nakşibendi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 12 Mar 2006
- Mesajlar
- 1,946
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Esirgeyen, bağışlayan Yüce Allah'ın adıyla başlamak istiyorum söze.
O Allah ki; yaratan, koruyan, rızıklandıran, duyan ve görendir...
O Allah ki; hep var idi, hep var olacak ve O'nun için son yoktur...
O Allah ki; her şeyin sonunu bilir, hesap gününün sahibidir...
O Allah ki; bağışlamak için ufacık bir vesile bekler...
O Allah ki; yarattığı cümle âlemlere adaletle hükmeder, zulmedenleri sevmez...
O Allah ki; hiçbir kudret O'na karşı duramam durmaya kalkanlar, çetin azâbıyla kahrolurlar...
O Allah ki; dergâhına gelenleri, kendisine açılan elleri asla boş çevirmez...
O Allah ki; verdiği nimetlere şükredenleri, yaradılış gayesini fikredenleri ve yüce adını zikredenleri darda koymaz mutlak bir felaha çıkarır.
Yüce Yaratan'ın sonsuz kudretini, rahmetini, şiddetini ve izzetini düşündükçe; kelimeler dilime inciler gibi dizilirdi...
Allah'ın mübarek vasıflarını belirten 99 "Esmâ-i Hüsnâ"yı belirli sırası içinde bile olmasa, tamamını hazırlayamazdım...
Ne zaman bir yerlere gitmek üzere bir otobüse, bir vapura, bir minibüse ya da tramvaya binsem; kendi iç dünyama çeklilir, Esmâ-i Hüsnâ'yı bir bir hatırlamaya ve anlamları üzerinde tefekkür etmeye çalışırdım. Lâkin beceremezdim...
Araştırdım. Yüce Rabbimizi ve O'nun sonsuz kudretini anlatmaya çalışan “Münâcât” veya “İlâhî” tarzında birçok şiir olduğu hâlde, 99 Esmâ'yı birden içine alan şiire rastlamadım...
Birçok kitaplara imza atan, hele şiir gibi zor bir sanata talip olan biri olarak bu fakir düşündü ki, böyle bir çalışmaya gerek vardır...
Şair; hakkında Ayet-i Kerîme olan sanatkârdır. Tehlikeli bir sırat üzerinde yürüdüğü "Şuarâ" Sûresinde emredilmiştir...
Bu düşüncelerle, kalemimizi gönlümüzün okkasına batırıp, ilhamı yüce Yaratan'dan bekleyerek işe koyulduk..
Bu kitapla gönüllere bir feyz-i İlâhî sunabilirsek ne mutlu bize...
Bunlardan daha iyisi elbette yapılabilir. Biz bu kadarını becerebildik... Hiçbir iddiamız yoktur. Maksadımız, gönüllerde "99 Esmâ-i Hüsnâ'dan Esintiler" meydana getirerek, yüce Rabbimizin rızâsını kazanmaktır. Şüphesiz ki, Allah; Rahman ve Rahîm'dir.[1]
O Allah ki; yaratan, koruyan, rızıklandıran, duyan ve görendir...
O Allah ki; hep var idi, hep var olacak ve O'nun için son yoktur...
O Allah ki; her şeyin sonunu bilir, hesap gününün sahibidir...
O Allah ki; bağışlamak için ufacık bir vesile bekler...
O Allah ki; yarattığı cümle âlemlere adaletle hükmeder, zulmedenleri sevmez...
O Allah ki; hiçbir kudret O'na karşı duramam durmaya kalkanlar, çetin azâbıyla kahrolurlar...
O Allah ki; dergâhına gelenleri, kendisine açılan elleri asla boş çevirmez...
O Allah ki; verdiği nimetlere şükredenleri, yaradılış gayesini fikredenleri ve yüce adını zikredenleri darda koymaz mutlak bir felaha çıkarır.
Yüce Yaratan'ın sonsuz kudretini, rahmetini, şiddetini ve izzetini düşündükçe; kelimeler dilime inciler gibi dizilirdi...
Allah'ın mübarek vasıflarını belirten 99 "Esmâ-i Hüsnâ"yı belirli sırası içinde bile olmasa, tamamını hazırlayamazdım...
Ne zaman bir yerlere gitmek üzere bir otobüse, bir vapura, bir minibüse ya da tramvaya binsem; kendi iç dünyama çeklilir, Esmâ-i Hüsnâ'yı bir bir hatırlamaya ve anlamları üzerinde tefekkür etmeye çalışırdım. Lâkin beceremezdim...
Araştırdım. Yüce Rabbimizi ve O'nun sonsuz kudretini anlatmaya çalışan “Münâcât” veya “İlâhî” tarzında birçok şiir olduğu hâlde, 99 Esmâ'yı birden içine alan şiire rastlamadım...
Birçok kitaplara imza atan, hele şiir gibi zor bir sanata talip olan biri olarak bu fakir düşündü ki, böyle bir çalışmaya gerek vardır...
Şair; hakkında Ayet-i Kerîme olan sanatkârdır. Tehlikeli bir sırat üzerinde yürüdüğü "Şuarâ" Sûresinde emredilmiştir...
Bu düşüncelerle, kalemimizi gönlümüzün okkasına batırıp, ilhamı yüce Yaratan'dan bekleyerek işe koyulduk..
Bu kitapla gönüllere bir feyz-i İlâhî sunabilirsek ne mutlu bize...
Bunlardan daha iyisi elbette yapılabilir. Biz bu kadarını becerebildik... Hiçbir iddiamız yoktur. Maksadımız, gönüllerde "99 Esmâ-i Hüsnâ'dan Esintiler" meydana getirerek, yüce Rabbimizin rızâsını kazanmaktır. Şüphesiz ki, Allah; Rahman ve Rahîm'dir.[1]