Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Veliye Hürmetin Ölçüsü (1 Kullanıcı)

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
Esselamu Aleyküm Arkadaşlar. Veliye hürmet edilirmi, edilirse niçin edilir, sınırı nedir, bu ve bunun gibi aklımıza takılan konularla ilgili çok güzel bir yazı. Sonuna kadar okumanızı tavsiye ederim. Çünkü çok faydalı olacağına inanıyorum. Rabbim Allah dostlarının şefaatlerinden ayırmasın

Tasavvufun dışında kalan ve ona taassupla bakan bazıları, hürmetle ibadeti birbirine karıştırıyor. Öyle ki, bu kimseler müridin mürşidine gösterdiği edeb, hürmet, teslimiyet ve muhabbeti çok aşırı bularak, müridi ve mürşidi şirkle suçluyor. İşin tuhaf yanı, onların şirkle suçladıkları Allah dostları da, bir ömür boyu bütün şirk çeşitlerinden kurtulmak için uğraşıyor. Aslında veli, işin en başında şirk ve gösteriş gibi en tehlikeli suçlardan kurtuluyor, fakat ne yazık ki bazı kimselerin suçlamasından kurtulamıyor.

Veli olmanın temeli marifete ermektir. Marifet, Yüce Rabbi ilâhlık sıfatlarıyla tanımak ve haklarını korumaktır. Kulun hakkı ile Rabbinin haklarını birbirine karıştıran kimse marifet sahibi olamaz. Velinin tek hedefi tevhittir. Gerçek tevhide ulaşmayan kimse veli olamaz. Veli olmayan nasıl mürşid olsun?
Bizatihi ibadet edilmeye, yüceltilmeye, övülmeye ve sevilmeye sadece Cenab-ı Hak layıktır. Ona ibadet ve saygı için bir sebebin bulunması gerekmez. O cennet ve cehennemi yaratmasaydı bile, kula gereken, samimiyetle Ona kulluk etmek, bütün sevgisiyle Onu sevmek ve yüceltmektir.


Hürmetin asıl sebebi
Peygamber ve veli de olsa hiç bir insan, kendisinden kaynaklanan bir sebeple başkalarının hürmet ve hizmetini hak etmiş değildir. Şeref ve izzetin tek kaynağı Allahu Tealâdır. Bütün izzet, şeref, kıymet, nimet ve ikram Onun elindedir. O kulları içinden dilediğini seçip peygamber yapar. Onu mucize ve melekleri ile destekler. Kendisini temiz fıtrat, keskin anlayış, güzel ahlâk ile süsler, insanların önüne bir rehber olarak koyar ve buna tabi olun emrini verir. İşte o andan itibaren Peygambere itaat Allaha itaat olur. Ona isyan eden, karşısında Yüce Allahı bulur. Onu seveni Allah sever; üzenin hakkından da O gelir.

Peygamberler Yüce Allah'ın en sevgili dostlarıdır. Hepsinin imamı Hz. Muhammed (A.S.) Efendimiz’dir. O, hürmetlerin en güzeline layıktır. Yapılabilecek her övgü onun için azdır, fakat ona secde etmek haramdır. Şerefli şahsını kul vasfından çıkarıp ilâhlık vasfında görmek sapıklıktır.

Bir veli için de durum aynıdır. Velâyet halktan değil, Allahtan gelir. Veli, Allah tarafından eti, kemiği, soyu, malı, milleti sayesinde değil; imanı, irfanı ve edebi ile sevilir. Allahu Tealâ sevdiği kullarını diğer kullarına da sevdirir. Bu sevgi ona karşı hürmet ve edebi gerektirir. Allahu Tealâ bir kulunu sevince, onu bütün meleklere, gökteki ve yerdeki varlıklara sevdirir; gönüllerde ona karşı bir hürmet hissi yerleştirir. Bu ilahî bir kanundur, değişmez. (Meryem/96)

Allahın Habibi (A.S.) şu müjdeyi veriyor:
Allahu Tealâ bir kulu sevdiği zaman Cibrili çağırır ve ben falanca kulumu seviyorum, onu sen de sev buyurur. Cibril de o kulu sever. Sonra gök ehline seslenerek; Haberiniz olsun, Allah falanca kulu seviyor, onu siz de sevin! der. Onu gök ehli de sever. Sonra o kul için yeryüzünde kabul ve kullar arasında ona karşı sevgi konur.
Şüphesiz Allah, melekleri, bütün gök ve yer ehli, hatta yuvasındaki karınca, denizdeki balık, insanlara hayır öğreten alim ve salih kimseye salât, dua ve istiğfar ederler.


Şimdi şu soruyu sormak gerekir: İmanı, edebi, irşadı ve hizmeti ile Allah'ın dostu olduğu gün gibi açık olan bir kâmil mürşide cümle alem hayran ve hürmet içinde iken, biz hangi mantıkla ilgisiz kalacağız, onu hafife alacağız, ondaki ilahi nur ve sevgiden mahrum olacağız? Hele de bu kıymetli şahsiyetlere dil uzatmak, onları alaya almak, karalamak, düşmanlık yapmak vahim bir talihsizliktir.
Herkes, kalbindeki iman ve takva kadar Allah'ın sevdiklerini sever, O'nun dinine hizmet eder, ilahi emanetleri korur. Yüce Rabbimiz ölçüyü şöyle ortaya koyuyor: Kim Allah'ın şeâirini (varlığının delillerini ve dininin alâmetlerini) yüceltirse, bu kalbinin takvasındandır. (Hac, 32)


Büyük müfessir Taberî (Rh.A.), ayetin şu manaya geldiğini belirtiyor: Mümin kullarıma, bana ait olan her şeye hürmet, saygı ve usulünce muamele etmek haktır, borçtur. (Taberî, Camiul-Beyan)
Rasulullah (A.S.) Efendimiz uyarıyor: Allah adamlarını hafife alanın kendisi alçalır. (Tirmizî, Ahmed)


Büyüğümüzü (hürmet ve edeble) yüceltmeyen, küçüğümüze merhamet göstermeyen, alimimizin (kıymet ve edebini) bilmeyen bizden değildir (Ahmed, Hakim, Tirmizî)
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Veliye Hürmetin Ölçüsü

Bazıları, tevhidi koruma niyetiyle takvasıyla meşhur velilere, özellikle de kâmil mürşidlere hürmet, tazim ve edepten kaçmakta ve aynı zamanda halkı da bundan sakındırmaktadırlar. Bu kimseler, bilerek veya bilmeyerek imanî bir tehlike içine ve ilâhî tehdit altına girmektedirler.

Oysa tereddüde ne gerek var. Bu ümmetin salihleri ve irşadla meşgul kâmilleri, hiçbir zaman yahudi ve hıristiyanların alimleri gibi ilâhî sınırları ve edebi çiğnemediler ki tehlike arzetsinler. Kâmil velilere Allah için hürmet gösteren sadık talipler de onları kulluk vasfından ve mükellefiyet bağından çıkarmadılar ki şirke ve zarara girsinler. Herkes herşeyini Kuran ve Sünnet edebine göre yaptıktan sonra sonuç rahmet ve cennettir. Bu hürmeti putlara yapılan tazime, zalimlerin önünde baş eğmeye veya mevki sahiplerine yağ çekmeye benzetenler, belli ki ilâhî edeb ve hürmeti bilmiyor; hak ile batılı, nur ile ateşi birbirine karıştırıyorlar.

Bilinmelidir ki, kâmil mürşidin müridinden, üstadın talebesinden, imamın cemaatinden istediği edeb, kendi adına ve nefsi hesabına değildir. Kâmil mürşid ve rabbanî alimler, talebelerini ilâhî edeble edeblendirmek ve onları Cenab-ı Hakk'ın huzurunda kabul görecek şerefli bir kul haline getirmek için uğraşırlar.
İmam Şa'rani (K.S.) der ki: Mürid, mürşidi tarafına ayağını uzatmama edebine bile dikkat etmeli, en küçük adapsızlığı basit görmemeli, huzurunda ve gıyabında edebe dikkat etmelidir. Bu edebi elde eden mürid, nihayet Allahu Teâlâya karşı edebli olma haline yükselir. Çünkü mürşid mürid için manen yükselme sebebi, marifet ve edeb mektebidir. (el-Envaru'l-Kudsiyye)


Kâmil mürşid, alim, arif ve salihtir. Allahın dostu, Peygamberimizin vârisidir. Terbiyemizle uğraşan manevi bir babadır. O bütün vasıflarıyla hürmet ve saygıya layıktır. İçeri girince ayağa kalkmak, ziyaret ederken elini öpmek, huzurda edeb için boyun büküp sessizce oturmak, devamlı yüzüne bakmaktan sakınmak hürmetin zahirî şeklidir.

Ölçüsüz yüceltmenin tehlikesi
Rasulullah (A.S.) Efendimiz’in şu uyarısı pek çok tehlikenin önünü kesmektedir:
Ey insanlar! Sözünüzü dikkatli söyleyin. Sakın şeytan sizi basit ve boş şeylere sevketmesin. Ben, Abdullah'ın oğlu Muhammed ve Allahın Rasulüyüm. Vallahi, sizin beni Allah'ın yücelttiğinden daha yükseğe çıkarmanızı sevmem. (Ahmed, İbnu Kesir)
Bu uyarı, ümmetin önünde bulunan bütün imam ve mürşidlerin, cemaat ve müridlerin temel anlayışı olmalıdır. Herhangi bir mürid, önündeki mürşidi övme ve yüceltme adına esasen anlamadığı, bizatihi tecrübe ve müşahede etmediği hal ve makamları, yetki ve tasarrufları ona ait göstermekle uğraşmamalıdır. Buna gerek olmadığı gibi, bu tip yakıştırmaları ispat etme imkanı da yoktur.


Bir şeyhin, Allahu Teâlâ gibi herşeyi bildiğini söylemek küfürdür. Onun bütün alemi elinde tuttuğunu iddia etmek haramdır. Mürşidi adına keşif ve kerametler uydurmak, böyle hikayelerle onu insanların nazarında yücelteceğini sanmak, koyu bir cehalettir. İlmi, edebi, takvayı, taatı, hizmet ve cihadı hafife alıp, gördüğü rüyalar ve hülyalar ile şeyhini tanıtmaya, tasavvufu anlatmaya çalışmak; mürşid adına bir cinayet, temiz tasavvuf yoluna ihanettir. Görünen hallerden ve yaşanan fiillerden birşey anlamayıp rüyalarda hikmetler aramak, feraset değil gaflettir. Asıl hürmet ve edeb mürşidin huzurunda değil, onun bulunmadığı yerlerde muhafaza edilmelidir.

Şu örneği iyi düşünelim:
Rasulullah Efendimiz (A.S.) abdest aldığında, Ashab-ı Kiram Rasulullah'ın abdest suyunu kapıp, yüzlerine ve vücutlarına sürüyorlardı. Rasulullah (A.S.):
Niçin böyle yapıyorsunuz? diye sordu. Dediler ki:
Bereketlenmek ve sevap kazanmak için! Bunun üzerine Efendimiz:
Kim Allah ve Rasulü’nün kendisini sevmesini istiyorsa (böyle şeyler yerine), konuştuğunda doğru söylesin, emanete ihanet etmesin ve komşusuna eziyet etmesin. buyurdu. (Heysemî, Kurtubî)


Demek ki müridin mürşidine olan saygı ve sevgisi, sırf şekilde kalan hareketlerle, el öpüp yerlere serilmelerle değil; kalpteki samimiyet, haldeki istikamet, ve insanlara Allah için hizmetle ispat edilebilir

DR. Dilaver SELVİ
 

blue and green

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Kas 2006
Mesajlar
14
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: selamun aelykum kardeş ...

RE: selamun aelykum kardeş ...

sendeki bu ilmi bereket hiç bitmez inşALLLAH hep boyle bizi aydınlamaya devam edrsin umarım bide msn adresin varsa yollarmısın bana...
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Veliye Hürmetin Ölçüsü

blue and green yazdı:
sendeki bu ilmi bereket hiç bitmez inşALLLAH hep boyle bizi aydınlamaya devam edrsin umarım bide msn adresin varsa yollarmısın bana...

Allah razı olsun kardeşim B)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: Veliye Hürmetin Ölçüsü

emeğinize sağlık..ben bu tarz şeylere pek itibar ettiğimi söyleyemem..sonuçta insanların dini manada öğrendikleri ilim, yine onların yararınadır.bundan dolayı herhangi bir cemaate üye olmak, ya da onların yönlendirmeleri istikametinde dini yaşantıma yön vermek benim pek olumlu bakmadığım şeyler...bununla ilgili birçok makale okumuştum...peygamberimizden başka kimsenin yüceltilmemesi gerekiyor, özellikle bu tarz kişilere körü körüne bağlanıp her şeyi Allah rızasından önce, bu kişiler istediği için yapanlara diyorum..burada yüceltilen kişi tevazu göstermeli ve şirk boyutuna vardırmamalıdır bazı şeyleri..yazdığınız gibi ölçüsünde yapılmalıdır bazı şeyler...paylaştığınız için teşekkürler..selam ve dua ile
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: Veliye Hürmetin Ölçüsü

mustafa_xtar yazdı:
Hadi be okuyan çıkmadı ;)

s.a. kardeşim,
aha ben okudum ve çok beğendim. ama ikinci sayfayı okumadım sadece birinci sayfayı.
kardeşim ızdırabını anlıyorum ve sana hak veriyorum. ama karşı tarikata karşı gelenlerede direk karşı çıkmıyorum.
Çünkü günümüzde tarikat meselesi çok tahrip edildi. Herkes herşeyi söyledi, zaten benim vatandaşım da bilmediklerini okuyup araştırarak öğrenmek değilde sorarak, çevresinde yapılan tartışmalara kulak vererek öğreniyor. Dolayısıyla yanlış öğreniyor. Yoksa tek tek tüm insanlara sor Şeyh Abdulkadir Geylani için ne dersin diye, hepsinin de söyleyeceği tek söz, çok büyük bir zaat, allah c.c. veli bir kulu gibi methiyelr duyarsın.
Zaten bende bu siteye üye olduğumdan beri her fırsatta bunu belirtiyorum.
Dininizi birilerinin size enjekte ettiği gibi değil, Allah c.c. istediği, Hz. Muhammed s.a.v. efendimizin öğrettiği şekliyle öğrenin. (Tabi buda arada başımızı ağrıtıyor ama olsun. inan değer.)
Dolayısıyla insanların bir tarikata girmeleri ile ilgili iyi veya kötü düşüncede olanlar burdan yola çıkarak yapıyorlardır diyorum.
Paylaşımın için teşkkür ederim.
k.s.e.o.
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Veliye Hürmetin Ölçüsü

aliye_aliye yazdı:
emeğinize sağlık..ben bu tarz şeylere pek itibar ettiğimi söyleyemem..sonuçta insanların dini manada öğrendikleri ilim, yine onların yararınadır.bundan dolayı herhangi bir cemaate üye olmak, ya da onların yönlendirmeleri istikametinde dini yaşantıma yön vermek benim pek olumlu bakmadığım şeyler...bununla ilgili birçok makale okumuştum...peygamberimizden başka kimsenin yüceltilmemesi gerekiyor, özellikle bu tarz kişilere körü körüne bağlanıp her şeyi Allah rızasından önce, bu kişiler istediği için yapanlara diyorum..burada yüceltilen kişi tevazu göstermeli ve şirk boyutuna vardırmamalıdır bazı şeyleri..yazdığınız gibi ölçüsünde yapılmalıdır bazı şeyler...paylaştığınız için teşekkürler..selam ve dua ile

Allah razı olsun kardeşim düşünceleriniz için. Yazıda hiçbir cematten bahsedilmiyor ve bağlanın denmiyor. Zamanımızda çıkan bazı sapkın insanlara kanmamak için bize bir ölçü belirliyor.

Yalnız konuşurken ve itiraz ederken
Orhan Gazi mürşidi - Şey Edebali
Mevlana mürşidi - Şemsi Tebrizi
Yunus Emre mürşidi - Taptuk Emre
Necip Fazılın mürşidi - Seyyid Abdulhakim Arvasi
Fatih Sultan Mehmet mürşidi - Akşemsettin
Şiblinin mürşidi - cüneydi Bağdadi

bunlar sadece aklıma gelenler. Bu mana erleri bilmiyordu da biz daha mı iyi biliyoruz islami. Bu lafım size değil kardeşim cemaat, tarikat yok diyenlere.

Mana erleri yükseldikçe tevazu kazanır. Kibirlenen o mevkiye ulaşamaz.

ve onların bazı sözleri

Pâdişâh-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş;
Bir veliye bende olmak cümleden alâ imiş!..

Yavuz Sultân Selim


İmam Şaranî k.s. naklediyor: İmam Ahmed b. Hanbel r h.a. vefat ettiğinde, yahudi, hıristiyan ve mecusilerden yirmibin kişi cenazesine katıldı ve bir çoğu o gün müslüman oldu.

İmamı Rabbani Ahmed Faruk Hazretleri, öyle büyük bir velidir ki kendi hocası Baki Billah Hazretleri onun hakkında şunları söyler: Ahmed’in güneş olan nuru bizler gibi binlerce yıldızı örtmektedir.

İmam Rabbani Hz.nin Seyyid Şeyh Abdülvehhâb-i Buhârîye söylediği söz
Resulullah a.s.v. yakın olanlara karşı bu sevginin hâsıl olması, kıyâmette kurtulmak ümîdimizi arttırdı. Allahü Teâlâ, sizleri hep sevmemizi nasîb eylesin.
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Veliye Hürmetin Ölçüsü

Allah razı olsun tetik abi cevap yazacam inş.
 

desertrose

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
3,480
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
İstanbul
RE: Veliye Hürmetin Ölçüsü

Allah sen ve senin gibilerden razı olsun.. Uzun zamandır takip ediyorum forumu ve çok şey öğrendim.. Ayrıca çok güzel bir kardeşlik oluşmuş.. Umarım benide kabul edersiniz aranıza.. B)






"İslamı öyle yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin." Hz.Ömer (r.a.)
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Veliye Hürmetin Ölçüsü

mtekik yazdı:
mustafa_xtar yazdı:
Hadi be okuyan çıkmadı ;)

s.a. kardeşim,
aha ben okudum ve çok beğendim. ama ikinci sayfayı okumadım sadece birinci sayfayı.
kardeşim ızdırabını anlıyorum ve sana hak veriyorum. ama karşı tarikata karşı gelenlerede direk karşı çıkmıyorum.
Çünkü günümüzde tarikat meselesi çok tahrip edildi. Herkes herşeyi söyledi, zaten benim vatandaşım da bilmediklerini okuyup araştırarak öğrenmek değilde sorarak, çevresinde yapılan tartışmalara kulak vererek öğreniyor. Dolayısıyla yanlış öğreniyor. Yoksa tek tek tüm insanlara sor Şeyh Abdulkadir Geylani için ne dersin diye, hepsinin de söyleyeceği tek söz, çok büyük bir zaat, allah c.c. veli bir kulu gibi methiyelr duyarsın.
Zaten bende bu siteye üye olduğumdan beri her fırsatta bunu belirtiyorum.
Dininizi birilerinin size enjekte ettiği gibi değil, Allah c.c. istediği, Hz. Muhammed s.a.v. efendimizin öğrettiği şekliyle öğrenin. (Tabi buda arada başımızı ağrıtıyor ama olsun. inan değer.)
Dolayısıyla insanların bir tarikata girmeleri ile ilgili iyi veya kötü düşüncede olanlar burdan yola çıkarak yapıyorlardır diyorum.
Paylaşımın için teşkkür ederim.
k.s.e.o.

ve aleykümselam abicim ALlah razı olsun bilgilerin için.
Biz araştırmayı sevmeyen bir toplumuz ve herşeye çabuk kanıyoruz. Yukarıda dediğim gibi bu ölçüleri verdik ki her ben şeyhim diyene kanılmasın.
ve bu yolu inceleyin tasavvufu inceleyin. Tasavvuf ne bir sünneti eksik ne de bir ayeti eksik kabul eder. Tasavvuf hayatı tazim eder. Tasavvuf edeptir. Tasavvuf Rabbe yönelmeye vesiledir. Tasavvuf nur kapısıdır.
Onun için tasavvufu öğrenmek veya bi araştırma yapmak gerek ona laf söylemeden. Tarikat şeyh mürid yok demeden.
çünkü yukarda da dedim
Fatih Sultan Mehmet, Şahı Nakşıbend, Abdulkadir Geylani, Ahmed Rufai, Cüneydi Bağdadi, Bişri Hafi, Yahya Efendi, Beyazıtı Bistami, Akşemsettin, Aziz mAhmut Hüdayi bunlar ve diğerleri yazmaya zaman yetmez
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Veliye Hürmetin Ölçüsü

desertrose yazdı:
Allah sen ve senin gibilerden razı olsun.. Uzun zamandır takip ediyorum forumu ve çok şey öğrendim.. Ayrıca çok güzel bir kardeşlik oluşmuş.. Umarım benide kabul edersiniz aranıza.. B)






"İslamı öyle yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin." Hz.Ömer (r.a.)

Allah razı olsun kardeşim hoş geldiniz aramıza.

Hanefi mezhebinin imamı İmam-ı Azam Rh.A., her iki ilmi bünyesinde toplamış kâmil bir insandı. İlim ve takvasıyla herkese örnek olmuştu. Devrindeki tasavvuf büyükleri ondan ilim ve feyz almışlardı. Meşhur velilerden Davud et-Taî K.S., ilim ve tasavvuf terbiyesi aldığı hocalarını sayarken İmam-ı Azamı zikreder. Hanefi fakihlerinden İbnu Abidin Rh.A., İmam-ı Azam için şu değerlendirmeleri kaydeder;

O, bu meydanın yiğitlerindendi. Vera, takva, edep, zikir ve fikirde zirvedeydi. Kendi zamandaki herkes onu ilim gibi takvada da imam görüyorlardı. (Reddu’l-Muhtar)



Bu manada İmam Şafii Rh.A. bir hikmet pınarı olan şiirinde şöyle der:

Hem fakih, hem sufi ol, sakın birisiyle yetinme.

Bu sana hak için bir nasihattir dostum, incinme.

Sade fakihin kalbi katı olur, tadamaz takvayı,

Öbürü de cahil kalır, nasıl yapar ıslahı. (Muhammed Afif, Divan-ı Şafii)



İmam Malik Rh.A.:

Kim tasavvufun öğrettiği ahlâk ve manevi hal ilmiyle yetinip fıkıh öğrenmezse, dinden çıkacak işler yapar, zındık olur. Kim de fıkıhla yetinir, ahlâk ve manevi halleri öğreten tasavvuf ilmini öğrenmezse büyük günahları işler, fasık olur. Her iki ilmi öğrenen kimse gerçek bir müslüman olur. (Aliyyu’l-Kâri, Şerhu Ayni’l-İlim)
 

elzem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
1,656
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: Veliye Hürmetin Ölçüsü

ne diyeyim bilmiyorum ama bu önemli konuyu paylaştığınız için ALLAH sizden razı olsun.bizi yaradan RABBİMİZE binlerce defa hamd olsun ondan başkasına inanıp
güvenemeyiz zaten.bu arada beni tebrik edin bakın hepsini okudum
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Veliye Hürmetin Ölçüsü

elzem yazdı:
ne diyeyim bilmiyorum ama bu önemli konuyu paylaştığınız için ALLAH sizden razı olsun.bizi yaradan RABBİMİZE binlerce defa hamd olsun ondan başkasına inanıp
güvenemeyiz zaten.bu arada beni tebrik edin bakın hepsini okudum

Allah razı olsun elzem çok teşekür ederim sıkılmadan okuyan bir arkadaşımız çıktı. Tebrik ediyorum sana alkış yolluyorum. Ne diyeyim bilmiyorum demişsin ama ne için ne diyeyim bilmiyorum dedin anlamadım ????????

Biz sevdiğimiz insanları Allah için severiz.
 

elzem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
1,656
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: Veliye Hürmetin Ölçüsü

ne diyeyim bilmiyorumu böyle güzel bilgi verici faydalı bir konuyu paylaştığınız için size nasıl bir yorum yapacağımı bilmiyorum dedim.Çünkü bana göre çok önemli bir konu.Valla arkadaşlar yazı çok uzun diye okumadan geçmeyin mutlaka okuyun.benim gibi gözleriniz biraz yorulara bilir ama değer diyorum.Tekrardan kardeşime tşkr ederim

BİZ SEVDİĞİMİZ İNSANLARI ALLAH İÇİN SEVERİZ
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Veliye Hürmetin Ölçüsü

kardeşim eline saglık dilaver hoca bi başkadır ya allah razı olsun.B)
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Veliye Hürmetin Ölçüsü

elzem yazdı:
ne diyeyim bilmiyorumu böyle güzel bilgi verici faydalı bir konuyu paylaştığınız için size nasıl bir yorum yapacağımı bilmiyorum dedim.Çünkü bana göre çok önemli bir konu.Valla arkadaşlar yazı çok uzun diye okumadan geçmeyin mutlaka okuyun.benim gibi gözleriniz biraz yorulara bilir ama değer diyorum.Tekrardan kardeşime tşkr ederim

BİZ SEVDİĞİMİZ İNSANLARI ALLAH İÇİN SEVERİZ

evet kardeşim uzun ama kesmek istemedim tadı kaçmasın diye
gözleriniz yorulabilir ama yanlışları öğrenerek gönülleriniz açılabilir
Allah razı olsun gösterdiğiniz ilgi için
 

elzem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
1,656
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: Veliye Hürmetin Ölçüsü

RABBİM cümlemizden razı olsun.keşke bütün yanlışlarımızı gözlerimizi yorarak öğrenebilsekte gönüllerimizi doğru yola çevirsek.şunu da söylemek istiyorum
iyiki varsınız iyiki paylaştınız.RABBİM herşeyi gönlünüzce versin
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Veliye Hürmetin Ölçüsü

elzem yazdı:
RABBİM cümlemizden razı olsun.keşke bütün yanlışlarımızı gözlerimizi yorarak öğrenebilsekte gönüllerimizi doğru yola çevirsek.şunu da söylemek istiyorum
iyiki varsınız iyiki paylaştınız.RABBİM herşeyi gönlünüzce versin

est. iyiki sizler varsınız. Göz görürse gönüle hissettirir inş.
Amin sizlerinde gönlünüze gere versin hayırlısıyla
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Veliye Hürmetin Ölçüsü

Veli, Allahu Tealânın dostu demektir. Bir müminin, Ben Allahın dostlarını sevmiyorum. demesi mümkün değildir. Derse küfre düşer. Velileri ölçüsüz yücelten ise şirke girer. Böylece, birisi inkâr etmekle, diğeri de aşırıya gitmekle tehlikeye düşer. Demek ki, doğrudan imanımızı ilgilendiren bu konuda ölçüyü bilmemiz gerekiyor.

Hiç şüphesiz, mutlak sevgiye layık olan Allahu Tealâ’dır. Sevgiyi ve sevdiklerimizi yaratan Odur. Sevgi, Allahu Tealânın bir sırrı ve insanlığa en güzel hediyesidir. Onu Allah için yerinde kullanmak gerekir

Bir şahsı veya bir şeyi Allahı sever gibi sevmekle, Allah için sevmek arasında fark vardır. Allah için sevmek, Allahu Tealânın: Bu benim sevdiğimdir; onu siz de seviniz. dediği şeyleri ve şahısları Allah’ın rızasına ulaşmak için sevmektir.

Allah sevgisini tatmanın ve ispat etmenin tek yolu Yüce Allah’ın sevdiklerini sevmektir. Herkes kalbindeki Allah sevgisini kendisi ölçebilir. Bunun yolu, Allahu Tealânın sevdiği şeyleri ne kadar sevdiğimize ve onlara ne derece değer verdiğimize bakmaktır. Mesela Allahın sevgilisi Hz. Peygamber (A.S.), kendisini anne-baba, evlat ve bütün insanlardan daha fazla sevmeyen müminin gerçek imana ve Allah’ın dostluğuna ulaşamayacığını belirtmiştir. (Buharî, Müslim)

Allah için sevilecek kimselerin başında, peygamberlerden sonra Ashab-ı Kiram gelir. Sonra kâmil mürşidler ve diğer bütün müminler gelir.

Her devirde Allah için sevilmeye layık, canını ve malını Allah yoluna adamış öyle kâmil veliler bulunur ki, onlar ilahi aşk için bir merkez durumundadır. Allahu Tealâ yeryüzünde en büyük sermaye olan ilahi aşkı onların kalbine emanet etmiştir. İlahi aşk ve edeb onların her şeyine yansımıştır. Onlar Allah’ın boyası ile boyanmıştır. Onların kalbine bağlanan kalpler, nasip, niyet, samimiyet ve kabiliyetlerine göre o aşktan nasiplenirler. Bu sevgi kalbi saflaştırır, insanı olgunlaştırır.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt