Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Veresiye Defteri.. (2 Kullanıcı)

EBRARNISA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Ağu 2007
Mesajlar
528
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Rızkı artırır, malı bereketlendirir. Şeytan, malı ya israf ettirir veya cimrilik ettirir, hayra harcamaktan alıkoyar, "Yoksul olursun, elin daralır" diye korkutur. Allah yolunda harcamaktan korkmamalıdır! Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Şeytan, malınızı hayra sarf ettirmemek için sizi yoksullukla korkutup cimri olmanızı emreder. Allah ise, [sadaka ve zekat verirseniz] mağfiret, lütuf, bolluk vaad eder.) [Bekara 268]

(Gece gündüz, gizli açık, Allah yolunda mallarını infak edenlerin mükafatları Rableri katındadır. Bunlar için korku ve üzüntü yoktur.) [Bekara 274]
 

EBRARNISA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Ağu 2007
Mesajlar
528
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Allahü teâlânın rahmeti, ihsanı boldur. Zerre kadar bir iyiliğe dağlar kadar sevap verir. Mülk Onundur. Dilediğine dilediği kadar ihsan eder. Sadaka vermekle mal eksilmediği gibi bereketi de artar. Bereket, az bir şeyin çok şeye yetmesi demektir.Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Sadaka vermeye devam edenin rızkı artar ve duası kabul olur!) [İbni Mace]

(Sadaka vermekle mal eksilmez) [Tirmizi]
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Zekat malin iyisinden verilmeli​

Yüce Allah, Bakara Suresi 267. Ayet-i Kerimesi'nde "Ey iman edenler! Kazandiklarinizin iyilerinden ve rizik olarak yerden size çikardiklarimizdan hayra harcayin. Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacaginiz kötü mali, hayir diye vermeye kalkismayin. Biliniz ki Allah zengindir, övgüye lâyiktir." buyurarak müminlere zekatlarini çürük, bozuk veya hastalikli mallardan vermemeleri noktasinda ikaz etmistir.
Zekat memurlarina israrla Müslümanlarin mallarinin iyisini almamalarini emreden Peygamber Efendimiz Hazretleri (s.a.v) (Ebu Davud, Zekat:5 ; Nesei, Zekat:12 ) de mükelleflere mallarinin orta hallisinden zekat vermelerini istemis ve bununla ilgili olarak söyle buyurmustur:
"Üç sey vardir ki, onlari yapan kimse imanin lezzetini almis olur. Bunlar, kisinini bir olan Allah'a kulluk edip, O'ndan baska ilah olmadigina inanmasi, gönül hosnutluguyla malinin zekatini seve seve vermesi, ne yasli, ne uyuzlu, ne hasta ve ne de adi olan hayvani zekat olarak vermemesidir. Zekatinizi mallarinizin orta hallisinden verin.Çünkü Allah sizden malinizin iyisini istememis, fakat adisini de vermenizi emretmemistir. ( Ebu Davud,Zekat: 5)
Peygamber Efendimiz Hazretleri (s.a.v) bir defasinda da Übey bin Ka'b (r.a)'i zekat almasi için birisine göndermisti. Übey bin Ka'b (r.a) o zata gitti, hayvanlarini toplamasini istedi.O kimse develerini toplayinca zekat olarak iki yasina basmis bir deve vermesi gerektigini söyledi. O kimse, "Onun ne sütü var ne de tasimaya elverisli. Ama su deve hem genç , hem de besili disi bir devedir.Bunu al." dedi. Übey bin Ka'b (r.a) ," Emrolunmadigim seyi almam. Resulullah yakinimizda.Bana takdim ettigin seyi ona takdim etmeyi arzu ediyorsan bunu yap. O kabul ederse ben de ederim. Kabul etmezse ben de etmem."
O sahabi vermek istedigi deveyi de yanina aldi, beraberce Resulullah 'a gittiler. Sahabi durumu O'na anlatti. Peygamberimiz söyle buyurdu:
"Vermen gereken deve, memurun istedigidir. Ama ondan daha iyisini vermek istiyorsan, Allah bunun sevabini sana verir.Biz de onu senden kabul ederiz." O kimse, "Iste o budur ya Resulullah.Onu sana getirdim. Buyur al" dedi. Peygamber Efendimiz Hazretleri (s.a.v) onun alinmasini emretti ve o Sahabiye malinin bereketlenmesi için dua etti. (Ebu Davud, Zekat:5 ; Müsned, 5:12)
Hayvanlarin iyisini zekat olarak vermek faziletli oldugu gibi, meyvenin de iyisini zekat vermek gerekir. Bir hadislerinde adi ve küçük hurmanin zekat olarak alinmasini yasaklayan Peygamber Efendimiz Hazretleri (s.a.v) , adi hurmayi zekat olarak veren birisi için de, "Bu kimse isteseydi, bundan daha iyisini zekat olarak verebilirdi. Bu zekatin sahibi kiyamet günü adi kuru hurma yiyecektir" ( Ebu Davud, Zekat:18 ; Ibni Mace, Zekat:19 ) buyurmustur.

ALINTI
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Selamünaleyküm...değerli Talip Abim ...selametle...

Selamünaleyküm...değerli Talip Abim ...selametle...

Zekat Kimlere Farzdir?
Bir kimsenin zekat vermekle mükellef olabilmesi için bazi sartlar vardir.Bu sartlari söylece siralayabiliriz:

Müslüman Olmak: Zekat,akli basinda,ergenlik çagina ermis ve hür olan
Müslümanlara farzdir. Hanefi mezhebi disindaki diger mezheplere göre çocuklarin ve delilerin de zekat vermeleri gerekir.Onlarin zekatini onlara ait olan maldan velileri verir.Bunlar çocuklarin malina zekat düsmesine delil olarak su hadisi zikrederler: " Mali bulunan bir yetimin velisi olan onun adina ticaret yapsin.Ta zekat onu yemesin." ( Tirmizi, Zekat:15 )

Nisap miktari mala sahip olmak: Zekatin farz olmasinin bir sarti da, asli ihtiyaçtan baska nisap miktari veya daha fazla bir mala sahip olmaktir.Nisap, zekatin farz olmasi için tayin olunan miktarda mal demektir.Peygamber Efendimiz Hazretleri (s.a.v) zamaninda altinla gümüsün satin alma gücü bakimindan günümüzde oldugu gibi büyük fark yoktu.Dolayisiyla zekat için nisap miktari bunlar üzerinden belirlenmisti.Zirai mahsüllerin ve hayvanlarin disinda kalan mallarda nisap miktari altinda Hanefilere göre 85 gram; gümüste ise 595 gram: Safilere göre ise altinda 72 gram, gümüste 504 gram olaraka tespit edilmistir.O devirde 85 gram altinla, 595 gram gümüsün satin alma gücü birbirine esitti fakat günümüzde bu nisaplar arasinda büyük bir fark vardir.Bu sebeple günümüzde nisap miktari olarak altinin esas alinmasi zekatin gayesine daha uygundur.

Malda bir artisin olmasi: Zekati verilecek mal hakikaten veya hükmen artmali, yani sahibine gelir getirmelidir.Artmayan mal için zekat vermek gerekmez.Hakikaten artis, ticaret yolu veya dogum yolu ile artistir. Ticareti yapilan mallar gün geçtikçe kiymetlenir.Zekati verilmesi gereken koyun,sigir gibi hayvanlar ise her sene yavruladiklarindan kiymet kazandiklarindan hakiki bir artis vardir.Yine para, ekin ve meyveler gelisen mallardir.

Hükmi artis ise altin ve gümüse mahsustur.Bu madenler her ne kadar maddeleri itibariyle bir artis göstermeseler de , degerleri her zaman artar.Buna hükmi artis denir.

Mala sahip olmak: Zekati verilecek mala insan tam sahip olmalidir.Sahibinin elinde ve tasarrufunda bulunmayan malin zekatini vermek gerekmez.Satin alinip alis veris yapildiktan sonra henüz ele geçmemis olan mal zekata tabidir.Rehin birakilan mal zekata tabi degildir.Belirli bir sahibi bulunmayan, kaybedilmis ve gasbedilmil mala zekat düsmez.

Bir yilin geçmesi: Zekata tabi olan malin üzerinden hicri takvime göre bir yilin geçmesi gerekir.Peygamber Efendimiz Hazretleri (s.a.v) bir hadisinde "Üzerinden bir yil geçmedikçe bir malin zekatini vermek gerekmez." buyurarak buna dikkat çekmistir.Bu bir yil içinde artis gerçeklesir, hayvanlar yavrular, ihtiyaçlar ,fiyatlar degisir.

Hanefilere göre, nisap miktari hem senenin evvelinde, hem de senenin sonunda bulunmalidir.Mesela bir kimse asli ihtiyaçlarindan fazla olarak 100 gram altina sahip olsa, bir sene geçtikten sonra bu altin 60 grama düsse, bu kimseye zekat vermek farz degildir.Fakat nisap miktarinin sene içinde azalmasi zekata mani degildir.Mesela alti ay geçtikten sonra 60 grama düsse, fakat senenin sonunda 120 grama çiksa, senenin basindaki 100 gram veya alti ay sonraki 60 gram degil de, senenin sonunda 120 gram altinin zekati verilir.Zekata tabi olan bir mal üzerinden bir sene geçtikten sonra artsa, artan kisim zekata tabi olmaz.Onun zekata tabi olmasi için bir senenin geçmesi gerekir.Mesela birinin elinde geçen yilin Ramazan ayinin onuncu gününde 100 milyon lira bulunsa, bu senenin Ramazan ayinin onuncu gününde bu miktar 120 milyon olsa,Ramazan'in on besinde 130 milyona çiksa, bu kimse 120 milyonun zekatini verir.
Safiilere göre ise yil içerisinde nisap bir an bile olsa eksilirse, o yil için zekat vermek gerekmez.Yilin baslangicinda nisap tam olur,yil içerisinde eksilir, sonra yine tamamlanirs, zekatin farz olmasi için nisabin tamam oldugu günden itibaren bir yil geçmesi gerekir.Ancak bir insanin zekattan mal kaçirmak için yil içerisinde servetini mesela bir miktar malini birisine hibe edip daha sonra almak gibi, hile-i ser'iyye ile, eksiltmesi mekruhdur.Alimlerin çogunluguna göre ise böyle yapmak haramdir.

Zekatin farz olmasi için malin üzerinden bir senenin geçmesi, bir sene dolmadan zekat verilmez demek degildir.Fakat bir senede iki defa zekat verilmez.

Borçlu olmamak: Zekatin farz olmasinin sartlarindan biri de, eldeki malin varsa, borçlar çiktiktan sonra nisap miktarina ulasmasidir.Mesela elinde asli ihtiyaçlarindan fazla olarak bir milyari bulunan, fakat sekiz yüz milyon borcu bulunan birine zekat farz degildir.Zekat vermek için bütün sartlar varsa, kisinin zekati kendisine farz olduktan sonra olan borçlanmalari , zekatin farziyetine mani degildir. Bir alacakli alacagindan vazgeçse, o günden itibaren bir sene geçince, borcundan vaz geçilen kimsenin nisap miktarinda mali oldugu takdirde üzerine zekat farz olur.

ALINTI
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
ALLAH(cc) RAZI OLSUN..

ALLAH(cc) RAZI OLSUN..

[FONT=Arial, sans-serif]Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekatı verenlerin mükafatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.” [/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif](BAKARA SURESİ: AYET; 277)[/FONT]
Rüyam3Selamün Aleyküm

Talip amcam çok değerli bir paylaşım olmuş okurken beni eskilere götürdü çocukluk dönemime gittim bakkala giderdim ekmek vs.. bişeyler alırdım "yazılacak" derdim bakkal amcam hiç bişey demezdi yazardı. Herkesi bilirdi nasıl bir muhasebe tutardı koca bir mahallenin hesabı küçük kareli bir defterde yazılıydı. Şimdilerde mubasebe için bir sürü programlar var faturalar var muhasebeciler var daha bilmediğim çok şey var. Bakkal amca ise hesabını o deftere yapardı işin içinden de çıkardı.Talip amcam emeğine sağlık Allah c.c. razı olsun Hayırlı Günler...

Selam ve dua ile...
[FONT=Arial, sans-serif]VeAleynaAleykümSelam HÜLYA Yeğenim..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]Çünkü bizden biriydi..tan yeri ağarmadan dükkanını açıp,gecenin geç vakitlerine değin hizmet verirlerdi..Kendi insanına en yararlı katkıyı yapmak için gayret gösterirlerdi..Kim ne ister..kimin neye ihtiyacı olur bilirlerdi..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]Kiminin dert babası..kiminin zor gününde para kasası..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]Değerlerimize sahip çıkamayışımızında özeti bu durum kim bilir..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]Çok teşekkür ederim ilginiz için..Sizden de inşaAllah..Rüya'ma kocaman bir öpücük benim için..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]Selam..saygı ve baki dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz.. [/FONT]


“[FONT=Arial, sans-serif]Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve mü’minler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler. O namazı kılanlar, zekatı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlar var ya, işte onlara büyük bir mükâfat vereceğiz.”[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif](NİSA SURESİ: AYET; 162) [/FONT]


Nihalim
Selamünaleyküm...Değerli Talip abim ALLAH c.c. razı olsun...
emeğinize sağlık güzel bir paylaşım ...ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...selametle İNŞALLAH...


[FONT=Arial, sans-serif]VeAleynaAleykümSelam Kıymetli NİHAL Kardeşim..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]Her şeyden önce siz kadar kıymetli katkılarınız için kalbi teşekkürlerimi iletmek isterim..Rabbim sizden de razı ve hoşnud olsun inşaAllah..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]İlginiz için de ayrıca teşekkür ederim Kıymetli Kardeşim..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]Kardeşime her türlü sıkıntı ve belanın uzak olması duası ve selamlarımla..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]Siz de Selam..saygı..sevgi ve baki dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz..[/FONT]


[FONT=Arial, sans-serif]Andolsun, Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı. Onlardan on iki temsilci -başkan- seçmiştik. Allah şöyle demişti: “Sizinle beraberim. Andolsun eğer namazı kılar, zekatı verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere gönülden yardımda bulunarak) Allah’a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örterim ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim inkar ederse, mutlaka o, dümdüz yoldan sapmıştır.[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif](MAİDE SURESİ: AYET; 12)[/FONT]
Fatmana
Selamün Aleyküm Talip Amca çok Güzel Bir Paylaşimdi..bende Bir Bakkal çocuğuyum...o Veresiye Defteri Bakkalin Umududur Boş Kaldikça Ordaki Hesaplari Hesaplar...mahallesini Okadar Iyi Tanirki Başka Yerlerden Kiz Istemeye Gelecek Olsalara Bakkala Sorarlar...ama Malesef Bu Büyük Marketler çikti çikali Bakkalcilarinda Ekmeği Elden Gitti..malesef Bazi Vatandaşlar Gözünün önünden Market Poşetleriyle Geçiyorlar Sonra Gelip Ekmek Sigara Alip Deftere Yaz Diyorlar....bakkalina Evinin Anahtarini Birakirsin,paran Kalmasa Bana şukadar Borç Verebilirmsin Dersin..tüm Sikintilarini Bakkal Amcana Dökersin...ama Marketlere Git Ne Senin Derdini Dinlerler Nede Zor Aninda Yaninda Olurlar....önceden Biz Iki Bakkal Yan Yanaydik Babamin En Büyük Dostu Yine Bi Bakkaldi..hiç Bir Sorun Yaşanmazdi..birinde Bişeymi Bitti Hemen Diğeri Takviye Ederdi...şimdi Nerde O Yardimlaşmalar Dostluklar...rekabet Için Birbirlerini Yiyecekler.....emeğinize Sağlik..rabbime Emanet Olun..hayirli Geceler


[FONT=Arial, sans-serif]VeAleynaAleykümSelam Değerli FATMANA Kardeşim..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]Siz tam da bu meselenin konusu olan MAHALLE mizin hiç unutulmaz o tatlı AMCA larından birisiyle yakından tanıştığınız için..herşeye..bizlerin anlatmak isteyipte burada zikredemediğimiz bütün duygulara yakinen vakıfsınız zaten..Ve belki de yaşım itibariyle onları bende yakından tanıdığımı rahatlıkla söyleyebilirim..tüm mahalleye yeten bir TEK adamın..nasıl sahipsiz kaldığının bir öyküsüdür bu aynı zamanda..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]KIZ isteyeceklerin..gizli dostu..bu çok hoş bir bilgidir..haklısınız..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]Sizi üzmedim umarım..Babanıza selamlarımla Kardeşim..İlginiz için teşekkür ederim..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]Siz de Selam..saygı ve baki dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz..[/FONT]


[FONT=Arial, sans-serif]Sadakalar (zekatlar), Allah’tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif].”[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif](TEVBE SURESİ: AYET; 60)[/FONT]
İm_müslim
Ve aleykümselam TALİP AMCAM. Emeğine sağlık, yüreğine sağlık çok güzel bir paylaşımdı. Dediğiniz gibi bakkaliyelerin tadı bir ayrıydı. Orada bir sıcaklık, bir muhabbet vardı. Paylaşma, dayanışma ve ikram vardı. şimdi büyük marketlerde selamsız sabahız diye niteleyebileceğimiz bir durumda insanlar alışveriş yapmak durumundalar.
Artık ne bileyim güven kalmamış. Şuda var abicim bereket artık bizlerden ayrılmış, ortalarda görünmez olmuş.
Abim hani bilirsiniz kıssayı. İki bakkal yan yanadır. birisi sabah siftah yapmıştır. diğer müşteriye der ki siz diğer bakkaldan alışveriş yapar mısınız.
şimdi nerde abim bu bakkallar, bu insanlar. Şimdi birbirlerinin müşterisini çalmak için neler neler yapıyorlar değil mi...
İnsanlar hani büyük katlı apartmanlarda otururlarda komşularını tanımazlar ya işte büyük marketlede bu durumda. yüzlerce insan alışveriş yapmaktalar. ama hiçbirinin ağzındn güzel bir söz bir selam duyulmaz. herkes birbirine yabancı.
saatlerce gezerler ne alacaklarsa alırlar. sonra doğru yine komşularını tanımadıkları evlerine girerler.
samimiyet, güven dayanışma birliktelik bizi terketmiş abim...

ALLAHa emanet olunuz...
selam ve dua ile...


[FONT=Arial, sans-serif]EsSElamuAleyküm Değerli AYDIN Kardeşim..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]Sizin de gayet güzel tespitlerle beyan buyurduğunuz gibi..geçmişten-günümüze bozulan ilişkilerin..insan ve buna bağlı ticari ahlakı da kapsayan..tasvip edilemeyecek bir süreci değişik boyutlarıyla bizlere takdim ederek çok güzel-yerinde örneklemelerle katkıda bulunmuşsunuz..Bundan dolayı ve ilginiz için çok teşekkür ederim Değerli Kardeşim..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]Siz de Selam..saygı ve baki dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz..[/FONT]



[FONT=Arial, sans-serif]Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekat) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır.) Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir[/FONT][FONT=Arial, sans-serif].[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif](TEVBE SURESİ: AYET; 103)[/FONT]
Aminenur
_______selamün aleyküm kıymetli abimiz
çok degerli bir paylaşım olmuş..emeginize saglık olsun ....ne güzel günlermiş o zamanlar küçükken hatırlıyorum bizde bakkaldan alış veriş yapardık...içeri her girmemizde babamın selamı var amca derdik... o da güleryüzle karşılardı ... bazen almadıgınız halde şeker verirdi...
sagolunuz kıymetli abimiz o günleri bir parçada olsa hatırlamış olduk
hayırlı cumalarınız olsun
rabbime emanet olunuz
selam ve dua ile_________
[FONT=Arial, sans-serif]VeAleynaAleykümSelam Değerli AMİNENUR Kardeşim..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]Şimdi SÜPER MARKET sahibini kim göre..kim selam söyleye ! zaten paranızadır itibar artık..kim ne yapsın kuru kuruya selamı(!)..maalesef maddeye-maddi olana tapınır-tapar(!) olunca şirazenin dengesi bozuldu..terazi cüzdanı tartar oldu..her şey rayından çıktı velhasıl..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]ilginiz için teşekkür ederim Değerli Kardeşim..[/FONT]
[FONT=Arial, sans-serif]Siz de Selam..saygı ve baki dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz.. [/FONT]
 

ysmnkaos

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Ağu 2007
Mesajlar
1,327
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
16
Konum
kaosşehristanbul
Selamünaleyküm talipabi....
çok güzel yada hazin bir konuyu kaleme almışsınız...teşekkür ediyorum...

eskilerde.... eldeki defter resmi bir evrak olmasada, kişiler borçlarınıda, alacaklarınıda bilirmiş...
yani en önemlisi de karşılıklı güven varmış..
ama şimdi...
bakkal amcayı unuttuk...büyük marketlerin ruhsuz kasalarından geçen barkodlara alıştık...
ve dozaşımında felaketlere sebep olan kredi kartlarına...
ALLAHA EMANET OLUNUZ
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
ALLAH c.c. sizden de razı olsun...

ALLAH c.c. sizden de razı olsun...

selamünaleyküm....Değerli Talip abim ALLAH c.c. razı olsun...ben teşekkür ederim beğendiğiniz için...selamınızı ileteceğim İNŞALLAH...değerli abim DUA'nıza bütün kalbimle AMİN...AMİN...AMİN...RABBİM cümlemize göstermesin İNŞALLAH...dualarınızda unutulmamak dileğiyle...ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...selametle İNŞALLAH...


*SADAKA İLE İLGİLİ HADİSLER*

1. Ebu Hubab Saîd b. Yesar'dan: Resûlullah (s.a.v.) şöyle bu*yurdu:

«Kim helal kazancından bir sadaka verirse —zaten Al*lah ancak helali kabul eder—, onu Allah'ın kudret eline ko*yar. Allah da onu dağ gibi oluncaya kadar, sizden birinin tayını veya deve yavrusunu büyüttüğü gibi büyütür,»[1]

2. Ebû Talha'mn torunu îshak'dan, Enes b. Malik'in şöyle an*lattığını işittiği rivayet edildi:

Ebu Talha, Medine'de Ensar'dan en zengin hurmalığa sahip olanıydı. Kendisince en değerli malı da, Mescid-i Nebevi'nin karşı*sındaki «Beyruha» adındaki hurmalığı idi. Resûlullah (s.a.v.) ora*ya girip tatlı suyundan içerdi. «Sevdiğiniz şeylerden infak et' medikçe iyiliği elde edemezsiniz.»[2] ayet-i kerimesince, Ebû Talha, Resûlullah (s.a.v.)'ın huzuruna çıkıp:

«— Ya Resûlallah! Allah Teâlâ: «Sevdiğiniz şeylerden in*fak etmedikçe iyiliği elde edemezsiniz» buyuruyor. Bence mallarımın en değerlisi, Beyruha (denilen hurmalık)'dır. O Allah rızası için sadakadır. Allah katında onun hayır ve azığım olmasını umuyorum. İstediğin yere sarfet ya Resûlallah!» deyince, Resûlal*lah (s.a.v.):

«— Bu ne kârlı maldır, bu ne kârlı maldır. Onun hakkın*da söylediğini işittim. Onu yakınlarına vermeni uygun gö*rüyorum.» buyurdu. Bunun üzerine Ebû Talha:

«— Yapacağım ya Resûlallah» dedi. Sonra hurmalığı akraba*larına ve amcasının oğullarına taksim etti

3. Zeyd b. Eslem'den:

Resûlullah (s.a.v.): «Dilenci at üzerinde de gelse ona ve*riniz» buyurdu.[4]

4. Ensar'dan Eşhelî kabilesine mensup Muaz'ın oğlu Amr'dan rivayet edildiğine göre ninesi şöyle demiştir:

Resûlullah (s.a.v.) «Ey mü'min kadınlar! Sizden biri üte-lenmiş bir koç paçası da olsa, komşusuna hediye vermeyi küçük görmesin» buyurdu

ALINTI
 

EBRARNISA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Ağu 2007
Mesajlar
528
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Cabir bin Abdullah’tan (Radiyallahu Anh):

"Allah Resûlü (Aleyhisselatü Vesselam) buyurdu ki:

– İmanla birlikte şu 3 şeyi işlemiş olarak Allah’ın huzuruna çıkan kimse, cennetin kapılarından dilediğinden içeri girdirilir:

1. Din kardeşinin borcunu gizlice ödeyen (onu bu durumdan kurtaran).

2. Katilini (veya kendine zulmedeni) affeden (kısas hakkından feragat edip suçluyu cezalandırmaktan vazgeçen).

3. Her farz namazının bitiminde 10 kere 'kulhüvallahu ehad', yani ihlas Sûresi’ni okuyan...

Hz. Ebu Bekir sordu:

– Ya Resûlallah! Bunlardan sadece birini işleyen de bu mükâfatı elde eder mi?

Allah Resûlü, cevaben şöyle buyurdu:
– Evet, bunlardan sadece birini bile işleyen, o mükâfata nail olur.

(Taberanî)
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
ALLAH(cc) RAZI OLSUN..

ALLAH(cc) RAZI OLSUN..

“Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekatı emretti.”
(MERYEM SURESİ: AYET; 31)

Selamün Aleyküm Talip abim. yazınız çok güzeldi.
bir an çocukluğuma gittim.
bende inşallah bir kaç Hadis-i şerif ile katkıda bulunmak istiyorum.
selam ve dua ile YARADAN'a emanet olun.......


VeAleynaAleykümSelam Kıymetli EBRARNİSA Kardeşim..
Sayfalarımız içerisinde ZEKAT-SADAKA konusunu..veren elin alan elden üstün olduğunu örnekleyecek..güzelce-gönül hoşluğu ile vermenin(farz bir ibadetin..Allah(CC)'ın emrinin).. hatırlatılmasına vesile olacak..paylaşımlar olacak inşaAllah..
Ve sizlerin de kıymetli katkıları ile zengin içerikli bir konu genelin faydasına sunulmuş olur inşaAllah..
Değerli katkılarınız başta olmak üzere..ilginiz için de çok teşekkür ederim Kıymetli Kardeşim..Allah(CC) razı olsun..

Selam..saygı ve baki dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz..
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
Allah(cc) Razi Olsun..

Allah(cc) Razi Olsun..

"Ailesine namaz ve zekatı emrederdi. Rabb’inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı."
(MERYEM SURESİ: AYET; 55)

Ve Aleyküm Selam Ve Rahmetullahi Ve Berekatuhu..DEĞERLİ TALİP ABİM...
ALLAH(C.C) SENDEN RAZI OLSUN ÇOK GÜZEL VE ÇOK DEĞERLİ BİLGİLERİ BİZLE PAYLAŞTIĞIN İÇİN...RABBİM SENİN YOKLUĞUNU GÖSTERMESİN BU SİTEDEDE DÜNYADADA...AHİRETTEDE AMEL DEFTERİNİN SAĞ TARAFINDAN VERİLEN KULLARINDAN EYLESİN İNŞALLAH...RABBİME LAYIK KULLARINDAN OLURSUN İNŞALLAH...EVET ABİ ARTIK ALLAH(C.C) RIZASI İÇİN NE YARDIM EDEN NEDE ZEKATINI VEREN İNSAN ÇOK AZALDI NERDEYSE YOK DENİLECEK KADAR AZ...HELEKİ ŞU AHİR ZAMANDA NE KADAR ÇOK İBADET EDERSEK NE KADAR ÇOK HAYIR YAPARSAK RABBİMİN KATINDA DEĞERİMİZ ARTAR...AMA İNSANLAR SANKİ HİÇ ÖLMİCEKMİŞ GİBİ HER ŞEYLERİNİ VAKİTLERİNİ NAKİTLERİNİ BU DÜNYAYA YATIRMAKTA...RABBİM AHİRETİMİZİ HAYIR ETSİN İNŞALLAH...

265- Allah'ın rızasını kazanmak ve kalblerini sağlamlaştırmak için mallarını sarf edenlerin durumu,yüksekçe tepede bulunan bol yağmur aldığında yemişlerini iki kat veren, bol yağmur yağmasa bile çisentisi olan bir bahçenin durumu gibidir. Allah, yaptıklarınızı görür.
266- Hiç biriniz ister mi ki, kendisinin hurmalık ve üzümlüklerden bir bahçesi olsun, altında ırmaklar aksın, içinde her türlü ürünü bulunsun da, kendi üzerine de ihtiyarlık çökmüş ve elleri ermez, güçleri yetmez küçük, zayıf çocukları olsun. Derken ona ateşli bir bora isabet ediversin de o bahçe yanıversin. İşte Allah, âyetlerini size böylece açıklıyor. Umulur ki, düşünürsünüz.

EsSelamuAleyküm Kıymetli MURAT Kardeşim..
Amin..Sizden de inşaAllah..Estağfirullah Kardeşim sizlerle anlamlı bu güzel yuva..kardeşlik şuuruyla inşaAllah..Dualarınız için Allah(CC) razı olsun Kardeşim,duygulandırdınız..Rabbim sizi de sevdiği kullar arasına katsın..yavrularınıza..ailenize bağışlasın..
iman selameti ile iki cihan saadetleri nasib eylesin kıymetli kardeşim..
Zekat-sadaka konusunun önemini bilerek yapmış olduğunuz değerli yorum ve özellikle katkılarınız için çok teşekkür ederim Kardeşim..Son duanız için de can-ı gönülden amin inşaAllah..
Burak ve Taha Haktan yavrularınızın-yeğenlerimin gözlerinden öperim..Hediye alamadık ama..inşaAllah bir Ankara seferi nasib olursa..uğramak isterim inşaAllah..o zamana kısmetse..
Selam..saygı..sevgi ve baki dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz..
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Zekat ve Sadaka ile İlgili Hadisler


Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Hasan İbnu Ali (radıyallâhu anhümâ) zekât hurmasından bir tanesini alıp, hemen ağzına attı. Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Hişt, hişt at onu! Bilmiyor musun, biz zekât yemiyoruz!" -veya: "Bize zekât helâl değildir!-" diye müdâhale etti." (KÜTÜB-İ SİTTE/2031)

Yine Sahiheyn'de gelen bir diğer rivayette şöyle denmiştir: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ben bâzan evime dönüyor, yatağımda veya odamda yere düşmüş bir hurma buluyorum. Onu yemek üzere kaldırdığım vakit, "bu, sadaka hurması olmasın?" diye aklıma geliyor, korkup (tekrar yere) atıyorum." (KÜTÜB-İ SİTTE/2032)

Yine Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) efendimiz, kendisine bir yiyecek getirilince, mahiyeti hakkında sorardı. Eğer "hediye olduğu" söylenirse ondan yerdi, "sadaka olduğu" söylenirse yemeyip Ashabına, "Siz yiyin!" derdi." (KÜTÜB-İ SİTTE/2033)

(Peygamberimizin azadlısı) Ebü Râfi' (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselâm), Beni Mahzüm'dan bir adamı zekât toplamak üzere gönderdi. Adam bana: "Benimle sen de gel, zekâttan sana da bir pay düşsün" dedi. Kendisine "Hele Resülullah'a bir sorayım" cevabını verdim ve sordum. Efendimiz: "Bir kavmin âzadlısı o kavimden sayılır, bize sadaka helâl değildir" buyurdu." (KÜTÜB-İ SİTTE/2034)

Yezid İbnu Hayyan, Zeyd İbnu Erkam radıyallahu anh'tan naklen anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Haberiniz olsun! Ben size iki ağırlık bırakıyorum. Bunlardan biri Allah Teâla'nın Kitabı'dır. O, Allah'ın (sema-arz arasına uzanmış) ipi olup, kim ona tutunursa hidayet üzere olur, kim de onu terk ederse dalâlete düşer. İkincisi itretim, Ehl-iBeytim'dir." Biz, Zeyd İbnu Erkam'a sorduk:
"Kadınları da Ehl-i Beyt'inden midir?"
"Hayır! dedi, Allah'a yemin olsun, kadın bir müddet erkekle beraber olur. Sonra (kocası) onu boşar, o da babasına ve kavmine döner. "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın Ehl-i Beyt'i aslı ve kendinden sonra sadaka olan asabesi'dir."
(KÜTÜB-İ SİTTE/4463)

alıntı
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
GÜNÜ KUŞATAN SADAKA

Sahabiler ne güzel ne şanslı insanlardı. Acı çektiler, aç kaldılar, savaşa girip mallarını ve canlarını ortaya koydular. Bunlar görünüşte onların yaşadıklarının zor tarafı… Bir de güzelliği var ki hayali bile cihana değer. Sokakta yürürlerken Âlemlerin Sultanı ile karşılaşıp selamlaşıyor, evlerindeki iki lokmanın birisini Yasak Kelimeürüp O’na takdim ediyorlardı.
Gece yarılarında kapılarına Peygamber Efendimiz (sas) gelebiliyor, akıllarına takılan bir şeyi gidip O’na sorabiliyorlardı. Maddi olarak sıkıntıdaydılar; ama onların sahip olduğu hazinenin eşi benzeri yoktu ve olmayacaktı da… O Güzeller Güzeli’ne, Âlemlerin Sultanı’na sahip olan kendileri fakir olsa da kalpleri zengin sahabiler, bir gün Peygamber Efendimiz (sas)’le otururlarken ALLAH Resûlü (sas):

- Güneşin doğduğu her gün herkesin sadaka vermesi gerekir, buyurdu. Bu, bir an için onları düşündürdü. Nasıl kalkabilirlerdi bu yükün altından. Sahabilerden birisi:

- Ey ALLAH’ın elçisi, bizim malımız yok ki nasıl sadaka verelim? diye sordu. Peygamber Efendimiz (sas) bu soruya şöyle cevap verdi:

- Şu saydıklarımdan her biri bir sadakadır: ‘ALLAHü ekber’ diye tekbir getirmek, ‘subhanallah’ demek, ‘elhamdulillah’ demek, ‘lâilahe illallah’ demek, ‘estağfirullah’ demek, iyiliğe teşvik edip kötülüğü engellemek, iki kişi arasında adaletli davranmak, kişiye hayvanını yüklerken yardım etmek, güzel söz söylemek, namaza gitmek üzere attığın her adım, kendini başkasına kötülük yapmaktan alıkoymak, insanların gelip geçtiği yoldan dikeni, kemiği, taşı kaldırıp atmak, gözleri görmeyeni gideceği yere Yasak Kelimeürmek, sağır ve dilsize, bir şeyi anlayıncaya kadar anlatmaya çalışmak, bildiğin bir yeri senden sorup öğrenmek isteyene yol göstermek, sıkıntıda olup senden yardım isteyenin yardımına koşmak, güçsüz birine var gücünle yardım etmek… İşte bütün bunlar kendin için verdiğin birer sadaka hükmüne geçer.

Peygamber Efendimiz (sas) sözünü tamamladığı zaman sahabilerin yüzünde mutluluk çiçekleri açıvermişti.

Bu sadakayı vermek öyle zor bir şey değildi. Hatta hemen her gün yaptıkları işlerdi. Şimdi her gün yaptıkları birçok şeyi yapmakla sadaka sevabına kavuşacaklarını öğrenmişlerdi

alıntı

Selamünaleyküm...Değerli Talip abim nasılsınız :! ......
yanlış yapmıyorum İNŞALLAH...paylaşımları çok fazlamı yapıyorum biraz tedirginlik var eğer öyle ise ÖZÜRDİLERİM...kusuruna bakmazsınız İNŞALLAH kardeşinizin:( ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...selametle İNŞALLAH...
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
ALLAH(cc) RAZI OLSUN..

ALLAH(cc) RAZI OLSUN..

"Onları bizim emrimizle doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlar işlemeyi, namazı dosdoğru kılmayı, zekatı vermeyi vahyettik. Onlar sadece bize ibadet eden kimselerdi."
(ENBİYA SURESİ: AYET; 73)

Selamunaleyküm Talip abi emeklerinize sağlık çok güzel bir konu işlemişsiniz.Rabbim sizden razı olsun inşaalah...
Hayırlı ameller arenası, tıpkı bir fabrikadır. Herbir figüranın kendine göre bir hizmet ve hareketi mevcuttur. Yani fabrikanın çarkları misâli. Önemli olan, herkesin, kendi konum ve çalışma noktasında, kader-i ilâhî'nin kendisine biçtiği rolü iyi oynamasıdır. Olan, yapılan ve yapılacak olanlar, sadece budur. Ancak "kulların" burada kalkıp, kendilerinin, belli bir konumda belli bir öncelik kazanmasını nazarlara vermesi asla ve kat'a doğru ve sağlıklı değildir.(şu şahsa şu kadar yardım yaptım şunu verdim bunu verdim v.s ) Böyle bir şey, bu şirket-i mâneviyenin ruhuna asla uygun düşmez. Yoksa, şirket-i mâneviye havuzunda, "şirk" kokuları duyulmaya başlanır, Allah korusun.
VeAleynaAleykümSelam Değerli MELTEM Kardeşim..

"Ey İman edenler! Allah ve ahiret gününe inanmayıp,insanlara gösteriş için malını harcayan kimse gibi sadakalarınızı başa kakma ve eziyet etmekle heder etmeyin.
O gösteriş yapanın hali;üzerinde toprak bulunan kayanınki gibidir.
Şiddetli bir yağmur isabet ettiğinde onu katı bir taş halinde bırakır.
Onlar işlediklerinden hiç bir şey elde edemezler.Allah kafirler güruhunu hidayete erdirmez."
(BAKARA SURESİ: AYET; 264)

"Ve onlar ki,Rab'lerinin rızasını dileyerek sabrederler,namazı kılarlar,kendilerine verdiğimiz rızıktan gizlice ve açıkça infak ederler.Kötülüğü iyilik yaparak ortadan kaldırırlar.İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır."
(RA'D SURESİ: AYET; 22)

Allah(CC) razı olsun Kardeşim..Rabbim muhafaza buyursun..
Sağ elin verdiğini sol elin bilmemesi gibi,gizlice yapılması veya bir yerde teşvik maksadıyla da(tabii ki enaniyet,gösteriş ve sonradan başa kakma gibi durumlardan Allah(CC) korusun) açıkça verilmesi de buyurulmuştur..Katkı ve ilginiz için teşekkür ederim..Rabbim bahşettiği rızkından infak edenlerden eylesin..yükümlü ve mükellef olanları inşaAllah..
Selam..saygı ve baki dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz..
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
Allah(cc) Razi Olsun..

Allah(cc) Razi Olsun..

"Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkan ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekatı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin âkıbeti Allah’a aittir."
(HAC SURESİ: AYET; 41)

Selamünaleyküm...Değerli Talip abim nasılsınız ......
yanlış yapmıyorum İNŞALLAH...paylaşımları çok fazlamı yapıyorum biraz tedirginlik var eğer öyle ise ...kusuruna bakmazsınız İNŞALLAH kardeşinizin ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...selametle İNŞALLAH...

VeAleynaAleykümSelam Kıymetli NİHAL Kardeşim..

ElhamdülillahiRabbilalemin..hamdolsun iyiyim Nihal kardeşim.. İnşaAllah siz de iyisinizdir..Olur mu hiç ?..Çok teşekkür ederim değerli katkılarınız için..siz bizi en iyi tanıyan birisisiniz değil mi ?..
en başta da belirttik zaten katkı isteğimizi..çok sağolunuz ve de
sadece burası için değil..o yönde sakın kendinizi üzmeyiniz kıymetli kardeşim..
Selam..saygı ve baki dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz..
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Değerli abim cevap için teşekkür ederim...

Değerli abim cevap için teşekkür ederim...

"Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkan ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekatı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin âkıbeti Allah’a aittir."
(HAC SURESİ: AYET; 41)

Selamünaleyküm...Değerli Talip abim nasılsınız ......
yanlış yapmıyorum İNŞALLAH...paylaşımları çok fazlamı yapıyorum biraz tedirginlik var eğer öyle ise ...kusuruna bakmazsınız İNŞALLAH kardeşinizin ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...selametle İNŞALLAH...

VeAleynaAleykümSelam Kıymetli NİHAL Kardeşim..

ElhamdülillahiRabbilalemin..hamdolsun iyiyim Nihal kardeşim.. İnşaAllah siz de iyisinizdir..Olur mu hiç ?..Çok teşekkür ederim değerli katkılarınız için..siz bizi en iyi tanıyan birisisiniz değil mi ?..
en başta da belirttik zaten katkı isteğimizi..çok sağolunuz ve de
sadece burası için değil..o yönde sakın kendinizi üzmeyiniz kıymetli kardeşim..
Selam..saygı ve baki dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz..

Selamünaleyküm...Değerli Talip abim ALLAH c.c. razı olsun...
Değerli abim teşekkür ederim şükürler olsun bende iyiyim...kardeşiniz birazcık vesveseli :( diyeyim artık... kusuruma bakmayın...
siz bizi en iyi tanıyan birisisiniz değil mi ? :evetALLAH c.c. razı olsun...Kardeşinizin (Babamın) selamları var...
ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...selametle İNŞALLAH...Hayırlı geceler...
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
Allah(cc) Razi Olsun..

Allah(cc) Razi Olsun..

"Allah uğrunda hakkıyla cihad edin. O sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah sizi hem daha önce hem de bu Kur’an’da müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit (ve örnek) olsun, siz de insanlara şahitt (ve örnek) olasınız.Artık namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır!"
(HAC SURESİ: AYET; 78)


Selamünaleyküm talipabi....


çok güzel yada hazin bir konuyu kaleme almışsınız...teşekkür ediyorum...

eskilerde.... eldeki defter resmi bir evrak olmasada, kişiler borçlarınıda, alacaklarınıda bilirmiş...
yani en önemlisi de karşılıklı güven varmış..
ama şimdi...
bakkal amcayı unuttuk...büyük marketlerin ruhsuz kasalarından geçen barkodlara alıştık...
ve dozaşımında felaketlere sebep olan kredi kartlarına...

ALLAHA EMANET OLUNUZ
VeAleynaAleykümSelam Kıymetli YASEMİN Kardeşim..

Ben de size çok teşekkür ederim Kardeşim..İlginiz ve her zaman ki gibi güzel yorumunuz için..Günümüzde ki bozulmanın sanki mihenk noktaları gibi değil mi ? önce güveni yıkıp..bir manada becilleşmenin..menfaatlerin öncelenmesine giden bir süreci de hatırlatmakta..dediğiniz gibi,daha zorlaşan şartlara mahkumiyeti de kendi ellerimizle tesis eder gibi bir durum ortaya çıkmış oluyor..
Siz de Selam..saygı ve baki dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz..
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Zekâtını ihmal edenlere hazin bir Salebe hatırası!..


Medine Müslümanlarından Salebe, bir ara zenginliğe karşı aşırı bir hırs duymaya başlamıştı. Hakkında hayırlısını istemeyi hiç akıl etmiyor, ille de zengin olmaya kafayı takmış bulunuyordu.

Hatta benliğini saran bu zengin olma arzusu onu Resulüllah'tan (sas) özel dua istemeye kadar götürdü:

- Ya Resulellah, dua et de zengin olup çok mala sahip olayım... diye ısrara başladı.

Efendimiz (sas) Hazretleri, Salebe'nin akıbetini görürcesine cevap verdi:

- Çok malın kendine göre sorumluluğu vardır. Yerine getirilmezse sonucu ağır olur, buyurduktan sonra ilave etti:

- Sorumluluğunu yerine getirdiğin az mal, sorumluluğunu yerine getirmediğin çok maldan hayırlıdır Salebe! buyurdu. Bu söz, Salebe'ye bir müddet kâfi geldi ise de hırs onun yakasını bir türlü bırakmıyordu. Tekrar müracaat etti:

- Ya Resulellah, dua et de zengin olayım!.. Bu sefer biraz daha ağır konuşan Resulü Ekrem Hazretleri:

- Ben senin için yeterli örnek değil miyim, dedi?.. Gerçekten de Resulüllah'ın (sas) evinde Salebe'den çok daha mütevazı bir hayat vardı. Günlerce çorba pişmediği, sık sık oruçlu bulunduğu, birkaç hurma tanesiyle de iftar ettiği herkes tarafından biliniyordu... Salebe bunları da hatırlayınca bir müddet daha isteğinden vazgeçti ise de kendi kendine, 'Zengin olursam fakirlere yardım da ederim' diye hayal kuruyor, müracaatını yenileyerek diyordu ki:

- Allah'a söz veriyorum, beni zengin ederse yoksulun hakkını da vereceğim, yeter ki sen bana dua et, zengin olayım...

Salebe'nin bu kadar ısrarına artık ret cevabı vermeyen Efendimiz:

- Ya Rabbi, dedi, Salebe'yi arzu ettiği mala kavuştur!..

Bu duadan sonra koyun alarak otlatmaya başlayan Salebe, daha evvel bütün namazlarını mescidde kılarken artık sadece öğle ve ikindide mescidde bulunabiliyor, diğer vakitlerini koyunların ardında çölde geçiriyordu... Kısa zamanda çoğalan koyunlar Medine yakınlarına sığmaz oldular, uzak çöllere, sulak yaylalara gitmek zorunda kalan Salebe, artık cuma namazına da gelemez oldu...

İşte bu sırada gelen zekat ayeti, mali durumu düzelmiş olanların geçim sıkıntısı içinde kalan kardeşlerine yardım etmeleri emrini getiriyordu... Herkes bu ayetin emrine severek uyarken Salebe, zekat toplamak üzere gelen memurlara ağır cevaplar verdi:

- Bu sizin yaptığınız düpedüz haraççılıktır. Ben akşama kadar çöllerde koyunlarımın arkasında sürüneceğim, birtakım insanlar da fakiriz diye benim malımın kırkta birini benden isteyecekler, olur mu böyle haksızlık? Ne hakları var benim koyunlarımın kırkta birini benden istemeye?.. diye inkar yollu karşılıklar verip vaktiyle yoksula yardım yaparım diye verdiği sözü de düşünmeden zekat memurlarını boş çevirdi. Haberi duyan Efendimiz (sas) Hazretleri: Yazık oldu Salebe'ye!.. buyurdu.

Salebe'nin, zengin olursam yoksula yardım edeceğim diyerek yemin edip sonra da verdiği sözünde durmayarak yoksulun hakkını vermeyişi üzerine Berae Suresi'ndeki münafıkları anlatan ayet geldi:

- Münafıklardan bazıları da mal mülk verip zengin ettiği takdirde Allah'a itaat edip yoksullara yardım edeceğine dair söz verirler de sonra zengin olunca cimrilik ederek verdikleri sözden geri dönerler, yoksulun hakkını vermezler...

Bu ayetin Salebe'nin münafık durumuna düştüğünü bildirmesi üzerine yakınları üzüntüye kapılarak Salebe'ye durumu haber verdiler, yoksulun hakkını vererek kendisini münafık durumuna düşmekten çıkarmasını istediler... Bunun üzerine Salebe, yakınlarının zoruyla da olsa gelerek yoksulun hakkını getirdiğini söylediyse de Resulüllah (sas) Hazretleri üzüntülü bir eda ile:

- Senin yardımını artık alamam Salebe, Allah celle celalühü men etti! buyurdu.

Resulüllah'ın vefatından sonra Hz. Ebu Bekir'e müracaat eden Salebe, sırasıyla Hz. Ömer ve Hz. Osman'a da müracaat etti ise de "Resulüllah'ın kabul etmediğini biz nasıl kabul ederiz?" diyerek zorla getirdiği zekatı kabul edilmeyip iade edildi. Nihayet Hz. Osman zamanında vefat ederken Salebe'nin kulağında Resulüllah'ın ilk sözleri yankılanıyordu:

- Salebe, çok malın kendine göre sorumluluğu vardır. Sorumluluğunu yerine getirdiğin az mal, sorumluluğunu yerine getirmediğin çok maldan hayırlıdır!.. Bunu unutma!

Salebe, bu gerçeği anlamıştı; ama artık vakit çok geçti. Son pişmanlığın faydası yoktu. Zekatı kabul edilmeyen zengin olarak tarihe geçecek, zekatını vermekten imtina eden zenginlere ibret misali olarak kalacaktı...

Demek ki öyle bir devre gelecek ki, zekatını ihtiyaç zamanında vermekten imtina edenler, bir gün Salebe gibi kendileri elleriyle getirecekler; ama alınmayıp iade edilerek tarihe Salebe gibi geçecekler. İbret alırlarsa tabii...

AHMED ŞAHİN
Zaman
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Selamünaleyküm...Değerli Talip abim selamınızı kardeşinize (babama)ilettim...
selamı var... ALLAH cc. razı olsun...DUA 'larını acizane kardeşinden eksik etmesin İNŞALLAH...selametle...diyor.....ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...selametle İNŞALLAH...

Zekat, Allah’ın ayırdığı haktır!

İnsanlar, parayı ben kazanıyorum, diyorlar amma bu söz yanlıştır. Geri zekâlı olsaydık tahsil yapabilir miydik? Sakat olsaydık işimizi yürütebilir miydik? Demek ki Allah’ın verdiği organlarla, imkânlarla, akılla para kazanıyoruz. İşte Allah’ın verdiği bu nimetlerle, kazandıklarımızın bir miktarını ihtiyacı olan kullara vermeye “zekat” denir.

Zekatın ölçüsü her ilmihalde vardır. Zannedildiği kadar da çok değildir. Bir misal verelim; kırk milyarı olan kişi, bir milyarını verecek.

İnsanların pek çoğu, aptal ve beceriksiz olduğu için fakir olmamıştır. Sosyal yapı ve kaderin hükmüyle fakir olmuştur.

Eğer Müslümanların bütünü gerçek manada zekatını verse, fakir Müslüman kalmaz. Ortaya, fakiri olmayan bir Müslüman millet çıkar. Sosyalistler, fakirlikle mücadele ediyorlardı. Hâlbuki İslâmiyet, 1400 sene evvel bu meseleye parmak basmış, zekatla, sadakayla fakiri olmayan bir milletin ortaya çıkmasını murad etmiştir.

Belki zekatı verirken zorlanırız. ‘Mal canın yongasıdır’ demişler. Fakat zekatı verdikten sonra da öyle seviniriz, öyle seviniriz ki tarifi mümkün değil... Allah öyle hastalıklar verir ki, hastalık parayı yer bitirir. Öyle dertlere uğrarız ki mal mülk elimizden bir anda çıkar. Mâdemki bize böyle felaketler verilmemiş, mademki paramız var, ağız tadıyla dağıtalım paramızı... Müslüman, vermelidir. Vermese ne olacak? Bir kefenle ahirete gidecek.

Bugün para sosyal hayatın iskeleti olmuştur. Para ve servet bazı ellerde bulunmamalı. Bulunursa yine sosyalizm gelir. Dinsizlik gelir. Bu serveti dağıtmak lazım. Ne kadar dağıtırsak dağıtalım, kalanlar bize yeter! Çünkü zekat verenin rızkı artar.

Kış bütün şiddetiyle gelirken, bazı aileler odun kömür alamıyor. Odunu kömürü olmayan bir aile İslâm’ı ne kadar yaşayabilir? Bazı Müslümanlar, böyle zor durumda olan aileleri tespit edip onlara yardım edebilirler. İnsanın verdiği malla iftihar etmesi yanlıştır; çünkü mülk bizim değil, Allah’ın. Fakirin de mahcup olması doğru değil; çünkü Allah gönderiyor. Mahcup olmasın, şükretsin. “Çok şükür Allah var. İslâmiyet var. Müslüman kardeşlerimiz var” desin. Çocuğu da bu cümleleri duyar, İslâmiyet’i sever.

Zekatımızı, gönüllerini İslâm’a ısındırmak istediğimiz kişilere de verebiliriz. Bizim Ermeni bir fakir komşumuz vardı. Zekatımızı onlara verirdik. O komşumuzun çocukları Müslüman olmuştu... Osmanlı Devleti’nin asırlarca yaşamasının sırrı da budur. Vatandaşları arasında ayrım yapmaması, Müslüman’a da, gayrimüslime de aynı muamelede bulunması... Allah’ın yarattıklarıyla biz niye meşgul olmayalım? Onlara bu dini sevdirmek adına, neden onlara elimizi uzatmayalım? İslâm’ın anlayışı böyle...

Bana göre zekatın verileceği en uygun kişiler talebelerdir. Bin tane fakir, ülkeyi sarsmaz belki amma, bin tane akıllı çocuğun imkânsızlıktan dolayı okuyamaması ülkeyi kötü duruma düşürür. Zekat, Allah’ın zenginin malından fakire ayırdığı haktır! Zekatını vermeyenden Allah bu hakkı alır! Allah için verdiklerimiz, yanımıza kâr kalıyor. Baklavalar, börekler yedik, amma hepsi gitti. Fakire verdiklerimiz ise ahirete gitti. Biz ahirete gittiğimizde bizi karşılayacaklar inşallah...

Bediüzzaman buyurmuş ki;

“İşte, ey derd-i maişetle sersem olmuş ve hırs-ı dünya ile sarhoş olmuş kardeşler! Hırs bu kadar muzır ve belâlı bir şey olduğu hâlde, nasıl hırs yolunda her zilleti irtikâp ve haram-helâl demeyip her malı kabul ve hayat-ı uhreviyeye lâzım çok şeyleri feda ediyorsunuz; hattâ erkân-ı İslâmiye’nin mühim bir rüknü olan zekâtı, hırs yolunda terk ediyorsunuz? Halbuki, zekât, her şahıs için sebeb-i bereket ve dâfi-i beliyyattır. Zekâtı vermeyenin, herhâlde elinden zekât kadar bir mal çıkacak; ya lüzumsuz yerlere verecektir, ya bir musibet gelip alacaktır.” (22. Mektup)

HEKİMOĞLU İSMAİL
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
Allah(cc) Razı Olsun..

Allah(cc) Razı Olsun..

Bediüzzaman buyurmuş ki;

“İşte, ey derd-i maişetle sersem olmuş ve hırs-ı dünya ile sarhoş olmuş kardeşler! Hırs bu kadar muzır ve belâlı bir şey olduğu hâlde, nasıl hırs yolunda her zilleti irtikâp ve haram-helâl demeyip her malı kabul ve hayat-ı uhreviyeye lâzım çok şeyleri feda ediyorsunuz; hattâ erkân-ı İslâmiye’nin mühim bir rüknü olan zekâtı, hırs yolunda terk ediyorsunuz? Halbuki, zekât, her şahıs için sebeb-i bereket ve dâfi-i beliyyattır. Zekâtı vermeyenin, herhâlde elinden zekât kadar bir mal çıkacak; ya lüzumsuz yerlere verecektir, ya bir musibet gelip alacaktır.” (22. Mektup)


NİHALİM
Selamünaleyküm...Değerli Talip abim selamınızı kardeşinize (babama)ilettim...
selamı var... ALLAH cc. razı olsun...DUA 'larını acizane kardeşinden eksik etmesin İNŞALLAH...selametle...diyor.....ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...selametle İNŞALLAH...


VeAleynaAleykümSelam NİHAL Kardeşim..
Getiren-götüren sağolsun..VeAleykümSelam..Rabbimiz her türlü sıkıntısında yar ve yardımcısı-yardımcımız olsun inşaAllah..Diğer sayfada eksik olmayınız sormuşsunuz..Allah(CC)'a hamdolsun.. herhangi bir problem yok..sadece çocuklarımla..ev halkıyla biraz daha fazla zaman geçirmeye çalışıyorum..hepsi bu..6 kişi kalabalık bir aile olunca..bir de sıraya girme durumu var tabii..kimi ödev..kimi oyun için..hep bir b.sayar boşalsa diye bekliyor:evet yine ince düşünmüşsünüz kardeşim..olmam için bir sebep yok ki..kış günleri insan eve kapandığı için b.sayar başında doğal olarak fazla kalıyor..şimdi bahar ve dışarısı Furkan'la oynamak-gezinmek için tam zamanı..bir de böyle gönül yapma peşindeyiz anlayacağınız..
Değerli katkılarınız için çok teşekkür ederim kardeşim..Hakkınızı helal ediniz..Sağlık ve afiyet dileklerimle..
Selam ve baki dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz..
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
İsteyeni Azarlama

"Mü'minlerin dertleriyle dertlenmeyen onlardan değildir"

(Hâkim, Müstedrek, 4, 352)

Sevgiye ne kadar muhtacız! Hayatımızın her deminde hem de; belki 40 yaşındayken bile… Saklamaya çalışsak da, örtsek de bakışlarımızdaki anne sevgisi arayan çocuğun masum yüzünü, yalnızlıkla başbaşayken itiraf ederiz, bu özlemimizi…
Kâinât, muhabbet üzere yaratmış Rabbimiz ve: "Mârifetime (bilinmeme) muhabbet ettim de bu kainatı yarattım." buyurmuş. (Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, II, 132)
Ve Hak sevmiş kulunu! "Habibim..." diye hitap etmiş, insanlığın en güzeline: "Sevgilim!.."
Kâinâtın Efendisi, "İki dosttan en hayırlısı arkadaşını en çok sevendir." buyuruyor! Bir dostun özlemiyle yaşar dururuz hep aslında; bu Hakk'a özlem…
Ve yüreğimizin bir köşesinde yaşar, hep annesinin eteğinden çekiştiren çocuk! Ama hep bir meşgale yüzünden cevapsız kalır, yukarı doğru uzanan bakışları!.. Anneler meşgul, insanlar meşgul, dünyâ meşgul…
İçimizdeki bu yalnızlık inceden inceye sızlatır burnumuzun direğini! Ve "sokak köşelerinde kendisini sahiplenmiş tek mahlûkât olan köpeğine sarılıp yatan çocuk"la "içimizdeki yalnız çocuk" göz göze gelir!
Sızlar yine burnumuzun ucu, kalbimizde kıpırdanır bir şeyler!.. Tutmak istersiniz elinden, bağrınıza basıp "Yalnız zannetme kendini ne olur! Aslında hepimiz yalnızız şu koca dünyada." demek istersiniz. "Rabbimiz var, O bizimle!" demek istersiniz!
Bir anda gelip geçerken düşünceler, yine araya dünya girer. Yapılması gereken işler, ulaşılması gereken hedefler, yetişilmesi gereken dâvetler…
Sonunda hem kalp eteğimizi çekiştiren çocuk; hem bir köpekçik yerine insan yüreğine susamış ufaklık, yine dönerler yalnız dünyalarına!
Dizlerini, kolları arasına alıp başını öne eğip; tek dayanağa yaslar kendini ve duâ etmeye başlar:
"Rabbim Sen'den başka dost yok! Sen'den başka yapışacak kulp, çalınacak kapı yok! Yalnızlık Sana has Rabbim, yalnız Sen'sin mustağnî. Sabır yağdır üzerimize! Ve lutfet sonsuz hazinenden…"
Yalvarır çocuk, yalvarırız çocukça!
Paylaşabilsek yalnız gönüllerin yalnızlığını; dumanlı yüreklere dostluk pencereleri açabilsek, alıversek dumanlarını çeksek göklere doğru… Yürüsek, yükselsek yücelere "bünyanün mersûs" (perçinlenmiş bir binâ) hitâbına mazhar olarak…
Kardeşlerini özlüyor Rasûlullâh!
Kardeşler nerede?
Yetim başı okşayan, kırıp da mübârek dizlerini, boyunu, sevdiği çocuğun boyuyla eşitleyen Rasûl'ün kardeşleri, gözlerini dahî çevirememekte sokaklara.
Birbirinden kaçışan gözler, kıyâmet günü hasretini çektiği "dünyânın o en güzel gözleri"ne bakabilecek mi? Bir kez bile yetim başı okşamayan bir el, kâinâtın efendisi, yetimlerin tesellîsi "yetimler yetimi"ne "şefaat" diye uzanırken titremeyecek mi? Utanmayacak mı gönül?
Kâinâtın en merhametlisi, insanlığın zirvesi titreyerek de uzansa el, suçlu da baksa göz, geri çevirmez muhakkak! Lâkin muhabbetli nazarlarına nâil olamamak en büyük ızdırap olmaz mı bir mü'min yüreğe? Kaldı ki, Efendimiz buyuruyor yine;
"Mü'minlerin dertleriyle dertlenmeyen bizden değildir."
Sıcacık bir elin hasretini çeken çocuklara, uzatmak gerek elleri! Şefkat dolu bir nazarı hayat boyu arayıp duran gözlere bakmalı, gönülden sevgiyle! Tesellî ve muhabbet sunmalı diller!.. Ki muhabbetle nazar etsin yüzlerimize, ellerimize o en Sevgili Yetim!
Cenâb-ı Hak, "Bir şey isteyeni azarlama!.." (Duhâ, 10) buyuruyor. İhtiyaçla uzatılan o minik elleri ayıplayan bakışlarla doldurmamak lâzım! Bu dünyada talep edeni azarlayan, diğer dünyada talep etmekten utanmaz mı?
"Yeryüzündekilere merhamet edin ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin."
İsteyen elleri azarlamamaksa sorumluluğumuz; isteyemeyenleri de, sokak köşelerine kıvrılıp insanlardan kaçan sevgi ve şefkat mahrumlarını da bulmaktır, diğer görevimiz…
"Zengin malında sâilin (isteyenin) ve mahrûmun (isteyemeyen fakirin) hakkı vardır." (Zâriyât, 19)
Muhtaç tüm insanlık en az onlar kadar, lâkin bu muhtaçlığı en iyi öte âlemde anlayacak… Ve "keşke bir muhtacın elinden tutabilseydim" diye feryad edecek.
"Keşke biraz daha sadaka verebilseydim!" (Münâfikûn, 10)
Ne kadar uzattıysak bu dünyada elimizi muhtaçlara, misli fazlasıyla uzanacaktır bize de muhtaç olduğumuz o öte dünyada!
Cenâb-ı Hak, cümlemize merhamet arayan bakışların "ne aradığını" anlayabilecek firâset, bu merhamet ve sevgiyi sunabilecek gönül, yaraları sarıp sarmalayacak dil, hayatın incelttiği o cam yürekleri kırmayacak rikkati nasib etsin! Âmin.
ALINTI

Selamünaleyküm...Değerli Talip abim ALLAH c.c. sizden de razı olsun...
AMİN...AMİN...AMİN...değerli abim pc sırası bizde de oluyor...
RABBİM cümlemizin ağzının tadını(mızı) bozmasın...İNŞALLAH...
şükürler olsun düşündüğüm gibi değilmiş :evet (nerden kısmındaki yazılarınız değişince...:] )
ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...
selametle İNŞALLAH...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt