Peygamber Efendimiz (sav) bu mânâlara şu pırlanta hadîsleriyle dikkat çekmiştir:
“Bir hususta bir zanna kapıldığınızda onu gerçekmiş gibi kabul etmeyin Şeytan kalbinize hased duygusu attığında ona uyup zulmetmeyin Bir şey hakkında uğursuzluk zannına kapıldığınızda buna kulak verip de işinizden geri kalmayın Allah’a güvenin Satmak için bir şey tarttığınızda fazlasıyla tartın”
“Uğursuzluk düşüncesinin, kendisini ihtiyacı olan bir işi yapmaktan alı koyan kimse Allah’a şirk koşmuştur”
Netice olarak denebilir ki: Bizim gözümüze, kulağımıza ilişen yaratılışla ilgili olaylar; Allah’ın bizzat irâde buyurup takdir ettiği, düzenleyip tanzim ettiği, uygun görüp yarattığı bir yaratılış zincirinin bize yansıyan halkalarıdır Şer de olsa, şer de zannetsek, korksak da, dehşet de alsak hayra yormalıyız, uğurlu saymalıyız, iyi bilmeliyiz, iyilik bulmalıyız Olayları kötüye yormamalıyız Göz seyrimesinden, vücut seyrimesinden, kulak çınlamasından bir mânâ çıkaracak isek eğer, sağ yanda veya sol yanda olmuş fark etmez, hayra dönük bir mânâ çıkarmalıyız Şerre dönük yorumlar yapmamalıyız Her hal ve şartta Allah’a güvenmeliyiz