Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

20.Yüzyılın Yıldızı Bediüzzaman Said Nursi'nin güzel sözlerini paylaşalım... (5 Kullanıcı)

deniz hışır

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Haz 2008
Mesajlar
145
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
"İslamiyet güneş gibidir,üflemekle sönmez;Gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz.Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar."
 

yasam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
53
Tepki puanı
0
Puanları
0
Tevhid

Tevhid, en ehemmiyetli ve en halavetli ve en yüksel bir vazife-i kudsiye ve
bir fariza-i fıtriye ve bir ibadet-i imaniyedir.

İnsan bir yolcudur. Sen burada misafirsin. Ve buradan da diğer bir yere
gideceksin. Misafir olan kimse, beraberce getiremediği birşeye kalbini
bağlamaz. Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın. Ve keza,
bu fani dünyadan da çıkacaksın. Öyle ise aziz olarak çıkmaya çalış.
 

yasam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
53
Tepki puanı
0
Puanları
0
İnsan ve vazifesi

Kendini başıboş zannetme. Zira şu misafirhane-i dünyada nazar-ı hikmetle
baksan; hiçbir şeyi gayesiz, nizamsız göremezsin. Nasıl sen nizamsız,
gayesiz olabilirsin.

İnsan ebed için yaratılmıştır. Onun hakiki lezzetleri, ancak marifetullah,
muhabbetullah, ilim gibi umur-u edebiyedir.
 

yasam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
53
Tepki puanı
0
Puanları
0
Dünya hayatı

Hayatın lezzetini, zevkini isterseniz hayatınızı imanla hayatlandırınız ve
feraizle ziynetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz.
 

yasam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
53
Tepki puanı
0
Puanları
0
Gençlik

Sizdeki gençlik katiyen gidecek. Eğer siz daire-i meşruada kalmazsanız, o
gençlik zayi olup başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem ahirette kendi
lezzetinden çok ziyade belalar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslamiye
ile o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak iffet ve namusluluk ve taatte
sarf etseniz, o gençlik manen baki kalacak ve edebi bir gençlik kazanmasına
vesile olacak.

Dünyada gençliğe muhabbet, yani ibadette gençlik kuvvetini sarf etmenin
neticesi: dar-ı saadette edebi bir gençliktir.
 

yasam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
53
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yalnızca Allah'a dayanıp güvenmek

Ey insan! Eğer yalnız Ona abd olsan, bütün mahlukat üstünde bir mevki
kazanırsın. Eğer ubudiyetten istinkaf etsen, aciz mahlukata zelil bir abd
olursun.

Her kim kendisini Allah'a malederse, bütün eşya onun lehinde olur. Ve kim
Allah'a mal olmasa, bütün eşya onun aleyhinde olur. Allah'a mal olmak ise,
bütün eşyayı terk ve her şeyin Ondan olduğunu ve Ona rücu edeceğini bilmekle
olur.

Allah'a hakiki abd olan, başkalarına abd olamaz.

Madem her yer misafirhanedir. Eğer misafirhane sahibinin rahmeti yar ise,
herkes yardır, her yer yarar. Eğer yar değilse, her yer kalbe bardır ve
herkes düşmandır.
 

yasam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
53
Tepki puanı
0
Puanları
0
İmanın kazandırdıkları

Ey insan! Senin nokta-i istinadır ancak ve ancak Allah'a olan imandır.
Ruhuna, vicdanına nokta-i istimdad ise ancak ahirete olan imandır.
Binaenaleyh bu her iki noktadan haberi olmayan bir insanın kalbi, ruhu
tavahhuş eder; vicdanı daima muazzeb olur.

İmana gel ki, elemden emin olasın. Kadere teslim ol ki selamette kalasın.

İnsan eğer kesrete dalıp kainat içinde boğulup dünyanın muhabbetiyle sersem
olarak fanilerin tebessümlerine aldansa, onların kucaklarına atılsa, elbette
nihayetsiz bir hasarete düşer. Hem fena, hem fani, hem ademe düşer. Hem
manen kendini idam eder. Eğer insan-ı Kuran'dan kalb kulağıyla iman
derslerini işitip başını kaldırsa, vahdete müteveccih olsa, ubudiyetin
miraciyle arş-ı kemalata çıkabilir. Baki bir insan olur.
 

yasam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
53
Tepki puanı
0
Puanları
0
Dine hizmet

Dine hizmet ederken müspet hareket etmek ve menfi hareketlerden kaçınmaktır.

Bizim vazifemiz müspet hareket etmektir, menfi hareket değildir. Rıza-i
İlahiye karışmamaktır. Bizler aşayişi muhafazası netice veren müspet iman
hizmeti içinde her yıl bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz.
Kardeşlerim! Hastalığım pek şiddetli, belki yakında öleceğim veyahut bütün
bütün konuşmaktan, bazen men olunduğum gibi men edileceğim. Onun için benim
nur ahiret kardeşlerim, ehven-ü şer deyip bazı biçare yanlışçıların
hatalarına hüçum etmesinler. Daima müspet hareket etsinler. Menfice hareket
vazifemiz değil. Çünkü dahilde hareket menfice olamaz.
 

yasam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
53
Tepki puanı
0
Puanları
0
Nefis

Ey nefsim! Deme 'zaman değişmiş, asır başkalaşmış, herkes dünyaya dalmış,
hayata perestiş eder. Derd-i maişetle şarhoştur.' Çünkü ölüm değişmiyor.
Firak, bekaya kalbolup başkalaşmıyor. Acz-i beşeri, fakr-ı insani
değişmiyor, ziyadeleşiyor. Beşer yolculuğu kesilmiyor, sürat peyda ediyor.

Şeytanın mühim bir sinsi planı, insana kusurunu itiraf ettirmektir, ta ki
bağışlanma ve Allah'a sığınma yolunu kapasın. Hem nefsi insaniyetinin
enaniyetini tahrik edip, ta ki nefis kendini avukat gibi müdafaa etsin,
adeta kusur ve günahlarından takdis etsin..

Nefsini suçlayan kusurunu görür. Kusurunu itiraf eden, bağışlanma diler.
Bağışlanma dileyen Allah'a sığınır. Allah'a sığınan şeytanın şerrinden
kurtulur. Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusurunu
görse, o kusur kusurluktan çıkar. İtiraf etse affa müstehak olur.
 

yasam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
53
Tepki puanı
0
Puanları
0
Güzel ahlakİşte tahmin ederim ki, nasihlerin nasihatları şu zamanda tesirsiz kaldığının
bir sebebi şudur ki: Ahlaksız insanlara derler: "Hased etme! Hırs gösterme!
Adavet etme! İnad etme! Dünyayı sevme!" Yani, fıtratını değiştir gibi
zahiren onlarca malayutak bir teklifte bulunurlar. Eğer deseler ki:
"Bunların yüzlerini hayırlı şeylere çeviriniz, mecralarını değiştiriniz."
Hem nasihat tesir eder, hem daire-i ihtiyarlarında bir emr-i teklif olur."

İnsanın fıtratındaki şiddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehşetli hırs
ve inadlı taleb ve hakeza şedid hissiyatlar, umûr-u uhreviyeyi kazanmak için
verilmiştir. O hissiyatı, şiddetli bir surette fani umûr-u dünyeviyeye
tevcih etmek, fani ve kırılacak şişelere, baki elmas fiatlarını vermek
demektir.

Hem gizli düşmanlarım, hem nefsim; şeytanın telkiniyle zaif bir damarımı
arıyorlar ki, beni onunla yakalayıp Nurlara tam ihlas ile hizmetime zarar
gelsin. En zaif damar ve dehşetli mani', hastalık damarıdır. Hastalığa
ehemmiyet verdikçe, hiss-i nefs-i cisim galebe eder; zarurettir, mecburiyet
var der, ruh ve kalbi susturur; doktoru müstebid bir hakim gibi yapar ve
tavsiyelerine ve gösterdiği ilaçlara itaate mecbur ediyor. Bu ise
fedakarane, ihlasla hizmete zarar verir. Hem gizli düşmanlarım da bu zaif
damarımdan istifadeye çalışmışlar ve çalışıyorlar. Nasılki korku ve tama' ve
şan ü şeref cihetinde çalışıyorlar. Çünki insanın en zaif damarı olan korku
cihetinde bir halt edemediler, i'damlarına beş para vermediğimizi anladılar.
 

yasam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
53
Tepki puanı
0
Puanları
0
Hastalığın hikmetleri

Ey hastalıktan şekva eden biçare adam! Hastalık bazılara ehemmiyetli bir
definedir, gayet kıymetdar bir hediye-i İlahiyedir. Her hasta, kendi
hastalığını o neviden tasavvur edebilir. Madem ecel vakti muayyen değil;
Cenab-ı Hak, insanı yeis-i mutlak ve gaflet-i mutlaktan kurtarmak için, havf
u reca ortasında ve hem dünya ve hem ahireti muhafaza etmek noktasında
tutmak için, hikmetiyle eceli gizlemiş. Madem her vakit ecel gelebilir; eğer
insanı gaflet içinde yakalasa, ebedi hayatına çok zarar verebilir. Hastalık
gafleti dağıtır, ahireti düşündürür, ölümü tahattur ettirir, öylece
hazırlanır. Bazı öyle bir kazancı olur ki; yirmi senede kazanamadığı bir
mertebeyi yirmi günde kazanıyor. Ezcümle, arkadaşlarımızdan -Allah rahmet
etsin- iki genç vardı. Biri İlama'lı Sabri, diğeri İslamköy'lü Vezirzade
Mustafa. Bu iki zat, talebelerim içinde kalemsiz oldukları halde,
samimiyette ve iman hizmetinde en ileri safta olduklarını hayretle
görüyordum. Hikmetini bilmedim. Vefatlarından sonra anladım ki; her ikisinde
de ehemmiyetli bir hastalık vardı. O hastalık irşadıyla, sair gafil ve
feraizi terkeden gençlere bedel, en mühim bir takva ve en kıymetdar bir
hizmette ve ahirete nafi' bir vaziyette bulundular. İnşallah iki senelik
hastalık zahmeti, milyonlar sene hayat-ı ebediyenin saadetine medar oldu.
Ben onların sıhhatı için bazı ettiğim duayı, şimdi anlıyorum dünya
itibariyle beddua olmuş. İnşallah o duam, sıhhat-ı uhreviye için kabul
olunmuştur.

İşte bu iki zat, benim itikadımca, on senelik bir takva ile elde edilecek
bir kazanç kadar bir kar buldular. Eğer ikisi, bir kısım gençler gibi sıhhat
ve gençliğine güvenip, gaflet ve sefahete atılsaydılar; ölüm de onları
tarassud edip tam günahlarının pislikleri içinde yakalasaydı; o nurlar
definesi yerine, kabirlerini akrepler ve yılanlar yuvası yapacaklardı.
 

ysmnkaos

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Ağu 2007
Mesajlar
1,327
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Konum
kaosşehristanbul
Herşeyi maddiyatta arayanların akılları gözlerindedir...
Göz ise, maneviyatta kördür...
 

yasam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
53
Tepki puanı
0
Puanları
0
Kalemle risaleinura hizmet etmek

Kalemle risaleinura hizmet etmek

“Risale-i Nur şakirdleri içinde Cenab-ı Hakk’ın nimetlerine mazhar bazı zâtlar, Hüsrev ve Re’fet gibi, iktiranı illetle iltibas etmişler, Üstadlarına fazla minnet gösteriyorlardı. Halbuki, Cenab-ı Hak onlara ders-i Kur’anîde verdiği nimet-i istifadeyi, ve üstadlarına ihsan ettiği nimet-i ifadeyi beraber kılmış, mukarenet vermiş. Onlar derler ki; eğer Üstadımız buraya gelmeseydi biz bu dersi alamazdık. .....diyordum ki; bunlar olmasaydı benim gibi yarım ümmi bir bîçare nasıl hizmet edecekti. Sonra anladım ki; sizlere kalem vasıtasıyla olan kudsî hizmetten sonra, bana da bu hizmete muvaffakiyet ihsan etmiş, birbirine iktiran etmiş. Birbirine illet olamaz. Ben size teşekkür değil, belki sizi tebrik ediyorum. Siz de bana minnettarlığa bedel dua ve beni tebrik ediniz.”
Şualar-II, 338
“Risale-i Nur'a intisab eden bir zatın en ehemmiyetli vazifesi, onu yazmak ve yazdırmaktır...”
Kastamomu Lahikası, 19
“Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyanın ve Risale-i Nurun hazinelerinin kerametli ve yaldızlı bir anahtarı olan kalem-i Hüsrevî...”
Kastamomu Lahikası, 84“Yazdığı Kur’anı fotoğrafla tab’ını kabul etmeyerek, binler cazibedar Kur’anlar kendi hattı ile alem-i İslam’da intişarıyla, kutbiyet derecesinde bir mertebe-i ulviyeyi ve yüksek bir şeref-i imtiyazı bırakıp, Risale-i Nur dairesindeki sırr-ı ihlası muhafaza ve hazz-ı nefisden teberri etmiştir.”
Kastamomu Lahikası, 261
“Peygamber (asm)’ın manevi elini, kaleminin vasıtasıyla öpmüş ve rıza-yı Nebeviye’ye mazhar olmuştur.”
(Şualar, 517)“Hüsrev münasib görmediği kısmı ta’dil, tebdil, ıslah edebilir”
(Şualar, 596)
Gizli düşmanlarımız iki plânı takib ediyorlar. Biri beni ihanetlerle çürütmek; ikincisi, mabeynimize bir soğukluk vermektir. Başta Hüsrev aleyhinde bir tenkid ve itiraz ve gücenmek ile bizi birbirimizden ayırmaktır. Ben size ilân ederim ki; Hüsrev'in bin kusuru olsa ben onun aleyhinde bulunmaktan korkarım. Çünki şimdi onun aleyhinde bulunmak, doğrudan doğruya Risale-i Nur aleyhinde ve benim aleyhimde ve bizi perişan edenlerin lehinde bir azîm hıyanettir.”
(Şualar, 540)
Bana hizmet eden Ali geldi, dedi: Ben rüyamda gördüm ki, sen Hüsrev’le beraber Peygamber (a.s.m)’ nin elini öptün. Birden bir mektup aldım ki, Hüsrev’in hattıyla yazılan Asa-yı Musa Mecmuasını Kabr-i Muhammedî (a.s.m) üzerinde hacılar görmüşler. Demek benim bedelime Peygamber (a.s.m)’ın manevî elini, Hüsrev kaleminin vasıtasıyla öpmüş ve Rıza-yı Nebeviyeye mazhar olmuş.
(Şualar, 517)
 

Peçeli-Bülbül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Şub 2008
Mesajlar
2,111
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
35
Konum
Malatya
"Ey bu yerlerin hâkimi! Senin bahtına düştüm. Sana dehalet ediyorum ve sana hizmetkârım ve senin rızanı istiyorum ve seni arıyorum." Sözler - 36


Dünyada gençliğe muhabbet,yani ibadette gençlik kuvvetini sarf etmenin neticesi:dar-ı saadette edebi bir gençliktir..(Bediüzzaman Said Nursi)


Allah'a hakiki abd olan,başkalarına abd olmaz.(Bediüzzaman Said Nursi)


İmana gel ki,elemden emin olasın.Kadere teslim ol ki selamette kalasın.(Bediüzzaman Said Nursi)
 

hayri07

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Şub 2009
Mesajlar
1,455
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
insan ebed için yaratılmıştır.onun hakiki lezzetleri,ancak marifetullah,muhabbetullah,ilim gibi umur-u edebiyedir.
 

hayri07

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Şub 2009
Mesajlar
1,455
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
imana gelki,elemden emin olasın.kadere teslim olki selamette kalasın.
 

Peçeli-Bülbül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Şub 2008
Mesajlar
2,111
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
35
Konum
Malatya
Maşallah foruma baya bi uzun süredir girmedim yoktum ama açtığım konular cevaplanarak benim varlığımı sürdürüyorlar Allah razı olsun çok mutlu oldum...
 

Malik_13

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Nis 2009
Mesajlar
16
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Kurban olurum O'nun nurlu sözlerine :(
Bitane de ben yazmak istiyorum..
"...Yoksa ; Fen ve felsefe , sanat ve hikmet o yolda beş para etmez. Onların ışıkları kabrin kapısına kadardır."
 

serranur27

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Mar 2009
Mesajlar
383
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
''düşmanlık edeceksen içindeki düşmanlık duygusuna düşmanlık et.çünkü düşmanlık duygusuna en layık olan yine düşmanlıktır.''(bediüzzaman)
 

sözler46

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Nis 2009
Mesajlar
13
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
zaman gösterdi ki, cennet ucuz değil; cehennem dahi lüzumsuz değil.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt