Ümit ya hu....!
“Zaman değişti!” demeyin ne olur.
Zaman değişse de zamanın gerçekleri değişmedi, değişmiyor.
“Artık eskisi gibi değilim, değiştim...” de demeyin.
Siz değişseniz de sizde tecelli eden renkler değişmedi, değişmiyor, ya da sizin tasarrufunuzdan azade değişimler okunuyor hayatınızın sayfalarında, kah rahmetin engin rengine boyanıyor hayatınız, kah celalin hakim olduğu safhalarda seyrediyor...
“İmkanlar dahilinde..” de demeyin.
Zira imkanlar kendi imkanlarıyla sonuçlara kavuşmuyor. Dünü bugüne kavuşturan kudretin hakimiyetinde herşey! Hiçbirşey kendiliğinden yarına, kendi (!) yarınına ulaşmıyor.
“Artık bitti!” yi hiç söylemeyin.
Hiçbir şey bitmiyor, bir olay diğerini takip ediyor, bitmeksizin evrilerek devam ediyor. Zihninize kazınıyor olaylar, kalbinize yazılıyor ve siz görünüşte değişmeseniz de, o olaydan sonraki tepkileriniz, tepkilerinizden beslenen hayalleriniz değişiyor.
“Gidenler geri gelmez!” mi dersiniz?
İşte, gelenlerin gidenlere kavuşacağı günlergeliyor. Herşey ve her olay gidip o meydandaki havuza akıyor. Gidenler geri gelmese de, gelenlerle o meydanda buluşuyor. Geçti ve gitti dediğiniz herşeyi orada hazır, Rabbinizi nazır ve kendinizi huzurda muntazır buluyorsunuz.
“Bu hatalardan sonra mağfirete mecal mi bulunur” derseniz;
böyle denildiği sürece mağfiret kapısı açılmaz derim. Zira O’nun katında sözü gecen Yakup aleyhisselam gibi biri, haddi aşan evlatlarına “Rabbinizin rahmetinden ümidinizi kesmeyin, O’nun rahmetinden ancak kafirler ümit keser!” buyuruyor.
İşte Rahman’ın kelamı “O Zatına rahmeti yazdı” yı, “Ey haddi aşan kullarım, Bana —Rahim olan Rabbinize— dönün!” fermanını ilan ediyor.
“Bir çiçekle bahar olmaz!” mı dersiniz?
Geçmişin sayfalarına isimlerini yazdıranlara dikkat edin, onlar da bir zamanlar kış ortasında birer çiçektiler, bahar kuvvetinde çiçekler oldular, kendilerinden sonraki zemini ve zamanı içeklerle donattılar, onlar da sizin gibi topraktan ve sudan yaratılmışlardı, kendinize itimadınız yoksa da, Rabbinize itimat edin! Birer bahar kuvvetinde çiçekler olmak için dua edin ve ahdedin, her bahar ilk açan bir çiçekle başlar, açan ilk çiçeğin siz olmayacağınızdan emin olmayın, ömrünüzün son anı olduğunu dahi zannetseniz, hak bir kelam söyleyin, siz o baharı göremeseniz de, uzattığınız o ipe tuttunarak sizin adınıza baharlar gelmesi için dualar edecek yürekler bulunur, onlar için zeminler hazırlayın...
“Böyle gelmiş, böyle gider!” denilirse,
nerede Ad ve Semud kavmi, nerede Firavunlar ve Nemrutlar, ekmeğin karneyle verildiği zamanlar... Şimdi de Nemrutlar ve Firavunlar var derseniz eğer, onların da bir devri ve zamanı vardır, gözetleyin, yarın açılacak sayfalar için kalbinizi açık tutun, baharların ardından kışları getiren, kışların ardından baharlar halketmeye muktedirdir.
Kendi iktidarınıza değil, o Muktedirin iktidarına itimat edin...
Mahvoldum, bittim diyenler için: O ölmedi, hala dipdiri ve hala seni gözetiyor... :H
“Zaman değişti!” demeyin ne olur.
Zaman değişse de zamanın gerçekleri değişmedi, değişmiyor.
“Artık eskisi gibi değilim, değiştim...” de demeyin.
Siz değişseniz de sizde tecelli eden renkler değişmedi, değişmiyor, ya da sizin tasarrufunuzdan azade değişimler okunuyor hayatınızın sayfalarında, kah rahmetin engin rengine boyanıyor hayatınız, kah celalin hakim olduğu safhalarda seyrediyor...
“İmkanlar dahilinde..” de demeyin.
Zira imkanlar kendi imkanlarıyla sonuçlara kavuşmuyor. Dünü bugüne kavuşturan kudretin hakimiyetinde herşey! Hiçbirşey kendiliğinden yarına, kendi (!) yarınına ulaşmıyor.
“Artık bitti!” yi hiç söylemeyin.
Hiçbir şey bitmiyor, bir olay diğerini takip ediyor, bitmeksizin evrilerek devam ediyor. Zihninize kazınıyor olaylar, kalbinize yazılıyor ve siz görünüşte değişmeseniz de, o olaydan sonraki tepkileriniz, tepkilerinizden beslenen hayalleriniz değişiyor.
“Gidenler geri gelmez!” mi dersiniz?
İşte, gelenlerin gidenlere kavuşacağı günlergeliyor. Herşey ve her olay gidip o meydandaki havuza akıyor. Gidenler geri gelmese de, gelenlerle o meydanda buluşuyor. Geçti ve gitti dediğiniz herşeyi orada hazır, Rabbinizi nazır ve kendinizi huzurda muntazır buluyorsunuz.
“Bu hatalardan sonra mağfirete mecal mi bulunur” derseniz;
böyle denildiği sürece mağfiret kapısı açılmaz derim. Zira O’nun katında sözü gecen Yakup aleyhisselam gibi biri, haddi aşan evlatlarına “Rabbinizin rahmetinden ümidinizi kesmeyin, O’nun rahmetinden ancak kafirler ümit keser!” buyuruyor.
İşte Rahman’ın kelamı “O Zatına rahmeti yazdı” yı, “Ey haddi aşan kullarım, Bana —Rahim olan Rabbinize— dönün!” fermanını ilan ediyor.
“Bir çiçekle bahar olmaz!” mı dersiniz?
Geçmişin sayfalarına isimlerini yazdıranlara dikkat edin, onlar da bir zamanlar kış ortasında birer çiçektiler, bahar kuvvetinde çiçekler oldular, kendilerinden sonraki zemini ve zamanı içeklerle donattılar, onlar da sizin gibi topraktan ve sudan yaratılmışlardı, kendinize itimadınız yoksa da, Rabbinize itimat edin! Birer bahar kuvvetinde çiçekler olmak için dua edin ve ahdedin, her bahar ilk açan bir çiçekle başlar, açan ilk çiçeğin siz olmayacağınızdan emin olmayın, ömrünüzün son anı olduğunu dahi zannetseniz, hak bir kelam söyleyin, siz o baharı göremeseniz de, uzattığınız o ipe tuttunarak sizin adınıza baharlar gelmesi için dualar edecek yürekler bulunur, onlar için zeminler hazırlayın...
“Böyle gelmiş, böyle gider!” denilirse,
nerede Ad ve Semud kavmi, nerede Firavunlar ve Nemrutlar, ekmeğin karneyle verildiği zamanlar... Şimdi de Nemrutlar ve Firavunlar var derseniz eğer, onların da bir devri ve zamanı vardır, gözetleyin, yarın açılacak sayfalar için kalbinizi açık tutun, baharların ardından kışları getiren, kışların ardından baharlar halketmeye muktedirdir.
Kendi iktidarınıza değil, o Muktedirin iktidarına itimat edin...
Mahvoldum, bittim diyenler için: O ölmedi, hala dipdiri ve hala seni gözetiyor... :H