RE: [[ ALGILAYAN KİM ?]]
S.A
EMEK VERMİŞSİN OKUNMAZMI HİÇ ALLAH RAZI OLSUN BENDE BİR İKİ CÜMLEYLE KATILMAK İSTEDİM DOĞRUDAN SENİN PAYLAŞIMINLA ALAKASI YOK AMA. GENEDE KABUL EDİN...
Öce düşün, sonra konuş… Bu cümleyi en çok göreceğimiz bir yere asmalıyız… Düşünce üreten beynimiz de ağzımızdan yukarıda yaratılmıştır. Bu yaratılış bile, beynin ağzı denetlemesi gerektiğini göstermiyor mu?
Sözü güzelleştiren düşüncedir.
Pascal, “İnsana büyüklük veren şey, düşüncedir” diyor. Aklımızın temel fonksiyonu olan düşünceyle başka varlıklardan ayrılıyoruz ve üstünleşiyoruz.
Fakat, onu gereği gibi kullanıyor muyuz?
Doğru düşünebiliyor muyuz?
Doğru düşünebilmek için ne yapmalıyız?
Doğru düşünebilmek için, doğru bilgilenmek gerekir. Doğru bilgilenmek konusunda samimi olmak gerekir.
Samimiyetle öğrenmek isteyen insan, okur, araştırır, dinler, gözlem yapar, sorar…
Ancak bütün bunlardan önce, doğru düşünmenin çok mühim bir ön şartı vardır. Doğru düşünmenin olmazsa olmaz ön şartı: ÖNYARGISIZ olmaktır…
İnsan eğer bir konuda doğru düşünceye ulaşmak istiyorsa, tarafsız bir biçimde ve hüküm vermeden işe başlamalıdır. Daha önceki yargılarından kurtulamayan ve ancak verdiği hükmü onaylatmak için uğraşan insan, doğru düşünemez.
Einstein’ın deyişiyle, “Önyargıyı ortadan kaldırmak, atomu parçalamaktan daha zordur.”
Bu zoru aşabilenler, cins kafalardır. Bunlardan biri olan Schiller, bir mektubunda şöyle der:
“Bulunduğumuz yerler ayrı, gerçek dünya ilişkilerinin gerektirdiği ayrım da büyük olunca, DÜŞÜNCE ALANINDA ÖNYARGILARA SAPLANMAYAN düşüncelerinizle aynı sonuçta buluşmamız, benim için ne beklenmedik bir sevinç olacak
Doğru düşünmek, aynı dili konuşan insanlar arasında gelişir. Aynı kelimeden aynı manayı çıkaran insanlar, birbirinin düşüncesine katkıda bulunarak fikir üretebilirler.
Kavramlara ayrı ve aykırı anlamlar yüklemek bugün de önemli düşünce kavgalarına sebep olmaktadır. Bu bakımdan Sokrat’ın şu sözü hala geçerliliğini korumaktadır:
“KAVRAMLARIN ANLAMLARI ÜZERİNDE ANLAŞABİLSEYDİK, ASLA KAVGA ETMEZDİK.”
Özellikle de sloganlaşmış kavramlar, doğru düşüncenin yolunu kesen eşkıyalardır. Bir isim, bir kelime, büyük gerçeklerin üzerini örten kara katranlar gibi olabilmektedir. Bu gerçeği rahmetli Profesör Ülgener, “slogan putçuluğu” olarak tanımlamaktadır.
Sloganların empoze ettiği putlara takılanlar, düşünmek külfetinden kurtulmaktadırlar.
Düşünmek olmayınca da değişmek imkansızlaşıyor. Oysa ki, böylesine hızlı değişen bir dünyada değişmemek insanı toplum dışına atıyor. Geride bırakıyor, gerici yapıyor. Oysa ki, “Düşüncelerini değiştirmeyenler, yalnız aptallarla ölülerdir.”
SELAM VE DUA İLEB)B)B)