Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yuvamı Kaybettim. Hükümsüzdür! (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
70
Konum
BURSA
Hamd Alemlerin Rabbine, salât ve selam onun elçisi biricik Efendimiz (s.a.v.) üstüne olsun.
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla...

Ramazanın ikinci günü, vakit öğle telefonum mutad olduğu üzere çalıyor bilmiyorumki neler duyacağım. Uzanıyor ve açıyorum usulca, karşımda bir dostum ne zamandır sesine hasret kaldığım birkaç kelam hasbihale döndürüyor konuşmamız. Eskilerden, tanıdıklardan haberdar ediyoruz birbirimizi ve ardından hiç de duymak istemediğim o talihsiz cümleleri duyuyorum. Yüreğimden vuruluyorum, içime bir kor düşüyor yakıyor tüm bedenimi hayır demek istiyorum, şaka yapıyorsun, dalga geçiyorsun benle demek istiyorum ama konuşamıyorum.

Ya Rabbim sen herşeyi en iyi bilensin, hayrı da şerri de veren sensin bu kaçıncı şok, bu kaçıncı vurgun. Dostumu biraz teselli edip ona moral verdikten sonra muhabbetimize son veriyoruz.
Ve işte tek başınayım, ve yine düşüncelerimde kaybolmaktayım, sen aklımı koru Ya Rabbim.
Son zamanlarda duyduğum kaçıncı üzücü haber bu bilemiyorum ama insanın en yakınlarının, dostlarının başına böyle istenmedik şeylerin gelmesi bende tam bir vurgun havası oluşturuyor, kendime gelmekte zorlanıyorum. Önceleri böyle şeyler duymuyordum acaba ilgi alanıma girmediği için mi yoksa böyle şeyler mi olmuyordu bilemiyorum. İnsanın türlü sıkıntılarla, zorluklarla ve büyük umutlarla kurduğu hayat boyu mutlu olacağını düşündüğü kendi yuvasını yıkması ne acı şey. Bunun altında yatan amiller tabii ki birçok, bu sosyal bir vakıa ve sosyal olayların tek sebebe indirgenmesi imkansız. Bayan tarafına sorsanız kendi haklı çıkartacak şeyler söyleyecektir, erkek tarafına sorsanız kendini haklı çıkartacak şeyler söyleyecektir zaten bu olmasa hiç yıkılır mı yuvalar.

İnatlaşmalar, gururlanmalar, bencilleşmeler, kalıba sokmalar, tahakküm altına almalar, senler, benler, sizler, bizler...Bir bayanı anlamak için bir bayan, bir erkeği anlamak için de illa bir erkek mi olmak gerekiyor acaba. Aman Allah'ım ne de çok sebep var değil mi yuvayı ayakta tutmamak için!
Birazcık araştırma yaptım ve gördüğüm tablo tüylerimi diken diken etti. Yıldan yıla boşanmaların sayısı artıyormuş ve daha acısı boşanmaların %90'ına varan kısmı ilk 6 aylık dilime yaşanıyormuş bir an temenni ettim yanlış bilgi almışımdır diye ama yaşananlar da gösteriyorki galiba doğru, hiç istemesekte. Dahası var peki ya geri kalanlar, geri kalanlardan kaçı mutlu bir yuva sürdürüyor bir bakın çevrenize, kendi ailenizden işe başlayın ve en yakınlarınızdan kaçı sağdan soldan destek çubukları olmasa ayakta kalacak. Ve yine öyleleri var ki evine mi giriyor yoksa zindana mı bilemiyor. Mevla herkesin yardımcısı olsun, kimsenin yolunu şaşırtmasın. Olayın ilgi çekici bir başka yanı ise okuma-yazma oranıda artma, kültür seviyesinde gelişme olduğu halde hatta eşler onlarca kişisel eğitim, rehberlik, psikolojik kitaplarını devirdiği halde bu durumların yaşanması.

"Kitap taşıyan merkepler" ayetini Yüce Mevla boşuna buyurmamış diye düşünmekten kendini alıkoyamıyor insan kimse alınmasın belki orda kastedilen kesim çok farklı ama olsun şu bir gerçek ki bildikleriniz ile yaşamaz, onları hayatınmza tatbik etmezsek hüsrana uğrayanlardan oluruz. Heyhat ne acı bir durum, durup bir düşünmeliyiz oysa nerdeyiz, neyi yanlış yapıyoruz diye. Kızların yetişme tarzı, erkeklerin yetişme tarzı, ebeveynlerin gençlere yaklaşım tarzı, gençlerin evlilik kurumuna bakış açıları değişmedikten sonra bunlardan kaçınılması imkansız zannımca. Daha nişanlılık devresinde ailelerin birbirini düşman gibi görüp ne koparırsak kardır çocuğumuza düşüncesi, gençlerin nikahta birbirlerinin ayaklarına basıp üstünlük bende diye güç gösterisi yapması veya yakın çevrenin ilk günden ezeceksin, ezdirmeyeceksin gibi saçma sapan tavsiyeleri oldukça iflah olmayız gibi geliyor.

İnşaallah ben yanılırım da nice sevdiklerimin canı yanmaz. Kitaba ve sünnete uymayan bir evliliğin zaten ayakta kalması imkansız veya ayakta ise onun varlığı diğerleri için bir ibret vesikasıdır. Efendimiz'in (s.a.v) nikahın ne için yapılacağını açık açık belirtmesi bile bizler için onlar kayın doyurmuyor, kimseye güvenilmiyor, iyi ama olmuyor, ben zaten uyuyorum onlara gibi aldatmacalara düşürüyor bizleri. Yazık onca emeğe, yazık onca zamana, yazık onca insana. Kur'an uyarıyor bakın "yapmadığınız şeyleri niye söylüyorsunuz" diye evet sorun kendinize ne kadar sadıksınız bu söze, hesaplaşalım kendimizle, kaçımız amenna derken bunları düşünerek söylüyoruz yoksa bir çırpıda ağzımızdan çıkan cümlecikler mi bunlar. "Sizlere iki şey bırakıyorum, onlara sıkı sıkıya tutunmadıkça kurtulamazsınız" diyen Efendimiz (s.a.v) haşa boşuna mı söylüyor bu söz, hevasından mı konuşuyor.

Evet sen, sana söylüyorum herkes alınsın bu cümleleri üzerine, yarası olan gocunur derler biliniz ki yaramız derin, vurdumduymaz olmayalım, banane ben iyiyim, benim kimseye zararım yok, benim yuvam huzurlu, ben mutluyum demeyelim yok mu çevrenizde çok mutlu iken bir anda birbirlerine düşman kesilen aileler. Daha dün bir abimiz üç tane pırlanta gibi evladı olduğu halde boşanmak istediğini belirtti sizce acı bir durum değil mi bu? O çocukların durumu ne olacak, o bayanın durumu ne olacak, o abinin durumu ne olacak? Kimse bile bile kendini ateşe atmak ister mi? Bizler bu düşünceler kurtulmadıktan, kılık-kıyafete göre birbirimize değer verdikten, Kitaba ve sünnete değil de eşin, dostun sözlerine bağlı yaşadıktan sonra daha çok böyle olaylar göreceğiz gibime geliyor. Mevla bizlere acısın, bizleri böyle şeylerden korusun, bu durumlara düşmekten muhafaza eylesin. Son bir hatırlatmayı da unutmayalım, evlenmek zor olsa da boşanmak ondan daha zordur bu düşünce içinde olanlar varsa inşaallah bu yazı vesilesiyle ailesine ve kendisine çeki düzen versin, en önemlisi bu durumu yaşamış insanlarla konuşup onlardan başlarına gelenleri dinlesinler. Allahu Tealanın bile en sevmediği helallerden biri olması bize oldukça fazla bilgi vermiyor mu sizce? Lafı boşuna uzattı ve kalplerinizi kırdı isem affola ve haklarınızı helal ediniz, bu aciz kardeşinize de dua etmeyi unutmayınız.

Tavsiye okunacak yazı, konuyla alakalı, tıklayınız:Büyük Zatlar Eşlerine Nasıl Hitap Ederlerdi
 

ayşe-rana

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
1,732
Tepki puanı
47
Puanları
48
Yaş
51
s.a. hafize teyze,insanların nefislerine aşırı düşkünleştiği bir zamanda yaşıyoruz.anne babaların çocuklarının benliğini pekiiştirdiği ve sadece senin isteklerin önemli vurgusunu öğrettiği bir zaman.herkes haklı,çünki kimse fedakarlığa alışmamış.tevekkül,kanaat,hoşgörü yok.bunların temelinde sizin de vurguladığınız gibi müslüman eş,müslüman aile yaşantısı nasıl olur ilgilenen yok.her türlü sefahat bu dünyada elde edilmeli.hani bir kere geliniyor ya...
cenneti kazanmak gibi bir düstur söz konusu değil.hani anne-babasından herhangi biri yanında yaşlananın alacağı mükafatı bildiren hadisi şerifle günümüzde yaşlılarımıza gösterilen zulmün tezatlığı gibi.
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Ve yine öyleleri var ki evine mi giriyor yoksa zindana mı bilemiyor.
Kitaba ve sünnete uymayan bir evliliğin zaten ayakta kalması imkansız veya ayakta ise onun varlığı diğerleri için bir ibret vesikasıdır
Bizler bu düşünceler kurtulmadıktan, kılık-kıyafete göre birbirimize değer verdikten, Kitaba ve sünnete değil de eşin, dostun sözlerine bağlı yaşadıktan sonra daha çok böyle olaylar göreceğiz gibime geliyor



selamun aleykum hafize hanım teyzem malesef bu bir kanayan yara .. kangren gibi büyüyor...

bencillik ben merkezli zihniyetli insanlar bu tutumlarını evllendikten sonrada sürdürüyorlar.. sonuçç.. 6 aya varmadan boşanıyorlar.. kadın kadınlıgını erkek erkekligi bilmeli . .aslında bu okadar zor birşeymi.. görevler belli .. kuran ve sünnet ışıgında...eşler yerine yetirse.. kadınlar evini bir cennet hakline getirse.. çünkü .. kadının cihatı evinde evinin işleri eşi ve çocukları onun cihatı...rabbim sonumuzu hayırlara çıkarsın inşaALLAH teyzem ne güzel yazıydı.. rabbim razı olsun ..
muhabbetle selam ve dua ile
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
70
Konum
BURSA
s.a. hafize teyze,insanların nefislerine aşırı düşkünleştiği bir zamanda yaşıyoruz.anne babaların çocuklarının benliğini pekiiştirdiği ve sadece senin isteklerin önemli vurgusunu öğrettiği bir zaman.herkes haklı,çünki kimse fedakarlığa alışmamış.tevekkül,kanaat,hoşgörü yok.bunların temelinde sizin de vurguladığınız gibi müslüman eş,müslüman aile yaşantısı nasıl olur ilgilenen yok.her türlü sefahat bu dünyada elde edilmeli.hani bir kere geliniyor ya...
cenneti kazanmak gibi bir düstur söz konusu değil.hani anne-babasından herhangi biri yanında yaşlananın alacağı mükafatı bildiren hadisi şerifle günümüzde yaşlılarımıza gösterilen zulmün tezatlığı gibi.

Aleykümselam Ayşe maalesef kimse durdurmaya çalışmıyor tamam bitti dendimi bitmiştir ama burada anne babalarada çok iş düşüyor bence gençler ailede ne görüyorsa mutlaka aynısını yapıyor çünki anne baba en güzel örnek çevremizde çok herkezde bir üstünlük ben ne dersem o olur hesabında aslında çok içerikli bir konu A.E.O. :a24:
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt