Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yağmur (1 Kullanıcı)

RECEB-I KAMER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2007
Mesajlar
3,767
Tepki puanı
72
Puanları
48
Yaş
38
Konum
vakt-i seher
YAĞMUR

Doğunun kanlı şafaklarından birinde ışık vurdu yüzüne.
Nefeslere derinlik veren taze bir seherde,
Ruhların göçebelik kışkırtısına yakın olduğu sabah vakitlerinde
Duru bir reşha olarak vardı yeryüzüne.
Saliha bir ananın göz yaşından taştı da geldi.
Helal-haram kaygısını bir tutam ota taşıyacak denli
Müttaki bir babanın alın terinden billurlaştı da yağdı yağmur.
Şarkın humma nöbetleriyle kıvranan toprağına dokundu en önce.
Son alimlerin son nefesleriyle savruldu yağmur,
Aşkın rüzigârına tutuldu, damla damla sevdaya aktı.
Yitirilmiş bir coğrafyanın dağıyla taşıyla kucaklaştı,
Fakrla, cehaletle, zaruretle derinleşen bir yaranın orta yerinde kan olup aktı, kıvrandı.
Uçurumlara düştü, mağaralara sığındı, taşlarla arkadaş oldu, pınar başlarından taştı,
Gecenin orta yerinde yüreğine düşen dava ateşiyle buharlaştı.
Van Kalesi’nin taşlarından devşirdiği haşin fıtratını,
Zernabâd suyunda yıkadığı duru, keskin bakışını,
Şark’ın kavruk toprağından beslediği ateşîn zekasını alıp yeniden göğe karıştı yağmur.
Bir sabah tozlu ayaklarıyla vardığı ıstanbul’a,
Irkçılık, küfür, şüphe ve emperyalizmle kirlenmiş bu iklime,
Muhteşem bir saltanatın batmaya yüz tuttuğu hazan mevsiminde
Bir ikindi yağmuru olup düştü.
Mahzun coğrafyanın meyus insanlarına,
Peşi sıra getirdiği şark ışıklarıyla taze ve rengarenk bir gökkuşağı sundu.
Hiçbir yağmura benzemiyordu.
Sanki başka zamanlara, başka mevsimlere, başka coğrafyalara aitti de,
Bu talihsiz mevsime, bu mahzun şehre kazara uğramış gibiydi.
‘Bediüzzaman’ dediler yağmura.
Eşsiz ve belki zamansız yağmış bir yağmurdu.
Acele etmiş, kışta gelmişti.
Çiçekleri solmuş, tohumları kurumuş bu topraklara,
Yazı baharı unutmuş bu iklime yeni baharlar getirecekti.
Yağmur, soğuk ve acı kışlarda da yağdı.
Kalemin ve kılıcın ucu sıra şehir şehir dolaştı.
Harflerin efsununda savruldu, harplerin hüznünde yoğruldu.
Kalemi ve kılıcı bir tutan alim hassasiyetini ve mücahid heyecanını her diyarın göğüne taşıdı yağmur.
İlmin mürekkebine dolanıp sayfalar boyu yazı olmayı da,
Şehidlerin kanına karışıp yeni baharların toprağına gömülmeyi de göze aldı.
Sayfalar boyu kara harfler gözlere nur olacak ve şehidler şehirlere gözyaşı olacak değil miydi nasılsa?
Yağmur eninde sonunda gözlere değecekti.
Son terazide, alimin mürekkebi ile şehidin kanı bir tutulacak değil miydi?
Yağmur göklüydü ve nasılsa göğe dönecekti.
Bir gece, hain bir pusunun girdabına düştü yağmur.
Acımasız bir kılıcın ucunda, paslı bir namlunun ardı sıra yabancı ellere savruldu.
Volga nehrinin hazin akışına kapıldı.
Yaban rüzgarlarına esir düşüp, uzak coğrafyalara sürüklendi.
Gecenin koynunda, gurbetin kapkara hüznünde,
Zihninde çakan yakıcı şimşeklerle sarsıldı,
Yüreğinde kopan fırtınalarla yeniden yeniye duruldu,
Ruhuna saran gökgürültüleriyle yeniden ateşlendi.
Ve yağmur şanlı saltanatın yıkık taşlarına yeniden yağdı.
Güzel zamanlardan geriye kalan bu donuk bakışlara dolandı durdu.
Duruldu.
Saltanatsız, devletsiz ve hilafetsiz bir payitahtın son küllerini yıkadı.
“Esaretten sonra” yeniden Anadolu’ya vardığında,
Ankara Kalesi’nde soluk bir ikindi vakti,
Avrupa’dan gelen katran karası küfrün gölgesini hissetti.
"Ankara’dan en kara bir halet"le yeniden ilk yurduna,
Doğu’ya doğru yola çıktı.
Medeniyetin kirlerini, saltanat ve iktidarın yükünü üzerinden atarak hafifledi, duruldu.
Yalın bir damla olarak yeniden Erek Dağı’nın serin kuytularına döndü.
Sözler’ce kalbimize yağmak için, Mektup’larca ruhumuza varmak için,
Aklımıza Lem’a Lem’a şualar düşürmek için saflaştı, inceldi, çoğaldı, çağladı.
Yağmurla ilk kez çay kokulu bir sonbahar akşamı tanıştım.
Karşımdan değil, yanımdan konuşuyordu yağmur.
Yağmur gibi yükseklerden konuşuyor ama yumuşakça iniyordu zihnime.
“Yağmurca” söylüyordu, incitmesiz ve berrak.
Sessiz ama ahenkle; kimseyi kimseden ayırmadan ve herkese özel olarak düşüyordu Sözler’i.
Kağnı sırtında meçhul bir sürgüne giderken, öküzün kanayan ayağını dert edinen Yağmur’du.
Sessiz ve kimsesiz bir yalnızlığa itilirken, yavrusuna giden kuşlara kanat geren Yağmur’du.
Barla’nın hüzünlü yalnızlıklarında, Çam Dağı’ının vahşetli gecelerinde çise çise yağan, sessizce çoğalan, hece hece biriken, Sözler’ce taşan Yağmur’du.
Denizli, Eskişehir, Afyon hapishanelerinin duvarlarını yıkan bakışlarla yağdı Yağmur. Parmaklıklara inat yeryüzünün her noktasına vardı, zerreden küreye herşeyi tefekkürle yıkadı yağmur.
Bir bahar günü, Eğirdir Gölü’nün yeni açmış çiçekleri, taze kokulu yapraklarıyla sele dönüştü yağmur.
Yaprak yaprak, çiçek çiçek binlerce Esmâ’ya şebnem oldu.
Esmânın güzel kanatları arasında bizi Haşre, Ebede, Cennete taşıdı Yağmur.
Gözlerimizin gördüğü suretlerden gönlümüzün gördüğü hakikatlere sürükledi bizi.
Öylece "yeryüzündeki rahmet eserlerine nazar" eyledik.
Ve öylece dirilişe, hesaba, ebede vardı aklımız.
Yusuf’un[as] rüyasıyla uyandırdı bizi.
Kuyuda ve zindanda aklımızı hakikate boğdu.
Yunus’un[as] gecesiyle aydın etti gözümüzü.
Yunus’un[as] denizinde dalga dalga gerçeğe savurdu nefsimizi.
İbrahim’in[as] düştüğü yangından bize ebedî güller devşirdi.
Musa’nın[as] asasını dilimize verdi; taşı tefekkürümüze taşıdı,
Katı kalpleri taşla yumuşatacak Sözlerle geldi.
Eyyub’un [as] sabrını yüreğimize indirdi Yağmur.
Damağımıza metanetli bir Eyyub duası yapıştırdı.
Ve ‘Bütün Zamanların En Güzel Yağmuru’nu,
Muhammed Mustafa Aleyhisselatüvesselamı, ‘Reşha, Reşha’ bu çorak iklime, bu kurak dimağlara indirdi Yağmur.
Gülü ve salâvatı, bülbülü ve nübüvveti, insanı ve haşri, geceyi ve yıldızları, göğü ve tevhidi yeniden yeniye yoğurup yıkadı Yağmur.
Hiç incitmeden, yıkmadan ve kırmadan, üzmeden ve korkutmadan alnımıza, aklımıza yağdı.
Hiç ayırmadan ve bölmeden, hiç zorlamadan ve yormadan dimağımıza ve damağımıza değdi Yağmur.
Ve hala Sözler’ce yağıyor yüzümüze, sabahları şebnem olup Lem’a Lem’a parıltılar saçıyor, ebedi bir bahardan, sonrasız bir andan taze ve sımsıcak Mektuplar taşıyor, sayfalar boyu gökkuşağı oluyor, gözümüze ve gönlümüze şualar gönderiyor.
Yağmur hâlâ yağıyor.
Said’in gözlerinden yağıyor yağmur.
Ve Said’in Sözler’inden rahmet hece hece gözlerime iniyor.


Senai Demirci

 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
50
Unutmayı diledikleri, silmeyi denedikleri dönemde Rabbim ona çileli bir dönem vermiş ki...unutulmak istenen silmek istedikleri KUR_AN yeniden hayat bulmuş
Bakarsak hayatlarına ne çileler çekmiş, Yağmur ...merhamet Rabbim merhamet pınarlarını göndermiş
düşünsenize ezan türkçe, kur-an türkçe emirler unutulmuş ...Rabbim merhamet etti bize ki sevdiği kulunu göndermiş
böyle düşünüyorum, Rabbim affetsin bizleri
 

RECEB-I KAMER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2007
Mesajlar
3,767
Tepki puanı
72
Puanları
48
Yaş
38
Konum
vakt-i seher
Unutmayı diledikleri, silmeyi denedikleri dönemde Rabbim ona çileli bir dönem vermiş ki...unutulmak istenen silmek istedikleri KUR_AN yeniden hayat bulmuş
Bakarsak hayatlarına ne çileler çekmiş, Yağmur ...merhamet Rabbim merhamet pınarlarını göndermiş
düşünsenize ezan türkçe, kur-an türkçe emirler unutulmuş ...Rabbim merhamet etti bize ki sevdiği kulunu göndermiş
böyle düşünüyorum, Rabbim affetsin bizleri

Eşsiz ve belki zamansız yağmış bir yağmurdu.
Acele etmiş, kışta gelmişti.
Çiçekleri solmuş, tohumları kurumuş bu topraklara,
Yazı baharı unutmuş bu iklime yeni baharlar getirecekti.
Yağmur, soğuk ve acı kışlarda da yağdı.


Rabbimizin rahmeti,keremi ablacım şükürler olsun kurak gönül iklimlerimize gönderdi bahar niteliğindeki ''YAĞMURUMUZU'' Rabbim bu yağmurdan istifade ettirsin,gönül pınarlarımızın menşei,menbaı olsun inşallah..Rabbime emanetsiniz
 

RECEB-I KAMER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2007
Mesajlar
3,767
Tepki puanı
72
Puanları
48
Yaş
38
Konum
vakt-i seher
Bir bahar günü, Eğirdir Gölü’nün yeni açmış çiçekleri, taze kokulu yapraklarıyla sele dönüştü yağmur.
Yaprak yaprak, çiçek çiçek binlerce Esmâ’ya şebnem oldu.
Esmânın güzel kanatları arasında bizi Haşre, Ebede, Cennete taşıdı Yağmur.
Gözlerimizin gördüğü suretlerden gönlümüzün gördüğü hakikatlere sürükledi bizi.
Öylece "yeryüzündeki rahmet eserlerine nazar" eyledik.
Ve öylece dirilişe, hesaba, ebede vardı aklımız.

Rabbim bu yağmur ile tekrar tekrar ve tekrar ıslanmak nasib eylesin bizlere...Amin

B)B)B)
 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
501
Puanları
83
Yaş
43
Maşallah ...
Sevgili Senai Demir hocamız..
Maşallah ... Allah Kaleminize güç kuvvet versin...
Versin.. Asrın Kirlettiği gönüllerimizi okşayan ılık rüzgarları andıran yazılarınızla aklanır akıllanır toparlanırız belki...
Üstadı ne kadar güzel anlatmış hocam...
Üstadı hala bir çoğumuz ismiyle tek biliyoruz..
Bir çok şeyin içeriğini bilmediğimiz gibi...

Sevgili kardeşim Allah c.c. razı olsun...
Çok güzel paylaşım olmuş yine herzamanki gibi...
Devamını bekliyoruz inşallah.. takibteyiz...

Selam ve dua ile
 

RECEB-I KAMER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2007
Mesajlar
3,767
Tepki puanı
72
Puanları
48
Yaş
38
Konum
vakt-i seher
Maşallah ...
Sevgili Senai Demir hocamız..
Maşallah ... Allah Kaleminize güç kuvvet versin...
Versin.. Asrın Kirlettiği gönüllerimizi okşayan ılık rüzgarları andıran yazılarınızla aklanır akıllanır toparlanırız belki...
Üstadı ne kadar güzel anlatmış hocam...
Üstadı hala bir çoğumuz ismiyle tek biliyoruz..
Bir çok şeyin içeriğini bilmediğimiz gibi...

Sevgili kardeşim Allah c.c. razı olsun...
Çok güzel paylaşım olmuş yine herzamanki gibi...
Devamını bekliyoruz inşallah.. takibteyiz...

Selam ve dua ile

Amin abim inşallah..hakkatten çok güzel anlatmış üstadımızı Rabbim razı olsun tüm emeği geçenlerden bu güllerle dolu gül davada..Amin ecmain inşallah kıymetli abim,Teşekkürler..Rabbim bizleri bu güzelliklerden mahrum etmesin inşallah bir ömür..Rabbime emanetsiniz kıymetli abim
 

RECEB-I KAMER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2007
Mesajlar
3,767
Tepki puanı
72
Puanları
48
Yaş
38
Konum
vakt-i seher
“Esaretten sonra” yeniden Anadolu’ya vardığında,
Ankara Kalesi’nde soluk bir ikindi vakti,
Avrupa’dan gelen katran karası küfrün gölgesini hissetti.
"Ankara’dan en kara bir halet"le yeniden ilk yurduna,
Doğu’ya doğru yola çıktı.

 

RECEB-I KAMER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2007
Mesajlar
3,767
Tepki puanı
72
Puanları
48
Yaş
38
Konum
vakt-i seher
Yağmurla ilk kez çay kokulu bir sonbahar akşamı tanıştım.
Karşımdan değil, yanımdan konuşuyordu yağmur.
Yağmur gibi yükseklerden konuşuyor ama yumuşakça iniyordu zihnime.
“Yağmurca” söylüyordu, incitmesiz ve berrak.
Sessiz ama ahenkle; kimseyi kimseden ayırmadan ve herkese özel olarak düşüyordu Sözler’i.
Kağnı sırtında meçhul bir sürgüne giderken, öküzün kanayan ayağını dert edinen Yağmur’du.
Sessiz ve kimsesiz bir yalnızlığa itilirken, yavrusuna giden kuşlara kanat geren Yağmur’du.
Barla’nın hüzünlü yalnızlıklarında, Çam Dağı’ının vahşetli gecelerinde çise çise yağan, sessizce çoğalan, hece hece biriken, Sözler’ce taşan Yağmur’du.

 

İsmail_Şener

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Şub 2021
Mesajlar
24
Tepki puanı
0
Puanları
1
Konum
İzmir
Çok güzel bir şiir. Ellerinize sağlık paylaşımınız için çok teşekkürler. Allah razı olsun. Vesselam
 

Fatih20

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ağu 2021
Mesajlar
10
Tepki puanı
0
Puanları
1
Konum
İzmir
Bu güzel eseri bizlerle paylaştığınız için çok teşekkürler. Allah razı olsun. Vesselam.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt