Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yüreğe Dokunanlar (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,590
Tepki puanı
954
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
siyer.sustum.jpg


Sustum,

İçimde kopan kıyamete yenildim.

Ansızın yürüyen karanlığa kendi ellerimle ittim benliğimi.

Amaçsızca bekledim, bekledim elbet birisi tutar beni diye ama imkânsızdı istediğim.

Yol bitmişti ve kapılar kapanmıştı benim için. Ben birine değer verip, ilgilenmedim ki…

Onları dinleyip dertleşmedim ki, ben insan olamadım ki hücrelerime, bir beden olamadım ki ruhuma…

Bir aşk olamadım ki yüreğime

Kul olamadım ki Yaradanıma…

Komşu bile olamadım ki komşuma…

Sahip çıkamadım ki akrabalarıma, dostlarıma…

Hep kaçtım, uzaklaştım. En iyi arkadaşım yalnızlığım. Her şey böyle sessiz miydi önceden yoksa her şeyin, herkesin sesini kesen ben miydim? Bunun cevabını duymaktan bile korkarım. Kaldırabileceğim bir yük değil ki yaşadıklarım, yaşattıklarım. Hani imkânsızda değildi davranışlarım. Bir ömre sığan kırgınlıklarım, kırdıklarım. Bir hataya heba olan geçmişliklerim, bitmişliklerim…

Sere serpe uzanmış seneler önüme, bitiremiyorum içimdeki davayı, susturamıyorum şu kâh bağıran kâh isyan eden dilimi.

Çaresizliği hissediyorum, üşüyorum. Belki de bunalım geçiriyorum. Hâlâ anlayamıyorum beni.

Bir özre dileyemedim dileklerimi. Oysa sadece iki kelime. Ne kadarda zor geldi o iki kelimeyi haykırmak. Sonunda sen kazandın hayat.

Yapılanlar o kadar açık ve net ki,

Herşey o kadar belli ki…

Sessiz olup susmanın anlamıdır kaçmak…

Nereye bu kaçış?

Kimden?

İnsan kendinden kaçabilir mi?

Bir kuş kanatsız uçabilir mi?

Akıl insanı bırakmadıkça, yaşananlar bırakmaz. Hatıraların içine gömülüdür insan, iyide olsa kötüde olsa onlar.

Mesele insan olmakta, hakkıyla yaşayıp, güzel anılmakta.

Yoksa her lafa verilecek cevabımız da çoktur amma karşımızdakine bakmalıyız önce sonu nerde bitecek cümleniz, dizginlemeliyiz lafları…

Öyle bir üslup kullanmalıyız ki şaha kalkmalı kelimeler dudaklarımızda

İlik ilik işlenmeli karşı duvarlara.

Adımız geçtiğinde işte bu demeli sessizlikler…

İşte o yüreklerimizi fethetti …

Hep iyi hatırlanmak duasıyla…

Beyza ALİOĞLU

_________________
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Yine sana sesleneceğim

Senin kim olduğunu hiç bilmeden

Senin kim olduğunu en çok bilerek

İsyankar zambakların çılgın nilüferlerin

Dört nala açan kiraz çiçeklerinin

Dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım

Sarı bir hüzün kızıl bir gurur

Ve siyah bir öfkeyle konuşacağım sana

Sana oklardan değil yaylardan bahsedeceğim

Gülün dikeninden değil

Gülleri ve dikenleri doğurmaktan yorulmayacağım

Topraktan söz açacağım

Akan su gelmeyecek kelimelerime

Suyu şefkatle kucaklayan damlaları dinlendireceğim

Yine sana sesleneceğim

Senin kim olduğunu hiç bilmeden

Bilmek istemeden

Alaattin'in sihirli lambasından çıkan cin bana gelseydi

Ve ne dilersem dilememi isteseydi

Hiçbir şeyi elde etmeyi dilemezdim

Bir şeyden vazgeçmek isterdim sadece

Hayatta bir şeyden vazgeçmek lutfedilseydi

Bedeli her şeyim olsa bile

Sana seslenmekten vazgeçmek isterdim

Garip değil mi sana seslenmekten vazgeçtiğimi

Bundan hoşlandığımı düşünüyorsun belki de

Oysa sana seslenmek bütün hesaplarımı gördüğüm şu dünyadaki

Tek geride kalmış hesap benim için

Bu dünyadaki tek yük

Bu seslenişin kalbini avucumda tutabilmek

Kürek mahkumu için kürek neyse

Benim için de sana seslenmek o

Bir yandan gemiyi ufka ulaştırmanın tek yolu

Öbür yandan bileklerimden sızan kanların

Gönlümü işgale yönlendiği bir rotanın can suyu

Oysa ben sana kürekten değil gemiden bahsetmek isterdim

Atalarım bana kadınlara gökyüzünü

Gemileri ve yelkenleri anlatmayı öğrettiler

Sen kürekleri yağlı urganları

Geceyi siyaha gömen fırtınaları öğretmeye çalışıyorsun

Sana ellerimle dokunarak gözlerimle okşayarak

Göstermek istedim

Rüzgarla şişen beyaz yelkenleri

Ama senin vaktin yoktu

Ben bunu hiç anlayamadım

Kavmimin kadınları bana öğretmediler ki

Bazı kadınların beyaz apletlerden daha çok

Siyah apletleri sevebileceğini

Sana sesleniyorum

Ve gözlerin bileklerimden parmak uçlarına

Toplanmış kan pıhtılarını seyrediyor

Kürekleri bırakamıyorum

Önce yücelttiğin sonra terk ettiğin aşkın onuru için

Kalemi bir an elimden düşürmüyorum

Ankara Kalesi’nin önünde

Sana sesleniyorum

Benden kaçıp cennete gitmek isteseydin

Seni cennetin kapısına kadar götürürdüm

Bana gelmek için seni korkutan cehennem olsaydı

Cehennemle konuşur Seni ona anlatabilirdim

Oysa sen ne cenneti isteyebilecek kadar aşık oldun

Ne de cehennemi isteyebilecek kadar ayrılık

Seviyorum seni ama dedin

Hoşçakal diye ekledin

Şimdi gitmeye mecburum

Belki yine gelirim, umarım gelirim

Son söz oldu

Cennet ve cehennemin dillerini

Savaş naralarını ve aşk şiirlerini

Gazelleri ve boleroları öğreten atalarım

Senin sözlerinin anlamını öğretmediler

Hiçbir şey söylemeden gittin

Ayrılığın dilsiz olduğunu ben senden öğrendim

Dilsiz olanın yaşayabileceğini sen öğrettin bana

Ve kalemimle ilk defa yavan gözlerle baktın

Yine yeniden sadece sana sesleneceğim

Müebbet bir aşk dışında

Bildiğim tüm duygularımı terk edeceğim

Sana sesleneceğim yine

Seni sadece kuru bir sevgiyle değil

Derin bir hüzünle binlerce yıllık bir gururla

Ve pervasız bir öfke ile sevdiğimi duyuyor musun

Mütevazi bir sevgiyle değil

Küstah bir aşkla sevdim seni

Ben Osmanlı gibi

Kollarımın yetişmediği bir aşkı kucaklamaya çalışırken

Ölen köprülerin ülkesindeki Venedikteki son sancağı

Kışın üşümemek için şal yaptın kendine

Neden bilmiyorum özlemin artıyor içimde

Gün geçtikçe eksilir demiştim oysa

Atalarımın öğrettiklerine de ters düşse de

Sana inanırım bilirsin

Zamanla unutursun demiştim

Niye daha derinleşiyor öyleyse

Derinleşiyor özlemin

Ve gönlümde bir iç savaşta dökülen kanları

Coşturuyor ayrılık sözlerin

Öfkelerimin kararlılığını

Aşka katık ederek konuşacağım

Bedenim bu dünyayı terkedene kadar

Öyle sanıyorum ki

Hüzünle ve acıyla pek barışık olmadığın için

Benden uzun yaşayacaksın

Benden sonra kelimelerim gelecek gönlüne

Onların benden geldiğini bir tek sen bileceksin

Küstah bir aşkla seveceğim seni

Ben savaş ve ölümle haşir neşir olan

Kelimeler dışındakileri unutmaya gayret edceğim

Ömrün geri kalanında

Sana sesleneceğim yine

Ben seni Beyrut gibi sevdim ama

Sana ne Mağribi ne de Manhatten'i anlatamadım

Bağdat ve Şam'ı işgale yeltenmişken

Venedik! ten gelen ihanet tarumar etti ordularımı

Sarı bir keder, kızıl bir kibir, siyah bir isyanla konuşacağım sana

Senin kim olduğunu hiç bilmeden

Ağlayan zambakların dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım

Senin kim olduğunu en çok bilerek

Kavmimin bana vaadettiği tüm aşkları terk edeceğim

Müebbet bir aşk, Sarı bir hüzün

Kızıl bir gurur ve siyah bir öfkeyle konuşacağım

Bu dünyayı terk etme müjdesi gelene kadar

Hüznü, gururu ve öfkeyi bilseydin keşke

Hüznün beni aşan taşkınlığını

Gururumun binlerce yıl önceden miras kalmış hoyratlığını

Öfkelerimin hiçbir zaman sona ermeyecek ve azalmayacak kararlılığını

Anlayabilseydin

Anlatabilirdim sana

Seninle yaşanan bir aşktan sonra

Ayrılığın ölüm bile olsa

Mavi bir ölüm olacağını...!

Ömer ÇELİK
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,590
Tepki puanı
954
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Çocukken güneş olmak isterdim..
Sonra anladım ki en iyisi çocuk olmak..
Çünkü güneşten sıcaktı kalbim.
Büyüdüm derken..
Yaşam denen ayazda üşüdüm.
Soğudu buza döndü kalbim.
Ne güneş olabildim..
Ne çocuk kalabildim...


bol2b16b3d62af44dffby.jpg
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Ey Kalbimin Üzerinde Titreyen Hüznüm ..

Aşk kuyularına düştüğümsün uğrunda…

Kalbim tir tir titriyor, sevdanın soluğuyla…

Kalbimin üzerinde titreyen hüznüm,

Aşksın! Diriliş soluğumsun! Solmayan gülüm!

Kim deva verir söyle bu garib aşığa?

Kim yüzüne bakar, çağırıp ta yanına?

Ellerim boş… Ama ya kalbim?

Kalbimin üzerinde titreyen hüznüm…

Al! Bütün herşeyim, ruhum, senindir senin!

Yeşil bir yoldayım sanki seninle…

Ey Efendim! Rüya bu her seferinde…

Kulaklarım sağır sana, ellerim bomboş…

Öyle bir hal aldım ki, yüreğim sarhoş

Kalbimin üzerinde titreyen hüznüm!

Yok mu bu sevdanın vuslatı? Yok mu?

Yok mu sana kavuşmak? Yüreğime yok mu?

Kalbimin üzerinde titreyen hüznüm…

Söyle koşayım sana, kabul buyur kulunu…


Keşke Habil olsa idim… senin yolunda…

Kabillerle boğuşsa idim, uymasa idim onlara…

Ey Aşk-ı Kebir! Sevdam, tek sana…

Ağrısı gönlümün, soğuğu tenimin,

Ve seninle dolu aklım, beynim herşeyim…

Özler gönül seni, bak! Sığmaz kabına…

Sensiz ne bu dünya, ne de cennet yetmez ki bana…

Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm!

Sen yok isen, dert banadır… hicran bana…


Yurdunda aşkın, kaldım ki sensiz…

Öyle kaldım ki, yapayalnız, çaresiz…

Yok mu garibe, çöldeki gül kokusu?

Ah efendim! Bilsen, sensin bu acizin umduğu…

Kokusunu taa 1400 seneden hissedildiği, Emin!

Yeter ki sen gel, bak hazırdır zemin…

Ey Arz! Ey Arş! Sevinin sevin!

Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm…

Yüzyıllardır, bir bahar için, tükendi bu acizin…

Bir devir ki senin devrin, hiç yaşanmamış

Bir ben varım ki, bir ben, seni hiç bulamamış,

Yüzyıllardır derdine, kederine, deva aramış…

Gör Ey Sevgili! Gör, En Sevgili!

Kalbim, seninle dolmuş, sensizlikle boş kalmış…

Ağlamak bir parçam artık, bırakılmamış…

Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm…

Ağlıyor içimdeki çocuk, unutulmuş, dışlanmış…

Yazısı alınlar yakar, senin sevdanın,

Elin güneşi soğutur, bir baksan kayar yıldızlarım…

Soğutsun ellerin güneşimi… kaydırsın gözlerin yıldızlarım…

Öyle bürünmüş ki toprağa ruhum,

Sorma sevgili! Sensiz, ne cezirler yaşarım…

Ne umrumda güneşim, ne de kayan yıldızlarım…

Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm…

Banane ki borandan… doğuştan sensizliktir tek yaram…

Dudaklarım kurudu aşkının susuzluğundan…

Kalbimin acısı, sağları toza vuruyor…

Nasıl ölmem sensiz? Cezayı al kulundan…

Ruhum kuruyor, dibe vuruyor, acı çekiyor…

Senin o eşsiz aşkından, o kutlu sevdandan…

Zindan karanlıkları girdi aklıma, umutsuzluklarımdan…

Yıldızlarım, kirpiklerimi, gözyaşlarım kurumadan kanatıyor…

Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm…

Senin bu beden, bu ruh, adım, adın ile yanıyor!!!


Çıldırtıyor senin bendeki aşkın, yanar bağrımda…

Avare dolaşıyorum sensiz ıslak sokaklarda…

Özlem, kalbime vuruyor, yıkanıyor kanımla…

Dudaklarım kurumuş, o gaflet uykusunda…

Kabuslar rüyalarım oldu, sensizlik kuyusunda…

Ukbası yok bu kölenin, mevsimi fani dünyada…

Baharsız, çiçeksiz, yağmursuz, bulutsuz, kapkaranlıkta…

Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm…

Sensin sevincim, korkum, sensin üzüntüm…

Kanserli artık ömrüm, ölümlü, gafletli,

Biliyorum öleceğimi, biliyorum naçizliğimi…

Sevgili! Maşuğum, aşkım, gönlümün dilberi!

Sensiz haram zaten ömrüm, bırak aşsın çizgileri…

Doğmayan bir güneş, ay… korkusuz bir kalbi,

İmansız gönlü, sevdasız, kurak bedeni,

Neyleyesin sevgili… alsın artık Rabbim, bendimi…

Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm…

Bırak korksun gönlüm, kan kussun gözlerim, anlasın sevgini…

Kelimelerim yersiz, gönlüm kimsesiz…

Kaçsa nereye kaçsın ruhum? Neylesin sevgilisiz?

Aşk… Memba… Hayat… Rahmet… Merhamet ki, kesintisiz…

Kazıyorum kendi kuyumu, haykırıyorum ”Seni” sensiz, hadsiz…

Ey yar! Sultan-ı kebir! Ey bu kölenin sahibi,

Sensiz neyler bu gönül? Kime gider? Ne söyler? Dilsiz…

Gel ey! Gel ki, kalmasın bu köle sensiz sahibsiz…

Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm…

Gel ey hüznüm… gel ki yüzyıllardır hasretlenen yüzüm, son bir kez seninle gülsün…

​Nefesimsin...Ey Yarrr...
ALINTI
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,590
Tepki puanı
954
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
[h=6]Bir gün Mevlânâ Hz.'leri eve girer ve hanımı ona sorar;
Bu kadar âşıksın Mevla'yâ, şükürler olsun bu aşkı yaşayıp yaşatana.
Peki bana ne kadar âşıksın der;
Mevlânâ hanımına şöyle der;
SEN BENİM;
Yaradan’dan ötürü yaradılanı sevişim,
Bir adım gelene on adım gidişimsin...
Ve herkesi olduğu gibi kabul edişimsin...
SEN BENİM;
Bugünüme şükür ve..
Yarınıma duâ edişim...
Azl'a yetinişim...
Çoğa göz dikmeyişimsin.....

Ve kapanmayan avuç içimsin... ♥



[/h]
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Guzelmis, tamda sordugum sorulara cevap oldu, Harikasin Mevlana

Tesekkurler Muhtazaf...
 

Sedaa_*

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 May 2012
Mesajlar
2,150
Tepki puanı
6
Puanları
0
Yaş
23
Allah

Allah, Allah, Allah, Allah,
Atar kalbim, Allah, Allah.


Allah, Allah, Allah, Allah,
Açar sinem, Allah, Allah.


Allah, Allah, Allah, Allah,
Bakar gözüm, Allah, Allah.


Allah, Allah, Allah, Allah,
Sever gönül, Allah, Allah.


Allah, Allah, Allah, Allah,
Duyar canım, Allah, Allah,


Allah, Allah, Allah, Allah,
Söyler dilim, Allah, Allah.


Allah, Allah, Allah, Allah,
Yanar özüm, Allah, Allah.


Allah, Allah, Allah, Allah,
Arar gönül, Allah, Allah.



Allah, Allah, Allah, Allah,
Der di, Cemal Allah, Allah.

Cemalettin Gürpınar
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,590
Tepki puanı
954
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
lkjbc5.png



ALLAH c.c. ile hayata bağlan...
DUASIZ ve sevgisiz olmuyor, yaşanmıyor. Duasız bir hayat, sevgisiz bir hayat, ruhsuz, dipsiz ve karanlık.
Yaşanmıyor oralarda.
Sevginin, ilginin en kalbî, en ruhî yanıdır dualar.
Hani, “gönül gitmeyince ayak da gitmiyor,” derler ya.
Hele gönül bir gitmek istesin, hele sevdiklerini bir arasın, hele bir görün nasıl ulaşıyor güller gibi dualar.
Mesafelerin kalktığını görürsünüz o zaman.
Hayatı hayat eden ve onu gayesine en uygun şekilde büyüten, anlamlı sevgiler ve dualardır hep.
Sayısız örnekleri var hayatımızdan ve okuduklarımızdan.
Sadece birini arz edeyim.
Bir araştırma yapmışlar bir zamanlar.
Aynı bahçeye iki fidan dikmişler.
Birisiyle ilgilenmişler; bir bahçıvan her gün gelip sulamış onu.
Toprağını bellemiş, dallarını ellemiş, budamış.
Arada bir de yapraklarını okşamış, hatta konuşmuş onlarla.
Öpmüş filizlerini, yeni sümbüllerini.
Diğer fidan da büyümekteymiş yağmurlardan su, rüzgârlardan gıda alarak.
İkisi de meyve vermeye başlamışlar aynı baharda.
Ne var ki bahçıvanın ilgi gösterdiği ağacın meyveleri hem daha iri, hem daha olgun imiş.
Ölçümlerde de besin değeri diğerinden daha yüksek çıkmış.
Dahası da var, bu ağaç bahçıvanın geldiği kapıya doğru eğik büyümüş, sevgisiyle.
Siz bu iki fidanı bir küveze konulmuş iki bebek olarak da düşünebilirsiniz.
Sevginin ne olduğunu o zaman çok daha iyi anlayacaksınız.
Gülümseyen bir dostun yüzünü görmek bile bazen kışı bahara çevirebilir.
Ruhumuz bir gün olsun o dost yüzünü görmeden yapamaz.
Onun sevgisinden ve ilgisinden mahrum kalamaz.
Ne kadar önemlidir bir dostun hayatımızdaki yeri, yokluğunda anlaşılır ancak.
Böyle bir dost insan bütün kâinata karşı sorumludur.
Girdiği yere ışık ve hayat götüren insanların sayısını artır Ya Rabbi.
Buna güneşin kadar ihtiyacımız var.
Zaman zaman soğukluk ve donukluk oluyorsa hayatımızda hep bu gerçek dostların eksikliğindendir.
Sevgimiz sadece insana değil elbette.
Oradan tüm varlıklara ve onları Yaratana kadardır.
Onun içindir ki ALLAH’la bağlanıyoruz hayata.
Sevgimizin, ilgimizin, ne varsa bizde bize ait olmayan o güzel şeylerin, hepsinin yaratıcısı olan ALLAH’la bağlanıyoruz hayata. Baki’nin o güzelim mısraı gibi:
“ALLAH’adır tevekkülümüz, itimadımız.”
 

gozyasi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 May 2006
Mesajlar
201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Mademki kendinde bir dert veya pişmanlık hissediyorsun; bu, Allah’ın sana olan yardımının ve sevgisinin bir delilidir. Hz. Mevlana
 

gozyasi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 May 2006
Mesajlar
201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Sevgide güneş gibi ol,

Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,

Hataları örtmede gece gibi ol,

Tevazuda toprak gibi ol,

Öfkede ölü gibi ol,

Her ne olursan ol,

Ya olduğun gibi görün,

Ya da göründüğün gibi ol.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,590
Tepki puanı
954
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Sevgi, taşıyanı sevimli kılar..
İnsan, taşıdığı duygularla anlam kazandığı için, güzel duygular taşıyan insan haliyle güzelleşeceklerdir.
Sevgi, taşıyanda etkisini gösterir.
İnsan, bedeni içinde taşıdığı duygular ile değerlendirilir.
İnsanı bir duygu kabı olarak düşünürsek, bu kabın içinde olanlar dışa da yansıyor.
Bu kapta sevgi taşıyan seviliyor.

İnsan bedenine iskân edilen ruh, ancak sevgi ile nefes alıyor.

Sevgi, ruhun gıdasıdır.
Bütün varlık sevildikçe anlamlıdır.
İnsan böyle bir sevgi gıdasından haz duyar.
Bedende yaşayan ruh, sevgiyle beslenirse güzelleşir.
Sevgi, ruhun da genişlemesine vesiledir.
Her şeyin sevilecek tarafına yönelen ruh, sevginin her şeyi kapsadığını görecektir.



Ruh sevgili ise, ruhun istimal ettiği organlar da sevgili olacaklardır.


Böylece göz, sevgi gözlüğüyle hayata bakacaktır.
Görülen, varlıklardaki güzellikleri görecektir ve gösterecektir.
Sevgi kulağı, işitme organına dokunan bütün seslerin sevgi melodisini hissedecek ve terennümünü böylece idrak edecektir.
Sevginin hakim olduğu vicdan, kendisine dokunan bütün olaylardan sevgiyi öz olarak çıkaracaktır.

İçinde sevgi taşımayan bütün davranışlar, hem taşıyanı, hem de taşınanı rahatsız edecektir.
Sevgisiz vermek, almak, ilgilenmek, gitmek, gelmek, düşünmek, hissetmek, dokunmak, hasılı onsuz ne kadar fiil varsa, ruhsuz olacaktır.
Zaten davranışın, sözün etkisi, davranışın kendisi kadar, içinde taşıdığı sevgidedir.
Sevgi, davranışa nitelik kazandırmaktadır.

lovealwayshurtsbydreamtys6.gif

 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,590
Tepki puanı
954
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
dua19tmth7.jpg


Söz, yürekten çıktığı zaman ancak yüreğe gider...
Sen de sözlerini yürekten söyle...
Sana söyleneni iyi dinle...

Yürekten geleni al, keder vereni bırak...

Güzele çağıranı al, boş olanı bırak...

Ruhunun istediğini al, istemediğini bırak...
Hayat önemlidir. Neşelen ve gül. Hüzünlen ve ağla...

Ne yaparsan yap, ama Allah rızası için olsun yaptığın...
Gördüğün göreceğin Allah rızası için olsun...
Sana rahmet veren Rahmandır...

Merhamet veren, şevk veren,
ümit veren, sevinç veren, hüzün veren...
Sana yoldaş olan Rahmandır...
İyi bil ki, hiçbir yerde bir başına değildin...

Bundan sonra da olmayacaksın...
Her zaman yanında olan Rahmandır...

Asla üç şey olma...
Ümitsiz olma. Şükürsüz olma. Sabırsız olma...

Mevlâyı bilen ümidi bilmeli. O'nu bilen şükretmeli...
O'na inananın sabırlı olmalı her ameli...
O seni terk etsin, peşinden koş git...
O yüz vermesin, sen ona yalvar...

Sana, bilmen gereken ve öğrenebileceğin en değerli şeyi haber vereyim mi?
Sahip olabileceğin en kıymetli şey, imanındır...

Allaha inan, mutlu ol. O'na dayan, güçlü ol...
Kimsen yok mu?
Sözünü dinleyen, acını paylaşan, sevgine sevgisini katacak, kimsen yok mu?
Sen ister şu var de, ister bu, istersen yok işte, kimsem yok de;
Ama bil ki hakiki bir dostun kesinlikle var...

Sözünü dinleyen, acını paylaşan, sevgine sevgisini katan ebedî dostunu,
Rabbini unutma!

Ey Sözümü İşiten Dostum;
Sözlerim bitti. Işığım söndü. Kandilim tükendi...

Sen bana kulak ver de, sözleri bitmeyene, ışığı sönmeyene,
kandili tükenmeyene kulak ver. O'nu sev. O'na kendini sevdir...

O'nun sevdikleriyle doldur yüreğini….
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Hüzün Yağar Yüreğime...

...Ve Ben Sensiz Karşılarım yüreğime Yağan Yağmuru...


Yalnızlığımın Rengi Solar Gecenin Karanlığında..
Gece Suskun..
Yüreğime Dokunur Hüzün Rüzgarı..
İçimde Eser de Durur..
Sevdamın Derinliğine Çöktü Hasretin Közü..
Alevi Durgun..
Kanar Yalnızlığım..Damarlarımda..
Kanar İçime Vurur...


Gülmeyi Unuttu Bakışlarım..Unuttu Aynalar..
Süzülür Gece Gözlerimde..
Süzülür Simsiyah ve Sakin
İçime Volkanlar Patlar..Kuşatır Hislerimi..Sarar Yüreğimi Lavlar..
Yağmur..Hüzün Yağdırır Üzerime..
Hüzün Yağar Yüreğime...


Yükselen Çığlıklarımı Duyan Olmaz..Gece de..
Çözemez Zaman..Karanlığa Gömülen Kaderimi..
Gece...Acı Kokan Rüzgarını Estirir Gözlerime..
Katran Sızar..Sızdıkça Sızar Yanan Yüreğime..


Hüzünle Bakar Gözlerim..
Hüznü Konuşur Gayrı Dilim..
Kim Anlar ki?"
Sessizliğe Boğulan Hıçkırıklarımı..
Susmalıyım..
Konuşmak Fayda Etmez..Acze Düşerken Hecelerim..
Yaşayan Var mı? Sorsam..Anlatsam Benim Yaşadıklarımı...

Ve Bedenim Düşer..Yıkılıverir Öylece Yere..
Toprak Hüznümü Çeker Alır Yüreğimden..Hasretini Unutur Yüreğim..
Dalar Toprağımın..Derinlinğe.. En Derine

Ve Ben Sensiz Karşılarım Yağmurun yüreğime Yağışını...
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Hüzün güzeldir hüzün gibi yaşayana

Sessiz feryatlarımı dinliyor yüreğim.Bitmek tükenmek bilmez bir feryat..ALLAH'ım nedir bu bendeki hal?ne oluyor bana?...Hiç susmaz mı bu yürek ,susan dillere inat?...

Geldi haber darma dağın bir zamanda.Söylenenlere sağır,kör,dilsiz gibiydim mübarek.Neydi bu söylenenler.Biri mi öldü?.Hayırdır bu ne matemdir bendeki?...

Karalar çöktü aniden tebessümlerime.Söyleyen yerini sessizliğe bırakma inadındaydı.Bendeki ise algı problemi.Söylenen söylendi ve gitti.Geldi gece yarısı, kafama bir taş dank etti.ALLAH'ım ne zormuş yürek yorgunluğu.Yok yok bu bendeki hüzün sarhoşluğu.Hemen daldı gözlerim uykuya, son duyduklarımı unutmak adına.Ne çare güneş doğdu durum aynı.

Seyrini artmalara bırakıyordu adeta.Ve anlıyorum insanlar tuhaf.Secdeye yöneliyorum her defasında, derin bir pişmanlıkla.

Teselli bekler haldeydim.Bakıyordum dostların dudaklarına ,olumlu bir kaç cümlecik duyma sancısıyla.
Anneciğim diyorum ''yanıyor yüreğim.Bir şeyler de bana.Anlatmasamda baksana gözlerime belli olmuyor mu ya?.Sen anasın anlarsın..''

Dokunmayın yüreğime yanıyorum.Neydi duyduğum o cümleler yankılanıyor beynimde.Ya Rabbi diyorum ben bu kadar mı düştüm?Vallahi üzüntüm söyleyene değil söylenen cümlelere.

Bir gece daha geldi.Söyleyin hangi yağmur söndürür bu yangını?Hangi ateş küle döndürür?

Ya Rabbi!! ne dua etsem bu yaraya olur çare?Ya Rabbi!! tut elimi çıkar beni bu gaflet çukurumdan.

Hüzün çiçeğin solmak üzere yA RASULALLAH.Girersen rüyama belki kalmaz bu hüzünden bir yara.Gelde gül kokunu içime çekeyim kana kana.Belki dönüşürüm hüzünden bir ağaca.Köküm iman, yapraklarım zikir, meyvelerim ihlas olur.Etrafa hüzündenn koku saçarım.En sonunda kendimi dar ağacı misali ağacımda infazımla idam olup vuslata ererim ALLAH'ın izniyle..

Ve böyle sürüp giden birkaç gün.Bu hal beni yer bitirir bildim.Günlerce söyleyenden derin bir sükut dinledim.Dua Dua, sessizlik yolumun arefesindeyim.Lakin gözlerim yaşlarının tazeliğini koruyor.Sessizce çığlıklarım oluyor...Durmadan ,defalarca hüzün hançeriyle kalbim hançerleniyor hala.O sözleri hazmedemedim/hazmedemiyorum..Yüreğim yangın yeri İlahi aşka.Çünkü yok başka çare bu telaşa.

Ya Rabbi rahmet eyle.Hüzün güzeldir hüzün gibi Yaşayana
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Bir hüzün dür çöktü yüreğime...




Çöktü işte
bir hüzündür çöktü yüreğime
Gözlerimde beslendi damlalar
dikenlerine gömüldüğümde güllerin
Esti geçti bir deli rüzgar
dalga dalga hüzün yüregimde
...
Hani, Üzüntüler vardır ya
sahilde kumlara yazılan
bir de duygular, anlatılamayan
Hani, yürekler vardir
kelimelere sığmayan
Ve hüzünler, bir ömür boyu ağlatan
çöktü işte
Bir hüzündür çöktü yüreğime
...
...
Kayboldum bugece
kayboldum bildiğim yollarda
Gecelere sarıldım Dost diye
Güller, dikenlerine söz geçiremesede
kederlerimde agladim Dostlara
Çöktü işte
Bir hüzündür çöktü yüregime
...
...
Dikeninde sevdim bugece Gülü
Umutlarıma ektiğim sevgilere inat
ve bir sancıdır çöktü yüregime
çöktü işte
çöktü
Bir hüzündür çöktü yüreğime
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Teller battı yüreğime


Teller battı yüreğime
Diken olsa katlanırdım
Diken,elden gelse batar geçer
Teller kanından canındansa acıtır
Acıttıkça kanatır,kanadıkça hatırlatır
Sorgulayamazsın,sorgulasan çözemezsin nedenini

Kendindendir ya..yaraya bakar bakar durursun
Kıyamazsın sende batırmaya
Onlar kıymış diyemezsin
Sabrettikçe batırırlar,batırdıkça kanatırlar
Değil tel,diken bile batıramazken ben
Zamana saldım
Zaman uzun geldi ...ama geldi.
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Nurlar yaĞar

Seni ister canim Ya Resulallah
Bir sensin sultanim ya Habiballah
Sefaat eyle bu asi mücrime
Çogaldi canim ya Habiballah

Nurlar yagar Ravza'sina
Ol kubbeyi hadrasina
Yaniyoruz sevdasina
Ahmed'im Mahmud'um
Nur Muhammed Mustafam (s.a.v.)
Muhammed ül eminim

Ben bülbül-ü zarim sen eyle meded
Bu yüzden figanim ya Resulallah
Hasretle beklerim vuslat demini
Hiç dinmez hicranim ya nebi Allah

Boyanmisim candan nar-i hasrete
Kalmadi imkanim ya Resulallah
Aleme rahmetsin lütuf et kerem eyle
Sensiz perisanim ya Nebiallah
M. Necati Bursalı
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Dokunsalar Yüreğime

İyi" demek adettendir ya !
"İyiyim" dedim…
Değilim.


Anlatılması zor bir duygu içimde ki.
Her harf
Her kelime
Ve her cümle, olduğundan ya çok basit ya da daha karmaşık bir hale getiriyor dilime getiremediklerimi.


Birgün konuşmayı unutmak, sadece susmak istiyorum.
Birgün susmayı unutmak, olur olmaz konuşmak istiyorum.
'Kime, neye konuşursan konuş' diyorum…
Yeter ki susma!


Hiçbir söz yetmiyor, beni 'bana' anlatmama…
Dinleyemiyorum kendimi, acımadan içim…


Dokunsalar ağlayacağım bir ömür boyu…
Ve değseler hüznüme, döküleceğim parça parça…


Bir anlık değil, boğulduğum bilinmezlik.
Acısı çıkıyor sustuklarımın.
Oysa ben iyiyim görünürde !


Anlamını içime çeke çeke mutluluğa erişemiyorum...
Ya hep ben fazla geldim ya da hep bir şeyler eksik kaldı…
Şimdi iyi olan ne varsa, üzerine çizgi çekemediğim kırgınlıklar sarıyor dört yanını.


Ve ben,


İyi olmanın eşiğinde, korkulara kapılıyorum anlamadığım bir biçimde…
Sebebim yok.
Belki de çok…


Biliyorum;
Ben bile kendimi anlayamıyorken anlaşılmayı beklemek, hayalden de öte .


Ben kendimi,
Görmüyorum
Duymuyorum
Ve bilmiyorum…


Dokunsalar ağlayacağım bir ömürboyu Ve değseler hüznüme,döküleceğim parça parça...
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Dokunmayın Yüreğime...

Dokunmayın!!Karanlığın Göğsüne Saplanan Yüreğime..


Silmeyin!!Yıpranan Kirpiklerimden Süzülen Hüzün Yaşlarımı..


Bırakın!!Değmeyin..Hıçkırığımla Boğulsun Gece... Sessizce..


Ölüm Kokan Bir Alev Sarsa Ne Yazar..Bedenimi..Sarsa Ahımı...



Varsın!!Erisin Hüznün Volkanı İçimde..Eritsin Yüreğimi...


Duymayın!!Ruhumun Süzgeçinden Gecen Acılarımı..


Görmeyin!!Gecenin Umarsızca Bakışında Can Çekişen Gözlerimi...


Dokunsun İçime Titreyen Sesi Güvercinlerimin..Dokunsun Ahları..



Tebessümlerim Gömülsün Yanaklarıma..Gömülsün Özgürce..


Tutulsun..Kırılgan Gözyaşlarım..Hüznün Seline..


Bırakın!! Değmeyin... O nunla Yanan Bu Yüreğime...


Dokunmayın..Hislerime..Dokunmayın..Ne Olur..


Yüreğim Yansın CaN EFENDİMLE...


Dokunmayın Ne Olur....Dokunmayın...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt