Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

YA Rabbi! Ben Pişmanım... (1 Kullanıcı)

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Ebu Hureyre (r.a.) 'ye takvanın ne olduğunu soranlara:
- Siz hiç dikenli yoldan geçtiniz mi? buyurdu.
Onlar da:
- Evet geçtik, dediler.
Bunun üzerine :
... - O halde oradan geçerken ne yaptınız? diye sordu. Onlar:
- Dikenlerden sakındık, dediler.
- İşte takva da, günah ve haramlardan sakınmaktır, buyurdu...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Devletler tarafından sık sık yapılan bir uygulama vardır. "Pişmanlık kanunları". Bazen eğitimini aksatmış insanlara "Af" çıkarılır, bir hak daha denir. Bazen hapishanelerdeki değişik suç işlemiş insanlara bir "Af" ilan edilir. Bazen de bu "Af" ilanı öyle bir noktaya gelir ki kanun tanımaz, toplum hayatına neredeyse zehir durumuna gelmiş bir "Terörist" bir eşkıyaya bile "Af" yasaları "Pişmanlık kanunları" çıkarılır. Ve devletin şefkat eli herkesimden insana uzatılır, uzatılmak istenir.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Pişmanlık, Allah’a sığınma duygusu, yakarış, ümit, korku, huzur, rahatlama…Her bir duygu ayrı ayrı yaşanır Allah ile başbaşa kalıp o bazen kendimize bile itiraf edemediğimiz günahlarımız-yanlışlarımız için af dilediğimiz anda.
Kimimiz defalarca tövbeler edip yine aynı yanlışa düşmüştür, kimimiz o “bir daha aynı yanlışa hiç düşmeyeceği an”a kadar tövbe etmeyip beklemiştir ki tek tövbesi adam gibi bir tövbe olsun.. Kimimiz de gündelik hayatta dilimize dolamışızdır; bir gıybet etti mi bir yalan söyledi mi hemen arkasından “töve tövbe” der geçer güya içimizi rahatlatır. Peki doğrusu ne bu işin? Tövbe etmeyi gerçek manasıyla nasıl yerine getirebiliriz?

“ Allah’ın kabulünü üstlendiği tövbe , bilgisizlikle kötülük işleyip de çok geçmeden tövbe edenler içindir. Allah işte böylelerinin tövbesini kabul eder. Allah Alimdir, Hakimdir. Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da her birine ölüm geldiğinde: ‘İşte şimdi tövbe ettim!’ diyenler için tövbe yoktur…………..”
Nisa 17-18

Bu ayetle o kadar açık bir hale geliyor ki, sürekli aynı hataları-dinen yanlış şeyleri yapıp yapıp ardından tövbe edip kurtulamıyoruz.
Birincisi, kötülüğü-yanlışı bilgisizlikten yapmış olmak önem arz ediyor. Yasak olduğunu bilerek, göz göre göre yaptığımız yanlışlarla bilmeden yaptıklarımız bir tutulmuyor.
İkincisi, yanlışın hemen ardından tövbe etmiş olmak gerekiyor. Yani tövbe etmemiz gereken şeyin farkına varıp, “bir kaç yıl sonra tümden tövbe edeyim daha iyi, nasılsa yine aynı şeyi yapacağım yine bilmeden de olsa” gibi bir tutum oldukça yersiz. Kimi insan tövbe ettikten sonra yine aynı hataya düşeceğinin korkusuyla, riyakarlık olmasın diye erteler de erteler tövbeyi…İşte bunu yapmak çok yanlıştır ayete göre. Ne zaman başımıza ne geleceği belli olmadığıa göre hiç bir zaman ertelememek gerekiyor tövbelerimizi. Zaten bilip de ertelemek ayetle de ters düşüyor.

“ …İçinizden her kim bilgisizlikle bir kötülük işler de ardından tövbe edip halini düzletirse hiç kuşkusuz allah çok affedici çok merhametlidir.”
En’am 54

“Kim zulmünden sonra tövbe eder , halini düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder. Allah çok affedici çok merhametlidir.”
Maide 39

“Tövbe edip hallerini düzeltenlerle gerçeği açıklayanlar müstesna. İşte böylelerinin tövbesini kabul ederim. Doğrusu ben tövbeleri çok çok kabul edenim, rahmeti sınırsız olanım!”
Bakara 160

“…Ondan sonra tövbe edip halelrini düzeltenler müstesna. Allah çok affedici, çok merhametlidir.”
Bakara 88-89

Bu ayetlerden de anlayacağımız üzere, üçüncü olarak, tövbe ettikten sonra halimizi düzeltmemiz, aynı yanlışa tekrar düşmemek için özen göstermemeiz gerekiyor. Bu örneklerde ve daha pek çok ayette tövbeden sonra gelen düzelme hali vurgulanıyor ve tövbenin kabul olması için gerekli olan şeylerden biri olarak gösteriliyor.
Dikkat çekici olan bir diğer konu da, Kur’an’da Allah’ın süreklilikle bizleri tövbeye çağırmasıdır. Kötü manada yaptığımız her ne varsa tövbe edip doğruya yönelmemiz için sonsuz bir rahmetten haber veriyor. Bizleri affetmek istiyor. Pek tabii, yapılan yanlışlar yazıldı bitti, artık onları dengeleyecek kadar iyilik edeceksin ibadet edeceksin de diyebilirdi. Hiç bir şeyin dönüşü olmayabilirdi. Ne var ne yoksa o şekliyle kaydolur, iyinizle kötünüzü dengeleyin diyebilirdi çok rahat. Ama O, bize bir kapı açıyor ve sürekli merhametini, affediciliğini, rahmetini vurguluyor çok şükür ki. Bizden tek istediği tövbelerimizde samimiyet, pişmanlık ve doğruya yöneleceğimize dair kararlılık. İnsanın hata yapmaya müsait yapısını, zayıflığını biliyor yaratan olarak ve bize kolaylık getirmek istiyor. Bize tövbeyi nasip ediyor. Ne büyük bir hikmet! Şükürler olsun…

“ Allah size açık seçik bildirmek istiyor. Sizi, sizden öncekilerin yol ve yöntemlerinden haberdar ediyor. Size tövbe nasip ediyor. Allah her şeyi bilir; tüm hikmetlerin sahibidir. Allah sizin tövbenizi kabul etmek istiyor. Şehvetlerine uyanlarsa sizin büyük bir sapışla sapmanızı isterler. Allah size hafiflik getirmek istiyor. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır.”
Nisa 26-27-28

“…Gerçekten de O, evet O, Tevvabdır, tövbeleri cömertçe kabul eder..”
Bakara 37

 

salavatqetir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eki 2010
Mesajlar
1,596
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
31
Şayet cehennem ehline dünya ateşine girin deselerdi,
yarış yaparlardı dünya ateşine girip cehennem atşinden çıkmak için.....


imamı gazali, rahmetullahı aleyh..
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Resetlemek, bir bilişim terimi. Bilgisayarı ilk durumuna getirmek, sıfırlamak, yeniden başlatmak anlamında. İnsan da adeta bilgisayar gibi kendisini resetleyebilir. Samimi bir niyetle yeni bir sayfa açabilir, yeniden başlayabilir.
Bizler hata yapabilen varlıklarız. Hayat boyu sürekli hatalar yaparız. Hatta aynı hatalara düşer, aynı günahları tekrarlarız. Ancak Allah’tan saygı ile korkuyorsak ve O’nun sevgisini yitirmekten şiddetle kaçınıyorsak hata yaptığımızda huzursuzluk hissederiz. Yaşadığımız sıkıntı Allah’ın hoşnut olmayacağı bir davranış sergilemiş olma düşüncesinden kaynaklanır. Bunun çözümünün Allah’a sığınmak olduğunun bilincinde olmamız önemli. O zaman yaptığımız hatayı duygusal bir bakış açısıyla değerlendirmez, sıkıntı, karamsarlık veya bunalım yaşamayız. Hissettiğimiz yalnızca derin bir pişmanlık duygusudur ancak bu rahmani bir pişmanlıktır.
Allah’tan uzak yaşayan insan ise hata yaptığında hatayı düzeltmek yerine, ömrünün sonuna kadar bu suçluluk duygusuyla yaşamayı seçer. İşte bu şirke dayalı şeytani bir pişmanlık duygusudur.“Eğer şöyle yapsaydım, böyle olmazdı” gibi anlamsız sözler söyleyip, üzüntü, stres, korku gibi duygulara kapılmak yersizdir. Allah’tan razı olmalı ve O’nun her olayı hayırla yarattığının bilincine varmalı.
Yaşadığımız her şey kaderde hayırla yaratılmıştır. Yapmamız gereken Allah’a sığınmak, yapılan hata için bağışlanma dilemek, samimi tevbe etmek, bir daha o günahı işlemeyeceğine dair Allah’a söz vermek ve bunun için O’ndan yardım dilemektir. İşte bu durum insanın kendisini resetlemesidir.
İşlediğimiz günah için tevbe edebilir, ardından gaflete kapılıp aynı günahı tekrar işleyebiliriz. Ancak Allah’ın kucaklayıcı rahmeti nedeniyle defalarca tevbemizi bozmuş da olsak, gerçekten nasuh/kesin bir tevbe ile Allah’a sığınabiliriz.
Allah,
“Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir.”
Azab size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip-dönün ve O’na teslim olun. Sonra size yardım edilmez.
(Zümer Suresi, 53-54)
buyurur ve biz kullarını sonsuz rahmetiyle müjdeler.
Pişmanlığın getirdiği içli bir ruh haliyle bağışlanma dilemek ve tevbe etmek, kulluğun en katıksız ifadelerinden. Tevbe, insanın sonsuz kurtuluşu için kapanmayan bir rahmet kapısı.
Allah sonsuz merhamet sahibi ancak kabul etmeyeceği bir tevbe de var. Ölüm anı geldiğinde samimiyetsizce yapılan tevbe…
Allah’ın üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. Tevbe; ne, kötülükleri yapıp-edip de onlardan birine ölüm çatınca: “Ben şimdi gerçekten tevbe ettim” diyenler, ne de kafir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azab hazırlamışızdır.
(Nisa Suresi, 17-18)

Firavun gibi… Hz. Musa ve müminleri öldürmek için peşlerine düştüğünde tam denizde boğulmak üzereyken, ‘İsrailoğullarının kendisine inandığından başka ilah olmadığına inandım ve ben de Müslümanlardanım” der Firavun. Ancak, “Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandın.” cevabını alır.
Allah’ın rahmeti çok geniştir, rahmeti üzerine yazmıştır ve samimi tevbenin karşılığını verir. “Her sabah yeni bir başlangıçtır” denir ancak sabahı görebileceğimizin garantisi yoktur. Bu yüzden hemen bu gece yatağınıza uzandığınızda samimiyetle tevbe edin, kendinizi resetlemeyi unutmayın.
Fuat Türker
 

salavatqetir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eki 2010
Mesajlar
1,596
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
31
“ Tövbe ediniz.
Duâ etmeye imkanınız varken, dua ediniz.
Salih kimselerle beraber olmayı fırsat biliniz. . . ”

| Abdülkâdir Geylânî Hazretleri
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt