rabbimiz c.c her daim o güzel gönlüne göre versin inşallah..Güzel yüreğine sağlık olsun inşallah..Cuman mübarek olsun canım kardeşim..Rabbimize emanetsin..B)B)B)
 

Nur_u Secde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
5,205
Tepki puanı
3,577
Puanları
163
Yaş
46
selamün aleyküm aliyem.yüreğine ,emeğine sağlık.Allah razı olsun.Rabbime emanetsin.hayırlı cumalr:H
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
selamün aleyküm aliyem.yüreğine ,emeğine sağlık.Allah razı olsun.Rabbime emanetsin.hayırlı cumalr:H


Ve aleyküm selam harbi ablam, Rabbimiz senden de ebeden ve daimen razı ve memnun olsun inşallah..Senin de gönlüne, güzel yüreğine sağlık olsun inşallah..Teşekkür ederim yorumun için ablacım..Sana da hayırlı, nurlu ve bereketli cumalar olsun inşallah..En Emin'e emanetsin, dualardasın her daim..Selam ve baki dua ile inşallah..B):H
 

umeyye

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Şub 2007
Mesajlar
1,936
Tepki puanı
0
Puanları
36
s.a kardeşim ALLAH razı olsun yüreğine eline emeğine sağlık çok harika bir paylaiım YÜCE MEVLA bizleri Efendimiz şefatine ehli beytinede komşu eylesin selam ve dua ile a.e.o.​
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
495m98apwxdih33xp3.gif


Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’in, “O, Allah ve Rasûlü’nü sever, Allah ve Rasûlü de onu sever.” yüce iltifatına mahzar olan Hz. Ali kerramallahü vechehû…Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’in amcazâdesi ve dâmâdı, Hulefâ-i Râşidîn’in dördüncüsü, daha hayatta iken Cennetle müjdelenen, bileğinin kuvvetiyle hak ettiği şöhretiyle dillere destan olan ve “Ali gibi yiğit, Zülfikâr gibi kılıç olmaz.” iltifâtının mazharı bulunan bahtiyarlar bahtiyârı Hz. Ali kerramellahü vechehû...Yüce Allah’ın aslanı, veliler kâfilesinin şâhı, yiğitler kervanının reîsi, ilim ve hikmet şehrinin en feyizli kapısı, adâlet ve kemâl sarayının en seçkin sîmâsı, cesâret ve şecâat meydanının en kuvvetli kahramanı ve istikâmet ülkesinin en güvenilir rehberi olan Hz. Ali’nin, özellikle Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’e olan aşkı, sadâkati, tutkunluğu ve vurgunluğu dillere destandır. Hz. Ali’ye yapılan bu iltifatlar elbetteki mübâlağalı bir tarzda söylenen sözler olmayıp, bunlar hak edilen ve gayet yerinde olan taltiflerdir. Şöyle ki: Hz. Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem’e peygamberlik verildiğinde, Hz. Ali on yaşlarında idi. Bir gün Hz. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem, Hz. Hatice validemizle birlikte saâdet hânelerinde namaz kılarken Hz. Ali ansızın gelip içeriye girdi. Onların namazda yaptıklarını hayranlıkla seyretti. Hayretini gidermek için namazı bitirmelerini bekledi ve namazdan sonra onlara,- Bu yaptığınız nedir? diye sordu. Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem ona şu cevabı verdi: - Yâ Ali! Bu yaptığımız şey, Yüce Allah'ın beğenip seçtiği ve beni onu tebliğ ve temsil etmek üzere peygamber olarak gönderdiği Yüce İslâm Dîni’dir. Seni de bir olan Yüce Allah’ın varlığına ve birliğine iman etmeye davet ediyor ve insanlara hiçbir faydaları veya zararları olmayan putlara tapmaktan şiddetle sakındırıyorum. Beklenmedik bir anda yapılan bu teklif karşısında ne diyeceğini kestiremeyen Hz. Ali, - Ben daha küçüğüm. Bunun için tek başıma karar vermem doğru olmayabilir. Ancak ben bu konuyu bu akşam babam Ebû Tâlib’e bir danışayım. Yarın da gelip cevabımı ve düşüncemi bildireyim, ricasında bulundu. - Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem, onun bu isteğini kabul etti ve “fakat bizim bu durumumuzu ve benim bu teklifimi babandan başkasına söyleme” diye onu tembihledi. Hz. Ali (k.v.), akşam olunca evine gitti; ancak konuşulan hususla ilgili babasına hiçbir şey sormadan geceledi. Sabah olunca da Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem’e gelerek İslâm Dînine gireceğini söyledi. Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem,- Yâ Ali! Hani bu gece gidip babana soracaktın. Ne yaptın babana sordun mu? deyince; Hz. Ali şu cevabı verdi:- Hayır; Yâ Rasûlallah! Babama sormadım ve sorma gereğini de duymadım. Ben bu gece kendi kendime şöyle düşündüm ve dedim ki:- Yüce Allah beni yaratırken babama sormadı ki, şimdi ben Allah’ımı kabul etmek ve O’na ibadet etmek için babama sorayım ve bu hususta ondan izin alayım. İşte bunun için ben kimseye sormadan ve danışmadan, kendi gönlümle ve irâdemle Yüce Allah’ın Senin vasıtanla gönderdiği ve Senin de ona davet ettiğin Yüce İslâm Dînini kabul ediyor ve îmân edip Müslüman oluyorum.Büyüklerimiz, “Uyanıklık, yani her türlü hidâyet ve kâbiliyet daha küçük yaşlardan belli olur” demişler. İşte Hz. Ali, yaşı çok küçük olmasına rağmen, daha o yaşlarda sergilediği bu yüce ruhla ve araştırıcı bir ruha sahip olduğunu göstermekle, geleceğinin ne derece parlak olacağı hususunda ve nasıl bir “Allah’ın Aslanı” olacağı hakkında anlayanlara epey fikirler vermiş oluyordu.Evet Hz. Ali (k.v.) bu sözleriyle ve bu davranışıyla bir taraftan temiz kimliğini, yüce şahsiyetini ve yüce bir ruh olgunluğuna sahip olduğunu gösterdiği gibi, diğer taraftan da gelecekte nasıl bir Hak dostu ve bir Peygamber âşığı, veliler kâfilesinin şâhı ve yiğitler kervanının reîsi, ilim ve hikmet şehrinin en feyizli kapısı, cesâret ve şecâat meydanlarının biricik kahramanı, İslâm’ın son derece bahadır bir evlâdı ve “Allah’ın Aslanı” olacağını ifade ediyordu.

alikvnx4.jpg

Hz. Ali Efendimiz, nasıl yüce bir kimliğe ve seçkin bir şahsiyete sahip bulunduğunu, ne derece bir Hak dostu ve bir Peygamber âşığı olduğunu ve gerçekten bir “Allah Aslanı” olduğunu hicret gecesinde çok kritik bir anda ve şartların çok ağır olduğu bir ortamda üstlendiği şu kudsî fedâkârlıkla da göstermiştir: Mekke’den Medine’ye tarihin en büyük ve en anlamlı hicretinin gerçekleşeceği günde, Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem, Hz. Ali Efendimizi çağırmış ve ona şöyle demişti:- Yâ Ali! Bu gece benim için büyük bir fedâkârlıkta bulunacak birisine ihtiyacım var. Hz. Ali, tereddütsüz bir şekilde cevap verdi:- Ey Allah’ın Rasûlü! İşte ben varım ya…Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdular. - Aliciğim! Ancak bu fedâkârlık, öyle normal bir fedakarlık değildir. Bu fedâkârlığın ucunda ölmek de var. Hz. Ali Efendimiz, yine tereddütsüz bir şekilde,- Ey Allah’ın Rasûlü! İşte ben varım ve ben bu fedâkârlığa hazırım. Çünkü bendeniz sonunda ölümün bulunduğu böyle bir fedâkarlığı sizin için yapmayı en büyük şeref sayanlardanım. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdular:- Müşriklerin bu gece beni kendi evimde öldürmek için yüz kişilik bir grup hâlinde evimi saracaklarını ve bana hücum edeceklerini Yüce Allah bana haber verdi ve bana bu gece evimde kalmayıp Mekke’yi terk etmemi emir buyurdu. Fakat onların benim Mekke’yi terk ettiğimi ve hangi tarafa doğru gittiğimi anlamamaları ve bilmemeleri; ancak bunun için de birisinin gelip evimde benim yatağımda yatıyor görünmesi gerekiyor. Madem ki sen bu fedâkarlığa ve bu hizmete tâlipsin. Öyle ise gel;“Bu gece benim yatağımda yat, şu benim örtümle örtün ve onda uyumana bak. (Hem sakın korkayım deme. Çünkü Allah, seni koruyacak ve) Senin hoşlanmadığın her hangi bir şey senin başına gelmeyecektir.” (İbn-i Hişâm, 2/ 127). Tâ müşrikler beni evde yatıyor zannetsinler. Böylece onları oyalamış ve gideceğim yere bir an önce varma hususunda zaman kazanmış olurum. Hz. Ali Efendimiz tereddüt etmeden, yüksek bir fedâkarlık ve ciddi bir yiğitlik isteyen bu şerefli hizmete “evet” demiş ve hicret gecesinde Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’in yatağına yatmıştı. Yani hiçbir endişe duymadan gidip yatağa yatmış ve göz göre göre kendini ölüme atmıştı. Evet Hz. Ali Efendimiz, Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’e olan aşkı ve vurgunluğu uğrunda bu kadar rahattı ve kendisini bu derece Ona adamıştı. Ama Yüce Allah da onu korumuş ve kılına bile dokundurtmamıştı.

Hz. Ali’nin Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’e her hususta en ince noktasına kadar imtisal etmesi, onun Ona olan sevgi ve bağlılığının apayrı bir örneğidir. Şöyle ki: Hz. Ali Efendimiz, “Vedâ Haccı” esnasında Mekke’ye Yemen’den gelmişti. Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem, kendisine hangi hacc’a niyet ettiğini sorduğunda, o şöyle cevap vermişti:“Allah Rasûlü hangi hacc’a niyet etti ise, ben de o hacc’a niyet ederek geldim.” (Müslim, hac, 141)İşte Hz. Ali’nin bunlara benzer sayısız fazîletlerinin, samîmî bir Hak dostu ve sâdık bir Peygamber âşığı olmasının ve en kritik anlarda ve gayet zor şartlar altında, hattâ ölüm kokusunun burnun direklerini sızlattığı bir anda bile sadâkatinden bir şey kaybetmemesinin, bu dünyadaki en verimli şu neticesine ve en tatlı şu meyvesine bakın ki, Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve selem, Medîne’ye teşriflerinden beş ay sonra îmân, hayâ, sadâkat ve şecâat âbidesi olan Hz. Ali’yi çağırmış; kalbinin en tatlı meyvesi ve gözünün en parlak nuru olan kızı Hz. Fâtıma vâlidemizi ona nikâhlamış ve Bedir savaşından sonra da onları evlendirmişti.Mübârek nesillerine kıyâmete kadar binlerce rahmet ve bereket insin. Âmîn.


495m98apwxdih33xp3.gif





SELAMÜN ALEYKÜM ALİYE KARDEŞİM
EMEĞİNE YÜREĞİNE SAĞLIK
ALLAH RAZI OLSUN
ALLAH"A EMANET OLUNUZ
SELAM VE DUA İLE.

KÜÇÜK BİR KATKI..
Hz ALİ'NİN KILICININ HER İKİ TARAFINDA KELİME-İ TEVHİD YAZISI VARDIR.
BU KILIÇ CEBRAİL (as) TARAFINDAN PEYGAMBERİMİZE GETİRİLMİŞTİR.
PEYGAMBER EFENDİMİZ, KILICI ADALETİN ŞAŞMAZ TERAZİSİ OLAN
Hz ÖMER'E UZATIR.
BUYUR YA ÖMER, BU KILIÇ SENİN HAKKINDIR, BUYURUR.
hZ ÖMER KILICI ALIR, VE ÇOK HOŞUNA GİDER, LAKİN DER, HANİ BİR KARIŞ KADAR DAHA UZUN OLSA İDİ ÇOK DAHA GÜZEL OLURDU DER.

O ESNADA Hz ALİ'NİN SESİ DUYULUR
EY ÖMER, BİR KARIŞ UZUN OLACAĞINA BİR ADIM ÖNE ÇIKARSIN DER.

BU CESARET ÖRNEĞİ, KILICI GERÇEK SAHİBİ İLE BULUŞTURUR.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Fasık ve günahkar kimselerle arkadaş olmaktan kaçın, çünkü kötülük kötülüğe kavuşur.


Faziletlerin başı ilimdir.

Fazilet sahibinin kıymetini, ancak fazilet sahibi bilir.

Fazla yemek ve yemek üstüne yemekten kaçının. Zira fazla yiyen kimse fazla hasta olur.

Fırsat karınca yürüyüşü ile gelir, yıldırım hızı ile gider.

Fırsat yaz bulutu gibi gelip geçer, elinize geçtiğinde faydalanmasını bilin.

Fikir çatışmalarından hakikat çıkar.

Fikir sahibi her şeyden ibret alır.

Garip, dostu olmayan kimsedir.

Gazap ve öfkeden kaçınınız. Çünkü onun başlangıcı delilik ve sonu ise pişmanlıktır.

Gece ile gündüz seni işlerler. Onları sen işle. Onlar her gün senden bir şey koparıyor, sen de onlardan bir şey koparmaya bak.

Geçimini mertçe kazanmaya çalış. Nefsini alçaklıktan koru ki, fakir olsan bile şerefli kalasın.

Gençlik günlerini düşünmek, hasrettir.

Gerçek bilgin, bildiklerinin bilmedikleri yanında daha az olduğunu anlayandır.

Gerçek dost, sıkıntı zamanında imdada yetişendir.

Gerçek dostlar çok vücutlu, tek kalpli varlıklardır.

Gerçek karşısında öfkelenmek ayıptır.

Gerçekle savaşan, elbette alt olur gider.

Gerçekleri söylemekten korkmayınız.

Gereksiz şeylerin peşinden koşan gerekli şeyleri kaçırır.

Gözleri kör olan birisine doğanın ne kadar güzel olduğunu anlatamazsınız.

Güleryüz göstermek, cömertlik yerine geçer.

Güleryüz, dostluk yaratır.

Günah işlememek, tövbe etmekten daha iyidir.

Günaha alt olarak üstünlük bulan, üstünlük elde etmemiştir, şerle üst olan alt olmuştur.

Günahın en kötüsü, hafife alınan günahtır.

Güzel bir siyaset, iktidarı sürekli kılar.

Güzel huy, bir ganimettir.


Canım kardeşim, bu desteğin ve değerli katkıların için Rabbimiz c.c senden ebeden razı olsun inşallah..Nehcü'l-Belağa'dan ne güzel sözler eklemişsin..Benim de okumaya doyamadığım, her okuyuşumda ''keşfetmem gereken ne çok şeyin olduğunu hissettiren'' sözler bunlar..Hz. Ali (k.v)'nin ilmi kişiliğinin fevkalade yansımaları..Rabbimiz c.c bizlere de bu hikmetli ve tecrübelerle sabitlenmiş sözlerden istifadelenebilmemizi, ibretlenebilmemizi nasip eylesin inşallah, Amin..

Gönülden şükranlar...Canım kardeşim..Selam ve baki muhabbetle kal nur damlası B)B)B)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
HAYBER SAVAŞI


Hz. Peygamber'in hicretin 7. yilinda fethettigi, Sam-Medine yolu üzerinde Medine'nin 15I km. kuzeyinde Yahûdilerin oturdugu bir yerlesim merkezi. Hayber Yahûdi dilinde kale demek olup burasi ayni zamanda hurma ve tahil merkezidir. Kalesinin yedi burcu vardir. Bunlar Nâim, Kamûs, Sık, Netah, Sülâfim, Vatih ve Ketîbe'dir (Ibn Sa'd et-Tabakâtü'l-Kübrâ II,106) Hz. Peygamber Hayber Yahûdilerinin Medine'ye karsi müsriklerle ittifak halinde olmalari ve pek çok Yahûdi kabilesi'nin burada toplanmasindan dolayi Hudeybiye musalahasindan sonra Hayber'i fethetmek üze re hazirliklara basladi (Vakidî, Kitabü'l Megazî, II, 441-442, Ibn Hisâm, es-Siretü'n-Nebeviyye, III, 201)
Hz. Peygamber, bu cihad hareketi için sadece cihada ragbet edenlerin katilmasini emretti. Medine'de Siba' b. Urfuta'yi vekil birakti. Esi Ümmü Seleme'yi yanina alarak 1400 yaya, 200 süvari ile yola çikarken; "Biz buranin hayrini isteriz" buyurmustur. Rasûlullah Medine'den hareket ettikten sonra Hayber ile Gatafan kabilesi arasina karargahim kurdu. Sabaha kadar burada bekledi (Ibn Hisâm, es-Sîre, III/343). Gatafanlilarin Hayber'e yardimini engellemek için burada konaklamis bulunuyordu. Hayberliler sabaha kadar, müslümanlarin gelisinden haberdar olmamislardi. Sabahleyin kalelerinin kapisini açtiklarinda; "Muhammed gelmis ve günlerden de cumartesidir" diyerek kalelerine tekrar döndüler. Yahûdiler mukaddes günleri oldugu için cumartesi günü muharebe etmezlerdi. Rasûlullah bunu görünce; "Allahû Ekber, Hayber harab oldu" buyurdu (Ibn Sa'd, et-Tabakat, II,106). Müslümanlarin bu muharebede beyaz renkli sancagini da Hz. Ali tasiyordu. Bu gazvede müslümanlarin kullandiklari parola; "Yâ Mansür, Emit, Emit" "Ey Allah'in galip kildigi müslüman asker öldür öldür' idi (Ibn Sa it, II,1I6, Ibn Hisâm, III, 347).
Hayber'in fethi, Nâim kalesi ile basladi. Burada Mahmûd b. Mesleme atilan tasla sehit oldu. Sonra Kamûs kalesi ele geçirildi. Daha sonra, Vatîh, Sülâlim, Sık, Netah ve Ketîba kaleleri alindi. Bu kalelerin ele geçirilmesinde siddetli çarpismalar oldu. Müslümanlardan yirmi bes kisi sehid olurken, Yahûdilerin kaybi doksan üç kisi oldu. Hayber'in ileri gelenlerinden Useyr, Yâsir, Emir ve Kinâne b. Ebi'l-Hukayk ve kardesi öldürüldü (Ibn Sa'd, II, 1I7).
Müslümanlar bu gazvede pek çok esir aldilar. Ancak Hayber halki esirlerinin iadesini, kendilerinin de affedilmesini istediler. Rasûlullah da bunu kâbul etti. Yahûdilerin ileri gelenlerinden Huyey Ahtab'in kizi Safiyye de esirler arasinda idi. Rasûlullah Hz. Safiyye'ye ailesinin yanina dönmeyi teklif ettigi halde Safiyye, müslüman olarak Hz. Peygamber'e es olmayi tercih etti. Hz. Safiyye Hayber gazvesinden önce Kinâne b. Rabia ile evlenmisti. Ilk gece, gördügü bir rüyayi Kinâne'ye anlatmis O da; "Sen ancak Muhammed'i istiyorsun" diyerek yüzüne bir tokat vurmustu da, gözü morarmisti. Safiyye'nin Hz. Peygamber ile evlendigi zaman hâlâ bu morlugun izi vardi. Nitekim Rasûlullah'in bunu sormasi üzerine esi de bu hadiseyi ona anlatmistir (Ibnü'l-Esîr, el-Kâmil, II, 221)
Bu muharebe sonunda Zeynep bint el-Hâris, Rasûlüllah'a zehirli bir koyun ikram etti. Rasûlullah ondan bir parça aldi, ancak yutmadan koyunun zehirli oldugunu bildirdi. Kadin çagirildi, suçunu itiraf etti ve söyle dedi:
"Gerçekten Peygamber isen, sana bundan haber verilir, eger hükümdar isen senden kurtulmus oluruz." Ancak Bisr b. Berâ bundan aldigi lokma ile zehirlenerek vefat etti. Bunun üzerine kadin Bisr'e kisas olarak öldürüldü. Rasûlullah son hastaliginda dahi Hayber'de aldigi bu lokmanin tesirini hissettigini beyan buyurmustur (Ibnü'l-Esîr, el-Kâmil, II, 222).
Bu gazve sonunda Hayberlilerin hayatlarinin korunmasi, çoluk ve çocuklarinin serbest birakilmasi sartiyla Hayber'den çekilip gitmeyi ve topraklarini, altin ve gümüslerini, üzerindekiler hariç, elbise ve silâhlarini teslim etmeyi, hiç bir sey saklamayacaklarini kabul etmek sartiyla Hz. Peygamber ile sulh andlasmasi yaptilar. Rasûlullah da Hayber arazisini, ashabi arasinda taksim etmislerdi. Ancak Yahûdilerin; "Biz topragi islemeyi ve hurma yetistirmeyi biliriz, bizi yerimizde birak" demeleri üzerine Hz. Peygamber, onlari kendi mülklerinde yarici olarak çalismalarina ve orada kalmalarina izin vermistir (el-Belâzürî, Fütûhu'l-Büldân, Çev: Mustafa Fayda, Ankara 1987, s. 88). Bu duruma göre çoluk ve çocuklari bagislanmis, araziler elde edilen mahsulün ikiye ayrilmasi suretiyle onlara birakilmisti. Buna mukabil hiç bir mal saklanmaksizin teslim edilecekti. Iste Kinâne b. Rabi' bu andlasma hükümlerine uymadigi, iâdesi gereken mallari sakladigi ve Mahmûd b. Mesleme'nin ölümüne sebep oldugu için öldürülmüstür (Ibn Hisâm III, 351). Ayrica yapilan bu andlasmaya göre Rasûlullah onlari Hayber'den istedigi zaman çikaracakti (Ebû Dâvûd, Harâc, 24).
Hayberliler, Hz. Peygamber'in irtihalinden sonra da Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer zamanina kadar belirlenen usûl ile yanci olarak orada kalmaya devam ettiler. Bu arazilerin gelirlerin toplamak isi ile, Hz. Abdullah b. Ravâha görevlendirilmisti. Ancak Hz. Ömer zamaninda aralarinda zinânin çogalmasi, müslümanlara kârsi iyi davranmamalari, Hz. Ömer'in oglu Abdullah'a suikast girisiminde bulunmalari ve müslümanlarin Hayber topragini isletecek duruma gelmeleri üzerine yahûdiler Hayber'den Sam'a sürülmüslerdir (el-Belâzürî, a.g.e, s. 38-40; Yâkût el-Hamevî, Mu'cemü'l-Büldân, Hayber mad.) Yahûdilerin Hayber'den çikarilmalarina Rasûlullah'in "Arabistan'da iki dinin bir arada olmayacagina dâir" hadisinin de sebep oldugu rivayet edilmektedir (Imâm Mâlik, Muvatta', Medine 17-19; Ibn Hanbel, Müsned VI, 275). Hz. Ömer, Yahûdileri Hayber'den çikardiktan sonra Hayber arazisini daha önce Rasûlullah'in taksim ettigi ashaba ve ailelerine dagitmistir.

Kaynak: Islam tarihi
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
HAYBER SAVAŞI'NDA HZ. ALİ (K.V)


Resulullah (sav), Hayber gazası için ashabına; “Sancağı öyle birisine vereceğim ki; ALLAH ve Resulü onu sever. O da ALLAH ve Resulü’nü sever. O, Hayber’i fethetmedikçe dönmeyecek; Hayber fethi, onun eliyle gerçekleşecektir. Kendisi, düşmandan kaçacak kimse da değildir” buyurdu.
Sahae, o geceyi, sancağın kime verileceğini konuşmakla geçirdiler. Sabah olunca, Resulullah (sav), sancağın getirilmesini emrettiler. Mücahidler, Peygamberin karşısında saf saf durdular. Zebeyr b. Avvam gelip sancağı istedi. Resulullah ona “geç” buyurdu. Sad b. Ebi Vakkas gelip Resulullah’ın önünde diz çöktü. Sancak ona da verilmedi. Hz. Ömer; “Ben kumandanlığı hiç o günkü kadar özlemiş değildim” demiştir.

Resulullah (sav) bir müddet daha durduktan sonra; “Ali nerededir?” diye sordu. Gözleri ağrıdığı için gelemediğini söylediler. Resulullah, kendisini çağırmalarını buyurdu. Hz. Ali görününce; “İşte fetih, bununla gerçekleşecek” buyurdu.
Hz. Ali, “Ya ResulALLAH, bastığım yeri göremeyecek haldeyim” deyince, Resulullah Efendimiz, Hz. Ali’nin gözlerine üfledi.Şifa vermesi için ALLAH’a dua etti. Hz. Ali’nin gözleri sanki hiç ağrımamış gibi oldu. Duasının sonunda Peygamber; “ALLAH’ım sıcağın ve soğuğun sıkıntısını bundan gider” diye de duada bulundu. Gerçekten de Hz. Ali en sıcak günlerde kalın elbise giyer, bunalmazdı. En soğuk günde de ince elbiselerle üşümezdi.

Ve Hayber savaşı başlayıp, Müslümanlar tüm gücüyle çarpışırken Hz. Ali Efendimiz (ra), Hımyer yahudilerinden Merhab’la karşı karşıya geldi. Merhab, Hayberlilerin en cesuru sayılıyordu. Merhab o gece rüyasında, kendisini bir arslanın parçaladığını görmüştü. Hz. Ali, “Ben o kişiyim ki, annem babam bana Haydar (arslan) adını takmıştır” diyerek karşısına dikilince, rivayet edilir ki, Merhab’ın yüreğine bir korku düştü. Kısa bir mücadeleden sonra Hz. Ali, Merhab’ın kafasına bir kılıç darbesi indirdi. Kılıç Merhab’ın tâ dişlerine kadar işledi. Sesini bütün Hayber halkı duydu.
Yine, savaş esnasında yahudinin biri, Hz. Ali’nin kalkanının yere düşmesine sebep oldu. Hz. Ali Efendimiz de kalenin yakınlarında bulunan bir kapıyı sökerek savaşın sonuna kadar kalkan olarak kullandı. Peygamberimizin azadlı kölesi Ebu Rafi’nin bildirdiğine göre, çarpışmadan sonra 8 kişi o kapıyı yerinden oynatamamıştır..


Kaynak : Anadolu Gençlik Dergisi
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühü canım kardeşim..Rabbimiz c.c razı olsun..Güzel yüreğine sağlık olsun inşallah..Vesilenle bu güzel eseri tekrar dinleyebildim..''İnsanlık, Rabbimizden bir fırtına bekliyor..'' Ali'ler, Hamza'lar, Hüseyinler bekliyor..Rabbimiz c.c ahir zamanda asr-ı saadeti yaşattığı kullarından eylesin bizleri inşallah.Hayber Gazvesi ile ilgili çıkarılacak dersleri unutmamamız duasıyla inşallah nur damlam..Rabbimize emanetsin canım kardeşim..Dualarımdasın hep..Selam ve baki muhabbetle inşallah B)B)B)


selamun aleykum gül tanem
amin inşallah canım ablam
sende rabbimize emanetsin inşallah
selam ve dua ile
<<B)>>
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt