Yitik Cennet adlı eserinde Sezai Karakoç felsefe ile edebiyatın muhteşem bir uyumunu sergiliyor.
Bunu yaparken kullanılan yöntem ve benzetmeler zaman zaman ağır olduğu düşünülse de oldukça akıcı ve anlaşılır bir şekilde gerçekleştiriliyor.
Cennetin sekiz kapısını temsil eden sekiz peygamber ve cennetin tam da kendisi olan son peygamber Hz Muhammed’in hikayelerinden yola çıkılıyor.
Bu hikayeler üzerinden bir medeniyetin doğuşu, gelişmesi, karşılaşacağı sorunlar ve bunların üstesinden nasıl gelineceği, sorumlulukları ve sonunda özbenliğine erişip Yitik Cennet’ten Bulunmuş Cennet’e nasıl ulaşılacağının değerlendirilmesi yapılıyor.
Bu kitap aynı zamanda yazarın İnsanlığın Dirilişi adlı diğer eserinin başka bir varyasyonu olarak da değerlendirilebilir. Yazarın ifadesiyle bu diğer eserinde hakikat dıştan içe/kabuktan öze doğru işlenirken, Yitik Cennet’te içten dışa/özden kabuğa doğru incelenmektedir.
Hz Adem ile açılan ilk kapıda insanın toprakla imtihanı başlar. Topraktan yaratılan insanın aslına düşüşü, dirilişin gerçekleşmesi için gereken düşüş anlatılır.
Metafizik olarak başlangıçta Adem ile cennet bir bütün gibidir, birbirinin sınırları belirsizdir.
Oluş’tan Varoluşa çıkmak içinse bu sınırların belirlenmesi ve Adem’in düşmesi-kursağına yasak meyvenin girmesi gerekir.
Bu yasak meyve realiteyle karşılaşmanın sembolüdür.
Adem’in benliğin tam olarak anlaşılması içinse Havva’ya, şeytana, yılana ve cennetin yitirilmesine ihtiyaç vardı. Adem’in cennetten kovulup toprağa düşmesi, insanın hakikati anlayıp yeni bir dirilişe ulaşmasının çağrısıdır. Kaybetmenin verdiği özlemle aranan bir cennete ulaşmanın çağrısı…
Bulma arzusunun oluşması için yitirmek gerekiyordu.
Şeytanla karşılaşmanın ardından tövbeyi bulan Adem gibi, medeniyetlerin de köklü değişimler gerçekleştirebilmesi için şeytanlarıyla karşılaşması gerekir. Bu şeytan “Batı Soluğu”dur.
Cennet kapısını bekleyen yılan gibi medeniyetlerin de içi boş, dışı süslü yılanları vardır.
Medeniyetlerin de vermesi gereken varoluş savaşları vardır.
Ancak bunardan sonra Rönesans mümkün olur.
Bu iç özleyiş Rönesansı doğurur.
Zamanla hakikati unutan insanoğlu su ile olan imtihanını da Hz Nuh ile verir.
Hz Nuh gelmekte olan cezayı açıklıyor fakat insanoğlu onu alaya alıyordu. Nuh’un gemisi inanmış insanlar topluluğunun sembolüdür.
Her zaman inananlar bir araya gelmeli ve yol göstericinin etrafında toplanıp inkar isyan bataklığından kurtulmaya çalışmalıdırlar.
Nasıl ki insan olağanüstünün hakkını unutmuşsa, medeniyet de bunu unutunca onları da bekleyen tehlike oluşur.
Bir medeniyet de batış çanları çaldı mı, onun gerçek sahipleri, hemen bir diriliş noktasında toplanmalıdır.
Nuh’un Gemisi, bir nevi yeniden doğuşun sembolüdür, batmaya yüz tutmuş uygarlıklar için. Hz Nuh sonrası bu dünya öbür dünyaya bir hazırlanma alanı oldu; Hz Adem ile atılan tohuma tarla oldu.
Medeniyetler de varoluş problemini aştıktan sonra varlıklarını sürdürebilme problemiyle karşılaşırlar; süreklilik imtihanı.
Hz Adem ve Nuh’tan sonra insanlığı hayvanlığa düşüşten kurtaran da Hz İbrahim olmuştur.
İnsanın ateşle imtihanı…üçüncü kez insanlık Hakikat Medeniyetine şahit olacaktır.
Hz İbrahim örneğinde olduğu gibi medeniyetler de samimiyet özünü kaybetmeyen medeniyet de zamanın dostu olacaktır.
Sürekli sınav, özeleştiri, fedakarlık, insan ruhunun kemalini de, medeniyetlerin devamını da sağlayan temel faktörlerdir. Varoluş, bir Yitik Cennetin ortaya çıkarılışı davasıdır.
Devlet düşüncesi, ilkeleri ve girişimi de Hz Yusuf’un hayatını doldurmuştur. İhanet, iftira, politik unutkanlık gibi devlet adamının karşılaşacağı tüm sorunlar onun başına gelmiştir.
Hz Yusuf Devletin dirilişidir.
Hz Musa, toplum ve devletini bütünüyle ve öbür insanların yasa, düzen ve yaşamlarından sıyrılmış olarak kuracaktır.
Hz Musa, Hz İbrahim ve Yusuf’un toplumda dirilişi oldu.
Hakikat Medeniyeti, “devlet” modeline, ideal devlet formuna Hz. Süleyman ile ulaşır.
Hikmet, devlet; devlet, hikmettir artık. Yitik Cennet bulunmuştur.
Hz Yahya, Yitik Cennetin, yalancı dünya cennetine, yalancı dünya cenneti taklidine indirdiği yumruktu.
Yitik cennetin sekizinci kapısı da Hz İsa’dır.
Hayatın ölmeye başladığı her sefer bir peygamber çıkagelip dirilişi başlatmıştır. Diriliş mucizesi insanda yeniden gerçekleşmişti.
Yitik Cennet, Hz Muhammed ile Yeniden Bulunmuş Cennete dönüştü.ideal site, ütopya olmaktan çıkıp Medine’nin kimliğinde reel hale geldi.