Resul Aydın
Kayıtlı Kullanıcı
Üç Ayların Gölgesinde
Üç ayların ikincisi; Şaban
Üç ayların ikincisi; Şaban
Üç aylar yümün ve bereketiyle devam ederken taşıdığı ganimetleri de artırarak insanı sarıp sarmalar. Recep ayı son demlerinde insana mi'râc heyecanı yaşatadursun, Şaban ayı da kendisindeki güzellikleri tattırmak istercesine kapımızı çalar, gönüllerimizi kendi esintisiyle serinletir.
Şaban, dağıtıp saçmak demektir.
Şaban, dağıtıp saçmak demektir.
Enes bin Malik hazretlerinin ifadesiyle “Ramazan ayını tazim adına kendisine bir çok hayır saçılıp dağıtıldığı için bu aya ‘Şaban' denmiştir. Şaban ayında hayır ve bereket debisini artırarak devam eder. Peygamber Efendimiz (aleyhissalatü vesselam) da Şaban ayında kendini daha fazla ibadete verirdi; hem oruçlarını artırır hem de gece namazlarını.
Tabii bu hem ezvâc-ı tâhirât hem de sahabe-i kirâm efendilerimiz tarafından hemen farkedilir keyfiyettedir. Zira O (sallallahu aleyhi ve sellem), sünnet-i seniyyeleri olarak olarak uzun bir süre oruç tutar sonra bir müddet de hiç oruç tutmazdı. Ama Şaban ayı girince bir farklılık sergiler ve neredeyse ayın tamamını oruçlu geçirirdi.
Şaban ayı, Efendiler Efendisi (aleyhi ekmelüt-tahaya)'nın dilinde insanların gâfilane ve bir umursamazlık içinde geçirdikleri bir aydır. Kendisine niçin çok fazla oruç tuttuğunu soranlara bu ayda amellerin Allaha yükseldiğini ve kendi amelinin oruçlu halde yükselmesini istediğini ifade eder.
Ramazan ayı kendisindeki özellikleri bu aylara da yaymış gibidir. Bu aylar onun sayesinde ayrı bir değere ulaşmışlardır. Ramazan ayından sonra en faziletli orucun Şaban ayında tutulan oruç olduğu ifade edilir hadis-i şeriflerde. Zira bunda Ramaza ayını tazim söz konusudur.
Berâat Gecesi..
Şaban ayı tam ortasında barındırdığı geceyle ayrı bir derinliğe ulaşır. Peygamber beyanında duaların reddedilmediği zamanların arasında zikredilen bu geceye Berâat gecesi denmektedir.
Şaban ayı tam ortasında barındırdığı geceyle ayrı bir derinliğe ulaşır. Peygamber beyanında duaların reddedilmediği zamanların arasında zikredilen bu geceye Berâat gecesi denmektedir.
Berâat “ kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması" gibi anlamlara gelir. Berâat gecesi de kulların günahlardan kurtulup temizlenmelerine imkan sağlayan bir gecedir. Bu geceye ayrıca Mübarek, Rahmet, Sâkk (beraat, ferman) gecesi de denmiştir.
Bu gece, Cenab-ı Hakk rahmetiyle dünya semasına nüzul buyurur ve “yok mu istiğfar eden onu mağfiretimle yarlığayım; yok mu rızık isteyen onu rızıklandırayım; yok mu bir sıkıntısının giderilmesini isteyen ona afiyet ihsan edeyim..” şeklinde fecir doğana kadar nida eder.
Yine Efendimiz (aleyhissalatu vesselam)'ın beyanları içinde bu gece Cenab-ı Hakk, koyunlarının bolluğuyla meşhur Kelb Kabilesinin koyunlarının tüylerinden daha çok insanı mağfiretiyle şereflendirir, onları cehennemden azad eder. Bu müjdelerden dolayı bu geceyi ibadetle geçirip gündüzünü oruçlu geçirmek ayrı bir ehemmiyeti haizdir.
Bu kadar feyizli ve bereketli bir geceden istifade edemeyecek olanlar da anlatılır lâl ü güher beyanlarda. Allah'a şirk koşanlar bunların başında gelir. Zira o, yöneleceği kapıyı bulamamış, gözünü kapayıp, nurlarla dolu bir zamanı kendi adına karanlığa mahkum etmiştir. Müşrikten sonra sırayı mümin kardeşine kin besleyen insan alır. Doğrudan doğruya Allah'ın kardeş ilan ettiği ve sulh içinde yaşamalarını emrettiği bir insana karşı nefretle, gayızla, kinle dolu bir kalbin sahibi de bu geceden istifade edemez.
Allah onu kendi yalnızlığıyla başbaşa bırakır. Bunlardan sonra da a nne ve babasını incitenler, insanların arasına fitne sokan büyücüler, içki düşkünleri, a kraba bağını koparanlar ve gurur ve kibir sebebiyle elbiselerini yerde sürüyenler geceyi bereketsiz ve istifadesiz geçirenlerdir.
Bediüzzaman Hazretlerinin ifadelerinde Beraat gecesi beşerin kader programı nev'inden bir ilâhî icraatın yapıldığı gecedir. Bu hususiyetinden dolayı bütün bir senenin çekirdeği hükmünde olup, Kadir Gecesi kudsiyetindedir. Yani bu gece insanın gelecek seneye kadar âdetâ kader programı yazılır. Bu gecede her şeyin sevabı otuz binlere çıkar ve elli senelik ibadet elde edilebilir.
Hasılı böyle zaman dilimlerinde insan derin bir muhasebeye dalmalı, günahlarını istiğfarla yıkamalı ve Allah'ın engin rahmetine sığınmalıdır. Şaban ayı Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ayı olduğu için bu ayda her zamankinden daha çok salavât-ı şerife okumak ayrıca bir önem kazanır.
Recep ayıyla başlayan bereket yağmuru Şaban ayıyla devam eder ve yerini Ramazana devreder. Biz de Efendimizin duasıyla bu faslı noktalayalım: “Allahım Recep ve Şaban aylarını hakkımızda bereketli eyle ve bizleri Ramazana ulaştır!.” Amin..