Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Risale-i Nurdan Ateistleri Şok edecek dersler. (1 Kullanıcı)

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
bu yazıları okuyunca aklıma said nursi gibi ehli kitabı cennete sokan fesatçılar, said nursinin dostu abduh vb fesatçılar geldi...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,422
Tepki puanı
7,772
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
...

...

نعىمة;706031' Alıntı:
bu yazıları okuyunca aklıma said nursi gibi ehli kitabı cennete sokan fesatçılar, said nursinin dostu abduh vb fesatçılar geldi...

Hayırdır?
Tanıyor musunuz Said Nursi yi?:!
 

muttaki35

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2008
Mesajlar
40
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
Ewettt

Bu isler,Serifle ,polisle olmuyor.
Söylenilene deyil yapilanlara bakacaksin.

Kölünden,arkadasim Ilahiyatta hoca olan kisi,tirene biner Frankfurt Göte üniversitesine gitmek icin bir kompartumana girer.Icerde yalniz basina oturan bir Alman kadinvar,elinde bir kitap okumaktadir.
Arkadas merhaba der oturur yerine.Kadinla konusabilmek icin,kadina derki,hic kur,an okudunuzmu?
Kadin kaldirir basinida arkadasa söyle bir anlamli anlamli bakarak,OKUMAMA GEREK VARMIKI DER?

Arkadas,taaaaa Frankfurta kadar kadinin bu lafi üstünde düsünür durur.
Bu kadin ne demek istedi diye?

Onu bilmeyecek ne varki.
Bu kitabi okuyanlarin halleri meydanda,hersey kabak gibi ortada,okuyupda ne ögreneceyim ondan.
Iste müslüman ülkeler,istedede müslümanlar.Onlar okuyup ne ögrendilerki,ben okuyupda ondan ne ögreniyim demek istedi Alman kadin.

Sizde serbestsiniz yorum yapmada.
Diyeceksiniz belki,kabahat kitapda deyil,müslüman ülkelerde,peki,hadi birinde kabahat,ya ötekinde,ya ötekinin ötekinde,akli basinda bir müslüman ülke gösterin bakalim.

Bütün islam ülkeleri akilla bulunup imal edilen modern ihtiyaclarini hiristiyan ülkelerden almaktadirlar.
Peki, Allah bile yanimizda oldugunu iddia ettigimiz halde,onlarin dinlerinin batil dedigimiz halde,islam en dogru yolu gösterir dedigimiz halde nedir bu sefalet,nedir bi ic kavgalar,nedir bu esaretler,nedir bu aclik,yoksulluk ve caresizlik.
Biriniz cikip,arkadas nedeni sudur diyebilirmi?

Islam birlestiricidir,deyip durmamiza ragmen,ne Arap ülkeleri bir araya gelebiliyor nede Türk ülkeleri.
Birakin bir araya gelmeyi,islam ülkeleri,dahada parcalanmakta,lime ,lime olmaktadir.
Iste,Irak mezhepler bir birlerini kus basi yapip yemekteler.
Afganistanda,su anda ikiye bölünmüs durumda,kuzeyde Türkler güneydede Pasturlar.Yakinda onlarda bölünecek.Sunni ve Siiler diye.
Lübanan,ayni durumda,
Suriyede Siiler iktidarda,Sunnilere cehennem azabi cektiriyordu bundan önceki iktidar,yani bu baskanin babasi zamaninda.
Filistin,zaten düsman kardesler,hem birbirlerine düsman ,hemde israile.

Türkiyede 30 yildir ayrilikci terörü sürmektedir.
Sunniler,Alevilere dis bilemekte,Alevilerde sunnilere.

Maras ve Corum,Sivas olaylari bu nedenle cikarilmistir.

Övünmeyi bir tarafa koyalimda,aklimizi basimiza toplayalim.

Kuru kuruya SALAVAT gel YANIMA YATLA bu isler düzelmiyor.

Aksam, sabaha Amerikan birlikleri Irana girmek üzeredir.Girerse ne olacak?
Iran 3 e bölünecek.Bati Iran zaten güney Azarbaycandi,burda 19 milyon Azeri yasamaktadir,Azarbaycanda olan Azari nufustan cok fazla.

Iranin Iraka hudut olan bölgede 3 milyon Kürt vardir.Bunlarada bir devletcik kurdurulacak.
Geriside Perslerin olacak ama,Mollalarin idaresinde deyil,Laiklarin idaresinde.

Amerikanin Irandaki isteyi bu.
Türkiyede bunun tersini istiyor Amerika.
Islamcilar basta kalmali,cünkü Amerikayi tutanlar bizde Islamcilar,Irandaysa Laikler.

Önce her ülkenin icinde kücük kürt devletcikleri,sonrada zamani gelince bunlari birlestirecek,kendine bagli bir kürdistan yaratacak.

ZATEN, ORTADOGU INSANININ ELINDE TUZ SISESI, KIM SEYIM HIYAR DIYORSA, ONUN PESINE TUZU ALIP KOSUYORLAR.

Cünkü BEYIN durmus calismiyor.Yönünü kaybetmis,yolunu kaybetmis,heran oltaya yakalanacak durumda.

Eeeeeeeee,USUNU cöp sepetine atanlar,oltanin ucundaki kancayi yutmayi kurtulus zanneder.
AKLIMIZI BASIMIZA TOPLAYALIM, YOKSAaaaaaaa,OLTALARDA YEMLER BIZI BEKLIYOR.

tolonbeg

tolonbey kardeşim.Senin müslüman mı? yoksa hristiyan mı olduğunu analayamadım.Belkide müslümanlığı ve müslümanları kötülemekle görevli bir misyonersin?cevabını bekliyorum.Çünkü okuduğun kaynaklarda sorunlar var.
 

firdes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 May 2007
Mesajlar
1,974
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
16
Konum
½ $@K@RY@'dannn:D *1984*
esselamunaleyküm verahmetullahi veberekatuhu..

esselamunaleyküm verahmetullahi veberekatuhu..

Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim

HAC SURESİ__61:Böylece ALLAH CC, haksızlığa uğrayana yardım edecektir ve buna kadirdir.Çünkü ALLAH CC geceyi gündüze katar,gündüzü geceye katar.Şu da muhakkak ki ALLAH cc,hakkıyla işiten ve görendir.

HAC SURESİ__62 Böyledir.çünkü ALLAH CC ,hakkın ta kendisidir.O'nun cc dışındaki taptıkları ise batılın ta kendisidir.Gerçek şu ki ALLAH CC ,evet O ,uludur,büüyüktür.

HAC SURESİ__67Biz,her ümmete,uygulamakta oldukları bir ibadet tarzı gönderdik.öyle ise onlar(ehl_i kitap)bu işte seninle çekişmesinler.Sen,RABBİNE davet et.zira sen,hakikaten dosdoğru bir yoldasın.

HAC SURESİ__68:Eğer seninle münakaşa ve mücadeleye girişirlerse<<ALLAH cc YAPTIĞINIZI ÇOK İYİ BİLMEKTEDİR>> DE.

HAC SURESİ__69:ALLAH cc kıyamet gününde,ihtilaf ettiğiniz konulara dair aranızda hüküm verecektir.

HAC SURESİ__72:Ayetlerimiz açık açık kendilerine okunduğunda,kafirlerin suratlarında hoşnutsuzluk sezersin.Onlar,kendilerine ayetlerimizi okuyanların neredeyse üzerlerine saldırırlar.DEKİ:Size bundan(bu öfke ve huzursuzluğunuzdan) daha kötüsünü haber vereyim mi?CEHENNEM!ALLAH cc,onu kafirlere (ceza olarak) bldirdi.o,ne kötü sondur!

Sadakallahülazim

HZ.EBUBEKİR CAHİLİYE DÖNEMİNDE YAŞAMIŞTIR.AMA İSLAMİYETL BİRLİKTE,MÜSLÜMANLIK ŞEREFİNE,CENNETLE MÜJDELENME ŞEREFİNE ULAŞMIŞTIR.RABBİMİZ cc TEVBELERİ KABUL EDENDİR.HZ EBUBEKİR İN İMAN SEVİYESİNE,NE YAZIK Kİ 10 MÜSLÜMANIN İMANI TOPLANSA YİNE DE ULAŞILAMAZ.

ARAPLAR İÇİN ve müslümanlar için SÖYLEDİĞİNİZ SÖZLERİNİZİ,IRAK,FİLİSTİN VE O CİVARLARDAKİ MÜSLÜMANLAR İÇİN SÖYLEDİKLERİNİZİ,VE --HAŞA--ALLAH MÜSLÜMANIN YANINDA DEĞİL........... GİBİ SİZİ VE OKUYANLARI ŞİRKE KADAR GÖTÜREBİLECEK SÖZLERİNİZİ KINIYORUM.

RABBİMİZ HERŞEYE KADİRDİR.

SİZE KURAN_I KERİM OKUMAK VE ARAŞTIRMAK GİBİ GÜZELLİKLERİ TAVSİYE EDİYORUM.
selam ve baki dualarımla..
 

firdes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 May 2007
Mesajlar
1,974
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
16
Konum
½ $@K@RY@'dannn:D *1984*
Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim


HAC SURESİ__61:Böylece ALLAH CC, haksızlığa uğrayana yardım edecektir ve buna kadirdir.Çünkü ALLAH CC geceyi gündüze katar,gündüzü geceye katar.Şu da muhakkak ki ALLAH cc,hakkıyla işiten ve görendir.

HAC SURESİ__62 Böyledir.çünkü ALLAH CC ,hakkın ta kendisidir.O'nun cc dışındaki taptıkları ise batılın ta kendisidir.Gerçek şu ki ALLAH CC ,evet O ,uludur,büüyüktür.

HAC SURESİ__67Biz,her ümmete,uygulamakta oldukları bir ibadet tarzı gönderdik.öyle ise onlar(ehl_i kitap)bu işte seninle çekişmesinler.Sen,RABBİNE davet et.zira sen,hakikaten dosdoğru bir yoldasın.

HAC SURESİ__68:Eğer seninle münakaşa ve mücadeleye girişirlerse<<ALLAH cc YAPTIĞINIZI ÇOK İYİ BİLMEKTEDİR>> DE.

HAC SURESİ__69:ALLAH cc kıyamet gününde,ihtilaf ettiğiniz konulara dair aranızda hüküm verecektir.

HAC SURESİ__72:Ayetlerimiz açık açık kendilerine okunduğunda,kafirlerin suratlarında hoşnutsuzluk sezersin.Onlar,kendilerine ayetlerimizi okuyanların neredeyse üzerlerine saldırırlar.DEKİ:Size bundan(bu öfke ve huzursuzluğunuzdan) daha kötüsünü haber vereyim mi?CEHENNEM!ALLAH cc,onu kafirlere (ceza olarak) bldirdi.o,ne kötü sondur!

Sadakallahülazim

HZ.EBUBEKİR CAHİLİYE DÖNEMİNDE YAŞAMIŞTIR.AMA İSLAMİYETL BİRLİKTE,MÜSLÜMANLIK ŞEREFİNE,CENNETLE MÜJDELENME ŞEREFİNE ULAŞMIŞTIR.RABBİMİZ cc TEVBELERİ KABUL EDENDİR.HZ EBUBEKİR İN İMAN SEVİYESİNE,NE YAZIK Kİ 10 MÜSLÜMANIN İMANI TOPLANSA YİNE DE ULAŞILAMAZ.

ARAPLAR İÇİN ve müslümanlar için SÖYLEDİĞİNİZ SÖZLERİNİZİ,IRAK,FİLİSTİN VE O CİVARLARDAKİ MÜSLÜMANLAR İÇİN SÖYLEDİKLERİNİZİ,VE --HAŞA--ALLAH MÜSLÜMANIN YANINDA DEĞİL........... GİBİ SİZİ VE OKUYANLARI ŞİRKE KADAR GÖTÜREBİLECEK SÖZLERİNİZİ KINIYORUM.

RABBİMİZ HERŞEYE KADİRDİR.

SİZE KURAN_I KERİM OKUMAK VE ARAŞTIRMAK GİBİ GÜZELLİKLERİ TAVSİYE EDİYORUM.

selam ve baki dualarımla.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
ÖN YARGI, ART NİYET VE SAMİMİYETSİZLİK

İnsan, art niyetli ve tek taraflı olarak Kuran'a yaklaştığında onu anlaması mümkün değildir. Bu, Allah'ın bir kanunudur. Bir kişi ne kadar zeki ne kadar kültürlü olursa olsun, samimiyetsiz ve art niyetli bir bakış açısıyla Kuran'ı değerlendirdiğinde onu gereği gibi anlayamaz, doğru yorumlayamaz ve pek çok çelişkiye düşer. Bu yüzden, Kuran'a ön yargılı, peşin fikirli, içten pazarlıklı yaklaşan bir kişinin bu art niyetli tutumu, kendisiyle Kuran arasında -yine Kuran'da bildirildiği üzere- "görünmez bir perde" oluşturacaktır. Bu da kişinin İlahi kitabımızı anlamasını ve kavramasını engelleyecektir. Bu gerçek, Kuran ayetlerinde şöyle haber verilmektedir:

Kuran okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanlar arasında görünmez bir perde kıldık. Ve onların kalbleri üzerine, onu kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Sen Kur'an'da sadece Rabbini "bir ve tek" (ilah olarak) andığın zaman, 'nefretle kaçar vaziyette' gerisin geriye giderler. (İsra Suresi, 45-46)

Kuran tüm insanlığı doğruya çağıran bir davettir, ancak Allah'ın doğrudan hitabı iman eden kullarınadır. Dolayısıyla Kuran ancak iman edenlerin gereği gibi anlayabileceği bir kitap olarak gönderilmiştir. Müminlerin Kuran'ı anlamalarındaki en önemli etken ise vicdan ve samimiyetleridir. Müminlerden farklı bir ruh haline ve karaktere sahip dinden uzak kimselerin Kuran'ı anlayamamaları da gayet doğaldır.

Kuran, son derece açık, sade ve anlaşılır bir dile sahiptir, ama daha önce de belirtildiği gibi ancak samimi ve vicdanlı kimselerin anlayabilecekleri özellikte bir kitaptır. Henüz İslam'la tanışmamış, iman etmemiş herhangi bir insan, açık bir kalple, ön yargısız ve samimi olarak yaklaştığında, taşıdığı bu mümin vasıfları nedeniyle Kuran'ın Allah'ın sözü olduğunu vicdanıyla fark edecektir. Zira, gerek üslubundaki heybet, mükemmellik ve sadelik, gerekse içerdiği üstün ilim ve hikmetle Kuran'ın bir insan sözü olmadığını, ilahi bir Kitap olduğunu her vicdanlı kişi kabul eder. Bu vicdanlı kişi iman edip saygı ve samimiyet ile yaklaştığı takdirde ise Kuran'ın hikmetli manaları kendisine açılmaya başlar.

Kuran kendisine samimi, tevazulu bir kalple yaklaşan kişi için bir hidayet rehberi olduğu gibi, art niyetle, düşmanca yaklaşanlar için de bir sapma vesilesidir. Etraftan duyduğu yanlış bilgiler, çarpık yorumlar, dogmalar, yalanlar ve ön yargılar ile birlikte kendi prensiplerini, dünya görüşünü ve yaşam felsefesini de ölçü alarak Kuran'ı taraflı bir biçimde değerlendirmek isteyen bir kimse, elbette ki ne Kuran'ı anlayabilir ne de ondan istifade edebilir. Tam aksine, Kuran böyle bir kimsenin sapkınlığının ve şaşkınlığının artmasına vesile olabilir.Söz konusu kişi Kuran'ı anlayamadığı gibi, Kuran hakkında akılsız ve mantıksız itirazlar getirip, çarpık ve saçma yorumlar yapabilir. Allah'ın, "Oysa o (Kuran), zalimlere kayıplardan başkasını artırmaz" (İsra Suresi, 82) ayetiyle haber verdiği gibi Kuran'dan ve imandan uzaklaşır.

Müteşabih ayetlerle muhkem ayetleri karıştırmak

Kuran'daki hükümler, iman edenler tarafından rahatlıkla anlaşılabilecek ve uygulanabilecek biçimde açık ve sade bir üslupla anlatılmıştır. Bunlara muhkem ayetler adı verilir. Muhkem ayetler, Kuran'ın deyimiyle "Kitabın anası" yani temelidir. Muhkem ayetler dışında Kuran'ın bir de müteşabih ayetleri vardır. Müteşabih ayetler, çeşitli teşbih ve benzetmeli anlatımlar içeren ayetlerdir. Müteşabih ayetler, Kuran hakkında bilgisi olmayan ya da art niyetli kişiler tarafından tamamen çarpıtılıp, olmadık manalarda yorumlanabilmektedirler. Bu durum Kuran'da şöyle açıklanır:

Sana Kitabı indiren O'dur. O'ndan, Kitabın anası olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez. (Al-i İmran Suresi, 7)

Müteşabih ayetlerin anlamları Allah katındadır. Bu anlamlar dışında yapılan yorumlar ise ayetin anlamını kesinlikle yansıtmazlar. Tarih boyunca Kuran'daki müteşabih ayetleri çeşitli çarpık amaçları ve beklentileri doğrultusunda yorumlayan sapkın kişi, mezhep ve akımlar çıkmıştır. Bunun fitne olduğu ve ancak kalplerinde kayma olan yani doğru yoldan sapan, imandan çıkan kimselerin bu yola başvurdukları ayette haber verilmiştir.

Ayrıca görüldüğü gibi ayette, müteşabih ayetlerin yorumunu ancak Allah'ın bildiği de belirtilmiştir. Allah dilediğine bu ayetlerin yorumuyla ilgili ilmi verebilir. Ancak iman edenler kendilerine ilmi gelmeyen müteşabih ayetlerin tümüne inanırlar, kalplerinde eğrilik olanların ve fitne çıkaranların yaptıkları gibi ayetler hakkında sapkın yorumlar getirmeye tevessül etmezler.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
KUR'AN'I YORUMLAMA TEKNİĞİNİ BİLMEMEK

Kuran insanlar için gereken her türlü bilgiyi içinde barındıran mucizevi bir kitaptır. Bu da Kuran'daki sonsuz İlahi hikmetten kaynaklanır. Belirli sayıdaki ayetlerin içine sınırsız bir ilim, üstün bir hikmetle yerleştirilmiştir. Ayetler kendi içlerinde zahiri, batıni, içiçe geçmiş ve katlanmış pek çok anlam içerdikleri gibi ayetlerin birbirleri arasındaki bağlantılardan da sayısız anlamlar çıkar. Kimi zaman tek bir ayetin açıklaması bile müstakil bir kitap konusu olabilir. Bu sebeple, Kuran'ı yorumlamak için herşeyden önce Kuran'ın geneline hakim olmak şarttır.

Ayetleri doğru yorumlayabilmek, orada asıl kastedilen manayı anlayabilmek için, Kuran'ın geneline hakim olmanın yanı sıra, çeşitli teknikleri de bilmek gereklidir. Bu tekniklerin en önemlilerinden biri ayeti Kuran'da bulunduğu yere göre değerlendirmektir. Kuran'da çoğu zaman bir ayetin anlamı o ayetin içinde geçtiği konu bütünlüğünden anlaşılır. Ayetin gelişi ve devamındaki ayetler o ayetteki anlamın net olarak anlaşılmasını sağlar. Bu durum İslami literatürde, ayetin "siyak ve sibakı" yani "gelişi ve gidişi" olarak adlandırılır. Bu nedenle, pek çok ayeti bulunduğu yerden ayırarak, başını sonunu dikkate almadan, yalnızca içinde geçen kelimelere göre yorumlamaya kalkmak çok yanlış anlamlar çıkmasına sebep olabilir.

Pek çok dönemde, bazen cehalet sonucu bazense maksatlı olarak, ayetlerin bu şekilde hatalı tefsir edilmesi, Kuran'ın yanlış anlaşılmasına ve Kuran hakkında art niyetli çevreler tarafından çeşitli iftiraların ortaya atılmasına yol açmıştır.

Bir diğer önemli teknik de ayetlerde geçen kelimelerin anlamlarını yine ayetleri esas alarak tespit etmektir. Pek çok kelime Kuran'da özel anlamlarda kullanılır. Kuran'ın belli bir yerinde kullanılan bir tabirin hangi anlamda kullanıldığı çoğu zaman o tabirin Kuran'ın başka bir yerinde kullanılma şeklinden anlaşılır. Kimi zaman bir kelimenin birden fazla anlamı olabilir. Böyle bir kelimenin, ayette hangi anlamda kullanıldığı, o kelimenin Kuran'ın başka yerlerinde hangi anlamda kullanılmış olduğundan anlaşılır. Yoksa sözlüğü açıp da Kuran'da gördüğü her kelimeyi ilk manasıyla ele almak çok yanlış, hatta bazen tam tersi anlam ve yorumlar çıkarmaya sebep olabilir. Bundan da anlaşıldığı gibi, Kuran kendi kendini açıklayan bir kitaptır. Bir ayetin tefsiri, açıklaması bazen bir başka ayetin veya birkaç ayetin anlamında saklı olabilir.

Ayetleri doğru yorumlamanın önemli şartlarından biri de Kuran'ın ruhunu kavramış olmaktır. Kuran'ın ruhunu kavrayabilmek için de Kuran'ın geneline hakim olmak gereklidir. Allah'ın sonsuz merhamet, şefkat ve adaletinin Kuran'ın pek çok ayetindeki tecellisi (yansıması) görülüp anlaşılmalı ve Kuran'ın geneli bu bakış açısına göre değerlendirilmelidir.

Kuran ilahi bir Kitap olduğu için elbette diğer kitaplara benzemez ve onlarla kıyaslanamaz da... Kuran'ın kendine has özel bir üslubu vardır. Kuran'ı -özelikle de Kuran'ın müteşabih ayetlerini- doğru ve gereği gibi yorumlayabilmek için aynı zamanda Kuran'ın genel üslubunu, temel ruhunu hakkıyla kavramış olmak gereklidir. Kuran'ın ruhuna uygun bir bakış açısına sahip olmak Allah'ın Kuran'la bildirdiği çeşitli ilimleri gereği gibi anlayabilmek için önemli bir şarttır.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
ARAPÇA BİLMEMEK

Allah, Kuran'ı Arapça bir kitap olarak indirdiğini bildirir. Elbette Türkçe ve diğer yabancı dillere yapılan çevirileri de Kuran'ın temel mesajını anlamak, Allah'ı gereği gibi tanımak, imani esasları, ibadetlerin temel hususlarını öğrenmek, öğüt alıp tefekkür etmek için yeterlidir. Ancak bu çeviriler, hiçbir zaman Kuran'ın aslı ile birebir aynı olmaz. Kelime kelime yapılan bir Kuran çevirisinde dahi pek çok eksiklik ve anlam kaybı olması kaçınılmazdır. Çünkü Arapça'daki pek çok kelimenin, dilbilgisi açısından cümle yapısının başka bir dile birebir çevirisini yapmak mümkün değildir. Dolayısıyla, "meal" adı verilen Kuran tercümeleri orijinal ayetlerin tam anlamlarını karşılayamaz ancak yakın ve genel bir anlam aktarılmasına yardımcı olurlar.

Bu nedenlerden dolayı, Kuran'da yer alan pek çok inceliğin anlaşılması ancak orijinal dilinde incelenmesiyle mümkündür. Dolayısıyla Kuran'ın her ayetini, herhangi bir dildeki mealinin karşılığına bakarak yorumlamak her zaman isabetli sonuç vermeyeceği gibi, çarpık yorumlamalara da sebep olabilir. Meallerde tek ya da yakın anlamları kullanılan kelimelerin Arapçadaki orijinal ve farklı anlamlarını bilmemek, o ayeti gereği gibi anlayamamaya ya da bütünüyle yanlış ve zıt anlamlar çıkarmaya yol açabilir.

Az önce de bahsettiğimiz gibi, Kuran'ın yabancı bir dile tam anlamıyla her ayetinin birebir, kelime kelime çevrilmesi teknik olarak mümkün değildir. Fakat ayetlerin açıklamaları, tefsirleri, yorumlamaları elbette yabancı bir dilde olabilir ve bu açıklamalardan Kuran'ı anlamak, ayetlerin yorumlarını öğrenmek mümkündür.

Arapça dünyanın en köklü ve zengin dillerinden biridir. Çok üstün bir anlatım tekniği ve kelime dağarcığı vardır. Ancak bu durumu çarpıtarak, Kuran'ı Araplara indirilmiş bir kitap, Arapları seçilmiş bir kavim olarak göstermeye çalışmak da Kuran'ın bütününe aykırı bir yorum olacaktır. Çünkü Kuran'da, insanların üstünlüklerinin ancak Allah korkusu ve Allah'a yakınlık yani takva ile ölçülebileceği, bunlardan başka hiçbir ölçünün geçerliliğinin olmadığı belirtilir. Ayrıca Kuran'ın "tüm alemlere bir uyarıcı" olarak indirildiği Furkan Suresi'nin 25. ayetinde haber verilir. Bu tür yorumlar çeşitli zamanlarda Kuran'a ve İslam'a zarar vermek isteyenler tarafından cahil kitleleri etkilemek amacıyla kullanılır. Ancak bu tür safsataların ne derece asılsız ve art niyetli olduğunu anlamak için Kuran'ın kendisini okumak yeterlidir.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
ALLAH KATINDAN BİR AKIL VE ANLAYIŞ VERİLMEMİŞ OLMASI

Kuran'ın anlaşılması için Allah katından özel bir akıl, anlayış ve kavrayış verilmiş olması gerektiği, yine bizzat Kuran ayetlerinde belirtilmektedir. Kuran'a hakim olmak, yorumlama tekniklerini bilmek ve Arapça bilgisine sahip olmak Kuran'ı doğru yorumlayabilmek için gereken özelliklerdendir. Fakat tüm bu özelliklere sahip olmakla birlikte Allah'ın anlayış vermemesi, kişinin Kuran'dan hiçbir nasibi olmamasına neden olabilir. Bu nedenle yalnızca teknik birtakım özelliklere sahip olmak Kuran'ı gereği gibi anlayıp yorumlamada yeterli değildir. Tarih, görünürde pek çok ilmi vasfa sahip oldukları halde Kuran'ı sapkın bir biçimde yorumlayıp delalete düşenlerin örnekleriyle doludur. Pek çok sapkın dini akımın ve mezhebin kurucuları bu tür alim gibi görünen fakat Allah katından bir akıl ve anlayış verilmemiş kimselerdir. Bunlar hem kendilerinin hem de kendilerine tabi olan cahil ve akılsız kitlelerin İslam'dan uzaklaşmalarına sebep olmuşlardır.

Nitekim Peygamberimiz zamanında, Kuran'ı anlayamayıp inkar eden Mekke müşriklerinin durumu, Kuran'ı anlamak için yalnızca Arapça bilmenin yeterli olmadığının da somut bir göstergesidir.

Allah katından bir anlayış verilmesinin birinci şartı Allah korkusu ve samimiyettir. Heva ve hevese tabi olmak ise bu anlayışın kazanılmasını engeller… Bu nedenle, Kuran'a olumsuz bir ruh haliyle, Allah'ın beğenmediği bir niyet ve bakış açısıyla yaklaşılması Kuran'ı yanlış anlamaya ve yorumlamaya yol açar. Heva ve hevesine uymak kişinin aklının kapanmasına neden olacağı için böyle bir kişinin Kuran'ın sırlarını, inceliklerini, derinliklerini kavraması düşünülemez. Heva ve hevesine tabi olan kişi, akletme kabiliyetine sahip olmadığından ayetleri kaba ve yüzeysel bir bakış açısıyla yorumlar, Kuran'daki İlahi hikmetleri göremez.

Ayrıca hevasına uyan kişi Kuran'ı da kendi nefsinin isteklerine ve çıkarlarına uygun biçimde yorumlamak isteyeceğinden, ayetlerden Allah'ın kastettiği anlamları anlaması mümkün olmaz. Hevasına uyan kişinin aklını kullanamadığı ayetlerde şöyle bildirilmektedir:

Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın? Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar. (Furkan Suresi, 43-44)

Böyle kişiler Kuran'ı anlayamadıkları gibi, normal akla sahip insanların kolaylıkla kavrayabilecekleri konuları dahi anlamakta güçlük çekerler. Ayetlerle ayetler ve ayetlerle olaylar arasındaki bağlantıları kuramazlar. Sonuçta da mantığını kavrayamadıkları ayetleri kendilerince çelişkili sanırlar. Akılları tamamen kapanmıştır.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
DÜŞÜNMEMEK

Kuran'ı doğru anlamak ve sağlıklı yorumlamak için iyiden iyiye düşünmek ve tefekkür etmek gerektiği Kuran'da bildirilmiştir. Sınırsız bir ilim hazinesi olan Kuran'ı yüzeysel bir gözle ve düşünmeden herhangi bir kitap gibi okumak Kuran'dan gereği gibi istifade edilmesini önleyecektir. Allah Kuran'da insanları sürekli olarak akıllarını kullanmaya, düşünmeye davet eder. Düşünmek, aklını kullanmak, Kuran'ın anlamlarını, inceliklerini, sırlarını ve hikmetlerini görmeye gayret etmek Kuran'ı hakkıyla anlayabilmek için gereklidir. Kuran, insana kendi nefsini, yaratılış amacını, dünyanın gerçek mahiyetini, insanın etrafında olup biten olayların hikmetini ve bunun gibi insanın kendisi ve çevresi ile ilgili pek çok konuyu açıklar. Dolayısıyla insanın ayetlerde açıklanan konular ile kendi nefsi, çevresi ve yaşadığı olaylar arasında gerekli bağlantıları kurarak, bunlar hakkında derin derin düşünerek Kuran'ı anlamaya çalışması gerekir. Ayetlerde Kuran'ın düşünenler için açıklandığı şöyle bildirilmektedir:

Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Öğüt alıp düşünmesini bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıkladık. (Enam Suresi, 126)

… Düşünen bir topluluk için Biz ayetleri böyle birer birer açıklarız. (Yunus Suresi, 24)

Ayetler düşünen insanlar için açıklandığına göre, düşünmeyen kimseler ayetlerdeki anlamları kavrayamazlar, dolayısıyla düşünmeyen kimseler Kuran'ı anlayamazlar.

Gerçekte insanın kendi içinde ve kendi dışında yaşadığı her olayda alması gereken pek çok mesaj ve ibret vardır. Kuran, insanın bu mesajları nasıl yorumlaması ve bunları yorumladıktan sonra ne şekilde davranması gerektiğini gösteren bir rehberdir. Bu gözle bakıldığında Kuran insanın yaşadığı her anı açıklayan ve düzenleyen bir yol göstericidir.

İnsanın her anını kuşatan ve sonsuz ilim ve hikmet sahibi Allah'ın gönderdiği bu mübarek Kitabı gereği gibi anlamak da elbette aklederek, düşünerek okumakla olur. Zaten, "(bu Kuran) ayetlerini iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır" (Sad Suresi, 29) ayetiyle Kuran'ın ciddi bir biçimde üzerinde düşünülecek ve öğüt alınacak bir Kitap olduğu haber verilmektedir. Kuran'ı gereği gibi düşünmenin önemi bir başka ayette de şöyle vurgulanır:

Onlar, yine de o sözü (Kuran'ı) gereği gibi düşünmediler mi, yoksa onlara, geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? (Müminun Suresi, 68)

Kuran'ı Alemlerin Rabbi olan Allah indirdiği için bu İlahi kitap sınırsız ve üstün bir ilim içerir. Kuran'daki ilim, Allah'ın sıfatlarından yaratılışın hikmetlerine, insan ruhunun inceliklerinden dünyanın, evrenin ve ahiretin gerçeklerine ve sırlarına kadar sayısız konuyu kapsar. Dolayısıyla son derece sade ve özlü bir anlatım içinde yer alan bu bilgileri kavramak da ancak derin bir düşünme, açık bir şuur, keskin bir dikkat, samimi bir kalp ve temiz bir vicdan ile olur.



Sen Kuran-daki hangi çelişkisinden bahsediyorsun
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
KUR'AN'I HURAFELERLE YORUMLAMAYA KALKMAK

İnsanların düştüğü en büyük hatalardan biri, kulaktan dolma, babadan dededen duyma, din adına uydurulmuş birtakım uydurma sözler ve hurafelerle Kuran'ı yorumlamaya kalkmalarıdır.

Bu tarz insanlar gerçekte Kuran'a değil, atalarından kendilerine miras kalan geleneksel bir dine uyarlar, Kuran'ı da bu çarpık dinlerine uydurmaya çalışırlar. Bunların çarpık mantıkları Kuran'da şöyle tarif edilmiştir:

"Ne zaman onlara: "Allah'ın indirdiklerine uyun" denilse, onlar: "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız derler. Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler? " (Bakara Suresi, 170)

Toplumun cahil kesimlerinde oldukça yaygın olan bu çarpık din anlayışı Kuran'ın gösterdiği modelden tamamen farklı ve zıt bir din modeli ortaya koyar. İslam adına ortaya atılan ve yaygın olarak uygulanan bu modelin Kuran'da tarif edilen din, ahlak anlayışı ve yaşam biçimiyle hiçbir ilgisi yoktur. Bu sapkın din modelinde Kuran değil, gelenek ve hurafeler esas alınır. Kuran ise, bu çarpık dine adapte edilmeye, ayetler, gelenek ve hurafelere göre yorumlanmaya çalışılır. Elbette Kuran'ın hiçbir biçimde bu safsatalara göre yorumlanması mümkün değildir. Fakat, yine Kuran'da bildirildiği üzere "ayetlere karşı dil eğip bükülerek" yapılan bu çarpıtmalar Kuran'dan bütünüyle uzaklaşılmasına neden olur.

Bu yapıdaki insanların kitaplarında Kuran'la hiçbir biçimde bağdaşmayan, Kuran'a tamamen aykırı fikirler, yorumlar, hükümler ve uygulamalar güya Kuran kaynaklıymış gibi gösterilmeye çalışılır. Ancak bu asılsız iddialara hiçbir mantıklı açıklama getirilemez. Yapılmaya çalışılan bazı zorlama izahların da ne kadar mantıksız ve gülünç olduğunu akıl ve şuur sahibi olan herkes rahatlıkla görür. Kuran'ı sapkın din anlayışlarına uydurmanın mümkün olmadığının kendileri de farkında olan bu batıl dinin otoriteleri, çareyi insanları Kuran'dan uzaklaştırmakta bulurlar. Çünkü Kuran'ın açık bir şuur ve hür bir vicdanla okunması bu çarpık dinin iç yüzünün, sapkınlığının ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Kendi düzenlerini ve çıkarlarını kurdukları çarpık din üzerine inşa etmiş, bunu kendileri için makam-mevki aracı yapmış olan bu dinin ileri gelenleri, bunun sonucunda konum ve itibarlarını kaybedeceklerdir.

Bilgisizce yapılmış yorumlarla insanları saptırmaya çalışan, Allah'ın ayetlerini kavrama yeteneğinden uzak insanların durumu Kuran'da şöyle haber verilmiştir:

İnsanlardan öyleleri vardır ki, bilgisizce Allah'ın yolundan saptırmak ve onu bir eğlence konusu edinmek için sözün 'boş ve amaçsız olanını' satın alırlar. İşte onlar için aşağılatıcı bir azab vardır. Ona ayetlerimiz okunduğunda, sanki işitmiyormuş ve kulaklarında bir ağırlık varmış gibi, büyüklük taslayarak (müstekbirce) sırtını çevirir. Artık sen ona acı bir azap ile müjde ver. (Rum Suresi, 6-7)

Elbette ki böyle çarpık bir niyet ve anlayışa sahip olanların ve bunlara körü körüne tabi olan cahil kitlelerin Kuran'a bakış açıları, yaklaşımları da aynı derecede çarpık olacaktır. Kuran'ı en olmadık biçimlerde yorumlayacak, gerçek müminlerin açık ve net bir biçimde anladıkları ayetlere olmadık çarpık anlamlar yüklemeye çalışacaklardır. Bu suretle kendi sapkın dinlerini Kuran'a dayandırmaya çalışacaklardır.

Bu tür sapkın akımlar kendi mensuplarını hem dünyada hem de ahirette kayba uğratırlar. Aynı zamanda da din hakkında yeterli bilgisi olmayanların İslam'dan uzaklaşmalarına, dinden soğumalarına neden olur ve Allah'a yakınlaşmalarını engellerler. Kendileri gibi cahil bir kısım kitleyi de kendi saflarına katarak gerçek din karşısında en büyük fitne ve tehlikeyi oluştururlar. Ne var ki hak her zaman batıla üstün gelecektir ve Kuran'ın müjdesiyle "batıl yok olmaya mahkumdur". Bu, onun kaderidir ve kaderine karşı gelmesi mümkün değildir. Apaçık olan Kuran ortadadır ve ona samimi bir biçimde, Allah'ın kendisine en doğru yolu göstermesi niyetiyle sarılan herkes Allah'ın izniyle gerçek dinini öğrenecek, Allah'ın kurtuluş yollarına erişecek, Allah'ın rahmetine dahil olacaktır. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:

Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir. Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 256-257)
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
KUR'AN'IN BİLİMSEL AYETLERİNİ KAVRAYAMAMAK

Kuran'da pek çok bilimsel gerçeğe açık ya da dolaylı olarak işaret edilir. Evrenin meydana gelişinden insanın yaratılış aşamalarına, yağmurun oluşumundan kıtaların hareketine kadar birçok konudan Kuran'da, Allah'ın yaratmasındaki üstünlüğün ve eşsizliğin örneği olarak bahsedilir. Ancak Kuran elbette bir bilim kitabı değildir. Kuran'da çoğu zaman açık ve net bir üslupla bahsedilen bilimsel konular zaman zaman da benzetmeler, işaretler, örtülü anlatımlarla ele alınır. Bilimsel konular ve gelişmeleri hakkında fazla bilgisi ve alt yapısı olmayan, ince bir kavrayıştan uzak bazı ön yargılı kimseler ise bu tür ayetlerin hikmetini kavrayamadıklarından kendilerince Kuran'a birtakım itirazlar getirirler.

Oysa bugün 21. yüzyıl insanı, Kuran'da işaret edilen birçok bilimsel gerçeğin, en son teknolojinin gözlem, deney ve verileriyle mucizevi bir biçimde doğrulandığına şahit olmuştur. Öyle ki geçersizlikleri daha son iki asırda anlaşılan hurafeler yüzlerce yıldır bilim dünyasına hakim iken, Kuran'da, 1400 yıl öncesinden günümüzde tespit edilmiş ve kanıtlanmış bilimsel gerçeklere dikkat çekilmişti.

Büyük Patlama, evrenin genişlemesi, zamanın göreceli oluşu, kıtaların hareket etmesi, vs. gibi pek çok bilimsel konu, daha Kuran'ın indirildiği 1400 yıl öncesinden haber verilmiştir. (Detaylı bilgi için bkz. Kuran Mucizeleri, Harun Yahya) Bu bilimsel ayetlerin sırrı yüzyıllar boyu bunları okuyan Müslümanlar için gizli kalmıştır. Fakat Müslümanlar Kuran'ın Allah'tan gelen bir hak olduğuna hiçbir kuşkuya kapılmadan inandıkları için henüz açıklamasını bilmedikleri bu ayetlerin de hak olduğuna ve pek çok sır ve hikmet içerdiğine iman etmişlerdir. Yani aklını kullanan ve derin düşünme yeteneğine sahip olan insanlar için her ayet, Allah'ın sonsuz ilminin bir parçasıdır. Yalnızca henüz sırrı açılmamış, yorumu insanlara bildirilmemiştir. Bu tür ayetler müminler için bir şevk ve heyecan kaynağı olur. Allah'ın sonsuz ilmiyle herşeyi kuşatıp sardığını hissetmelerini sağlar.

Mevcut bilim ve teknoloji düzeyiyle henüz açıklanmamış ayetleri itiraz konusu yapmak ise art niyetli kimselerin bir özelliğidir. Kuran'da bu kişilerden şöyle söz edilir:

Nihayet geldikleri zaman, (Allah) der ki: "Siz benim ayetlerimi, bilgi bakımından kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?" (Neml Suresi, 84)

Kuran'a ön yargı ile yaklaşan böyle bir kimsenin, amacı zaten kendince Kuran'da çelişki aramak olduğundan, o anda aklı ermediği, bilgisi yetmediği herhangi bir ayeti Kuran'ın açmazı zanneder. Oysa Kuran'da, indirildiğinden beri yüzlerce yıldır anlamı gizlenmiş ve ancak günümüzde anlaşılmış bilimsel ayetler olduğu gibi, daha ileriki tarihlerde anlaşılacak, bugün henüz anlamı açığa çıkmamış bilimsel ayetler de olabilir. Örneğin Kuran'da madde ve koku naklinin olabileceğine işaret edilmektedir. Bugünün teknolojisiyle henüz mümkün olmasa da bu iki konu, bilim-kurgunun gündeminde, geleceğin teknolojisi olarak çoktan yerini almıştır.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
İÇİNDE YAŞADIĞI DÜZENİN YANLIŞ ÖLÇÜLERİNE GÖRE KUR'AN'I YORUMLAMAK

Bir kısım insanlar da içinde yaşadıkları zaman ve toplumun şartlarını kendilerine ölçü alır ve çoğunluğun kabul edip uyguladığı kuralları mutlak doğru sanarak Kuran'ı değerlendirmeye kalkarlar. Bu tür kimseler Kuran'a itiraz getirmeye kalkışanların zeka ve kültürel seviye bakımından en alt, ancak en kalabalık kesimini oluşturur. Bunlara, her türlü meslek grubunda ve sosyal çevrede rastlamak mümkündür. Fazla düşünmeyen, herhangi bir dünya görüşü olmayan bu insanlar gününü gün etmeye ya da hayatını kazanmaya çalışan geniş bir kesimi oluştururlar. Küçük hesaplar, basit zevkler ve çıkarlar peşinde koştuklarından, Kuran'ı çıkar ve zevklerini engelleyecek, keyiflerini kaçıracak, sözde özgürlüklerini kısıtlayacak, basit yaşam ve beklentilerini değiştirecek, alışılmış kurulu düzenlerini bozacak bir tehlike olarak algılar ve ilkel mantıklarla Allah'ın ayetlerine karşı çıkmaya çalışırlar.

Bu kesimin mensupları Kuran ya da din hakkında, genellikle kendileri düşünüp bulmadıkları fakat sağdan soldan duyup benimsedikleri klasik kalıpları öne sürerler. Çoğunlukla, "21. yüzyılda…", "bu devirde…", "uzay çağında…", "batıda…" vs. gibi kalıplarla başlayan cümleler kurarak Kuran hakkında akılsız ve cahilce yorumlar yaparlar.

Günümüzün hayat şartları ile Kuran'ın getirdiği yaşam modelinin uyuşmadığını öne sürerek Kuran'ın hükümleri hakkında gerçek dışı çarpık yorumlar yaparlar. Örneğin, günlük yaşam temposuyla oruç tutmanın, günümüz ekonomi anlayışıyla faizin haram olmasının, modern kadın-erkek ilişkileri ile zinanın yasaklanmasının bağdaşmadığını öne sürerek Kuran'ın hükümlerini kendilerince eleştirmeye kalkarlar.

Kuran'da belirtilen ibadetler, hükümler, yasaklar hakkında cahilce ve yüzeysel mantıklar kullanırlar. Hikmetlerini anlamadıkları hükümler, anlamlarını kavramadıkları ayetler hakkında akılsızca tartışmalar açar ve hiçbir tutarlı mantık içermeyen iddialarını ateşli biçimde savunurlar. Zaten mantıklı, tutarlı olmaktan değil çoğunluğun iddialarını savunuyor olmaktan cesaret alır, şevk bulurlar.

"Hayatın gerçekleri" adını koydukları toplum genelinin yaşam tarzı ve dünya görüşünü mutlak doğru kabul eder ve bunları ölçü alarak kendilerince Kuran'da hata veya eksik aramaya kalkışırlar. Oysa ölçü aldıkları bu kavramların ne bilimsel ne de mantıksal hiçbir değeri yoktur. Mutlak doğrular, hayatın gerçekleri, asrın gerekleri zannettikleri kavramlar, topluluk psikolojisiyle birbirlerini avuttukları, kendi kendilerini kandırdıkları içi boş kuruntulardır.

Bütün gücünü çoğunluk olmaktan alan, çoğunluğa uymakla doğru yolda olduğunu sanan bu bilinçsiz kesimin gerçekte ne kadar sapkın bir yolda olduğu Kuran'da bize şöyle haber verilmektedir:

Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler.' (Enam Suresi, 116)
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Nitekim Allah'tan habersiz yaşayan pek çok gafil insanın imanla şerefleneceği "ateizm sonrası" dönem, hızla yaklaşmaktadır.
 

s.s.s

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Şub 2008
Mesajlar
2,871
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
ALLAH KATINDAN BİR AKIL VE ANLAYIŞ VERİLMEMİŞ OLMASI

Kuran'ın anlaşılması için Allah katından özel bir akıl, anlayış ve kavrayış verilmiş olması gerektiği, yine bizzat Kuran ayetlerinde belirtilmektedir. Kuran'a hakim olmak, yorumlama tekniklerini bilmek ve Arapça bilgisine sahip olmak Kuran'ı doğru yorumlayabilmek için gereken özelliklerdendir. Fakat tüm bu özelliklere sahip olmakla birlikte Allah'ın anlayış vermemesi, kişinin Kuran'dan hiçbir nasibi olmamasına neden olabilir. Bu nedenle yalnızca teknik birtakım özelliklere sahip olmak Kuran'ı gereği gibi anlayıp yorumlamada yeterli değildir. Tarih, görünürde pek çok ilmi vasfa sahip oldukları halde Kuran'ı sapkın bir biçimde yorumlayıp delalete düşenlerin örnekleriyle doludur. Pek çok sapkın dini akımın ve mezhebin kurucuları bu tür alim gibi görünen fakat Allah katından bir akıl ve anlayış verilmemiş kimselerdir. Bunlar hem kendilerinin hem de kendilerine tabi olan cahil ve akılsız kitlelerin İslam'dan uzaklaşmalarına sebep olmuşlardır.

Nitekim Peygamberimiz zamanında, Kuran'ı anlayamayıp inkar eden Mekke müşriklerinin durumu, Kuran'ı anlamak için yalnızca Arapça bilmenin yeterli olmadığının da somut bir göstergesidir.

Allah katından bir anlayış verilmesinin birinci şartı Allah korkusu ve samimiyettir. Heva ve hevese tabi olmak ise bu anlayışın kazanılmasını engeller… Bu nedenle, Kuran'a olumsuz bir ruh haliyle, Allah'ın beğenmediği bir niyet ve bakış açısıyla yaklaşılması Kuran'ı yanlış anlamaya ve yorumlamaya yol açar. Heva ve hevesine uymak kişinin aklının kapanmasına neden olacağı için böyle bir kişinin Kuran'ın sırlarını, inceliklerini, derinliklerini kavraması düşünülemez. Heva ve hevesine tabi olan kişi, akletme kabiliyetine sahip olmadığından ayetleri kaba ve yüzeysel bir bakış açısıyla yorumlar, Kuran'daki İlahi hikmetleri göremez.

Ayrıca hevasına uyan kişi Kuran'ı da kendi nefsinin isteklerine ve çıkarlarına uygun biçimde yorumlamak isteyeceğinden, ayetlerden Allah'ın kastettiği anlamları anlaması mümkün olmaz. Hevasına uyan kişinin aklını kullanamadığı ayetlerde şöyle bildirilmektedir:

Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın? Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar. (Furkan Suresi, 43-44)

Böyle kişiler Kuran'ı anlayamadıkları gibi, normal akla sahip insanların kolaylıkla kavrayabilecekleri konuları dahi anlamakta güçlük çekerler. Ayetlerle ayetler ve ayetlerle olaylar arasındaki bağlantıları kuramazlar. Sonuçta da mantığını kavrayamadıkları ayetleri kendilerince çelişkili sanırlar. Akılları tamamen kapanmıştır.

selamun aleyküm değerli delete kardeşim,emeğinize sağlık,çok güzel açıklamışsınız,tabii anlayabilen akıllı insanlar anlar ancak yazdıklarınızı.ALLAH RAZI olsun kardeşim,RABBİM sevabınızı arttırsın İNŞAALLAH,selametle.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Şunu da belirtmek gerekir ki, Kuran’da Allah’ın bir mucizesi olarak, bilimin konusu olan bazı konular hakkında da bilgiler verilmektedir. Henüz 20. yüzyılda keşfedilen bu bilgilerin günümüzden 14 asır önce bildirilmiş olması ise Kuran’ın Allah katından indirildiğinin bir delilidir. Ve bilimin keşifleri bugüne kadar Kuran’ın hiçbir ayetiyle çelişmemiş, aksine Kuran’da bildirilen gerçekleri destekler nitelikte olmuştur. Nitekim, evrenin genişlemesi konusu bunun bir örneğidir.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Hayırdır?
Tanıyor musunuz Said Nursi yi?:!

hayırdır, çok şükür tanımıyorum, ama yazdıklarını biliyoruz..

Müfsid müfisdtir hangi kimlikle hangi isimle gelirse gelsin...

İslam dünyasında ateizm değil haçlı işgali vardır, evet müslümanları hristiyanlarla ittifaka said nursi çağırdı, diyalogun temelini o attı, % 100 İslam ters iddialar savundu (bunu daha önce yamışızdır ) F.Gülen onun davasını devr aldı ve devam ettiriyor...gayet başarılı olarak, İslamı yok etme davasını


Baksanıza o kelimeyi şehadeti ki dinin temeli parçaladı , ehli kitabı cennete ilk olarak gülen değil nursi soktu...bunu vicdanlarınıza nasıl yediriyorsunuz bilmeiyorum

Kuran mı Sünnet mi okumuyorsunuz yoksa birilerin sözleri daha mı önemli sizin için ...


siz bilirsiniz..

ayrıca bu tolon bey denilen .....k de kimin hizmetine yarıyor burda acaba ?

Yaşar Nuri Öztürk gibi masonik papazın etkisinde kalmış....yaşar nuri de said nursi gibi fesat yapıyor yalnız farklı cihet ve kimlik ile...
 

sahradavuslat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Tem 2008
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
biri benimle konuşabilirmi burası nasıl biryer kimseyle görüşemiyorum ne yapmalıyım

biri benimle konuşabilirmi burası nasıl biryer kimseyle görüşemiyorum ne yapmalıyım

:(:( birisi bana anlatabilirmi
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,422
Tepki puanı
7,772
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
....

....

نعىمة;706291' Alıntı:
hayırdır, çok şükür tanımıyorum, ama yazdıklarını biliyoruz..

Müfsid müfisdtir hangi kimlikle hangi isimle gelirse gelsin...

İslam dünyasında ateizm değil haçlı işgali vardır, evet müslümanları hristiyanlarla ittifaka said nursi çağırdı, diyalogun temelini o attı, % 100 İslam ters iddialar savundu (bunu daha önce yamışızdır ) F.Gülen onun davasını devr aldı ve devam ettiriyor...gayet başarılı olarak, İslamı yok etme davasını


Baksanıza o kelimeyi şehadeti ki dinin temeli parçaladı , ehli kitabı cennete ilk olarak gülen değil nursi soktu...bunu vicdanlarınıza nasıl yediriyorsunuz bilmeiyorum

Kuran mı Sünnet mi okumuyorsunuz yoksa birilerin sözleri daha mı önemli sizin için ...


siz bilirsiniz..

ayrıca bu tolon bey denilen .....k de kimin hizmetine yarıyor burda acaba ?

Yaşar Nuri Öztürk gibi masonik papazın etkisinde kalmış....yaşar nuri de said nursi gibi fesat yapıyor yalnız farklı cihet ve kimlik ile...

Tanısaydınız....
Düşman olmazdınız...
Başka birşey demiyorum.....
:evet
 

muttaki35

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2008
Mesajlar
40
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
Sevgili Muttaki,

Bende sana soruyorum,Arapmisin Türkmüsün.
Arapligi öven kaynaklar sence dogru,gerceyi söyleyen,Araplasmayi övmeyen kaynaklar sizce kötü.
Benim dindar ,hiristiyan veya müslüman olmami neden soruyorsunki?
Illa yalanda olsa her müslüman o yalana dogrumu diyeceyini saniyorsun?
Yani sizin ümmetci yayinlar dogru diyer tüm yayinlar yanlis öylemi?

Sana bir soru,

Kabedeki putlara inananlarla müslümanlarin ibadetleri arasinda benzerlik varmi, varsa nelerdir,yoksa yok olanlar nelerdir?
Hadi göriyim senin dogru yazan kaynaklarina göre,arada fark varmi?Yoksa tipkisinin aynisimi?
Senin o ,dogru kaynaklarina dayanarak yaz bakem.
Gerci sanirim biryerde ben yazdiydim.

Ulu Imam Safii diyorki,namaz kilmayan öldürülür.

Aslan Safii,Allahdanda iyi biliyor.
Imami Hanefi ki bu Imam Türktür,diyorki,namaz kilmayanin cezasini Allah öteki dünyada verecek.Allahda ayetinde böyle diyor.

Gelelim bir baska ayete,Allah ayatinda diyorki,dinden cikanin cezasini ötede ben vereceyim.
Bil bakiyim senin EHLI SÜNNET MEZHEPLERI DINDEN CIKANA NE CEZA VERIYORLAR? :))))))))

Inanc,cahallarin pesine dörtnala gitmekle olmaz.
Inanc,ince elemekle,sik dokumakla elde edilir.

Yoksa, Tanri buyruklarini bile,tanimasini ögrenememis sözde ulu gecinenlerin pesine takilmakla ögrenilmez.

Evet,dinden cikan bir insan icin,Tanrinin ne düsündügünü yazdim.
Sizde yazin bakem bana EHLI SUNNET VELCAMAAT MEZHEPLERI dinden cikan bir insan icin ne diyorlar?

Bakiyim senin ilmine ve yoluna.
Burda DOGRUYU SÖYLIYEBILECEK CESARETIN VARMI?
Senin dogru kitaplarin bu konularda ne yaziyor? :))))))
Kal saglicahla
tolonbeg


Elhamdülillah müslümanım vede türküm.Türk ve başka ırkdan olmam önemli değil.Sizin dindar mı ,hristiyan mısınız diye sormamın nedeni ortama fesat karıştırdığınız içindir..Zamanında Rus hristiyanların islamı bozmaya çalışmak adına bu tür yayınlarını ve kitaplarını okuduğunuzu sanıyorum.Bazı şeylerin Yalan olduğu sağlam bir kaynaktan bana ispatlar mısınız?.Her şeyden önce Kuran- Kerim’i hiç hayatınızda okudunuz mu ?okunuduz ise kaç defa ?

Biz müslümanların namaz kılmalarını diğer putperestlerle karıştırmayınız.Ama biçim olarak tanımlarsan sen o şekilde görebilirsin.Bu da bir delil değilmidir ki .Hz Adem (a.s.) dan bu güne kadar gelip geçen bütün insanlığa ,kavimlere namaz farz kılımıştır.Bu gün ilkel kabilelerde bile insanlar daha önce namaz kılan insan görüp onlar öğrenmiş olamazlar mı?"""""Evet,dinden cikan bir insan icin,Tanrinin ne düsündügünü yazdim.""""
diye yazmışsın.sen nereden ve ne biliyorsun ki?bu bilgileri yoksa aslını değiştirdiğiniz kitapdan mı okuyorsun?


Ehli sünnete dil uzatma cüretinde bulunduğuna göre de sen şia mezhebinden misin?yoksa misyoner misin ?ben senin ne olduğunu anlayamadım.Cevabını bekliyorum.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt