Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in Kabri (1 Kullanıcı)

Emanet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
3,573
Tepki puanı
32
Puanları
48
Yaş
38
Necip Fazıl için söylenenler......



Taha AKYOL:
«— Acısını, onun çektiği bir muazzam ıstıraba, bugünkü Türk nesilleri olarak biz çok şeyler borçluyuz. Dayanılmaz fikir ve aksiyon çilesini o çekti ama biz, sayıları elliye ulaşan büyük bir eser külliyatına kavuştuk. Sadece bu mu? Hayır! CHP diktatörlüğünün en ceberrut devrinden başlayıp ömrünün sonuna kadar «bir derecelik inhiraf göstermeksizin» devam eden bir mücadele örneği…»

Yaşar NABİ:
« — BİR MISRAI BİR MİLLETE ŞEREF VERMEYE YETER!…»

Mustafa Şekip TUNÇ:
«— Örümcek Ağı ve Kaldırımlar bizi nadir bir san'atkâr ve hakiki bir şair ile karşılaştırıyor: Necip Fazıl…»

Nurullah ATAÇ:
«— Yarına kalacak tek şair: Necip Fazıl... Bence şimdiye kadar gelen şairlerin en büyüğüdür O...»

Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU:
«— Her vakit söylediğim gibi, şiirde Necip Fazıl, Türk nazmı bakımından bize yeni ve tamamiyle orijinal bir ses ve ahenk getirmiştir.»

Ahmet Hamdi TANPINAR:
«— Bir Necip Fazıl olabilmenin ahmakça saadetine ne kadar muhtacım.»

Abidin DİNO:
«— Necip Fazıl'ın şaheseri (Senfoni), isyan bayrağını çeken şiirdir. Senfoni, 19. ve 20. yüzyılın fert bunalımını, kâh bir fikir kalıbı içinde, kâh bir deli gömleği içinde mükemmelen ifade ediyor.»

Nureddin ARTAN:
«— «Şair Necip Fazıl'da, kendisinin kendisinde bulduğu kıymetin yarısını bulurum. Bu kıymet, onu en büyük şairlerimizden birisi olarak tanımama mâni değildir. Kendisi gibi düşünseydim «en büyük şairimiz» demem icap ederdi.»

Ziya Osman SABA:
«— Necip Fazıl, belki en büyük Türk şairi değildir, fakat Türk edebiyatının en kuvvetli şiir kitabı herhalde Ben ve Ötesi'dir.»

 

Emanet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
3,573
Tepki puanı
32
Puanları
48
Yaş
38
Elimden doğruca, güzelce, iyice bir yazı mı çıkıyor? İğreniyorum! Hâlâ bu memlekette doğru, güzel ve iyi olanı savunma gayretimden, bu gayretin boşluğunu anlayamamak enayiliğinden iğreniyorum!
Olanlar ortadayken, hep bugünü yarına erteleyici ve gelmeyecek bir istikbale ısmarlayıcı "cek" ve "cak" edatlarından iğreniyorum!
...

Dudaklarla kalbler arasındaki mesafeden, her akşam başına yorganı çeker çekmez uyuyuveren nefs muhasebesi yoksunu eyyamgüder politikacıdan, tecrit kampı ve iman zindanı haline getirdikleri camilere hissizce girip çıkan marka müslümanlarından iğreniyorum! Gördüğü şeyi nasıl görebildiğini izahtan âcizken gözüyle görmediği için Allahı inkar eden maddeciden iğreniyorum!
...
Hâsılı, dil adına dilden, ev adına elden, vatan adına vatandan ve köy, köylü, şehir, şehirli, gazete, dergi, kitap, mektep, talebe, muallim, polis, memur, kanun, nizam, kadın, erkek, dost, ahbap ne varsa bunların gerçekleri adına hepsinden iğreniyorum!
Ötesi var mı?...
Ağlayamayan, anlayamayan, içini kanatamayan, yumruğunu sıkamayan insandan, Allahın Kur'anda "belhüm adal-Hayvandan aşağı" diye andığı iki ayaklılardan iğreniyorum!

(17 Mart 1980)






sene 1980...
ama biz hala aynıyız...
 

Emanet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
3,573
Tepki puanı
32
Puanları
48
Yaş
38
Ölüm güzel şey; budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?


nfk
 

Emanet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
3,573
Tepki puanı
32
Puanları
48
Yaş
38
Üstadın son sözü :
"Demek böyle ölünürmüş."



Bir edebiyatçının son anda söylediği sözü kabul ya da inkâr edecek ancak onun yaşadığı hayat ve dünya görüşüdür.
Ölüm anında söylenen söz söyleyen şahsın hayatıyla yüzleştirilerek finali nasıl bağladığı hakkında bilgi sahibi olunabilir.
"Öleceğiz müjdeler olsun" diyebilecek kadar ölümü evcilleştirmiş Necip Fazıl gibi bir şairin dünya görüşünü iyi okuyup anlayabilmenin en doğru yolu yine onun ahiret görüşünü ve ölüme bakışını merkeze almaktan geçiyor.
Maharet yolun sonunu daha yola koyulmadan görebilmektedir.
Marifet ise ilimle ölümün kabukla çekirdek gibi içten dışa ve dıştan içe doğru yürüyen karşılıklı bir ilişki olduğunun farkına varmaktır. Değil mi ki nefes almak doğum nefes vermek ölümdür ömür boyu tekrarlanan.
Verilen nefese karşın bir türlü alınmayan o son nefesin en canlı tanığı olmak işte böyle bir şey.
"Demek böyle ölünürmüş."
 

Islamasigi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
16 Tem 2006
Mesajlar
128
Tepki puanı
0
Puanları
0
emeğine sağlık kardeşim"ALLAH C.C." razı olsun...
dua ile...
 

Guo1903

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Haz 2008
Mesajlar
2,657
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Mayıs 1904 perşembe günü İstanbul'da doğan şair Necip Fazıl, 25 Mayıs 1983 tarihinde 79 yaşında vefat etti.

Necip Fazıl ölmeden önce adeta ölümü hissetmişti. Prof. Dr. Osman Özsoy, Necip Fazıl'ın ölüm anını şöyle anlatıyor.

"Tam 26 yıl önce yine gizemli bir Mayıs gecesinde, takvimlerin 25 Mayıs 1983 gece yarısını gösterdiği saatlerde, hastalığının ilerlediği dakikalarda yatağından hafifçe doğruldu, elâ gözlerini pencereden dışarıya çevirdi, derin karanlığa baktı. Ne gördü bilinmez; ateşin verdiği etki ile kırmızıya yakın pembeleşen dudakları hafifçe kıpırdadı ve "Demek böyle ölünürmüş!.." dedi...

Kimbilir belki de o an, ölüm meleğinin (Azrailin) evine teşrifini gördü... Nitekim bu sözlerinden hemen sonra şahadet getirerek son nefesini verdi."
 

YaralıGönül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 May 2009
Mesajlar
1,053
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
Ölüm güzel şey; budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?

nfk



Allah razı olsun kardeşim.

Vesselam...
 

Emanet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
3,573
Tepki puanı
32
Puanları
48
Yaş
38
Mayıs 1904 perşembe günü İstanbul'da doğan şair Necip Fazıl, 25 Mayıs 1983 tarihinde 79 yaşında vefat etti.

Necip Fazıl ölmeden önce adeta ölümü hissetmişti. Prof. Dr. Osman Özsoy, Necip Fazıl'ın ölüm anını şöyle anlatıyor.

"Tam 26 yıl önce yine gizemli bir Mayıs gecesinde, takvimlerin 25 Mayıs 1983 gece yarısını gösterdiği saatlerde, hastalığının ilerlediği dakikalarda yatağından hafifçe doğruldu, elâ gözlerini pencereden dışarıya çevirdi, derin karanlığa baktı. Ne gördü bilinmez; ateşin verdiği etki ile kırmızıya yakın pembeleşen dudakları hafifçe kıpırdadı ve "Demek böyle ölünürmüş!.." dedi...

Kimbilir belki de o an, ölüm meleğinin (Azrailin) evine teşrifini gördü... Nitekim bu sözlerinden hemen sonra şahadet getirerek son nefesini verdi."


ALLAH razı olsun...
azrail en güzel hallerinden biriyle görünmüştür Üstada..
RABBİM cennetliklerden eylesin..
selam ve dua ile
 

burak_55

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Mar 2009
Mesajlar
352
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
29
SelamunAleyküm
Allâh razı olsun,Paylaşım için teşekkürler.

Measselam Meaddua
 

Emanet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
3,573
Tepki puanı
32
Puanları
48
Yaş
38
Üsküdar Selimiye Camii imam hatibi Fahri Duran anlatıyor:

Bir gün Ahmet Mekki Efendi’nin oğlu, Prof. Dr. Ahmet hikmet Üçışık geldi, beni arabasıyla vakıf Guraba Hastanesine götürdü:
”üstad vefat etti, cenazesini sen yıkayacaksın! “dedi, gittik.
Prof. Dr. Süleyman Yalçın, Prof. Dr. Ahmet Hikmet Üçışık ‘la bir kişi daha vardı, şimdi onun adını hatırlayamıyorum.
Cenazeyi yıkadık, havluyla kuruladık, kefene sararken yüzüne şöyle bir baktım… Yanaklarından aşağı gözlerinden, diri insan nasıl ağlıyorsa, aynen öyle yaş aktığını gördüm!...
Kırk yıllık imamım ben! Yüzlerce cenaze yıkadım ben ama bir ölünün gözünden yaş geldiğine ne daha önce ne daha sonra hiç rast gelmedim. Hatırlamıyorum.
İşte o zaman –zaten duyguluydum ama tekrar- öyle duygulandım ki şöyle seslendim:
Üstadım, ahirete giderken bile bu milletin hali pür melâline ağlayarak gidiyorsun.
Sonraaaa .. Bu durum çok dikkatimi çekti benim. Üstadı yerine tevdi ettikten ne kadar sonraydı bilmem.”Hadis-i Erbain”’de rastladığım bir hadiste, Efendimiz Aleyhisselam: Gaslinden sonra gözlerinden yaş gelen kişiyi kutlayın. Çünkü o cennetliktir.” Buyuruyordu.
 

Emanet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
3,573
Tepki puanı
32
Puanları
48
Yaş
38
3494244806_a0e8738098_o.jpg
 

Emanet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
3,573
Tepki puanı
32
Puanları
48
Yaş
38
OSMANLI ARMASI

Necip Fazıl Kısakürek'in 1954'lü yıllarda çıkardığı Büyük Doğu mecmuasının bir sayısının kapağında, Osmanlı arması işlemeli sanat eseri bir kumaş resmini yayınlayınca, "padişahlık propagandası yapmak " gibi saçma bir gerekçe ile derginin o sayısının toplatılmış ve kendisi de suçlanarak mahkemeye sevkedilmişti

Necip Fazıl’ın mahkemede kendisini suçlayan savcıya gayet ibretli bir şekilde:

"İçinde adalet işlerine bakılan bu binanın tepesinde aynı Osmanlı arması var Siz de mi padişahlık propagandası yapıyorsunuz?" diye cevap vermişti


 

Emanet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
3,573
Tepki puanı
32
Puanları
48
Yaş
38
Cocukken haftalar bana asirdi;
Derken saat oldu, derken saniye...
Ilk dusunce, beni yokluk isirdi;
Sonum yokluk olsa bu varlik niye?


Yokluk,sen de yoksun,bir var bir yoksun!
Insanoglu kendi varindan yoksun.
Gelsin beni yokluk akrebi soksun!
Bir zehir ki , hayat ozu faniye...


Mayis 1983 (Son Siiri)


 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt