Siyahgulsevdalisi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 20 Haz 2006
- Mesajlar
- 2,046
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
ADETLİ KADININ NAMAZI VE ORUCU
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Sana kadınların adet halini soruyorlar. De ki, o bir eziyettir. Adet günleri onları rahat bırakın; temizleninceye kadar da yaklaşmayın. Tertemiz oldular mı, onlara Allah’ın size buyurduğu yerden yaklaşın. Allah tevbe edenleri sever, tertemiz olanları da sever.” (Bakara 2/222)
“Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın” emri, adet süresince kadının temiz sayılmadığını gösterir. Namaz için abdesti şart koşan âyet şöyle biter: “… Allah size güçlük çıkarmak istemez ama sizi temiz kılmak … ister.” (Maide 5/6) Adetli iken alacağı abdest, kadının temizlenmesini sağlamayacağından namaz kılması mümkün olmaz. Bu sebeple adetli kadın namaz kılamaz ve namazdan sorumlu tutulamaz. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Allah kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemez.” (Bakara 2/286)
Ümmü Habîbe binti Cahş, Allah’ın Elçisine kandan şikayet edince ona şöyle demişti: “Hayzın seni engellediği süre içinde namaz kılma; sonra yıkan ve namazı kıl[1].”
Adetli kadın namazdan sorumlu olmayınca onu kaza etmekten de sorumlu olamaz. Bir kadın Aişe validemize: "Temizlendiğimiz zaman namazımızı kaza edelim mi?" diye sormuş, o da:
"Sen Harûriyye[2] misin?” demişti. Kadın; “Hayır, Harûriyye değilim ama soru soruyorum” deyince şöyle demişti: “Bizim başımıza bu olay gelince orucu kaza etmemiz emredilirdi ama namazı kaza etmemiz emredilmezdi[3].”
Orucun kazasının emredilmesi gösterir ki, oruç namaz gibi değildir; adet kanı oruca engel olmaz. Bakara 187’de orucu bozan şeyler; yeme, içme ve cinsel ilişki olarak sıralanmıştır. Adet kanı bunlardan hiç birine girmez.
Oruc’un Arapçası savm = صوم’dır. Savm, imsak yani kendini tutma, kendine engel olma anlamına gelir. Oruç tutan, kendini yeme, içme ve cinsel ilişkiden engeller[4]. Adetli kadının kendini, normal yollarla adet kanından engellemesi mümkün değildir. Bu sebeple ona, gücünün yetmediği bir yük yükleyip adet kanını, orucu bozan bir şey saymak imsaka aykırı olur.
Yukarıdaki âyet, kadınların adet halini eziyet saymıştır. Eziyet insana sıkıntı veren şeydir. Oruç açısından hastalığa benzer. Allah Teâlâ hasta ve yolculara oruç tutmama ruhsatı verdikten sonra şöyle demiştir: “Allah sizin için kolay olanı ister, zor olanı istemez.” (Bakara 2/185)
Ramazanda hastaların oruç tutmaması, Allah’ın onlara verdiği ruhsattır. Bu ruhsatı kullanan hasta, tutamadığı oruçları daha sonra, kaza eder. Adetli kadın da öyledir. Oruç tutmama, onun için de ruhsattır. Bu yüzden Peygamberimiz, adetli kadınların tutamadıkları orucu kaza etmelerini emretmiştir. Eğer fıkıh kitaplarında ifade edildiği gibi adet hali oruca engel olsaydı kadın, adetli günlerinde kılamadığı namazlar gibi tutamadığı oruçları da kaza etmezdi.
Fakihler, adetli kadının Ramazan’da oruç tutamayacağını söyler, sonra da tutamadığı orucu kaza ettirirler. Eda edemeyeceğine hüküm verdikleri bir ibadeti kaza etmelerini isterken hangi delile dayandıklarını söylemezler. Halbuki Allah, oruç ibadetini, diğer ibadetlerden farklı olarak genişçe anlatmış ve şöyle demiştir:
“… Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır; onlara yaklaşmayın. Allah âyetlerini insanlara böyle açıklar, belki sakınırlar.” (Bakara 2/187)
Allah orucun sınırını belirlediğine göre, adetlinin oruca Kur’ân’da belirtilmemişken, Peygamberimizin de adeti oruca engel saydığına dair rivayet yokken adeti oruca engel görmek sınıra yaklaşmak değil, sınırları aşmak olur. Buna kimsenin hakkı yoktur.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Müslim Hayz 65.
[2] Harûriyye, Harûrâlı demektir. Harûrâ, Sıffîn savaşında Hz. Ali’nin saflarından ayrılan Hâricîlerin toplandığı yerdir. (Bkz. Ethem Ruhi Fığlalı, “Hariciler”, DİA, c. XVI, s.169-175.)
[3] Müslim Hayız 67.
[4] Bkz. Müfredât, صوم maddesi
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Sana kadınların adet halini soruyorlar. De ki, o bir eziyettir. Adet günleri onları rahat bırakın; temizleninceye kadar da yaklaşmayın. Tertemiz oldular mı, onlara Allah’ın size buyurduğu yerden yaklaşın. Allah tevbe edenleri sever, tertemiz olanları da sever.” (Bakara 2/222)
“Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın” emri, adet süresince kadının temiz sayılmadığını gösterir. Namaz için abdesti şart koşan âyet şöyle biter: “… Allah size güçlük çıkarmak istemez ama sizi temiz kılmak … ister.” (Maide 5/6) Adetli iken alacağı abdest, kadının temizlenmesini sağlamayacağından namaz kılması mümkün olmaz. Bu sebeple adetli kadın namaz kılamaz ve namazdan sorumlu tutulamaz. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Allah kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemez.” (Bakara 2/286)
Ümmü Habîbe binti Cahş, Allah’ın Elçisine kandan şikayet edince ona şöyle demişti: “Hayzın seni engellediği süre içinde namaz kılma; sonra yıkan ve namazı kıl[1].”
Adetli kadın namazdan sorumlu olmayınca onu kaza etmekten de sorumlu olamaz. Bir kadın Aişe validemize: "Temizlendiğimiz zaman namazımızı kaza edelim mi?" diye sormuş, o da:
"Sen Harûriyye[2] misin?” demişti. Kadın; “Hayır, Harûriyye değilim ama soru soruyorum” deyince şöyle demişti: “Bizim başımıza bu olay gelince orucu kaza etmemiz emredilirdi ama namazı kaza etmemiz emredilmezdi[3].”
Orucun kazasının emredilmesi gösterir ki, oruç namaz gibi değildir; adet kanı oruca engel olmaz. Bakara 187’de orucu bozan şeyler; yeme, içme ve cinsel ilişki olarak sıralanmıştır. Adet kanı bunlardan hiç birine girmez.
Oruc’un Arapçası savm = صوم’dır. Savm, imsak yani kendini tutma, kendine engel olma anlamına gelir. Oruç tutan, kendini yeme, içme ve cinsel ilişkiden engeller[4]. Adetli kadının kendini, normal yollarla adet kanından engellemesi mümkün değildir. Bu sebeple ona, gücünün yetmediği bir yük yükleyip adet kanını, orucu bozan bir şey saymak imsaka aykırı olur.
Yukarıdaki âyet, kadınların adet halini eziyet saymıştır. Eziyet insana sıkıntı veren şeydir. Oruç açısından hastalığa benzer. Allah Teâlâ hasta ve yolculara oruç tutmama ruhsatı verdikten sonra şöyle demiştir: “Allah sizin için kolay olanı ister, zor olanı istemez.” (Bakara 2/185)
Ramazanda hastaların oruç tutmaması, Allah’ın onlara verdiği ruhsattır. Bu ruhsatı kullanan hasta, tutamadığı oruçları daha sonra, kaza eder. Adetli kadın da öyledir. Oruç tutmama, onun için de ruhsattır. Bu yüzden Peygamberimiz, adetli kadınların tutamadıkları orucu kaza etmelerini emretmiştir. Eğer fıkıh kitaplarında ifade edildiği gibi adet hali oruca engel olsaydı kadın, adetli günlerinde kılamadığı namazlar gibi tutamadığı oruçları da kaza etmezdi.
Fakihler, adetli kadının Ramazan’da oruç tutamayacağını söyler, sonra da tutamadığı orucu kaza ettirirler. Eda edemeyeceğine hüküm verdikleri bir ibadeti kaza etmelerini isterken hangi delile dayandıklarını söylemezler. Halbuki Allah, oruç ibadetini, diğer ibadetlerden farklı olarak genişçe anlatmış ve şöyle demiştir:
“… Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır; onlara yaklaşmayın. Allah âyetlerini insanlara böyle açıklar, belki sakınırlar.” (Bakara 2/187)
Allah orucun sınırını belirlediğine göre, adetlinin oruca Kur’ân’da belirtilmemişken, Peygamberimizin de adeti oruca engel saydığına dair rivayet yokken adeti oruca engel görmek sınıra yaklaşmak değil, sınırları aşmak olur. Buna kimsenin hakkı yoktur.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Müslim Hayz 65.
[2] Harûriyye, Harûrâlı demektir. Harûrâ, Sıffîn savaşında Hz. Ali’nin saflarından ayrılan Hâricîlerin toplandığı yerdir. (Bkz. Ethem Ruhi Fığlalı, “Hariciler”, DİA, c. XVI, s.169-175.)
[3] Müslim Hayız 67.
[4] Bkz. Müfredât, صوم maddesi