Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yokluğunda seni özledik Efendim (1 Kullanıcı)

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
<STRONG><SPAN lang=TR style="FONT-WEIGHT: normal; FONT-SIZE: 10pt; LINE-HEIGHT: 150%; FONT-FAMILY: Verdana; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-weight: bold"><FONT color=#000000>Yokluğunda seni özledik.
 

huzunlu_gurbet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2007
Mesajlar
1,098
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
belçika
neydi bu pek anlayamadim kardes gerçi sende yazmissin helal olsun ne demek varsa tabi selametle
 

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
neydi bu pek anlayamadim kardes gerçi sende yazmissin helal olsun ne demek varsa tabi selametle
slm peygamberimizle ilgili güzel bir yazıydı paylaşmak istedim kardeşlerimle ama paylaşım görünmedi bende anlamadım...
Hayırlı akşamlar,Allah c.c. yar ve yardımcınız olsun...
 

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
Yokluğunda seni özledik.
Sana değen rüzgarı, seni örten bu­lutu özledik. Özlemeyi, özlenilmeyi, sevmeyi, sevilmeyi, sevindirmeyi, sevindirilmeyi özledik Efendim.
Aşkı, gözyaşını, müsamahayı, ah­lakı, adabı, ihsanı, irfanı, iz’anı, fe­raseti, basireti, şecaati, celadeti, adaleti, meveddeti, muhabbeti özle­dik. .
İzzeti, hikmeti, fıtratı, şefkati, hür­meti, devleti özledik.
Senden sonra tefrika meşrebimiz, taklit mezhebimiz, cehalet mektebimiz, atalet fıtratımız, hamakat şöhretimiz, ihanet sıfatımız, küffar velinimetimiz oldu.
Efendim,
Sen kendini ‘abduhu ve rasuluhu: O’nun kulu ve elçisi’ olarak takdim etmiştin. Sana iman eden bazıları sana hürmet adı altında seni kulluktankurtarıpmelekleştirerek hayattan dışladılar. Bu ifrata karşı başka bazı­ları da tefrite sapıp seni ‘güzel örnek’ olmaktan çıkarıp bir ‘postacı’, bir ‘ara kablosu’ seviyesinde görerek hayattan dışladılar.
Bunların hepsi sana iman ediyor­du. Ama seni hayatımızdan çıkarma­nın ızdırabını çektirdiler bize. Bu işi, göğe çekerek ya da yere sokarak yapmaları sonuçta hiçbir şeyi değiş­tirmedi.
Allah seni ‘güzel örnek’ olarak gös­terdi. Sen, Kur’an’ın konuşanı, yürü­yeni, hareket edeniydin. Tıpkı bir an­nede spermin insana, bir ağaçta su­yun meyvaya, bir arıda tozun bala, bir tavukta darının yumurtaya, bir ko­yunda samanın süte dönüşmesi gibi, ayetler sende hayata dönüşüyordu.
Allah ısrarla seni örnek gösterirken, birileri ısrarla ‘kitab’ı, kitapları örnek göstermekte direndiler. Öylesi işlerine geliyordu, cansız bir nesneyi ör­nek edinmekle, canlı bir insanı örnek edinmek aynı olur muydu?
Efendim ,
Kitapsızlıktan değil, ‘peygambersizlikten’ kırıldık. Yokluğumuz pey­gamber yokluğu. Seni hatırlatan, se­ni andıran insanların hasretim çeki­yoruz. Çocuklarımız peygamberi so­runca ‘evladım onun ahlakı tıpkı fa­lancanın ahlakı gibiydi’ diyeceğimiz insanlar yok denecek kadar az.
İnsanlık destanıyla yaşıt olan vahiy sürecinde birçok kitapsız peygamber gelmişti de, bir tek ‘peygambersiz ki­tap’ gelmemişti. Sayemizde yaşlı dünya ona da şahid oldu efendim. Peygambersiz Kitab’a, Muhammed aleyhisselamsız Kur’an’a da şahid ol­du. Şimdi Kur’an mahzun efendim , Kur’an öksüz. Seninle Kur’an’ın arasını ayırdık, etle tırnağın, toprakla to­humun, anayla evladın arasını ayırır gibi.
Gel de bir bak Efendim, bu maz­lum ümmetin hali pür melaline. Bı­raktığın din tanınmaz hale geldi. Bı­raktığın sitenin harabelerinde bay­kuşlar tünedi.
Gün geçmez ki ümmetin coğrafyasından feryat yükselmesin, oluk oluk kan akmasın.
Bir olarak bıraktığın ümmetin kaç parçaya ayrıldığının sayısını onu parçalayanlar dahi unuttu.
Bıraktığın kutlu mirası hovarda mi­rasyediler gibi parçalayarak paylaş­tık Efendim.
Nebevi mirasın irfani ve ahlaki boyutuna bir hizip, ilmi ve fik­rî Boyutuna bir başka hizip, siyasî ve hareketi boyutuna ise daha başka bir hizip sahip çıktı. Yüzyıllardır tüm bu hizipler ellerindeki parçanın ‘bütü­nün kendisi’ olduğunu iddia etmekle ömür tükettiler. ‘Her hizip ellerindeki parçayla övünüp durdu.’ Hepimiz hakikatin merkezine kendimizi oturtup ‘hak benim’ dedik.
Oysa ki Efendim, bazen parçalanan hakikat hakikat olmaktan çıkar. Ait olduğu bütün içerisinde anlamlı olan bir parça o bütünden ayrılınca anlamsızlaşabilir. Bunu farkedemedik Efendim.
Efendim ,
İsrailoğulları, peygamberlerini katlediyorlardı. Biz de senin güzel hatıratını, emanetini, adını ve sünnetini katlettik. Seni katlettik Efendim .
Kimilerimiz için sen hiç ölmedin, o ender bahtiyarlar seni hep içlerinde, işlerinde, hayatlarında, düşüncelerinde, duygularında, eylemlerinde, evlerinde yaşattılar.
Kimilerimiz içinde sen hiç doğmadın. Onlar hep senden mahrum yaşa­dılar. Şol mahiler ki derya içreydiler, deryayı bilmediler.
Varlığının kaç bahara bedel olduğunu bilmeyenler yokluğunun ıstırabını nasıl duysunlar Efendim ?
Seni çok seviyoruz, seni çok özlüyoruz.
Bize kırgın mısın Efendim ?
Kaynak:Mustafa İslamoğlu
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Yokluğunda seni özledik.
Sana değen rüzgarı, seni örten bu­lutu özledik. Özlemeyi, özlenilmeyi, sevmeyi, sevilmeyi, sevindirmeyi, sevindirilmeyi özledik Efendim.
Aşkı, gözyaşını, müsamahayı, ah­lakı, adabı, ihsanı, irfanı, iz’anı, fe­raseti, basireti, şecaati, celadeti, adaleti, meveddeti, muhabbeti özle­dik. .
İzzeti, hikmeti, fıtratı, şefkati, hür­meti, devleti özledik.
Senden sonra tefrika meşrebimiz, taklit mezhebimiz, cehalet mektebimiz, atalet fıtratımız, hamakat şöhretimiz, ihanet sıfatımız, küffar velinimetimiz oldu.
Efendim,
Sen kendini ‘abduhu ve rasuluhu: O’nun kulu ve elçisi’ olarak takdim etmiştin. Sana iman eden bazıları sana hürmet adı altında seni kulluktankurtarıpmelekleştirerek hayattan dışladılar. Bu ifrata karşı başka bazı­ları da tefrite sapıp seni ‘güzel örnek’ olmaktan çıkarıp bir ‘postacı’, bir ‘ara kablosu’ seviyesinde görerek hayattan dışladılar.
Bunların hepsi sana iman ediyor­du. Ama seni hayatımızdan çıkarma­nın ızdırabını çektirdiler bize. Bu işi, göğe çekerek ya da yere sokarak yapmaları sonuçta hiçbir şeyi değiş­tirmedi.
Allah seni ‘güzel örnek’ olarak gös­terdi. Sen, Kur’an’ın konuşanı, yürü­yeni, hareket edeniydin. Tıpkı bir an­nede spermin insana, bir ağaçta su­yun meyvaya, bir arıda tozun bala, bir tavukta darının yumurtaya, bir ko­yunda samanın süte dönüşmesi gibi, ayetler sende hayata dönüşüyordu.
Allah ısrarla seni örnek gösterirken, birileri ısrarla ‘kitab’ı, kitapları örnek göstermekte direndiler. Öylesi işlerine geliyordu, cansız bir nesneyi ör­nek edinmekle, canlı bir insanı örnek edinmek aynı olur muydu?
Efendim ,
Kitapsızlıktan değil, ‘peygambersizlikten’ kırıldık. Yokluğumuz pey­gamber yokluğu. Seni hatırlatan, se­ni andıran insanların hasretim çeki­yoruz. Çocuklarımız peygamberi so­runca ‘evladım onun ahlakı tıpkı fa­lancanın ahlakı gibiydi’ diyeceğimiz insanlar yok denecek kadar az.
İnsanlık destanıyla yaşıt olan vahiy sürecinde birçok kitapsız peygamber gelmişti de, bir tek ‘peygambersiz ki­tap’ gelmemişti. Sayemizde yaşlı dünya ona da şahid oldu efendim. Peygambersiz Kitab’a, Muhammed aleyhisselamsız Kur’an’a da şahid ol­du. Şimdi Kur’an mahzun efendim , Kur’an öksüz. Seninle Kur’an’ın arasını ayırdık, etle tırnağın, toprakla to­humun, anayla evladın arasını ayırır gibi.
Gel de bir bak Efendim, bu maz­lum ümmetin hali pür melaline. Bı­raktığın din tanınmaz hale geldi. Bı­raktığın sitenin harabelerinde bay­kuşlar tünedi.
Gün geçmez ki ümmetin coğrafyasından feryat yükselmesin, oluk oluk kan akmasın.
Bir olarak bıraktığın ümmetin kaç parçaya ayrıldığının sayısını onu parçalayanlar dahi unuttu.
Bıraktığın kutlu mirası hovarda mi­rasyediler gibi parçalayarak paylaş­tık Efendim.
Nebevi mirasın irfani ve ahlaki boyutuna bir hizip, ilmi ve fik­rî Boyutuna bir başka hizip, siyasî ve hareketi boyutuna ise daha başka bir hizip sahip çıktı. Yüzyıllardır tüm bu hizipler ellerindeki parçanın ‘bütü­nün kendisi’ olduğunu iddia etmekle ömür tükettiler. ‘Her hizip ellerindeki parçayla övünüp durdu.’ Hepimiz hakikatin merkezine kendimizi oturtup ‘hak benim’ dedik.
Oysa ki Efendim, bazen parçalanan hakikat hakikat olmaktan çıkar. Ait olduğu bütün içerisinde anlamlı olan bir parça o bütünden ayrılınca anlamsızlaşabilir. Bunu farkedemedik Efendim.
Efendim ,
İsrailoğulları, peygamberlerini katlediyorlardı. Biz de senin güzel hatıratını, emanetini, adını ve sünnetini katlettik. Seni katlettik Efendim .
Kimilerimiz için sen hiç ölmedin, o ender bahtiyarlar seni hep içlerinde, işlerinde, hayatlarında, düşüncelerinde, duygularında, eylemlerinde, evlerinde yaşattılar.
Kimilerimiz içinde sen hiç doğmadın. Onlar hep senden mahrum yaşa­dılar. Şol mahiler ki derya içreydiler, deryayı bilmediler.
Varlığının kaç bahara bedel olduğunu bilmeyenler yokluğunun ıstırabını nasıl duysunlar Efendim ?
Seni çok seviyoruz, seni çok özlüyoruz.
Bize kırgın mısın Efendim ?
Kaynak:Mustafa İslamoğlu


Selamün Aleyküm kardeşim.. Çok güzel bir yazıydı..Allah c.c razı olsun..Derin derin tefekkür ettirdi..Efendiler Efendisine (s.a.v) olan sevgimiz, bakışımız nasıl acaba, kendimizce onu sevdiğimizi söylüyoruz ama bu sevgi, ''olması gerektiği gibi mi?'', Efendimiz (s.a.v), böyle mi sevmemizi, örnek almamızı istemişti kendisini? İşin bu boyutunu düşünmüyoruz veya düşünmek istemiyoruz...Kur'an'ı en güzel şekilde yaşayan Efendimiz (s.a.v), hiç şüphesiz ki eşsiz bir muvahhid idi..Biz onun tevhidi yaşayışını örnek almak isterken(!) böyle bölünmemeli, böyle küçük putlar koymamalıydık Rabbimizle aramıza..O'nun mülkünde kimseyi ortak ve/veya tasarruf sahibi görmemeliydik..Efendimiz (s.a.v), neyin mücadelesini vermişti, onun en önce hangi yönünü örnek almalıydık? İşte bu bilincin yok olması, bu manada Efendimiz (s.a.v)'i gereği gibi örnek edinmemenin bedelini tüm islam coğrafyası olarak ödemiyor muyuz asırlardır? Sahabelerin kardeşliğinden ibretlenebilseydik, Efendimiz (s.a.v)'in şerefli bir ümmeti olacak, kopmaz bağlarla bir bütün olacaktık..Efendimiz (s.a.v) birçok ahirzaman hadisinde birlik ve beraberliğimizin önemine ve ''ayrılık fitnesinin yakıcılığına'' değinmiş..Bunlar üzerine derin derin düşünmeli, bu hadislerden aldığımız mesajları, hayatımıza geçirmek konusunda da ısrarcı olmalıydık..Ne diyebiliriz? Bir gün olur, bir an önce olur inşallah..Dualarımız bu yönde..Emeğinize sağlık kardeşim. Çok güzel bir paylaşım olmuş yine..Rabbimize layık kul, Habibine yaraşır ümmet olmamız duasıyla inşallah..Selam ve dua ile.
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Selamün Aleyküm kardeşim.. Çok güzel bir yazıydı..Allah c.c razı olsun..Derin derin tefekkür ettirdi..Efendiler Efendisine (s.a.v) olan sevgimiz, bakışımız nasıl acaba, kendimizce onu sevdiğimizi söylüyoruz ama bu sevgi, ''olması gerektiği gibi mi?'', Efendimiz (s.a.v), böyle mi sevmemizi, örnek almamızı istemişti kendisini? İşin bu boyutunu düşünmüyoruz veya düşünmek istemiyoruz...Kur'an'ı en güzel şekilde yaşayan Efendimiz (s.a.v), hiç şüphesiz ki eşsiz bir muvahhid idi..Biz onun tevhidi yaşayışını örnek almak isterken(!) böyle bölünmemeli, böyle küçük putlar koymamalıydık Rabbimizle aramıza..O'nun mülkünde kimseyi ortak ve/veya tasarruf sahibi görmemeliydik..Efendimiz (s.a.v), neyin mücadelesini vermişti, onun en önce hangi yönünü örnek almalıydık? İşte bu bilincin yok olması, bu manada Efendimiz (s.a.v)'i gereği gibi örnek edinmemenin bedelini tüm islam coğrafyası olarak ödemiyor muyuz asırlardır? Sahabelerin kardeşliğinden ibretlenebilseydik, Efendimiz (s.a.v)'in şerefli bir ümmeti olacak, kopmaz bağlarla bir bütün olacaktık..Efendimiz (s.a.v) birçok ahirzaman hadisinde birlik ve beraberliğimizin önemine ve ''ayrılık fitnesinin yakıcılığına'' değinmiş..Bunlar üzerine derin derin düşünmeli, bu hadislerden aldığımız mesajları, hayatımıza geçirmek konusunda da ısrarcı olmalıydık..Ne diyebiliriz? Bir gün olur, bir an önce olur inşallah..Dualarımız bu yönde..Emeğinize sağlık kardeşim. Çok güzel bir paylaşım olmuş yine..Rabbimize layık kul, Habibine yaraşır ümmet olmamız duasıyla inşallah..Selam ve dua ile.

selamun aleykum kardeşim emeğine saglık rabbim razı olsun çok güzel bir paylaşımdı


gül kardeşim benim ne güzel şeyler yazmışsın gerçekleri yazmışsın seviyoruz ama gösterebiliyomuyuz? ögreniyoruz yaşantımıza geçirebiliyormuyuz??
ellerine saglık kardeşim yazdıkların kalbime bir taş gibi oturdu yapmaya çalışıyorum ama yetmiyor ve bende bunun farkındayım...
rabbimize emanesin inşallah canım kardeşim
selam dua ve muhabbetle inşallah
 

Sevgi Gülü

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
277
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
ALLAH hepinizden razı olsun çok duygulandım tefekkür etmeye yöneldim .içimden ağlamak geldi keşke onun yıllarında yaşasaydım diye en azından bir gece rüyamda görmeyi çokçok istiyorum ALLAH RIZASI İÇİN BİRBİRİMİZE DUA EDELİM
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt