Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

!!! YAKARIŞ !!! (2 Kullanıcı)

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
69_1.gif
"Meşru' işlere Allah'a hamd ile başlanmazsa hayır ve bereketi kesilir." (1)
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
69_2.gif
"Cenâb-ı Hakk'ın ni'metlerine hamd ü senâ, insanı ni'metin zevalinden emîn kılar." (2)
"Allah'a hamdetmek şükrün başıdır. Allah'a hamdetmeyen bir kul O'na şükür etmemiştir." (3)
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
70_1.gif
"Cenâb-ı Hakk'ı senâ için elhamdülillah demek, yahud Allah'a hamd etmek zikirlerin efdalidir." (4
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
70_2.gif
"Cenâb-ı Hakk'a en çok şükür edeniniz, insanlara teşekkürde kusur etmeyeninizdir." (5)
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Allah'a hamd ile başlanmayan her bir söz kesiktir. " (6)

"Sözlerin Allah'a en sevimlisi, kulun:
70_3.gif
demesidir." (7)
"Hiç bir tarafı müstesnâ olmamak üzere bütün dünyâ ümmetten sâdece bir adama verilse ve sonra bu kimse "Elhamdülillah" dese, muhakkak ki bu "Elhamdülillah" bütün hepsinden daha kıymetli, daha efdal olurdu." (8)
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
"Her gün bir def'a"

71_1.gif
derse cennetteki makamını görmedikçe ölmez, yahud ona gösterilmedikçe ölmez." (9)
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
71_2.gif
Kim Hamd ederim Allah'a ki, her şey O'nun azameti önünde küçük kalmıştır. Hamdederim Allah'a ki her şey O'nun izzeti karşısında zelîldir.Hamd ederim Allah'a ki her şey O'nun mülk ü saltanatına boyun eğmiştir. Hamd ederim Allah'a ki, her şey O'nun kudretine teslîm olmuştur," derse ve bunu ancak Allah'ın indindekini taleb ederek söylerse Allah ona milyon hasene yazar, derecesini bin kat yüceltir, kıyamet gününe kadar ona istiğfar etmeleri için yetmiş bin melek vazifelendirir." (10)

"Ibrâhîm -aleyhisselâm- Rabbıne suâl edip: Ey Rab-bim, sana hamdedenin mükâfatı nedir? Allah Teâlâ Cevaben buyurdu ki: Hamd, şükrün anahtarıdır, şükür onunla beraber Rabbü'l-âlemînin Arşına yükselir." İb-râhîm tekrar suâl edip: Ey Rabbim! Seni tesbîh edenin mükâfatı nedir? Allah Teâlâ Cevaben: "Tesbîhin aslının ne demek olduğunu âlemlerin Rabbi Allah bilir." (11)
 

leyla-1

Altın Üye
Ayın En İyi Üyesi
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
40,296
Tepki puanı
6,167
Puanları
163
Yaş
51
AMİN. Sonsuz AMİN
Selam ve dua ile.
 

leyla-1

Altın Üye
Ayın En İyi Üyesi
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
40,296
Tepki puanı
6,167
Puanları
163
Yaş
51
Kim Hamd ederim Allah'a ki, her şey O'nun azameti önünde küçük kalmıştır. Hamdederim Allah'a ki her şey O'nun izzeti karşısında zelîldir.Hamd ederim Allah'a ki her şey O'nun mülk ü saltanatına boyun eğmiştir. Hamd ederim Allah'a ki, her şey O'nun kudretine teslîm olmuştur," derse ve bunu ancak Allah'ın indindekini taleb ederek söylerse Allah ona milyon hasene yazar, derecesini bin kat yüceltir, kıyamet gününe kadar ona istiğfar etmeleri için yetmiş bin melek vazifelendirir." (10)

"Ibrâhîm -aleyhisselâm- Rabbıne suâl edip: Ey Rab-bim, sana hamdedenin mükâfatı nedir? Allah Teâlâ Cevaben buyurdu ki: Hamd, şükrün anahtarıdır, şükür onunla beraber Rabbü'l-âlemînin Arşına yükselir." İb-râhîm tekrar suâl edip: Ey Rabbim! Seni tesbîh edenin mükâfatı nedir? Allah Teâlâ Cevaben: "Tesbîhin aslının ne demek olduğunu âlemlerin Rabbi Allah bilir." (11)
Allah razı olsun kardeşim emeğinize sağlık selam ve dua ile. Rabbim dualarımızı kabul etsin inşallah.
 

faruk yavuz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Kas 2007
Mesajlar
42
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
Amin Amin Amin
Yarabbi şeytanın kötülük ve pislik şerrinden sana sığınırım..
Amin Amin Amin
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
70
Konum
BURSA
Yürekten Bittim “ya Rab” Diyene

Yürekten Bittim “ya Rab” Diyene

Usulüne uygun yazılmayan bir dilekçe dahi,
yazıldığı makam ne kadar kıytırık olursa olsun kabul edilmezken, şartlarına riayet edilmeyen dua nasıl tutsun?
Dua, Allah'a çıkarılmış davettir.
Dua, insanın acziyet itirafıdır.
Dua, insanın kendi kendine yetmediğini bilmesidir.
Dua, insanın iki ayaklı bir yürek olup tepeden tırnağa 'istemek' kesilmesidir.

Dua var gücünü,
olanca çabasını harcayıp bitiren insanın Allah'a saldığı "imdat" sayhasıdır.

Yürekten "Bittim Ya Rab!" diyene
"Dayan, yettim kulum!" diyecektir Allah.
Var mı biten, gerçekten var gücünü harcayan,
tüm çabasını ortaya koyan ve tükendiği yerde "Bittim ya Rab!" diyen?
Kim o?

Hiç kuşkunuz olmasın ki, onun imdadına yetişilecek "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyen ve yardımı hak edene "Allah'ın yardımı elbet pek yakındır" diyen bulunacaktır.

Kuldan istemenin bile bir âdâbı-erkanı bir usulü varken, Allah'tan istemenin bir âdâbı bir usülü olmasın mı?
Ettiğimiz dualar, Allah'a gönderdiğimiz mektupsuz zarflara benziyorlar. Zarf var fakat mazruf yok. Bu şu demektir: Ceset var fakat ruh yok, kabuk var fakat öz yok, maske var fakat yüz yok.
Yaşarmayan bir göz, kızarmayan bir yüz, hissetmeyen bir öz, eyleme dönüşmeyen binbir söz ile Allah'a yazılan davetiyeler nasıl varsın yerine?
Yanmayan, özlemeyen, sızlamayan, inlemeyen,
duymayan bir yüreğin feryadı mı olur?
Taş kesilmiş aşk fukarası yürekler "dua" gibi muhteşem bir mesajı hangi enerjiyle iletirler adresine? Sesini sahibine dahi duyuramayan, sahibinin sesini duymaktan aciz olan bir yürek, öteleri sarsacak bir sayhayı nasıl koyverir gök kubbeye?


Oysa ki dua, güftesi aşk bestesi mahrumiyet ve ıstırap olan bir özge şarkıdır.

Bu şarkıyı söyleyecek olanın mazlum olması yetmez; kendi mazlumiyeti zalimlerin zulmüne yakıt olmamış biri olmalıdır. Kendi omuzlarını zalimlerin yükselmesi için basamak kılmamış olmalıdır.

Bu şarkıyı terennüm edecek birinin, olanla olması gereken arasındaki farkı iyi bilmesi şarttır.

Eğer bunu bilirse, duayı bir çocuğun annesinden ısrarla isteyişi gibi isteyecek, ilahi kapının eşiğine başını koyarak ısrar edecek, tekrar edecektir; tıpkı her gün onlarca kez okuduğu Fatiha'da olduğu gibi...
Dua, Allah'a çıkarılmış bir davetiyedir demiştik. Davet edenin bir adresi, bir aidiyyeti bulunmalıdır ki, icabet edecek olan onu orada bulsun. Bu adres insanın Allah karşısındaki esas duruşudur. Allah karşısında esas duruşunu bozan, ya da esas duruşu olmayan, davet edip de adresinde bulunmayan sorumsuz gibidir. Kim inanır onun duasında samimi olduğuna?
Diyelim ki adresinde bulundu. Bu kez de, davetine tecelli ve inayetiyle icabet edecek 'a sunacak bir yüreği olmalı. Mekansız'a yürekten özge mekan olur mu? Deniz dibine dönmüş, çöplükten beter hale gelmiş, eline geçen dünyalığı içine attığı bir mahzene dönmüş bir yüreğe konuk edilir mi O? Tıpkı şairin dediği gibi:

Sür çıkar ağyarı dilden ta tecelli ede Hak
Padişah konmaz saraya hane mamur olmadan

Kulun gücünün bittiği yerde Allah'ın yardımı başlar. Gücünüzün bittiği noktada olup olmadığınızı kontrol ettiniz mi? Eğer hala gücünüz varsa, o bitinceye kadar koşmanızı, soluğunuzun tükendiği noktada hiç ummadığınız bir yerden önünüze kapı açılacağını düşündünüz mü?
Taif dönüşü Muhammed (a.s) son tedbiri de tüketmiş bir halde kan revan içinde doğduğu toprakların varoşlarına gelip dayanmış fakat girememişti. İşte o an gücünün bittiği andı. Gidecek bir kapısı, başvuracak bir dayanak, sığınak, tutamak ve barınağı kalmamıştı.

Aklın tedbirinin bittiği yerde aşkın kollarına bırakmıştı kendisini ve bir dua yapmıştı. Bu dua öyle bir aşkla yapılmıştı ki, doğrudan hedefini bulmuş ve nübüvvet sürecinin gün dönümü olmuştu.
Ufuk İnsan'ın Mekke'ye bakan yamaçlardan birinde yaşlı gözlerle yaptığı, tarihin akışını değiştiren ufuk duayı sizin için tercüme edeyim:
Allah'ım!
Kuvvetimin tükendiğini sana arz ediyorum.
Gücümün azaldığını,
insanların gözünde küçük düştüğümü sana şikayet ediyorum!
Ya Erhamerrahimin!
Sensin ezilmişlerin Rabbi!
Sensin benim Rabbim!
Beni kimlerin eline bıraktın?
Bana gaddarlık yapan yabancıların eline mi?
Yoksa davamı ipotek edecek bir düşmana mı?
Eğer sen bana gücenmedinse,
kesinlikle bunlara aldırmıyorum.
Lakin iyiliğin beni rahatlatacaktır.
Senin nuruna sığınırım,
karanlıkları aydınlatan nuruna...
Gelecek azabın, bana ulaşacak öfkenden
kaçıp kurtulacak bir sığınak arıyorum.
Sana sığındım, yeter ki razı ol.
Güç ve kuvvet sendendir,
yalnız senden." (İbn Hişam, Sire II/29-30)


mustafa islamoğlu

__________________
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
70
Konum
BURSA
şefaat Eder,misin ?

şefaat Eder,misin ?



Sen bir Gül bahçesi bizde Senden feyiz almaya çalışan birer yağmur tanesi her bir tane içinde Seni taşıyan...
Ey, gözlerinde cenneti saklayan, ayağını bastığı yerler cennet kokan nebi!.
Ey, Yaradan´ın en güzel eseri!. "Sen olmasaydın, Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım!." dediği!. Var oluşunun şerefine, bütün varlığı hediye ettiği!.
Ey, insanoğlunun ufku en güzel insan. Allah´ın sevgilisi, kainatın gözbebeği!.

Ey, rahmeten li´l-alemin!.

Senden şefaat dilenen biçarelerin en sefiliyim, desem..
şefaat edermisin?

Ey, kupkuru çölleri cennete çeviren gül!.

Ey, gönlünden gül dökülen resul!.

Küçük kız çocuğunun elinden tutup da giden, kuşu ölen çocuğa
başsağlığı dileyen, gözlerinden yaş dökülen devenin gözyaşlarını silen resul!.
Benim de gözümün yaşını siler misin?.

Küçük kız çocuğunun tuttugu gibi tutsam elinden, yureğimden binlerce
kuş uçtu, bin´i de öldü desem.
Bana cennet kuşlarından bir kuş bahşeder misin?.

Ey, Islam´ın peygamberi!. Sevda ikliminin, en güzel mevsiminin, en güzel çiçeği!. Ama mahzun, ama kederli...

Daima düşüncede, daima hüzün içinde ömründe bir defa bile, kahkahayla
gülmemiş. Gül yüzlü, güler yüzlü sevgili!.

Gözlerimi yumsam ve, hülyana dalsam. o gül kokulu gülüşün ile,
benimde gözlerimin içine güler misin?.

Bir kerecik olsun seni düşünerek başımı koyduğum olmuşsa yastığıma,
tutunduğum olmuşsa sana ve senin sevdana, işte onun işte onun hatrına!.

Ey, gözünü sevdiğim özünü sevdiğim, sözünü sevdiğim!.

Ey, gönlümün sultanı efendim!. ümidim, muradım, kurtarıcım, müjdecim...

Seninle Kevser havuzunun başında buluşabilecek miyim?. desem..
Bulunduğun yerden, yüreğime bir damla su serper misin?.

Seni sevsem!. çok, çok sevsem!. öyle çok sevsem ki, sen koksa özüm,
yüreğim. Sen koksa nazım, edam. Gönlüm sen dolsa, benim herşeyim sen olsan!.

Ali´n, Fatıma´n gibi olsam!. Seni, onlar gibi seviyor olsam.
Sende beni, onları sevdiğin gibi sever misin?.

Ey, bize bizden daha ziyade merhamet eden!.
"Ummetim, ümmetim!." diyerek, üstümüze titreyen!.

Ey, en ziyade muhtacımız, en çok isteyenimiz!. Bizi, Hak´tan dileyenimiz!.

Sen, umanı umutsuzluğa düşürmezsin! Sen, senden isteyeni geri çevirmezsin!. Senden, senin şefaatini dilesem.

Ey, alemlere rahmet olsun diye gönderilen.
Bana da şefaat eder misin?.

Ey, Rahim! ve Ey, Kerim!.

Asr-ı saadet´ten değilim!. Kokladıgın gül, soluduğun hava, yediğin
hurma, içtiğin süt, okşadığın kuzu, bindiğin deve, avuçladığın kum dahi
değilim!. Bir kez olsun, yüzüne yüz sürmedim!.

Lakin ben senin "Kardeşlerim!." dediğindenim! ve sana ve, sünnetine revan olmak isteyenlerdenim!. Ve lakin daha hala sevgili Veysel Karani´nin
tırnagğının ucu misali bile değilim, desem.
Bana da hırkandan gönderir misin?.

Doğduğun günün, gecenin hürmetine.
Bu gün ve gece yüreğime, bir nur olup düşer misin?.

Sevgili Peygamberim!. Rabbim sana ve, senin al ve ashabına.
ağaçların yaprakları, denizlerin dalgaları ve yağmurların damlaları
sayısınca salat, selam ve bereketler ihsan eylesin.

Alıntı...
__________________
 

afakisevda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Ağu 2007
Mesajlar
578
Tepki puanı
0
Puanları
0
SLAMÜN ALEYKÜM Hafize Anne ALLAH Senden Razı olsun öyle güzel bir tevafuk olduki bu paylaşımın şu anda öyle bir haldeyimki tükenişimi bitişimi hissediyorum RABBİME hakkıyla kulluk edemedim biliyorum yüzüm yok istemeye ama RABBİMİN MERHAMETİ RAHMETİ Sonsuz açılan elleri boş çevirmez her ne kadar istemeye layık olmasamda istemesini bilemesemde



O SONSUZ RAHMETE ELLERİMİ AÇIP
BİTTİM YA RAB YETİŞ !!! diyorum


ALLAHA EMANET OL SELAMETLE KAL
 

leyla-1

Altın Üye
Ayın En İyi Üyesi
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
40,296
Tepki puanı
6,167
Puanları
163
Yaş
51
Yürekten Bittim “ya Rab” Diyene

--------------------------------------------------------------------------------

Usulüne uygun yazılmayan bir dilekçe dahi,
yazıldığı makam ne kadar kıytırık olursa olsun kabul edilmezken, şartlarına riayet edilmeyen dua nasıl tutsun?
Dua, Allah'a çıkarılmış davettir.
Dua, insanın acziyet itirafıdır.
Dua, insanın kendi kendine yetmediğini bilmesidir.
Dua, insanın iki ayaklı bir yürek olup tepeden tırnağa 'istemek' kesilmesidir.

Dua var gücünü,
olanca çabasını harcayıp bitiren insanın Allah'a saldığı "imdat" sayhasıdır.

Yürekten "Bittim Ya Rab!" diyene
"Dayan, yettim kulum!" diyecektir Allah.
Var mı biten, gerçekten var gücünü harcayan,
tüm çabasını ortaya koyan ve tükendiği yerde "Bittim ya Rab!" diyen?
Kim o?
Hiç kuşkunuz olmasın ki, onun imdadına yetişilecek "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyen ve yardımı hak edene "Allah'ın yardımı elbet pek yakındır" diyen bulunacaktır.

Kuldan istemenin bile bir âdâbı-erkanı bir usulü varken, Allah'tan istemenin bir âdâbı bir usülü olmasın mı?
Ettiğimiz dualar, Allah'a gönderdiğimiz mektupsuz zarflara benziyorlar. Zarf var fakat mazruf yok. Bu şu demektir: Ceset var fakat ruh yok, kabuk var fakat öz yok, maske var fakat yüz yok.
Yaşarmayan bir göz, kızarmayan bir yüz, hissetmeyen bir öz, eyleme dönüşmeyen binbir söz ile Allah'a yazılan davetiyeler nasıl varsın yerine?
Yanmayan, özlemeyen, sızlamayan, inlemeyen,
duymayan bir yüreğin feryadı mı olur?
Taş kesilmiş aşk fukarası yürekler "dua" gibi muhteşem bir mesajı hangi enerjiyle iletirler adresine? Sesini sahibine dahi duyuramayan, sahibinin sesini duymaktan aciz olan bir yürek, öteleri sarsacak bir sayhayı nasıl koyverir gök kubbeye?

Oysa ki dua, güftesi aşk bestesi mahrumiyet ve ıstırap olan bir özge şarkıdır.

Bu şarkıyı söyleyecek olanın mazlum olması yetmez; kendi mazlumiyeti zalimlerin zulmüne yakıt olmamış biri olmalıdır. Kendi omuzlarını zalimlerin yükselmesi için basamak kılmamış olmalıdır.

Bu şarkıyı terennüm edecek birinin, olanla olması gereken arasındaki farkı iyi bilmesi şarttır.

Eğer bunu bilirse, duayı bir çocuğun annesinden ısrarla isteyişi gibi isteyecek, ilahi kapının eşiğine başını koyarak ısrar edecek, tekrar edecektir; tıpkı her gün onlarca kez okuduğu Fatiha'da olduğu gibi...
Dua, Allah'a çıkarılmış bir davetiyedir demiştik. Davet edenin bir adresi, bir aidiyyeti bulunmalıdır ki, icabet edecek olan onu orada bulsun. Bu adres insanın Allah karşısındaki esas duruşudur. Allah karşısında esas duruşunu bozan, ya da esas duruşu olmayan, davet edip de adresinde bulunmayan sorumsuz gibidir. Kim inanır onun duasında samimi olduğuna?
Diyelim ki adresinde bulundu. Bu kez de, davetine tecelli ve inayetiyle icabet edecek 'a sunacak bir yüreği olmalı. Mekansız'a yürekten özge mekan olur mu? Deniz dibine dönmüş, çöplükten beter hale gelmiş, eline geçen dünyalığı içine attığı bir mahzene dönmüş bir yüreğe konuk edilir mi O? Tıpkı şairin dediği gibi:

Sür çıkar ağyarı dilden ta tecelli ede Hak
Padişah konmaz saraya hane mamur olmadan

Kulun gücünün bittiği yerde Allah'ın yardımı başlar. Gücünüzün bittiği noktada olup olmadığınızı kontrol ettiniz mi? Eğer hala gücünüz varsa, o bitinceye kadar koşmanızı, soluğunuzun tükendiği noktada hiç ummadığınız bir yerden önünüze kapı açılacağını düşündünüz mü?
Taif dönüşü Muhammed (a.s) son tedbiri de tüketmiş bir halde kan revan içinde doğduğu toprakların varoşlarına gelip dayanmış fakat girememişti. İşte o an gücünün bittiği andı. Gidecek bir kapısı, başvuracak bir dayanak, sığınak, tutamak ve barınağı kalmamıştı.

Aklın tedbirinin bittiği yerde aşkın kollarına bırakmıştı kendisini ve bir dua yapmıştı. Bu dua öyle bir aşkla yapılmıştı ki, doğrudan hedefini bulmuş ve nübüvvet sürecinin gün dönümü olmuştu.
Ufuk İnsan'ın Mekke'ye bakan yamaçlardan birinde yaşlı gözlerle yaptığı, tarihin akışını değiştiren ufuk duayı sizin için tercüme edeyim:
Allah'ım!
Kuvvetimin tükendiğini sana arz ediyorum.
Gücümün azaldığını,
insanların gözünde küçük düştüğümü sana şikayet ediyorum!
Ya Erhamerrahimin!
Sensin ezilmişlerin Rabbi!
Sensin benim Rabbim!
Beni kimlerin eline bıraktın?
Bana gaddarlık yapan yabancıların eline mi?
Yoksa davamı ipotek edecek bir düşmana mı?
Eğer sen bana gücenmedinse,
kesinlikle bunlara aldırmıyorum.
Lakin iyiliğin beni rahatlatacaktır.
Senin nuruna sığınırım,
karanlıkları aydınlatan nuruna...
Gelecek azabın, bana ulaşacak öfkenden
kaçıp kurtulacak bir sığınak arıyorum.
Sana sığındım, yeter ki razı ol.
Güç ve kuvvet sendendir,
yalnız senden." (İbn Hişam, Sire II/29-30)

mustafa islamoğlu


ALLAH RAZI OLSUN EMEĞİNİZE SAĞLIK ÇOK GÜZEL BİR PAYLAŞIMDI. YETERKİ RABBİM'İZDEN İSTEMEYELİ BİLELİM O HERŞEYE KADİR'DİR RABBİM YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN... SELAM VE DUA İLE...
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Peygamber -Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem-buyurmuşlardır ki:
73_1.gif
"Cenâb-ı Hakk'a rızâya ermiş olarak mülâki olmak arzusunda bulunanlar bana çokça salât göndersinler. " (1)
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
73_2.gif
"Tahkîkan sizden bana en yakın olan kimse beni çokça salât ve selâmla yâd edenlerdir. " (2)
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
74_1.gif
"İhtiyâcı bulunan bir şeyi te'minde zorluğa düşen bir kimse bana çokça salât ve selâm göndersin. Tahkîkan salât ve selâm gam ve kederleri izâle eyler, rızıkları bollaşdırır, ve müşkilleri hall etmek için yegâne bir vesiledir." (3)
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
74_2.gif
"Muhakkak ki insanların en ziyâde cimri olanı yanında ismim anılıp da bana salavât ve selâm göndermeyen kimsedir. " (4)
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
74_3.gif
"Bir kimse yanında ismim zikrolunur da bana salât ve selâm göndermezse o kimse şakîdir." (5)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt