Sorularla İslamiyet | Neden `Biz`?
Selamün Aleyküm.
berat05 ablamızın ricası üzerine yazıyorum inşallah..
''Biz'' ifadesindeki gayeler için yukarıdaki link açıklayıcı olur inşallah..
Değinilecek birkaç husus var: Rahman c.c ayetlerini kimseyle istişare etmemiştir..Meleklerine ve peygamberlerine dahi bu hakkı vermemiştir..Onların yapacakları, Allah c.c'nin buyruklarını ''uygulamaktan'' başkası değildir.. Herhangi bir meclis yoktur.. Rahman c.c'yi, yarattıklarıyla ilgili hükümleri yine yaratılmışların oluşturduğu bir meclise danışamaz ki.. Bizatihi yarattıklarını, O'ndan gayrı daha iyi bilecek hiçbir varlık yoktur..Bu bağlam da biz O'nun ''İlim'' sıfatının da tecellisi ile hükümlerini ''tek başına'' koyduğuna inanıyoruz, tevhidin en önemli gereği olarak.. Rahman c.c'nin, meleklere, Adem (a.s)'a secde etmelerini emrettiği ile ilgili ayetler de vardır.Burada bizzat meleklerle konuştuğuna dair ifadeler de geçer, Bakara Suresi'nde..Demek ki bizlerin vakıf olamadığı bir konuşma var... Burada biz, bizlere verilen mesaja bakalım inşallah.. Rabbimizin onlarla nerede, ne şekilde konuştuğunu bilmek bizler için mühim olmasa gerek inşallah kardeşim.
Bunu düşünmek bile küfre sebebiyet verir.. Lütfen dikkatli olalım inşallah.. Rahman c.c'ye, beşere has özellikleri izafe edemeyiz, o zaman onu nesneleştirmiş, zat-ı mutlakiyesi hakkında istifhama, şüphelere düşmüş oluruz ki, bu kişiyi baş aşağı götürür..Yazdığınız meseleler imanla, itikadla ilgili meselelerdir.. Bizler, metafizik bir aleme ait sorgularla, olaylarla meşgul olamayız, bu olayları sorgulayamayız.. ''İşittik, itaat ettik'' deriz.. İmanda sorgulamak yoktur, sadece teslimiyet vardır.. Rahman c.c'nin melekleriyle nasıl irtibat ettiği, vahyi ne şekilde gönderdiği hususu bizlerin vakıf olamayacağı bir aleme aittir.
Sizin iddianız ile de fıkıh kitapları yanlış olacak değildir.Bizler bu yazılanların sağlam kaynaklar vasıtası ile bizlere ulaştığını biliriz..Lütfen dikkatli olalım kardeşim inşallah.. Haddim olmayarak açıklamak istedim..
Bu soruları düşünmek yerine teslimiyetle kuşanmalıyız ve imanımızın gereklerini yerine getirmeliyiz inşallah, Rahman c.c'nin de ihsanı ve yardımı ile..
Selam ve Dua ile.
Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de bazen "Ben" bazen "Biz" hitabını kullanıyor. Her zaman "Biz" demiyor. Tabii ki, Türkçe ifade ile "Ben" ve "Biz" değil bu sözler. Kur'ân'ın kendi diliyle "ben" anlamına gelen "ene/innî" ve "biz" anlamına gelen "innâ/nahnü/nâ" gibi kelime ve zamirler yer alıyor. Kur'ân âyetlerinde konunun gelişine, meselenin anlatılışına ve manaya göre ifade tarzları değişebiliyor.
Meselâ şu âyetlerde birinci tekil şahıs olarak "ben" ifadeleri geçer: "Bana' verdiğiniz sözü yerine getirin ki, 'Ben' de size verdiğim sözü yerine getirip mükâfatınızı vereyim. Ve sadece 'Benden' korkun."1
"Kullarım senden 'Beni' sordukları vakit de ki; muhakkak 'Ben' çok yakınım. 'Bana' dua ettiği zaman, dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse onlar da 'Benim' davetime uysunlar. 'Bana' iman etsinler ki, doğru yolu bulmuş olsunlar."2 "'Bana' dua edin, cevap vereyim."3
"'Ben' cinleri ve insanları ancak 'Bana' ibadet etsinler diye yarattım."44 Bu ayetlere dikkat edilirse, "Ben" ifadeleri Cenab-ı Hakk'ın Zat'ıyla ilgilidir, arada hiçbir vasıtanın ve sebebin kabul edilmeyeceği görülür. Yüce ALLAH'ın, kendisinden "Ben" diye bahsettiği ayetlerin büyük çoğunluğu Yüce Zat'ıyla ilgilidir.
"Biz" diye hitap edilen ayet-i kerimelerde ise, genellikle arada bir vasıta, bir araç ve bir sebep vardır. Mesela; Kur'an'ın indirildiğini haber veren bütün ayetlerde "Biz indirdik" buyurulur. Kur'ân vahiy yoluyla indirildiğine göre, burada ALLAH ile Peygamber (a.s.m.) arasındaki vasıta, Hz. Cebrail'dir.
Yine "Bulutla gölge yaptık"5 gibi ayetlerde de bu durum göze çarpar. İşi yaptıran ALLAH, işi yapansa bir çeşit ALLAH'ın emri altında çalışan görevli meleklerdir. Diğer yandan Cenab-ı Hak, Esmaü'l-Hüsna'sı ve sıfatlarıyla birlikte hitap ederek kendi azametini ve celalini "Biz" kelimesiyle ders veriyor.
Birçok müfessirimiz, bu tür ayetlerde Cenab-ı Hakk'ın kendi azamet ve kudretini bildirmek için bu tarz bir hitabı tercih ettiğini bildiriyor. Mesela; "Kur'an'ı kesinlikle Biz indirdik, elbette onu yine Biz koruyacağız"6 mealindeki ayette "biz" anlamına gelen dört kelime vardır. Burada hem Cenab-ı Hakk'ın büyüklüğünün ifadesi söz konusudur hem meselenin önemi zamirlerle kuvvetlendiriliyor.
Bir Osmanlı âlimi olan Ebussuud Efendi, bu ayeti açıklarken, "Biz, şânımızın büyüklüğüyle yüce katımızdan Kur'an'ı indirdik" der. Kevser Suresi'nde geçen ve "Biz" anlamına gelen "İnna"nın tefsirinde ise Fahrüddin Razî, "Buradaki 'Biz'den murad, Cenab-ı Hakk'ın azametini gösterir" der. "Çünkü Kevser'i Peygamber Efendimize hediye olarak veren, yerin ve göklerin tek sahibi olan Cenabı Hak'tır.
Hediye edilen şey de, verenin büyüklüğüne göre bir değer kazanır." İşârâtü'l-OEcaz'da ise Bakara Suresi'nin 34. ayeti açıklanırken "Ben" anlamına gelen "İnnî" ile "Biz dedik" anlamına gelen "Kulnâ" kelimeleri birlikte ele alınır ve şu açıklama yer alır: "Cenab-ı Hakk'ın halk (yaratma) ve icat (var etme) fiilinde vasıtanın bulunmadığına, kelam ve hitabında vasıtanın bulunduğuna işarettir."
Bu durumda, Yüce ALLAH bazı ayetlerde "Biz" diye hitap etmesinden, Cenab-ı Hakk'ın-hâşâ-birden fazla olduğu akla gelmemelidir. Zaten gelmez de. Bazen insan olarak biz de kendi yaptığımız bir işten bahsederken "Biz yaptık" demez miyiz?
1. Bakara Suresi, 40-41.
2. Bakara Suresi, 186.
3. Müminun Suresi, 60.
4. Zariyat Suresi, 56.
5. Bakara Suresi, 57.
6. Hicr Suresi, 9.
Sorularla İslamiyet